• Sonuç bulunamadı

Tansiyon düşmüyor! ABD-Çin ticaret savaşı. gaste arge ARAŞTIRMA GELİŞTİRME İNOVASYON HABERLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Tansiyon düşmüyor! ABD-Çin ticaret savaşı. gaste arge ARAŞTIRMA GELİŞTİRME İNOVASYON HABERLERİ"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Kurumsal değişim ve çalkantılı dönemler için Yönetim Koçluğu

GDO'lu gıdalar evlerde kolayca tespit edilecek

Sayfa 16’da

Sayfa 18’de

Moda ve Hazır Giyim Federasyonu

ile KOÜ Teknopark arasında iş birliği protokolü imzalandı

Haberi Sayfa 6’da

www.gastearge.com

EYLÜL-EKİM 2019 ARAŞTIRMA GELİŞTİRME İNOVASYON HABERLERİ

gaste Küresel Rekabette Teknolojik Anahtar arge

TÜRKIYE'DE HER 4 KIŞIDEN

3'Ü INTERNET KULLANIYOR

Sayfa 18’de

Sayfa 20’de

Türkiye’nin 2023 hedeflerini de kapsayan 11. Kalkınma Planı’nda gelişmenin anahtarı yüksek teknoloji ve Ar-Ge olacak.

Ar-Ge harcamaları yüzde 188 artacak.

Bugüne kadar hazırlanan kalkınma planlarına, ithal ikamesi damga vurmuştu. 11. Kalkınma Planı ile Türkiye, yüksek teknolojili üretim

ve Ar-Ge ağırlıklı kalkınma ile büyüyecek.

11. KALKINMA PLANI’NDA GELIŞMENIN ANAHTARI YÜKSEK TEKNOLOJI VE AR-GE

Teknoloji girişimleri İçin

1,1 milyar liralık 5 yeni fon Tansiyon düşmüyor!

ABD-Çin ticaret savaşı "Lazer teknolojileri Endüstri 4.0'ın vazgeçilmez unsuru"

Haberi 3’te Haberi 10’da Söyleşi 8’de

ABD, küresel ekonomik hegemonyasının çökmek

üzere olduğunu anlamış görünüyor...

ŞAHIN YAMAN:

Haberi Sayfa 11’de

ASELSAN, "cirosu en fazla artan şirketler" arasında

birinci oldu

Haberi Sayfa 19’da

HABER SÖYLEŞİ HABER

Haberi Sayfa 4’te

Haberi Sayfa 12’de

HEDEF: YÜKSEK TEKNOLOJİYLE

KALKINMA

"11. KALKINMA PLANI'NIN ODAĞINDA SANAYI VE TEKNOLOJI VAR"

2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi açıklandı

Belçika Notları...

Teknoparklar ve uluslararası- laşmanın önemi...

A. Kadir DECDELİ 2’de

(2)

gastearge

2 MAKALE

T

eknoloji, insanın bilgi ve organizas- yon kullanımı yoluyla, belirli amaç- lara yönelik olarak teknikleri ve ob- jeleri oluşturduğu sistemdir.

Bu anlamda teknoloji, objelerin dışında yalnızca spesifik teknikleri değil bir orga- nizasyonu ve bilgileri de kapsar.

Teknoloji, kapsadığı bilgi ve organizasyon yönüyle ele alındığında objeleri oluşturma işlemleri sırasında geliştirilen tekniklerin yanısıra, bu işlemlerde yer alan insanların, kullanılan ve geliştirilen bilginin, araştırma alt yapısının ve sistematik araştırma ilişki- lerinin de önemi ortaya çıkar.

Farklı teknoparklardan katılan yöneti- cilerle birlikte gerçekleştirilen Belçika gezisinde bir yönüyle geleceğin teknolo- jilerinin yaşayan tarihini, bu tarihin nasıl yaygın bir sistematik bilimsel çabayla oluşturulduğunu görmüş olduk.

Belçika Flanders iş gezisi TÜBİTAK MAR- TEK yöneticilerinin, Belçika konsolosluğu uzmanlarından Ezgi Çeri ile başlattıkları bir iş birliği programı çerçevesinde ger- çekleşti.

İLK GÜN...

Programın ilk toplantısı Flanders Bölge- si'nin endüstriyel kapasitesinin ve bunu destekleyen bilimsel araştırmalar siste- matiğinin tanıtımına yönelikti.

Belçika’nın, Türkiye’nin yüzde 4’ünden küçük yüz ölçümü ve yüzde 14’ünden az nüfusuyla gerçekleştirdiği teknolojik gelişimi, gücünü bu teknolojiden alan yüksek katma değerli ihracat yapısını, 400 milyar doları aşan ihracatını, otuz bin doları aşan kişi başı milli gelirini yetkili ağızlardan dinlemek ülkemizin teknoloji ve ihracat vizyonunu değerlendirmek ba- kımından yol göstericiydi.

Flanders sırasıyla medikal, ulaşım araçları ve yan sanayi, makine, mineraller, plastik, temel metaller, gıda gibi sektörlerde ihra- cat yapan bir endüstriyel bölge. İhracat sı- ralamasında dünya on beşincisi. Bölgede- ki dört büyük bilimsel araştırma enstitüsü IMEC, VIB, Flanders Make ve VITO.

İlk gün öğleden sonra “Flanders MAKE”

sunumunu dinleyerek, Belçika’nın yük- sek teknolojili endüstriyel bölgesi Flan- ders’i tanıdık. Çalışmalarına ilişkin bilgi aldığımız Flanders MAKE Enstitüsü'ndeki 300 araştırmacı teknoloji, üretim ve iliş- kili proseslerde çalışıyor.

İlk gün çalışmalarına ilişkin bir sunum yoluyla bilgi aldığımız diğer büyük enstitü VİTO. Bu, dünyanın en büyük çok disiplin- li araştırma merkezinde 750 uzman araş- tırmacı enerji, malzeme ve çevre alanla- rında uluslararası çalışmalar yürütüyor.

Flanders MAKE sunumuna katılımdan sonra Brüksel’deki Türk Büyükelçiliği'ni

ziyaret ederek Büyükelçimiz Levent Gümrükçü'den tamamlayıcı diğer bilgi- leri aldık.

Yalnız Belçika’da değil Avrupa’nın da baş- kentindeydik.

Bu vesileyle Avrupa Birliği Ar-Ge fonla- rına Türkiye olarak sağladığımız parasal katkıyı bile karşılayacak proje desteği alamadığımızı, onaylanan ve hibe almaya hak kazanan AB projelerimizin tutarının, hibe sağlayan fonlara ülke olarak sağladı- ğımız parasal katkının çok çok altında ol- duğunu sayın büyükelçiden bir kez daha dinlemiş olduk.

İKİNCİ GÜN...

İkinci günün sabahı nano teknoloji alan- larında uzman IMEC Enstitüsü'nün su- numuna katıldık. Bu enstitüde 3500 uluslararası araştırmacı mikro ve nano teknoloji alanlarında ve dijital teknolo- jilerde çalışıyor. Enstitü mobil teknoloji çalışmalarıyla SAMSUNG gibi mobil ileti-

şim devlerine hizmet veriyor. İnanılmaz büyüklükteki nano teknoloji labarotuvar- larında on milyonlarca euro değerinde, devasa büyüklükte test cihazları bulun- duruyorlar. Kalın camlar arkasındaki la- boratuvarları, ayaklarımızda galoşlarla ve fotoğraf çekme izni alamadan gezdik. Te- miz oda kavramından ne anlaşıldığını ve alınan yüksek güvenlik önlemlerini yakın- dan görmüş olduk. Sunumlar son derece sıcak ve iletişime açık bir ortamda yapıldı.

IMEC, sanayicilerimizle ve akademisyen- lerimizle her türlü iletişim iş birliğine açık.

Yetkililerin iletişim bilgilerini ve bize yar- dımcı olacak bir Türk uzmanın kartvizitini aldık ve olası iş birliklerinde bir araya gel- mek üzere sözleştik.

IMEC’in uzmanlaştığı diğer çalışma alan- ları şunlar:

Akıllı mobilite, akıllı endüstri, akıllı enerji, akıllı şehirler, akıllı eğitim... Ayrıca güneş panelleri gibi davranan cam teknolojisi

oldukça ilgimizi çekti.

İkinci günün son ziyaretini 60 farklı ülke- den 1470 araştırmacının çalıştığı VIB Ens- titüsü'ne yaptık. Bu Enstitü'nün öncelikli konuları bioteknoloji ve sağlık bilimleri.

ÜÇÜNCÜ GÜN...

Üçüncü gün yüksek teknolojili cihazlarıy- la bizleri büyüleyen Health House Ensti- tüsü'nü ve Flanders Bio Kümesi'ni ziyaret ettik.

Health House’de insan vücudunu scan ederek kesitleri gösteren ve olası hasta- lıkların araştırılması imkanını sağlayan cihaz olağanüstü etkileyiciydi. Üniver- sitelerimizin ilgili araştırma birimlerinin böyle bir cihaza sahip olmasının tıp eği- timinde ciddi mesafeler alınmasına katkı sağlayacağını düşünmeden edemedik.

Bir diğer cihazla vücudumuzdaki mikro organizmaların sayısını öğrendik ve yo- rumlayamadığımız pek çok sayısal veriyi ekrandan izledik.

Health House, tıp konusundaki tekno- lojik yatırımları, araştırma alt yapısı ve modern cihazlarıyla iş birliği yapabilme açısından davetkar bir kurum.

Flanders Bio bir küme. Küme dediğimiz- de pek çok firmayı ve kurumu kapsayan, içinde yoğun bağlantıların olduğu bir oluşumu anlıyoruz. Burada da izledikleri- mize uygun olarak küme ile yığını ayıran temel unsur, biri bağlantı odaklıyken di- ğerinin bağlantısız firma ve kurumlardan oluşması. Burada kümenin bir yönetim kurulunun, profesyonel yönetici ve da- nışmanlarının olması dikkatimizi çekti.

Türkiye de küme dediğimizde karşımıza dernek yapısında oluşumlar çıkarken, Flanders Bio içindeki sayıları 300'e ula- şan firma birlikte gerçek bir etkileşim ortamı ve kurumsal bir yapı oluşturmuş durumdalar.

SONUÇ...

Bu noktada öncelikle vurgulamak isterim ki, dünyada 10 bin gerçek anlamda ku- rumsal küme varken, bu sayı Avrupa’da 2 bin civarında iken Türkiye'de henüz is- tatistiklere girmiş bir kümeden söz ede- miyoruz.

Dört büyük enstitüyü ziyaret ettiğimiz gezi Belçika görevlilerinin ve enstitü yet- kililerinin yoğun katılımı ve ilgisiyle çok verimli geçti. Bir yandan ülkemizin Ar-Ge vizyonuna katkı sağlamak üzere teknolo- jik yenilikler, yöntem ve uygulama farklı- lıklarıyla tanıştık, diğer yandan Flanders Bölgesi'ndeki yetkililerle iş birliğine yöne- lik girişimleri başlatmış olduk.

Belçika gezisi bizlere uluslararasılaşma- nın önemini ve bunun teknoparklar için ne kadar öncelikli bir konu olduğunu bir kez daha hatırlatmış oldu.

Teknoparklar ve uluslararasılaşmanın önemi...

A. Kadir DECDELİ

K O Ü T E K N O P A R K B A Ş K A N Y R D . KOCAELİ SANAYİ ODASI MECLİS ÜYESİ

Belçika’nın, Türkiye’nin yüzde 4’ünden küçük yüz ölçümü ve yüzde 14’ünden az nüfusuyla gerçekleştirdiği

teknolojik gelişimi, gücünü bu teknolojiden alan yüksek katma değerli ihracat yapısını, 400 milyar doları aşan

ihracatını, otuz bin doları aşan kişi başı milli gelirini yetkili ağızlardan dinlemek ülkemizin teknoloji ve ihracat

vizyonunu değerlendirmek bakımından yol göstericiydi.

(3)

gastearge HABER 3

S

anayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Girişim Sermayesi Des- tekleme Programı (Tech-InvesTR) çerçevesinde desteklenecek fonla- rın belirlendiğini söyledi.

Dünyada girişim sermayesi yatırımları- nın geçen yıl 251 milyar doları aştığını aktaran Varank, bu tutarın Türkiye'de 59 milyon dolar seviyesinde kaldığına dikkati çekti.

Varank, Ar-Ge ürünlerinin ticarileşti- rilerek ekonomiye kazandırılması için girişim fonlarına ihtiyaç duyulduğu- nu vurgulayarak, bu fonların sayısını artırmak ve Türkiye'de sürdürülebilir girişim sermayesi ekosistemini oluştur- mak amacıyla Hazine ve Maliye Bakan- lığı ile TÜBİTAK'ın geçen yıl Tech-In- vesTR programını hayata geçirdiğini anımsattı.

5 YILDA 148 TEKNOLOJI

TABANLI GIRIŞIME YATIRIM HEDEFI

Programın başlamasıyla TÜBİTAK'ın Tech-InvesTR çağrısına çıktığını anlatan Varank, ilk aşamada TÜBİTAK tarafın- dan desteklenmesi planlanan fonların seçilerek Hazine ve Maliye Bakanlığı'na bildirildiğini ifade etti.

Varank, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın program çerçevesinde kaynak taahhü- dünde bulunacağı girişim sermayesi fon- larını belirlediğini dile getirerek, şunları kaydetti: "Tech-InvesTR Programı kap- samında sağlanacak kaynaktan yarar- lanmaya hak kazanan 5 fon için protokol süreci başlatıldı. Protokol çalışmalarının tamamlanmasının ardından Hazine ve

Maliye Bakanlığı ile fonlar arasında fona katılım sözleşmeleri, TÜBİTAK ile bu fonlara katılacak üniversite kuruluşları arasında da proje destek sözleşmeleri eş zamanlı olarak imzalanacak. Ekosiste- mimize dahil olacak 5 yeni fonun ülke- mizde yatırım yapmak üzere oluştura- cağı kaynak tutarı, ilk etapta 628 milyon lira olurken nihai tutar 1,1 milyar liraya ulaşacak. Bu kaynaklarla önümüzdeki 5 yılda ülkemizde 148 erken aşama tekno- loji tabanlı girişime yatırım yapılmasını hedefliyoruz."

"AMACIMIZ KÜRESELLEŞEN

GIRIŞIMLER OLUŞTURMAK"

Söz konusu 5 fona 12 farklı üniversite- den transfer ofisleri ve teknoloji geliş- tirme bölgelerinin katılacağını belirten Varank, bu kuruluşların fonlara katılım paylarının yüzde 50'sine kadarının TÜ-

BİTAK tarafından hibe olarak destekle- neceğini ifade etti.

Varank, kurulacak fonlara Hazine ve Maliye Bakanlığı, 9 teknoloji geliştirme bölgesi ve 3 teknoloji transfer ofisinin yanı sıra yurt içi ve yurt dışından yatı- rımcıların katılacağını dile getirdi.

Söz konusu fonlarla Teknoloji Transfer Ofisleri, teknoparklar ve araştırma alt- yapılarının girişim sermayesi konusunda tecrübe kazanacağına işaret eden Varank,

"Ar-Ge çalışmalarının yapıldığı bölgeleri- mizde ticarileşme bakış açısı geliştirilmiş olacak. Amacımız küreselleşen girişimler oluşturmak." diye konuştu.

Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın katılaca- ğı fonların adı, kuruluş yerleri ve TÜBİ- TAK tarafından desteklenen kuruluşlar şöyle:

TEKNOLOJI GIRIŞIMLERI IÇIN 1,1 MILYAR LIRALIK 5 YENI FON

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, Girişim Sermayesi Destekleme Programı kapsamında 5 fon için protokol sürecinin başladığını belirterek, "Fonların ülkemizde yatırım yapmak

üzere oluşturacağı kaynak tutarı 1,1 milyar liraya ulaşacak." dedi

Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın Katılacağı

Fon Adı (Kuruluş Yeri) TÜBITAK Tarafından Desteklenen Kuruluşlar

1 500 Startups Istanbul Annex, L.P Arı Teknokent Proje Geliştirme Planlama A.Ş. Tedutech Teknoloji Transfer Danışmanlık Eğitim ve Ticaret A.Ş.

2 Arz Gayrimenkul ve Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi A.Ş.

İstanbul Medipol Üniversitesi TTO A.Ş.

Ankara Teknopark TGB Yönetici A.Ş.

Arı Teknokent Proje Geliştirme Planlama A.Ş.

Selçuk Üniversitesi TTO A.Ş.

Yıldız TGB Teknopark A.Ş.

3 Collective Spark Fund B.V. ODTÜ Teknokent Yönetim A.Ş.

4 Diffusion Capital Partners II SCSp

Arı Teknokent Proje Geliştirme Planlama A.Ş.

Ege Teknopark TGB Yönetici A.Ş.

ODTÜ Teknokent Yönetim A.Ş.

5 Gedik Portföy Yönetimi A.Ş.

Hacettepe Üniversitesi TGB Yönetici A.Ş.

Afyon Uşak Zafer TGB Yönetici A.Ş.

Ankara Üniversitesi Teknokent Yönetici A.Ş.

Arı Teknokent Proje Geliştirme Planlama A.Ş.

Çukurova TGB Yönetici A.Ş.

Türkiye'de

Dijital Oyun ve Animasyon

K İ T A P

H

acettepe Üniversitesi Bilişim Enstitüsü Bilgisayar Grafiği Anabilim Dalı Başkanı ve Bilgisayar Animasyonu ve Oyun Teknolojileri Programları Yöneticisi Prof. Dr. Haşmet Gürçay, ODTÜ Teknokent ATOM Animasyon Teknolojileri ve Oyun Merkezi Koordinatörü Öğretim Üyesi Dr. Emek Barış Kepenek ve Hacettepe Teknokent eski Akademik Danışmanı Dr. Engin Cihad Tekin tarafından yazılan kitap, akademik bir çalışma özelliği taşıyor. Çalışma, hem Türkiye’de hem de dünyada animasyon ve oyun sektörünün tarihsel gelişimiyle birlikte, bu konulardaki teknolojilerin ve bu teknolojilerle birlikte kullanılan araçlarla ilgili geniş bir incelemeyi içeriyor.

İlgili uzman akademisyenlerin bakışını yansıtan çalışma, oyun ve animasyon süreçlerinin işleyiş mekanizmalarını, oyun geliştirme evrelerini, animasyon ve oyun ile ilgili güncel konuları da içeriyor.

Kitapta ele alınan başlıklar arasında blokzincir ve oyun, oyun hukuku, oyun finansmanı, e-spor, yatırım destekleri gibi konular öne çıkıyor. 160 sayfalık kitap, bu alanda yatırım yapmak isteyen yatırımcılar, oyun geliştirmek isteyen yazılımcılar ve girişimciler için önemli bir başucu kaynağı niteliğinde.

l

Prof. Dr. Haşmet Gürçay

l

Dr. Emek Barış Kepenek

l

Dr. Engin Cihad Tekin

l

RETRO Yayın, Mayıs 2019

l

160 sayfa, 25 TL.

(4)

gastearge

4 HABER

D

ünyanın en büyük ekonomi-

leri, araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerine yaptık- ları harcamalarla öne çıkıyor.

ABD, Çin, Japonya ve Almanya gibi ülkele- rin toplam milli gelirlerinde ciddi bir dilim oluşturan bu harcamalar, gelişmişlik ligin- deki sıralamanın itici gücü oluyor.

Bu arada orta gelir seviyesinin üzerine çık- ma ve G-20’deki pozisyonunu kuvvetlen- dirme hedefinde olan Türkiye’de de Ar-Ge harcamaları artıyor. 2014-2018 dönemini kapsayan 10. Kalkınma Planı’nda bu yön- de ivme kazanıldı. Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payı 2013’te yüzde 0.82 iken 2017’de yüz- de 0.96’ya yükseldi. TÜİK verilerine göre Ar-Ge çalışmaları için yapılan harcama 2018’de, bir önceki yıla göre yüzde 21.6 ar- tarak 13.24 milyar liraya yükseldi. Faal Ar- Ge merkezi sayısı ise bin 178 oldu.

11. Kalkınma Planı’nda gelişmiş milli eko- nomi hedefi için yüksek teknolojili üretim ve Ar-Ge faaliyetlerinin artırılacağı vurgu- lanıyor. Buna göre 2023’te Ar-Ge harca- malarının milli gelire oranı yüzde 0.96’dan yüzde 1.8’e çıkarılacak. Bu harcamalar için- de özel sektör payı da yüzde 56.9’dan yüzde 67’ye yükseltilecek.

SEKTÖRLER BELİRLENDİ

Bu noktada, planda sıralanan öncelikli altı sektör dikkat çekiyor. Tamamı orta yüksek ve yüksek teknoloji sektörleri arasında yer

alan öncelikli sektörlerin geliştirilmesi Ar- Ge talebini de artıracak. Öncelikli sektörle- re ek olarak tarım, turizm ve savunma sa- nayii de kalkınma planında önemli gelişme alanları olarak belirlendi.

SANAYİLEŞMEDE İVME

Planda, yerli üretimin artırılması ve sanayi- leşmenin hızlandırılması öngörülüyor. Bu- nun için kamuda ve özel sektörde Ar-Ge ve yeniliği esas alan bir yapının oluşturulması temel amaç olacak.

İmalat sanayisinin katma değerli üretim kapasitesi artırılacak.

Öncelikli sektör ve kritik teknoloji alanlarının kesiştiği ürünlere yoğunlaşılacak.

İç talebi karşılamakta yeterli olmayan ürünlerin üretimi artırılacak.

Üniversite-sanayi iş birliğine ağırlık verilecek

Sanayide öncelikli sektörlerin ihtiyacına yönelik lisansüstü programlar oluşturulacak.

Öncelikli sektörlerde ihtiyaç duyulan kritik bileşenlerin kamu kurumlarının eş finansmanıyla geliştirilmesi sağlanacak.

ÖNCELİKLİ SEKTÖRLER

Kimya

İlaç ve tıbbi cihaz

Otomotiv

Makina ve elektrikli teçhizat

Elektronik

Raylı sistem araçları

300 BİN KİŞİLİK AR-GE ORDUSU

Kalkınma Planı’nda verilen bilgiye göre ihracatın yüzde 56.2’sini ve Ar-Ge harca- malarının yüzde 19.6’sını KOBİ’ler gerçek- leştiriyor.

Plana göre, öncelikli sektörlerde start-up, yenilikçi KOBİ ve büyük firmaların işbir- liği kapasitesini geliştirmeye yönelik plat- formlar kurulacak. Ayrıca eşleştirme ve or- tak proje geliştirme desteği verilecek. Plan dahilinde tam zamanlı Ar-Ge personeli sayısının 153 binden 300 bine yükseltilmesi hedefleniyor.

HEDEF: YÜKSEK

TEKNOLOJİYLE KALKINMA

Türkiye’nin 2023 hedeflerini de kapsayan 11.

Kalkınma Planı’nda gelişmenin anahtarı yüksek teknoloji ve Ar-Ge olacak. Ar-Ge harcamaları yüzde 188 artacak.

Bugüne kadar hazırlanan kalkınma planlarına, ithal ikamesi damga vurmuştu. 11.

Kalkınma Planı ile Türkiye, yüksek teknolojili üretim ve Ar-Ge ağırlıklı kalkınma ile büyüyecek.

11. Kalkınma Planı’nda gelişmenin anahtarı yüksek teknoloji ve Ar-Ge

(5)

gastearge HABER 5

KAMU ORTAK ALIM YAPACAK

Yerli üretimin ve teknolojik kabiliyetlerin geliştiril- mesinde üst düzey karar almak üzere Cumhurbaşkanı başkanlığında "Sanayileşme İcra Kurulu" kurulacak. Bu kurul, öncelikli sektörlere ilişkin hedeflere ulaşmak için şu alanlarda yetkili olacak:

Sanayileşme politikalarına ilişkin ortak stratejilerin geliştirilmesi.

Sanayi stratejilerine ilişkin uygulamaların izlenmesi.

Kamu alımlarına ilişkin özel modeller geliştirmek dahil yerli üretimin artırılması amacıyla esas ve usullerin belirlenmesi.

Kamu idarelerinin belirlenen modellere uygun olarak ortak alım yapmak dahil farklı yöntemleri uygulamalarının sağlanması.

İMALAT SANAYİSİNDE DEĞİŞİM

Orta-yüksek teknolojili sanayilerin imalat sanayi ihra- catındaki payı 36.4’ten 44.2’ye, yüksek teknolojili sana- yilerin imalat sanayi ihracatındaki payı yüzde 3.2’den yüzde 5.8’e çıkarılarak, kaynakların verimli kullanımı ve ihracat gelirleri artırılacak.

YAN SANAYİ İLE BÜYÜKLER EL ELE

Kalkınma Planı’na göre yenilikçi girişimcilik destek- lenecek ve büyük işletmeler ile girişimciler arasındaki Ar-Ge işbirlikleri geliştirilecek. Bu çerçevede, büyük firmaların, sektörlerindeki yeni girişimlerin kurulma ve büyüme aşamalarına destek olması sağlanacak.

MAKRO EKONOMİDE 2023 HEDEFLERİ

Milli gelir geçen yıl 784 milyar dolar oldu. 11. Kalkınma Planı’na göre 2023 yılında GSYH’nın 1.080 milyar dolara, kişi başına gelirin 12 bin 484 dolara yükseltilmesi hedef- leniyor. Buna bağlı olarak, işsizlik oranının yüzde 9.9’a düşürülmesi, enflasyonun da kalıcı biçimde tek haneli ra- kamlara indirilmesi hedefleniyor. Plana göre 2023 yılın- da ihracat 226.6 milyar dolar, ithalat 293.5 milyar dolara olacak. Turizmde hedeflenen gelir artışıyla cari işlemler açığının milli gelire oranının dönem sonunda yüzde 0.9 olması öngörülüyor. 2018’de yüzde 75.3 olan ihracatın it- halatı karşılama oranı da 2023’te yüzde 77.2 olacak.

İLK KALKINMA PLANINDA TEMEL AMAÇ İTHAL İKAMESİYDİ

Türkiye’nin 1. Kalkınma Planı, 1963-1967 yıllarını kapsıyordu. İlk yerli otomobil "Devrim"in çalışmasın- dan hemen sonra yayımlanan bu ilk plan yatırım pla- nı niteliğindeydi. Planın temel amacı, tüketim malları üretiminde öngörülen artışı sağlamaktı. Planın temel özelliği "ithal ikamesi"ni amaçlamasıydı. Sonradan Türk sanayileşme politikasının bir geleneği haline ge- len "ithal ikamesi" devlet eliyle ve sistemli bir biçimde bu plan ile başlatılmıştı. Sonraki planların ana temaları da planlama, ithal ikamesi ve ihracat olmuştu.

Adem Orhun • ITO

DESTEKLENEN ÖZEL ALANLAR

Öncelikli sektörlerde ihtiyaç duyulan kritik bileşenlerin, cihazların ve malzemelerin ihtiyaç makamı kamu kurumlarının eş finansmanıyla geliştirilmesi sağlanacak. Bu hedef doğrultusunda şu adımlar da gerçekleştirilecek:

Havacılık, savunma ve otomotiv sanayii gibi sektör- ler için gerekli olan yüksek alaşımlı, katma değeri yüksek alüminyum ürünlerin üretilebilmesine yö- nelik Ar-Ge ve yatırım faaliyetleri özendirilecek.

Döküm, fırın ve reaktörler için kullanılan ithal "ref- rakter malzeme" ve ileri seramik ürünlerine yönelik Ar-Ge, Ür-Ge ve yatırımlar desteklenecek.

Deniz Teknolojileri ve Sanayisi Teknik Komitesi ku- rulacak. Sektördeki firmalarda Ar-Ge ve yüksek kat- ma değerli üretim desteklenecek.

Yakın mesafe yolcu ve araç taşımacılığında kullanı- lan gemilerin tam elektrikliye dönüştürülmesine yö- nelik program başlatılacak.

Temiz kömür teknolojilerine ilişkin Ar-Ge projeleri desteklenecek.

Linyit, jeotermal ve kaya gazı gibi yerli kaynaklara yönelik arama, üretim ve Ar-Ge faaliyetleri artırı- lacak.

Elektronik yayınlar da dahil olmak üzere yayıncılık faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik Ar-Ge çalış- maları desteklenecek.

Kimya sektörünün Ar-Ge ve sürdürülebilirlik kabili- yetini artıracak uygulamalar hayata geçirilecek.

Yazılım alanındaki devlet teşvikleri Ar-Ge, Ür-Ge ve

pazarlama süreçlerini bütüncül olarak kapsayacak şekilde yapılandırılacak.

Biyoteknolojik ilaçlar gibi yüksek teknoloji gerekti- ren alanlar başta olmak üzere Ar-Ge, üretim, nite- likli insan kaynağı ve mevzuat konularında gerekli ekosistem oluşturulacak.

Elektronik sektöründe Ar-Ge’ye dayalı rekabetçi üretim ve ihracatın artırılması temel amacıyla çalı- şılacak.

5G ve ötesi teknolojiler dahil olmak üzere yerli elekt- ronik haberleşme şebeke ve altyapı bileşenlerinin Ar-Ge ve üretim faaliyetleri teşvik edilecek.

Akümülatör ve pil üretimine yönelik imkanlar ge- liştirilecek. Bu teknolojilere ait alt bileşenlerin (ya- zılım, donanım, hammadde) çalışmaları destekle- necek.

Yerli marka otomobil projesine yönelik teşvik meka- nizması geliştirilerek proje tamamlanacak.

Otomotiv meslek ve teknik liselerinde sektörün, ka- rar alma organlarında yer alması sağlanacak.

Elektrikli otomotiv üretimine yönelik batarya yatırı- mı yapılacak.

Ar-Ge ve ticarileştirme desteklerinin fikri mülkiyet sistemiyle bağlantısı artırılacak.

(6)

gastearge

6 HABER

İ

mza töreni öncesinde yapılan “Tekstil Sanayiinde Dijital Dönüşüm Stratejileri Bilgilendirme Top- lantısı”nda konuşan KOÜ Teknopark Yönetim Ku- rulu Başkan Yardımcısı A. Kadir Decdeli, tekstil sanayiinin sorunlarını anlamak, çözüm bulabilmek ve iş birliği imkanları yaratabilmek için bu tür toplantıların son derece önemli olduğunu söyledi.

Geleceğin sandığımızdan daha hızlı geleceğine dik-

kat çeken Decdeli, "Bu konulara ilişkin farkındalığın artırılması, hazırlanacak faaliyet planlarıyla Anadolu illerini de kapsayan bir çalışmanın başlatılması heye- can verici" dedi.

Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nil- gün Fığlalı da konuşmasında Kocaeli Üniversitesi ve Kocaeli Teknopark'ın girişimcilikle ilgili proje bazlı ça- lışmalar yürüttüğünü vurgulayarak, bu çalışmaları lise

seviyesine kadar indirmiş olmanın mutluluğunu yaşa- dıklarını söyledi.

Fığlalı sözlerini, "Bu iş birliklerini önemsiyoruz. Yaşa- nan sorunlara etkin çözümlerin bu iş birlikleriyle bulu- nabileceğine inanıyoruz" şeklinde sürdürdü.

Moda ve Hazır Giyim Federasyonu Başkanı Hüseyin Öztürk ise yaptığı konuşmada, 9 bin 300 üyeyle sek- törün çatı örgütü olduklarına dikkat çekerek, bir sivil toplum örgütü olarak sektörün sorunlarına ve gelece- ğe ilişkin farkındalığın artırılmasına dönük çalışmalar yürüttüklerini ifade etti. Öztürk sözlerine şöyle devam etti: "Maalesef sanayinin teknoparklarla olan ilişkisinin hâlâ istenen düzeyde olmadığını söylemeliyim. Bu ek- siğin giderilmesine dönük adımlar atıyoruz. Amacımız emek-yoğun bir niteliği olan sektörümüzün sorunları- nın en aza indirilmesi ve sonuçların Anadolu'daki illeri- mize de yansıtılması. Bunun üretim, verimlilik ve istih- dam açısından taşıdığı önemin farkındayız."

26 Temmuz'da gerçekleştirilen toplantının ardından iş birliği protokolünü imzalayan Kocaeli Üniversitesi Rek- tör Yardımcısı Prof. Dr. Nilgün Fığlalı, Moda ve Hazır Giyim Federasyonu Başkanı Hüseyin Öztürk ve KOÜ Teknopark Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı A. Kadir Decdeli gerçekleştirilecek iş birliği çalışmaları ile çok önemli projelerin doğacağına inandıklarını vurguladılar.

MODA VE HAZIR GIYIM FEDERASYONU İLE KOÜ TEKNOPARK ARASINDA

IŞ BIRLIĞI PROTOKOLÜ İMZALANDI

Kocaeli Üniversitesi Teknopark A.Ş. ile Moda ve Hazır Giyim Federasyonu (MHGF) arasında tekstil sanayiinin dijital dönüşümüne birlikte katkı sağlanması amacıyla iş birliği protokolü imzalandı.

İş birliği protokolünü imzalayan Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nilgün Fığlalı, Moda ve Hazır Giyim Federasyonu Başkanı Hüseyin Öztürk ve KOÜ Teknopark Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı A. Kadir Decdeli gerçekleştirilecek iş birliği çalışmaları ile çok önemli

projelerin doğacağına inandıklarını vurguladılar.

Tekstil sanayiinin dijital dönüşümüne birlikte katkı sağlayacaklar

(7)

gastearge HABER 7

RÜŞTÜ BOZKURT (Dünya Gazetesi Yazarı):

"Önümüzdeki dönemde bilgili ve temas halinde ol- mayan toplumlar ayakta kalma şansı bulamayacak.

Kalkınmak isteyen ülkeler net bilgi, etkin kordinas- yon ve odaklanma ekseninde yürümeli. Ülkemiz slo- ganlarla değil, somut projelerle kalkınacak."

NESRIN AYDIN

(KOÜ Teknopark Genel Müdür Yardımcısı):

"KOÜ Teknopark olarak kurum ve kuruluşlarla iş birliğini geliştirerek projelerin ticarileştirilmesi için gayret sarf ediyoruz."

MELTEM KULALI

(SİMTEK Simülasyon Teknolojileri Genel Müdürü):

"Artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik pazarının 143 milyar dolarlık bir hacme ulaşacağı öngörülüyor. AR, VR ile eğitimde ve endüstriyel alanlarda devasa adım- lar atılıyor. Eğitimde klasik sınıflarda 7. dakikadan itibaren başlayan sıkılma süreci sanal gerçeklik uygu- lamalarıyla hayli ötelenebiliyor. Endüstride artık uzak- tan tamir, bakım ve çalışanların eğitimi de mümkün."

ALI SAMET ARSLAN (İMPEKTRA Kurucu Ortağı):

"Toplum olarak hayâllerimiz var. Ama gerçekler böy- le söylemiyor. Uluslararası raporlardaki yerimizi ön

sıralara taşıyabilmek için daha çok uğraş vermeliyiz.

Dijital dönüşümü hızlandırmak, yalın üretimle ürün ve hizmet verimliliğimizi artırmak zorundayız."

ALICAN OFLAZ

(KOÜ TTO Girişimcilik ve Şirketleşme Takım Lideri):

"Belirli bir yerde ve zamanda değişik kaynaklar kulla- narak belli bir hedefe ulaşmak için yapılan faaliyetle- re proje diyoruz. Projelerimize destek sağlamak üzere KOSGEB, Kalkınma ajansları ve TÜBİTAK gibi ulu- sal, 1011 UBAP, ERA-NET, COST, Erasmus+, HORI- ZON 2020 gibi uluslararası imkânlar elimizin altında duruyor. Gerçekçi projelerle bunlardan yararlanma- mız mümkün."

PROF. DR. OĞUZHAN URHAN

(KOÜ Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı):

"Türkiye teknoloji üreten değil tüketen tarafta. Bun- dan hızla kurtulmalıyız. Japonya Endüstri 5.0'ı ko- nuşmaya başladı. IoT, nesnelerin interneti dediği- mizde, aklımıza gelen ya da gelebilecek her nesnenin, cihazın internete bir şekilde bağlanıp diğer cihazlarla iletişime geçmesini anlıyoruz. Geleceğin fabrikaları, siparişten teslimata tüm süreçlerin dijitalleştiği fab- rikalar olacak. Verimlilik ve rekabet açısından başka şansımız yok."

DR. CELAL ÖZKALE (KOÜ Öğretim Üyesi):

"Fazla üretim, beklemeler, taşıma, gereksiz işlemler, gereksiz stoklar, gereksiz hareketler ve üretimdeki ak- samalar gibi ölümcül hatalara düşmemek için yapılan çalışmaların tümüne yalın üretim diyoruz. İsraf de- diğimiz, değer katmayan ama maliyet oluşturan her şeyi minimize edebilmek için yalın üretim yapabil- meliyiz. Toplam kalite yönetimi yerine yalın üretim felsefesini benimsemeliyiz."

HALÛK ÖZCAN

(ROBO Otomasyon Genel Müdürü):

"Anahtar teslimi otomotiv üretim otomasyonları ku- ran dünyanın 2-3 firmasından biriyiz. Dünyada yıl- da 87 milyon adet araç satılıyor. Otomotiv üretim alt yapıları ise yıllık 40 milyar dolarlık bir pazar. Yani dünyanın bir numaralı ekonomisi hâlâ otomotiv. Bu nedenle amacımız tamamen otomotive odaklanmak.

Donanımda dışa bağımlılığımız sürüyor. Bu yüzden teknoparklarda yazılımın yanı sıra donanım konu- sunda da çalışan firmaların olmasını bekliyoruz."

BARIŞ KAFA (BNA Bilişim):

"Ödeme süreçlerimizin sağlıklı takibi, işlerimizin önemli bir parçası. B2B süreçlerine uyarlanmış kredi kartı kullanımını ve 3D Secure güvenli ödeme yön- temlerini ihmal etmemeliyiz. Online ödeme ve tahsi- lat imkânlarından yararlanmalıyız. Biz PosPratik ile bu sorunlara çözüm getirdiğimize inanıyoruz."

AHMET DEMIREL

(BİMSER ÇÖZÜM Ürünler Koordinatörü):

"Bolero'da aslında aynı melodiyi 17 kez dinliyoruz ama her seferinde farklı bir enstrüman katılıyor ve toplam 15 enstrümana ulaşılıyor. Biz de aslında hep aynı şeyi yapıyoruz. Önemli olan daha iyi ve daha etkili yapmak. Dahası tercih edilmek, bizden bek- lentileri olanları memnun etmek ve bunu sürekli yapmak. Dönüşüme adapte olabilmeyi berecebilme- liyiz. Yoksa yok olacağız. Dijital dönüşüm, özünde iş felsefemizin değişimidir. Ben dijital dönüşümü, arabam ızın motoru çalışırken bakımını yapmaya benzetiyorum. Duramayız. Çünkü hayat devam edi- yor. Firmalarımızın ay sonunda bekleyen ödemeleri var. Bunu başarmalıyız."

Tekstil Sanayiinde Dijital Dönüşüm Stratejileri

Bilgilendirme Toplantısı'ndan notlar:

(8)

gastearge

8 SÖYLEŞİ

LATARUM... Lazer teknolojileri konusunda sınai ve askeri problemlerimize çözüm üreten ülkemizdeki ilk ve tek merkez.

"LAZER TEKNOLOJILERI

ENDÜSTRI 4.0'IN VAZGEÇİLMEZ UNSURU"

Lazer deyip geçiyoruz... Çoğumuzun sadece kedileri oynatmak ya da bir sunumda işaretleme (pointer) aracı olarak kullandığı lazerler hayatımızın her yerinde... Sanayiden sağlığa, iletişimden eğlenceye neredeyse kullanılmadığı alan yok gibi.

LATARUM, kurulduğu 2005 yılından bu yana lazer teknolojileri konusunda yaptığı araştırma ve uygulamalarla çok sayıda kişi, kurum ya da firmanın yaşadığı sorunların çözümüne katkıda bulunuyor... Merkezin yöneticisi Prof. Dr. Ersin Kayahan,

LATARUM'da gerçekleştirdikleri çalışmaları GasteArge'ye anlattı...

Kocaeli Üniversitesi Lazer Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi Yöneticisi Prof. Dr. Ersin Kayahan:

HOCAM, LAZER DEDIĞIMIZDE NE ANLIYORUZ?

G

ünlük konuşmalarımızda "lazer" diyoruz ama aslı “LASER”dir. İngilizce “Light Amplificati- on by the Stimulated Emission of Radiation”

cümlesindeki kelimelerin baş harflerinden oluş- turulmuş bir kelimedir. Türkçe karşılığı, “uyarılmış yayılma ile ışık güçlendirilmesi” şeklindedir. Lazerler genel olarak, atomların bir dış kaynak ile uyarılmasının ardından elde edilen fotonların aynalar vasıtası ile güçlendirilmesi ilkesiyle çalışır. Lazerler tek renklidir ve şeklini bozmadan kilometre- lerce uzağa gidebilir. Diğer ışık kaynaklarından farkı budur.

PEKI "LAZER TEKNOLOJISI"

DENDIĞINDE KASTEDILEN NEDIR?

Lazer teknolojisi yüksek işleme hızı ve hassaslık demek. Bil- diğiniz gibi en yüksek hız ışık hızıdır. O da saniyede yakla- şık 300 bin kilometredir. Siz operasyonunuzda lazeri kul- lanmakla ışık hızını kullanıyorsunuz. Aynı zamanda lazerin diğer ışık kaynaklarından farkı, çok küçük bir alana, mesela 100 mikronluk çaptan daha küçük bir alana çok yüksek de- ğerde enerji verebiliyor olmanızdır. Dolayısıyla bir elektro- manyetik dalgayı çok küçük bir alana kontrollü bir şekilde odaklayabiliyorsunuz. Bu da size müthiş bir hassaslık sağlı- yor. Bu hızın ve hassaslığın getirdiği tüm uygulamalar lazer teknolojisidir. Lazer teknolojisindeki son gelişmeler, her ge- çen gün artan ihtiyaçlar, zaman, seri üretim ve bunun gibi etkenler de göz önüne alındığında günümüzde lazer tekno- lojilerinin kullanımı oldukça önem kazandı.

LAZERIN KULLANIM ALANLARI NELER?

Buna literatürde “fotonik” uygulamalar diyoruz. Barkod tarayıcı, yazıcı, CD, DVD, Blue-Ray, uzaktan kumandalar gibi tüketici donanımlarından telekomünikasyona, tıbbın pek çok alanından endüstriyel üretime, inşaattan havacılığa, askeri alanlardan eğlence sektörüne, bilgi işlemden metro- lojiye ve fotonik hesaplamalara kısacası hayatımızın pek çok alanında lazer teknolojilerinden yararlanılıyor.

EĞİTİM VE AR-GE

LATARUM NELER YAPIYOR?

ÇALIŞMALARINIZ HAKKINDA BILGI VERIR MISINIZ?

Kocaeli Üniversitesi Teknopark'ta faaliyet gösteren bir Ar- Ge Merkezi'yiz. Ana alanımız eğitim ve Ar-Ge. Merkezi- miz, yüksek lisans programı olan Elektro-optik ve Sistem Mühendisliği Anabilim Dalı öğrencilerinin lisansüstü ders- ler aldığı, optik uygulamaların yapıldığı ve tezlerin üretildi- ği bir yer. Aynı zamanda bu öğrencilerimiz ulusal ve ulus- lararası projelerimizde yer alarak hem projelerimize katkı sağlıyor hem de gelecekleri için büyük bir deneyim kazanı- yorlar. Diğer ana faaliyetimiz ise Ar-Ge. Merkezimizde hem ulusal hem de uluslararası kurum ve kuruluşlardan aldığı- mız Ar-Ge projelerini gerçekleştiriyoruz.

Merkezimiz gerek lazer çeşitliliği, gerek altyapı ve donanım, gerekse bilgi birikimi ve tecrübe bakımından ülkemizin en önde gelen merkezlerinden biri. Sanayi kuruluşlarıyla yaptığımız projelerle sanayicilerimizin lazerler konusunda yaşadığı problemleri çözüyor, lazerli yeni üretim teknolo- jilerini sunuyoruz. Lazerlerin bilindik kullanımlarının yanı sıra yüzey temizliği, metallerde yüzey sertleştirme, mikro machining, pürüzlülük iyileştirme, metallerde pas sökme, boya kaldırma ve nano parçacık üretimi gibi yeni lazer teknolojilerinin ilgili sektörlerde kullanımına açılarak ülke ekonomisine kazandırılmasını amaçlıyoruz.

LAZER EVLERE GİRİYOR

LAZER TEKNOLOJILERINDE DÜNYA HANGI NOKTADA?

Lazer, bir yandan elektrik gibi bütün evlere girme yolunda hızla ilerliyor, diğer yandan da en son teknolojiyle üretilen silahlarda ve uzay sistemlerinde yoğun olarak kullanılıyor.

Adını sıkça duyduğumuz ve hızla yayılan "fiber internet"

teknolojisi de lazer altyapısı ile çalışıyor. İnternet kabloları ile farkına varmadan gündelik hayatımıza giren lazer tek- nolojisi sanayinin ve sağlığın birçok alanında karşımıza çıkıyor. Zamanla bir zorunluluk haline gelecek. Lazer tek- nolojileri Endüstri 4.0'ın vazgeçilmez bir unsuru. Son zamanlarda çeşitli ülkelerin özellikle savunma sanayisinde askeri gemilerde kullanılmak üzere lazer silahı geliştirilmesi çalışmaları mevcut. Amerikan Deniz Kuvvetleri 150 milyon dolarlık bütçe ile lazer silahının geliştirilmesi hususunda Lockheed Martin ile bir sözleşme imzaladı. Buradaki temel amaç tehdit unsuru içeren küçük botların ve dronların yok edilmesi. Benzer olarak NASA özellikle uzay çalışmalarında element araştırmalarını LIBS teknolojisi ile lazer kullanarak yapıyor. Almanya ve Çin sanayide kullanılan yüksek tekno- lojili lazerli makina piyasasını elinde tutuyor.

ENDÜSTRI 4.0 VE BUNA BAĞLI

OLARAK ORTAYA ÇIKAN GELIŞMELER LAZER TEKNOLOJILERININ

KULLANIMINI NASIL ETKILIYOR?

Endüstri 4.0 özellikle bir sensör bileşeni olarak lazerin öne- mini artırdı. Endüstri 4.0’ı Türkçe bir kelime ile ifade edecek olursak, otomasyon diyebiliriz. Üretim parkurlarında da ye- rini alan lazerler otomasyon sistemlerinin olmazsa olmazı.

ROBOTIK VE OTOMASYON ÇALIŞMALARINDA LAZER

TEKNOLOJILERININ ANLAMI NE?

Robotlar ve diğer tüm makinelerdeki otomasyon sistemleri iki ana bileşenle çalışır. Bunlardan birincisi yönetici yazı- lımdır. İkincisi ise mekanik bölümle ve çevreyle iletişimi sağlayan sensör elemanlarıdır. Son zamanlarda birçok sek- törde lazer teknolojisi kullanımı arttı. Lazerler Endüstri 4.0 devriminin vazgeçilmezi. Bunun altında yatan ana neden otomasyon uygulamalarında çok rahat kullanılabilmesi ve birçok mekanik işlem için güçlü alternatif olması.

TÜRKIYE LAZER TEKNOLOJILERININ NERESINDE?

Ülkemizde özellikle endüstriyel alanlardaki lazer kullanımı kesme, delme ve kaynak işlemlerinden oluşuyor. Bu tür uy-

Mehmet YÜCEL

(9)

gastearge 9

gulamalarda sanayinin belirli bir bilgi birikimi ve tecrübesi oluşmuş durumda. Yüzey işleme, renklendirme, pürüzlü- lük, su tutmazlık (hidrofobiklik) ve otomasyon uygulamala- rı gibi konularda ise halen yetersizlikler gözleniyor.

Ülkemizde lazerlerin endüstriyel uygulamaları için lazer- lerle kesme oldukça başarılı olarak kullanılıyor. Delme ve kaynak işlemlerinde ise kısmi bir başarı var. Fakat malzeme çeşitliliği konusunda oldukça gerideyiz. Genellikle 3-4 mm.

çelik sac kesimleri yapılıyor. Endüstriyel uygulamalarda genellikle amaca yönelik yurt dışından alınan set halindeki lazerlerle çözümler aranıyor. Lazerlerin endüstriyel uygula- malarında otomotiv, savunma sanayi, estetik (medikal) sek- törleri öne çıkıyor. Sağlık sektörümüz lazer kullanımı için yetişmiş eleman sıkıntısı yaşıyor. Gerek sağlık gerekse en- düstriyel uygulamalar için alınan cihazların tümü yurtdışı menşeili. Son günlerde lazer kaynak üretimi için birtakım girişimlerin olduğunu görüyoruz. Bu olumlu bir gelişme.

LOKOMOTİF SEKTÖR KALIPÇILIK

EN ÖNEMSEDIĞINIZ PROJENIZ HANGISI?

LATARUM’da sanayicilerimizin yurt dışı bağımlılığının sona erdirilmesine katkıda bulunmak istedik. Üretim tek- nolojilerinin geliştirebilmesi için lazer teknolojileriyle tanışmalarını hedefledik. Bu bağlamda birçok proje geliş- tirdik. Bunların içerisinde özellikle kalıpçılık sektörüne yönelik kalıp yüzey işlemeleri (pürüzlülük, temizleme ve sertleştirme) beni en çok heyecanlandıran projelerimizden biri. Çünkü kalıpçılık sektörü, lokomotif bir sektör olarak doğrudan üretim sektörünü etkiliyor. Üretimde Çin ve Al- manya’nın önde olmasının temelinde kalıpçılık sektörün- deki gelişmişlikleri yatıyor. Dolayısıyla ürün kalıbınız ne kadar uzun ömürlü ve pürüzsüz olursa daha çok miktarda kaliteli ürün ortaya çıkacak.

PATENT BAŞVURUSUNU YAPTIĞINIZ YENILIĞI PAYLAŞIR MISINIZ? NASIL BIR YENILIK GETIRIYOR?

Metal yüzeylerinin frezelenmesi işlemi sonrasında düz yü- zeyler elde edilebiliyor. Ancak pratikte frezelenmiş metal yüzey üzerinde freze hareketi esnasında freze izi oluşumları gözleniyor. Frezelenmiş metallerin boyanması işlemi ön-

cesinde bu freze izlerinin giderilmesi gerekiyor. Bu amaçla metal çeşitli ön işlemlere tabi tutuluyor. Öncelikle metal yü- zey, zımparalama yapılarak parlatılıyor ve ardından kumla- narak homojen pürüzlü bir yüzey haline getiriliyor. Ayrıca, metalin, boyama öncesi uygulanan mekanik işlemlerden gelen yağ, toz ve kirden arındırılabilmesi için temizlenmesi de gerekiyor. Tüm bu süreç, zaman alıcı ve maliyetli olmakla beraber insan ve çevre sağlığına olumsuz yönde etki ediyor.

Lazerler ile metal yüzeyler üzerinde mikro ölçekte pürüzlü yüzey oluşumu elde edilebilir. Bu yüzeyler metal yüzeyinde öyle bir kabarma şeklinde etki yaratır ki işlem öncesi oluşan freze izleri kaybolur ve aynı zamanda yüzey hidrofobik (su sevmeyen) hale gelir. Bunu dünyada ilk kez literatüre biz ka- zandırdık ve patent müracaatını gerçekleştirdik.

Halen kumlama yöntemi uygulanıyor. Kumlama oldukça maliyetli, sağlık açısından tehdit içeren ve aynı zamanda çevre dostu olmayan bir uygulama. Patent müracaatımız kumlama işleminin alternatifi olabilir. Ayrıca bu tür işlem- ler için kullanılacak el aleti şeklinde bir prototipin üretimi için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu da ikinci patent müracaatımız. Geliştirilecek olan cihaz sadece küçük nes- ne ve küçük yüzeyler için kullanılmayacak. Aynı zamanda gemi yüzeyleri gibi büyük yüzeyler için de tasarlıyoruz.

Böylece kumlama teknolojisinin yerini alacak olan bu yeni lazer teknolojisiyle daha çevreci ve daha ekonomik yüzey temizleme, pas ve boya sökme işlemleri gerçekleştirilecek.

LATARUM'DA YILLARIN EMEĞI VAR. MERKEZINIZDE BIR YANDAN DA AKADEMIK ÇALIŞMALARIN SÜRDÜĞÜNÜ BILIYORUZ.

ÇALIŞMALARINIZDAKI EĞITIM BOYUTUNU ÖĞRENEBILIR MIYIZ?

Evet, merkezimiz uzun yılların birikimiyle yoluna devam ediyor. Bu konuda birçok arkadaşımızın ve öğrencimizin ciddi katkıları olmuştur. Kendilerine teşekkür ediyorum.

Umarım biz de merkezimizi daha iyi yerlere taşıyabiliriz.

Ekibimle birlikte bunun bilinci ve gayreti içeresindeyiz.

Farklı disiplinlerden gelen lisansüstü öğrencilerimiz bulunu- yor. Özellikle biyomedikal, mekatronik, elektronik ve fizik öğrencileri burada hem lisansüstü dersler görüyor hem de tezlerini hazırlıyor. Öğrencilerimizin büyük bir çoğunluğuna gerek projelerimizle gerekse üniversitemizin imkânlarından yararlanılarak maddi destekte bulunuluyor. Lisansüstü bir

program olan Elektro-optik ve Sistem Mühendisliği progra- mının dersleri teorik ve uygulamalı olarak Merkezimizde ya- pılıyor. Bu programın öğrencileri şanslı. Uygulamalı dersleri özellikle önemsiyorum. Bu sayede öğrencilerimiz derslerde öğrendiklerini uygulama şansı buluyor.

AKADEMİSYENLİK ZAHMETLİ

GENÇ AKADEMISYEN VE GIRIŞIMCILERE NE TAVSIYE EDERSINIZ?

Akademisyenlik uzun ve zahmetli bir süreç. Çünkü sürekli kendinizi geliştirmeniz ve teknolojik gelişmelerden haber- dar olmanız gerekiyor. Girişimcilik de benzer şeyler ister.

Fakat her iki durum için de geçerli olan şeyler cesaret, ça- lışkanlık ve azimdir. Ben gençlere her zaman hayâllerinin peşinden gitmelerini ve hiçbir zaman pes etmemelerini tavsiye ediyorum. Çünkü “Elon Musk yapabildiyse biz de yapabiliriz”. Ben hep öyle düşünmeye çalışıyorum. Dâhiler ve deliler toplumun küçük bir kısmını oluşturur geri kalan büyük çoğunluktaki sıralama ancak kişilerin çalışma mik- tarıyla ölçülebilir.

ÜNIVERSITE-SANAYI IŞ BIRLIĞI TEKNOLOJIK GELIŞMENIN OLMAZSA OLMAZI. BU ANLAMDA DÜNDEN BU GÜNE NELER SÖYLEMEK ISTERSINIZ?

Üniversite-sanayi iş birliği son zamanlarda adından sıklıkla bahsettiğimiz fakat gerek hükümet politikaları gerekse ku- rumsal bilinç ile anlamını daha yeni doldurabildiğimiz geç kalınmış bir olgu. Bu iş birliklerinin ülke kalkınması için daha da ileriye taşınması gerekiyor. Son zamanlardaki ulusal projelerde üniversitelerin de bulunması zorunluluğu yerinde bir karar. Çünkü teknolojik gelişmeler ancak bilginin ve tec- rübenin bir araya geldiği sanayi ve üniversite iş birlikleriyle gerçekleştirilebilir. Bu konuda üniversitelerin teknoloji trans- fer ofislerine ciddi bir sorumluluk ve görev düşüyor.

AR-GE YAPMAK PAHALI BİR İŞ

ÜLKEMIZDE AR-GE'YE BAKIŞI NASIL DEĞERLENDIRIYORSUNUZ?

SORUNLARIMIZ NELER? ILAVE OLARAK NELER YAPMALIYIZ?

Ar-Ge yapmak oldukça pahalı bir iş. Fakat son zamanlarda gerek şirketlerin ve gerekse devletimizin bu konuda ciddi yatırımlar yaptığı ve büyük bütçeler ayırdığını görüyoruz.

Bu doğru bir karar. Gelişmiş ülkelerle yapacağımız tek- nolojik yarışta hızlı hareket etmeli ve kaynaklarımızı et- kin kullanmalıyız. Ürüne dönüşen teknolojik gelişmelerin uluslararası platformda acilen patentlenmesi gerekiyor. Bu konuda ciddi olarak gerideyiz. Özellikle üniversiteler bi- linçlendirilmeli, patent yapan insanların yolu açılmalı ve bu konuda ciddi destekler sağlanmalıdır.

INOVASYONA VE YÜKSEK KATMA DEĞERLI ÜRÜNLERE YOĞUN BIR IHTIYAÇ DUYUYORUZ. BUNA YÖNELIK BIR DÜNYA VE TÜRKIYE DEĞERLENDIRMESI YAPARSAK, DÜNYA NEREYE DOĞRU GIDIYOR, BIZ ÜLKE OLARAK BUNUN

NERESINDEYIZ?

Ülkemizde bu konuda pozitif yönde ciddi gelişmeler yaşa- nıyor. Özellikle askeri alanda geliştirilen teknolojik ürünler bu konuda işlerin doğru yapıldığının bir göstergesi. Fakat katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesi için daha çok çalışmalıyız. Bu ise ancak doğru politikalar ve toplumsal bir bilinçle gerçekleştirilecek.

SÖYLEŞİ

"Kumlama oldukça maliyetli, sağlık açısından tehdit içeren ve aynı zamanda çevre dostu olmayan bir uygulama.

Patent müracaatımız kumlama işleminin alternatifi olabilir."

LATARUM HAKKINDA AYRINTILI BILGI:

http://latarum.kocaeli.edu.tr

(10)

A

BD ile Çin arasındaki ticaret sava- şı yeni gümrük vergilerinin devreye girmesiyle iyice alevlendi. İki ülkenin birbirlerinden ithal ettikleri ürünlere koydukları gümrük vergileri ardarda yürürlüğe giriyor.

ABD, Çin menşeili 112 milyar dolarlık ürüne 1 Eylül'den itibaren ek gümrük vergisi uygulamaya başladı ve attığı bu adımla ticaret savaşını daha da kızıştırdı.

ABD Başkanı Donald Trump, Çin'den ithal edilen 112 milyar dolar değerindeki ürüne yüzde 15 vergi konulma- sı kararı almış ve bu kararı çok tartışılmıştı.

Yüzde 15 vergi uygulanmasıyla ABD'li tüketiciler bazı gıda, spor malzemesi, spor giyim ürünü, müzik enstrü- manları ve mobilyaya daha fazla para ödemek zorunda kalacak. Öte yandan Pekin de, Çin'e gönderilen 75 milyar dolar değerindeki ABD ürününe yüzde 5 ila 10 arasında değişen oranlarla gümrük vergisi uygulamaya başladı.

Çin daha önce yaptığı açıklamada gümrük vergisi lis- tesine giren ürünler arasında tatlı mısır, domuz ciğeri, mermer, bisiklet lastiği gibi bin 700 kadar ürün olduğu- nu belirtmişti.

TEKRAR MASAYA YATIRILACAK

Dünyanın merakla beklediği gelişmelerle ilgili olarak Trump, daha önce vergilerin ertelenmeyeceğini ve yü- rürlüğe gireceğini açıklamıştı. İki ülke temsilcilerinin Washington’da bir araya gelerek ticaret konusunu masa- ya yatırmaları bekleniyor.

Trump, daha önce de 300 milyar dolarlık Çin ürününe yüzde 15 vergi uygulanacağını açıklamış ancak daha sonra bunu 15 Aralık tarihine ertelemişti. Yüzlerce Ame- rikan şirketi Trump’a vergi artışları konusunda şikayette bulunmuş, ancak Trump geri adım atmamıştı.

1 Ekim’den itibaren de Trump 250 milyar dolar değe- rindeki Çin ürününe yüzde 25’le yüzde 30 oranında

vergi uygulama kararı almıştı. Aralık ayında planlanan vergiler de yürürlüğe girdiğinde Çin'den Amerika'ya ulaşan 550 milyar dolar değerindeki ürün vergilenmiş olacak.

Çin de ABD'den ithal edilen 60 milyar dolar değerindeki çeşitli ürünlere uygulanan gümrük vergilerini yükselte- rek misilleme yapmıştı. Çin'in gümrük vergisi uygula- maları 1 Haziran'dan itibaren devreye girmişti.

G7'DE TAVRI YUMUŞAMIŞTI

ABD ile Çin arasında süren ticaret savaşı 23 Ağustos ta- rihinde karşılıklı gümrük vergilerini arttırmalarının ar- dından kızışmış ancak Fransa'da düzenlenen G7 Zirve- si'nde Trump'ın tavırları yumuşamıştı. Hatta Çin Ticaret Bakanlığı Sözcüsü Gao Feng konuyla ilgili eylül ayında görüşmelerde bulunacaklarını belirtmişti.

İki ülke arasındaki ticaret anlaşmasında Pekin'in geri adım atmadığına dair iddiaların, Trump'ı bu tehditlere yönelttiği ifade ediliyor. Dünyanın en büyük iki eko- nomisi birbirlerinin ürünlerine milyarlarca dolarlık gümrük vergisi getirmiş durumdayken ticari anlaşmaz- lıkların daha da tırmanacağı, şirketler ve tüketiciler açı- sından yeni belirsizlikler doğurarak dünya ekonomisine zarar vereceği öngörülüyor.

ABD-Çin ticaret savaşında öne çıkan önemli sorun- lar şunlar:

1- ABD'NIN TICARET AÇIĞI NASIL BÜYÜDÜ?

Çin'i adil olmayan ticari uygulamalarla suçlayan ABD geçen yıl bu ülkeye karşı ticaret savaşı başlattı.

ABD, Çin'i fikri mülkiyet haklarını ihlalle suçluyor.

Çin'in ulusal şirketlerini sübvansiyonlarla destekleme politikasını haksız rekabet doğurması nedeniyle değiş- tirmesini istiyor.

ABD ayrıca 419 milyar dolarlık ticaret açığını kapatmak amacıyla Çin'in daha fazla Amerikan malı satın almasını istiyor. İhracat ile ithalat arasındaki farkı ifade eden dış ticaret açığını kapatmak Trump'ın ana politikalarından birini oluşturuyor.

2- ŞIMDIYE DEK HANGI GÜMRÜK VERGILERI UYGULANIYOR?

ABD geçen yıl 250 milyar dolarlık Çin malına gümrük vergisi getirdi. Pekin ise buna 110 milyar dolar tutarın- daki Amerikan ürünlerine vergi koyarak karşılık verdi.

200 milyar dolarlık Çin malına uygulanan gümrük ver- gilerinin bu yıl başından itibaren yüzde 10'dan 25'e çıka- rılması planlanıyordu, ancak ertelendi.

Trump, Pekin ile müzakereler çok yavaş ilerliyor diyerek bu artışın 10 Mayıs'tan itibaren uygulanması talimatını vermişti. ABD, 112 milyar dolarlık Çin menşeili ürüne 1 Eylül'den itibaren ek gümrük vergisi uygulamaya başladı.

Trump, 325 milyar dolarlık Çin malına da yüzde 25 vergi uygulamasının kısa bir süre içinde başlatılacağı sözünü vermişti.

3- HANGI ÜRÜNLER ETKILENECEK?

ABD'nin uyguladığı gümrük vergilerinden makine ve teçhizattan motorsiklete kadar birçok ürün etkilene- cek. Bu ürünler arasında balık, çanta, giyim ve ayakka- bı var. Bu ürünlere uygulanan vergi yüzde 10'dan 25'e yükseltildi.

HABER

10 gaste arge

Küresel ekonomiyi tehdit eden en büyük risk...

ABD-Çin ticaret savaşı Tansiyon düşmüyor!

Dünyanın en büyük iki ekonomisi birbirlerinin ürünlerine milyarlarca dolarlık gümrük vergisi getirmiş durumdayken ticari anlaşmazlıkların daha da tırmanacağı,

şirketler ve tüketiciler açısından yeni belirsizlikler doğurarak dünya ekonomisine

zarar vereceği öngörülüyor.

(11)

Çin, ABD'yi ekonomi tarihindeki en büyük ticaret savaşını başlatmakla suçluyor. Bu ne- denle Pekin de kimyasal maddelerden sebze ve viskiye kadar birçok Amerikan ürününü, özellikle Cumhuriyetçi Parti'ye destek veren bölgelerde üretilen ve başka yerlerden satın alınabilecek soya fasulyesi gibi ürünleri hedef alıyor.

4- TICARET SAVAŞI PIYASALARI ETKILEDI MI?

ABD - Çin ticaret savaşı, geçen yıl boyunca mali piyasalarda büyük belirsizliklere neden oldu.

Bu belirsizlik dünya çapında yatırımcı güvenini olumsuz etkiledi, kimi kayıplara neden oldu.

2018'de Hong Kong'daki Heng Seng endeksi yüzde 13'ten fazla, Şanghay Bileşik endeksi ise yüzde 25'e yakın düşüş gösterdi.

Her iki endekste bu yıl yüzde 12 ve 16 düzeyin- de artış kaydedildi.

Dow Jones Endüstri Ortalaması ise 2018'de yüzde 6'ya yakın düştü, bu yıl da yüzde 11 artış gösterdi.

Çin Yuan'ı geçen yıl ABD doları karşısında yüz- de 5 düştü, 2019'da ise genel olarak istikrar ka- zandı.

5- TICARET SAVAŞLARININ DIĞER ETKILERI NELER?

ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı diğer ülke- leri ve küresel ekonomiyi de etkiledi.

Uluslararası Para Fonu (IMF), iki ülke arasın- daki gerginliğin geçen yıl küresel ekonomik bü- yümeyi baskılaması nedeniyle 2019 tahminleri- ni küçültmek zorunda kaldığını söylüyor.

ABD veya Çin'in ticaret yaptığı veya onların te- darik zincirinde rol oynayan bazı ülkeler de ti- caret savaşından dolaylı olarak etkilendi. Çin ile olan ticaret savaşı ABD'nin geçen yıl boyunca diğer ülkelerle sürdürdüğü çekişmelerden sade- ce birisi.

Trump ayrıca Meksika, Kanada ve AB ülkele- rine yönelik vergiler de getirerek tüketicilerin Amerikan ürünlerini almasını teşvik etti. Bu ül- keler de misilleme olarak Amerikan ürünlerine gümrük vergisi koydu. BBC

gaste arge

HABER 11

Küresel ekonomiyi tehdit eden en büyük risk...

ABD-Çin ticaret savaşı Tansiyon düşmüyor!

ABD-Çin ticaret savaşında neler oluyor?

Küresel ekonomi yönetiminde bir süredir hiç dinmeyen tektonik bir kayma, ekonomik bir deprem yaşanıyor. Büyük, küçük artçı sarsıntılarla uzun bir süre daha bitmeyecek gibi görünüyor... ABD’nin, Trump’ın henüz iktidara gelmeden ateşlediği bir süreçte, Washington, ABD ile Çin arasındaki ticari süreci tam bir çatışma ortamına sokmuş bulunuyor...

Peki, ne oldu da 2001 yılında Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne girişini destekleyen ABD, 20 yıl geçmeden Pekin’e tam bir ekonomik savaş ilan etti?

İktidar El Değiştirme Teorisi'ne (PTT) göre; küresel ekonomik hegemonya açı- sından en büyük güç ile arkasındakiler arasında bir yarış

vardır. En büyük güce karşı, arkasından gelen ikinci güç meydan okuyacaktır... Ve bu teoriye göre, meydan okuyan ekonomi (Çin) ile hegemon (ABD) arasındaki güç farkı çok azalmışsa çatışma kaçınılmazdır (Organski, 1958).

Şöyle bir manzara var: Dünya (ekonomik) düzeni yeni güç dengelerini yansıtmıyor. Yükselen güç olan Çin hoşnutsuz, sistemin meşruiyetini sorguluyor ve yükselen güç yani Çin savaşı başlatıyor... Bazı teorisyenler ise aksi görüşte...

Örneğin Robert Gilpin’e göre, düşen güç olan ABD savaşı başlatıyor... Burada manzaraya baktığımızda Gilpin haklı görünüyor. Ticaret savaşlarını yükselen güç Çin değil, ABD başlatmış görünüyor.

Çünkü 2009 Krizi, ABD ve genel olarak Batı ekonomileri- ne yönelik en büyük jeoekonomik darbe mahiyetinde. Çin 2009 yılında mal ihracatında hem Almanya hem de ABD’yi bir daha liderliği teslim etmemek üzere geçmiş görünü- yor... Geçtikten sonra da sadece ABD’den 1 trilyon dolar daha fazla ihracat yapar hale geldi... 2009 krizinin getirdiği büyüme/küçülme dinamikleri ABD ve Batı'yı, gelişmekte olan ülkeler ve özellikle de Çin karşısında merdivenden 7-8 basamak birden aşağılara düşürmüş oldu...

Şunu merak ediyorum, ABD ticaret politikalarında zaman zaman kendi çıkarlarına da darbe vuracak derecede aceleci, düşünülmeden radikal kararların alınmasının kökeninde hangi saik yer alıyor olabilir?

Tek kelimeyle, yeni gelişmelere yönelik tam farkındalık ve bunun getirdiği kor- ku! ABD Küresel Ekonomik Hegemonyası'nın çökmek üzere olduğunu derinliğine anlamış görünüyor...

BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, G. Afrika) ülkeleri ile Türkiye dahil gelişme yolundaki diğer ekonomiler sadece dış ticarette değil toplam GSMH bazında da hem göreceli hem de mutlak düzeyde Amerikan ekonomik gücünü geçmiş durum- dalar. 2018 Satın Alma Gücü Paritesi'ne göre ABD GSMH’sı BRICS+Türkiye’nin ya- rısından az... Kısaca, ecele faydası olmayacak bu korkunun gerisinde, gelişmekte olan ekonomilerdeki hızlı ve göreceli yükselme yatıyor.

Deng Xiaoping reformlarıyla Çin 1979-2001 yıllarında çok hızlı bir bü- yüme dönemini tecrübe ederken, 2009 sonrasında bu müthiş büyüme

performansına ticaretteki liderliği de ekledi.

İşte savaşın temel sebebi tam da bu husus! Yani savaş nicel büyüme rakam- larından değil nitel dinamiklerden kaynaklanıyor. Çin Halk Cumhuriyeti ticarette- ki liderliğinden sonra teknolojide liderliğe (2009 sonrası dönemde) yükseliyor.

Yeni bir jeoekonomi doğuyor... Ekonomik ve teknolojik gücün sadece ticaret amaçlı değil, jeo-stratejik amaçlı birlikte kullanımına da şahit olmaya başla- dık. Çatışma, sadece Huawei’nin teknolojik kapasitesini ya da Çin’in teknolojik yetkinliklerini sabote etmekle kalmıyor... Kaynak savaşları da devreye giriyor.

Askeri çatışmalar da hız kazanıyor... ABD, Çin’in en önemli hidrokarbon kaynağı olan, İran, Venezuela, Rusya ve bazı Ortadoğu ülkeleriyle olan ilişkilerinde Çin’in kaynak kullanımını pahalandırma ve doğrudan sabote etmeye çalışıyor.

Yakın gelecekte hangi gelişmeler yaşanabilir, daha neler göreceğiz?

Bu süreçte Çin de çok büyük hamleler yapıyor. Tarihin gördüğü en büyük uzun vadeli stratejik yatırım projele- rinden birisini harekete geçiriyor: Çin’in Yol ve Kuşak Po- litikası... Hem Orta Asya - Rusya üzerinden karasal hem de Pasifik-Hint Okyanusu üzerinden Deniz İpekyolu'yla çok büyük jeoekonomik bir hamle yapıyor. Belki ABD Tayvan Boğazı, Venezuela ve İran’da Çin çıkarlarını gü- venlik politikalarıyla tehdit ediyor... ABD, II. Dünya Savaşı sonrasında ele geçirdiği hegemonik liderliği elde tutmaya çalışıyor. Ancak Çin çok daha güçlü. ABD de bu günlerde kıt ve eksik olan bir silahla karşılık veriyor: Para... Uzun vadede, mevcut trendlere baktığımızda, kimin kazanaca- ğı-kaybedeceği açıkça görünüyor...

Bu gelişmeler ışığında Ülkemizin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

ABD’nin nispî ekonomik gerileyişi ile küresel ticaretteki vasatlaşmasının yarattığı süper güç rekabeti, Türkiye’yi Çin’in Yol ve Kuşak politikası için ana deniz çıkış noktası olan Akdeniz ve KKTC etrafında Atlantik İttifakı ile sıcak çatışma ihtimaline sürüklüyor. Türkiye'nin yeni bir güvenlik, ekonomik ve teknolojik iş birliği stratejisine ihtiyacı var...

Dünya ekonomisi ve teknolojik gelişmeler açısından gerileyen Batı ve yükselen Asya’yla daha derin ilişkiler kurmalıyız. "Yeniden Asya Açılımı" bu anlamda sa- dece siyasi değil 1838 sonrası kaçırdığımız ekonomik trendde "de ja vu" yaşama- mamız için jeopolitik bir zorunluluk olarak görünüyor...

Mehmet YÜCEL

YAMAN: ABD, KÜRESEL EKONOMIK HEGEMONYASININ ÇÖKMEK ÜZERE OLDUĞUNU ANLAMIŞ GÖRÜNÜYOR...

Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret Müsteşarlığı eski Genel Müdür Yardımcısı, Dünya Ticaret Örgütü Daimi Temsilciliği eski Ticaret Başmüşaviri, Sanayi ve Bilgi Teknolojisi Ürünleri Müzakerecisi Şahin Yaman,

ABD-Çin ticaret savaşını GasteArge için yorumladı...

Imalat Sanayi Ihracatında

Yüksek Teknoloji (%) 2017

ABD 14 %

İngiltere 21 %

Rusya Federasyonu 12 %

Çin 24 %

Hindistan 7 %

Fransa 24 %

Yaman: "Türkiye'nin yeni bir güvenlik, ekonomik ve teknolojik iş birliği strateji-

sine ihtiyacı var..."

"Çin 1979-2001 yıllarında çok hızlı bir büyüme dönemini tecrübe ederken, 2009 sonrasında

bu müthiş büyüme performansına ticaretteki liderliği de ekledi. İşte savaşın temel sebebi tam da bu!"

(12)

gastearge

12

S

anayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Tür- kiye'nin 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi'ni açıkladı.MKE Sanayi ve Teknoloji Müzesi'nde ger- çekleştirilen Sanayi ve Teknoloji Stratejisi Tanıtım Toplantısı'nda konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, toplantının düzenlendiği müzenin yokluk ve yok- sulluklara rağmen Türk milletinin, istediğinde neler başa- rabileceğini gösteren bir abide niteliğinde olduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti:

"100 yıl önce tüm imkansızlıklara rağmen yürekli subay- lar, vakit kaybetmeden işe koyulurlar. Burayı 7 gün 24 saat çalışan milli bir atölye haline getirirler. İşte destanların yazıldığı İstiklal Harbi'nde, ordumuzun silah ve mühim- mat ihtiyacı buradan karşılanır. 100 yıl sonra bugün, bir milletin küllerinden doğup azmettiğinde neler yapabile- ceğini tüm dünyaya gösterdiği bu salonda, büyük ve güçlü Türkiye hedefine giden yol haritamızı, 2023 Sanayi ve Tek- noloji Stratejimizi açıklıyoruz. Göreve geldiğimiz günden bu yana üzerinde çalıştığımız bu vizyon belgesini hazır- larken, tüm paydaşları sürece dahil ettik. Sektör temsilci- leriyle, sanayi ve ticaret odalarıyla, bakanlıklarla, üniver- sitelerle, bilim insanlarıyla fikir alışverişinde bulunduk.

Fizibilitelerimizi yaptık, sektörlerin sorunlarını masaya yatırdık, insan kaynağı potansiyelimizi dikkate aldık ve bu belgeyi öyle hazırladık."

Varank, 11. Kalkınma Planı'nın odağında sanayi ve tekno- lojinin bulunduğunu ifade ederek, 2023’e giden yolda somut hedefler belirlediklerini söyledi.

Milli gelirde imalat sanayisinin payını artırmak istedikle- rini dile getiren Varank, "Son 10 senede ortalama yüzde 16,5 olan bu payı, 2023 yılında yüzde 21'e çıkarmayı he-

defliyoruz. Yenilikçi ve daha gelişmiş bir sanayi için, sa- nayide çalışan işçi başına katma değeri 35 bin dolara ve imalat sanayisi ihracatını da 210 milyar dolara yükseltmek istiyoruz." diye konuştu.

IHRACATIN TEKNOLOJI YOĞUNLUĞU ARTIRILACAK

Varank, ihracatın teknoloji yoğunluğunun artırılmasını da önemsediklerine işaret ederek, imalat sanayisi ihracatında orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin payını yüzde 50'ye çıkartmak istediklerini kaydetti.

Daha rekabetçi ve yüksek katma değerli üretime giden yolun Ar-Ge'ye yapılan harcamalardan geçtiğini ifade eden Varank,

"Ar-Ge harcamalarının milli gelirdeki payını yüzde 1.8'e, bu alanda çalışan insan kaynağımızı 300 bin kişiye ve araştırma- cı sayımızı 200 bin kişiye çıkaracağız. Ar-Ge yatırımlarında dünyada söz sahibi olan ilk 2 bin 500 firmalık listeye, ülke-

mizden en az 23 firmayı sokmak istiyoruz." dedi.

Varank, teknolojik dönüşümün temel sürükleyicisinin be- şeri sermaye olduğunun altını çizerek, yazılım alanında en az 500 bin çalışanın olmasını istediklerini anlattı.

Yazılım konusundaki yatırımları önemsediklerini dile geti- ren Varank, şu değerlendirmede bulundu:

"2023 yılına kadar, ülkemizde teknoloji tabanlı işlere yapı- lan yıllık yatırımların büyüklüğünün 5 milyar liraya ulaş- masını amaçlıyoruz. Yeni teknolojilerle birlikte akıllı ürün ve hizmetler, piyasada baskın olmaya başladı. Bu noktada Türkiye'nin, yıkıcı teknoloji alanlarında küresel ölçekte marka olacak en az 23 akıllı ürün çıkarmasını hedefliyoruz.

Bunları yapacak, yenilikçi, fırsatları en iyi şekilde değerlen- diren girişimcilere ihtiyacımız var."

2023'E KADAR 10 "TURCORN" HEDEFI

Varank, girişim seviyesinden 1 milyar doların üzerinde de- ğerlemeye ulaşan şirketlere "unicorn" denildiğini ve dünyada 300'e yakın unicorn bulunduğunu belirterek, "Ülkemizden de unicornlar çıksın, başarılarıyla adlarından söz ettirsin hatta bunlara da 'Turcorn' denilsin istiyoruz. Bu kapsamda 2023'e kadar en az 10 Turcorn hedefimiz var." dedi.

Sanayici, girişimci ve araştırmacılara paydaş-odaklı bir yak- laşımla tek noktadan destek sunmanın önemini dile getiren Varank, bu kapsamda ilk muhatap olacaklarını ve Bakanlık bünyesinde yeni mekanizmalar kurgulayıp, verimliliği artı- racaklarını bildirdi.

Bakan Varank, konuşmasında 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi bağlamında hedeflerine ulaşmak için belirledikleri 5 ana bileşen ve 23 alt politikayı şöyle sıraladı:

"11. KALKINMA PLANI'NIN

ODAĞINDA SANAYI VE TEKNOLOJI VAR"

Varank, 11. Kalkınma Planı'nın odağında sanayi ve teknolojinin bulunduğunu ifade ederek, 2023’e giden yolda somut hedefler belirlediklerini söyledi

HABER

2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi açıklandı

Referanslar

Benzer Belgeler

(“Şirket”) ve bağlı ortaklıklarının (hep birlikte “Grup” olarak anılacaktır) 31 Aralık 2014 tarihli konsolide finansal durum tablosu ile aynı tarihte sona eren

İkinci uzaktan durdurma sistemi olan kampana fren sistemi ise tahrik motorumuzun güç aktarımı yaptığı arka tekerleri doğrudan sıkıştırarak güvenli ve sıkı bir

Grup yönetimi TFRS 9’un, Grup’un konsolide finansal tablolarında, 1 Ocak 2015 sonrasında başlayan mali dönemlerde uygulanacağını tahmin etmekte ve TFRS 9

Grup, söz konusu yatırımlarını yönetiyorsa veya Grup’un yazılı risk yönetimi veya yatırım stratejileri doğrultusunda bu yatırımlarının gerçeğe uygun

Grup türev olmayan finansal varlıkları; gerçeğe uygun değeri kâr veya zarara yansıtılan finansal varlıklar, vadeye kadar elde tutulacak finansal varlıklar, krediler ve

Çalışma kapsamında Kore Savaşı sırasında Çin propagandası tarafından kullanılan propaganda posterlerinde ABD'nin nasıl ve ne şekilde sunulduğu ortaya

21-26 Eylül tarihleri arasında yeniden İstanbul’da gerçekleşecek olan Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali TEKNOFEST’in bir parçası olmak, Türkiye'yi Milli Tekno-

Corona Virüs Salgını - Dünya Ekonomisine Etkileri (1) Uluslararası Para Otoriteleri Tarafından Alınan Tedbirler.. • Çin’in yüzde 40-50 kapasiteyle çalışmasının sebep