• Sonuç bulunamadı

1 — Halk kendi geçmişi, kültürü ve gelecek san'at gayretleri ile alâkasını kay- beder

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "1 — Halk kendi geçmişi, kültürü ve gelecek san'at gayretleri ile alâkasını kay- beder"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MÜZELERİMİZ VE DİĞERLERİ

N. Arıkoğlu Mimar. D.G.S.A.

A.B.D. muhabirimiz

Bildiğimiz bir şey varsa o da gün geç- tikçe müzelere konulabilecek el emeği eski eserlerin sayıları gittikçe azalmaktadır.

Halkın elinde kalanlar eskiyip yok olmak- ta, satılanlar ise akıl almıyacak fiyatlar bulmaktadır. Şu halde müzeler birer iki- şer kere yerli halkı tarafından gezildi mi görülmüş ve unutulmağa mahkûm şehir kıymetleri olarak kalmaktadırlar. Bunun zararları vardır.

1 — Halk kendi geçmişi, kültürü ve gelecek san'at gayretleri ile alâkasını kay- beder.

2 — Yabancılarla mukayese imkânını unutur.

3 — Müzenin gelir kaynakları kurur, yeni eser alma tamir vs. masraflarını çı- karamaz.

4 — Çocuk ve genç toplulukları için itiyat hafine gelmesi icabeden ziyaretler durur.

Şu halde buna bir çare bulmalı!.. Size azası bulunduğum ve çok istifade ettiğim (Baltimore museum of art) da bunlara nasıl çare bulunduğunu, nasıl çalışıldığını haber vermek isterim.

Bir kere bu müze halkın ve belediyenin el ele vererek meydana getirdiği bir tesisdir.

Büyük sermayeli fabrika, mağaza şirketle- ri, sigortalar bankalar bu müzeye hayli mali yardım yaparlar. Müze onları devamlı gelir kaynağı ve üye olarak kabul eder bu- nun yanında isteyen 10 dolardan başlaya- rak ve senede belirli bir ödenek vererek müzeye üye olabilir 100 dolardan da yukarı ödense de senelik aza sayılır. Ve idare se- çimlerine bütçe tartışmalarına da katılır.

Küçük azalar bu küçük ödeneklerine karşı şu hakları kazanırlar. 1 — Müze san'at derslerinin ücretlerinden az ödemek ve satış pavyonundaki eşyayı Hatlarından % 10 ucuza almak.

2 — Konferans ve san'at kıymeti taşı- yan filmlere gelmekte serbest olmak.

3 — Lokanta ve kütüphaneden fayda- lanmak.

4 — Balolara ve açılış gün'erine (yeni sergilerde) davetli olmak.

Yukarıdaki yazılardan analşıhyor ki müze daima faal bir halde bulunuyor. Halk kendi ve müze yararı sebebile her zaman müzeye çekiliyor. İnsanların birşey almadan vermek istemiyeceklerini müze ile ilişiği olanları gayet iyi biliyorlar. Müze dersler, konferans ve konserlerden, çocuk günlerin- den, ücretli sergilerden ve bağışlardan edin- diği bir bütçeyi daima yeni eser almak ve ödünç aldığı, sergilemek istediği diğer mü- zelerin ve kişilerin sahip bulunduğu parça-

ları itina ile taşımak ve teşhir etmek için kullanıyor. Tabii bunların hepsi bir çok ki- şi çalıştırmasına ve sanatkâra iş bulmasın- da vardım ediyor.

Kütüphanesinde yeni ve eski, san'ata ait bir hayli kitap bulunuyor, üyeler gel- dikçe orada okuyabiliyorlar.

Müzeler Konferans vermesinde faidc gördüğü mimar, ressam, film senaryo ve direktörlerini büyük orkestra şeflerini opera san'atkârlarını san'atlarının tek niği hakkında konuşmağa davet ederek bu yönden de ilgi çekiyorlar ve o şahısa bir ödenek verdikleri için ufak bir ücret de alıyorlar senelik progrr.m'arı önceden ter- tipleniyor ve konuşacak kişiye hazırlan- mak için epev bir zaman bırakılıyor. Hafta içinde Heykel - Resim - Seramik dersleri veri'iyor bu sınıflara tanınmış Ressam ve heykeltraşlar 3 - 4 saat için ücretle hocalık ediyorlar, gündüz gelemiyen iş güç sahiple- ri ise gece kurslarına katılıyor. Ayrıca ço- cuklar için de kurslar bulunuyor. Şimdi akla gelen soru şu oluyor.

Bunlar bizim müze'erde yapılamazını?

san'atça çok aşağı bir nitelik gösteren el işi eşyamızı gördükten sonra - bu çeşit eği- time olan ihtiyacıda biliyoruz - Halk için :

1 — Konferanslar 2 — Filmler 3 — ders- ler istiyoruz. Bu renkli cam ile pencere ve pano (vitraille) yapılması mücevhercilik nakış ve el örgüsü el tezgâhı kumaş ve bun Ir:rm günün,üze uygun ihtiyaçlara göre kul- lanış yerleri ve desenleri. Çini ve ha'ı de- senleri ve halı dokuma, bakır ve sarı işleri, tornacılık işlerinde bun'ar ölmek üzere olan fakat tamir hediye ve ev eşyası, de- korasyon, möble, mimari, enterior işçiliği konularında aranan san'atkarı yetiştirmek için lâzım olan bilgilerdir.

Halk mekteplere devam edemez ama bu işleri iyi bilen san'atkarların haftada birkaç gece verebileceği dreslere ufak bir üc- retle gelebilir —Resim ve heykel müzemiz- de bu konularda çalışabilir. Moda enstitü- leri hocaları nakış ve eski iğne oyaları üze- rinde bilgisi olan kimselerle birleşerek bu alanda yardımcı olur.

Mimarlar iyi iç dekoru arzu ediyorlar vitray seramik pano sarı işleri arıyorlar ise bu işe müzelerle el ele vererek ön ayak ol- ma'ıdırlar Müzede niye? Çünki köksüz san'at olmazda ondan. En son, en yeni en eskiye bağlıdır ve bu kökü de öğrenci en iyi örneklerile müzelerde bulabilir. Müzele- rimiz tamir edi'ecek eşyası için yeni nesil- den j'ardımcı ve gelir kaynağı elde eder oralarda yapılan işlerden iyi'eri, ve eski eserlerin kopyaları da satış mağazalarında Turiste satılır. Yapan ds kazanır. Bu işi dev- lete bırakmak boşuna beklemek olur mü- dürlerimizin selâhivetleri ve gayretlerine güveniyoruz.

Nezahat Arıkoğlu

• TİMES GAZETESİNİN İDDİASI :

«TARİHİ EŞYA KAÇAKÇILIĞINA AMERİKA SEBEB OLUYOR»

Arkeloji yazarı P. Hopkirk'e göre:

«Kaçakçılığı ABD'nin boş müze yönetici- leri teşvik ediyorlar.»

(Milliyetten)

Ünlü Times gazetesinin son sayısında arkeoloji yazarı Peter Hopkirk'in, uzun yıllar üzerinde çalışarak ortaya çıkardığı

«ttrihi eser kaçakçılığının nedenlerini»

açıklayan bir yazısı yayınlanmıştır.

Yazar «Başta Türkiye, Yunanistan, italya ve Orta Doğu ülkelerinden yapılan tarihî eşya kaçakçılığının yarısını boş ve yeni kurulan Amerikan müze yöneticileri- nin büyük paralar ödeyerek sebeb olduk- larını ve teşvik ettiklerini» iddia etmekte- dir. P. Hopkirk ayrıca «Bu durumun he- nüz tam olarak aydınlanmamış olan bâzı tarihî olayların bu şekilde tamamen ka- ranlığa gömüldüğünü de ileri sürmektedir.

«Tarihî eşya kaçakçılarının ilmî araş- tırma yapmasını bilmemeleri kazı sırasın- da birçok kıymetlerin zayi olmasına sebeb olduğuna» değinen yazar, menşei bilinme- yen kıymetlerin arkeolojik yönden hiçbir önemi olmadığını da sözlerine eklemekte- dir.

Peter Ilopkirk, Paris'te yer alan Unesco toplantısında tarihi eşya kaçakçılığına ve hırsızlığına karşı bir çare bulmak ve müey- yideler koymak için yapılan toplantıda da ha önce çalınmış eşyaların da söz konusu edilmesini istemekte ve bu eşyaların ait o'dukları ülkelere iade edilmesi konusunda anlaşmaya madde konmasını hatırlatmak- tadır.

• ESKİŞEHİR, ŞEHİRLEŞME HIZINDA İZMİR'İ GEÇTİ

ESKİŞEHİR, AA

«Yurdumuzda şehircilik bakımından en hızla gelişen illerin arasında, Eskişe- hir'in üçüncü olduğu» açıklanmıştır.

1950 - 1965 yılları arasında il toplam nüfusunun yaklaşık olarak yüzde 2.8 ora- nında arttığı halde, bu oranın kent mer- kezinde yüzde 8.6'vı bulduğunu» belirten ilgililer, daha sonra özetle şu bilgiyi ver- mişlerdir :

«Bu olay Eskişehir nüfusunun il mer- kezinde yoğunlaşmakta olduğunu ve şe- hirleşme süresinin, olumlu bir şekilde ge- liştiğini ortaya koymaktadır

Öyle ki, diğer iller ile kıyaslandığı tak- dirde, Eskişehir'in merkezindeki yoğunlaş- ma bakımından, İstanbul ve Ankara'dan sonra, fakat izmir'den önce sıralandığı ve üçüncü olduğu görülmektedir.»

Referanslar

Benzer Belgeler

BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR....

We present an additional case and review the computed tomography (CT) findings of the reported cases. There is no pathognomonic appearance of primary bilateral adrenal lymphoma

[r]

NTV Tarih’i, “NTV Tarih” yapan kimi “tarihî” bölümler örneğin, Taksim’de inşaat çalışmaları sırasında bulunan 13 Ermeni mezartaşı ve Topçu kışlasının

Uluslararası İşletme, Ekonomi ve Yönetim Perspektifleri Dergisi) Yıl: 2, Sayı:8, Aralık 2017,

Yunanistan’ın Rodos ve Oniki Adadan vazgeçmemesi ve adalar halkının da Yunanistan’a meyletmesi ile Anadolu’da başlayan Kurtuluş Savaşı nedeniyle Sevr

Orta Çağ’da saray müzisyenleri halk müziğine özel ilgi duymayı gerekli görmüyorlardı, ama Şah İsmail Hataî’nin sarayında halk müziği büyük ilgi

Kuralların ihlal veya ihmal edilmesi hoşnutsuzluğa ve yaptırımlara yol açar (Fidan, 1996, S.18). Yeni kurulan kurum ve kuruluşlarda yerleşmiş bir kurum kültürüne rastlamak