t
T-bsmS'
■ 4+ '¿>y
Tevfik Fik r e t ’in "Sultân!"müdürlüğü
9
Meşrutiyyet inkılabı Nektebir3ultânî'yi Beylerbeyi'nde barakalara sığınmış buldu.Galatasaray binası üç yıl önce baştan başa yanmış, taş duvarlarından başka birşey kalmamıştı.Mektebin o maddî peri şanlığı tâlîra ve terbiyesine,idaresine de işlemiş»meşrutiyetin ilk aylarında zavallı Sultân! büsbütün acınacak bir hâle gelmişti.Buna dayanamayan üç eski GalatasaraylI,merhum Turhan ve Mustafa, bir de ben,o zamanki maarif n â z ı n , e s k i hocamız ve müdürümüz Ab- dürrahmân Ş e r e f i n ziyâretine gitmiş»kendisini•de yetiştirmiş olan Bultâni'ye yardımda bulunmasını dilemiş tik.Ricamız Tevfik Fikret'in Galatasaray Lisesi müdürlüsüne dâvet edilmesinden ibâretti.
Nâzır»Sultâni müdürlüğünden beri,Tevfik Fikret'in müstiğnî mizâcını çok iyi bildiği için,bu ricamızı asıl kendisine kabul ettirebilirsek, Galatasaray müdürlüğünü memnuniyyetle teklif edeceğini söyledi.Teşek kürle yanından ayrılıp Fikret'e hemen bir telgraf çektik ve müdür lüğünü kabul suretiyle eski mektebine yaı^dımda bulunmasını istedik. Kendisinden ertesi gün aldığımız muvafakat mektubunu da Nâzır'a götürüp gösterdik.
Fikret,geniş salâhiyyet şart ve vâdiyle,hemen işe başladı ve ilkin, yapısı hâlâ bitmemiş olan yeni Galatasaray binasını,eski örneği gibi, kışlalıktan kurtarıp zamanın ihtiyacına uygun bir mektep biçimine sokmaya çalıştı.Fakat bu iş hiçde kolay olmadı.
İlkin,o zamanın tanınmış bir yazarı:"Hudâ kadirdir,eyler senk-i-hârâdan güher peydâ"(Mermerden mücevher yapmak ancak Allâh'a vergidirjtârîziyle, şâir Fikret'in mektep müdürlüğüne yarayaraayacağını iddiâ etti.donra, eski ve alışılmış idâre,tâlim ve terbiye usulü hizla değişmeğe başlayan mektepte,bâzı ilgililer,Nâzır'la Fikret'in arasını açmak için her çâreye başvurdular ve nihayet maksatlarına da kavuştulat.Fikret müdürlükten çekildi.Bu sefer de telâşajdüşen Nâzır onunla tekrar görüşmek istedi, o da beni y a n m a alarak Nazır'ı makamında görmeğe gitti ,istîfâsının sebeplerini ve bütün şikâyetlrrini söyledi.Eski hocası,müfsitlere
bir daha yüzvermeyeceğini vâdederek,Fikret'in gönlünü aldı ve Sultân!'ye tekrar dönmesini sağladı.
Rumelihiöarında komşusu olduğumuz i$in Tevfik Fikret'i sıkça görebili yordum. Bir gün,mektep işlerinde yardıma ihtiyacı olduğundan bahsetti, ve,müdürlüğü kabulü sırasında kendisine elimizden gelebilecek hertürlü yardımda bulunmayı vâddettimizi hatırlattı.Fikrince sözümüzü tutmamız zamanı gelmişti.Sultân!'de talim ve terbiye müfettişliği işlerini üzerime almamı istedi.Buna karşı gençliğimi»görgüsüzlüğümü»yetersizliğimi ileri sürmem,yırdimim dokunmaktan çok yükolmaktan koktuğumu söylemem fa$tda etmedi."Ben s m a güveniyorum,bu yeter.Elbirliğiyle çalışır,eksikleri tamamlarız.Benim,bilgili ve görgülüden çok,özü sözü b i r ,yapacağımız işin doğruluğuna ve iyiliğine inanmış bir yardımcıya,yetiştireceğimiz çocukların tâlîm ve terbiyesine hizmet için canla başla çalışacak bir arka^a^ihtiyacım var.Bu işi sen yapacaksın" dedi ve kesti.Bu artık bir emirdi,öyle ki,o zamanlar herhangi aydın bir gencin büyük bir şeref ve iftihar sebebi sayacağı bu teklifini,hocamın elini öoerek,fakat yükle neceğim ağır sorumluluktan yüreğim şarjsa titreyerek kabul ettim.
M İM LİM
_____________
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi