• Sonuç bulunamadı

Göç Politikası Bağlamında Geçici Koruma Yönetmeliğine Eleştirel Bir Bakış

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Göç Politikası Bağlamında Geçici Koruma Yönetmeliğine Eleştirel Bir Bakış"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

See discussions, stats, and author profiles for this publication at: https://www.researchgate.net/publication/312472384

Göç Politikası Bağlamında Geçici Koruma Yönetmeliğine Eleştirel Bir Bakış

Conference Paper · December 2016

CITATIONS

0

READS

405

1 author:

Some of the authors of this publication are also working on these related projects:

book projectView project

İhsan Kurtbaş

Ardahan Üniversitesi 34PUBLICATIONS   41CITATIONS   

SEE PROFILE

(2)

1. Int erna tional S ymposium On Migr ation&Cultur e 0 1-0 3 Dec ember 20 16

Göç Politikası Bağlamında Geçici Koruma

Yönetmeliğine Eleştirel Bir Bakış

A Critical Look At Temporary Protection

Regulations In The Context Of Migration Policy

İhsan Kurtbaş1

Hikmet Andiç2

ÖZET

Türklerin kadim tarihinin beşiği olan Anadolu, zengin yer altı ve yer üstü kaynak-ları ile tarih boyunca farklı kültürlere, dinlere ve toplumlara ev sahipliği yapagel-miştir. Günümüzde ise Arap Baharı olarak isimlendirilen ve 2010 yılının sonunda başlayan Orta Doğu Olaylarının yer yer uzun süreli protestolara, silahlı çatışma-lara ve iç savaşa dönüşmüş olması, başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelere bir insan kaçışı yaşanmasına sebep olmuştur. Yakın tarihte görülen en büyük göç dalgası olarak adlandırılan bu süreç, bir yandan dünyada ekonomik, sosyal, ulus-larası ilişkiler, güvenlik ve bilhassa insani boyutlarıyla toplumların bilincinde derin ve travmatik izler bırakan bir sosyal gerçekliğe dönüşürken; bir yandan da güncel gelişmeleri karşılayacak yasal düzenlemeler yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bu bağ-lamda çalışmanın amacı; dış göç özelinde Türkiye’de uygulanmakta olan 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na dayarak hazırlanan Geçici Koruma Yönetmeliği’nin göç olgusunu ele alış ve yorumlayış şeklini tartışmacı bir bakışla irdelemek; yönetmeliğin uygulanış aşamasında yaşanan/yaşanabilecek sorunlarla ilgili tespitlerde bulunmak ve çözüm önerileri sunmaktır.

Anahtar Kelimeler: Göç, 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, Geçici Koruma Yönetmeliği

1. Yrd. Doç. Dr., Ardahan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğretim Üyesi – Ardahan Ekonomik ve Sosyal Uygulama ve Araştırma Merkezi (ARESAM) Müdürü, kurtbasihsan@hotmail.com.

2. Ardahan İl Göç İdaresi Müdürü, Ardahan Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi ABD, Yüksek Lisans Öğrencisi, hikmetandic@hotmail.com

(3)

1. Int erna tional S ymposium On Migr ation&Cultur e 0 1-0 3 Dec ember 20 16 ABSTRACT

Anatolian, the cradle of ancient history of Turks, has been home to different cul-tures, religion and societies with its rich underground and aboveground resour-ces. The Middle East Events that are now called “Arab Spring” and began at the end of 2010 have turned into civil war, long-term protests and armed conflicts, and caused to neighboring countries, mainly to Turkey, to experience human escape. This process called the largest wave of migration seen in near history has on the one hand transformed into a social reality leaving deep and traumatic scars in the consciousness of societies in the world with the dimensions of eco-nomic, social and international relations, security and especially humanity, and on the other hand necessitated legislative regulations that will meet the current developments. In this context the purpose of this study is to examine from an argumentative look the dealing and interpretation method of migration pheno-menon by Temporary Protection Regulations prepared based on Foreigners and International Protection Law numbered 6458 applied in Turkey specific to exter-nal migration; and to make observations and offer solution proposals about issu-es that are experienced or may be during the implementation of the Regulations. Keywords: Migration, Foreigners and International Protection Law numbered 6458 Temporary Protection Regulations

GİRİŞ

İnsanlık tarihi ile yaşıt olan göç, salt mekânsal değişimin ötesinde, birey, aile, toplum ve hatta devlet gibi kişi, kurum ve sosyal yapıları, farklı şekil-lerde, derinlemesine etkileyen sosyal bir gerçekliktir. İlkel çağlarda doğal afetler, beslenme ihtiyacını ya da temel yaşam gereksinimlerini karşılaya-mama gibi nedenlerle göç eden insanlar; günümüzde bölgeler arası eko-nomik gelişmişlik farkları, daha refah bir yaşam sürme isteği, yeni bir yurt edinme ve/veya varsıl topraklar bulma arayışı, baskıdan, şiddetten, ön-yargılardan, soykırım tehditlerinden kaçma gibi ekonomik, siyasi, coğrafi ve dini birçok nedenle göç edebilmektedir. Bu bakımdan disiplinler-arası bir konu olan göçün farklı ve çeşitli birçok tasfiri yapılmakla birlikte şöyle tanımlanabilir. Göç, bireylerin, ailelerin, grupların ya da toplulukların bi-reysel ve kitlesel olarak dini, iktisadi, siyasi, sosyal ve diğer birçok değişik sebeplerle gönüllü ya da zorunlu, kısa ya da uzun süreli, geçici bir za-man dilimi için veya kalıcı olarak, bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerle-şim yerinden başka bir yere gitmesi, taşınması, hicret etmesi, muhaceret durumudur. Göçün hem göç eden, hem de göç edilen toplum üzerinde yarattığı tesirler oldukça derindir. Öte yadan Türklerin kadim tarihinin be-şiği olan Anadolu, zengin yer altı ve yer üstü kaynakları ile tarih boyunca farklı kültürlere, dinlere ve toplumlara ev sahipliği yapagelmiştir.

Günümüzde, Arap Baharı olarak adlandırılan ve 2010 yılının sonunda başlayan Orta Doğu Olaylarının yer yer uzun süreli iç savaşa dönüşmüş olması, özellikle bu coğrafyadan başta Türkiye olmak üzere komşu ülke-lere bir insan kaçışı yaşanmasına sebep olmuştur. Birleşmiş Milletler Mül-teciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) “yakın tarihte görülen en büyük göç dalgası” olarak adlandırdığı bu sürecin Türkiye’ye ekonomik, sosyal,

(4)

1. Int erna tional S ymposium On Migr ation&Cultur e 0 1-0 3 Dec ember 20 16

siyasi, güvenlik ve uluslararası ilişkiler açısından tesiri derinden hissedil-mektedir. Nitekim resmi verilere göre üç; spekülatif yorumlara göre beş milyonu bulan yabancıların, %85’i kamp dışında yaşamaktadır. Bu bağ-lamda mevcut sosyal yapıya, birden, enjekte olan bu yoğun nüfusun, ya-rattığı ve/veya yaratması muhtemel entegrasyon, beslenme, sağlık, ba-rınma, güvenlik sorunları bir yandan göç konusunu her gün yeniden inşa olan bir sosyal gerçekliğe dönüştürürken; bir yandan da güncel gelişme-leri karşılayacak yasal düzenlemeler yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu çerçevede bu çalışma, dış göç özelinde, Geçici Koruma Yönetmeliği’nde yer alan hususların göçü ele alış, yorumlayış ve uygulayış şeklini eleştirel bir gözle irdelemekte; ilgili maddelerin uygulanış aşamasında yaşanabi-lecek sorunlarla ilgili tespitlerde bulunmakta ve öneriler sunmaktadır. 1. Göç Olgusuna Genel Bir Bakış

Göçler insan tarihini, “hatta yaşayan mahlûkların ve bitkilerin hayatını ve yeryüzüne dağılışını değiştiren/etkileyen bir faktör olarak (Karpat, 2015: Önsöz)”; insanlık tarihi ile başlayan, salt mekânsal değişimin öte-sinde insan hayatını-toplumsal yapıyı derinden etkileyen ve coğrafi, si-yasi, sosyal, ekonomik ve politik birçok boyutu olan bir sosyal olgudur. Göçün bu hassas durumu ve önemi, göçü pek çok bilim dalının konusu yapmıştır. Nitekim “göç inter-disipliner bir yaklaşımla incelenebilir (Rad, 2011:2)”. Örneğin “ekonomi, sosyoloji, demografi, coğrafya, tarih, ulus-lararası ilişkiler, siyaset bilimi ve psikoloji gibi bilimsel disiplinler, göç ile ilgili konulara farklı bakış açılarıyla değinmektedirler. Coğrafya açısından göç, sadece mekânsal değişiklik olarak ele alınırken, demografi açısından göç eden kişilerin sayısı önem arz etmektedir. Ekonomi, göç olgusunu bir üretim faktörünün bir ülkeden diğer ülkeye geçişi olarak ele almakta iken; sosyal psikoloji, göç sürecini doğuşu, gerçekleşmesi ve etkileri açı-sından daha çok grup ve toplum boyutunda psikolojik öğeler itibariyle ele almaktadır (Eker, 2008: 9)”.

Öte yandan disiplinlerarası bir sosyal gerçeklik olarak göçün, akademik açıdan da farklı ve çeşitli tanımları yapılmıştır/yapılagelmektedir. Bu bağ-lamda göç, bireylerin, ailelerin, grupların ya da toplulukların “bireysel ve kitlesel olarak (Bulak, 2015: 2)”, “doğal afetler, ekonomik zorluklar, top-lumsal veya siyasal sebepler, zulüm, korku, güvenlik yoksunluğu, demog-rafik değişimler gibi (Dönmez Kara,2015:1)”, “dini, iktisadi, siyasi, sosyal ve diğer birçok değişik sebeplerle (Kahraman,2010:43)” “gönüllü ya da zorunlu, kısa ya da uzun süreli (Yücel, 2010: 8)”, “geçici bir zaman dilimi için veya kalıcı olarak (Somuncu,2006:2)”, bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınması, hic-reti ve/veya muhacerettir (TDK: 2016)”.

Tanımlarda dikkat çekilmesi gereken birkaç husus vardır. Bunlardan bi-rincisi, toplumda farklı sonuçlara yol açması bakımından göç temelde bir sosyolojik olgudur. Bireyin yaşadığı, sosyal ilişkiler içerisinde bulunduğu bir ortam/yerden yeni bir ortama/yere doğru ferdi, ailesiyle ya da kitle olarak göç etmesi, toplumda pek çok değişimi de beraberinde getirmek-tedir. Böylece göç eden kişiler, yeni çevrelerinde hem sosyo-kültürel

(5)

de-1. Int erna tional S ymposium On Migr ation&Cultur e 0 1-0 3 Dec ember 20 16

ğişimlere neden olmakta hem de kendileri değişmektedir (Gürkan, 2006: 5). İkincisi, göçte mekansal değişiklik önemli bir yer tutmaktadır. Göçe fiilen katılan, ister tek birey olsun, ister bir insan topluluğu olsun, kesin olarak bir yer değiştirme süreci yaşanmaktadır (Öztürk, 2006: 7). Ancak, burada dikkat çekilmesi gereken husus; göçün sadece belirli bir zaman diliminde, bir mekândan diğerine yapılan düzlemsel bir hareket olarak algılanmaması gerektiğidir. Zira, göç, belirli bir zaman dilimi içerisinde belirli bir mekândan bir başka mekâna yapılan ve içinde bir niyeti/amacı taşıyan yer değiştirmedir (Tuzcu, 2008:6-7). Buna, mültecilerin, yerinden edilmiş kişilerin ekonomik göçmenlerin, aile birleşimi gibi farklı amaçlarla hareket eden kişilerin göçü de dahildir (Perruchoud, Redpadh, 2013: 35-36). Ancak gerek insan, aile, toplum ve devletler üzerindeki sosyal, siyasi, dini, ekonomik ve diğer birçok etkisi, gerek vicanını derinden yaralayan pratik deneyimleri, gerekse de inşa olmaya ve yeniden inşa etmeye mü-sait yapısı göç kavramını, neredeyse hergün yeniden güncellemektedir. İlkel çağlarda doğal afetler, beslenme ihtiyacını ya da temel yaşam gerek-sinimlerini karşılayamama gibi nedenlerle göç eden insanlar; özellikle ile-tişim ve ulaşım olanaklarının gelişmesi (Gürkan, 2006: II), sanayileşme ve globalleşme gibi birçok faktörün tesiriyle “tarihsel-toplumsal değişmele-re zemin hazırlamıştır (Özkarslı, 2014: 7)”. Neticede hem göçmenler hem de zorunlu olarak ülkelerini terk eden sığınmacılar açısıdan göçün neden-leri benzerlikler göstermekle birlikte (Buz, 2012: 9-10); günümüzde, göçe neden olan çok sayıda faktör vardır. Bunlardan bazıları; bölgeler arası ekonomik gelişmişlik farkları, kimi devletlerin vatandaşlarının can güven-liğini sağlayamaması, bölgesel istikrarsızlık, siyasi çalkantılar ve şiddet eylemleridir (Akgün, 2011:2). Ayrıca, yeni bir yurt edinme, varsıl topraklar bulma, varolan maddi ve manevi ihtiyaçları karşılama, baskıdan, şiddet-ten, önyargılardan, sokırım tehditlerinden, ayrımcılıktan, kuraklıktan, zor-layan iklim koşullarından ve ekonomik zorunluluklardan kaçma/kurtulma (Kaya ve Erdoğan, 2015:4) isteği de göçü etkileyen faktörler arasındadır. Böylece, ekonomik, siyasi- askeri ve sosyo-kulturel nedenlerin yanında, aileden kaynaklanan, dini gerekçelere dayalı veya doğal olayların netice-sinde de ortaya çıkabilen göçün nedenleri uluslararası göç litaratüründe dört ana başlık altında ele alınmaktadır (Bulak,2015:49-50): Bunlar: a) Bölgeler arası gelir farklılıkları; b) ülkeler arası farklı demografik özellik-ler; c) kapitalizmin devresel krizleri; d) küresel olarak yeniden yapılanma-ya zorlanan ekonomilerdir. Neticede, yeni bir yerleşim merkezinin hayapılanma-yat koşullarını iyileştireceği düşüncesi yerleşik topluluğu iç ve/veya dış göçe zorlar (Örnek,2011:9).

a) İç Göç: Ülke sınırları içerinde (Dönmez Kara, 2015:1), genellikle küçük yerleşim bölgelerinden büyük kentlere geçici veya sürekli kalmak üze-re (TDK, 2016), çalışmak ve/veya yerleşmek amacıyla yapılan (Öztürk, 2006:42; Gürkan,2006:42) göç olayına ve nüfus hareketine iç göç denir. İç göç yer yüzünde ve ülkemizde en yaygın olan göç tipidir. İç göçler içerisinde kırsal alanlardan şehirlere doğru olan göçler önemli bir yer tu-tar. Kırsaldan şehre doğru olan iç göç sebebiyle şehirlerin etrafı hızla dolmakta, üretim ve bölüşüm yapısı değişmektedir. İçgöçler kentsel

(6)

hiz-1. Int erna tional S ymposium On Migr ation&Cultur e 0 1-0 3 Dec ember 20 16

metlerin kalitesini düşürmektedir. Planlama ve ekonomik yetersizliklerle eşit yatırım imkanlarına sahip olmayan az gelişmiş ve gelişmekte olan ül-kelerde, bu tür göçün etkisiyle belli şehirler irileşmekte, etrafları sağlıksız yerleşimlerle dolmaktadır (Bulak, 2015: 33).

b) Dış Göç: Uluslararası göç esasen tarihsel deviniminde ulusların sö-mürgeleşme, endüstrileşme ve dünya ekonomisinin entegrasyonu süreç-lerine tepki olarak yeniden yapılanmalarının ve geleneksel yapılarındaki bir dönüşümün sonucu olarak ortaya çıkmıştır (Ünlü, 2007: 179). Kav-ram olarak uluslararası göç olarak da ifade edilebilen dış göç, göçün di-ğer tanım özellikleri sabit kalmak kaydıyla, ülke sınırlarını aşan (Dönmez Kara,2015:1); insanların bir ülkeden başka bir ülkeye hareketini ifade eden (Somuncu,2006:2) göç şeklidir. Genellikle iç göçe göre daha uzun bir za-man dilimini kapsayan dış göçlerde (Bulak,2015:33), uluslararası ilişkilerin ağırlığı ve kuralları geçerli olmaktadır. Böylece uluslararası hukukun ilgi alanına giren dış göçlerde, göç eden kişilerin, bir tarafta bıraktıkları (terk ettikleri) ülke; öte tarafta ise varıp yerleştikleri (veya yerleşmeyi amaç-ladıkları) ülke olmak üzere iki ülke vardır (Ökmen, 2010: 5). Bu şekildeki göç olayında göç veren ülkenin değil; göç alan ülkenin kuralları belirleyici olmaktadır (Öztürk,2006:35).

2. Orta Doğu Olayları Bağlamında Kitlesel Göçler ve Türkiye

Göç yollarının üzerinde bulunan Anadolu gerek coğrafi, gerek ilimsel, gerek toprak üstü zenginlikleri ve gerekse sunduğu yaşam alanları iti-bariyle birbirinden farklı kültürlerin, dinlerin, mitlerin ve öykülerin yeşer-diği bir coğrafya olmuştur. Hatta, uygarlığın evrensel niteliklere sahip bir okyanus olduğu varsayılırsa, tarih boyunca Anadolu coğrafyasındaki bütün kültürler, dinler ve mitler bu okyanusu besleyen nehirler olmuşlar-dır (Kaya ve Erdoğan, 2015: 3). Literatürde 19. yüzyıldan bugüne Türkiye topraklarında etkin olan üç temel uluslararası göç dalgasından söz edi-lir: a) Osmanlı’nın son yılları ve erken cumhuriyet döneminde muhacirle-rin gelişi; b) 1960 ve 1970’lerde Avrupa’ya işçi göçü; c) 1990 sonrasında komşu coğrafyalardan İstanbul başta olmak üzere büyük kentlere gelen yeni göçmenler: sığınmacılar, transit göçmenler, bavul ticareti yapanlar, kadın ev çalışanları, Avrupalı emekliler, yüksek vasıflılar, vs. Kısacası Tür-kiye, tarihi boyunca hem bir göçmen kabul ülkesi, hem dışa göç veren bir ülke, hem de transit geçiş ülkesi olmuştur (https://goclertarihi.wordp-ress.com). O açıdan Türklerin kadim tarihinin beşiği olan Anadolu açısın-dan göç olgusunun yeri, önemi ve etkisi daha bir başkadır.

Türkiye açısından, şehirlerin çekici, kırsalın itici, ve ikisi arasında etkile-şimi sağlayan iletici nedenlerle şekillenen iç göç, en yoğun şekilde

ger-çekleşen göç türüdür (Bulak,2015:33). Ancak, Orta Doğu’da3 2010 yılının

sonlarından beri yaşanan gelişmeler dış göç olgusunu Türkiye’nin temel 3. Arap Baharının fitilini ateşleyen olay Tunus’ta yaşanmıştır. Üniversite mezunu ve işsiz olan Muhammed Bouazizi isimli bir seyyar satıcı polisler tarafından tartaklanmış ve tezgahına el konulmuştur. Bunun üzerine 17 Aralık 2010 tarihinde Muhammed Bouazizi, Sidi Buzid şehrinin valilik binası önünde kendisini yakmıştır. Bu hadiseden sonra Muhammed Bouazizi’yi destekleyen ve daha çok özgürlük isteyen gençler protesto gösterileri yapmaya başlamış ve böylece daha sonra adına Arap Baharı denilen bu süreç başlamıştır (Toraman, 2015: 58)

(7)

1. Int erna tional S ymposium On Migr ation&Cultur e 0 1-0 3 Dec ember 20 16

meselelerinden biri haline getirmiştir. Fitilini ateşleyen olayların Tunus’ta baş göstermesinden sonraki süreçte Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Ceza-yir, Ürdün, Irak ve Yemen’de büyük çapta; Moritanya, Suudi Arabistan, Umman, Lübnan ve Fas’ta küçük çapta olmak üzere tüm Arap Dünyasın-da başgösteren mitingler, protestolar, halk ayaklanmaları ve silahlı çatış-malar şeklinde devam etmiştir/devam etmektedir. Bu süreçte Türkiye’ye yapılan dış göçlerin çoğunluğunu Suriye’deki iç çatışmalardan kaçan sığınmacılar oluşturmaktadır. “Suriye’de 15 Mart 2011’de başlayan rejim karşıtı gösterilerin kısa zamanda ciddi çatışmalara ve ardından da bir iç savaşa dönüşmesi ile birlikte, bu ülkeden komşu ülkelere doğru dramatik bir insan kaçışı yaşanmaya başlamıştır. Tarihte eşine az rastlanan boyut-lara ulaşan Suriyeli’lerin yaşadıkları insani dramı Birleşmiş Milletler Mülteci-ler Yüksek Komiserliği (BMMYK) “yakın tarihte görülen en büyük göç dal-gası” olarak nitelendirmektedir (BMMYK-IDMC,2014). Suriye ve Suriyeliler krizinin en önemli muhattaplarında birisi ise, Suriye ile 911 km’lik sınırı olan Türkiye’dir. Türkiye’ye Suriye’den ilk toplu nüfus hareketi, 29 Nisan 2011 ta-rihinde Hatay İli Yayladağı ilçesindeki Cilvegözü sınır kapısından 252 kişilik bir grupla olmuş, ardından bu girişler 2015’e kadar aralıksız devam

etmiş-tir4 (Erdoğan, 2015: 317-318)”. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü resmi internet

sayfasında yayımlanan 30/05/2016 tarihli Geçici Koruma Kapsamındaki Suriyelilerin İllere Göre Dağılımının bulunduğu tablodaki toplam sayıya göre 2.731.447 kişidir (Göç İdaresi Genel Müdürlüğü [GİG], 2016).

3. Geçici Koruma Yönetmeliği İle İlgili Hükümlere Genel Bir Bakış Türkiye’de yürürlükte olan göç mevzuatının temel dayanağı 04/04/2013 tarihli 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’dur. Kanun 11/04/2013 tarih ve 28615 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlü-ğe girmiştir. Kanun genel olarak incelendiğinde 5 Kısım ve 126 madde ile eklerinden oluşmuştur. Sonrasında bu çalışmanın konusunu oluşturan 22/10/2014 tarihli Geçici Koruma Yönetmeliği yayımlanmıştır. 6458 Sa-yılı Yabancılar ve Uluslarası Koruma Kanunun 3-1 Maddesinin (f) bendi-ne göç, yabancıların yasal yollarla ve/veya yasadışı yollarla Türkiye’ye girişini, Türkiye’de kalışını ve Türkiye’den çıkışını ifade eden düzenli göç ile düzensiz göçü ve uluslararası korumayı ifade etmektedir. Ayrıca “bu kanun iltica konusunda Türkiye’deki en kapsamlı düzenleme olma özel-liğini de taşımaktadır (Güneş,2013: 21)”. 6458 sayılı kanun yayımlanma-dan önce yabancılarla ilgili işlemleri Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı İl Emniyet Müdürlüklerinin Yabancılar Şube Müdürlüğü yürütülmekteydi. Kanunun yayımlanması ile birlikte “göç alanına ilişkin politika ve strate-jileri uygulamak, bu konularla ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordi-nasyonu sağlamak, yabancıların Türkiye’ye giriş ve Türkiye’de kalışları, Türkiye’den çıkışları ve sınır dışı edilmeleri, uluslararası koruma, geçici koruma ve insan ticareti mağdurlarının korunmasıyla ilgili iş ve işlemleri yürütmek üzere İçişleri Bakanlığına bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü kurulmuştur (YUKK, 2013: Madde 103)”.

4. 10 Mart 2016 tarihi itibariyle, Türkiye’deki Suriyeli göçmen sayısı 2 milyon 733 bin 784, 26 geçici barınma merkezinde kalan Suriyeli sayısı ise 282 bin 815’tir. (Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/basbakan-yardimcisi-akdogan-suriyeli-multeci-sayisini-acikladi-40066605)

(8)

1. Int erna tional S ymposium On Migr ation&Cultur e 0 1-0 3 Dec ember 20 16

3.1. Geçici Koruma ve Kapsamı

Türkiye’de sığınmacılar ve mülteciler konusundaki hukuki zemin 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumlarına Dair Cenevre Sözleşmesi çerçe-vesinde belirlenmiştir. Ancak Cenevre Sözleşmesi’ne “coğrafi sınırlama” (çekince) koyarak sadece Avrupa ülkelerinden gelecek sığınmacılar için mültecilik hakkı tanınmıştır (Erdoğan,2015:321). Keza ulusal Mevzuatı-mızda yani 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun Geri gönderme yasağı başlıklı 4. Maddesinin 1 fıkrasında “Bu Kanun kap-samındaki hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gru-ba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilemez.” hükmü gereği coğrafi çekincenin varlığına rağmen, Türkiye’de ikamete geçici koruma adı altın-da izin verilmektedir. Uluslararası hukukta tüm ülkeler için bağlayıcılığı olan geri göndermeme ilkesi gereği; Türkiye, ülke sınırlarına gelip sığın-ma talep edenlerin başvurularını 1951 Cenevre Sözleşmesi’nde sayılan nedenler temelinde incelemeden geri gönderemez. Dolayısıyla Türkiye coğrafî çekince bildirmiş olsa dahi, Avrupa dışındaki ülkelerden gelen ve 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne göre mültecilik sıfatını taşıyan sığınmacılara genel olarak üçüncü bir ülke mültecilik statüsü tanıyıncaya kadar Türki-ye’de ikamet etmelerine izin vererek geçici koruma sağlamaktadır (akt. Dürgen, 2015: 114). Geçici Koruma Yönetmeliğinin 3 maddesine göre, ge-çici koruma, “ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dö-nemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak veya bu kitlesel akın döneminde bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırları-mızı geçen ve uluslararası koruma talebi bireysel olarak değerlendirmeye alınamayan yabancılara sağlanan” korumadır (resmigazete.gov.tr). Geçici Koruma Yönetmeliği genel olarak onbir (11) bölüm ve altmış üç (63) madde ile bir (1) geçici maddeden oluşmaktadır. Bu yönetmelik ikin-cil bir mevzuat olarak hazırlanmış olup, kitlesel olarak sınırlarımızı geçen ve ülkesine dönemeyen yabancıların Türkiye’ye kabülü, kalışı, hak ve yü-kümlülükleri ile bu tür akımlara karşı alınacak tedbirleri, işbirliğini v.b. hu-susları düzenlemektir. Zira Türkiye’nin stratejik konumu itibariyle başka komşu ülkelerden de kitlesel akımların olabileceği de göz önünde bulun-durulmuştur. Dolayısıyla yönetmelik sadece Suriyelilerin durumu kapsa-yan, Suriyelilere özel bir yönetmelik değil; Suriye’den ülkemize kitlesel veya bireysel olarak gelmiş olanların yanında vatansız ve mültecileride gözönünde bulunduran bir yönetmeliktir.

3.2. Geçici Koruma Kapsamına Alınmama ve/veya Çıkarılma

Türkiye’ye kitlesel olarak gelen yabancıların, ülkelerini terk etmek zo-runda oldukları hassas ve olağan üstü şartlardan dolayı, tam prosedürel bir süreç işletilemese de ilgili yönetmeliğin 8. Maddesi “her yabancının geçici korumadan yararlandırılamayacağını, yararlandırılsa bile iptal edi-leceğini” açıkça belirtilmiştir. Bu maddenin a bendi, Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşmenin 1. maddesinin (f) fıkrasında yer verilen fiili

(9)

1. Int erna tional S ymposium On Migr ation&Cultur e 0 1-0 3 Dec ember 20 16

olursa olsun zalimce eylemler içinde olması, c bendinde ise (a) ve (b) bentlerinde belirtilen suç veya fiilerin işlenmesine iştirak edilmesi başvu-runun reddini ya da statünün iptalini öngörmektedir.

Ancak Türkiye’de sayısı milyonlarla ifade edilen, bu kadar göçmenin, geç-mişte kendi ülkesinde işlediği suçlarla ilgili Genel Bilgi Taraması (GBT) yapılma imkanının ne kadar sağlıklı olduğu veya olabileceği tartışmalı bir konudur. Çünkü başta Suriye olmak üzere Orta Doğu ülkelerinin bazıla-rında yer yer yaşanan şiddet hareketleri ve iç savaşın yarattığı kaos or-tamında göçmenlerin geçmişte kendi ülkelerinde işledikleri suçların tam tespiti zordur. Yine 8. Maddenin 1. Fıkrasının diğer bentleri ele alınacak olursa “ülkesinde silahlı çatışmalara katılıp bu faaliyetini sonlandırmayan-lar, terör eylemlerini planlayan ve bu eylemlere katılansonlandırmayan-lar, milli güvenlik, kamu düzeni ve güvenliği açısından tehlikeli olanlar, Türkiye’de işlenmesi hâlinde hapis cezası verilmesini gerektiren suçları daha önce işleyip ve işlediği suçun cezasını çekmeden ülkesini terk edenler, Uluslararası mah-kemelerce hakkında insanlık suçu işlediğine dair karar verilmiş olanlar;

26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun6 Dördüncü Kısım

Yedinci Bölümünde yer alan suçlardan hüküm giyenler” yabancı geçici korumadan yararlandırılamaz; yararlandırılmışsa da geçici koruması iptal edilir. Bu madde kapsamında statüsü iptal edilen veya geçici korumadan yararlandırılmayanlar eğer ülkelerine hemen dönemiyorlarsa geçici ba-rınma merkezlerinin özel bölümlerinde veya ayrı bir merkezde barındırılır ve değerlendirme her yabancı için ayrı ayrı yapılır.

3.3. Geçici Korunma Kararının Alınması-Sona Ermesi-Ülkeye Kabul İş-lemlerinin Sınırlandırılması ve Durdurulması

Geçici Koruma Kanunu’nun 9 ve 11. maddelerine göre, “Geçici koruma kararı Bakanlar Kurulu Kararıyla olduğu için yine aynı şekilde Bakanlar Kurulu Kararıyla sona erer”. Bakanlar Kurulu bu yabancıların taşıdıkları statülerinin toplu olarak verilmesine, uluslararası koruma başvuruları ya-pabilmelerine ve bazı koşullar da ülkemizde kalmalarına izin de verebi-lir. Geçici koruma kapsamında iken ülkesine dönenlerin tekrar Türkiye’ye gelerek bu kapsama girmek için talepte bulunmalarına da olanak tanın-mıştır (resmigazete.gov.tr). 30/06/2016 tarihli Göç İdaresi Genel Müdür-5. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 14 Aralık 1950 tarih ve 429(V) sayılı Kararıyla toplanan konfaransta kabul edilmiş, 28 Temmuz 1951 tarihinde Cenevre’de imzalanmış ve 43. Maddeye uygun olarak 22 Nisan 1954 tarihinde yürülüğe girmiştir. Türkiye Sözleşmeyi 24 Ağustos 1951 tarihinde imzalamış ve 29 Ağustos 1961 tarihinde ihtirazi kayıtla onaylamıştır. 359 Sayılı Onya Kanunu 5 Eylül 1961 gün ve 10893 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Türkiye’nin ihtirazi kaydı şöyledir: “ Bu sözleşmenin hiçbir hükmü, mülteciye Türkiye’de Türk uyruklu kimselerin haklarından fazlasını sağladığı şeklinde yorumlanamaz”. Bu sözleşmenin 1. Maddesinin (F) bendi : Bu Sözleşme hükümleri

a. Barışa karşı suç, savaş suçu, veya insanlığa karşı suç gibi suçlar için hükümler koyan uluslararası belgelerde tanımlanan bir suç işlediğine;

b. Mülteci sıfatıyla kabul edildiği ülkeye sığınmadan önce, sığındığı ülkenin dışında ağır bir siyasi olmayan suç işlediğine;

c. Birleşmiş Milletler’in amaç ve ilkelerine aykırı fiillerden suçlu olduğuna; dair hakkında ciddi kanaat mevcut olan bir kişi hakında uygulanmayacaktır.

6. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununu 4.Kısım “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” 7. Bölüm “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk”

(10)

1. Int erna tional S ymposium On Migr ation&Cultur e 0 1-0 3 Dec ember 20 16

lüğü verilerine göre hudut kapılarından 2015 yılı için Türkiye’ye yapılan giriş sayısı 34.633.391, Suriye’ye yapılan giriş sayısı ise 844.277 kişidir. Türkiye’den yapılan çıkış sayısı 34.285.911 kişi olup Türkiye’ye giriş ve çı-kış sayıları arasındaki fark ise 347.680 kişidir. 2015 yılı için Geçici Koruma Kapsamına alınan Suriyeli sayısı 2.503.549 kişi olarak tespit edilmiştir. (www.goc.gov.tr). Bunlar, daha çok, başta Suriye olmak üzere, güney sı-nırlarımızdan kendi ülkelerine, daha çok akrabalık, gönüllü geri dönüş vb. sebeplerle yapılan giriş-çıkışlardır. Bu noktada, milyonlarca yabancının, geldikleri ülkeye gidip, geri gelirken keyfi davranabilme durumu, özellikle güvenlik eksenli birçok sorun ve aşırı bürokratik yük yaratabilir.

Bireysel olarak korumanın sonlanmasında; “şahsın kendi isteğiyle Türki-ye’den ayrılması, TürkiTürki-ye’den başka bir ülkenin korumasından faydalan-ması ve üçüncü bir ülkeye kabul edilmesi” gibi nedenler etkili olmaktadır. Geçici Koruma Kanunun 12 ve 13. Madelerine göre, “geçici korumadan ya-rarlananların geçici korumaları sona erse de tekrar gelmeleri durumunda geçici koruma hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağına, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü veya yetki devri yapılmışsa valilikler tarafından karar verilmektedir” (resmigazete.gov.tr). Bu husus da, kendi içinde uygulama açısından handikaplar barındırmaktadır. Keza bu kişilerin ülkemizden gi-derken ve/veya ülkemize gelirken gerçek geliş-gidiş sebeplerinin ne de-rece doğru tespit edilebileceği; her gidiş-gelişlerinde ikametlerinin nasıl sağlancağı; örneğin, serbest olarak mı ikamet edeceği ya da kamplarda mı barındırılacağı hususları uygulama açısından sorunlu görünmektedir. Geçici koruma kapsamına alınmayacak yabancılar başlıklı 8. Maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde, “ülkesinde silahlı çatışmaya katılmış ol-duğu halde bu faaliyetlerini kalıcı olarak sonlandırmayan yabancılardan, ülkesinde silahlı çatışmaya katılmış olanların, silahlı faaliyetlerine kalıcı olarak son verdiklerinin anlaşılması halinde, bireysel uluslararası koruma statü belirleme işlemlerine erişimlerinin sağlanabilceği”, 14. Maddede be-lirtilmiştir. Fakat yabancı uyruklu şahsın veya şahısların silahlı faaliyetlere son verdiğinin kesin olarak tespitinin nasıl yapılacağı/yapılıp yapılamaya-cağı hususu da sorunlu görünmektedir. Bu durumdaki kişilerin beyanının mı esas alınacağı yoksa, tahkikat sonucunda mı belirleneceği net değildir. Her halükarda, silahlı çatışmanın içinde yer almış kişilerin barındırılması hususunun sosyal, kültürel ve hatta güvenlikle ilgili olumsuz tezahürleri olabileceği aşikardır.

Geçici Koruma Yönetmeliği’nin 15. Maddesine göre “kamu güvenliği, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu sağlığını tehdit eden durumlarda Bakanlar Kurulu’nun geçici korumayı durdurabileceği, sınırlandırılabileceği” be-lirtilmiştir. Ancak geçici korumayı durdurma veya sınırlandırmanın nasıl yapıcağı; yapılması durumunda hangi işlemlerin işletileceği; alınacak ted-birlerin neler olacağı akla gelen sorular arasındadır.

3.4. Türkiye’ye Kabul ve Sevk Merkezlerinde Barınma

Geçici Koruma Yönetmeliği’nin 17(1) maddesine göre, “kitlesel olarak sı-nırlarımıza gelen yabancıların sadece sınır kapılarından giriş yapmaları gerektiği ile ilgili bir sınırlama yoktur”. Ülkeye kabulde İçişleri Bakanlığı

(11)

1. Int erna tional S ymposium On Migr ation&Cultur e 0 1-0 3 Dec ember 20 16

tarafından belirlenen sınır geçiş yerlerinde de girişler yapılabilmektedir. Girişler yapıldıktan sonra yetkili kolluk birimlerince güvenlik kontrolü ya-pılarak sevk merkezlerine gönderilmektedir. Yine Geçici Koruma Yönet-meliği’nin 18 Maddesine göre, “silahlı unsurların veya ülkesindeki askeri hizmetini sonlandıran yabancılardan GKY’nin 8. Maddesine girmeyenler silahlarından arındırılarak belirlenmiş yerlere aileleri de yanlarında ise eğer onlarla beraber kalmaları için sevk işlemi yapılır” (resmigazete.gov.tr). Bahsi geçen silahlı unsurlar örgüt üyesi olarak aynı safta savaşan insanlar olarak düşünüldüğünde, aileleri ile birlikte ayrı bir yerde birlikte bulunma-ları da güvenlik odaklı sorunlar yaratabilir.

Geçici Koruma Yönetmeliği’nin 19 ve 22. Maddelerine göre, “sevk merkez-lerine gönderilen yabancıların buralarda kayıt işlemleri kendi beyanlarına göre veya kimliğini tespite yarayan belgeri varsa buna göre yapılır”. Kayıt işlemleri sırasında kişilerin parmak izleri alınır, doğum, ölüm, evlilik, boşan-ma gibi bilgileri gönüllü geri dönüş gibi hallerin olabileceği düşünülerek güncellenir ve bu işlemlerle beraber bedeli kendileri tarafından karşıla-namayan acil ve temel sağlık hizmetleri karşılanır. İşlemleri merkezlerde tamamlanan yabancılara Geçici Koruma Kimlik Belgesi düzenlenir. Bu bel-gede 99 ile başlayan yabancı kimlik numarası verilir. Bu kimlik numarasıyla adres kayıt sistemine kayıtları yapılır. Kayıt işlemleri tamamlanan yabancı-lar geçici barınma merkezlerine sevk edilir. Kayıt edilen yabancıyabancı-ların kimlik beyanlarının ne kadar doğru olduğu ve kötü niyetli kimselerin bu kanunda-ki boşluklardan faydalanmak suretiyle ülkemize sızma ihtimli de kanundakanunda-ki uygulama sorunları arasındadır.

Geçiçi Koruma Kanunun 23. Maddesine göre, “Geçici Barınma Merkezleri AFAD tarafından kurulur ve hizmetler bu kurum tarafından verilir”. Mer-kezlerde sevk işlemlerinde aile durumları, özel ihtiyaç sahibi olup olmadığı gibi hususlar değerlendirilir. Değerlendirmelerde, özel ihtiyaç sahiplerine öncelik tanınır. Yine adı geçen kanun ve yönetmelikte tanımı yapılan refa-katsiz çocuklar ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın sorumluluğunda AFAD ile işbirliği yapılarak barındırılabilir. Burada görüldüğü gibi yabancı-lar ile ilgili işlemlerde, ilgili kurumyabancı-ların hizmet bağlamında paydaş oldukyabancı-ları görülmektedir. Yine 24 ve 25. Maddelere göre, “geçici korunmadan fay-dalananlara Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nce belirlenen illerde kalmaları için izin verilir”. Bu noktada, yabancıların illerde kalmalarına izin verilirken; kamu düzeni, kamu sağlığı ve kamu güvenliği açısından ne kadar hassas davranıldığı hususu son derece önemlidir. Bu süreçte yörenin ve ülkenin sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik ve Sosyo-politik hassasiyetlerinin de göz önünde bulundurulasının sosyolojik önemi de yadsınamaz.

3.5. Türkiye’de Geçici Koruma Kapsamındakilere Sağlanan Hizmetler

Geçici Koruma Yönetmeliği’nin 26 ve 31. Maddelerine göre; “bu kapsamda-ki kapsamda-kişilere sağlık, eğitim, iş piyasasına erişim yani çalışma, sosyal yardımlar ve tercümanlık hizmetleri gibi hizmetler sağlanır”. Bu hizmetlerin kapsa-mının özeti olarak; temel ve acil sağlık hizmetlerinde tedavi ilaçlarda hasta katılım payı alınmayacağı, kamu kurumlarının hizmetlerinden yararlanmak için kendilerine verilen kimlik belgeleriyle sözleşme dahi yapabilecekleri, bulaşıcı hastalıklara karşı gerekli tarama ve aşılar yapılarak her türlü

(12)

ön-1. Int erna tional S ymposium On Migr ation&Cultur e 0 1-0 3 Dec ember 20 16

lemler ile üreme sağlığıyla ilgili olarak bilgilendirme ve destek faaliyet-leri yürütüleceği anlaşılır. Sağlık hizmetfaaliyet-lerinin bedelfaaliyet-lerinin ödenmesi için AFAD bütçesine gerekli ödenekler konur ve buradan ödemeler yapılır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nca ise görev alanlarına giren hizmeler veri-lir. Ülkemizdeki geçici koruma kapsamında olanların eğitim hizmelerinden yararlanmaları için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından gerekli tedbirler alınır. Bu tedbirler arasında okul öncesi çağdaki yaş aralığında bulunan çocukla-ra ve ilköğretim ile ortaöğretim çağındakilerine gruplarına göre dil, mes-lek, beceri konularında kursların düzenleneceği ön görülmektedir. Geçici koruma kimlik belgesine sahip olanlar, belli sektörlerde, iş kollarında ve coğrafi alanlarda çalışma izni için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına müracat edebilir. Yabancıların çalışamayacağı iş ve mesleklere ilişkin hü-kümler, verilen çalışma izinlerinin süreleri, geçici korumanın süresini geçe-mez. Yani Geçici koruma Bakanlar Kurulu Kararı ile sona erdiğinde, verilen çalışma izni sona erer. Verilen çalışma izni YUKK’nun 27. Maddesine göre düzenlenen ikamet izinlerinin yerine geçmez.

Geçici Koruma Yönetmeliği’nin 30 ve 32. Maddelerine göre de, “ihtiyaç sahibi, geçici koruma kimlik belgesine sahip yabancılar, illerde bulunan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları’na başvurarak yardımlardan faydalanabilir”. Hizmetlere erişimde iletişim için tercümanlık hizmeti sağ-landığı gibi gümrük işlerinde de düzenleme yapılmıştır.

Geçici koruma amacıyla gelen yabancılara sağlanan hizmetler ve tanınan hakların yanında, yükümlülükler de getirilmiştir: “Belli sürelerde bildirimde bulunma, ikamet yerini, doğum, ölüm, medeni durum vb bilgilerini, taşın-maz edinmişlerse bu taşıntaşın-mazlarını, haksız olarak faydalandıkları yardım-ların bedelerini ödeme hususyardım-larında yükümlükleri bulunmaktadır”. Geçici Koruma Yönetmeliği’nin 33. ve 35. Maddelerinde, yabancıların kendilerin-den beklenen yukarıda da özetle belirtilen yükümlülüklerini yerine getir-meyenlerin sağlık ve eğitim hariç; bazı haklardan tamamen veya kısmen kısıtlanır hükmü yer almaktadır. Ancak bu hususta, belirli bir yerde ikamet edenlerin kısıtlamaya maruz kaldıklarında, eğitim ve sağlık dışındaki ihti-yaçlarını nasıl karşılayacakları net değildir. Böyle bir durumda kısıtlamaya tabi olanların eğitim ve sağlık dışındaki ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için geçici koruma merkezlerinde barındırılması ile ilgili çalışmalar yapılması olumlu olabilir.

3.6. Özel İhtiyaç Sahipleri ile Aile Birleşimi

Özel ihtiyaç sahibi olarak tanımlanan ve geçici koruma sağlananlarla ilgili olarak sağlık hizmetleri, her türlü psiko-sosyal destek yardımlarda öncelik tanınır ve bedelsiz olarak sağlanır. Çocukların yüksek yararı gözönünde bulundurulur. “Geçici koruma kapsamında olan yabancıların, Türkiye dı-şında bulunan eşi, ergin olmayan çocukları ve bağımlı ergin çocukları ile Türkiye’de bir araya gelmek üzere aile birleşimi talebinde bulunabilir”. Re-fakatsiz olduğu tespit edilen çocuklar için ise, talepleri beklenilmeden aile birleşimine ilişkin işlemler başlatılır. Böyle bir durumda bahsi geçen ya-bancıların eş, ergin olan veya olmayan çocukları, refakatsiz olduğu tespit edilen ve işlemleri başlatılan çocukların yakınları aile birleşimi için menşe ülkesi dışında bir ülkeden Türkiye’ye getirildiklerinde, geçici koruma

(13)

kap-1. Int erna tional S ymposium On Migr ation&Cultur e 0 1-0 3 Dec ember 20 16

samına alınıp alınmayacağı netleştirilmelidir. Çünkü Geçici Koruma Yönet-meliğinde, Suriye dışında bir ülkeden ülkemize giriş yaptığı tespit edilen Suriyeli yabancıların geçici koruma kapsamına alınmayacağı belirtildiğin-den, bu konuda belirsizlik durumu oluşabilir.

3.7. Diğer Hükümler

Geçici Koruma Yönetmeliği’nin 50. ve 51. Maddeleri kapsamında; “yaban-cıların kişisel verileri, ilgili mevzuata ve taraf olunan uluslararası anlaşma-lara uygun oanlaşma-larak alınır, korunur, saklanır ve kullanılır. Yabancıların tüm bil-gi ve belgelerinde bil-gizlilik esas olup, bunlar kişinin izni olmadan üçüncü şahıslarla paylaşılamaz, sadece Göç İdaresi Genel Müdürlüğünce uygun görülen kişisel veriler, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile üçüncü ülkeye yerleştirme çalışmaları kapsamında üçüncü ülke veya Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğiyle paylaşılabilir”. Her ne kadar hizmet sun-mada paydaş kurumlarda da yabancılarla ilgili veriler bulunsada; GKY’nin 52. Maddesine göre, “istatistiki veriler, sadece Göç İdaresi Genel Müdürlü-ğü tarafından, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile bu Yönetmeliğin uygu-lanmasında işbirliği yapılan uluslararası kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları ve ilgili diğer kurumlarla paylaşılabilir”. Geçici Koruma Yönetmeliğine göre “yürütülen işlerde yapılan ihbar ve şikâyetler, valiliklere yapılır ve işleme alınır. Adli konularla ilgili hususlar geciktirilmeden adli makamlara bildirilir. Adli durumlarda yabancıların avukat ihtiyacı olduğunda ücretleri kendi-lerince karşılanır. Ancak avukat tarafından temsil edilmeleri gerekiyor ve avukatlık ücretlerini karşılayamıyorlarsa adli yardım hükümleri uygulanır” (GKY, 2014: Madde 53-54).

GKY’nin 56. ve 57. Maddelerine göre ise, “il valileri, geçici korumanın etkin olarak uygulanmasında zorunlu gördüğü her tür tedbiri almak ve gerek-li düzenlemeleri yapmakla yetkigerek-li ve sorumlu kılınmıştır”. GKY’nin Geçiş hükümleri adı altındaki geçici madde ile özellikle tarih vurgusu yapılarak, 28/4/2011 tarihinden itibaren Suriye Arap Cumhuriyetinde meydana ge-len olaylar sebebiyle geçici koruma amacıyla kitlesel veya bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen Suriye Arap Cumhuriyeti va-tandaşları ile vatansızlar ve mülteciler, uluslararası koruma başvurusunda bulunmuş olsalar dahi geçici koruma altına alınırlar. Geçici korumanın uy-gulandığı süre içinde, bireysel uluslararası koruma başvuruları alınıp de-ğerlendirme yapılmaz. 28/4/2011 tarihinden öncede Suriye Arap Cumhuri-yetinden kitlesel olarak Türkiye’ye gelip uluslararası koruma başvurusunda bulunanların geçici koruma altına alınabilmeleri bu yöndeki taleplerine göre değerlendirilir. Yine 28/4/2011 tarihinden itibaren ikamet izni almış; ancak süresi uzatılmamış ya da ikamet izni iptal edilmiş olan Suriyeli’lerden vize süresi veya muafiyeti sonunda koruma talep edenler, 8, Maddedeki geçici koruma altına alınmayacaklarla ilgili hükümleri saklı kalmak kaydıy-la geçici koruma kapsamına alınırkaydıy-lar. Bunkaydıy-lardan koruma talep etmeyenler hakkında ise genel hükümler yani 6458 YUKK ilgili maddeleri uygulanır.

SONUÇ

Bireyler, toplumlar ve devletler nezdinde sosyolojik, psikolik, dini, politik, ekonomik, güvenlik v.d. alanlarda çok yönlü tezahürleri olan göç olgusu, çağcıl dünyada, globalleşme, iletişim araçlarının artması ve çeşitlenmesi

(14)

1. Int erna tional S ymposium On Migr ation&Cultur e 0 1-0 3 Dec ember 20 16

gibi bir çok faktörün etkisiyle tarihinin en önemli evrelerinden birini ya-şamaktadır. Diğer taraftan, Arap Baharı olarak adlandırılan ve 2010 yılı-nın sonunda başlayan Orta Doğu Olayları’yılı-nın yer yer uzun süreli iç sava-şa dönüşmüş olması, özellikle bu coğrafyadan başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelere bir insan kaçışı yaşanmasına sebep olmuştur. Yakın tarihin en büyük göç dalgası olarak adlandırılan bu sürecin Türkiye’ye ekonomik, sosyal, siyasi, güvenlik ve uluslararası ilişkiler açısından tesirinin derinden hissedilmesi, güncel gelişmeleri kapsayacak ve karşılayacak yasal düzen-lemeler yapılmasını ve bu düzendüzen-lemelerin mahiyetini önemli kılmıştır. Bu bağlamda, artık Türkiye’nin önemli sorunlarından biri haline gelen göç ko-nusu ile artan yabancı sayısından sonra 6458 sayılı Yabancılar ve Ulusla-rarası Kanunu yayımlanmış ve bu kanunun 91. Maddesine göre ikincil bir mevzuat olarak Geçici Koruma Yönetmeliği yayınlanmıştır. Yönetmelik, ka-yıtlı yabancılara “Türkiye’de sınırsız kalışı, zorla geri gönderilmeye karşı ko-runmayı ve ihtiyaçlarının giderilmesine ilişkin düzenlemeleri içeren “Geçici Koruma Statüsü” vermektedir”. Ancak Türkiye’de sayısı milyonları bulan göç dinamiğinin yaratacağı ve/veya yaratması ihtimal güvenlik sorunları son derece önemlidir. Zira başta Suriye olmak üzere, Orta Doğu’dan akın eden yabancı insanların Ülkemize keyfi ve kolaylıkla girebilmesi, girenle-rin kayıtlarının yapılmaması ve kayıtlananların da titiz bir güvenlik soruş-turmasına tabi tutulmaması önemli güvenlik zafiyetleri yaratabilecektir. Ayrıca, “söz edilen yabancıların geldikleri ülkeye gidip, geri gelirken keyfi davranabilme durumu, özellikle güvenlik eksenli birçok sorunu da yarata-bilmektedir (Orsam, 2015: 37)”. Bu minvalde, Geçici Korumadan yararla-nanların geçici korumaları sona erse de tekrar gelmeleri durumunda geçi-ci koruma hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağına Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün veya yetki devri yapılmışsa valilikler tarafından karar verilir hükmü vardır. Bu kişilerin Türkiye’ye tekrar gelmeden önce, kendi ülkesi veya üçüncü ülke olarak tanımlanan ülkelerden tekrar geliş sebepleri ne kadar geçerli olduğu; bunların ikametlerinin nasıl olacağı, yani serbest mi kalacağı yoksa ayrı kamplarda mı misafir edilecekleri gibi soruların yanıt-ları üzerinde durulmalıdır. Bu konuda üçüncü bir ülkenin korumasından yararlanan ve ülkemiz dışında güvenli üçüncü bir ülkeye yerleştirilenle-rin tekrar ülkemize gelmeleri engellemelidir; çünkü bu ülkelerde, Türkiye gibi bu gruptaki yabancılara koruma sağlayabilmektedir. Kendi Ülkesine dönenlerin ise tekrar geçici koruma alınması için belirli kriterlerin ve sınır-lamaların getirilmesi ile ilgili bir hüküm bulunmamaktadır. Burada sadece yetkili makamın izninden bahsedilmekte; ancak iznin çerçevesi net bir şe-kilde çizilmemektedir

Ülkesinde silahlı çatışmaya katılmış olduğu halde bu faaliyetlerini kalıcı olarak sonlandırmayan yabancılardan, ülkesinde silahlı çatışmaya katılmış olanların, silahlı faaliyetlerine kalıcı olarak son verdiklerinin anlaşılması ha-linde, bireysel uluslararası koruma statü belirleme işlemlerine erişimlernin sağlanabileceği, Yönetmeliğin 14. Maddesinde belirtilmiştir. Burada yaban-cı uyruklu şahsın veya şahısların silahlı faaliyetlere son verdiğinin kesin ola-rak tespitinin yapılması güçtür. Keza Suriye gibi sıcak çatışmanın sürdüğü; istikar, iktidar ve hatta kurum ve kuruluşların bile meşruluğunun tartışmalı olduğu bir yapıdan gelen yabancıların bu hususta beyanlarına göre mi; yoksa belgelerine göre mi işlem yapılacağı hususu son derece önemldir.

(15)

1. Int erna tional S ymposium On Migr ation&Cultur e 0 1-0 3 Dec ember 20 16

Kaldı ki silahlı çatışmada yer almış yabancıların bu faaliyetlere son verdi-ğini kanıtlaması bile, muhtemel yaratabileceği sorunları asgariye indirmez. Geçici Koruma Yönetmeliğinin 24. Maddesine göre yabancıların illerde kal-malarına izin verilirken kamu düzeni, kamu güvenliği ve kamu sağlığı açı-sından gerekli hassasiyetin gösterilip gösterilmediği; illere yerleştirlenlerin ilgili yerin sosyo-kültürel, sosyo-politik ve dini yapısına uygun olup olma-dığı hususu sosyolojik açıdan son derece önemlidir. Ancak artan “Suriyeli sayısı, şimdiden, kentlerin kaldıramayacağı boyutlara ulaşmıştır. Kayıtla-ra göre, Gaziantep’te, Kilis’te, Şanlıurfa’da ve Hatay’da Suriyelilerin sayısı kentlerle oranlandığında %25’ten fazladır. Kilis’te Türk vatandaşından çok Suriyeli vardır. Bölge halkı için Suriyeli sorunu, terörden ve işsizlikten önce gelmektedir (www.21yyte.org/tr)”. Diğer taraftan, “Belediyeler nüfus ora-nına göre bütçeden pay almaktadır. Buna karşın Suriyeli sığınmacı ağır-layan şehirlerin gerçek nüfusu kritik seviyede artmıştır. Bu nedenle bele-diyeler yetersiz bütçeler ile faaliyet sürdürmek zorunda kalabilmektedir (Orsam, 2015: 9)”. Bu açıdan Türkiye’ye giren ve çoğunluğu kamplar dı-şında yaşayan yabancıların, Ülkemizdeki mobilizasyonu keyfilik göstere-bilmektedir. Bu doğrultuda söz konusu keyfilik ve kontrolsüzlük yasa ile öngörülen düzenlemeyi düzgün bir şekilde uygulamayı elzem kılmaktadır. Geçici Koruma Yönetmeliğinin 35. maddesine göre 33. ve 34. Maddede belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin sağlık ve eğitim hariç bazı haklarının tamamen veya kısmen kısıtlanacağı hükmü vardır. Oysa belirli bir yerde ikamet edenlerin kısıtlanmaya maruz kaldıklarında, eğitim ve sağlık dışındaki ihtiyaçlarını nasıl karşılayacakları uygulama açısından önemli bir sorundur. Böyle bir durumda kısıtlamaya tabi olanların eğitim ve sağlık dışındaki ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için geçici koruma mer-kezlerinde barındırılması ile ilgili çalışmaların yapılması faydalı olabilir. Geçici koruma kapsamında olan yabancıların, Türkiye dışında bulunan eşi, ergin olmayan çocukları ve bağımlı ergin çocukları ile Türkiye’de bir araya gelmek üzere aile birleşimi talebinde bulunabilir. Refakatsiz olduğu tespit edilen çocuklarla ilgili olarak ise talepleri beklenilmeden aile birleşimine ilişkin işlemler başlatılır. Nitekim, “aile birleşimi yoluyla da üçüncü ülkelere gitmek mümkündür. Bu taleplerin aile bireylerinin bulunduğu ülkenin Tür-kiye’deki diplomatik temsilciklerine doğrudan iletilmesi gerekmektedir. Ül-kelerin bu konudaki uygulamaları farklılık gösterebilmektedir. (www.mhd. org.tr)”. Böyle bir durumda bahsi geçen yabancıların eş, ergin olan veya olmayan çocukları, refakatsiz olduğu tespit edilen ve işlemleri başlatılan çocukların yakınları aile birleşimi için menşei ülkesi dışında bir ülkeden Türkiye’ye getirildiklerinde, geçici koruma kapsamına alınıp alınmayacak-ları hususu netleştirilmelidir. Ayrıca “Diğer Hükümler” başlığı altında de-ğinilen 28/4/2011 tarihinden öncede Suriye’den kitlesel olarak Türkiye’ye gelip uluslararası koruma başvurusunda bulunanların geçici koruma altına alınabilmeleri bu yöndeki taleplerine göre değerlendirilir. Yine 28/4/2011 tarihinden itibaren ikamet izni almış; ancak süresi uzatılmamış ya da ika-met izni iptal edilmiş olan Suriyelilerden vize süresi veya muafiyeti so-nunda koruma talep edenler, 8. Maddedeki geçici koruma altına alınma-yacaklarla ilgili hükümleri saklı kalmak kaydıyla geçici koruma kapsamına alındığında ülkemizden başka bir ülkeye sığınmış olan yakınlarının,

(16)

akra-1. Int erna tional S ymposium On Migr ation&Cultur e 0 1-0 3 Dec ember 20 16

balarının da aile birleşimi kapsamında Türkiye’ye getirilerek geçici koruma kapsamına alınıp alınmayacakları sorularının cavabı da muammadır. Zira Geçici Koruma Yönetmeliği’nde, Suriye dışında bir ülkeden ülkemize giriş yaptığı tespit edilen yabancıların, geçici koruma kapsamına alınmayacağı belirtildiğinden belirsizlik durumu yaşanabilir.

“Geçici Koruma Yönetmeliği” sayısı milyonları bulan göçmenleri kısa va-deli ve geçici misafirler olarak ele almaktadır. Oysa, siyasi düzlemde, ya-bancılara “vatandaşlık” payesinin verilmesinin konuşulduğu, yeni göç dal-galarının mevzu olduğu günümüzde, bu büyük kitlenin ülkemize kabulleri, yerleştirilmeleri, ihtiyaçlarının karşılanması ile hak ve yükümlülükleri yö-netmelikle karşılanamayacak bir noktaya gelmiştir. Ülkemizin en önemli meselelerinden biri haline gelen göçmenlerin, geçici koruma yönetmeliği ile idamesi uygulamada çeşitli sorunlara neden olabilmektedir. Böylece içinde sosyal uyum, entegrasyon, eğitim ve hatta vergilendirmeyi de içe-ren, geniş boyutlu bir yasal düzenleme veya yönetmelik revizyonu gereke-bilir. Hülasa, yaklaşık altı yıldır, Ülkemiz için bir sosyal gerçekliğe dönüşen göçmenler mevzusuda, yönetmeliğin konuyu/sorunu ele alış şeklini yeni-den gözyeni-den geçirmesi birçok açıdan daha faydalı olabilir.

KAYNAKÇA

• 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu,(2004). T.C. Resmi Gazete, 25611, 12 Ekim 2004.

• 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (2013), T.C. Resmi Gazete, 28615, 11 Nisan 2013.

• AKGÜN, Erhan, (2011), “Yasadışı Göç Çerçevesinde Türkiye- Avrupa Birliği İlişkileri”, Ya-yımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. • BULAK, Abdulnasır, (2015), “Göç Olgusuna Teorik Bir Bakış”,Yayımlanmamış Yüksek Li-sans Tezi, Niğde Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Niğde.

• BUZ, Sema, (2012), “Türkiye’deki Sığınmacıların Üçüncü Bir Ülkeye Gidiş İçin Bekleme Sürecinde Karşılaştıkları Sorunlar”, Yayımlanmamış Yüksek lisans Tezi, Hacettepe Üniversi-tesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

• DÖNMEZ KARA, Canan Öykü, (2015), “Göç Bağlamında Uluslararası İşbirliği ve Türki-ye’nin Politikaları”,Yayımlanmamış Doktora Tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sos-yal Bilimler Enstitüsü,Çanakkale.

• DÜRGEN, Betül, (2015), “Türkiye’deki Suriyelilerin Hukuki Durumu”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Antalya.

• EKER, Kemal, (2008), “Türkiye’de Yasa Dışı Göç Sorunu”, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, İzmir.

• ERDOĞAN, M. Murat, (2015),”Türkiye’ye Kitlesel Olarak Göçlerde Son Dalga: Suriye-liler”, Derleyenler: M.Murat Erdoğan, Ayhan Kaya, Türkiye’nin Göç Tarihi 14.Yüzyıldan 21. Yüzyıla Türkiye’ye Göçler, 1.Baskı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul.

• Geçici Koruma Yönetmeliği (2014), T.C.Resmi Gazete, 6883, 22 Ekim 2014.

• GÜNEŞ, Mahmut, (2013), “Uluslararası Göçün Tetikleyicileri: Suriyeden Türkiye’ye Zo-runlu Göç’ün Cilvegözü Örneği İle Yansımaları, Yayımlanmamış Yüksekl Lisans Tezi, Turgut Özal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

• GÜRKAN, Mustafa, (2006), Sosyolojik Açıdan Göç ve Yasadışı Göç Hareketleri, Yayım-lanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kırıkkale. • KAHRAMAN, Rana, (2010), ”Göç ve Çeviri: İltica Başvurularında Sözlü Çeviri Uygula-maları ve Toplup Çevirmeninin Rolü”, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

• KARPAT, Kemal, (2015), “Önsöz”, Derleyenler:M.Murat Erdoğan, Ayhan Kaya, Türki-ye’nin Göç Tarihi 14.Yüzyıldan 21. Yüzyıla Türkiye’ye Göçler, 1.Baskı, İstanbul Bilgi Üniversi-tesi Yayınları, İstanbul.

(17)

Ay-1. Int erna tional S ymposium On Migr ation&Cultur e 0 1-0 3 Dec ember 20 16 714

han Kaya, Türkiye’nin Göç Tarihi 14.Yüzyıldan 21. Yüzyıla Türkiye’ye Göçler, 1.Baskı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul.

• Mültecilerin Hukuki Durumlarına Dair Sözleşme, (28 Temmuz 1951),T.C Resmi Gazete, 10898, 5 Eylül 1961.

• ÖKMEN, Özgür, (2010), “Yabancılar Hukukunda Göçmenler”, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

• ÖRNEK, Servet,(2011),Göç ve Din, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversi-tesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,Konya.

• ÖZKARSLI, Fatih, (2014), Suriye’den Türkiye’ye Göç ve Suriyelilerin Enformel İstihdamı “Mardin Örneği”, Artuklu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mardin.

• ÖZTÜRK, Mustafa, (2006), “ Türkiye’deki İç Göçlerin Sosyal Politika Açısından İnce-lenmesi: İstanbul Semt Pazarcılar Örneği”,Yayımlanmamış Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

• PERRUCHOUD, Richard, CROSS-Jillyanne Redpath,(2013), Göç Terimleri Sözlüğü,Ulus-lararası Göç Örgütü, Ed.Bülent ÇİÇEKLİ, İkinci Baskı, Cenevre-İsviçre.

• RAD, Sasan Baheri,(2011), Göç İmgeleri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

• SOMUNCU, Başak, (2006), “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Tam Üyelik Sürecinde Ulusla-rarası Göç Politikası”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.

• TORAMAN, İbrahim, (2015), Arap Baharı ve Suriye, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,-Yalova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tezi,-Yalova.

• TUZCU, Pınar, (2008), “Zorunlu Göç ve Küresel Dünyada Değişen Nitelikleri: Türkiye Üzerine Bir İnceleme, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli.

• ÜNLÜ, Güler, (2007), Uluslararası Göç ve Göçmenliğin Değişen Koşulları İçinde “Mül-tecilik”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Muğla.

• YÜCEL, Kübra, (2010), “Yeni Türkiye ve Dış Göçler- Türkiye Cumhuriyeti ve Gelen Dış Göç Dinamiği”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.

İnternet Alıntıları • http://akademikperspektif.com/2015/02/23/turkiyedeki-suriyelilerin-hukuki-statusu-u-zerine-bir-calisma/ • http://www.21yyte.org/tr/arastirma/orta-dogu-ve-afrika-arastirmalari-merke-zi/2016/07/14/8470/turkiyedeki-suriyeliler-ve-vatandaslik • http://www.esbl.k12.tr/belge/husey%C4%B1nprojesonhal%C4%B11.pdf, (ErişimTarihi 21/05/2016) • http://www.goc.gov.tr/files/files/YUKK_TU%CC%88RKC%CC%A7E_BASKI.pdf • http://www.goc.gov.tr/icerik6/gecici-koruma3633784713içerik. (Erişim 05/05/2016) , • http://www.mhd.org.tr/assets/tp_booklet_tr.pdf • http://www.ombudsman.gov.tr/contents/files/45516--Multecilerin-Hukuki-Durumu-na-Dair-Sozlesme.pdf • http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/201518_rapor195tur.pdf, Suri-yeliSığınmacılarn Türkiye’ye Etkileri, ORSAM Rapor No 195,Ocak 2015,

• http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/10/20141022-15-1.pdf • http://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/misafirler-suc-makinesi-1230634/ (Erişim Tarihi 14/07/2016) • http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK. GTS.578091713a0445.63197506 • http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS. 573199dea8e240.18670957, Erişim: 10.05.2016.

Referanslar

Benzer Belgeler

1997 Sevda Cenap And Vakfı Altın Onur Madalyası’nı alan Nevit Kodallf nın diğer ödüllerini şöyle özetleyebiliriz: 1983’te Fransa Kültür Bakanlığı’nın

絕不可一次服用雙倍劑量。 可能的副作用 症狀 如何處理 噁心、嘔吐、胃痛、腹 痛、食慾差 隨餐或飯後馬上服用,

We compared the ability of a trainee and an experienced endoscopist in distinguishing between neoplastic polyps and nonneoplastic polyps by conventional white-light,

Çalışmaya katılan bireylerin yaş grupları ile ameliyat sonrası bağırsak fonksiyonları, ilk gaz- gaita çıkış günü, ilk ayağa kalkma zamanı, ambulasyon sıklığı

acı\ kuvved FALSE TRUE FALSE FALSE FALSE FALSE FALSE FALSE FALSE FALSE TRUE FALSE TRUE FALSE FALSE kuvvet-> kuvved açacağ FALSE TRUE FALSE FALSE FALSE FALSE

In this respect, the points related to cultural values as mentioned in the study of Hofstede (1980a), and weekly household food consumption as mentioned in the study of Menzel and

İnsan kaynağının, rekabet avantajı için önemli bir değer olarak kabul edilmesi ile beraber, akademisyenler de işletmeler- deki İnsan kaynakları yönetimi uygulamalarını,

Korda timpaninin çıkıĢ noktasının stilomastoid foramene olan mesafesi ortalama 3,7±1,6 mm, korda timpaninin fasiyal sinirden çıkıĢ açısı ortalama 28,2±10,7º,