ENERJİ KRİZİ VE FiNANSAL AÇlDAN TÜRKİYE'NİN ENERJİ KAYNAKLARININ DEGERLENDİRİLMESİ
• Dr. İlhami SÖYLER •
Maliye Bakanlığı
Personel Genel Müdür Yrd. Eski Vergi Denetmeni
GIRIŞ
Enerji kaynakları bir ülkenin tabii servet ve
kaynakları arasında yer almaktadır.
2709 sayılı T.C. Anayasası'nın l68.madde- sine göre tabii servet ve kaynaklar devletin hü- küm ve tasarrufu altındadır. Bunların arama ve
işletme hakkı devlete aittir. Devlet bu hakkını
belli bir süre için gerçek ve tüzel kişilere devrede- bilir. Bunlarla ilgili usul ve esasların çıkarılacak ka- nunlarla düzenleneceği de öngörülmüştür.
Tabii servet ve kaynaklar kapsamına nele- rin girdiği Anayasa ve kanunlarımızda açıkça belirtilmemişse de bunlar; bir ülkenin yeraltı ve yerüstü zenginliğini oluşturan genel sular, ma- denler, petrol ve türevleri gibi doğal unsurlardır.
Tabii servet ve kaynaklar, aynı zamanda birer enerji kaynağıdır.
Enerji kaynaklarının herbiri Türk hukuk siste- minde ayrı ayrı kanunlarla düzenlenmiştir.
Bu yazıda, belli başlı enerji kaynaklarını oluşturan genel sular (termal sular dahil), ma- denler (özellikle kömürler), petrol ve türevleri ile görünmez kamusal alanlar hakkında özet bilgiler verilerek bunların yaşanan ve muhtemel enerji krizleri ve finansal açıdan mevcut ve alternatif
değerlendirme olanakları analiz edilecektir.
Tabii servet ve kaynaklar arasında bulu- nan enerji kaynakları devletin hüküm ve tasarru- fu altında bulunmaktadır. "Devletin hüküm ve ta- sarrufu altında bulunma" ibaresi ise mülkiyet hak-
kı dışında her türlü kullanım ve yararlanmayı içer-
mektedir (1). Devletin hüküm ve tasarrufu altın
daki mallar kısaca devletin kamu mallarıdır. Bun-
lar, satılamaz, devredilemez (mülkiyet olarak), haczedilemez ve kamulaştırılamaz. Bu itibario
yapılacak açıklamalar bunların satış ve özelleştir
me dışındaki değerlendirme yöntem ve olanak-
ları ile sınırlı bulunmaktadır.
A. GENEL SULARIN DEGERLENDIRILMEsl Sular, genel sular ve özel sular olarak ikiye
ayrılır.
Genel sular, nitelik ve karakter itibariyle kimsenin mülkü olmayıp kamunun yararına ve
kullanımına bırakılmış, devletin hüküm ve tasar- rufunda bulunan sulardır. Bu konuda 4721 sayılı
Türk Medeni Kanunu'nun 715.maddesinde hü- küm bulunmaktadır. Bunlar dışında kalıp kişilerin
arazisinde bulunan ve devlete ait olmayan sular ise özel sular olup konumuzun dışındadır.
Genel sular, aşağıda sıralanan ve kısaca açıklanan su çeşitlerinden oluşurC2l.
1. Denlzler, Göller ve Akarsular
Deniz suları uluslararası sözleşmelere göre
kıyıdan itibaren iç sular, iç sulardan itibaren kara-
suları (kıta sahanlığı alanı) ve bundan sonra da uluslararası açık denizlerden oluşur. iç sular tü- müyle ilgili ülkenin egemenliğindedir. Karasuları
da kural olarak ilgili ülkenin tasarrufundadır. Zira 2674 sayılı Karasuları Kanunu'nun l.maddesine göre,Türk karasuları Türkiye ülkesine dahil olup,
genişliği 6 deniz milidir. Açık denizler ise uluslarara-
sı toplumun yararına sunulmuş olup, buralarda hiçbir devletin egemenlik hakkı yoktur <3),
iç sular kapsamına doğal ve yapay liman- lar, koylar, dar boğazlar ve körfezler, nehir ağızla
rı yanında akarsular, göller, barajlar ve göletler. kı
yılar, volimahalleri ve dalyanlar girmektedir <4).
raporu EKONOMiK ve MALi GELiŞMELER
sayı:so • şubat · mart 2006Ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili bir yarı
mada olup, deniz sınırlarının uzunluğu 7816 km'dir.
Ülkemizde dağlarda bulunan küçük göl- lerle birlikte 120' den fazla doğal göl bulunmak-
tadır. Doğal göller dışında da 555 adet baraj gö- lü mevcuttur. Ülkemiz, göllerinin yanısıra akarsu-
ları açısından da zengin bir ülkedir <5).
Ülkemizin iç suları genellikle, balıkçılık, elektrik enerjisi ve küçük taşıma faaliyetleri çer- çevesinde değerlendirilmektedir. Balıkçılık daha ziyade yöresel olarak kurulan su ürünleri üretim kooperatiflerine, bu yerler kiraya verilerek veya uzun süreli (49 yıla kadar) irtifak hakkı tesis edile- rek yapılmaktadır. Devletin doğal su kaynakla-
rında asıl potansiyel, hidrolik enerjisi ve uluslara-
rası taşımacılıkta yatmaktadır. Zira hidrolik (su) enerjisinde mevcut potansiyelin %35'i devrede,
%9'u inşa halinde, %56'sı ise atıl durumdadır <6).
Karasuları ve uluslararası sulardan taşımacılık en- düstrisinin geliştirilerek yararlanılması mümkün- dür. Bu konuda Yunanistan'ın ulaştığı mesafe önemli bir örnek teşkil eder. Bunun için gemi inşa
ve tersane işletmeciliğinin geliştirilmesi gerek- mektedir. Akarsu potansiyelinin alternatif değer
lendirme olanakları arasında, yap-işlet-devret
modeli ile bütçe imkanları kullanılmadan hidro- elektrik santralleri inşa edilebilir.
Türkiye'nin tüketilebilir yerüstü ve yeraltı su potansiyeli yıllık 112 milyar m3 olmasına rağmen
bunun ancak 40 milyar m3'ü tüketilebilmektedir
cl). Bu olgu, kullanılmayan potansiyelin harekete
geçirilmesini ve özel sektörün devreye sokulma-
sını gerekli kalmaktadır <B). Finansman sıkıntısı ne- deniyle devletin üstlenemediği 464 hidroelektrik santral projesine özel sektör talip olmuştur. Dev- let Su işleri Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre bunlar 8.841 mw'lık bir güce ulaşmaktadır. Bu santraller tamamlandığında Atatürk Barajı'nın üreteceği enerjinin üç katı büyüklüğüne erişmiş olacaktır <9). Su aynı zamanda stratejik bir kay-
naktır. Bunun için su strateji planlaması öneril- mektedir. 25-26.8.2005 tarihlerinde isveç'in baş
kenti Stocholm 'da toplanan "Dünya Su Konfe-
ransı"nda kıtlığa ve açlığa karşı savaşın gerek iç-
me suyunun (yeşil su), gerekse sulama suyunun (mavi su) iyi yönetilmesinden geçtiği vurgulan-
mıştır cıa). Irak Savaşı sonrasında ABD'nin Irak'ın
yeni yönetimi ile Fırat ve Dicle nehirlerinin suları
için çalışmalar başlatmasının ileride "su savaşla
rı"na dönüşeceği ifade edilmektedir <11),
Enerji ihtiyacının çok büyük bir bölümünü petrol ve doğalgaz ithal ederek karşılayan ülke- mizin bu konudaki dışa bağımlılığı, Ocak/2006 enerji krizi ile bir kez daha gündeme oturmuştur.
Bu nedenle ülkemizin hidrolik potansiyeli, yap-iş
let-devret veya yap-işlet modelleri de dahil ol- mak üzere harekete geçirilmelidir. Fırat, Dicle, Kı
zılırmak, Yeşilırmak, Sakarya gibi akarsularımııda
birden çok hidroelektrik santrali kurulması müm- kündür.
Diğer taraftan devletin yapacağı yeni ya-
tırımlar için mevcut barajların gelirleri karşılık gös- terilerek gelir ortaklığı senedi ihracı yöntemi ile fi- nansman temin edilebilmesi de mümkündür. <12).
2. Yeraltı ve Kaynak Sulan
Yeraltı suları da genel sulardan olup, Türk Medeni Kanunu'nun 756.maddesine göre kamu
yararına ait sular kapsamında bulunmaktadır.
Bunlar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Yeraltı suları. elektrik enerjisinde, sanayi alanın
da, ısıtmada, turizm sektöründe, tarımda ve dış
ticaret sektöründe kullanılmalıdır <13).
Kaynak suları ise yeraltında bulunan suların doğal veya yapay bir şekilde toprağın yüzeyine
çıkması ile oluşur. Bu nedenle medeni hukuk
bunları toprağın bütünleyici bir parçası olarak ni-
telendirmiştir. Ancak aynı Kanun'un 754.madde- sine göre maden ve kaynak sularının kamu yara-
rına kısıtlanacağı öngörülmüştür. Esasen Anaya-
sa'nın 168.maddesinden "tabii ve servet ve kay- naklar devletin hüküm ve tasarrufundadır" denil- mektedir. Kaynak suları daha çok içme suyu için
kullanılmaktadır.
Bunların alternatif değerlendirme olanak-
ları çerçevesinde şişelenerek veya isale hattı ku- rularak başka ülkelere pazarlanması söz konusu olabilir. Bu konuda Manavgat çayının pazarlan-
ması zaman zaman gündeme gelmektedir.
sayı:so • $Ubat - mart 2006
EKONOMiK ve MALi GELiŞMELER vergi rapor u
3. Maden Sulan ve Kapllealar
Şifalı soğuk ve sıcak maden suları da genel sular kategorisine dahil olan tabii servet ve kay- naklar arasında bulunmaktadırlar <14).
Yer· kabuğunun derinliklerinde birikmiş ısı
nın oluşturduğu kimyasal maddeleri içeren sıcak
su, buhar ve gaziara jeotermal kaynaklar denil- mektedir. Bunların özelliği, yeni.lebilir,sürdürülebi- lir, ucuz, güvenilir ve çevre dostu olmasıdır.
Termal kaynak zenginliği açısından Dün- ya'da ilk yedi ülke arasında bulunan ülkemizde
<15), 1.570 adet termal su kaynağı mevcuttur. An- cak bunların sadece 70'i işletilebilmektedir <16).
Diğer taraftan Devlet Planlama Teşkilatı'nın Seki- zinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Jeotermal Raporun- da, Türkiye'nin toplam jeotermal ısı potansiyeli 31 .500 mw olarak belirtilmektedir. Bu rakam ısıt
ma enerjisinin %30'unu karşılayabilecek bir bü-
yüklüğü ifade etmektedir <m. Ne var ki, bu po- tansiyelin sadece o/o4'u değerlendirilebilmektedir (18)
Te rm al sular ülkemizde geleneksel olarak 927 sayılı Sıcak ve Soğuk Maden Sularının istisma-
rı ile Kaplıcalar Tesisatı Hakkında Kanun uyarınca
ya il özel idarelerince ya da bu idarelerce kiraya verilerek işletilmektedir.
Termal su kaynaklarından sadece Yalo- va'da bulunan kaplıcalar, 3653 sayılı Yalova
Kaplıcalannın işletilmesi ve Kaplıcaların inkişafı iş
lerinin Sıhhat ve içtimai Muvavenet Vekaletine
bağlı Hükmi Şahsiyeti Haiz Bir Teşekküle Devri
Hakkında Kanun uyarınca Sağlık Bakanlığına
bağlı Yalova işletme Birimince işletilmektedir.
Ülkemiz açısından önemli bir potansiyel kaynak durumunda olan termal su kaynakları al- ternatif olarak yap (kur)-işlet-devret modeli ile
değerlendirilebilir. Böylece atıl vaziyetteki kay- naklar ekonomiye kazandırılmış olacaktır. Diğer
taraftan işletmeye açık olmakla birlikte rasyonel olarak işletilmeyen termal su kaynakları ise işlet
me hakkı devri yöntemi ile değerlendirilebilir.
D. MADENLERIN DEGERLENDIRILMESI
Anayasa'nın 168.maddesine göre tabii servet ve kaynak durumunda bulunan maden-
ler devletin hüküm ve tasarrufunda bulunmakta-
dır. 3213 sayılı Maden Kanunu'nun 4.maddesi
uyarınca da bunlar içinde bulundukları arzın
(arazinin) mülkiyetine tabi değildir. Madenierin arama ve işletme hakkı devlete ait olmakla bir- likte bir takım koşullarla bu haklar devredilebil- mektedir.
Maden Kanunu'nun 2.maddesine göre, yer kabuğunda ve su kaynaklarında tabii olarak bulunan ekonomik ve ticari değeri olan petrol,
doğalgaz, jeotermal ve su kaynakları dışında ka- lan her türlü madde madendir. Madenler 5 gru- ba ayrılmaktadır :
-Birinci grupta; kum, çakıl, tuğla, kiremit ki- li, çimento kili gibi inşaat malzemeleri bulunmak-
tadır.
-ikinci grupta; mermer, dekoratif taşlar, traverten, kalker, granit, ondezit ve bazalt gibi
taşlar bulunur.
-Üçüncü grupta ise; tuzlar ve karbondioksit (C02) gazı bulunmaktadır.
-Dördüncü grupta; çeşitli killer, sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, klor, nitrat, iyot gibi tuzlar, bor tuzları ve mineralleri, barit, fosfat, asbest, manyezit, pomza, kükürt, zımpara taşı, kükürt, kuvars gibi maddelerle linyit, taşkö
mürü, asfaltit, bitümlü şist ve radroaktif mineraller (uranyum, toryum, radyum) bulunmaktadır.
Altın. gümüş. demir. aliminyum, krom gibi metaller de bu grupta yer alır.
-Beşinci grupta da elmas, yakut, safir, züm- rüt ve turkuaz (firuze) gibi daha kıymetli kristalize madenler bulunmaktadır.
Ülkemizde 50'nin üzerinde maden çeşidi
bulunmasına rağmen bunlar yeterince değer
lendirilememektedir. Örneğin 2002 yılı sonu itiba- riyle maden ihracatı 350.8 milyon Dolar iken, it-
halatı 508.3 milyon Dolar olmuştur <19).
Dünya bor rezervlerinin %65'inden fazlası
na sahip ülkemizin Dünya bor üretimindeki payı
%30, Dünya ticaretindeki payı ise %20 civarında
dır C20). Bunun nedeni, üretilen bor madeninin
%84'ünün ham bor olarak ihraç edilmesidir. Eti Maden işletmeleri Genel Müdürlüğü, 2005 yılı so-
raporu EKONOMiK ve MALi GELiŞMELER
sayı:so • $Ubat . mart 2006 nu itibariyle 300 milyon Dolar'lık bor ihracatı ger-çekleştirmiştir <21ı.
Ülkemiz kömür madenieri bakımından
dünyanın zengin ülkelerinden biridir. Söz gelimi görünür ve muhtemel olarak 8 milyar ton linyit,
ı .6 milyar ton bitümlü şi st, ı. ı milyar ton taşkö
mürü, 380 bin ton toryum, 9 bin ton uranyum re- zervine sahiptir C22l, Ülkemiz, dünya linyit ve taş
kömürü rezervlerinin %ı 'ine, üretiminin ise %2'si- ne sahiptir <23l.
Çok büyük potansiyel bulunmasına karşın
madencilik sektörünün gayrisafi milli hasıla için- deki payı% 1-2 civarındadır.
Maden üretimi emek yoğun bir ekonomik faaliyet olması sebebiyle sosyal sorunlara çözüm olabilecek bir sektördür. Bu itibario mevcut ter- mik santralierin veya kömür sahalarının özelleşti
rilmesi yerine, mevcut sahaların işletme hakkı
devri ile yeni arama sahalarının ise yap (kur)-iş
let-devret modeli ile değerlendirilmesi mümkün- dür.
Maden zenginliğinin daha rasyonel de-
ğerlendirilmesini temin bakımından. aynı ve ben- zer işleri yapan, Enerji Bakanlığı Maden işleri Ge- nel Müdürlüğü, Maden Tetkik ve Arama Enstitü- sü Genel Müdürlüğü, Ulusal Bor Araştırma Enstitü- sü, Türkiye Kömür işletmeleri Genel Müdürlüğü ve Eti Maden işletmeleri gibi kurum ve kuruluşların tek çatı altında birleştirilmesi veya bunlar arasın
da sıkı bir işbirliğine gidilmesi yararlı olacaktır.
E. PETROL VE DOGALGAZIN DEGERLENDI-
RILMEsl
Türk hukuk sistemi jeotermal sular gibi pet- rol ve türevleri ile doğalgazı da madenler dışın
da ayrı bir kategori olarak kabul etmiştir.
Tabii servet ve kaynaklar arasında bulu- nan petrol kaynakları Anayasa'nın 168.maddesi ve 6326 sayılı Petrol Kanunu'nun 1.maddesine göre devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Petrol Kanunu'nun 1.maddesine göre yer- den çıkarılan veya çıkarılabilen mayi veya gaz halindeki bilcümle hidrokarbonlarla, mayi petrol veya gazla birlikte istihsale (üretime) elverişli olan veya bunların içinde erinmiş bulunan bilcümle
asfalt ve diğer sulp hidrokarbonlarla bu madde- lerden müştak (teşekkül eden) hidrokarbon mahsullerine petrol denilmektedir. Görülüyor ki Kanun petrol ve türevleri yanında doğalgazı da petrol ürünü olarak telakki etmiştir.
Ülkemizde petrol ve doğalgaz kaynakları
bakımından fakir bir ülke değildir. Zira ülkemiz yü- zeyinin jeolojik etüdlerine göre %85'inin petrol
bakımından detaylı olarak araştınimaya değer
nitelikte olduğu anlaşılmıştır. Ancak 2003 yılı so- nuna kadar bunun %25'i genel, %8'i detaylı ola- rak etüd edilebilmiştir. Ümitli olunabilecek saha-
ların %75'i henüz detaylı araştırılamamıştır <24l.
Petrol işleri Genel Müdürlüğü'nün resmi is- tatistiklerine göre, Türkiye'nin ham petrol rezervi 940 milyon ton'dur. Bunun 2004 yılı sonu itibariyle ancak 122 milyon tonu üretilmiştir. Ülkemizin do-
ğalgaz rezervi ise 20 milyon m3'tür. Bunun 2004
yılı sonu itibariyle henüz 6.5 milyon m3'ü üretilmiş
tir <25l. Ocak/2006'da yaşanan doğalgaz krizi ül- kemizin acilen doğalgaz depolama tesisi ihtiya-
cını ortaya çıkarmıştır. Sadece Kocaeli bölgesin- de 23 sanayi kuruluşunun 21 Ocak-2006 tarihin- den itibaren doğalgazının kesilmesi <26l konunun önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Doğal
gaz ihtiyacını büyük ölçüde dışa bağımlı olarak ithalatla karşılayan ülkemizde önemli miktarda
doğalgaz rezervi bulunduğundan bunun hare- kete geçirilmesi gerekiyor mı.
Ülkemizde petrol ve doğalgaz kaynakları geleneksel olarak arama ruhsatı sahibi şirketlere
verilen işletme hakkı devri yöntemiyle değerlen
dirilmektedir. Mevcut potansiyelin çok az bir kıs
mının bulunabildiği bu kaynakların harekete ge- çirilebilmesi için arama-işletme firmalarının çeşitli
ekonomik ve mali teşviklerle özendirilmesi gerek- mektedir. Bunun yanında Türkiye Petrolleri Ano- nim Ortaklığı'nın arama-işletme faaliyetleri için personel, araç-gereç ve donanım malzemeleri ile takviye edilmesi elzemdir. Zira ülkemizde çok
sayıda jeoloji ve maden mühendisi istihdam so- runu yaşamaktadır.
Petrol ve doğalgaz arama ve işletme faali- yetleri emek yoğun yatırımlar olduğundan sos- yoekonomik açıdan istihdama da katkıda bulu-
sayı:ao
• sub at · mart 2006 EKONOMiK ve MALi GEL i Ş MEL E R vergi raporu
nacak bir sektördür. Bu nedenle bu sektöre özel bir önem atfedilmesinde fayda mülahaza edil- mektedir.
F. GÖRÜNMEZ KAMUSAL ALANLARlN DE- GERLENDIRILMESI
Enerji kaynakları, sadece görünür (maddi) mallardan ibaret değildir. Bir takım görünmez (gayrimaddi) mallardan da enerji üretmek mümkündür. Bunlar, hava (rüzgar gibi) ve hava- da bulunan elektromanyetik (frekans hatları,
elektrik dalgaları gibi) alanlarla güneş enerjisi ve hidrojen (nükleer) enerjisi gibi yeni teknolojilerdir.
Günümüzde ekonomik bir değer olarak
faydalanılan hava ve havada bulunan elektro- manyetik alanlar devletin egemenliğine dahil alanlar olarak kabul edilmektedir <28l. Zira eskiden hava, yerin mülkiyetine bağlı bir üst katman ola- rak değerlendirilirken artık bağımsız bir atmosfer
tabakası olarak değerlendirilmektedir. Yargısal iç- tihatlar da bu yönde gelişmektedir. Nitekim Fran-
sız Danıştay' ı havanın mal olup olmadığı yolunda- ki tartışmada "hava bütünüyle doğal bir kamu
malıdır" yargısında bulunmuştur (29).
Uçak seferlerinin doğurduğu ihtiyaçla or- taya çıkan ve günümüzde, iletişim ve enerji so-
runlarının yeni boyutlar kazanması ile elektro- manyetik alanların kullanılması ile sıçrama ya- pan hava kamu malı kavramı konusunda her ül- kenin bir egemenlik hakkı sözkonusudur. Nitelik
Uluslararası Sivil Havacılık Sözleşmesine göre, her devlet kendi hava sahasında tam ve mutlak
egemenliğe sahiptir. Bu çerçevede elektrik enerjisi üretimi ve yel değirmenleri için havada meydana gelen akımlar (rüzgar gibi) da devle- tin kamu malları arasında bulunmaktadır <3oı. Esasen bu alanların elektrik enerjisi üretimi için devletçe işletilmesi veya imtiyaz sözleşmeleri ile özel sektöre devri uygulanagelmekte olan işlem
lerdir.
Diğer taraftan 5346 sayılı Yenilebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Üretimi Amaçlı Kullanılması
na ilişkin Kanun'un 3.maddesinde, yenilebilir enerji kaynakları arasında rüzgar, güneş, dalga,
akıntı enerjisi ve gel-git gibi fenomenler sayılmış
tır.
Bu çerçevede, özellikle rüzgar enerjisine
değinmek gerekiyor. Türkiye'nin halen kurulu elektrik enerjisi gücünün dört katı büyüklüğünde
rüzgar enerjisi potansiyeli bulunmaktadır. Bu po- tansiyelin teknik açıdan kullanılabilir miktarı yıllık
10 bin mw'ın üzerinde olmasına rağmen halen üç santralde sadece 20 mw üretim yapılabil
mektedir <3n. Sözleşmeleri Ekim-2000 ayında im- zalanan 17 adet rüzgar enerjisi santralinin yapı
mına henüz başlanamamış olması bu kaynakla-
rın israfına neden olmaktadır.
Kullanmakla tüketilemeyen, ham madde gideri olmayan ve çevreye de hiçbir zarar ver- meyen rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilebilir enerji kaynaklarına ülkemizin içinde bulunduğu
enerji darboğazı nedeniyle büyük ihtiyaç vardır.
Bunların ekonomiye kazandırılması çerçevesin- de yap (kur)-işlet-devret modeli çerçevesinde
değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.
Son olarak da nükleer enerji konusuna de-
ğinmek gerekiyor. Zira kısa vadede mevcut ye-
raltı ve yerüstü enerji kaynaklarının harekete ge- çirilmesi ülkemizin enerji açığını kapatmaya kafi gözükmemektedir.Zira, kömür, petrol ve doğal
gaz kaynakları itibariyle dışa bağımlılığımız 2002
yılında %68 iken, 2010 yılında %72 olacaktır. Bu durum Türk ekonomisi için ciddi bir risk oluştur
maktadır <32l,
Gelinen noktada nükleer enerjinin devre- ye sokulması bir zorunluluk olarak görünmekte- dir. Esasen kalkınmış ülkelerin hemen hemen
%60-?0'i enerji ihtiyaçlarının büyük bir kısmını nük- leer enerjiden sağlamaktadır. Çernobil felaketi- ne rağmen Fransa, enerji ihtiyacının hemen he- men %80'ini nükleer enerjiden sağlamaya de- vam ediyor. Nükleer enerjinin güvenlik sistemle- rinde son yıllarda alınan önlemlerle ciddi iyileştir
meler yapılmıştır. Nükleer santralierin de yap-iş
let-devret modeli ile inşa edilerek ekonomiye ka-
zandırılması mümkün bulunmaktadır.
KAYNAKÇA
ı- Altınsoy, ismail: "Yılların ihmali Gaz Krizine
Yol Açtı", Zaman Baysai, Ercan Gazetesi,
28. ı .2006.
2- Anaç, Selahaddin: "Enerji Politikalarında
raporu EKONOMiK ve MALi GELiŞMELER
sayı:ao • şubat · mart 2006Kömürün Yeri Konferansı Tebliği", i.T.Ü Maden Fa- kültesi. 25.4.2003.
3-Çarmakçı. Nalan: "Milli Emlak Yönetimin- de Sular Hukukunun Yeri, Teori ve Uygulama" Ya-
yınlanmamış Yeterlik Etüdü. Ankara. 2000, s. 60- 138.
4- Davignon, V. François: "La Condition Ju- ridique Des Lacs", AJDA, Novembre, 1979, s. 3.
5-Dikbaş, Kadir: "Jeotermal Potansiyel" Za- man Gazetesi, 03.02.2006.
6- Dilli, Budak: "Türkiye'nin Enerji Kaynakla- rı, Enerji ihtiyacı ve Enerji Politikaları", Yayınlan
mamış Ders Notları, Çoğaltma, Ankara, 2004, s.
3-7.
7- D.S.
i.
Genel: istatistikler, (Çevrimiçi), www.dsi.gov.tr, Müdürlüğü 19. ll .2005.8- Enerji ve Tabii: istatistikler, (Çevrimiçi), www.enerji.gov.tr, Kaynaklar Bakanlığı
19. ll .2005.
9- Eroğlu, Veysel: "Dünya'da Kalkınma için Su Sempozyumu", istanbul, 7. ll .2005.
10- Gönülalan, A. Uğur: "Türkiye l4.Uiusal Petrol ve Doğalgaz Kongresi Tebliği", Ankara, 12- 14.5.2003.
ll- Göze, Ayfer: Devletin Ülke Unsuru, Sınır
ları ve Devletle Olan Münasebetleri.
i.ü .
Hukuk Fakültesi Yayını, istanbul, 1959, s. 31.12- Gülan, Aydın: Kamu Mallarından Ya- rarlanma Usullerinin Tabii Olduğu Hukuki Rejim, Alfa Yayını, istanbul, 1999, s. 85.
13- Güler, Hilmi: "Çernobilden Sonra Nükle- er Santralierin Güvenlik Sistemlerinde Büyük Yeni- likler Yapıldı", Tes-iş Dergisi. Sayı: 2004/3, Temmuz, 2004, s. 35.
14- Gürsoy, Begüm: "Krizin Nedeniiran De-
ğil, Plansızlık ve Bürokrasi" Referans Gazetesi.
27. ı .2006.
15- Jeotermal Derneği: 2005 yılı istatistikleri.
(Çevrimiçi), www.Jeotermal.org.tr, 19. ll .2005.
16- Karasu, Ali Rıza: "Beş Milyon Konutu Isı
tacak Jeotermal Kaynak Erdikici, Şerif Atıl Bekli- yor", Zaman Gazetesi, 6.4.2005.
17-Kırbaş, Sadık: Devlet Malları, Birlik Yayını,
Ankara, 2005,s. 13.
18- Kocaman, Yakup: "Sulama Projeleri Özel Sektöre Açılıyor" Yeni Şafak Gazetesi, 9.9.2005
19-Lavialle, Christion: "La Con dition Juridi- que De L'Espace Aerien Francaise" RFDA. s. 848.
20- Lorenz, Frederick: "Ortadoğu' da Su Sa-
vaşları Kapıda", The Seatle Times, 7.2.2004.
21- Önal, Güven: "Bor Madeninin Ulusal Ekonomiye Daha FazlaKatkısı için Öneriler", Stra- tejik Araştırmalar Dergisi. Sayı : 2, 2003, s. 57.
22- Petrol işleri: istatistikler, (Çevrimiçi), www.pigm.gov.tr, Genel Müdürlüğü 5. 12.2005.
23- Rockström, Johan: "La Lutte Contre La Famine, PassePar Une Meilleure Gestion De L'Eau" Le Monde, 27.8.2005.
24- Söyler, ilhami: Devlet Mallarının Kamu
Finansmanı Açısından Değerlendirilmesi. Maliye
Bakanlığı, A.P.K. Kurulu Yayını, No: 2005/368, An- kara, 2005, s. 307-308.
25- Tercüman Gazetesi: "Suya Seksen Mil- yar Dolar", 26.10.2005.
26- Türkiye Sağlık: 2005 Yılı istatistikleri, Ya-
yınlanmamış Turizmi Derneği Çoğaltma, Ankara, 2005.
27- Yayla, Yıldızhan: "Kamu Malının Çağ
daş Tanımı" Marmara Üniversitesi Hukuk Araştır
maları Dergisi, Sayı: l-3. s. 12-13.
28-Yıldız, Necati: "Madencilik", Yayınlan
mamış Ders Notları, Çoğaltma, Ankara, 2004.
29- Zaman Gazetesi: "Jeotermal için
Yatırımlar Hızlandı", ll .8.2005.
NOTLAR
(1) Aydın Gülan. Kamu Mallarından Yararlanma Usullerinin Tabi Olduğu Hukuki Rejim, Alfa Yayını, istanbul. 1999, s.
85.
(2) Nalan Çakmakçı. 'Milli Emlak Yönetiminde Sular Hukuku- nun Veri. Teori ve Uygulama'. Vayınlanmamış Yeterlik Etüdü. Ankara. 2000. s. 60-138.
(3) Ayfer Göze. Devletin Ülke Unsuru. Sınırları ve Devletle Olan Münasebetleri, i.ü. Hukuk Fakültesi Yayını. istanbul.
1959, s. 31.
(4) J. François Davignon. 'La Condition Jurideque Des Lacs'. AJDA. Novembre, 1979, s. 3.
(5) D.S.i. Genel Müdürlüğü istatistikleri, (Çevrimiçi) ..
sayı:ao • şubat · mart 2006
EKONOMiK ve MAL i GELiŞMELER vergi raporu
www.dsi.gov.tr. 19.11.2005.
(6) Budak Dilli. 'Türkiye'nin Enerji Kaynakları. Enerji ihtiyacı ve Enerji Politikaları' Vayınlanmamış Ders Notları, Ankara, 2004. s. 3-7.
(7) Tercüman Gazetesi. 'Suya Seksen Milyar Dolar'.
26. ı 0.2005.
(8) Yakup Kocaman 'Sulama Projeleri Özel Sektöre Açılıyor'.
Yeni Şafak Gazetesi. 9.9.2005.
(9) Veysel Eroğlu. 'Dünya'da Kalkınma için Su Sempozyu- mu' istanbul. 7-11.9.2005.
(lO) Johan Rockström. 'La Lutte Contre La Famine Passe Par Une Meileure Gestion De L'Eau'. Le Monde 27.8.2005.
(ll) Frederick Lorenz. 'Ortadoğu' da Su Savaşları Kapıda'
The Seatle Times. 7.2.2004.
(12) ilhami Söyler. Devlet Mallarının Kamu Finansmanı Açısın
dan Değerlendirilmesi. Maliye Bakanlığı. A.P.K Kurulu Ya-
yını. No: 2005/368. Ankara. 2005, s. 307-308.
(13) Milli Değerleri Koruma Vakfı. 'Yer altı Suları ve Etkin kulla-
nımı'. (Çevrim içi) www.millideğerleri korumavakfı.net.
29.12.2005.
(14) Sadık Kırbaş. Devlet Malları. Birlik Yayını. Ankara. 1985, s.
13.
(15) Jeotermal Derneği 2005 Yılı istatistikleri. (Çevrimiçi) www.jeotermal.org.tr .. 19.11.2005.
(16) Türkiye Sağlık Turizmi Derneği istatistikleri. 2005 Yılı istatis-
tikleri.Yayınlanmamış Çoğaltma. Ankara. 2005.
(17) Zaman Gazetesi. 'Jeotermal için Yatırımlar Hızlandı'.
11.8.2005.
( 18) K adir Dikbaş. 'Jeotermal Potansiyel' Zaman Gazetesi.
03.02.2006.
(19) Necati Yıldız. 'Madencilik', Yayınlanmamış Ders Notları. Çoğaltma. Ankara. 2004.
(20) Güven Önal. 'Bor Madeninin Ulusal Ekonomiye Daha Fazla Katkısı için Öneriler', Stratejik Araştırmalar Dergisi,
Sayı : 2. 2003. s. 57.
(21) Hürriyet Gazetesi. 'Bordo 300 milyon Dolar'lık ihracat' 12.12.2005.
(22) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı istatistikleri.(çevrimiçi).
www.enerji.gov.tr. 19.11.2005.
(23) Selahaddin Anaç. 'Enerji Politikalarında Kömürün Yeri Konferansı Tebliği'. i.T.Ü Maden Fakültesi. istanbul.
25.4.2003.
(24) A. Uğur Gönülalan. 'Türkiye l4.Uiusal Petrol ve Doğalgaz
Kongresi Tebliği', Ankara. 12-14.5.2003.
(25) Petrol işleri Genel Müdürlüğü istatistikleri. (Çevrimiçi), www.pigm.gov.tr. 5.12.2005.
(26) Begüm Gürsoy. 'Krizin Nedeni iran Değil. Plansızlık ve Bü- rokrasi' Referans Gazetesi. 27. 1.2006.
(27) ismail Altınsoy-Ercan Baysal, 'Yılların ihmali Gaz Krizine Vol Açtı'. Zaman Gazetesi. 28. 1.2006.
(28) Christion Lavialle 'La Condition Juridique De L'Espace Aerien Francaise' RFDA. s. 848.
(29) Yıldızhan Vayla. 'Kamu Malının Çağdaş Tanımı' Marma- ra Üniversitesi Hukuk Araştırmaları Dergisi. Sayı: l-3. s. 12- 13.
(30) Söyler. a.g.e .. s. 74-75.
(31) Ali Rıza Karasu-Şerif Erdikici. 'Beş Milyon Konutu lsıtacak
Jeotermal Kaynak Atıl Bekliyor', Zaman Gazetesi, 6.4.2005.
(32) Hilmi Güler. 'Çernobil' den Sonra Nükleer Santralierin Gü- venlik Sistemlerinde Büyük Yenilikler Yapıldı', Tes-iş Der- gisi. Sayı : 2004/3. Temmuz. 2004. s. 35.