• Sonuç bulunamadı

SPOR YÖNETİMİ TARİHİ VE FELSEFESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SPOR YÖNETİMİ TARİHİ VE FELSEFESİ"

Copied!
33
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SPOR YÖNETİMİ TARİHİ VE FELSEFESİ

ORTA ÇAĞLAR

(2)

HRİSTİYANLIK VE BEDEN EĞİTİMİ

 Hristiyanlığın kabulünden sonra bu dinin önde gelenleri yunan vücut

kültürünü lüzumsuz saymışlar hatta

onu dinsizliğin belirtisi saymışlardır.

(3)

 Hıristiyanlığın orta çağda, aşırı bir dini taassubun tesiriyle tek taraflı ve

skolastik düşünceye önem vermesi ve bedeni hayatın her türlü tabii

ihtiyaçlarını reddetmesi beden

eğitiminin yok olmasında üzerinde

durulan bir görüştür.

(4)
(5)

 Hristiyanlığın beden faaliyetlerine karşı bir nevi cephe alışı, kilisenin fikir ve

ruhun her şeyin üstünde tutularak beden eğitimi faaliyetlerinden

kaçınması, manevi varlığı inkar eden

vücutları putlaştıran ve ona tapan eski

inanışa karşı cevap olarak doğmuştur.

(6)

 Sonraları yalnız fikirlerin ve ruhların eğitimi tek taraflı istekler ortadan kalkmıştır.

 Bununla beraber orta çağda koyu

mutaasıplar, vücutlarına eziyet edenler, en basit şeyi günah sayanlar, her türlü dünya zevkini inkar edenler de

görülmüştür.

(7)

 Bu kişilerin idaresinde bulunan

manastırlardaki çocuklar da dünya için değil, ahiret için eğitilmişlerdir.

 Bu okullarda hareket içgüdüsü

gemlenir, sağlık, neşe,zindelik

ahlaklılığı bozan engeller olarak

adlandırılırdı.

(8)

 Bir diğer yaygın inanış ise vücut ne

kadar hareketsiz, havasız, zavallı ve

açlık yüzünden zayıf düşerse ruhun o

derecede yükseleceği ve cennete o

kadar yakınlaşılacağıdır.

(9)

 Doğal olarak bu okullarda beden

eğitiminden bahsetmek söz konusu değildir.

 Bu sebeple de koşma sıçrama oynama

isteği ağır cezalarla karşılanmıştır.

(10)

 Durumun manastır okullarında bu kadar fena olmasına karşın buralara

gidenlerin sayıca olmasından ötürü bu tip fikirlerin yayılması pek etkili

olamamıştır.

 Resmi kilisede mutaassıp bu

düşünceden ziyade daha ılımlı bir

düşünce hakim olmuştur.

(11)

 Diğer taraftan manastırdaki bu ezici atmosferin dışında şövalye, köylü ve halk topluluklarının arasında neşe ve canlılık taşıyan hayat tarzı devam

etmiştir.

 Bu yüzden orta çağ sadece böyle bir

mutaassıp bir yaşam tarzının hüküm

sürdüğü bir çağ değildir.

(12)

ŞÖVALYELİK

 Şövalyelik orta çağın bir yönü ile

ihtişamını müdafaa ruhunu, düşünce

asaletini ortaya koyan bir kuruluştur.

(13)

 Silah kullanmayı bilmenin ve onu taşımaya hak kazanmanın mertlik

sayıldığı bu devirlerde gençler gönüllü olarak nam salmış komutanların

etrafında toplanır yeminli bir topluluk

oluştururlardı.

(14)

 Orta çağın sonlarına doğru feodal

mülkiyet sistemi zamanlarında toprak sahipleri belli bir toprak karşılığında herhangi bir savaş halinde hazır

tutulmak üzere bu kişiler askerler

olarak kullanılmıştır.

(15)

 Böylece halk arasında iki sınıf meydana gelmiştir. Bunlardan biri silah

kullanmada usta savaşçılar sınıfı diğeri ise toprağında çalışan fakat daha kısıtlı hak ve hürriyetle bunu ödeyen sınıf

oluşmuştur.

(16)

ŞÖVALYE EĞİTİMİ

 Orta çağın en güçlü kuruluşu

şövalyelikte vücut eğitimi planlı bir şekilde yapılmıştır.

 Şövalyelik eğitimi çok erken yaşlarda başlardı. 7 yaşına kadar evde eğitim alan çocuk bu yaştan sonra özel bir eğiticinin elinde yeni bir döneme

girerlerdi.

(17)

Yedi sene süren bu ikinci eğitimde YEDİ ŞÖVALYE BECERİĞİ denilen faaliyetler dikkat çekerdi bunlar:

1.

İyi ata binme

2.

Sırt ve yüzüstü yüzme

3.

Güzel ok atma

4.

İp ve sırıklara tırmanma

5.

Güreşme ve kılıç kullanma

6.

At üstünde dürtücü silahlarla yapılan vuruşmalar

7.

Sosyete adabı, görgü kuralları, dans öğrenimi

(18)

 Bunlardan başka koşma, atlama taş fırlatma gibi faaliyetlerle de meşgul olunurdu.

 İkici eğitim 14 yaşına kadar devam eder ve üçüncü eğitim başlar

 Bu üçüncü eğitim bir şövalyenin

kendisinin ve eşinin hizmetinde 20

yaşına kadar sürerdi.

(19)

 Bunun için büyük bir tören yapılır ve bu törenler bayramlara denk getirilir ve bir çok gencin kılıç kuşanması bir arada

yapılırdı.

 Bir gece önceden uyanık ve ayakta kalan bu kişiler manevi yönden

ruhlarını arındırırlardı.

 Şövalyelik törenleri usulüne olarak

tamamlanır, TANRI VE AZİZLER ADINA

şövalyeliğe adım attırılırdı.

(20)

 Şövalye kızları da sıkı bir eğitimden geçerdi.

 Erkeklerden daha fazla okuma yazma öğrenirler, yedi yaşına kadar evde yedi yaşından sonra başka bir şövalyenin

evinde veya rahip öğretmenler

eşliğinde eğitime devam ederlerdi.

 Beden faaliyetlerinde de bulunur avlara

ilgi gösterirlerdi.

(21)

TURNUVA

 Turnuvaların çıkış noktaları hakkında kesin bir bilgi yoktur.

 Kendileri ve atları zırhlı iki grubun belirli bir alan içinde bir takım dürtme amaçlı kullanılan silahlarla birbirini attan

düşürmek için yapılan çarpışmalardır.

(22)
(23)

 Turnuvaların kendine göre seremonisi vardı.

 Önce dini bir ayin yapılırdı, her iki taraf karşılıklı geçer, tellallar şövalyelerin

uygunluğunu beyan ederlerdi.

 Çarpışma yerleri şehir duvarları dışında olurdu.

 Karşılıklı yerlerin alınmasıyla hücum

işareti gelir ve birbirlerine saldırırlardı.

(24)

 Bazı çarpışmalar birkaç gün sürebilierdi.

 Şövalyesi düşürülen atlar karşı tarafın ganimeti sayılırdı.

 Galipler çelenk mızrak gibi basit

hediyeler alırdı.

(25)

JUT

 Aynı şartlar içinde yalnız iki şövalyenin karşılıklı vuruşmasıdır.

 Bu vuruşmalar daha çok ilgi görür çünkü takibi daha kolay olurdu.

 Jut için daha küçük pazar yeri gibi

alanlar tercih edilirdi.

(26)

Aynı merasimler burada da yapılırdı.

Galip gelen kendinden sonraki müsabakaları seyreder gerekirse diğer galiplerle tekrar

vuruşurdu.

Sportif vuruşmalar 13. yüzyılın ortalarına kadar devam etmiş fakat bundan sonra şövalyelerin aralarındaki anlaşmazlıkları halletmek, hesaplaşmak veya hiç sebep

yokken yalnızca kabadayılıklarını göstermek

için ciddi vuruşmalara dönmüştür.

(27)

 Turnuvalardaki ağır yaralanmalar hatta ölüm vakaları kilisenin büyük tepkisini çekmiştir.

 Zamanla jutlar çığırından çıkımıştır.

 Bu hal kilisenin duruma müdahale

etmesine ve turnuvaları lanetlemesine

sebep olmuştur.

(28)

ORTA ÇAĞDA HALK TABAKASININ BEDEN FAALİYETLERİ

 Şövalyelik kendi çevresini oluşturmuş ve aralarına dahil olmak mümkün

olmamıştır.

 Koşu, atlama, taş fırlatma, cirit atma ve güreş gibi popüler olan faaliyetler

şövalyelerin olduğu kadar halkın da ilgisini çekerdi

 Asiller ve şövalyeler gibi şehirliler de

teşkilatlanmıştır.

(29)

 Asillerin örneğine uyarak gençliği savunmaya yetenekli tarzda

geliştirmek özellikle savaş zamanında önem kazanmıştır.

Kılıç ve ok kullanmak da bu ebeple popülerlik kazanmıştır.

 Bu sebeple halk arasında iki büyük

eskrim birlikleri kurulmuştur.

(30)

ORTA ÇAĞDA KÖYLÜ ZÜMRESİNİN BEDEN FAALİYETLERİ

 Orta çağda uzun göçlerden sonra yerleşen köylülerin birçoğu toprak

işlemek hayvan beslemekle meşguldü.

 Popüler olan ve büyük bir neşe ile

yapılan koşma, atlama, atma, oyunlar

ve danslar fazlaca benimsenmiş fakat

silah eğitimleri ilgi çekmemiştir.

(31)

 Köylülerin bedeni faaliyetlerinde sadece eğlenme maksadı vardır.

 Vücut yetiştirici faaliyetler çok az görülmektedir.

 Hala oynanmakta olan körebe, tura,

çember döndürme, saklambaç, birdirbir

gibi oyunlar o zamanlarda da bilinirdi.

(32)

SONUÇ

 Orta çağın karanlık devir olarak

yerleşen kanaatinin aksine hayret veren bir canlılık, neşeli bir hayat,

heyecan ve sevgiyle yapılan faaliyetler görülmüştür.

 Bu devir bedeni faaliyetlerin halk malı

oluşu ve halkın hissiyatına kaynaşmış

olması sebebiyle YUNAN JİMNASTİĞİ

ile mukayese edilebilir.

(33)

TEŞEKKÜRLER..

Referanslar

Benzer Belgeler

 Bu gün pek çok sınırlayıcı kuralı olan BOKS sporu da benzer şekilde insan hayatında çok önemli bir yere sahipti.. Silahsız insanın en önemli

koşu yarışmasıyla asıl atletizm başlardı ve daha sonra boks güreş ve pankreas yarışları olur ve en son silahlı koşu.

eserini yayınlamış ve burada ilk kez eğitim konusunda gençlik için beden faaliyetlerini bir tez olarak

 Öğrenci cevap vermezse, öğretmen öğrencinin sözcüğü tekrar etmesi için model olur..  Başlangıçta, öğrencinin

Bu nedenle ilkokuma yazma öğretiminde öğretilecek yazı biçimi, türü, araçları ve yöntemleri üzerinde önemle durulmaktadır. Eski araştırmalarda dik temel yazı,

öğrencilerde okuma alışkanlığı geliştirmek için çalışmalar yapılmıştır. Sürekli okuyan öğrencilerin anlama becerilerini geliştireceği düşünülmüştür.

Bu aşamada sesi hissetme ve tanıma, sesi okuma ve yazma, sesten anlamlı heceler, kelimeler ve cümleler oluşturma ile metin oluşturma çalışmaları yapılmaktadır.. Sesi Hissetme

Halk Eğitimi Merkezlerince Yürütülen Yetişkinler Okuma yazma Öğretimi ve Temel Eğitimi Programının Etkililiğinin Öğretmen Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi,