• Sonuç bulunamadı

Kamusal Alan Tanımında Neo-Liberal Dönüġümler Ve Toplumsal Cinsiyet Karaman Örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kamusal Alan Tanımında Neo-Liberal Dönüġümler Ve Toplumsal Cinsiyet Karaman Örneği"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

KAMUSAL ALAN TANIMINDA NEO-LĠBERAL DÖNÜġÜMLER VE TOPLUMSAL

CĠNSĠYET: KARAMAN ÖRNEĞĠ*

Yrd.Doç.Dr.Elifhan KÖSE†

ArĢ.Gör.Arzu MALTAġ‡

Kavramlar: Neoliberalizm, Yeni sağ ve Yeni Cinsiyet Rejimi

Neoliberalizm ve yeni-sağ ideolojisi, Avrupa‟da ikinci dünya savaĢından sonra uygulanan Refah devletinin ve Türkiye gibi “refah devleti” tecrübesi yaĢamamıĢ çevre kapitalist ülkelerdeki sosyal devlet algısının 1980lerden itibaren devletin ve toplumun yeniden liberalleĢmesi yönündeki baskılar nedeniyle ortadan kaldırılmasını içeren ekonomik, siyasi, toplumsal ve felsefi büyük dönüĢümü içermektedir. Neoliberalizm kavramı serbest piyasanın oluĢturulması, devletin ekonomide küçülmesi ancak siyasi bazda “otoriter” olarak güçlenmesini içeren monetarist uygulamaları kapsayan ekonomi boyutunu içerirken; toplumsal değerlerin ve birey algısının da bu neoliberal sürece uyum gösterecek Ģekilde muhafazakar politikalarla desteklenecek Ģekilde ekonomikleĢmesini yani “piyasalaĢması”nı sağlayan toptan felsefi, toplumsal, bireysel dönüĢümü hedefleyen politikalara yeni sağ adı verilebilmektedir (Topal, 2012).

Serbest piyasa mantığına uygun olarak kamudan beklenen daha önce “toplumsal sorun” olarak tarif edilen ve devletin makro politik perspektifle sorumluluk aldığı baĢta iĢsizlik, gelir dağılımı adaletsizliği, kamusal alanda eĢitliğin sağlanmasına dönük cinsiyet politikaları, dezavantajlı toplumsal gruplara yönelik sosyal politikalar gibi alanlarda sorumsuzlaĢtırılması yönünde bir nevi “küçülme politikası” uygulamasıdır. Bu makro politikalar kamu değil piyasaya, baĢka bir deyiĢle çoğu zaman “hayırseverce” yardım duygusuyla oluĢturulmuĢ muhafazakar bir cemaat perspektifine dayanan vakıflar, dernekler ve son zamanlarda giriĢimci bireyler oluĢturmayı hedefleyen mikrokredi örgütlerinden oluĢan sivil toplum bileĢenlerine devredilmekle birlikte mikro ölçekte iyileĢtirme vaatlerine dönüĢmektedir.

*

Bu bildiri 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 37. Kolokyumu’nda sunulmuştur. †

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi,İİBF,Kamu Yönetimi Bölümü, Siyaset ve Sosyal Bilimler A.B.D ‡ Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi,İİBF,Kamu Yönetimi Bölümü,Kentleşme ve Çevre Sorunları A.B.D

(2)

2

Sosyal devletten uzaklaĢma sürecinde hak temelli yoksullukla mücadele siyasalarından, bireysel sorumluluk esaslı çalıĢma refahına dayalı anlayıĢa geçiĢte piyasacı çözümler öne çıkmaktadır (Sallan Gül, 2005). Kamusal sosyal güvenlik sistemi yerine muhafazakar değerlerle inĢa edilmeye çalıĢılan “sosyal sermaye” ve “aile merkezli bir sosyal güvenlik ağı” getirilmek istenmektedir. Az geliĢmiĢ ülkelerde enformel kurumların asli refah sağlama iĢlevi göz ardı edilmektedir. Aile, dini kuruluĢlar, cemaat ve akrabalık gibi enformel kurumlar, yapılar ve iliĢkiler vatandaĢların refahının güvence altına alınmasında ve elbette kadınların toplumsal rollerinin tanımlanmasında önemlidir. (Dedeoğlu ve Elveren, 2012: 32). 1980lerden sonra etkili olan muhafazakar anlayıĢta ise kadınlar kurtarılması gerekenlerin baĢında yer alırken, yoksullukla mücadelenin öznesinden çok nesnesi durumuna düĢme tehlikesiyle karĢı karĢıyadır (Sallan Gül, 2005)

1980lerden ve Türkiye‟de özellikle 2000lerden sonra ise neo-muhafazakar söylemler ekonomik geliĢmenin kendiliğinden toplumsal/politik eĢitlik‟e yol açacağı yolundaki modern kalkınmacı söylemi yapıbozuma uğratarak; kadın politikaları konusunda makro politik sorun tespit ve çözümünden bilinçli bir Ģekilde kaçınmakta; neoliberal bir siyasa olarak toplumsal cinsiyet sorunları ekonomik verilere indirgemiĢ bir “yoksulluk” ve “aile refahı” tanımına sığdırmaktadır. Türkiye‟de halihazırda yoksulluğa yönelik muhafazakar hayırseverlik iliĢkilerinin özellikle yerel hizmet düzeyinde imzalanan protokoller ya da çalıĢma imkan verilen çoğu dindar söyleme sahip vakıf ve derneklerle iĢbirliği içinde eĢitlikçi “yurttaĢlık” yerine yeni sağ/neoliberal bir “cemaat” perspektifinde geliĢtirildiği söylenebilir. ÇalıĢmamamızda Karaman düzeyinde karĢımıza çıkan vakıf ve dernek çalıĢmaları bu tespiti doğrulamaktadır.

Yoksulluğun makro politik bir sorun olarak tanımlanmasından kaçınılarak yerel hizmetlerin önayak olduğu cemaat iliĢkileri ve dindar vakıflar bazında ekonomik hayırseverce yardımlarla halledilebileceğini öneren yeni „refah yönetiĢimi‟ hem “devletin sırtında yük olarak görülen “sosyal yardımları neoliberal küçülen devlet politikalarıyla uyum içinde cemaat yapılarına devretmekte; hem de “sosyal giriĢimcilik”, “sosyal iĢletmecilik” gibi kavramlarla yurttaĢları “müĢteri”ler ve “üreticiler” olarak tanımlayarak onları piyasa “oyuna” dahil etmektedir. Bu bildiride sunulacak verilerde de tespit edileceği gibi yerel hizmet götüren kamu kuruluĢu birim personeli de kadın sorunlarıyla ilgili meseleleri ekonomik dile tercüme ederek ortaya koymakta ve çoğunca bilinçli bulunan bir duyarsızlık içinde politik bir

(3)

3

sorumluluk almamakta; böylelikle toplumsal sorun yaĢayan kadınlar “ekonomik fail” olamadıkları gerekçesiyle görmezden gelinebilmekte ya da suçlanabilmektedirler.

Yöntem, Kapsam ve Sınırlılıklar

ÇalıĢmamızın temel sorunsalı, yerel yönetimlerin kadınlara yönelik olarak geliĢtirdiği ve yürüttüğü politikaların, neo-liberal söylemlerle birlikte geçirdiği dönüĢümlerin Karaman Belediyesi özelindeki yansımalarıdır. Bu bağlamda, ilgili belediyenin hangi tarihsel süreçlerden geçerek geldiği ve iktidar değiĢiklikleri ile meydana gelen dönüĢümlerin yanı sıra 1989‟dan itibaren il düzeyinde örgütlenmesinin kadın politikalarında izlenen yaklaĢımların araĢtırılması da önem taĢımaktadır. Uzun süreli bir araĢtırma projesi olarak tasarlanan ve henüz baĢlamamıĢ bu araĢtırmanın Ģuan tamamlanan aĢamasında sadece toplumsal cinsiyet alanında belirleyici olan yerel hizmet birimleri ve yine bu alanda çalıĢma yapan bir STK bileĢenleri olan dernek/vakıf çalıĢanıyla görüĢülmüĢ; hizmet ve yardımlardan faydalanan kadınların izlenen politikalara katılım düzeyleri ve biçimleri, yapılan hizmet/yardımların kendilik algısını tanımlamada etkili olup olmadığı, Karaman‟a dair gereksinimlerin ne olduğu ve karĢılanıp karĢılanmadığı, bu doğrultuda beklentileri ve talepleri; taleplerini bireysel olarak mı yoksa örgütlenerek mi dile getirdikleri ve bu yaklaĢımların “kamusal alan” tanımındaki etkileri uzun eriĢimli bir çalıĢma sonucunun hedefi olarak belirlenmiĢtir.

Sorunsalın çözümü ve hedeflenen amaca ulaĢabilmek için izlenen yöntem „nitel araĢtırma‟ yöntemidir. Nitel araĢtırma, „gözlem, görüĢme ve doküman analizi gibi temel veri toplama yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği araĢtırmadır.‟ Bu yöntemin tercih edilmesinin sebebi, insan davranıĢlarını ve deneyimlerini esnek ve bütüncül bir biçimde, kısıtlamaları olabildiğince ortadan kaldırarak incelemektir (Yıldırım ve ġimĢek, 2008:39-40). Tanımdan da anlaĢılacağı üzere nitel araĢtırmada gözlem, görüĢme ve doküman analizi Ģeklinde üç tür veri toplama yöntemi vardır ve bu çalıĢmada her üç yöntem de kullanılarak, açık uçlu sorularla mülakatlar yapılmıĢtır. Yapılan mülakatlar az sayıda kiĢi ile ancak çeĢitli ve çok sayıda soru ile derinlemesine irdelenmiĢtir. Gerek sorulara verilen cevaplar gerekse sorular karĢısındaki tutumlar, jest ve mimikler mümkün olduğunca analiz edilmiĢtir. Yapılan analizler sonucunda bu bildiride özellikle neoliberal bir uygulama olan ve belediyeyle resmi bir protokol çerçevesinde salt kadınlara kredi sağlayan “Mikro Kredi

(4)

4

Vakfı”nın misyonu, vizyonu, politikası ve uygulamaları; ayrıca bu iĢleyiĢin belediye bazında nasıl değerlendirildiğine odaklanılmıĢtır.

Yerel düzeyde verilen hizmetlerin somutlaĢmıĢ halini Karaman Belediyesi bünyesinde, Kültür ve Sosyal ĠĢler Müdürlüğü ve yine belediyeye bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren Hanımlar Lokali (Mümine Hatun Kültür Sitesi adını almıĢtır) ve son dönem politikalarında sıkça kendinden bahsettiren giriĢimcilik konusunu kadın giriĢimciliği özelinde analiz etmek üzere belediye ile imzaladığı protokol içinde koordineli çalıĢan Mikro kredi Vakfı analiz birimleri olarak belirlenmiĢ ve bu birimlerden yetkililerle mülakatlar yapılmıĢtır. Yapılan mülakatlar, daha önce hazırlanan açık uçlu soruların, görüĢme yaptığımız yetkililere belli bir sıra düzeni çerçevesinde yöneltilmesi ile gerçekleĢtirilmiĢtir. Sorular sorulurken görüĢmecileri yönlendirmekten olabildiğince kaçınılmıĢ ve kiĢilerin öznel yanıtlarına ulaĢılmaya çalıĢılmıĢtır. Ayrıca tek seferde birden fazla soru yöneltilmeyerek tam ve doğru yanıt alabilme yoluna gidilmiĢtir. Kimi zaman da görüĢmenin gidiĢatı kapsamında sorular eklenmiĢ ve görüĢmecilerin tavır ve tutumları gözlenerek analiz edilmiĢtir. Adı anılan birimlerden faaliyetlerine yönelik dökümanlar temin edilerek çok boyutlu bir veri toplama yoluna gidilmiĢtir. Ayrıca mikro kredi uygulamalarının mahallede yapılan geri ödeme ev toplantılarına vakıf yöneticileriyle birlikte katılınarak gözlem yapılmıĢtır. Yapılan mülakatların sonucunu aktarırken, kimlikler açıklanmak yerine cinsiyet, yaĢ ve çalıĢtığı kurum adıyla bir kodlama yapılması tercih edilmiĢtir. Derin mülakat yapılan beĢ kiĢinin kodlamaları aĢağıda verilmiĢtir. Mülakat sırasında çevredeki dolaylı katılımcıların ve mahalle çalıĢmasındaki gözlemler sonucu elde edilen bilgiler içinse kodlama yöntemine gidilmemiĢtir.

Kadın, AtanmıĢ/47/Kültür ve Sosyal ĠĢler Müdürlüğü(KSĠM) ) Kadın AtanmıĢ /33/Kültür ve Sosyal ĠĢler Müdürlüğü(KSĠM) Erkek AtanmıĢ/50/ Kültür ve Sosyal ĠĢler Müdürlüğü(KSĠM) Erkek AtanmıĢ/49/ Kültür ve Sosyal ĠĢler Müdürlüğü(KSĠM) Kadın Yetkili/ 28/Mikro Kredi Vakfı(MKV)

Karaman Kenti ve Belediyesi Hakkında….

Karaman kentinin ilk kuruluĢ tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, yapılan araĢtırmalar, M.Ö. 8000‟lerde yerleĢik iskana sahip olduğunu ortaya koymuĢtur.

(5)

5

Karamanoğulları, Anadolu Selçuklu Devletinin zayıflamasından ve yıkılmasının ardından bağımsızlıklarını ilan edip, Karamanoğlu Devletini kurmuĢlar ve 1256‟da devletin baĢkenti olan Larende-Ģehir klasik dönemlerde Larende olarak bilinir- Cumhuriyetin ilanından sonra Konya iline bağlı olarak Karaman adını almıĢtır. 15 Haziran 1989 yılında, TBMM‟de kabul edilen 3578 sayılı kanunla Konya‟dan ayrılarak Türkiye‟nin 70. ili olmuĢtur.§

Karaman‟da belediyenin ilk kuruluĢ tarihi resmi kayıtlara göre 1877‟dir. 1920‟den günümüze kadar 22 Belediye BaĢkanı görev yapmıĢsa da belediyenin resmi sitesinde yer alan bilgilerin de belirttiği yoruma göre “ilk baĢkanların ne gibi iĢler yaptığı sorularına cevap vermek güçtür”. 1989‟da yani il olarak ilk belediye baĢkanlığını YaĢar EVCEN (CHP) 1999 yılına kadar iki dönem yapmıĢtır. 1999-2004 yılları arasında Halil Ġbrahim GÜLCAN(MHP), 2004-2009 yılları arasında Ali KANTÜRK (AKP), ve 2009‟dan günümüze kadar ise yine AKP adayı olan Kamil UĞURLU baĢkanlık görevlerini yapmıĢlardır.**

Karaman nüfus yapısı ve özelliklerine bakıldığı zaman Ģu istatistiki bilgilere ulaĢılmaktadır. TÜĠK 2010 yılı toplam nüfus 73.722.988 iken Karaman nüfusu, 232.633‟dir. Bu nüfus içinde 117.201 kadın, 115.432 erkek bulunmaktadır.††Karaman nüfusu içinde bu ilde doğanların oranı son 10 yılda azalma göstermiĢtir. 1990 yılında Karaman nüfusunun %88.7‟si bu ilde doğmuĢ kiĢilerden meydana gelirken, söz konusu oran 2000 yılında %85.1‟e gerilemiĢtir. Bu tespit de göçün yorumlanmasında kullanılan göstergelerden biri olup, Karaman‟ın son 10 yılda göç aldığını ortaya koymaktadır‡‡. Göçün temel nedenlerinden biri ise bisküvi fabrikaları olmak üzere görece geliĢmiĢ gıda sanayinin çoğu zaman sigortasız ve güvencesiz; Ģehirde kapitalist bir zenginleĢmeye izin vermeyen istihdam ve birikim tarzına rağmen hem Karaman kırsalından hem de baĢka illerden gelenler için tercih edilebilmesidir.

1960 lı yıllarda Türkiye genelinde olduğu gibi Karaman'dan dıĢ ülkelere özellikle kırsal kesimden büyük bir iĢçi akını olmuĢtur. 1963 yılında baĢlayan ve günümüze kadar yurt dıĢına çalıĢmak için giden Karaman'lı çok sayıda insan vardır. BaĢlangıçta tek olarak giden aile reisi ve ferdi, daha sonra ailelerini de götürmeleri sebebiyle, özellikle köylerde bir nüfus azalmasına neden olmuĢtur. Avrupa'da baĢta Hollanda olmak üzere Almanya, Belçika, Fransa, Danimarka, Ġsveç, Avusturya ve Ġsviçre gibi ülkeler, Karamanlıların toplu olarak bulundukları ülkelerdir. Hollanda'da gerek büyük Ģehirler (Amsterdam, Roterdam, Utrech, Denhag ve gerekse küçük köylerde çok sayıda Karamanlı iĢçi ve ailesi vardır. Hatta bu ülkede: 'Türkiye • http://www.karaman.bel.tr/BelediyeTarihi.aspx ** http://www.karaman.bel.tr/BelediyeTarihi.aspx †† www.mevka.org.tr ‡‡http://www.larende.com/karaman-hakkinda/nufus-ve-idari-yapi/sosyal-yapi-h557.html#axzz2gIly6MKR

(6)

6

mi büyük, Karaman mı büyük?" sorularını soran Hollandalılara rastlanmaktadır. Yetkililerden aldığımız bilgilere göre yurt dıĢında bulunan Karamanlı sayısının 40.000‟e ulaĢtığı belirtilmektedir. Yaz aylarında bu gurbetçi ailelerin Karaman'a gelmesi ile nüfus %20 oranında artmakta, Ģehirde çok büyük bir canlılık gözlenmektedir. Bu gurbetçi ailelerin bu aylarda Ģehre gelmesi, baĢta konut olmak üzere, ticaret sektöründe Karaman ekonomisine büyükkatkılar sağlamaktadır.§§ ġehrin “kıĢ ekonomisi”nin temel dinamiğini ise 2007 yılında kurulmuĢ “ 6 fakülte, 2 yüksekokul, 5 meslek yüksekokulu, 2 enstitü ve 5 araĢtırma merkezi” ve on bine ulaĢan toplam öğrenci ve akademisyen sayısıyla Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi oluĢturmaktadır.***

2010 yılında Karaman nüfusunun %68,70‟i Ģehirlerde, %31,30‟u köylerde yaĢamaktadır. Genel nüfusu bir önceki yıla göre %3,28‟lik bir artıĢ göstermiĢtir. ġehir nüfusu 2010 yılında %2,5 oranında artıĢ, köy nüfusunda ise %4,1‟lik azalıĢ görülmektedir. Köy nüfusunda meydana gelen azalma sosyal ve ekonomik nedenlere bağlı göçlere bağlıdır. Daha önce dıĢa göç vermekte olan bölgede son yıllarda hızlı bir geliĢim gösteren ekonomik faaliyetlere bağlı olarak göç azalmıĢtır. 2023 yılına yönelik projeksiyonlarda bölgenin göç alma hızının giderek artacağı öngörülmektedir.†††

Belediye Faaliyet Raporlarında Cinsiyet Politikaları

2008 yılı faaliyet raporlarına cinsiyet özelinden baktığımızda, Basın ve Halkla ĠliĢkiler Müdürlüğü baĢlığı altında incelenen sosyal ve kültürel faaliyetler, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle “bayanlara özel” tiyatro etkinliği ve “Karamanlı hanımlara” yönelik „Sevgi Evi‟ nin hizmete baĢlamasından ibarettir. 2009 yılının faaliyet raporunda ağırlıklı olarak yapılan sosyal yardımlar belirtilmiĢ ve bunun yanı sıra bir önceki faaliyet raporunda bahsi geçen Sevgi Evi‟nin yapım çalıĢmalarının devam ettiği fiziki eksikliklerin giderildiğine vurgu yapılarak, bu oluĢumun yürütmüĢ olduğu spor faaliyetlerine değinilmiĢ ayrıca “hanımların el becerilerini kazandırmak” amacıyla açılmıĢ çeĢitli kurslara değinilmiĢtir. 2010 yılı Kültür ve Sosyal ĠĢler Müdürlüğü faaliyet raporunda ise, “Sevgi Evinin sadece bayanlara yönelik olarak yürüttüğü spor faaliyetlerinin erkekleri de hesaba katarak, erkeklerin de güvenli bir Ģekilde spor yapabilme imkanına kavuĢtuğu” vurgulanmıĢtır. Gündüzleri bayanlara, akĢamları ise •• http://www.larende.com/karaman-hakkinda/nufus-ve-idari-yapi/yerlesim-ve-gocler-h549. html#axzz2gIly6MKR *** http://www.kmu.edu.tr/Hakkimizda.aspx

(7)

7

erkeklere hizmet vereceği söylenerek çeĢitli spor aletlerinin de bulunduğuna dikkat çekilmiĢtir. Sevgi Evinin yanı sıra Atatürk Kültür Sitesinde yapımına baĢlanan Mümine Hatun Hanımlar Lokalinin açılıĢı da 23 Nisan 2010‟da gerçekleĢmiĢtir. Hanımlar Lokalinin düzenlemiĢ olduğu bilgilendirmeye yönelik çeĢitli konferanslar verilmiĢ ve yine gerek Hanımlar Lokalinde gerekse Sevgi Evinde açılan kurslarda edindikleri el becerilerine yönelik yaptıklarını her ÇarĢamba günü Aktekke Meydanında açılan stantlarda sergileme imkânı verilmiĢtir. Yine bu faaliyet raporunda da yapılan sosyal yardımlar ve sayıları ayrıntıları ile sunulmuĢtur‡‡‡.

2011 yılı faaliyet raporunda değinilen önemli bir geliĢme Belediye ile Türkiye Ġsrafı Önleme Vakfı (TĠSVA) arasında mikrokredi protokolünün imzalanmasıdır. Protokolde güdülen amaç, “gelir düzeyi düĢük hanımların kendi üretimleri ile gelir getirici faaliyette bulunmalarına imkân sağlamaktır”. Dikkat çeken bir diğer nokta, daha önce il sosyal hizmetler müdürlüğü ve Ġl özel idaresi tarafından yürütülmekte olan evde yaĢlı bakım hizmeti Karaman Belediyesince verilmeye baĢlamıĢtır. Bu raporda da yine özellikle Ramazan ayında verilen sosyal yardımlar, Sevgi Evi ve Hanımlar Lokali bünyesinde gerçekleĢtirilen çeĢitli kurslar ve bilgilendirme amacı taĢıyan konferanslar yer almaktadır. 2012 yılı faaliyet raporunda Mümine Hatun Hanımlar Lokali isim değiĢikliği ile Mümine Hatun Kültür Sitesi adını almıĢtır. Örgüt yapısı geniĢletilerek 2011‟de çalıĢan 26 personel 30‟a çıkarılmıĢtır. Spor tesislerine bir yenisi daha eklenerek Yunus Kent Spor Merkezi açılmıĢtır. Daha önceki raporlarda belirtilen faaliyetler tekrarlanarak geleneksel hale getirilmiĢ ve kurslar çeĢitlendirilerek artırılmıĢtır. §§§

Genel bir değerlendirilmeye tabi tutulursa kültür ve sosyal iĢlerle ilgili faaliyetler bilgilendirici konferanslar (Aile içi ĠletiĢim ve Mutluluk, Mevlevilikte Kadın, Hz.Peygamberin Kadın Sağlığına Verdiği Önem, Kadın Hastalıkları, Zayıflama ve Kiloların Kontrolü gibi) ya da Karaman ilinin Türk Dili vurgusu ve yine Mevlana üzerine yapılan söyleĢiler ağırlık merkezini oluĢturmaktadır. Diğer bir konu ise açılan kurslardır. Kurslar genellikle el iĢi üzerine kadınların ev içi yaptıklarının biraz eğitimle zanaat haline getirilmesi Ģeklinde yorumlanabilir. Kimi zaman bunların sergilenmesi ve kermesler yoluyla yardıma muhtaç öğrencilere gelir sağlanması da söz konusu olmuĢtur. Faaliyetlerde en çok vurgulanan faaliyetlerden birisi ise spor konusudur. Kadınların yalnızca eğitilmeye, el iĢlerini

‡‡‡

http://www.karaman.bel.tr/FaaliyetRaporlari.aspx ••• http://www.karaman.bel.tr/FaaliyetRaporlari.aspx

(8)

8

geliĢtirmeye veya spora gereksinimleri varmıĢ edasıyla faaliyetler yapılması ilginçtir. Spor yatırımları kapalı spor merkezleri açmaya yöneliktir.

Faaliyet raporlarında yapılan SWOT analizleri incelendiğinde hepsinde aynı maddeler sayılmıĢ olmakla birlikte vurgulanan üstünlükler arasında sosyal belediyecilik anlayıĢının geliĢmesi, Karaman nüfus yapısı, teknolojik altyapıların mevcut olması, yönetimin adil ve tutarlı olması, ulaĢım sıkıntısının olmaması gibi teknik konulara yer verilirken; zayıf yönleri olarak ise, yeterli personel olmaması, kültürel tesislerin yetersizliği, arĢivleme sisteminin yetersiz olması, ilin yoğun göç alması gibi konulara değinilmiĢtir. Verilerden de anlaĢılacağı üzere vurgulanan konular teknik, altyapısal yani belediyelerin asli görevleri olarak sayılan hizmetleri kapsamındadır. Kadın ya da aile konularının hiçbir Ģekilde bahsinin geçmemiĢ olması bunların üstünlük ya da zayıflığının olmamasından mı kaynaklandığı sorularını akıllara getirmektedir.

2013 mali yılı performans programında misyonu, “Karaman‟ı maddi, manevi, sosyal, kültürel alanda modern bir Ģehir haline getirmek”, “kentin vizyonu ise, ekonomisiyle üretken, Ģehirciliği ile örnek, milli ve manevi değerlerini insanlığa sunabilmiĢ bir dünya kenti haline dönüĢtürmek” olarak belirlenmiĢtir. Performans bilgileri baĢlığı altında yer alan temel politikalar incelendiğinde kadına dair hiçbir hükme yer verilmemiĢtir. Dokuz kalem halinde sayılan politikalardan 7.sinde engelliler ve diğer kırılgan gruplardan bahsedilerek biraz zorlama da olsa kendine yer bulmuĢtur. Bu konuda performans ölçütü olarak da 1 adet kadın sığınma evinin açılması 2 adet de yeni kadın lokalinin yapımı gösterilmiĢtir. Ancak 2012 teftiĢ raporunda hala bir kadın sığınma evinin açılmadığı da dikkat çekmekle beraber, kadın sığınma evi olarak faaliyet göstermeyen sadece danıĢma ve çevre sığınma evlerine yönlendirici olarak bir merkez kurulmuĢtur****

.

Genel bir değerlendirme yapılması gereken hususlardan birisi de belediyede çalıĢan personel sayısıdır. 2008 yılında toplam 98 adet memur mevcuttur. 26 adet sözleĢmeli personel, 350 iĢçi personel vardır. 2009 yılının faaliyet raporlarında da yine aynı sayılar kullanılmıĢtır. 2010 yılında eğitime göre bir ayrıma gidilmiĢ ve 94 memur, 320 kadrolu iĢçi, 39 sözleĢmeli personel bulunduğu belirtilmiĢtir. 2011 yılında ise 130 memur, 254 kadrolu iĢçi, 42 sözleĢmeli personel mevcuttur. 2012 yılında 143 memur, 237 kadrolu iĢçi,47 sözleĢmeli personel vardır. 2013 yılında 168 memur, 41 sözleĢmeli personel ve 224 iĢçi vardır.(

http://www.karaman.bel.tr/FaaliyetRaporlari.aspx)

(9)

9

Görüldüğü üzere sadece sayılar ve statüler belirtilmiĢ, cinsiyet ayrımına göre dağılımlara yer verilmemiĢtir. Belediyeden bu dağılımı istediğimizde bize verdikleri bilgi ise 391 erkek çalıĢan, 48 kadın çalıĢan olduğu yönündedir.

Kadın Yoksulluğu ve Neoliberal bir Çözüm olarak Karaman Mikro Kredi Vakfı

Nisan 2013 Tarihinde “68 ilde 98 Ģube” ye ulaĢmıĢ olan†††† kurulan Mikro Kredi Vakıfları AKP vekili ve aynı zamanda bu vakıfların bağlı bulundu TĠSVA‟nin (Türkiye Ġsrafı Önleme Vakfı)nın mütevelli heyetinde bulunan Aziz Akgül tarafından 2003 yılında ilk kez Diyarbakır‟da kurularak baĢbakanın da desteğiyle bir nevi “deneme sürüĢüne” baĢlanmıĢ; Akgül‟ün ifadesiyle artan Ģube sayısıyla “53 bin, aileleri ile birlikte 300 bin kiĢi” mikro krediden yararlanarak “daha önce devlete vergi ödeyenlere yük olan bu vatandaĢlarımız, Ģimdi devlete millete katkı sağlayan bir noktaya” gelmiĢtir‡‡‡‡.

Karaman‟da ise vakıf yetkilisini ifadesine göre “belediyenin daveti”yle 2011 yılında belediyeyle bir protokol imzalanmıĢ, valilik belediye ve il özel idaresi ile birlikte mikro kredi uygulamaları baĢlamıĢtır. Vakıf yetkilisi belediye baĢkanın 2009 yerel seçim vaatlerinden birisinin de “mikrokredi “sağlamak olduğunu belirtmiĢtir; bu noktada Türkiye‟deki diğer Ģehirlere göre giriĢimcilik uygulamalarında bir gecikme olduğu ve bu tarihe kadar daha çok nakdi yardımlar ve diğer kermesler yapılmasına destek gibi baĢka tür bağlantılar kurulduğu tespiti yapılabilir. Türkiye Ġsrafı Önleme Vakfı (TĠSVA) Ankara Bölge Müdürü Nergis Keskin 2 yılda Karamanlı 561 Kadının yaklaĢık 633 bin lira kredi kullandığını tespit etmiĢtir. Nesrin‟e göre kadın giriĢimcilerin genelde kuaför, terzi, yiyecek sektörü, hayvancılık, evinden katalogla ürün satıĢı ve el üretimi iĢlerde faaliyet sürdürdüklerini kaydetmiĢtir.§§§§

††††

http://www.haberler.gen.al/2013-04-12/mikro-kredi-kullanan-53-bin-kadin-kendi-isinin-patronu-oldu/, Erişim Tarihi 22-09-2013

‡‡‡‡ Age. ••••

http://ekonomi.haberturk.com/para/haber/881403-ev-hanimlari-patron-oluyor, 28 eylül 2013, erişim tarihi 28 eylül 2013

(10)

10

Burada dikkat çekici olan mikro kredi uygulamalarının feyz alındığı fikir ve bu fikrin kavramsallaĢtırılması olan “sosyal iĢletmecilik” anlayıĢıdır. Mikrokredi uygulamasının fikir babası ġube sorunlusunun da belirttiği gibi Muhammed Yunus adlı BangladeĢli Bankacı ve kurduğu GRAMEEN adlı bankacılık sistemidir. Yunus ayrıca 2006 yılında “ekonomik ve sosyal geliĢmeye katkılarından dolayı” Nobel ödülü almıĢtır. “BangladeĢli iktisatçı Prof. Dr. Muhammed Yunus'un fakirlere kefilsiz, senetsiz, teminatsız sadece güvenerek küçük krediler verilmesi fikri, onların hayatlarını değiĢtirirken”*****

aslında Yunus bu kredileri faizsiz vermemekteydi, yani bu tür bir uygulama bankacılık sistemine uygun, “karsız” iĢ yapmayan bir uygulamadır. Yunus kendi felsefesini “sosyal iĢletmecilik” olarak tanımlamaktadır.

Krediden yararlanma süreci gelir getirici bir faaliyete baĢlamak isteyen 5 ihtiyaç sahibi kadının bir araya gelmesiyle baĢlamaktadır.

Fotoğraf 1: Kaynak: Yerel BASIN

*****

(11)

11

Fotoğrafta görüldüğü gibi kredi alım süreci ve daha sonra geri ödemelerin gerçekleĢtiği ev toplantılarında 5 kiĢilik grubu sosyal olarak birbirine bağlayıcı bir çeĢit ritüel her seferinde tekrar edilmektedir. Gözlemci olarak katılınmıĢ olunan toplantıda olduğu gibi kısa süren ve sadece tahsilata dayanan bir toplantının ardından kadınlar ayağa kalkarak yumruklarını sıkarak “Disiplin, Birlik, Cesaret ve “Ailemize baĢarı getireceğiz” sloganı atarak toplantıyı bitirmektedirler. Vakıf yetkilisi (Kadın,28, MKV)nin açıkladığına göre yumruk hem 5 kiĢiyi sembolize etmekte, hem de BangladeĢ‟te olduğu gibi “refah” anlamında kullanılmaktadır.

Sonrasında TĠSVA, yapılmak istenen iĢ ve mikrokredi süreçleriyle ilgili gerekli bilgilendirme ve eğitimi verirken, ilk kez baĢvuranlar, ilk yıl için 100 ile 1.000 lira arasında kredi almaktadır. 1 yıl vadeli verilen kredisini düzenli ödeyenlerin limiti ikinci yıl 2 bin liraya kadar çıkabilmektedir. Sonraki yıllarda meblağ katlanarak artmakta, her hafta TĠSVA‟nın saha tahsildarları tarafından yapılan ziyaretler sonucunda, giriĢimci kadınlar aldıkları krediyi; yüzde 15 hizmet bedeli (Vakfın personel ve iĢletme giderleri ile Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisini kapsamakta) ile beraber 46 haftada, haftalık taksitlerle geri ödemektedirler.†††††

Görüldüğü gibi miktarlar oldukça sınırlı; çoğu zaman iĢletme kurmaya yetmeyecek Ģekilde hane içi geleneksel üretimi pazar‡‡‡‡‡, hayır çarĢısı ve kermesler ve (Avrupalılar

baĢta olmak üzere) kiĢisel iliĢkiler aracılığıyla pazarlamaya dönüktür. Geri ödemenin yapıldığı, hemen hepsi örgü, dantel, nakıĢ örgü gibi el iĢleri yapan on kiĢilik kadın grubunun olduğu toplantıda kredinin onlarda “zenginleĢmeye yol açıp açmadığı” sorulduğunda hepsi biraz da alaycı ve sesli bir Ģekilde güldü. Verilen yanıtlarda bu sermayenin toptan ucuz hammadde alımı için faydalı olduğunu söylediler. Hemen hepsinin eĢi (iĢsiz olan bir kiĢi dıĢında) çalıĢıyor, kadınlarda destek olarak “ne bulduysa yaptıkları” düĢük ücretli iĢlerde çalıĢıyordu§§§§§; bu iĢler arasında yaĢlı ve çocuk bakımı, gündelikçilik ve

†††††

http://www.haberler.gen.al/2013-04-12/mikro-kredi-kullanan-53-bin-kadin-kendi-isinin-patronu-oldu/

‡‡‡‡‡

Haftada 3 gün kurulan Karaman semt pazarlarından birisinde (görece şehir merkezine uzaktır) yer ücreti almadan kadınların kendi ürünlerini satışa çıkarmasına belediye izin vermiştir.

••••• Eşi belediyede temizlikçi olarak çalışan kadın bunu “misal bazen para hiç olmuyor, elektriği suyu biz ödüyoruz” diyerek durumu özetledi. Bunun yanında kadınların vakfın tasarrufunda “bir lira” olarak bile biriktirebilecekleri hesapları bulunmakta: “Evde olsa haya huya giderdi, şimdi bi bakmışım tasarrufta 200 liram var”.

(12)

12

geleneksel kadın emeğinin kullanıldığı (ekmekçide, börekçide, yemek fabrikalarında çalıĢmak gibi) sigortasız diğer çeĢitli iĢler bulunmaktaydı. Yapılan gözleme göre kadınların nerdeyse hepsi doğumlardan ve çocuklarından kalan zamanda yapabilecekleri kadar gelir getirici çok iĢi bir arada yapan kadınlardır. Örneğin toplantıya gelini ve kızıyla katılan ve kredi kullanan yaĢlı bir kadının önünde oynayan torunu zannettiğimiz 4 yaĢında çocuk; annesi babası çalıĢan bir ailenin oğluydu ve kadın tarafından ücret karĢılığında tüm gün bakıcılığı üstlenmiĢti; yaĢlı kadın aynı zamanda örgü ve dantel örüp satmaktaydı. Kadınlara bir iĢletme açmayı düĢünüp düĢünmedikleri sorulduğunda hepsi küçük çocukları olduğunu ileri sürerek durumun imkansızlığına vurgu yaptılar. Verilen meblağın, azlığı geri ödemeyi kolaylaĢtırsa da; sadece eğer varsa varolan iĢletmeyi kısmen iyileĢtirmeye yeteceği ancak yeni bir iĢyeri kuramayacağı açıktır.

Ancak yapılan gözlemler cüzi miktar düzeyindeki kredilerin bile kadınların çalıĢamadıkları, ürün satamadıkları ve aslında çoğu zaman geçerli olan çalıĢtıkları “ama yetiremedikleri” dönemler için bile en azından “daha da yoksullaĢmaları” riskini engelleyecek Ģekilde iĢlevsel olduğu yönündedir. Kredilere talebin oldukça yoğun olduğu; kadınların bu kredilere gerçekten ihtiyaç duyduğu vakıfla yapılan görüĢmeler esnasında da gözlendi. Yetkiliye göre haftanın dört günü sürekli ve günde en az 3-4 sefer olmak üzere mahallerde tahsilatlar olmakta, kalan zamanda ise vakıf merkezinde yeni kadınlara kredi verilmektedir.

Vakıf yetkilisinin belirttiğine göre tahsiller kadınların mahalle bazında toplanması sonucu onların ayaklarına giderek yapılmakta, ancak dört hafta ödeme yapmayan bir kadın için yasal süreç iĢletilebilmektedir. Mikro kredi uygulamalarıyla ilgili TĠSVA nın açıklamalarının yer aldığı, yoksulların genelde borçları konusunda çok onurlu oldukları ve kredilerin tamamına yakının geri ödendiğinin bilgisinin yer aldığı medya haberleri bir tarafa; vakıf yetkilisinin de söylediği gibi kredinin beĢ kiĢilik birbirine güvenen kadınlara verilmesi sonucu borcun ödenmemesi durumunda yaptırım bütün gruba yansıtılmaktadır. Bu iĢleyiĢ aslında neoliberal giriĢimciliğin “sosyal sermaye” yaklaĢımıyla da uyum içindedir.

Yetkiliye göre vakfın isminde özel bir ibare olmamasına rağmen Karamandaki mikro kredilerden faydalananların hepsi kadındır ve kredi kadınlara yönelik olarak planlanmıĢtır. Bu M. Yunus‟un fikirleriyle paraleldir. Her zaman parası, güvencesi olana verilen kredilerin, yoksullara sadece güvenerek verilebileceğini savunmasıyla BangladeĢ‟te kredi özellikle kadın

(13)

13

yoksullara verilmiĢtir. Prof. Dr. Yunus, “kadınların tutumlu olduğu ve küçük parayı kullanmak konusunda daha yaratıcı oldukları” ve kadınların sosyal yaĢamdaki gücünü artırmak için kredileri kadınlara vermiĢtir. Vakıf yetkilisiyle olan görüĢmeden krediden ve “sosyal iĢletmecilik” iĢleyiĢinden sosyal beklentilerinin ne olduğu tam olarak anlaĢılmamakla birlikte (ki bu yetkilinin bilgisizliğinden ziyade iĢleyiĢle ilgili yeni sağ ideolojiyle malum bir belirsizlikten olabilir); kadının ekonomik kazancının artmasıyla “aile refahında” bir artıĢ olduğu beklentisi ortaya çıkmaktadır. Aslında sosyal yardımlar mantığında da olduğu gibi (Sallan gül, 2009: 64) krediler de kadınlara temel bir sosyal hak olmaktan çok, kadının aile refahını korumak amacıyla verilmektedir. Toplantı sonunda “ailemize baĢarı getireceğiz” sloganının atılması bu konuda dikkat çekicidir. ******

Yetkili vakfın hedefinin neden kadınlar olduğu sorulduğunda, kadının aile ve toplum yaĢamının “belkemiği” olduğuna ve “eğitimsizlik” sorununa dikkat çekmektedir. Gerçekten de TĠSVA‟nın geri ödemeler sırasında mahallede bir araya gelen kadınlara yönelik “özel gündem” programları vardır ve Ģubelerden bu kadınları belli konularda bilgilendirmesi beklenmektedir. ġube baĢkanına bu gündemin nasıl belirlendiği de sorulmuĢ, gündemin genelde milli günler ve haftalar olduğunu, ama kadınların ilgisini en çok çalıĢma hayatına (sigortasız çalıĢma, ücret ödenmemesi durumunda yapılacaklar) ve özel hayata dair (Ģiddet, boĢanma, ayrılma vb) gibi hukuki konuların ve medikal konuların çektiğini belirtmiĢtir. Bu toplantılarda kadınlar uzmanlarla karĢılaĢmamakta, ancak vakıf yöneticisi valiliğin sorun çözmek adına avukatların yardım alarak ve bilgilenerek toplantıya gittiğini söylemektedir. Dolayısıyla bu toplantılarla ilgili “sosyal” bir gündem belirlenmek istense bile mesai kredi tahsilatlarının sağlanmasına yönelik yoğunlaĢmaktadır.

Bunun yanında vakıf “sosyal iĢletmecilik” ve “giriĢimcilik” alanlarında merkezden gelen yetkililerin olduğu konferanslar düzenlemektedir. Bu yaklaĢımların vakfın rasyonalitesine uygun olduğu yapılan görüĢmelerde tespit edilebilir: Sosyal yardımlar yerine mikro kredi desteklerinin tercih edilmesi konusunda vakıf yetkilisi yardım mantığının “devlet malı deniz yemeyen…” yöntemi olduğunu, oysa kredi sisteminin ödenmesi zorunluluğunun vatandaĢı

******

Toplantı sonunda vakıfla gönüllülük iliĢkisi içinde bulunmayan; ĠġKUR‟tan tahsis edilmiĢ ve toplantılarda para tahsilatıyla ilgilenen genç kadın(23) toplantı sonunda baĢ baĢa kalındığında gülerek slogan attı: “kendimize baĢarı getireceğiz”.

(14)

14

çalıĢmaya ittiğini belirtirken “çalıĢmayan ve gönüllü iĢsiz erkeklerden” Ģikayet etmektedir. Diğer yandan aslında krediden baĢvuranlar arasında boĢanmıĢ, eĢi ölmüĢ ya da çalıĢamaz durumda “dul kadınların” oldukça fazla olduğu yetkilinin tespit ettiği bir durumdur. Bu süreç 1980li yıllardan sonra yapısal ve küresel yoksulluğun büyük çoğunluğunun kadınlarda ve tek ebeveynli ailelerde yoğunlaĢtığı tespitiyle uyum içindedir (Sallan gül, 2005:26).

Vakfın isminde özel bir ibare yer almamasına karĢın vakıf sadece kadınlara kredi vermektedir. Sadece kadınlara yönelik kredi vermesine rağmen Vakfın hem genel ölçekte (TĠSVA web sayfası ve dokümanları) hem de Ģube mülakatımızda “toplumsal cinsiyet/kadın sorunu” hakkında bir analiz ya da politika ortaya koymaması da dikkate değer bir durumdur. GörüĢmeciye “siz nüfusun kadın bileĢenin kendine özgü sorunları olduğunu, bir kadın sorunu olduğunu düĢünüyor musunuz” diye sorulduğunda “hayır kadını sorunu yoktur, kadınların pek çok sorunu vardır ama ” denmiĢtir. Hemen arksından mikrokredilerin sadece kadınlara verilmesi hatırlatılarak soru yinelendiğinde “bir sorun gerçekten var” denilerek, asla genel bir sorun olarak ifade edilmeden özel yaĢamında çevresinde bulunan kadınların yaĢadıkları Ģiddet sorunundan, toplumda evlenme vaadiyle kandırılan kadınlardan ve eğitimsizlikten yakınılmıĢtır. Burada kadın giriĢimciliğinin ve ekonomik gücün kadınları güçlendirmesi beklentisi olsa da; ekonomik ve sosyal beklentileri bağdaĢtırmak vakfın çalıĢmalarına bakıldığında kolay olmamaktadır.

Sosyal giriĢimcilik vizyonuyla birlikte sosyale iliĢkin makro politikalara ilgisizliğin yeni sağcı “sosyal dıĢlama”ya dayalı toplum düzeniyle ilgisi vardır; dolayısıyla bu dağınık anlatımlar politik ve bilinçli bir görmezden gelme olarak da okunabilir; kredi sağlayıcı bir kurumdan daha fazlası da beklenmeyebilir. Ancak mikro kredi derneğinin çalıĢmalarına iliĢkin belediyenin sosyal yardımlarını örgütleyen ve toplumsal cinsiyet politikalarının tanımlandığı yer sayılabilen Sosyal ve Kültür ĠĢleri Dairesinde bile “toplumsal cinsiyet” sorunlarına iliĢkin genel bir ilgisizlik, duyarsızlık ve bununla birlikte belediye düzeyinde vakıfla ilgili de genel bir bilgisizlik söz konusudur. ÇalıĢma MKV ye KSĠM‟den yönlendirilmiĢtir. Ancak vakıf imzaladıkları protokolün belediyeye sunulması gereken 2 aylık rapor zorunluluğu olmasına rağmen, eger kendileri vakıf olarak sonuçları belediyeye sunmazlarsa kimsenin arayıp ilgilenmediğini belirtmektedir. Yine MKV yetkilisi belediyede hiçbir birimin protokol ve vakıf hakkında bilgilendirilmediğini, kendisinin belediyedeki santrale ve birimlere giderek vakfı tanıtmak için çabaladığını belirtmektedir. Bu bilgisizlik

(15)

15

belediye yönetiminin toplumsal cinsiyet ya da bir “kadın” politikası ve sorunları tespiti eksikliğiyle uyum içindedir. Müdürlükte yönetici ve çalıĢanlar düzeyinde bulunanların bilinçli neoliberal-muhafazakar uygulayıcılar olduğu söylenemez; bir yandan kadınların istihdam edilmesi gerektiği söylenmekte, baĢta ev ekonomisi olmak üzere ülke ekonomisine katkıda bulunması gerektiği söylenmekte; ama bu tespitin yerel ayaktaki eksikliği, bu eksikliğin nasıl giderileceği ve varolan kadına dönük parçalı hizmetlerin bu bağlamda nasıl ele alınacağı konusunda her hangi bir çalıĢma, analiz veya düĢünce ortaya konulamamaktadır.

Faaliyet raporlarında “hanım” ve “bayan” olarak tanımlanan ancak “toplumsal sorun” tespiti yapmayan kadınlara yönelik özellikle muhafazakar temalı konferanslar, kurslar Ģeklinde sınırlı sayıda gerçekleĢen kent aktivitelerinin son birkaç yıldır yoğunlaĢtığı ama belediyenin bir kurum olarak bir “kadın veya aile” politikası belirlemediği, bu konuda sorumluluk almadığı görülmektedir. Diğer yandan eksiklik Karaman Ģehrinde sayısı çok fazla olan ve çalıĢmaları nerdeyse her eve ulaĢmıĢ dindar vakıf ve dernek çalıĢmalarıyla kadınlarda “kamusal” bir beklentiye yol açmayacak Ģekilde tamamen içerilmiĢtir. Ev toplantıları haricinde kadınların en yaygın sosyal faaliyeti belediyenin “hayır çarĢı”nı açmasıyla birlikte resmileĢtirdiği aynı zamanda Ģehrin “kamusal alanında” karĢılaĢılabilecek tek faaliyet olan “kermes” faaliyetidir. KSĠM ünün Karaman‟a özgü en büyük iki sıkıntıdan biri olarak “yeĢilin ve parkların azlığı” tespiti; ancak konuĢmanın ilerleyen bölümlerde hizmet olarak altyapı ve asfalta yaptığı vurguyla “durumu iyi olanların park talep ettiğini” belirtmesi; kadınlara kapalı binada hizmet veren “hanımlar lokali” kurslarının para kazandırmayan boĢ zaman uğraĢıları olduğunu ifade eden küçümseyici ifadeler (ki bu ifadeler giriĢimciliği dolaylı yoldan övmektedir) “kamusal alan”ın neoliberal yeniden tanımlanması sürecinde çok aktörlü bir sürecin iĢleyeceğine duyulan neoliberal inanca rağmen bile; bu aktörlerin arasında “ tali” ihtiyaçları ve formel istihdam dıĢı pozisyonları nedeniyle küçümsenen kadınların bulunmadığını gösterecektir.

(16)

16 KAYNAKÇA

Alkan, A. (2005) Yerel Yönetimler ve Cinsiyet : Kadınların Kentte Görünmez Varlığı, Dipnot: Ankara. Buğra, A.(2012) “Türkiye‟nin DeğiĢen Refah Rejimi: Neoliberalizm, Kültürel Muhafazakarlık ve Yeniden Tanımlanan Toplumsal DayanıĢma” , Türkiye’de Refah Devleti ve Kadın, der. S. Dedeoğlu ve A.Y. Elveren, 2012, ĠletiĢim: Ġstanbul.

Buğra A. ve Keyder Ç. (2003) Yeni Yoksulluk ve Türkiye’nin DeğiĢen Refah Rejimi, UNDP :Ankara

Dedeoğlu, S. ve A.Y. Elveren (2012) “Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet, Toplum ve Refah Devleti” Türkiye’de

Refah Devleti ve Kadın, der. S. Dedeoğlu ve A.Y. Elveren, 2012, ĠletiĢim: Ġstanbul.

MemiĢ ve diğ.(2012) “Kadınların Ev KadınlaĢtırılması: Ücretli ve KarĢılıksız Emeğin Toplumsal Cinsiyet Temelli bir Analizi”, içinde Türkiye’de Refah Devleti ve Kadın, der. S. Dedeoğlu ve A.Y. Elveren, 2012, ĠletiĢim: Ġstanbul.

Özdoğan, F.(2009) Yoksulluk Kültürü YaklaĢımına EleĢtirel Bir BakıĢ, BaĢbakanlık Sosyal YardımlaĢma ve DayanıĢma Genel Müdürlüğü, BasılmamıĢ Sosyal Uzmanlık Tezi: Ankara.

Sallan-Gül, S.(2009) “Refah Devletinin DönüĢümünde Kadın Haklarında Annelik Hakkından Calısma ve Aile Sorumluluğuna GeçiĢ”, Ġnsan Hakları Yıllığı, TODAĠE Yayınları, Cilt 27, 2009, s. 49-74. ---(2005), “Türkiye‟de Yoksulluğun KadınsılaĢması”, Amme Ġdaresi Dergisi, Cilt 38, Sayı 1, Mart, s. 25-45.

Sancar, S.(2012) Türk ModernleĢmesinin Cinsiyeti, ĠletiĢim: Ġstanbul Topal, A.(2012) “Yeni Sağ”, Siyaset Bilimi, Yordam: Ġstanbul.

Referanslar

Benzer Belgeler

Feminis er yanh bt tutur a yaprlan 9e- kimlerde kadmlda bakan erkek karakterlerin sayrca go( buna kar$m erkek- Iere bakan gok az kadln olugunun bunun bir ispatr

Her ne kadar neo-liberalizm yerelleşmeyi yetki ve görevlerin merkezi yönetim yerel yönetim, sivil toplum ve özel sektör arasında paylaşılmasını ön görse de

Erkekler daha duyarlı olma konusunda, kadınlar ise daha dolaysız ve daha sonuç odaklı olma.. konusunda

5-Yakın olun: Siz ne kadar geri çekilir ve serbest alan isterseniz o peşinize daha fazla

Engelli bireylerin kamusal hizmetlerden memnuniyet düzeylerinin araştırıldığı ve aynı zamanda, vatandaşların hem hayat standartlarını hem karşılaştıkları öncelikli

Dünya Sosyal Forumu Tertip Komitesi taraf ından organize edilen yürüyüşe, Brezilya Komünist Partisi, Brezilya Eko-Sosyalist Ağı, Para Eyaleti Tarihsel Miras Enstitüsü,

Bunu çeşitli geli şmelerde görmek mümkün: birçok ülkede nispeten daha toplumsal refah odaklı hükümetlerin iktidara gelmesi, hükümetlerin korumac ı politikalara

aethiops işçilerinin 540 nm (+) vs 640 nm (-) ayırımı deneyindeki a) Kontrol test 1-2, b) kritik test 1-2, c) Kritik test 3-4’teki seçim frekansları ve d-f) Bu