Ekpresyonist tablolar
• Aşağıda yer alacak tablo ve metinlerin hepsi
•
• http://www.leblebitozu.com/bilmeniz-gereken- 14-ekspresyonist-ressam-ve-tablolari/
• Websitesinden alıntıdır. Dünyadaki
empresyonizm örneklerini tanıtmak için
kullanılmıştır.
4. Oskar Kokoschka (1886 – 1980)
• Lovers With Cat, 1917
• Dışavurumcu resimleriyle bilinen Avusturyalı ressam, şair Oskar Kokoschka, sanat anlayışını şöyle izah eder: “Ekspresyonizm yaşantının biçimlenmesidir, bu kabilden dolaylı olarak ve benden sana iletidir. Sevgide olduğu gibi burada da iki gerekir. Nasıl sevgide seven sevilen ikiliği varsa, sanatta da bir ileten iletilen ikiliği vardır. Ve onlar arasında da bir sevgi bağı bulunur.” Sanatçı, birçok figür ve manzara resminde kalın renk alanları ile çalışmıştır. Bu şiddetli duyguları ve resimdeki hareketi destekler bir tekniktir.
Figüratif resimlerinde rengi, duygusal bir dışavurum aracı olarak kullanır.
• Dışavurumculuk homojen bir akım teşkil etmez. 1906’da Die Brücke (Köprü)
topluluğunun ve 1911’de Der Blaue Reiter (Mavi Süvari) grubunun ortaya çıkmasıyla iki dalga halinde gelişir. Die Brücke köprü anlamına gelir, bu grup neredeyse
ekspresyonizmin kendisiyle ya da doğuşuyla özdeşleşmiştir. Perspektif kurallarının alt-üst olduğu mekanlarda, deforme edilmiş insan vücutları ve sadeleştirilmiş biçimlerin
kullanıldığı resimlerde, geniş fırça vuruşlarında dolgun abartı ve göz alıcı renkler göze çarpar. Kontur çizgilerinin renkleri çevrelediği resimlerde doğal, sade formlara yer vermişlerdir.
5. Ernst Ludwig Kirchner (1880 – 1938)
• Street, Berlin (Straße, Berlin), 1913
• Die Brücke adlı sanat topluğunu 1905 yılında arkadaşlarıyla beraber kuran Kirchner, bu grupla birlikte geçmişin sanatıyla geleceğin sanatı arasında köprü oluşturmayı hedeflemiştir. Modern kent insanının yapay, ikiyüzlü ve kasvetli hallerine dikkat çeker. Karşılaştığı bu yaşama duyduğu nefreti
içten gelen bir çığlıkla biçimlendirir. Sanatı bazen neşeli, bazen kederli ama hep canlı ve o zamanın yansımasıdır. Günlüklerinde kalabalıklar
içinde olduğunda bile hep yalnız ve hüzünlü bir hayat sürdürdüğünden söz eder. Kendini yurtsuz, terk edilmiş ve toplumsallaşamamış olarak
duyumsar. Endişeleri, karamsarlığı ve melankolisi portrelerinden ve
resimlerinden anlaşılabilir. Ya şadıkları çevreden konular seçer, kent yaşamı görünümleri, doğa görünümleri, dostlarının portreleri ve daha sonraları da sirk ve dans salonları görüntüleri ve hepsinden çok çıplak kadın
resimleri…
6. Erich Heckel (1883 – 1970)
• Liegendes Mädchen, 1909
• Die Brücke grubunun kurucularından Erich Heckel,
manzaralarında ve çıplak resimlerinde kaba, çiğ ve kesintisiz bir renk kullanımına gider. Die Brücke’nin öteki üyelerinden daha lirik bir tavır geliştirmiştir. Hastalıklı durumlarla içsel acıları resmetmeye özel bir eğilimi olan sanatçının 1910’lardaki bazı manzara yapıtları Alman dışavurumcularına yabancı olan
bezemeci bir nitelik de taşımaktadır. Kesin ve açık dik çizgilerle betimlenmiş renk alanları birbiri içinden geçerek, tümüyle
yoğun ve dingin düzlemler Brücke grubuna özgü bir üsluptu.
Bunu olgunlaştıran Heckel ise resimlerinde katı, yavan ve tuhaf bir sertlik içindedir.
7. Karl Schmidt-Rottluff (1884 – 1976)
• Haus an der Strassenkurve
• Karl Schmidt-Rottluff resimlerinde saf renklerin ifade gücüne güvendi. Ayrıntılara yer vermeyip biçimleri basitleştirdi. Renkli alanları siyah çizgilerle
birbirlerinden ayırdı. Stilin bu özelliği Brücke
ekspresyonizmi için tipiktir. Die Brücke grubunun isim babası ve kurucularındandır. Karl Schmidt-Rottluff
manzara ve nü resimleriyle tanınan bir ressamdı ve litografiyi (taş baskı) ustaca kullanıyordu. Grubu da litografiyle kendisi tanıştırmıştır.
8. Emil Nolde (1867 – 1956)
• Two Women In A Garden, 1915
• Ekspresyonizmin öncü isimlerinden biri olan Emil Nolde’nin
eserleri, diğer ekspresyonistlerde olduğu gibi görünenin dışında anlamlar taşıyan zengin içerikli çalışmalardır. Emil Nolde her
türlü geleneksel ustalığı bir yana bırakarak, ilkel diyebileceğimiz yalın bir resim tekniği oluşturmuştur. Eserlerinde nesneden
bağımsız seçilmiş coşkulu renkleri, masklara benzeyen figürleri ve bir takım simgeleri kullanmıştır. Naif ve saflığı bozulmamış bir anlayışla, yaşam ve sanatı bütünleştirmiştir. Yalın ve abartılı doğa tasvirleriyle kent yaşantısına karşı çıkmış, evrenselliği ve
nesnelliği betimlemek için rengi, nesneyi tanımlama işlevinden uzaklaştırmıştır.
9. Max Pechstein (1881 – 1955)
• Fishing Boats In Afternoon Su, 1921
• Pechstein’ın resimlerinde doğrudan doğruya Matisse’in etkisi görülür. Yapıyı vurgulamak için geniş alanlarda yan yana
getirdiği baskın ve çarpıcı renkler, güçlü ve ilkel bir yaradılışın dışavurumuydular. Pechstein, dünyanın renkli görkemliliğini yoğunlaştırdı, ama simgeciliğe ya da mitolojiye kaymayı
istemedi. En iyi resimlerini Kirchner ve Heckel ile Moritzburg Gölleri’nde üretti. Bunu izleyen yıllarda yaptığı çalışmalar, kum tepecikleri arasında denize girenleri gösteren sayısız resmi içerir.
Pechstein bunları 1909’dan itibaren her yaz kaldığı Baltık
kıyısındaki Nidden’de yaratmıştır. Bu resimleri özellikle çok güzel süsleyici ve gizemli çizgileriyle etkileyicidirler.