• Sonuç bulunamadı

Başlık: BURSA UMUMİ KüTÜPHANESİNDE VETERİNER TARİHİ YÖNüNDEN BİR ETüDYazar(lar):ERK, NihalCilt: 5 Sayı: 3.4 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001794 Yayın Tarihi: 1958 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: BURSA UMUMİ KüTÜPHANESİNDE VETERİNER TARİHİ YÖNüNDEN BİR ETüDYazar(lar):ERK, NihalCilt: 5 Sayı: 3.4 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001794 Yayın Tarihi: 1958 PDF"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BURSA UMUMİ KüTÜPHANESİNDE VETERİNER TARİHİ YÖNüNDEN BİR ETüD

Doç. Dr. Nihat ERK

Marnleketimizin zengin kütıüphanelerinden biri olan Bursadaki 'kütüphane 1948 den beri (lBursa Umumi Kütüphanesi» ismini ta.c?ı-,maktadır.Yeni kitaplar ve okuma salonu şehrin merkezinde eski kü .çUkbir camiyi işgal etmektedir. Eski eserler ise Orhan Camisinin yan

tarafında, ona bitişik kargir bir kısma yerleştiril'miştir. 6-8 kişilik bir okuma yeri vardır.

Küıtüphanenin kitap mevcudu ve mevzular hakkında Maarif Ve-kaletine yazılanyazıdan ve tasnif defterlerinden çıkardığım malümat şudur: Bursa Umumi Kütüphanesinin bugfuı için kitap mevcudu 39.580 olup bunun 26.943 adedi 'Iıürkçe, 9,947 si Arapça 142 si Farsça ve 2,548 adedi de diğer dillerdedir. Oman camisi içindeki eski kitap-lar kısmı Bursada evvelce mevcut bir kaç kitaplığın birleşm~i ile meydana gelmiştir. Kütüphane, iŞ günlerinde çalı;c;;anlannda istifade .edebilmesi için, pazar günleri açıktır; 'yalnız cami içinde olduğundan cuma günü bütün, cumartesi sabah yanm gün kapalı bulunmaktadır. Açık olduğu saatler 91~, 13,30 18 arasıdır.

-UmUJmiKütüphanenin kısımlan ve ihtiva ettikleri yazma eser adedi,: Haraççıoğlu 1599yazma eser (bu rakamların 2-3 oynayabileceği tasnif memuru tarafından belirtilmiştir), Ulu cami kısmı 1915, Genel Kütüphane 1702, Hüseyin Çelebi kısmı 881, Orhan Kütüphanesi kıs-mı 690, KurşuIiluoğlu kıskıs-mı 115, Halkevi kıskıs-mı 20, Milli kısım 128 adet yazma eser ihtiva etmektedir. Yalnız Halkevi ve Milli'nin kitap--rarı Orhan Kütüphanesinde değildir.

Bu kütüPhane kısımlarının ayrı ayrı tasnif dıeflterlerimevcut-tur. Ufak farklarla yazma eserler şu mevzulara ayrılmıştır: Kur'an. tefsir, hadis, usulü hadis, fıkıh, usulü fıkıh, kıraat, tasavvuf ve mev'.

iza, edebiyat, tarih, tıp (tıp veı felaha), heyet (hikmet ve riyaziye, hen-,dese de dahil), evrad ve havas, akaid (akaid ve kelam), ilmi vazı ve adap ve munazara, mantık, lugat, nahiv, sarf, meani, ,tabiiyat ve muh-telif kitaplar.

(2)

ERK

Bazı defterlerde mecmualar da numara alarak bildirilmiştir. Kü-tüphanelerde veteriner tababetine ait kitaplar tııp bölümünde bildi. rilmE:ktedir.Bu vaziyet daha evvelce çalıştığımız İstanbul kütüphane-lerinde de ,böyledir. Defterlerde tıp sütunu tetlkik edildikte, veteriner tababete ait olanların ayrıca bildirildikleri görülür. Nadiren veteriner taba'bete ait eserler beşeri tıp kitapları arasında da bulunabilir.

Bursa U:mumi Kütüphanesinin bu 'kısımlarında yaptığımız tet. kiklere göre; Ulu Cami kısmında tıllba ait muhteliıf dillerde 21 adet eser vardır. Bunlardan biri funi Sina'nın Kanun adlı eseridir. Bu 21 kitap arasındaveteriner ta'babete ait ki'tap yoktur.

Hüseyin Çelebi kısmında tıllba ait 26 kitap mevcuttur. Bunlardan

833 numarada 'kayıtlı olan, veteriner taıba:beteait, arap dili ile yazıl-mış bir eserdir. Bunun istins8Ih tarihi hicrl 856

=

1452 miladidir. Mü. ellifi teSlbit edilememiştir.

Haraççıoğlu kısmında tıp mevzuunda arapça, türkçe, farsca 48

eser vardır. Bunlardan ,1122numarada kayıtlı «Naserin ismi ile mam! ve tarafıımızdan haıbilitasyon mesaisi olarak incelenımiş çok kıymetli (belki de dünyada en kıyımıetlinüsha) bir ki'tap mevcuttur.

Genel Kütüphane ismini taşıyan kısımda (Umumi Kütüphane için. de nedense genel kütüphane ad'lı bir kısım mevcuttur) bir çok şahıs-lara ait kitapların toplanlIn'ası tie meydana gelmiştir. Her şah<;a ait ayrı tasnif defteribulunmasından ve modern usulde henüz tasnif ya-pılmadığından mevzuları ayırmak çok güçtür. Defterlerden dikkat-le incedikkat-lenmek suretiydikkat-le çıkardığıJmlZtııbba ait eser miktarı 24 dür (bu gün mevcut defterlerde son yıllarda her mevzuuda teberru edilen 500 kitap arasında tıbba ait olanlar bilinmemektedir). Bu kitaplıkta bu. lunabilen tı'bba ait 24 eser arasında ikisi veteriner tababete aittir. 2114 numarad'a kayııtlı olan «Feresname» adı ile farsca yazılmış iki eser bir kitap halindedir. TüI'kçe alınaması selbelbiylebu defalık tara-fımızdan incelenemedi. 1551 numarada «Tıibdan bir risale» ismi ile kayıtlı olan kitap türkçedir. Bu kitapdan yaptığımız incelemeler aşa-ğıda yazılmıştır.

Kurşunluoğlu kısmında tıbba ait bir tek kitap vardır. 149 nurna. rada kayı.tJ.ıolan bu eser Abu Rayhan al-Birfuıi'nin meşhur ((Kitap aL Saydala» eserinin bulunabilen en eski kopyesidir. Hicn 678=1260 mi-ladi yıllarında istinsah edilmiştir. Bu kitaplıkta veteriner tababete ait bir şey bulunmamıştır.

Orhan kitaplığı kısımıncta ise 12 kadar tıblba ait kitap bulunup bunlardan 1121 numarada kayıtJ.ı bulunan «Baytamame» veteriner tababete ait olduğundan tarafımızdan incelenerek aşağıda bilgi veril. miştir.

(3)

Biz, Bursa UmUımiKütüphanesinde bulaJbildiğhriiz veteriner ta-habete ait eserlerin tür~çe olanlarını incelemiş bulunuyoruz. İleride geriye kalan bir arapça bir de farsca olan 2 kitap incelenecek olursa. Bursa Kütüphaneler:nin veteriner tarihi yönün::ien incelenmeleri ta-mamlanmış olacaktır.

Yukarıda zikredilen veteriner tababete ait türkçe iki eserden Or. han Kitaplığı No: 1121 de kayıtlı olan ve ((Baytamame» ismini taşı-yan kitabın son sayfaları eksiktir. Müellifi, müstensihi veya tercü. manıbelli değildir, yalnız kağıdmabakılarak XVI ncı asırda istinsah edildiği tahmin edilir. 18 yaprak, divan benzeri yazı, her sayfada 17

satır, sayfalar 20,2 sm. x 14,5 sım.,yazılı kısım 17,5 x 10,0 sm. dir. Deftere göre kitabın yazarı Aristo'dur ..Bu hata şuradan doğmak-tadır: Bütün baytarnamelerin ilık sayfalarında Aristo'dan hayranlık la bahsetmek bir adet olduğundan bu kitapta da aynı şey yapıl'lD.LŞ-tır. KitaJbın ilk sayfai;llll okuyan tasnif memuru da Aristetalis (Aris-to'nun türkçe mıodifikasyonu) ismini .müellif olarak kaydetımiştir. Yoksa Aristo'nun böyle bir eseri yoktur. Veteriner talbaıbeUeçok me~-gul olmakla beraber hiç b~r zaman ayrıca bir baytarname yazmamış-tır. Değil ki ileride görüleceği ÜZerekitabın muhteviyatı, Aristo'nun bilgisinden ve onun «Histori'a Animalum» isimli bÜYÜkeserinde vete' riner tababete ait verdiği maiJ.ütma,ttangeridir.

Ayni esastan tercüme veya istinS'ah edinmiş diğer baytarname, ge. nel kısımda No: 1551 de «TlIpdanbir risa1e» adı ile kayıtlı olarak bu-lunmaktadır. Yazı itiJbariyle daha okunaklı olup son kısım tamam. dır. Bunun da ne müelli!i, ne de varsa tercümanı belli değildir. Yal-nız bir evvelki k:tapla satır s'atıra uymaktadır. Baştan kayıp I)irkaç sayfadan sonra mevcut ilk sayfada atın iyi vasıflarını tarif etmekte-dir. 62 iyi vasıftan ıbahseder. Bazıları doğru ise de solaklık gi!biyersiz şeylerde vardır. İyi özelliklerin hepsi bir atta bulunursa çok iyidir. Hiç olm,azsa bunların 12 si bulunımalıd.ır; 3 ü kadından, 3 ü deveden 3 ü sığır ve 3 ü de katırdan geLmelidir.Yüz güzelliği, bedeninin na-zikliği. ve boyunun uzunluğu ile kadına benzemeli, k:rpikli oluşu, boy. nUn uzunluğu ve sinirlerinin katılığını (adeleLerinsert oluşu) deveden a1imalıdır.Sığırdan; sığır ka.buk:lu(?), sığır hurdelu (?), ve sığır karın-. lı oluşu, katırdan da katır kı1ıklı, katır kuyruklu, katır kulaklı oluşu, alanalıdır.

Bundan sonra atlann donlarından bahsedilmektedir, ayrı ayrı tarif edilmez, sadece hangi donların hQı.5agitıt:gi bildirHmiştir. Doru at ma.'klbuldur,al at da iyidir, yelesi, kuyruğu uzun olımalıdır.Kula at hünerli olur. Yağız at yiği,t olur.

(4)

de-ERK

ildir. Testislerde Ibeyaz benler bulunması makbul:J.ur. Boz at (?) çi-il at (?), sıçan tüylü aıtlar göze çirkin görülürse de sağlam olurlar. uya sol ayağı ile giden, kısrak görünce kişnemeyen atlar, şaşı gözlü tlar iyi tutulmazlar.

Bundan sonra atların hastalıklarından bahsedilmektedir. Atın 27 astalığı vardır. Bunların türkçe olmayan adları sayıldıktan sonra at-arda yaş tayininden bahsedilip daha sonra birer birer hastalıklar ele

lınmıştır. Bahse:J.ilen 27 hastalık: İntişar, kdap, vehas, cüzzam, şem~. zer. şikak, hamer, uasur, baras, mücevveda, nemle, nerfha, milh, fia, se. etan fıtık, maktak, feas, sekeI"gu, hünak, debu, maal, asas, seal (imal). a'mza, bere (humma) dır.

Hastalık sebepleri: Kızmış (vücudu ısınmış) ata su vermek, terli ktn su vermek, ham (antremansız) ata binmek, at terli iken

durdur-k atın hazan vadurdur-ktinde yağmurda ıslanması, güneşte kalması, gec(; oğukta kalması en başta gelen hastalık sebeplerindendir.

Eğer at tez semirtilmek istenirse; çul u arkaS1nda olup yağmur ve üneşten korunmalı, yeri sıcak veya soğuk olmaımalı, ürkütülmemeli, er ~ün 130 dirhem erinmiş arpadan başka yonca, tczsuz saman, buğ-ay verilmelidir. Suyu bağlı olduğu yerde içirilmelidir. Yemi ayıkla-ıp verilmelidir. Yaz günü günde bir kere tımar edilmeli, yelesi, kuy-k ve butlarının arası silinmelidir, ayakları da ılık su ile yıkanmaIl.

ır.

Atın yaşını bilmek bahsinde hiç bir kıyımet ifade etmiyecek ma-umat verilmektedir. Atta evvela iki alt, sonra 2 üst dişler çıkar (han-i aylarda çıktığı kaydedHm€lmiştir) bunlara inbat denir, onların ya-ında 2 diş daha çılkar bunlara da vesdad denir daha sonra onlarır. anına çl'kanlara rubaiyat denir. Ve atın 32 (?) dişi olur. 3 yaşına ge-ince süt dişleri atılır, 4 üne kadar böyle kalır. Altısında bir yan dişi

ınır, 8 yaşın da dişlerin ucu değirmi olur, 9 yaşında dişlerde arpa irecek kadar çukurluk olur. 10 yaşından sonra atın yaşı kimse tara fından bilinemez, hatta. bazan 10 yaşma kadar da bilinemez, bazan da

,işlerin ön tarafı hayvanı genç göstermek için dağlanır.

Kitapta dişle yaş tayini hakkında verilen bilgi bundan ibarettir "rilldüğü üzere ilmi kıymeti yoktur.

Hastalıklar bahsi «Sakağu)) ile başlar, bura:J.a malleus ve gurm'a enzer hastalıklar tarif edıHmiştir. Sakağu iki türlü olur; burun de. iıklerinden irin akar, hayvan burnunu duvara sürter, hırhır eder. Te-avi için burnun iki yanlarından kan alınır. K8.fur ve zafran burun eliklerine üflenir., menekşe yağı sürülür. Bunlarla iyileşmezse hay-anın burununa oğlan eşi veya 'pis kan sürülür, iyileşmediği takdirde at biniUp koşturulur. Gene iyileşırnezse burnu kazınıp çeşitli ilaçlar

(5)

t

Veterlner Tarihi Etüdleri

sürülür. (Daha eski tarihlere ait baytarnamelerde malleus UInumiye Lecerrahi usulerle tedaviye çalışılmaktadır.)

2 --- Sekergu: sakagu'nun ilkinci şekli olan sekergu terlemi hayvana su vermekten olur. Böyle hasta attıksırır (öksfuür?,) bu nundan sarı su akar, ayağı ile burnunu kaşır. Tedavi için bir evv kindeki ilaçları verir y.alnız ana ilave alarak, (eğer tarif edilen ha talık gurm ise, faydalı gelebilecek alan) inhalasyan tavsiye eder. B nun için de bezir yağı kaynatılıp atın tarıbası ile burnuna takılır.

Sakağu'nun diğer bir şekli de boğazın iki yanlarında olur, ha

van burundan nefes alamaz, içtiği su hemen burnundan gelir. At ö

sürmeğe başlarsa fena alamettir. Bu hastalık da laringitis, pharingiti yahutta başka bir şey alabilir.

Bevasır: Burun deliği içinde 'siğiller (papillom); bazan sarı akar, zift, çam sakızı ile ilaçlar yapılıp sürülür. Görünür yerde kesrnek en iyisidir. Bunlar burunun üstünde alursa aynı şekilde teda vi edilir. Göz kenarında olan siğiller kalaykanarlar, tedavi için atı kendi kılı veya iprişimle bağlanır, düşünce yerine yağ sürülür.

Demregu; atın göz kenarında olur, insan ve buzağıda da görülü (Trichaphytan?). Tedavi için tuzla, sabunla iyice yıkanır, nişadırl ilaç sürülür.

Nasur: Cerahata nasur (apse?) denir, cemhat alan yer derIl'irI dağlanır.

Gözünde keyh olmak (?); terli iken su vermekten veya soğuk ta dUlımaktan olur. Göze kırlangıç pisliği üflemekle tedavi edilir.

Atın gözü, ağaç girmesi ile yaralanırsa; bezir yağı ile sağan dÖğü lüp sürülür. Gözde kan varsa, kapağı kaldırılıp soğuk su püskürtülür deniz suyu daha iyidir. Göz çapalklanmasına (conjunctivitis?) karş horaz kanı sürülür.

Atın başını canavar (zehirli bir hayvan?) sokarsa atın başı şişer ağızından ve burnundan sarı sular akar, başını kaldıramaz. Buna kar şı sığır yağı, tiryak ve zeyti tayyip ezilip atın burnuna dökülür.Ze hirli ot yemiş olan at kendis'ini yeriden yere vurur. Böyle atın alt du dağı yarıImalı, sığır ve tavuk pisliği y,edirilmelidir. •

D'd.makşişmesi; at yem yemez, tedavi için atın ağzına sopa kanurı baş yukarı kaldırılıp damaktan sivri bir şey ile kan çıkarılır sonra tuz~ la ağulur.ı

Atın bağazına sülük yapışmış ise; hayvan başını aşağıda tutar dili sarkar. Sülük görünüyarsa elle çıkarılır, uzak ise bir sopaya sa Tılmış bez tuzlu su ile ıslatılır sokulur, sü1ük ayrılır düşer. Bağaz yakın ise bezir yağı kullanılır (?).

(6)

ERK

Dil şişmesi; dilin altı neşterle açılır ksan akltIlır.

Atta diş ağrısı (gingivitis?); yem'in içinde taş olursa husule ge-ir., hayvan başını aşağıda tutar, tedavi için çeşi-tliilaçlar tavsiye edil.

ektedir.

Atın boynundaki hastalıOdar; atın boynunda doluca (tetanaz?, ro-matizma?) olunca boynu ~lmez. Tedavi için boynun iki yanların-an (V. jugularis) kyanların-an aıınir, geçmezse neft yağı sürülür. gene iyi olmazsa kaz ayağı biçiminde dağ vurulur.

Atın boğazında hunak (pharingitis? laringo-pharingi,tis?) inerse boğazı şişer,hırlar, tedavi için hemen kan alınır, kurtulması güçtür. Atın içi gitm~i (ishal ?): soğuk geçmesinden, yem üstüne S11

vermekten olur. Tedavi için hayvan aç bırakılır, palamut, mersin to-umu döğülür sığır iç yağı ile yumrul,anıp ata yutturulur. İyileşmez-se soğuk suya sokulur (?). Burada hayvanın suya sokulması ve has-talığı bedenin göğüs kısmına ait yerde anlatılması furbür şüphesini uyandırmaktadır.

Atta beı ağrısı olduğu zaman dağ vurulur.

Solugan; hayvanın kolunun seğrilmesinden .(?) ıçme yel dolar. (Anfizemin sebebinin bu derece ampirik tarifine daha önce rastlama-dım). Tedavi için burundan ilaçlar damlatIlır.

Atın boynunda ok ve kılıç yarası olup damar kesilmişse; eski pa-muk yumurta sarısına hatırılıp sarılır.

Atın iÇ hastallıkları:

Sancı; ata terli iken su vermekten, üşütmekten olur. Sancılı at yatıp yuvarlanır, kaşanaunaz (itirar çıkaramaz), sık sık solur. İlaç ola-rak tiryak şarapla ezilir zeytinyağı ilave edilip ılıtılır, 81tınburnuna damlatIlır. Ata binilip terleyinceye kadar koşturulur. Karın iki kişi tarafından ağaçla oğulur, terslemezse (defekasyon olimazsa) makat-tan s8lbun sdkulur yahut zeytin ve bezir yağı sürülüp pislik elle

çı-karılır (rektal müdahale).

Atta öksürük (?); terli iken SU verımekten, yem ile tavUk pisliği

yedirilmekten meydana gelir. Tedavi için 6 yumurta sirke içinde

veri-lir.

Atın ayağındaki hastalıklar: atın ayağında nefha (?); hayvanın kolu (ön bacak) kaskatı olur (omuz topallığı ?) iki ayağından kan' alı-nır. Hatıni, papatya, kepek ve tuz şarapla karlŞtmlır nefhalı yere Sı-cak olarak konur, çıban husule gelirse bıçak ucu ile açılır. üzerine yumurta sansı ve zeyt sürülür.

Atın ayağına su inmesi; terli iken su vermekten olur, iki ön

(7)

ğın aşıklıarı şişer,' yürüyemez (form?), dağlanarak tedavi edilir. Dağ kemiğe kadar derin olmalıdır.

Arpa tutması (arpalama?);, ön ayaklarLn siniri (adaleleri) tutu-lur_ Tedavi için ilki ön ayaktan kan alınır, suya çekilir, iyileşm€zse ye-mini ve suyunu azaltirnalıdu.

Ayaklarda (ıbacaklar) sıraca (lymphanıgWs?); başlar husule gelir irinlenir, eğer tedavi edillmezse yanında bir daha çıkar, yayılır, bazan arka ayağına (ibaeak) çılkar. Tedavi için görünür görünmez dağlanma.

lıdır .

Hunay; kulak arkasından gelip atın ön baeağına iner, iki damar-'dan, karın aitından iki arka bacağını geçer. Encuf denilen damarlar çıkar, çıbanlar. olup akıntı gelir (lymphangitis malleosa ?). Böyle has. ta hayvan yanına başka hayvan bırakılmaz, çünkü bulaşır.

Ayakta bıcılgan (beILgan),olursa s,abunla yıkanır 've yağ sürülür. Mılh değmesi; sılkıca nallamaktan olur, hayvan ayağını basamaz. Nalın ffiıhlarını bir bir muayene etmek lazımdır. Hangi

mm

d€ğmişse hayvan gocunarak belli eder.. O mıh geri çekilmelidir. Bu tedbirlerle geçmezse mıh derine gitmiştir. Çekilen ml!hın deliğinden kan çıkarsa bir şey koymak istemez, cerahat çıkarsa irin temizlenir, katranlı keçf' konur.

Tırnak çatlağı; çeşitH ilaçl-arla tedavi edilir.

Topuk çalan atların topuklarına geyik aşıikları ipe dizilip bağla-nır, öylece binilir. Hayvan topUtkçalma huyundan vaz geçer.

Atın gövdesıindeki hastalılklar:

Uyuz; araz verilmemiştir, bezirli ilaçlarla tedavi edilir.

Atın gövdesinde urlar; dibinden bağlanır, kopup düşünce kanar. sa dağIanır.

Atın saıfrasının çılkması (prolapsus recıti); ağır yük taşımaktan olur. Mazı, şap ve diğer ilaçlar karıştırılıp anus'a sürülür. Dışarı çı-kan kısım kesilir yahut ibrişimle dibinden bağlanır (?).

Atın gö;vdesinde demir (kurşun?) kalmışsa.; yeri açılır, sıkılıp çıkarılır. Derin yerde ise açılm.az, demir yürür, bir yerde durur, o zaıman çıkarılır.

Gövdenin hastalıkları burada hitirilip tekrar bacakların uç kı-sımları hastalııkJlarma geçilmiştir.

İncik kırılması halinde; kın,k kemikler yerine konup (nasIl ko-nulduğu tarif ejilmez) tahta celbirelerle sarılır. Hayvan askıya alınır 40-50 -gün askıda bırakılır.

(8)

E R K

Atın gövdes,inde ve bacağInda nasur; bir şişli'k baş verir, bir iki yıl işler (botryomycose?). Tedavi kısmı okunup anlaşılmamrştır .

.Atın kılıç yarası ile barsaıklarımn çıkması (evantratlion); barsak-lar yaralanmamış ise yıkanıp yaradan içeri konur. Yara küçükse büyü-tülür sonra iprişimJle dikilir (?)., üzerine yltmur'ba sarı sı beze dökülüp bağlanır 3-4 gün şonra açılır.

Fıtık; hayvanı zorlatmaktan olur. İçi yumuşaktsa üzerine çirişli ilaç .bağlanır, yemi ve suyu az verilir.

Kuduz; bu hastalık çakal, tilki, kurt, köpekte olur. Böyle kuduz bir hayvan tarafından ısınlan atın gözleri kızanr, dili sarkar salyası akar, başını aşağıya tUltar, yiyıip içmez, sallanır ve sürçer. Hayvancta-ki ısırık yarasına e,kımek sürülüp. bir baş'ka hayvana verilir, hayvan bunu yemezse veya yeyip te ölürse yara kuduz hayvan tarafından mey-dana getiri1'miştir. Bu şekil teşhis usulüne (?) XVI ncı asırda yazıl-mış diğer baytarnamelerde de ra;stlanmaktadır. Bulaşık ekmek tavu. ğa yedirilerek denenm~ted'ir (?).

Hastalııklar kısmı burada bitmektedir. Bundan sonra kitapta hij yen bahsine geçilmiştir: At, yaz ve kış çulsuz bı rakümaım alı, yerin' daima ,temiz tutmalı, sidiğine ve ,gaitasına bastırıl'miamalıdır. Ahırda serbest bırakılmamalı, gübresi kurutulup tekrar altına serilmelidir: Yem iki defada, gün batmadan v:erilmelidir. Ayaklar ılık su ile yıka-nıp, tımar edllmeli, hay:van üç günde bir 'gezdirilmelidir. Uykusuz bı-rakılmamalı, atın üstündeyken konuşulmalffialıdır (?) At yavaş yü. rürse yorulur, binün de raihat olmaz. At binicis:ni hemen tanır. Ko-nak yapıldığı zaman acele yem ve su vermemelidir, dinlendik~~n sor.. ra önce biraz su verilir, sonra ıbiraz yem verilir, sonra gene su verilir ve nihayet yemin geri kalan kısmı verilir. Sert yıerde hızlı koşturul-mamalıdır. Nalsız ata binrrnek lazım gelirse bir yaşlı kUrbağa ezilip. ateşte ısıtılıp atın taıbanıarına sürülür (?). "ÇöLde yaşıyan kavimler atlarını nallamayıp böyle yaparlardı.v denerek bu acaip usule misB.! de verHmektedir.

Yarış atlarının bakımı: Karanbk olduktan sonra ahırda bagla-mak ıazımdır, gemini ağzında, çulunu sırtında tu.bmak gereıkir. At bir gemi ise, gem dümendir. Yarıştan evvel 10 gün yemi ve suyu biraz azaltılmalıdır. Yarış günü atın kulağına söyleyerek haber vermelidir. At bunu anlar, ahırdan çıktarıldığı zaman gözleri kızaıımıştır. Yarış yerine kadar binilmemelidir. Terbiyeli bir at ise yarış yerinde işer ve tersler. Yarış için işaret. verilince başını salıvermeli, hafif hafif yanI ar-.dan vurmalı, dizgini doğru tutmalı, başını sağa, sola, yana. öne

(9)

mamalıdır. Yarış bitince dunnayıp yavaş yavaş gezdirmeli, çuUama ~ı sonra biraz yem ve su vermeli.

At çayırda iyi atlamazsa başka yere götürmeli. Çünkü Allah ü bin çeşit ot yaratmıştır, bini insanlar için, bini hayvanlar, bini de cin ler (?) içindir. At aziz bir hayvandır, söz söylemez ama emre itaa eder.

Bundan sonra at hakkında bir beyit yazılmıştır. At didükleri dUr cihanda murat

Muradına erer. her kim ki bine at

Bundan sonra da at alınırken şunlar unutulmamalıdır: Gemdni sert çiğneyen atı alma.

Huyunu bilmediğin ata binrne.

Burada biten kitabın sonuna tercüman veya müstens.ih şunu ila-ve etmiştir: «Bu kitap çokgenişti, biz onu küçülttük, teferruatını çı-kardık, netekim bir avuç buğday anbardan)).

Ki,tabın, at seven, atlarla yakın ilgisi olan fakat veteriner ta'ba betle hiç de meşguı olmamış bir kiımse tarafından kısaltıldığı iddia edilebilir.

Hastalık bahislerinde kıymet ifade edecek hiç bir şey yazılmamış tır. Çok eski baytarnamelerde bile raslanan sıra buııada karma karı-şık olmuştur. Fakat daha sonraki, XVII nci ve XVIII nci asırlarda ya-zılmış olan baytarnamelerin bazılarında görülen müstekreh tedav' usulleri yoktur. Hijyen bahsi daha iyicedir. İfadeden atların ne kada sevildiği çok iyi anlaşılmaktadır.

Kitabın belki de değer taşıyab:lecek bir eserden kısaltıldığı dü. şünülebilir. İleride, diğer kütüphanelerde, aslına ra~tlanacağını uma.

nz.

SUMMARY

.

İn this work same of the old veterinary manuscl"İpts available in Bursa General Library-Turkey, mentioned and the content6

Referanslar

Benzer Belgeler

Hyperbilirubinemia Total bilirubin level &gt; 3 mg/dL Direct hyperbilirubinemia Direct bilirubin level &gt;2 mg/dL. Hypoalbuminemia Albumin level

In our study, we obtain a good cosmetic result with putting visceral organs safely into the abdominal cavity in 86.3% of patients, most of whom had primary closure

U18 genç futbolcularda sadece 20 metre sürat ile skuat Gmaks arasında anlamlı bir ilişki belirlenirken, 20 metre sürat ile diğer anaerobik güç

Birden fazla üyesi olan bir takımın, zaman ve maliyet kısıtları altında, en çok noktaya uğramasını hedefleyen problemdeki noktaların salkımlar halinde gruplanması

Atakut, On the approximation of functions together with derivatives by certain linear positive operators, Commun.. Gupta, An estimate on the convergence of Baskakov–Bézier

After genetic analysis, diabetics (n = 46) with HNF1A, HNF1B, HNF4A, GCK gene mutations (diagnosed as MODY) and diabetics (n = 30) with HNF1B, HNF4A, GCK gene SNPs were excluded.

1 The anatomic location of the mass can yield a clue about probable origin of the mass; anterior neck masses include teratoma, epignathus, goiter, bronchogenic cyst, and hemangioma;

Yılmaz, Ejder : “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı” Üzerine Bazı Notlar (Medenî Usûl ve İcra-İflâs Hukukçu- ları Toplantısı V, Hukuk Muhakemeleri Kanunu