• Sonuç bulunamadı

önemli konulanndan biridir. Aristoteles (385-322) ile gürı~~me gelmiş ve günümüze kadar güncelliğini korumuştur. Hem Batı hem de İslam

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "önemli konulanndan biridir. Aristoteles (385-322) ile gürı~~me gelmiş ve günümüze kadar güncelliğini korumuştur. Hem Batı hem de İslam "

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İLK DÖNEM İSLAM MANTIKÇILARININ MODALİTEYE

YAKLAŞIMI

İbrabim ÇAP AK*

Giriş

Modalite konusu,

mantığın

önemli konulanndan biridir. Aristoteles (385-322) ile gürı~~me gelmiş ve günümüze kadar güncelliğini korumuştur. Hem Batı hem de İslam

düny_asında

modalite

hakkında farklı görüşler

ileri

sürülmüş,

kimileri önermelerde iki, kimileri üç kimileri de dört modalitenin

varlığına işaret etmiştir.

Bu

farklılıklann

Aris- toteles'in kitaplannda modalite konusunun

açık olmayışından kaynaklandığı

söylenebi- lir. Çünkü modalite konusunda ana kaynak Aristoteles'in eserleridir. İslam mantıkçılan . da modalite konusunda

farklı görüşler

ileri

sürmüşlerdir.

Temelde mü tekaddimin ve mü-

t~ahhirin olarak ayrılan İslam mantıkçılarından aynı dönemde yaşayanlar arasında bile

farklı görüşlere

rastlanabilmektedir. Mesela, mütekaddimin

mantıkçılarından sayılan

Fa- rabi ile İbn Sina mutlak önermeler konusunda farklı düşünmektedirler. Farabi, mutlak önermelerin modalitesinin var olduğunu ileri sürerken. İbn Sina mutlak önennelerin mo- dalitesiz olduğunu ifade eder. Yine İbn Sina kı yasların modalitesini geniş bir şekilde in- celerken, Farabi

kıyasların

modalitesine pek iltifat etmez. Bu

çalışmada

bütün ilk dönem

İslam mantıkçılannın

modalite

anlayışlannı

konu edinmemiz mümkün

değildir.

Biz bu

çalışma

da temel kaynak

olması bakımından

Aristoteles'in modalite

anlayışına değine­

rek, Farabi (870-950), İbn Sina (980- 1037), Gazall (1 058-1111), Ebi Salt Dani (1068/1134) ve İbn Tumlus (1160-1223)'un modalite anlayışlannı ana hatlanyla ele al- maya

çalışacağız.

İlk Dönem İslam Mantıkçılanna Göre Modalite

İslam mantıkçılan tani.fından

modalitenin bir çok

tanımı yapılmıştır,

bunlardan bir

kaçı şöyledir:

Modalite (cihet/kiplik), önermenin yüklemine

bitiştirilen, ağızdan

bir de- fada

çıkan

sestir ve önermenin yükleminin, önermenin konusuna yükleme keyfiyetine delalet eder. ı Modalite, yüklemin konuya olan nisbet ve bağlantısının derecesini göster- mek için, önermenin üç elemanına eklenen bir lafızdır.2 Son dönem mantıkçıklanndan Ahmet Cevdet (1823-1895) modaliteyi

şöyle tanımlamaktadır:

"Bir önermede bazen ko-

*or.Araştırına Görevlisi, Sakarya Ünv. ilahiyat Fakültesi Mantık Anabilim Dalı

lfarabi, Peri Hermenias (Kitabu'l-İbare), (nşr. Mübahat Türker-Küyel), Ankara, 1990, s. 57.

2ibn Sina, en-Necat, (tahk. Sabri el-Kurdi), Mısır, 1938 (1357), s. 17. Bkz. Ebheri, Keşfü'l-Hakaik, (tahk. Hü- seyin Sanoğlu), İstanbul, 1998, s. 66; H. Ziya Ülken, Mantık Tarihi, İstanbul, 1942, s. 105-106.

(2)

nu ile yüklem

arasındaki

nisbet bir

kayıtla kayıtlanır;

önermenin

doğruluğu

o

kaydın

doğruluğuna bağlıdır. İşte o kayda önermenin modalitesi, denir.3 Kısaca modalite, bir önermenin

işaret ettiği şeyin

mümkün, mümteni veya

zorunlı,ı

olup

olmamasıdır. Başka

bir ifade ile "hüküm üzerine verilmiş hükümdür.

"4

Modalite konusunu felsefeye sokan Aristoteles'tir. Çünkü reel, mümkün ve zorunlu önermelerin

ayırdına düşünce

tarihinde ilk defa Aristoteles'te

rastlanmaktadır.

"A, B'dir";

"A'nın

B

olması

zorunludur"; "A'mn B

olması

mümkündür" gibi önermeler, açık bir şekilde Aristot~les tarafından ortaya konmuştur. 5 Moda! önermelerde diğer önerme

çeşitlerinde olduğu

gibi konu ile yüklem

arasında

bir

bağ vardır.

Fakat bu

bağ,

normal önermelerdeki

bağdan farklıdır.

Çünkü bir moda! önerme iki hükümden yani iki küçük önermeden oluşur. Mesela, "Ateş sıcaktır, zorunludur" önermesi moda! bir öner- medir ve

"Ateş sıcak;rp-", "Ateşin sıcak olması

zorunludur" önermelerini içerir. Söz ko- nusu önermede ateş ile sıcak arasındaki bağ zorunlulukla kayıtlanmıştır.6

Kıyaslarıo

modalitesini ele alabilmek için önermenin modalitesine bakmak gerekir.

Çünkü

yasiann modalitesi önermenin modalitesine

dayanır;

daha

doğrusu

moda! öner- meler

kullanılarak

moda!

kıyaslar oluşturulur. Kıyasın

modalitesinden "öncülleri

teşkil

eden önermelerin modalitesine göre sonuç olan önermenin modalitesinin ne

olacağının

tayini" anlaşılır.? Önermelerin modalitesinde olduğu gibi kıyaslann modalitesi üzerinde de ilk defa Aristoteles

durmuştur.

Nitekim Aristoteles, önermelerin modalitesini; "Ma-

. ~ ""''· - .

.

.,J.emki basit yükleme, zorunlu

yü!J~me

ve

olağan (cunligeııl)

yükleme

arasında

bir fark.

'Vardır, apaçıktırki

bu yüklemlerin her biri için

ayrı kıyaslar bulunacaktır"& şeklinde

ifa- de etmektedir. Aristoteles, moda! önermeleri ele almakla beraber "mod" veya "moda!"

kelimelerini

kullanriıamaktadır.

Böyle kelimelerin ilk defa Boece (470-525)

tarafında

kullanıldığı rivayet edilir.

9

Aristoteles'in modalite konusundaki fikirleri çok açık değil­

dir. Çünkü Aristoteles, Organon'un ikinci

kitabında,

mümkün,

imkansız,

zorunlu ve kontenjan önermelerden bahsederken

lO

-ki bu dört hüküm şekli Orta Çağ Batı mantık- ,_ 'Çılan tarafından kabul edilen modaiite-çeşitleridir- Organon'un üçüncü kitabı olan Birin-

" o

:ci Ana/itiki er' de

şöyle

demektedir: "Her

ön~ül

(önerme) ya bir an ya bir zorunlu veya

'bii olağan_(contingent) yükleme olur."llBuna göre Aristoteles, üç türlüönermekabul

c • •

3 Ahmet Cevdet,

Miyar-ı

Sedat, s. 78;

Mantık

Metinleri 2 içinde (Haz. Kudret

Büyükcoşkun), İstanbul,

1998.

Bkz. Necati Öner, "Klasik Mantıkta Modalite: Moda! Önerme!er", A.Ü.İF. Dergisi, C.XV, 1967, s. 69.

4ibrahim

Emiroğlu,

Ana Hatlanyla Klasik

Mantık,

Bursa, 1999, s. 131-132.

SH. Ra

gıp

Atademir, Aris to 'nun

Mantık

ve

İlim Anlayışı,

Ankara, 1974, s. 1 10-1 1 1.

6Necati Öner, a.g.m., s. 69.

?Necati Öner, Klasik

Mantık,

Ankara, 1996, s. 148.

8Aristoteles, Organon

m,

Birinci Analitik/er, (çev. H.

Ragıp

Atademir),

İstanbul,

1996, s. 25.

9Necati Öner, a.g.m., s. 70.

IOArisıoteles,

Organon II, Önerme, (çev. H.

Ragıp

Atademir),

İstanbul,

1996, s. 35.·

ll Aristoteles, Organon III, Birinci Analitik/er, (çev. H.

Ragıp

Atademir),

İstanbul,

1996, s. 5.

(3)

etmektedir:

1- An

ve basit önerme,

2-

Zorunlu önerme,

3-

Kontenjan (contigent-olum- sal) önerme. Bu üç önerme de sonradan, assertorik,

apodiktİk

ve problematik diye adlan-

dınlmışlardır. Aristotele~s şarihleri

ile

başlayan

modalite

tanırnma

göre Aristoteles zo- runlu ve kontenjan (mümkün) olmak üzere iki modalite

çeşidini

kabul

etmiştir.

Çünkü an/basit önerme modalitesiz önermedir. 12 .

Aristoteles'ten sonra

İbn

Zür'a

(942-1008), İbn

Sina,

İbn Rüşd (1126-1198)

gibi

İs­

Him

mantıkçılan

medaliteli

kıyaslan "el-kıyasatü'l-muhtelite", "ed-durubü'l-kıyasiyye

zevati'l-cihet" gibi

başlıklar altında

ayn olarak incelerler. Farabi, her iki

kıyas kitabında

da medaliteli

kıyaslara

hiç yer vermezken yine ilk defa

İbn

Sina,

el-İşarat'ta

yüklemli öncüllerden

oluşan iktiranİ

medaliteli

kıyaslan

birlikte ele

alır. Kıyasın medlarının

he-

~;piarıması

konusunda da

İbn

Zür'a gibi

bazı

istisnalar

dışında mantık kitaplarında

bir

işlem yapıldığı

görülmez. 13

İsia.m mantıkçılan arasında

modalite konusunda

farklı

iki

görüş

ortaya

çıkmış,

bun- lardan birini "mütekaddimin"14

diğerini

de "müteahhirin"15 denilen alimler temsil et-

miştir.

Mütekaddimi!J

mantıkçılar,

mümkün (possible),

imkansız

(im.possible) ve zorun- lu/vücub (zorunluluk-necessarry) olmak· üzere üç türlü modalite kabul

etmektedir:ı6

Zorunlu, bir

şeyin

sürekli,

devamlı olmasıdır.

Zorunluluk, "zati zorunluluk" (vücub-

12N. Öner. ıı.g.e .. s. 83, 148.

13Ali Durusoy,

"Kıyas

Maddesi",

D.i.A.,

s. 526.

14M. Ali Ayni,

Darulfünun

İlahiyat

Fakültesi

Mecmuasında (sene 3, sayı 10, 1928) yayınladığı Türk Mantık­

çılan adlı makalesinde, Sadettin Tafıazani 'den önce gelenlere mütekaddimin, sonm gelenlere müteahhirin denildiğini ifade eder.

i.

Hakkı İzmirli ise Miyar-ı U!

um'

(sayfa 3) da "Müteahhirinden maksat Farabi, İbn Sina ve daha sonra gelen ulema ve hükamadır. Mütekaddimin bunlardan ewel gelen hükemai yunaniyedir"

diyorsa da modalite de mütekaddiınine ve müteahhirine göre diye yapılan ayının yalnız İslam mantıkçılan arasındadır. Çünkü Yunan filozofları bu aynının içine giremez. Üstelik İzmirli'nin müteahhirinden saydığı İbn Sina 'nin modalite anlayışı klasik mantık kitaplannda mütekaddimin anlayışı olarak gösterilmiştir. Bu ne- denle, bu konuda

İzmirli değil,

M. Ali Ayni esas

alınmalıdır.

N. Öner; "Klasik

Mantıkta

Modalite: Moda!

Önenneler",

A.

Ü.İ.F.

Dergisi,

C.XV, 1967, 5. dipnot

1 5Müteahhirin, mütekaddiminin üç modalitesine karşılık zorunluluk, devam, fıil ve imkan olmak üzere dört modalite kabul eder. Bunların farklılıklafı ve bir birleri ile olan ilişkileri dikkate alınarak çeşitli moda! öner- melerden bahsedilir, Genellikle sekiz basit, yedisi bileşik olmak üzere on beş moda! önenne gösterilir. Mü- teahhirinin incelediği önenne çeşitleri şunlardır: Basit önenneler: Zaruriye-i mutlaka, meşrute-i amme, vak- tiye-i mutlaka, münteşire-i mutlaka, daime-i mutlaka, örfiye-i amme, mutlaka-i amme, mümküne-i amme.

Bileşik modaliteli önenneler: Meşrute-i hasse, örfiye-i hasse, vaktiye-i la daime veya vakti ye, münteşire-i la daime veya münteşire, vücudiye-i la daime, vücudiye-i la zaruriye, müm~üne-i hasse. Bkz. Bkz. Ahmet Cev- det,

a.g.e.,

s. 80-83; Necati Öner,

a.g.e.,

s. 89, 91-93.

A.g.m.,

s. 79. Mütekaddiıninin kabul ettiği zorunlu, mümkün ve imkansız önenneler, hüküm üzerine hemen verilebilecek hükümlerdir. Yani bunlar birinci dere- ceden modalitelerdir. Halbuki devam, fiil ve zaman ikinci dereceden birer modalitedirler. Bunlarla asıl hü- kümler arasında, zorunlu, mümkün ve imkansız'dan birisi bulunur. Bkz. Necati Öner, Felsefe

Yolunda Dü-

şünceler, Ankara, 1999, s. 181-182. ..

16Ahmet Cevdet,

a.g.e.,

s. 78. Bkz. Necati Oner,

Klasik

Mantık, s. 87-88.

(4)

u zati) ve "zati olmayan zorunluluk" (vücub-u bilgayr) olmak üzere ikiye

aynlır.

Zati zo- runlulukta zorunluluk konunun

zatından (zatı

mevzu) yani onun özünden,

asıl varlığın­

dan çıkar. Mesela, "Allah alimdir", "İnsan konuşucudur (natık)" önennelerinde; konu ile

yüklemarasındaki bağın zorunluluğu

zati zorunluluktur. Çünkü bilme Allah

'ın

özüne ait

olduğu

gibi,

konuşma

da

insanın

özü ile ilgilidir.

Eğer

zorunluluk özden

kaynaklanmı­

yorsa ona da "zati olmayan zorunluluk" (vücub-u bilgayr) denir. Mesela,

insanın yazı

yazarken

parmaklarının

hareket etmesi, onun cevheri ile alakah

değildir.

Yani

insanın

var

olması

için

parmaklannın

hareket etmesi gerekmez. Fakat

konuşucu olması

onun varlığının gereğidir. 17

Mümkün, bir şeyin kendisinden varlığı ve yokluğunun olmamasıdır. "İmkan-ı has"

ve "İmkan-ı il.m" olmak üzere ikiye aynlır.I8 İmkanı has, hem varolma hem de yok ol- ma yönünden zorunluluğun olmamasıdır. Mesela, "İnsan katiptir" önennesinde, insanın katip

olması

veya

olmaması

zorunlu

değildir.

O halde bu önenne

imkan-ı ·has'ı

ifade eder. İmkan-ı il.m ise yalnız bir taraftan yani ya varlık veya yokluk tarafından zorunlulu-

·ğun olmamasıdır. Mesela, "Her ateş· sıcaktır" önennesinde, ateşin sıcak oluşu zorunlu- dur; fakat sıcak olmaması zorunlu değildir.I9

imkansız (mümteni), yüklemin konuya olan nisbetinin var olmamasının zorunlu ol- duğu hallerdir. İmkansıza "İnsan taştır", "Ateş soğuktur" ve "Siyahlık özel bir isimdir"

önermelen örnek olarak verilebi1ir.20 "Zorunlu", "mümkün" ve "imkansız" terimlerin- den kastedilen

anlamı

daha iyi ortaya koymak için eski

mantık kitaplannın çoğunda

"Ateşin sıcak olması

zorunlu,

soğuk olması imkansız,

sönmesi mümkündür"

örneği

ve- rilmektedir. 2

ı

Mütekaddiminin zikredilen modalite aynmı İbn Sina geleneğine uyularak yapılmış­

tır. İbn Sina ise Batı Orta Çağ mantıkçılan gibi, Aristoteles'in Organon adlı eserinin ikinci kitabı olan ÖnenneJer'den faydalanmıştır.22 Farabi'de durum farklıdır. Farabi'ye göre, önennenin parçalan olarak

alınan bazı lafızlara

modalite denir. Modalite, önerme- nin yüklemine

bitiştirilen, ağızdan

bir defada

çıkan

sestir ve önennenin yükleminin, önennenin konusuna yükleme keyfiyeüne delalet eder. Mümkün, zorunlu, muhtemel, mümteni, vacip, çirkin, güzel, gerekli, olabilir v.s. gibi. İki parçalı bir önermede cümle

17Bkz. Gazali, Miyaru'l-İlm, (nşr. Süleyman Dünya), Kahire, 1961, s. 118-120, Makasıdu'l-Felasife,

(tahk.

S.

Dünya),

Mısır,

1961, s. 61;

Mihakku 'n-Nazar,

(tahk. Refik Acem), Beyrut, 1994, s. 85; Ahmet Cevdet,

a.g.e.,

s. 79; Necati Öner,

a.g.m., s.

78.

18oazali,

Miyaru

'1-İlm, s. 119. Bkz. Mustafa Çağrıcı, "İbn Teymiyye Bakışıyla Gazali-İbn Rüşd Tartışması",

İslami Terkilder Dergisi,

C.

IX,

(Ayn

Basım), s.

89; Ahmet Cevdet,

a.g.e.,

s. 79; Necati Öner,

a.g.m.,

s. 78.

19 Ahmet Cevdet,

a.g.e., s.

79. Bkz. Necati Öner,

a.g.m., s.

78; M. Naci B olay, İbni

Sina

Mantığında

Önerrne- ler, İstanbul,

1994, s. 91.

20Bkz. Gazali, Makası

du '1-Felasife,

s. 61;

Miyaru

'1-İlm, s.119;

Mihakku 'n-Nazar, s.

85; Necat Öner,

a.g.e.,

s.

89.

21Necaıi

Öner,

a.g.e.,

s. 89;

Felsefe Yolunda Düşünceler,

Ankara, 1999, s. 174;

a.g.m.,

s. 79.

22Necaıi Öner,

Klasik

Mantık, s. 89;

Felsefe Yolunda

Düşünceler,

s.

174.

A.g.m., s.

79.

(5)

"Zeyd'in

konuşması lazımdır",

"Zeyd'in yürümesi mümkündür",

"Ay'ın tutulması

zo- runludur" şeklinde olur.

23

Zikredilen önermelen Farabi, önermenin medalitesi kabul et- mekle beraber,

bunların

hepsi ilk modaliteler

değildir.

Ona göre ilk modaliteler üç tane- dir ki bunlar da; zorunlu, mümkün ve

mutlaktır.

Bunlar,

varlığın

ilk

aynınma

delalet ederler. Zorunlu, varlığı sürekli olan, ortadan kalkmayan, olmaması hiçbir zaman ~üm­

kün olmayan

şeydir.

Mümkün,

şimdi

var olmayan, fakat gelecekte herhangi bir zaman- da var olmaya veya var olmamaya

hazır

bulunan

şeydir.

Mutlak ise mümkünün

tabiatın­

dandır;

var

olması

ve var

~lmaması

mümkün iken,

halihazırda

var olan

şeydir.

Onun ge- lecekte olmaması da mümkündür.

24

Farabi, zikredilen üç çeşit medaliteyi incelemenin

_yanı sıra

bunlardan her birinin maddesi ile modalitesinin

aynı

veya

farklı olabileceğine

·de. dikkat çeker. Mesela "Zeyd'in yürümesi zorunludur" önermesi medalitesi

bakımın-

dan zorunlu, fakat maddesi bakımından mümkündür. "Her ilç, zorunlu olarak tektir"

önermesi ise hem medalitesi hem de maddesi

bakımından

zorunludur. Yine "Her üçün tek

sayı olması

mümkündür" önermesi medalitesi

bakımından

mümkün, fakat maddesi

bakırnından

zorunludur. "Zeyd'in yürümesi mümkündür" önermesi ise her iki

bakımdan

da mümkündür.

25

Farabi'ye göre mutlak, bütün modal bildiren unsurlan ortadan

kaldırmak

ve ne za- rureti, ne de imkarn açığa vurmamaktır. Medaliteyi ifade eden unsurlann kaldınlması onun için modalite

makamına

geçer. Farabi, Aristoteles'in

görüşünün

de böyle

olduğu­

nu zik.rc:Jc:r. MuJalileyi ifade eden bütün

unsurbrııı L.ıldırılışı onuı:

ne zorunlu, ne

JL~

mümkün

olmadığına

delalet eder. Mutlak, mümkünle zorunlunun

arasında

yer

alır.

Çün- kü o, her ikisiyle de ilgilidir.

Şöyle

ki; onda bilfiil var olmak

olduğu

için, o, mümkünün

tabiatındandır.

Çünkü, mümkünün yukanda da ifade

edildiği

gibi var

olması

da var ol-

maması

da, gelecekte var

olması

da söz konusu olabilir. Yine o, bilfiil var olmak

bakı­

mından

zorunlu ile

iştirak

eder. Mümkünün

tabiatında

olmak ve gelecekte var olmama-

mümkün olmak

bakımında

mümkünle

iştirak

eder. "Zeyd

ayaktadır",

"Amr yürümek- tedir", "İnsan adildir" önermelen gibi.

Farabi'ye göre örterme, "Her insan adildir" önermesinde

olduğu

gibi hem maddesi hem de mo4alitesi bakımında mutlak olabilir; Yahut beyaz olan insan hakkında "Onun beyaz olması müllıkündür" veya "0, zorunlu olarak beyazdır" önermelerinde olduğu gi- bi, madde mutlak, modalite mümkün veya zorunlu olabilir. Yahut "Her üç tek

sayıdır"

önermesinde

olduğu

gibi mutlak önermenin maddesi zorunlu olur, fakat bu, ne zorunlu olarak ne de imkan ifadesi olarak belirtilmez; böylece maddesi itibariyle zorunlu, fakat medalitesi itibariyle mutlak olur.

26

Farabi, modalitenin unsurlarının kendisinde yer al-

madığı

önermeyi (mutlak), vücudi

(varlık

bildiren) önerme olarak da isimlendirmekte-

23Farabi, Peri Hennenias (Kitabu'l-İbare), (nşr. Mübahat Türker-Küyel), Ankara, 1990, s. 57.

24A.g.e., s. 61.

25Bkz. A.g.e., s. 62.

26Farabi, a.g.e., s. 63.

(6)

dir. Böyle önermeler, kendilerinde hiçbir modalite

şart koşulmadığı

için "mutlak", zo- runlu veya mümkün

oldukları

ortaya

konmaksızın

bir

şeyin varlığına

delalet ettikleri için de "vücudi

(varlık

bildiren)" olarak isimlendirilir. Bu

bakımdan,

mutlak ile vücudi

eşan­

lamlı isimlerdir.27

Başta Farabi olmak üzere İsHim mantıkçıları modal önermeler konusunda madde- modalite

ayrımı

gözeterek önermelen ele

almışlardır.

Bir önermede konu ile yüklem ara-

sındaki bağ

olumlu ya da olumsuz olabilir.

Eğer

bu

bağ

maddeye

dayanırsa

zorunluluk veya zorunsuzlukla ya da devam veya

devamsızlık

ile

kayıtlanır.

Mesela "Bütün insan- lar

hayvandır"

önermesindeki

bağ

gerçeklik

alanında

zorunludur; "Bütün insanlar katip- tir" önermesindeki

bağ

ise zorunsuzdur. Bu iki örnekteki zorunluluk ve zorunsuzluk maddeye aittir. Burada modaliteyi gösteren terim

açıklanmamıştır.

Bazen de modaliteyi gösteren terim açıkça zikredilir. İşte bu durumda önerme, modal önerme (kazaya-i mü- veccihe)

adını alır.28

Aslında

Farabi'nin zikredilen modalite

ayırımı

Aristoteles'in üç önerme tipini

karşı­

lamaktadır. Yukarıda

da ifade

edildiği

gibi Aristoteles

yorumcularına

göre basit önerme modalitesiz önerme olarak kabul edilir. Farabi, basit önermeyi

karşılayan "mutlak"ı

da bir modalite

çeşidi

olarak kabul etmekte ve bu yönüyle de Aris to tel es 'ten

ayrılmaktadır.

Ancak Farabi'ye göre "mutlak"tan

anlaşılan,

bütün modalite bildiren

unsurların

ortadan

kaldırılmasıdır.

Bu nedenle Farabi'nin de Aristoteles gibi temelde iki modalite kabul et-

tiği

söylenebilir.

2S

Farabi'den soma gelen İslam dünyasının en büyük filozoflarından biri olan İbn Sina, zorunlu,

imkansız

ve mümkün olmak üzere üç modalite kabul eder; zorunlu

varlığın

de-

vamına, imkansız yokluğun devamına,

mümkün ise

varlığın

ve

yokluğun devamsızlığı­

na delalet eder.30 İbn Sina modalite konusunu işlerken zorunlu ve imkansız modalitesi- ni birlikte ele

almıştır.

Zorunlu ve

imkansız

zorunluluk içinde

irıcelendikleri

halde ara-

larında

gaye

bakımından

fark

vardır.

Yani her ikisi de zorunluluk

anlamında birieşirken

gayeleri birbirinden

farklıdır.

Böyle olunca zorunlu,

varlığı

zorunlu olan,

imkansız

da varolmaması zorunlu olan şeklinde tanırnlanır.31

İbn Sina, zorunluluğun altı şekilde yüklem olabileceğine dikkat çeker. Bu altı çeşi­

din hepsi de

devamlı

olmakta

müşterektir.

1. Zorunluluğun öze ait olup ezeli ve ebedi olması. Mesela, "Allah haydır" (hayat sa- hibidir; diridir) önermesinde zorunluluk ezeli ve ebedidir.

2.

Zorunluluğun

bir

şarta bağlı olması. Bağlı olduğu şart

ise onun özünün devam et- 27

A.g.e., s. 64.

28Abdül Müteal Saidi,

Tecdidu

İlrru''l-Mantık

fi

Şerhi

Hubeysi ala

't-Tezlıib, trz, 3. Bsk. Kahire, s. 62.

29Necati Öner,

a.g.e., s.

87-88; İsmail Köz, İslam Mantıkçılannda

Modalite Teorisi,

(Basılmamış Daktom Te- zi), Ankara, 2000, s. 75.

30İbn Sina,

a.g.e., s.

17.

BkZ.

Ebheri,

a.g.e., s.

66;

H.

Ziya Ülken,

a.g.e.,

s. 105-106.

31 İbn Sina,

a.g.e., s.

20.

(7)

mesidir. "Bütün insanlar

hayvandır (canlı)"

önermesinde konu olan

insanın

özü var ol- makta devam

ettiği

sürece "birer birer bütün insanlar

devamlı

olarak

hayvandır."

Bu ikincisinde konu, özünün

varlığının devamı şartına bağlı olduğu

için, öze aittir.

3. Konunun bir nitelikle nitelenmesinin

devamının şart koşulması.

Mesela, "Her ha- reket eden değişkendir" önermesinde hareket edenin özü hareket eden bir varlık olarak devam ettiği sürece yani, önermenin konusu hareketle mevsuf olduğu müddetçe, zorun- luluk devam eder.

4.

Zorunluluğun

konu

hakkında

yüklem devam

ettiği

müddetçe devam etmesi. Bu şart olmaksızın zorunluluk da olmaz. Mesela, "Zeyd'in yürümesi zorunludur" önerme-

si,tı_de

Zeyd yürümeye devam

ettiği

sürece zorunluluk da devam eder. Çünkü Zeyd yürü- d.üğfi halde, yürür olmaması müı:nlcün değildir.

5.

Zorunluluğun

belirli bir vakitle

kayıtlanmış olması.

Mesela,

"Ayın tutulması

zo- runludur" önermesinde ayın tutulması devamlı değildir. Aksine belirli bir vakitle sınırlı-

dır.

6.

Zorunluluğun

belirli olmayan bir vakitle

sınırlı olması.

Mesela, "Her

insanın

ne- fes alıp vermesi zorunludur" önermesi devamlı ve belirli olmayan herhangi bir vakitle

'sınırlanmıştır.

İbn

Sina'ya göre,

şarta bağlı

bulunan bu son dört

çeşit

zorunluluktan

şartlılık

duru- mu

kaldınldığı

zaman zorunluluk

taşıyan

önermeler, zorunlu

olmaksızın devamlı

öner- meler haline

dönüşürler.

Böylece bu tür önermelere .. mutlak"' önermeler denir. Bu

şekil­

de,

devamlı

olan fakat zorunlu olmayana örnek olarak, zorunlu

olmaksızın yaşadıkları

sürece

"Bazı

insanlar beyaz (tenli)

olacaklardır"

önermesi verilebilir.

Bazı insanların,

yaşadıkları sürece beyaz tenli olmaları devamlıdır, fakat zorunlu değildir.32 İbn Si-

na'nın

zorunluluk

hakkındaki

zikredilen

altılı

taksimi modaliteyi zorunluluk, devam, im- kan ve fiil olarak kabul eden müteahhirin tarafından da benimsenmiştir. Çünkü müteah- hirin de zorunluluğu ele alırken altı tür zorunluluktan söz eder.33

Orta

Çağ'ın

en önemli

filozoflarından

biri olan Gazall, yüklemin, konu ile

ilişkisi

ba- kımından önermelen temelde İbn Sina gibi "mümkün", "imkansız" ve "zorunlu" olmak üzere üçe ayırır.34 Mümkün, "İnsan katiptir", "İnsan katip değildir" önermelerinde ol- duğu gibi bir şeyin kendisinden varlığı ve yokluğunun olmamasıdır.35 Söz konusu öner- melerde katiplik, izafet yoluyla imkan ifade eder.36 imkansız "İnsan taştır", "İnsan taş değildir" önermelerinde olduğu gibi yüklernin konuya olan nisbetinin var olmamasının

32İbn

Sina, a.g.e., s. 20-21 ve

aynı

eser 3. dip not. Bkz. M. Naci Bolay, a.g.e.,

s.

89-90.

33Bkz.

İbrahim Emiroğlu,

a.g.e., s. 136-137.

34oazali,

Makası

du '1-Felasife, s. 61; Mihakku 'n-Nazar, s. 85; Miyaru

'1-İlm, s.

118.

35oazali,

Miyaru'l-İlm,

s. 119,

Makasıdu'l-Felasife, s.

61; Mihakku'n-Nazar, s. 85; Bkz. Mustafa

Çağncı,

"İbn

Teymiyye

Bakışıyla Gazali-İbn Rüşd Tartışması", İslami

Telkilder Dergisi,

C. IX,

(Ayn

Basım),

s. 89.

36oazali, Mihakku 'n-Nazar, s. 85.

(8)

zorunlu olduğu hallerdir.37 Zorunlu ise "İnsan canlıdır" önermesinde olduğu gibi yük- lemin konuya nisbetinin mutlaka gerekli olmasıdır.38 Söz konusu önermede canlı, konu olan insana yüklem olmuştur. Yüklem olarak canlının insana nisbeti zorunludur.39

Gaziil!,

diğer mantıkçılardan farklı

olarak mümkün ün iki

anlamı olduğunu

ifade eder.

Ona göre mümkün

kavramı

ile bazen

imkansız

olmayan yani zorunlu dahil olmak üzere her

şey

kastedilir. Bu durumda

varlıklar;

mümkün ve

imkansız

olmak üzere iki

kısma

ay-

rılır.

Bazen de mümkün kelimesi ile,

varlığı

mümkün

olduğu

gibi

yokluğu

da mümkün olan nesneler kastedilir. Bu, özel bir

kullanımdır

ve bu durumda

varlıklar; ~'mümkün",

"zorunlu" ve "imkansız" olmak üzere üç' e ayrılır.40 Görüldüğü gibi mümkünün birinci

anlamı

göz önünde

bulundurolduğunda

sadece iki modalite yani mümkün ve

imkansız

söz konusu olabilmektedir. Aynca Gaziil!, önermelen zorunlu, mümkün ve

imkansız

ol- malan

bakımından

"mutlak" ve "mukayyed" olmak üzere ikiye

ayırmaktadır.

Mukay- yed, yüklemin konu için zorunlu, mümkün veya

varlığı

zorunlu

değil

ama devamda rrievcud

olduğu

belirlenen önermelerdir. Mutlak ise yüklemin soyut halinin

dışında

her- hangi bir şeyin kendisinde sunulmadığı önermelerdir.41

Gazall zorunlu önermelen ikiye

ayırır:

1. Kendisinde

şartın olmadığı

önermeler: "Allah ha

ydır"

önermesi gibi. Allah her za- man hay idi ve her zaman hay olacaktır.42 Yukarıda da ifade edildiği gibi bu tür öner- meler "vücub-u zati" olarak isirnlendirmektedir, çünkü burada zorunluluk

zatın

özünden

çıkmaktadır :B

2. Kendisinde konunun varlığı şart koşulan önermeler: "İnsan canlıdır" gibi. İnsan, var olmaya devam

ettiği

sürece

canlı olacaktır;

konunun

varlığı

bu önerme

çeşidinde şart koşulmuştur.

Bu

şart koşulan şey,

birinci zorunlu olan

şeyden

zaruret

bakımından değil, zatı

için konunun ezel ve ebedde devam edip etmemesi ve onun nefsinin hakikatinde

varlığının

gerekli

alınası bakırnından aynlır.

Gazall, bunu "mutlak zorunlu" olarak isirn- lendirir.

Ona göre,

şartlı

zorunlu önermeler üç

kısma aynlmaktadır:

1. Kendisinde konunun

varlığırun devamı şart koşulan

önermeler. Yukanda zikredi- len "İnsan canlıdır" önermesi buna örnek olarak verilebilir.

2. Konunun bir nitelikle nitelenmesinin

devamı şart koşulan

önenneler. "Bütün ha- reketliler

değişkendir"

gibi. Hareket eden

şey,

sadece muteharikin

zatırun

mevcut olma- sının devam etmesiyle değil, hareket devam ettiği sürece değişken bir durumdadır.

37Bkz. Gazali, Makasıdu"J-Felasife,

s.

61; Miyaıu'J-İlm,

s.

ı19;

Mihakku'n-Nazar, s.

85.

38Gazali, Miyaıu'l-İlm,

s.

118.

39Gazaıi,

a.g.e., s.

119; Makasıdu'J-Felasife,

s.

61.

40aazali,

Makası du '1-Felasife, s.

6

ı.

4ıaazali, Miyaıu'l-İlm, s. ı ı9.

42A.g.e., anı yer.

43A. Cevdet Paşa, a.g.e., s.

79.

(9)

3. Kendisinde beli bir zamanın şart koşulduğu önenneler. Bu tür önenneler, ya "mu- ayyen" ya da "ğayri muayyen" olur. "Ay zorunlu olarak tutulur" önennesinde "ay tutul- ması" belirli bir zamanla kayıtlanmıştır. Bu belirli zaman ayın tutulma şartlarının oluş­

masıdır. "İnsanın nefes alıp vennesi zorunludur" önennesindeki "nefes alıp venne" ise beli bir zamanla kayıtlı değildir. Yine "Her yıldız ya doğudadır veya batıdadır" önenne- sinde yıldızların batıda veya doğuda olması her zaman için geçerlidir, ancak onların za- tı gereği doğuda veya batıda olmaları zorunlu değildir. Çünkü söz konusu önenne "İn­

san

canlıdır"

önennesi gibi

değildir.44

-, Gazaif'ye göre devamlı olan ama zorunlu olmayan şeylerin varlığı da mümkündür.

Mesela, zenci için "O siyah tenlidir" dendiğinde siyah tenli olması, onun varlığı devam ettigi sürece devam eder ancak, varlığı siyah tenli olmasına bağlı değildir. Yani siyah tenli olmak onun şartı değildir, fakat onunla devamlı var olmaya ittifak etmiştir. Filozo- fumuza göre bu tür önennelere "vücudi" önenneler denir. Gazall, bu tür önennelere zo- runlu önenneler başlığı altında değinmektedir.45 Yukarıda da ifade edildiği gibi İbn Si- na da bu tür önenneleri zorunlu önenneler başlığı altında ele almaktadır. Fakat o "vücu- . di" kavramı yerine "mutlak" kavramını kullanmayı tercih etmektedir. Gazall'nin zorun- lu önenneleri ortaya koymada İbn Sina'dan etkilendiği söylenebilir. Çünkü şartlı zorun- lu önenneleri ortaya koymada neredeyse aynı önnekleri kullanmaktadır.

Gazali'nin çağdaşısayılan Ebi Salı Dani (ö.579/113-1)

40,

modalite konusunu Kitabu Takvim u 'z-Zihn adlı eserinde incelemektedir. Bu eserde Dani, önennelerin modalitesi- ne kısaca değinmekle beraber kı yasların modalitesini mod, şeİ\il ve örnekleriyle beraber ortaya koymakta,

ayrıca bunların

her birini tablolada göstennektedir.

Ebi Salt Dani, söz konusu eserde önenneleri sünai (ikili/çift) ve sülasi (üçlü) olmak üzere iki

kısma ayırır.

Sünai, konu ile

irtibatında yükleınİnin bağa

ihtiyaç

duymadığı

önennelerdir. Sülasi ise konu ile

irtibatında

yükleminin

bağa

ihtiyaç

duyduğu

önerme- lerdir. 47 Sünai ve sülasi olan önennelerin her biri moda! i teli olabileceği gibi, modalite- siz de olabilir. Ona göre modalite, yüklemin hangi açıdan konuyla irtibatlı olduğunu gös- teren bir lafızdır. Modalitenin maddesinin zorunlu, mümkün ve imkansız olmak üzere üç

44oazali, a.g.e., s.

ı

19-120.

45

A.g.e.,

aynı

yer.

46Ebu Salt Umeyye ibn Ebu Salt ibn Abdulaziz el-Endulusi, 1068 tarihinde

İspanya'ya bağlı

olan Danya (De- nia)'da doğdu. İskenderiye 'ye orddan da Kahire 'ye sürgün edildi. lll ı tarihinde tamamen özgürlüğüne ka- vuştuktan sonra Tunus'a yerleşti ve bHrada I 134 tarihinde vefat etti. Çeşitli bilimsel konularla ilgili eserler yazdı. Özel ilgi alanı tıptır. Mantık ile ilgili olarak günümüze sadece

Kitabu Takvim u 'z-Zihn

adlı eseri ka- vuşmuştur. Bkz. Nicholas Rescher,

The Development of Arabic Logic,

London, 1964, s. I 67-ı 68.

47

ibn Sina da sünai ve sülasi önermelere

değinmekte,

sünai önermelen konusu ile yüklemi

arasındaki bağı

açık olmayan, sülasi önermelen ise konusu ile yükleıni arasındaki bağı açık olan önemıeler şeklinde tanım­

lamaktadır. Sünai önermelere "Zeyd Katiptir" (Zeydun katibün), Sülasi önermelere ise "Zeyd katip alandır"

(Zeydün huve katibun) önemıelerini örnek vermektedir. Bkz. İbn Sina, a.g.e., s. ı5.

(10)

cinsi

vardır.

Modalitesiz olan önermeler, mutlak ve vücudi önerme olarak isimlendirilir.

- Zorunlu, varlığı daimi olan, yok olmayan, sürekli var olandır. imkansız, zorunlunun kar-

şıtıdır.

Mümkün, zorunlu olmayan

şeydir

ve muhalden bir

şeyin

kendisinde

sunulmadı­

ğı varlık

olarak farz edilir. Mümkün; çokluk,

azlık

ve

eşitlik

üzerine

gerçekleşen

olll!ak üzere üç

kısma ayrılır.

Bunlardan birincisi ilimlerde

kullanılırken, diğerleri

ilimlerde kullanılmaz.48 Ebi Salt Dani, önermenin unsurlarını (cüzlerini), konu, yüklem, bağ ve mod olmak üzere dört olarak kabul eder. Dani, mutlak sünai önermeye "Zeyd yürüyor", mutlak sülasi önermeye ise "Zeyd yürüyendir" örneklerini verirken, modaliteli olan sü- naiye "Zeyd'in yürümesi mümkündür", modalitesi olan sülasiye ise

~·zeyd'in

yürüyen olması mümkündür" önermelerini örnek olarak vermektedir.49

Ebi Salt Dani'nin önermelerin modalitesi konusunda İbn Sina çizgisini takip ettiği söylenebilir. Çünkü İbn Sina, yukarıda da ifade edildiği gibi önermelerin modalitesini ele

alırken onların

mümkün, zorunlu ve

imkansız

olabileceklerini ifade etmekte, mutlak- önermeleri ise modalitesiz olarak nitelendirmektedir.so Ancak yukarıda da ifade edildi-

ği

gibi Farabi'de durum

farklıdır.

Farabi mümkün, zorunlu ve mutlak önermelerin mo- dalitesinden söz eder. O, İbn Sina ve Ebi Salt Dani'nin modalitesiz olarak kabul ettiği mutlak önermelerin modalitesine değinirken, imkansız önermelere değinmez.51 Ebi Salt Dani,

kıyasların

modalitesini incelerken mutlak/vücudi, mümkün, zorunlu önermeleri ele alır. Önermelerin modalitesinde söz konusu ettiği imkansız önermelerin kıyaslarına hiç yer vermez. Yine Dani, zorunlu önermeler için Farabi ve İbn Sina'da olduğu gibi

"vacip"

kavramını kullanırken, kıyasların

modalitesi

kısmında

"vacip"

kavramını değil,

"zaruri"

kavramını kullanmayı

tercih eder.

Ayrıca

modalitesiz

dediği

"mutlak" ve "vü- cudi"

kavramlarından

birini

değil

ikisini de

kullanır.

Buna göre Dani, Farabi'nin öner-

ınelerin

modalitesinde ele

aldığı

zorunlu, mümkün ve vücudi önermelerden meydana ge- len

kıyasların

modalitesi üzerinde durmakta ve bu önermelerden

oluşan kı yasların

vere- bilecekleri

sonuçları

tablolar halinde inceleme konusu

yapmaktadır.

Ebi Salt Dani,

kıyasların

modalitesini tablolar halinde incelerken onlarla ilgi

detaylı açıklamalar

vermek yerine söz konusu

yas

şekillerinin

kaç tane modunun

olduğunu

ve bu modların nasıl sonuç verdikleri üzerinde durur.52 Ayrıca Dani, kıyasların modalite- sini ele

alırken

tablolarda yer

verdiği

mutlak, mümkün ve zorunlu önermelerin döndür- melerinin nasıl yapılacağına da kısaca değinerek birer örnek vefir.53 Ona göre mutlak 48Ebu Salt Dan i, Ki ta bu 't-Takvim u 'z-Zihn, Islami c Phylosophy içinde,

C.

81, Frankfurt, Almanya,

s.

17.

49

A.g.e., s.

18.

SOA.g.e., s.

18. vd.

51 Bkz. Farabi, Pe ri Hermenias

(Ki

ta bu '1-İbare), s. 6!.

52Bkz. Ebu Salt Dani, a.g.e., s. 29. vd.

53Döndürme (aks), "niteliğine yani olumluluk ve olumsuzluk, doğruluk ve yanlışlığına dokunmadan bir öner-

ınede

yüklemi konu ve konuyu yüklem yapmakur; döndürme

yapıldıktan

sonra önerme eskisi gibi

doğrulu­

ğunu

koruyarsa bu önermeye

döndürülmüş

(makus) önerme denir."

Eğer

önermede

doğruluk

devam etmi-

(11)

önerme tümel ise tikel olarak döndürülür. Mesela, "Bütün insanlar hayvandır" önerme- si "Bazı hayvanlar insandır" şeklinde döndürülür. Modalitenin durumu için başka hü- kürnlerin var olduğunu ifade eden Dani, zorunlu önermelerin döndürmesinin mutlak önermenin döndürmesi gibi olduğunu zikreder. Ona göre mümkünlerin, mümkj.inün döndürmesi ve mümkün döndürme olmak üzere iki döndürmesi vardır. Mümkünün dön- dürmesi, şartlarında mutlak önermenin döndürmesiyle aynıdır. Buna göre tümel olumlu ve tikel olumlu önermelerin her biri iki olumlu, iki tikel ve iki mümkün olarak döndürü- lür. Tikel olumsuzun döndürmesi olmaz. Mümkün döndürme, önermenin cüzlerinin de- ğişmesi, keyfiyetinin ise olduğu gibi kalması hususunda mutlak önermenin döndürmesi- .-,ne muhaliftir. Mesela, "Zeyd 'in yürümesi mümkündür" önermesinin döndürmesi

':Zeyd'in yürürnemesi mümkündür" önermesidir. Bu maddede olumlu basite ile sürekli doğrulanan önerme, olumlu maduledir.54 Mümkün önermenin döndürülmesi ile mükem- mel olmayan kıyaslarıo iktiranı, mükemmel hale getirilir.55

Dani, mutlak önermelerden meydana gelen kı yası, iktirani (yüklemli) kıyasın karşı­

lığı olarak ele almaktadır. Bunlardan oluşan kıyasları iktiranİ kıyasın birinci, ikinci ve üçüncü şekli olarak sıralamak yerine "mutlak önermelerden meydana gelen kıyasın bi- rinci, ikinci ve üçüncü şeklin iktiranları" şeklinde sıralar.

56

yorsa "döndürme (inikas)" değil, "inkilab (yer değiştirme)" olarak isimlendirilir. Bkz. Farabi,

Peri Henne- nias

(Kitabu'J-İbare), s. 44; Gazali, Makasıdu'J-Felasife, s. 64;

Miyaru'J4Jm,

s. 126; Ebheri, İsaguci, Vezir- hani Matbaası, 1287, s. 4; Ziınmermann, F. W.,

Al-Farabi 's Commenl!y and Sh ort Treatise on Aristat/e 's De Interretatione,

London, 1981, s. 234.

54

Necati Öner,

Klasik Mantık adlı

eserinde madule ve basite

hakkında şu

bilgileri vermektedir:

"Eğer

öner-

menin konu ve yükleminden her ikisi veya ikisinden birisi olumsuz ise, böyle önermelere "madule"; eğer konu ve yüklernden her ikisi de olumsuz olursa buna iki taraflı madule (madulet'ül tarafeyn); yalnız konu- su olumsuz (menfi) olursa, konunun madulesi (madülat'ül mevzu); yalnız yüklemi olumsuz olursa buna da yüklemin madulesi (madülat'ül maİımul) adı verilir.

Ona

göre, eğer önermeyi yapan terimler olumlu (müs- bet) ise bu önermeye "muhassala" denir. "İnsan canlıdır", "İnsan at değildir" önermelerinde olduğu gibi asıl muhassala olumlu olan önermedir, olumsuz olana ise "basite" denir. Yani "insan canlıdır" önermesi "mu- hassala", "İnsan at değildir" önermesi ise basitedir." Bkz. Necati Öner,

a.g.e.,

s. 65-66.

55Ebi Salt Dani,

a.g.e.,

s. 21. .

56Dani,

sırayla şu kıyas şekillerini

modlanyla

ber.ıber

tablolar halinde ele

almaktadır:

Mutlak önermelerden meydana gelen kıyasın birinci şeklinin iktiranlan, mutlak önermelerden meydana gelen kıyasın ikinci şek­

linin iktiranlan, mutlak önermelerden meydana gelen kıyasın üçüncü şeklinin iktiranlan. Zorunlu ve vücu- di önermelerden meydana gelen

kıyasın

birinci

şeklinin

iktiranlan, zorunlu ve vücudi önermelerden meyda- na gelen kıyasın ikinci şeklinin iktiranlan, zorunlu ve vücudi önermelerden meydana gelen kıyasın üçüncü şeklinin iktir.ınlan. Mümkün önermelerden meydana gelen kıyasın birinci şeklinin iktiranlan. Mümkün ve vücudi önermelerden meydana gelen kıyasın birinci şeklinin iktiranlan, mümkün v.e vücudi önermelerden meydana gelen kıyasın ikinci şeklinin iktiranlan. Mümkün önermelerden meydana gelen kıyas!Il üçüncü Şeklinin iktiranlan. Mümkün ve vücudi önermelerden meydana gelen kıyasın üçüncü şeklinin iktiranlan.

Bkz. Ebi Salt Dani,

a.g.e.,

s. 23 vd.

(12)

Dani gibi İspanyalı bir mantıkçı olan İbn Tumlus (1160-1223)57, önermelerin sünai ve sülasi olarak ikiye

aynldığını, bunların

her ikisinin de modaliteli olabileceklerini ifa- de eder. Ona göre söz konusu her iki önerme

çeşidinde

de konu için yüklemin

varlığının

keyfiyetine delalet eden bir

lafız

bulunur. Bu

lafız

"modalite (cihet)" olarak isimlendiri- lir. Tumlus önermeler konusunu

işlerken

konu için mümkün, zorunlu ve mümteni olmak üzere üç modaliteden söz eder ve bunlara

sırasıyla

"Zeyd'in adil

olması

mümkündür",

"Zeyd'in adil

olması

zorunludur" ve "Zeyd'in adil

olması imkansızdır"

önermelerini ör- nek verir.58 Ancak modal önermeler (cihatül kazaya) başlığında zorunlu, mümkün ve mutlak olmak üzere üç modalite üz~rinde durur.59 İbn Tumlus, söz konusu başlık altın­

da sadece olumsuz modal önermelen

işlerken

mümteni'ye

değinirve

mümtenin mürn- künün olumsuzlanması halinde ortaya çıkabileceğini vurgular.60

İbn Tumlus'un, modalite konusunda Farabi'yi takip ettiği söylenebilir. Çünkü

yukarıda

da ifade

ettiğimiz

gibi o, modalitesi

bakımından

önermeleri zorunlu, mümkün ve mutlak

kısımlarına ayınr.

Mutlak, modalite alametlerinin kendisinde yer

verilmediği

önermedir. Mümkün, var

olması

da yok

olması

da söz konusu olabilen

şeydir.

Ancak hakiki mümkün,

şu

anda olmayan gelecekte olabilen

şeydir.

Zorunlu ise mutlaka

olması

gereken

şeydir.

Zorunlu üçe

ayrılır:

1. Sürekli var olan, yok olmayan zorunluluk. Buna

"vücudi zorunluluk" denir 2. Konu var

olduğu

sürece konuda var olan zorunluluk.

"Konu devam

ettiği

sürece konunun

içeriğinin

konuda

olması

zorunludur" gibi. 3. Yük- lemin

varlığı

devam

ettiği

sürece konuda yer alan zorunluluk (.konudan aynlabilen zorunluluk). Aynlabilen arazlar gibi.6l

İbiı Tumlus'a göre "Zeyd zorunlu olarak yürüyendir" önermesi zorunlu, "Zeyd'in yürümesi mümkündür" önermesi de mümkündür. Mutlak önerme ise ne zorunlu ne mümkün olan önermedir. Bu önermede konu ile yüklemin

birleşmesi

önemlidir; mesela

"Zeyd yürüyendir"

dendiği

zaman bununla Zeyd'in bilfiil yürüyen

olduğu

kastedilir ve bu önermede modalite alametleri dışarıda bırakılır. İbn Tumlus, bununla imkan ve zaruret olmadan yüklemin konu için var

olmasını

kastediyor, ona göre böyle önermelere

"mutlak ve vücudi" önermeler denir. Bir önerme maddesi

bakımdan

zorurilu olabilir, modalitesi

bakımından

zorunlu olmayabilir, modalitesi zorunlu olabilir, maddesi zorun- lu olmayabilir. Kısaca madde ve modalite birbirinden farklı olabilir.62 Mesela, "İnsanın 57Ebu Haccac Yusuf ibn Muhammed ibn Tumlus 1160'lı yıllarda İspanya'da doğmuştur. İbn Tumlus'un tıp,

felsefe özellikle de-

mantık

ile ilgilenen

İbn

Tumlus, 1223 tarihinde

doğduğu

yer olan Aleira' da vefat

etmiş­

tir. Bkz. Nicholas Rescher,

The Development of Arabic Logic,

London, 1964,

s.

188.

58Ebi Hacac Yusuf b. Muhammed b. Tumlus,

Kitabu 'I Madhal li Sanaatil

Mantık,

Islamic Philosophy,

c.82, Frankfurt, Almanya, 2000, s. 89.

59

A.g.e.,

s. 99.

60Bkz. Ag.e., s. 101.

61 Ag.e., s.lOl.

62 Ag.e.

s.

99.

(13)

hayvan olması mümkündür" önermesi modalitesi bakımından mümkün, maddesi

·bakımından zonınludur. "İnsan zorunlu olarak hayvandır" önermesi hem maddesi hem de modalitesi bakımından zorunludur. "İnsan zorunlu olarak yürüyendir" önermesi ise modalitesi

bakımından

zorunlu, maddesi

bakımından

mümkündür. Yine Farabi'nin de işaret ettiği gibi bir önermenin modalitesi ve maddesi zorunlu olabilir; "İnsan zo;unlu olarak hayvandır" ve "Üç zorunlu olarak tek sayıdır" gibi. Modalitesi ve maddesi müm- kün olabilir; "İnsanın yürümesi mümkündür" gibi. Ve aynı şekilde önermenin modalite- si ve maddesi mutlak olabilir; "İnsan yürüyendir" gibi. Bu önerme ile Zeyd'in bilfiil yürüyen

olduğu

kastediliyorsa mutlak veya vücudidir. Zeyd'in bilfiil yürüyor

olduğu

.~ifade edilirse mümkün ve zorunluluk ortadan kalkar ancak yüklem konudan aynlmaz.

BÖyle önermeler "mutlak" olarak isimlendirilir çünkü onlarda kendilerinde kesinlikle modalite şart koşulmaz. "Vücudi" olarak isimlendirilir çünkü kendisinde imkan ve zorunluluk şart koşulmaksızın varlığa delalet eder.

63

Mutlak önermenin "vücudi" olarak isimlendirilmesi, onun zorunluluk ve imkan

şartı olmaksızın

vücuda delalet etmesinden

dolayıdır. 64

İbn Tumlus, modalite konusunda neredeyse tamamen Farabi'yi takip etmektedir.

Çünkü o da Farabi kadar

aynntılı

olmasa da moda! önermelerdeki modalite ve madde

ayırırnma

dikkat çekmekte ve örnekler vermektedir. Yine "mutlak" ve "vücudi" önerme tanımlan neredeyse Farabi'nin tanımlannın aynısıdır. İbn Tumlus, Farabi ve Gazall'de

olduğu

gibi

kıyasların

modalitesine

değinnıeınekteuir.

Sonuç

İlk dönem İslam mantıkçılarının modalite anlayışı zaman zaman birbirlerinden fark- lılık arz eder. İbn Sina da olduğu gibi önermelerin modalitesi zorunlu, mümkün ve im-

kansız

olarak kabul edenler

olduğu

gibi Farabi'nin çizgisini takip edenler de

vardır.

Mesela Ebi Salt Dani, önermelerin modalitesi konusunda İbn Sina'yı takip ederken

kıyaslann

modalitesinde

imkansız

önermelerden meydana gelen

kıyasları

inceleme konusu yapmamaktadır. Yine İbn Turulus önermelerin modalitesi konusunda tamamen Farabi'yi takip etmektedir.

Bazı

yerlerde neredeyse

aynı

cümleleri

kullanmaktadır. İslam dünyasının

önemli filozoflanndan biri olan Gazall ise önermelerin konusunda

İbn Sina'yı

takip etmekte

kıyasların

modalitesine ise hiç

değinmemektedir.

Farabi ve

İbn

Turulus'un mutlak önerme ile

anlamda

kullandıklan

vücudi önermelen ise

tıpkı İbn

Sina gibi zorunlu önermeler

altında

incelemektedir.

63 A.g.e., 100.

64Köz, a.g.e., s. 170

(14)

KAYNAKÇA

Ahmet Cevdet, Miyar-ı Sedat, Mantık Metinleri 2 içinde (haz. Kudret Büyükcoşkun), İs- tanbul, 1998.

Aristoteles, Organon II, Öneıme, (Çev.: H. Ragıp Atademir), İstanbul 1996 .

... , Organon m, Birinci Analitikler, (çev. H. Ragıp Atademir), İstanbul 1996.

Atademir, H. Ragıp, Aristo'nun Mantık ve İlim Anlayışı, Ankara, 1974.

Bolay, M. Naci, İbni Sina Mantığmda Öneımeler, İstanbul, 1994.

Çağncı, Mustafa, "İbn Teymiyye Bakışıyla Gazali-İbn Rüşd Tartışması", İslami Yetkik- ler Dergisi, C. IX,

(Ayrı Basım).

Dani, Ebu Salt, Kitabu't-Takvimu'z-Zihn, Islamic Phylosophy içinde, C. 81, Frankfurt, Almanya.

Durusoy, Ali "Kıyas Maddesi", D.İ.A.

Ebi Hacac Yusuf b. Muhammed b. Tumlus, Kitabu'l Madhal li Sanaatil

Mantık,

Islamic Philosophy, C. 82, Frankfurt, Almanya, 2000.

Ebheri, İsaguci, Vezirhani Matbaası, 1287 .

.. . . .... , Keşfü'l-Hakaik, (tahk. Hüseyin Sarıoğlu), İstanbul, 1998.

Emiroğlu, İbrahim, Ana Hatlarıyla Klasik Mantık, Bursa, 1999.

Farabi, Peri Heımenias (Kitabu'l-İbare), (nşr. Mübahat Türker-Küyel), Ankara, 1990.

Gazali,

Makasıdu'l-Felasife,

(tahk. S. Dünya),

Mısır,

196 . . . . ... ,

Milı:ıkku 'n-N:.ız.ar, (t::ı.hk.

Refik Accm), Beyrut, 1994 . ... , Miyaru'l-İlm, (nşr. Süleyman Dünya), Kahire, 1961.

İbn Sina, en-Necat, (tahk. Sabri el-Kurdi), Mısır, 1938 (1357).

Köz, İsmail, İslam Mantıkçılannda Mod;ılite Teorisi, (Basılmamış Doktora Tezi), An- kara, 2000.

Öner, Necati, "Klasik Manrıkta Modalite: Modal Önermeler", A.Ü.İ.F. Dergisi, C.XV, 1967 .

... ,Felsefe Yolunda

Düşünceler,

Ankara, 1999 . ... ,Klasik

Mantık,

Ankara, 1996.

Rescher, Nicholas, The Development of Arabic Logic, London, 1964.

Saidi, Abdül Müteal, Tecdidu İ1mi'I-Mantık fi Şerhi Hubeysi ala 't-Tezhib, trz, 3. B sk.

Kahire.

Ülken, H. Ziya, Mantık Tarihi, İstanbul, 1942.

Zimmermann, F. W. AI-Farabi's Commentry and Short Treatise on Aristotle's De Inter-

retatione, London, 1981.

(15)

Abstract: Muslim Logicians' Approach to Modality in the Classical. Period

This study explores the moda! propositions and modal syllogisms of Muslim logi- dans such as Farabi, Ibn Sina, Ghazali, Ab u Saltal-Dani and Ibn Tumlus. Although they all discuss the modal propositions, only Ibn Sina and Abu Salt al-Dani consider moçlal syllogisms important and exarnines all kinds of them in details. The study begins with the survey of all types of moda! propositions, w hi ch can be classified in fo ur main cate- gories: absolute, possible, necessary, impossible. Thenit gives early Muslim logicians' definition of absolute, possible, necessary and impossible propositions.

Keywords: Modal, possible, necessary, . impossible, absolute, syllogism, logic,

proposition.

Referanslar

Benzer Belgeler

 Temiz tabakların masaya servis edilmesi sağdan, sağ elle ve saat yönünde yapılır..  Sıcak yemek varsa sıcak tabak, soğuk yemek varsa soğutulmuş veya

Eğer çıkarım, yani tasım (syllogism) bilgi üretmenin başlıca yoluysa, ya giderek daha genel ilkelere doğru sonsuz bir gerileme söz konusudur ya da bu gerilemenin belli bir

• Kümes oyunu (Çocuk sayısı kadar yuvarlak çizilir ve bunların kümes olduğu açıklanır. Her çocuğa bir kümes hayvanı adı verilir. Her hayvan kendi

Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Adına In the name Kafkas University Institute of Social Sciences Doç..

KOSGEB tarafından Teknoloji Geliştirme Merkezi (TEKMER) isim kullanım hakkını ilk alan İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) TEKMER; İstanbul Aydın Üniversitesi akademisyenleri,

 Temel Yeterlilik, adayların sözel ve sayısal alanlarda sahip olmaları beklenen temel düzeyde bilgi, beceri ve yetkinlikleri

• Okula uyum çalışmaları sadece öğrenciler için gerçekleştirilmemeli, okul personeli ve velileri de kapsayan bir organizasyon şeklinde yürütülmelidir.. •

Büyük umutlarla uygulamaya giren sis- temin ilk günlerde çöktüğünü ifade eden Yet- kin, ‘’Sisteme bildirimde aksaklıklar olmak- ta, bildirim yapılamadığı için