• Sonuç bulunamadı

Tokat florasında doğal yayılış gösteren yabani rezene (Foeniculum vulgare Mill.) populasyonlarının morfolojik ve kimyasal özelliklerinin belirlenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tokat florasında doğal yayılış gösteren yabani rezene (Foeniculum vulgare Mill.) populasyonlarının morfolojik ve kimyasal özelliklerinin belirlenmesi"

Copied!
63
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TOKAT FLORASINDA DOĞAL YAYILIŞ GÖSTEREN YABANİ REZENE

(Foeniculum vulgare Mill.)

POPULASYONLARININ MORFOLOJİK VE KİMYASAL ÖZELİKLERİNİN

BELİRLENMESİ Ali DİRİCAN YÜKSEK LİSANS TEZİ

TARLA BİTKİLERİ ANABİLİM DALI Prof. Dr. İsa TELCİ

2013

(2)

TARLA BİTKİLERİ ANABİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TOKAT FLORASINDA DOĞAL YAYILIŞ GÖSTEREN YABANİ

REZENE (Foeniculum vulgare Mill.) POPULASYONLARININ

MORFOLOJİK VE KİMYASAL ÖZELİKLERİNİN BELİRLENMESİ

Ali DİRİCAN

TOKAT 2013

(3)
(4)

Tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, tezin içerdiği yenilik ve sonuçların başka bir yerden alınmadığını, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim.

(5)

i

Yüksek Lisans Tezi

TOKAT FLORASINDA DOĞAL YAYILIŞ GÖSTEREN YABANİ REZENE (Foeniculum vulgare Mill.) POPULASYONLARININ MORFOLOJİK VE

KİMYASAL ÖZELİKLERİNİN BELİRLENMESİ Gaziosmanpaşa Üniversitesi

Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. İsa Telci

Bu araştırma baharat, sebze ve tedavi amacıyla kullanılan rezene (Foeniculum

vulgare Mill.) bitkisinin Tokat florasında doğal yayılış gösteren popülasyonlarının

morfolojik ve kimyasal karakterinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Bitki örnekleri 2011 yılı vejetasyon döneminde Tokat florasından toplanmıştır. Araştırmada bitki boyu, dal sayısı, ana şemsiyede şemsiyecik sayısı, şemsiyecikte meyve sayısı, meyve eni, meyve boyu, 1000 meyve ağırlığı, meyve rengi, sabit yağ oranı, uçucu yağ oranı ve uçucu yağ bileşenleri incelenmiştir. Uçucu yağ Clavenger aparatıyla çıkarılmış ve bileşenler GC-MS ile aydınlatılmıştır.

Araştırma sonucuna göre incelenen özelikler bakımından önemli varyasyonlar tespit edilmiştir. Bitkisel özeliklere ait ortalama değerlerden bitki boyu 184,3 cm, dal sayısı 9,7 adet/bitki, şemsiyecik sayısı 21,2, adet/şemsiye, şemsiyecikte meyve sayısı 22,8 adet, meyve eni 1,6 mm, meyve boyu 5,1 mm, 1000 meyve ağırlığı ise 5,4 gr olarak bulunmuştur. Kimyasal özeliklerde sabit yağ ve uçucu yağ oranları sırasıyla % 12,4 ve % 6,6 olarak saptanmıştır. Tüm örneklerde ana bileşenin estragol olduğu belirlenmiştir.

2013, 51 sayfa

(6)

ii M.Sc. Thesis

DETERMINATION OF MORPHOLOGICAL AND CHEMICAL PROPERTIES IN NATURAL POPULATIONS OF FENNEL (Foeniculum vulgare Mill.) FROM

TOKAT FLORA Gaziosmanpasa University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Field Crops

Supervisor Prof. Dr. İsa Telci

Fennel (Foeniculum vulgare Mill.) is one of important medicinal and aromatic plants used as spice, cosmetic and food industries. This research was conducted to determine morphological and chemical properties of wild Fennel populations from Tokat flora during 2011 vegetation periods. Plant samples were collected during both flowering and full maturated periods for botanical identification and chemical characterization, respectively. Plant height, umbel number, 1000 fruit weight, fruit size, fruit color, essential oil and vegetable oil amount of the collected samples were determined. Essential oil was isolated with Clevenger apparatus and identified with GC-MS.

As a results of the research, main data of plant height, main stem number, umbel number, umbellet number, fruit height, fruit width, 1000 fruit weight in morphological properties were obtained as 184,3 cm, 9,7, 21,2, 22,8 1,6 mm, 5,1 mm and 5,4 g respectively. Vegetable oil and essential oil contents of the chemical results were 12,4% and 6,6% respectively. All samples contain estragole and fenchone as main components.

2013, 51 page

(7)

iii

Lisans ve Yüksek Lisans eğitimi sürecinde bizlere her zaman kararlı, azimli, çalışkan ve dürüst olmayı öğütleyen ve bu konuda bizlere örnek olan saygı değer bölüm başkanımız Prof. Dr. Hüseyin KOÇ’a; çağımızın ve ülkemizin mutlak ihtiyaç duyduğu gerçek bilim adamı ve örnek insan Danışman hocam Prof. Dr. İsa TELCİ’ye yardımlarından ve rehberliklerinden dolayı teşekkür ederim. Haklarını asla ödeyemeyeceğim, bana 40 yıldır güvenip destek olan, sabır ve şefkatle hayır duâda bulunan annem Dudu DİRİCAN’a, babam İdris DİRİCAN’a ve eşim Nejla DİRİCAN’a şükranlarımı sunuyorum.

Ali DİRİCAN Şubat 2013

(8)

iv Sayfa ÖZET……… ABSTRACT……….. ÖNSÖZ………...………….. İÇİNDEKİLER………... SİMGE VE KISALTMALAR DİZİNİ……… ŞEKİLLER DİZİNİ……… ÇİZELGELER DİZİNİ……… i ii iii iv vi vii viii 1. GİRİŞ………... 1 2. KAYNAK ÖZETLERİ………... 3

2.1. Rezene yetiştiriciliği ile ilgili çalışmalar………... 7

3. MATERYAL VE YÖNTEM……….. 10

3.1. Materyal………. 10

3.1.1. Deneme alanı………... 10

3.1.2. Bitki materyali………. 10

3.2. Yöntem………. 14

3.2.1. Bitki toplama gezileri……….. 14

3.2.2. Toplanan rezene örneklerinde incelenen özellikler……….. 15

3.2.3. Toplanan rezene örnekleri üzerinde yapılan kimyasal analizler………. 15

3.2.4. Elde edilen verilerin değerlendirilmesi………... 16

4. BULGULAR VE TARTIŞMA………... 17

4.1. Bitki boyu……….. 17

4.2. Dal sayısı………... 20

4.3. Ana şemşiyede şemsiyecik sayısı………. 21

4.4. Şemsiyecikte meyve sayısı………... 24

4.5. Meyve eni……….. 27

4.6. Meyve boyu……… 28

(9)

v

4.7.3. b* değerleri………. 33

4.8. Bin meyve ağırlığı……….. 33

4.9. Sabit yağ oranları………... 36

4.10. Uçucu yağ oranları………... 39

4.11. Uçucu yağ kompozisyonu……… 40

4.11.1.Estragol oranları………. 42

4.11.2.Fenkon oranları……….. 43

5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER……..………... 46

KAYNAKLAR……… 48

(10)

vi SİMGE VE KISALTMALAR DİZİNİ

Simgeler açıklama ad adet

Aşşs Ana şemsiyede şemsiyecik sayısı Bb Bitki boyu cm Santimetre Ds Dal sayısı Da Dekar L Litre Ha Hektar m Metre mm Milimetre kg Kilogram Sd Standart sapma

Şms Şemsiyecikte meyve sayısı Ort Ortalama

Ns Duraklardan örnek alınan nokta sayısı

Kısaltmalar açıklama

ASTA American Spice Trade Association TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu

(11)

vii

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil sayfa

Şekil 3.1. Doğal yayılış gösteren rezene toplama güzergahlarının gösteren harita Kırmızı hat bitki toplama gezisi yapılan yerleri; sarı hat rezene popülasyonu bulunan

yerleri ifade etmektedir. ……….………….. 11

Şekil 3.2. Toplanan rezenelerde A. Genel Görünüm, B. Kök yapısı, C. Yaprak, D Çiçek, E. Olgunlaşmamış Meyve ve F. Olgunlaşmış meyve………... 12 Şekil 4.1. Bitki boyu ve dal sayısına ait dağılım değerleri………. 19 Şekil 4.2. Ana şemsiyede şemsiyecik sayısı ve şemsiyede meyve sayısına ait dağılım

değerler………... 23 Şekil 4.3. Meyve eni ve meyve boyuna ait dağılım değerleri……… 27 Şekil 4.4. Toplanan rezene meyvelerine ait renk dağılım değerleri………... 32 Şekil 4.5. Toplanan rezene örneklerini 1000 meyve ağırlığı ve sabit yağ oranına ait

değerlerin dağılım grafiği 36

Şekil 4.6. Toplanan rezene örneklerinin uçucu yağ oranı ve uçucu yağ bileşenlerine ait

verilerin dağılımı. 39

(12)

viii

Çizelge 3.1. Rezene örneklerinin alındığı noktalara ait enlem, boylam ve rakım

değerleri……….. 13 Çizelge 4.1.1. Duraklardan toplanan rezene örneklerinin bitki boyu ve dal sayısına ait

değeler……... 18 Çizelge 4.1.2. Toplanan rezene örneklerinin duraklara göre bitki boyu ve dal sayısına ait değeler……... 19 Çizelge 4.2.1. Toplanan rezene örneklerinin ana şemsiyede şemsiyecik sayıları ve

şemsiyecikte meyve sayısına ait değerler……… 22 Çizelge 4.2.2. Toplanan rezene örneklerinin duraklara göre anaşemsiyede şemsiyecik

sayısı ve şemsiyecikte meyve sayısı değişimine ait değerler……… 23 Çizelge 4.3.1. Duraklardan toplanan rezene örneklerinin meyve eni ve meyve boyuna ait değerler………...……… 26 Çizelge 4.3.2. Toplanan rezene örneklerinin duraklara göre meyve boyu ve meyve eni

değişimine ait değerler………..………. 27 Çizelge 4.4.1. Toplanan rezene örneklerine ait renk değerleri…….……… 30 Çizelge 4.4.2. Toplanan rezene örneklerinin duraklara göre renk verilerinin değişimine

ait değerler………..……….. 31 Çizelge 4.5.1. Toplanan rezene örneklerinin bin meyve ağırlıkları ve sabit yağ

oranlarına

ait değerler….………...………. 35 Çizelge 4.5.2. Toplanan rezene örneklerinin duraklara göre bin meyve ağırlığı ve sabit yağ oranının değişimine ait değerler…………..……… 36 Çizelge 4.6.1 . Duraklardan toplanan rezene örneklerinin uçucu yağ oranları ve uçucu

yağ bileşenlerine ait değerler………..……….. 38 Çizelge 4.6.2. Toplanan rezene örneklerinin duraklara göre uçucu yağ, fenkon ve

estragol oranları değişimlerine ait değerler……… 39 Çizelge 4.6.3. Duraklardan toplanan rezene örneklerinin uçucu yağ oranları ve uçucu

(13)

1. GĠRĠġ

Tarih öncesi devirlere kadar uzanan tıbbi bitkilerin kullanımı 1900‟ lü yılların başından itibaren sülfa ilaçların keşfi ve organik kimyasalların sentezlenmesiyle önemi azalmış, 20. yy ortalarında % 5‟e kadar düşmüştür. Ancak 20. yy. sonlarına doğru sağlık bilincinin artması, sentetik ilaçların yan etkilerinin anlaşılması, doğal ürünlere olan ilgiyi her geçen gün artmıştır. Bu artış, günümüzde tıbbi ve aromatik bitkilerin önemini artırması nedeniyle bu bitkiler üzerindeki araştırmalar yoğunlaşmıştır.

Dünya sağlık örgütü (WHO) verilerine göre, dünya üzerinde yaklaşık 20.000 bitki türü tıbbi amaçla kullanılsa da, 4000 tür daha yoğunluk kazanmaktadır. Avrupa da ise bu sayı 2000 civarındadır (Bayram ve ark., 2010).

Son yıllarda, dünya tıbbi bitkilerin piyasa değeri yıllık 60 milyar dolar civarına yükselmiştir. Dünya tıbbi bitkiler ticareti ise 16,8-18,2 milyar dolar arasındadır. Türkiye‟de ise 2008 yılı verilerine göre 33-56 bin ton tıbbi bitki ticaretine karşılık 66,3-80,3 milyon dolar gelir sağlamıştır. Türkiye tıbbi bitkiler ticaretinde rezene 1,9 bin ton ve 3,7 milyon dolar ile % 5‟lik bir paya sahiptir (Bayram ve ark., 2010).

Rezene, raziyane, arapsaçı isimleriyle bilinen Foeniculum vulgare Mill. Türkiye‟de doğal yayılış gösteren ve kültürü yapılan bir türdür. Türkiye florasında bir türle temsil edilen rezenenin iki alt türü ve üç varyetesi bulunmaktadır (Davis, 1972) Bunlardan var. dulce tatlı rezene olarak yoğun kültürü yapılmaktadır. Var. vulgare ise çoğunlukla doğal yayılış göstermektedir (Baytop,1999; Baydar, 2009).

Rezenen fizyolojik öneminden dolayı, eski zamanlardan beri bilinen ve kullanılan bir bitkidir. Rezene baş dönmesi, damar tıkanıklığı, mide ve bağırsak gazlarının çıkarılması için kullanılmaktadır. Bitkinin böbrek ve mesane taşlarını düşürücü ve iltihapları kurutucu, kurt düşürücü, sinir yatıştırıcı ve vücudu kuvvetlendirici, göz kuvvetlendirici, sindirimi kolaylaştırıcı, yatıştırıcı, kalp çarpıntısını giderici, süt veren annelerde süt artırıcı ve çocuklarda karın ağrısını giderici, yara iyileştirici ve idrar söktürücü etkiler bilinmektedir (Arabacı ve Bayram, 2005; Baydar, 2009).

Taze rezene yaprak ve sapları sebze veya çeşni olarak tüketilmektedir. Gıda sanayinde rezene alkolsüz içecekler, dondurma, şekerli ürünler, et ve et ürünleri ile alkollü içki üretiminde anason yerine kullanılmaktadır. Tohumları pasta, peynirli

(14)

ürünler, balıketleri, çorba, sos, sirke ve ekmeklerde yaygın olarak kullanılmaktadır. (Şanlı ve ark., 2008; Kaya ve ark., 2004 )

Rezeneye Sağlık Bakanlığı tarafından “Phyto-coff” ismi ile bitkisel ilaç olarak üretim ruhsatı verilmiştir (Özçelikay ve ark., 1997). Cantore ve ark. (2004), rezeneden elde edilen uçucu yağın anti bakteriyel etkisinden dolayı bitkilerdeki bakteriyel hastalıkların kontrolünde doğal bakterisit olarak kullanılabileceğini, bunun da günümüzde yaygınlaşma sürecinde olan organik tarım için önemli olduğunu vurgulamışlardır.

Ekonomik öneminden dolayı rezene üzerinde pek çok çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalar özellikle kültürü yapılan ve tatlı rezene olarak bilinen var. dulce üzerinde yoğunlaşmıştır. Yapılan tarla çalışmaları daha çok, farklı orijinli bitkilerin verim ve kalite bakımından karşılaştırılması (Karaca, 1998), uygun ekim zamanlarının (Kızıl ve ark., 2001), bitki sıklıklarının (Özkan, 1999; Özyılmaz, 2007) uygun gübre dozlarının (Tunçtürk ve ark., 2011; Kan ve ark., 2006) ve hasat zamanlarının belirlenmesi (Telci ve ark., 2009a) üzerinde yoğunlaşmıştır.

Son yıllarda değişik nedenlerden dolayı tıbbi ve aromatik bitkilere ve bunlardan elde edilen ürünlere olan ilginin artması ile bitkilerin aşırı toplanması ve diğer çevresel sorunlardan dolayı doğadaki popülasyonları azalmaktadır. Ayrıca doğal yayılış gösteren bitkiler genetik olarak homojen olmadığından, toplanan ürünlerde kalite ve standardizasyonla ilgili problemleri ortaya çıkmaktadır. Oysa dünya piyasalarında söz sahibi olmak standartlara uygun, yüksek kaliteli ürünlerin geliştirilmesi ve agronomik işlemlerin iyileştirilmesi ile mümkündür (Telci ve ark., 2009a).

Doğal yayılış gösteren tıbbi bitkilerdeki genetik ve kimyasal varyabilite bu bitkilerin kullanım alanlarının çeşitliliği yanında, ıslah çalışmalarında gen kaynağı olarak da önemini artırmaktadır. Türkiye‟de rezene üretimini çoğunlukla tatlı rezene (var. dulce) oluşturmaktadır. Ancak bazı bölgelerde doğal yayılış gösteren rezenelerde toplanarak kullanılmaktadır. Bu bitkilerin bitkisel ve kimyasal özelikleri üzerinde kapsamlı çalışma bulunmamaktadır. Bu açıklamalar ışığında planlanan çalışmada; Tokat florasında yayılış gösteren yabani rezene popülâsyonları toplanarak bitkisel ve kimyasal özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma sonucunda farklı kemotipler belirlenerek, tarımsal ve biyolojik potansiyeli olanlar sonraki çalışmalar için koleksiyon bahçesine taşınacaktır.

(15)

2. KAYNAK ÖZETLERĠ

Rezene kültür ve doğal formlarının bulunduğu ekonomik değere sahip önemli aromatik bitkilerden birisidir. Türkiye‟de rezene, raziyane, arapsaçı gibi isimlerle bilinmektedir (Baytop, 1999). Bu bitki Apiaceae (Umbellifera) familyası, Foeniculum cinsine ait olup dünyada tek bir türle (F. vulgare) temsil edilmektedir (Tutin, 1976). Yapılan taksonomik çalışmalarda, Foeniculum vulgare Mill.‟de subsp. piperitum ve subsp. capellaceum (syn. subsp. vulgare) olmak üzere iki alttür, subsp. capellaceum alttürüne ait 3 varyete (var. azoricum, var. vulgare, var. dulce) bulunduğu belirlenmiştir (Piccaglia ve Marotti, 2001). Subsp. piperitum doğal yayılış gösteren, çok yıllık, anetol içermeyen alttürdür. Davis (1972), Türkiye florasında bulunan Foeniculum vulgare‟yi tür bazında incelese de; sonraki yıllarda yayınlanan kayıtlarda, Türkiye‟deki doğal yayılış gösteren rezene popülâsyonlarında alt türlerin bulunduğu ve toplanarak kullanıldığı anlaşılmaktadır (Özcan ve Chalcat, 2006).

Rezenenin bitkisel özelikleriyle ilgili kayıtlarda bilgiler tür bazında verilmektedir. Rezenin tek veya çok yıllık olduğu, 1-2 m‟ye kadar inebilen kalın kazık köke sahip, 60-200 cm arasında boylanabilen, yaprakları parçalı iplik şeklinde, rengi koyu yeşilden mavi yeşile kadar değişen, küçük sarı çiçeklere sahip bir türdür. Bitkide meyveler 4-10 mm boyunda, 2-4 mm eninde kahverengi-yeşil renkli, bin meyve ağırlığı 3,8-8,7 g arasında değişmektedir. Rezene meyveleri % 3,5-6,0 uçucu yağ içermektedir. Uçucu yağının ana bileşeni trans-anetol (% 30-60), diğer bileşenlerin ise fenkon (%10-20), fonikulum ve metil kavikol olup, uçucu yağ oranı ile meyve uzunluğu arasında olumlu ilişki bulunmaktadır. Ayrıca rezene meyvelerinin sabit yağ oranı %12-18,2 arasında değişmektedir (Ceylan, 1987).

Baytop (1999), rezenede bitki boyunun 1-1,5 m, meyve uzunluğunun 6-10 mm ve meyve eninin 1,5-4 mm, uçucu yağ oranının ise % 3-7 arasında değiştiğini belirtmiştir.

Özbek ve ark. (2003), Van ilindeki baharatçılardan temin ettikleri rezene (Foeniculum vulgare Mill.) meyveleri üzerinde yaptıkları çalışmada rezene meyvelerinin uçucu yağ veriminin % 5, uçucu yağ bileşenlerinin ise (E)- anetol (% 74,8) limonen (% 11,1) metil kavikol (% 4,7) fenkon ( % 2,5) α-pinen (%1,3) (Z)- β- osimen (% 1,2) olduğunu bildirmişlerdir.

(16)

Tanker ve ark. (2004), rezenenin 1,0-1,5 m arasında boylandığını, çok parçalı, parçaları iplik şeklinde, çiçekleri sarı renkli olan çok yıllık otsu bir bitki olduğunu Kuzey Anadolu' da doğal olarak yayılış gösterdiğini ve ülkemizin değişik bölgelerinde kültürünün yapıldığını belirtmişlerdir. Araştırıcılar rezene meyvelerinin ise 6-10 mm boyunda açık veya kirli sarı renkli, kostaları belirgin, kısa saplı tüysüz ve silindir şeklinde olup genellikle kıvrık olduğunu bildirmiştir. Ayrıca rezene meyvesi %3-6 oranında uçucu yağ taşıdığını rezene uçucu yağının anetol yönünden zengin olduğunu belirmişlerdir.

Koç (2004), Rezene (Foeniculum vulgare Mill)‟nin dik büyüyen 1-2 m boylanabilen, bir veya çok yıllık, çıplak düz gövdeli, yaprakları uzun saplı bileşik yaprak olup, uzun ve ince, meyveleri % 2,5-3,5 oranında uçucu yağ içerdiğini, uçucu yağ bileşiminde ise % 50-60 anetol, % 10-20 fenkon ve aldehit bulunduğunu bildirmiştir. Araştırıcı ayrıca rezene meyvesinin % 12-13 sabit yağ ihtiva ettiği belirtmiştir.

Bayrak (2006), yaptığı çalışmada rezene tohumlarından elde edilen yağlarda bulunan sterol ve yağ asitleri ve bunların oranlarını belirlemiş ve ayrıca saflıklarını araştırmıştır. Rezene tohumlarının % 12,71-16,61 arasında sabit yağ içerdiğini, rezene sabit yağında yağ asitlerinden en fazla petroselinik asit (% 45,09-58,40) bulunduğunu, rezene yağında başlıca sterol bileşenlerin ise sırası ile β-sitosterol (% 20,34-27,54) ve stigmasterol (% 14,49-24,07) olduğunu bildirmiştir.

Akgün (1990), Rezene (Foeniculum vulgare Mill)‟nin iki varyetesinin dulce (Tatlı rezene), vulgare (acı rezene) kurutulmuş meyvelerinin baharat olarak kullanıldığını, meyvelerinin tatlı rezenenin % 2-3, acı rezenenin ise % 3-7 uçucu yağ içerdiğini, her iki varyetesinde uçucu yağ ana bileşeni trans anetol oranının tatlı rezenede % 75-86 arasında görülürken, acı rezenede ise % 64 anetol ve % 13 fenkon bulunduğunu bildirmiştir. Ayrıca doğal yayılış gösteren bir diğer alt türün (subsp.

piperitum) biber rezene olduğunu ve bu alttürün daha yüksek oranda uçucu yağ

içerdiğini (% 6), ve uçucu yağ ana bileşeni anetol yerine estragol olduğunu bildirmiştir.

Bowes ve Zheljazkov (2005), rezene uçucu yağın ana bileşeni olan trans-anetol oranının farklı çeşit ve ekim zamanlarına göre % 47-80 arasında değiştiğini belirtmişlerdir.

(17)

El-Awadi ve Hassan (2010), bazı bitki büyüme düzenleyiciler karşısında rezenenin fizyolojik tepkisinin incelendiği çalışmada, bitkide şemsiye sayısı 9,8-10,8, şemsiyede tohum sayısı 108-134, şemsiyede tohum ağırlığı 1,.43-1,85 g bitkide tohum ağırlığı ise 13,89-19,28 arasında değişmiştir. Araştırmada en düşük değerler kontrol en büyük değerler ise methionin uygulamasından elde edilmiş olup uçucu yağ oranları % 0,79-1.06, anetol oranları % 86,11-87,58 ve sabit yağ oranları ise % 4,8-6,49 aralıklarında değişmiştir.

Türkiye‟de rezenenin doğal popülâsyonları üzerinde yapılan çalışmalar ise oldukça sınırlıdır. Bu çalışmaların konusu, bir bölgede yayılış gösteren bitkilerden oldukça sınırlı sayıda örnek alınarak kimyasal özelikleri ve biyolojik aktiviteleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Özcan ve Chalcat (2006), Mersin bölgesinden toplanan subsp.

piperitum örneklerinin uçucu yağlarını incelemiş ve bu alttürün metil kavikol

bakımından zengin olduğu belirlenmiştir.

Şanlı ve ark. (2008), Isparta ilinde 2002 yılında doğal yayılış gösteren tatlı rezene (dulce)‟nin farklı büyüme ve gelişme dönemlerinde uçucu yağ oranı ve uçucu yağ bileşenlerini belirlemek amacıyla yürüttükleri çalışmada, tohumlarda en yüksek uçucu yağ oranı % 4,95 ile yeşil olum döneminde, en düşük uçucu yağ içeriği ise % 2.32 ile ölü olum döneminde bulunmuştur. Çalışmada ayrıca, meyvedeki uçucu yağın en önemli bileşenlerinin başta trans-anetol (%45,48-76,00) olmak üzere fenkon (%4,64- 30,71), estragol % (1,92- 44,40) ve anisaldehit (%<0,05-13,82) olduğu, α-pinen, mirsen, limonen, sineol, γ-terα-pinen, sitronellol ve kâfur ise düşük oranlarda bulunmuştur.

Yurtdışında yapılan çalışmalarda ise rezeneye ait pek çok farklı kimyasal tiplerin bulunduğu belirlenmiştir. Piccaglia ve Marotti (2001), İtalya‟da doğal yayılış gösteren popülâsyonlar üzerinde yaptığı çalışmalarda, bazı bitkisel özelikler ile uçucu yağ oranları arasında etkileşim olduğunu belirlemişlerdir. Uçucu yağ bileşenleri bakımından ise İtalya rezenelerinde 5 farklı kimyasal grubun (kemotip) bulunduğu açıklanmıştır. Bunlar; 1) α-felletren/metil kavikol/trans-anetol, 2) α-pinen/limonen/trans-anetol, 3) metil kavikol/α-felletren, 4) metil kavikol/α-pinen ve 5) α-felletrendir.

(18)

Napoli ve ark. (2010), Sicilya adasından toplayarak incelediği doğal rezene örneklerinde uçucu yağ kompozisyonu bakımından 5 farklı grubun (1.) anetol/metil kavikol 2.) metil kavikol/fenkon/α-pinen 3.) metil kavikol/fenkon 4.) metil kavikol ve 5.) piperiten oksit) bulunduğunu belirtmiştir. Bu kemotiplerden piperiton oksit daha çok yabani nane türlerinde de yaygın olarak rastlanan bir bileşendir (Telci ve ark., 2009b).

Muckensturm ve ark (1997), Fransa orijinli kültür ve doğal rezene örneklerinin herba ve uçucu yağ özeliklerini karşılaştırdığı çalışmada elde edilen sonuçlarda subsp

piperitum herbasına ait uçucu yağda % 60 α-felletren oranı, tohum uçucu yağında %

30‟a düşmüş terpinen ve terpinolen oranı yükselmiştir. var. dulce ve var. azoricum herbasında ve tohumunda ana bileşen t-anetol oranı % 60‟ın üzerinde bulunmuştur. Aynı çalışmada var. vulgare‟de üç farklı kemotipe (esragol, esragol/ anetol, anetol) rastlanmıştır.

Barazani ve ark. (2002), İsrail‟de yaptıkları çalışmada var. vulgare’nin kültür ve yabani formlarının kimyasal karakterini ve genetik kalıtımını inceledikleri çalışmada, kalıtım derecesi yüksek ve düşük popülasyonları sınıflandırarak, bileşenler arasındaki değişimin genetik ve ekolojik etkilerini açıklamışlardır. Buna göre yüksek rakımlarda yetişen örneklerde t- anetol düşük, rakımlarda yetişen örneklerde metil kavikol yüksek bulunmuştur.

Gross ve ark. (2009), rezenenin ana bileşenlerinin kalıtımı üzerinde yaptıkları çalışmada metil kavikol‟ca zengin tipler anetol‟ca zengin tiplerle melezlenmiş ve elde edilen sonraki generasyonlarda metil kavikol ile anetol arasında ters bir korelasyonun olduğu, metil kavikol daha dominant olduğu ve bunda diallel bir genin etkili olduğu belirtilmiştir.

Stefanini ve ark. (2006), rezenede yaprak, çiçek, taze tomurcuk, olgunlaşmamış tohum, tam olgunlaşmış tohum, kuru tohum uçucu yağ oranları karşılaştırılmıştır. Çalışmanın bütün dönemlerinde t-anetol ana bileşen olup gelişmenin ilk dönemlerinde düşük olmuş, sonraki dönemlerde giderek artmıştır. Buna karşılık limonen oranı ilk gelişme dönemlerinde yüksek bulunmuş (% 30) ve olgunlaşmayla beraber oranı azalarak tam olgunlaşmış meyvelerde % 2‟ye kadar düşmüştür.

(19)

2.1. Rezene yetiĢtiriciliği ile yapılan çalıĢmalar

Tıbbi bitkiler üretiminde iklim ve yetiştiği toprak özelikleri yanında uygulanan tarımsal işlemler verim ve etkili madde üzerinde değişmelere neden olmaktadır. Bitki sıklığı ve dekara atılacak tohumluk miktarı çeşit ve tarım sistemlerine (kuru-sulamalı) göre değişiklik gösterebilmektedir. Ceylan (1987), rezenede sıra arası mesafenin 30 cm olması gerektiğini; Baydar (2009), rezenede dekara 1 kg tohumluğun yeterli olacağını belirmektedir.

Özkan (1999), Ankara koşullarında 1998 yılında tatlı rezenede bitki sıklığının etkileri üzerinde yaptığı çalışmada üç farklı sıra arası (30, 45 ve 60 cm) ve dört farklı ekim normu (0,5, 1,0, 1,5 ve 2,0 kg/da) kullanılmış en uygun bitki sıklığı ve ekim normunu 30 cm ve 1,5 kg/da olduğunu belirlemiştir. Araştırmada ayrıca bin tohum ağırlığı 7.49-9.13 g, bitki boyu 88,1-94,1 cm, dal sayısı 6,20- 8,87 adet, şemsiyecik sayısı 15,53-18,21 adet, uçucu yağ oranı % 1,93-2,28 arasında değişim göstermiştir.

Tunçtürk ve ark. (2011), 2006 ve 2007 yıllarında Van ekolojik koşullarında değişik gübre dozlarının (azot dozu: 0, 30, 60 ve 90 kg/ha ve fosfor dozu: 0, 40 kg/ha) Rezene (Foeniculum vulgare Mill.)‟ de verim ve kalite üzerine etkisini belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada; bitki boyu 40,2 -54,2 cm (2006 yılı ortalaması 50,25 cm, 2007 ortalaması ise 44,72 cm), dal sayısı 4,93-6,98 adet (2006 yılı ortalaması 6,37 adet, 2007 yılı ortalaması 5,62 adet), bin tane ağırlığı 7,75-8,51 g (2006 yılı ortalamasının 8,32 g, 2007 ortalamasının 7,95 g) uçucu yağ oranı % 1,87-1,92 ve sabit yağ oranı ise % 8,65-11,58 arasında değişmiştir. Aynı çalışmada rezenede yüksek verim ve kaliteli ürün elde etmek için 6 kg azotlu ve 4 kg fosforlu gübre uygulaması tavsiye edilmiştir.

Kan ve ark. (2006), Konya şartlarında farklı gübre (azot ve çinko) dozlarının rezenede uçucu yağ verim ve uçucu yağ bileşenleri üzerine etkilerinin araştırıldığı çalışmada, gübre dozlarına bağlı olarak uçucu yağ oranı % 2,9-3,2 arasında değişmiştir. En yüksek uçucu yağ oranı (% 3,2) 15 kg/da N uygulanan parsellerden alınmıştır. Çalışmada ana bileşeninin trans-anetol olduğu, bunu anisaldehit, estragol, α-fenkon, limonen, karvon, cis-anetol gibi bileşenlerin takip ettiği belirtilmişidir. Bu araştırmada uygulanan azot ve çinko gübrelerinin miktarlarına bağlı olarak elde edilen örneklerde

trans-anetol % 60,6-87,0, anisaldehit % 6,1-21,3, estragol % 3,2-11,7, α-fenkon %

(20)

göstermiştir. En yüksek trans-anetol oranı 10 kg/da azot ve 10 kg/da azot + 750 g/da çinko uygulamalarından (% 87,0 ve % 85,1) elde edilmiştir.

Mahfouz ve Eldin (2007), rezenede (2003-2005) iki yıl süreyle organik ve mineral gübrelemenin etkilerini araştırdıkları çalışmada, bitki boyunun 126-155 cm, dal sayısının 6,20-8,11 adet, bitki ağırlığı 317-475 g, bitkide meyve verimi 67-91 g, uçucu yağ verimi 0,83-1,47 ml/bitki ve hektara yağ verimi 29,6-51,8 L/ha arasında değişmiştir. Araştırıcılar uçucu yağ içerisindeki ana bileşenin trans-anetol olduğu ve % 79-86 arasında değiştiği ve bu bileşeni limonenin takip etiğini bildirmişlerdir.

Bitkilerdeki etkili maddeler yetiştiricilik işlemleri yanında gelişme dönemlerine göre de değişim göstermektedir. Kandil ve ark. (2002), rezenede uçucu yağ miktarının farklı gelişme dönemleri boyunca değişiminin incelendiği bir araştırmada, vejetatif büyüme döneminde herba kısmında % 0,43-0,69 arasında, çiçeklenme döneminde yaprak, sap ve çiçeklerde % 1,1-2,6 arasında ve olgunlaşma döneminde tohumlarda % 2-3 arasında değiştiği bildirilmiştir

Şanlı ve ark. (2012) , Burdur ilinde tarımı yapılan anason (Pimpinella anisum L.), rezene (Foeniculum vulgare Mill.), kişniş (Coriandrum sativum L.), kimyon (Cuminum cyminum L.) ve dereotu (Anethum graveolens L.) türlerinin uçucu yağ oranları ve bileşenleri belirlenerek uluslararası kodekslere uygunluğunu araştırdıkları araştırmada; rezenenin % 2,74, oranında uçucu yağ içerdiği ve bunun ASTA standardının (% 1,5) üzerinde olduğunu , uçucu yağ bileşenlerinin ise trans-anetol (% 85,27)‟ün ana bileşen olarak belirlendiği ve diğer önemli bileşenlerin ise fenkon (% 6,22), p-allil anisol (% 4,31) ve limonen (% 1,93) olduğu belirlenmiştir.

Telci ve ark. (2009a), rezenede farklı gelişme dönemlerine göre meyve verimi, bin meyve ağırlığı ve uçucu yağ oranında önemli değişmeler gösterdiğini, uçucu yağ verimi ve anetol oranının olgunlaşma dönemlerine göre değişim göstermediğini tesbit etmişlerdir. Araştırmada uçucu yağ oranının % 3-6, anetol oranı ise % 82-90 arasında değiştiğini bulmuşlardır.

Uzun ve ark. (2011), Amasya ve Samsun şartlarında yapılan Orta Karadeniz Bölgesi için geliştirilen rezene hatlarının verim ve uçucu yağ oranlarının stabilite analizi çalışmasında, uçucu yağ oranının % 1,44-3,26 arasında değiştiğini bulmuşlardır. Ortalama değer ise %2,5 olarak bulunmuştur. Aynı çalışmada, 1000 meyve ağırlığı değerleri 5,28-8,46 g ( ort= 6,69 g) arasında değişim göstermiştir. Araştırıcılar ayrıca,

(21)

yağ oranı üzerinde çevresel faktörlerin etkisi olduğu ve çok kurak şartlarda rezenenin uçucu yağ oranının yükseldiğini bildirmişlerdir.

Oğuz (2000), Adana‟ da taban ve kıraç koşullarında rezenede farklı üretim yöntemlerinin verim ve uçucu yağ üzerine etkilerinin araştırıldığı çalışmada; taban koşullarda, sonbaharda pençeyle çoğaltılan bitkilerden incelenen değerlerin yüksel olduğunu belirlemişlerdir.

Arabacı ve Bayram (2005), Aydın ekolojik koşullarında rezenenin ekim zamanı ve kullanılacak tohumluk miktarının tespiti amacıyla yapılan araştırmada 1 Nisan ve 15 Nisan; dekara 0,5, 1.5 ve 2,5 kg tohum olacak şekilde ekim yapılmış ve uçucu yağ verimi 2,068 – 3,372 L/da arasında değişmiştir.

Özyılmaz (2007) Tokat Kazova şartlarında üç farklı (30, 40, 50 cm) sıra aralığı ve dört farklı (250, 500, 750, 1000 adet tohum/m2) ekim normunun verim ve kalite üzerine etkilerinin araştırıldığı çalışmada; bitki boyu 73,1-79,2 cm, dal sayısı 3,4-5,7 adet, şemsiye sayısı 5,6- 9,7 adet, şemsiyecik sayısı 11,1-15,2 adet, şemsiyecikte meyve 9,6-15,5 adet, şemsiyede meyve 78,3 – 144,8 adet, bin meyve ağırlığı 4,1-5,3 g, uçucu yağ oranı % 1,7-2,8, sabit yağ oranı ise % 6,5-10,0 arasında değişmiştir.

(22)

3. MATERYAL VE YÖNTEM 3.1. Materyal

3.1.1. Deneme Alanı

Önceki yıllarda yapılan bitki toplama gezilerinde Tokat florasının bazı bölgelerinde yabani rezene bitkilerinin yoğun bulunduğu gözlenmiştir. Bu proje kapsamında araştırmaya konu olan Tokat, iklimi, Karadeniz Bölgesi iklimiyle İç Anadolu bölgesi iklimi arasında bir geçiş özelliği gösterir. Tokat ilinin güneyinde iklim daha serttir. Kuzeyde Karadeniz kıyısına yaklaştıkça bu sertlik azalır. Tokat ilinde senenin her mevsimi yağmur yağar. Yıllık yağış miktarı bazı yerlerde 385 mm iken bazı yerlerde 485 mm‟dir. Senenin 50 gününde sıcaklık 0 °C‟nin altında ve 40 gün +30 °C‟nin üzerinde seyreder. Yazlar, rakımı düşük vadilerde oldukça sıcak geçer (Anonim, 2012).

Tokat‟ta toplam alanın % 50‟ye yakını orman ve fundalıklarla kaplıdır. % 35‟i ekili ve dikili alanlar ve % 14‟ü çayır ve meralarla kaplıdır. Araştırmaya konu olan yabani rezene daha çok açık alanlarda bulunmaktadır.

3.1.2. Bitki Materyali

Denemede, doğal yayılış gösteren rezene bitkileri kullanılmıştır. Dünyada

Foeniculum cinsine ait tek rezene türü (vulgare) bulunmaktadır. Literatürde mevcut iki,

alt türden subsp. piperitum doğal yayılış göstermekte ve anetol içermemektedir. Diğer alt tür subsp. capellaceum (syn. subsp. vulgare)‟un ise üç varyetesi vardır (var. vulgare, var. dulce, var. azoricum). Var. vulgare‟de yabani formlar bulunmaktadır. Bu varyete trans anetol bakımından zengin olmasıyla subsp. piperitum‟dan kolaylıkla ayrılmaktadır. Toplanan bitki alanları 4 farklı bölgeye (durak) ayrılmıştır. Bunlar 1. Kazova 2. Aydınca köyü ve Çamdere köyü civarı, 3. Geyras – Beşören köyü çevresi, 4. Kızıleniş ve Çördük Köyü çevresi olup toplanan bitkilerin koordinatları ve rakımları Çizelge 3.1. de verilmiştir.

(23)

Şekil 3.1. Doğal yayılış gösteren rezene örneklerin toplandığı alanlar. (Kırmızı hat bitki toplama gezisi yapılan yerleri; sarı hat rezene popülasyonu bulunan yerleri ifade etmektedir.) Anonim, (2013).

(24)
(25)

Sıra no Örnek no Durak no Koordinat Rakım (m) Durak özelliği K. Enlemi D. Boylamı 1 A-1 ı 400 20.453 360 32.287 608

Durak-I‟ in ortalama yükseltisi 636 m‟ dir. Taban arazi ve bitkilerin

ihtiyacı olan suya kolayca ulaşabildikleri, daha çok sulama

kanalı etrafında ve tarla, bahçe sınırlarından oluşmuştur. Örneklerin alındığı noktalarda rezene dışında bitki yoğunluğu

fazla ve rezene bitkilerinden birçoğu ağaç gölgesinde

bulunmaktadır. 2 A-2 I 400 20.710 360 31.899 608 3 A-6 ı 400 20.191 360 32.623 595 4 A-7 I 400 20.177 360 32.561 592 5 A-8 I 400 20.166 360 32.534 598 6 A-9 I 400 20.274 360 32.018 593 7 A-10 I 400 20.317 360 31.711 592 8 A-14 I 400 20.432 360 33.085 604 9 A-15 I 400 20.416 360 33.049 615 10 A-16 I 400 20.760 360 32.546 642 11 A-17 I 400 20.765 360 32.517 635 12 A-18 I 400 20.811 360 32.643 651 13 A-27 ı 400 20.420 360 32.626 618 14 A-28 I 400 20.752 360 32.613 645 15 A-29 I 400 20.928 360 32.680 657 16 A-30 I 400 20.988 360 32.671 667 17 A-31 I 400 21.240 360 32.876 752 18 A-32 I 400 21.146 360 32.825 714 19 A-33 I 400 21.052 360 32.797 699 20 B-11 II 400 21.134 360 32.149 693

Durak-II‟nin ortalama yükseltisi 689 m‟ dir. Yükseltinin artmasıyla ters orantılı olarak bitki yoğunluğu ve ihtiyaç duyulan suya ulaşma imkânı Durak-I‟e nispetle azalan

ve tarım alanlarından daha uzak alanlardan oluşmuştur. 21 B-12 II 400 21.437 360 32.504 741 22 B-13 II 400 20.941 360 32.522 682 23 B-34 II 400 20.563 360 33.017 653 24 B-35 II 400 20.851 360 33.184 686 25 B-36 II 400 20.671 360 33.093 656 26 B-37 II 400 17.354 360 33.254 713 27 C-3 III 400 15.240 360 32.774 751

Durak-III, ortalama rakımı 690 m dir. Durak-II ile benzer karakterde

olmakla birlikte örnek alınan noktaların daha eğimli ve kır

alanlar olduğu gözlenmiştir. 28 C-4 III 400 17.205 360 33.005 673 29 C-5 III 400 17.225 360 33.000 665 30 C-23 III 400 16.851 360 32.982 676 31 C-24 III 400 17.494 360 33.045 662 32 C-25 III 400 17.403 360 33.133 684 33 C-26 III 400 17.355 360 33.204 718

34 D-19 IV 400 14.395 360 33.050 804 Ortalama rakım 786 m‟dir. Durak-IV doğal yağışlardan başka su

imkânına sahip değildir. Örneklerin alındığı noktalar sarp

ve kayalık alanlardır. 35 D-20 IV 400 14.557 360 32.862 790

36 D-21 IV 400 14.647 360 32.857 782 37 D-22 IV 400 14.769 360 32.797 768

(26)

3.2.1. Bitki toplama gezileri

Proje kapsamında 2011 yılı Temmuz-Ağustos aylarında bitki toplama gezileri düzenlenmiştir. Gezilerde bitki örneklerinin toplanması Tan (1998)‟in belirlediği hususlara göre yapılmıştır. Bu tür çalışmalarda alınacak örneklerin popülasyonu temsil etme durumu çok önemlidir. Bunun sağlanabilmesi için de; a-) Toplam durak sayısının tespiti, b-) Durak genişliğinin belirlenmesi ve c-) Durak yerlerinin seçimidir. Örneklemede durak sayısı ve durakların toplama bölgesindeki dağılımı konuları ayrı bir öneme sahiptir. Genellikle genetik varyasyonun yüksek olduğu yabani türler ve geçit formları toplanırken bir duraktan toplanacak örnek sayısının belirlenmesinde duraktaki maksimum varyasyonun sağlanmasına dikkat edilmelidir. Bu nedenle etkin popülasyon büyüklüğünün dikkate alınması gerekir. Çoğu koşullarda mevcut genetik varyasyonu ortaya koyabilmek için 50 bitkiyi geçmemek gerekir (Marshall ve Brown 1975). Bu açıklamalar ışığında ve ön gözlemler sonucu bu bitkinin yoğun bulunduğu alanlar belirlenerek bitki toplama durakları belirlenmiştir. Çalışmada durak sayısı 4 olarak planlanmış ve duraktaki bitki yoğunluğuna bağlı olarak 4-19 arasında noktadan bitki örneği toplanmıştır.

Bu geziler iki farklı dönemde yapılmıştır. Gezilerin birincisi çiçekleme döneminde ve bitkinin yoğun bulunduğu alanlar belirlemek ve herbaryum örnekleri alınmak için yapılmıştır. İkinci geziler ise tohumların olgunlaştığı dönemde ve tohum toplamak amacıyla yapılmıştır. Her iki gezide de toplanan örneklerin koordinatları ve rakımları CPS ile belirlenerek her bir örnek için kaydedilmiştir (Çizelge 3.1).

Bitki toplama gezilerinde çiçeklenme döneminde toplanan örnekler Seçmen ve ark. (1995), belirlediği şekilde herbaryumları hazırlanarak taksonomik isimlendirme için gerekli özellikler bu herbaryumlar üzerinden belirlenmiştir. Meyve toplama gezilerinde belirlenen alanlara tohumların olgunlaştığı dönemde gidilerek meyve örnekleri almadan önce bitki boyu dal sayısı gibi gözlemler alındıktan sonra meyveler toplanmıştır. Toplanan meyvelerde aşağıdaki gözlemler Telci ve ark., (2009a), Özyılmaz (2007), ve Kan ve ark. (2006),‟ın belirlediği şekilde yapılmıştır.

(27)

1. Bitki boyu (cm): Örnek alınan her bir noktada rastgele seçilen 5 bitkinin boyu metre ile ölçülerek ortalamaları hesaplanmıştır.

2. Dal sayısı (adet/bitki): Örnek alınan noktada rastgele 5 bitkinin dalları sayısı sayılarak ortalamaları hesaplanmıştır.

3. Ana şemsiyede şemsiyecik sayısı (adet/ana şemsiye) : Her bir noktadan seçilen 5 bitkinin ana şemsiyesi alınarak laboratuara getirilip şemsiyecikler sayılmıştır. Sayılan şemsiyelerin ortalaması hesaplanarak belirlenmiştir.

4. Şemsiyeçikte meyve sayısı (adet/şemsiyecik): Ana şemsiyelerden şemsiyecik sayısı için alınan örneklerde her bir şemsiyecikteki meyveler sayılarak ortalaması alınmıştır. 5. 1000 meyve ağırlığı (g) : Her bir noktaya ait meyvelerden 4 adet 100 meyve sayılarak

ortalaması 10 ile çarpılarak hesaplanmıştır. 6. Meyve boyu (mm): Her bir noktaya ait 20 olgunlaşmış meyve boyu elektronik kumpasla

ölçülerek ortalaması hesaplanmıştır.

7. Meyve eni (mm): Her bir noktaya ait 20 olgunlaşmış meyve eni elektronik kumpasla ölçülerek ortalaması hesaplanmıştır.

8. Meyve Rengi: Bütün noktalardan rastgele alınan meyveler laboratuarda Renk Ölçerle (Minolta, CR300, Japonya) ölçülerek renk L*, a* ve b* değerleri belirlenmiştir.

3.2.3. Toplanan rezene örnekleri üzerinde yapılan kimyasal analizler

1. Uçucu yağ oranı (%): Toplanan her bir noktaya ait 10 g‟lık olgunlaşmış meyve örnekleri 100 ml saf su içerisinde neo-clevenger aparatıyla 3 saat distilasyona tabi tutulmuştur. Distilasyon sonucu toplama bölümünde biriken yağın hacmi % olarak hesaplanmıştır.

2. Uçucu yağ bileşenleri: Meyvelerde su distilasyon yöntemiyle belirlenen uçucu yağların içerikleri ve kantitatif değerleri Gaz Kromatografisi Kütle Spektroskopisiyle belirlenmiştir. Bu amaçla Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümünde bulunan Perkin Elmer marka 500 GC model

(28)

açıklanmıştır. GC-MS analizi: Autosempler sistemi bulunan Perkin-Elmer Gaz Kromatografisi (GC) Kütle Spektrometresi (MS) ile yapılmıştır. GC/MS ayırımı için, 70 eV iyonization enerjili, elektron iyonization sistemi kullanılmıştır. Taşıyıcı gaz olarak kullanılan helyumun akış oranı 1.3 mL/dk. Kullanılan kolon BPX5 (30m x 0.25 mm x 0.25 µm film kalınlığı) olup, başlangıç ve bitiş sıcaklıkları ve çalışma programı GC ile aynıdır. Enjektör ve MS transfer sıcaklıkları sırasıyla 230 ºC ve 250 ºC olacak şekilde ayarlanmıştır. Elde edilen uçucu yağlar Gaz Kromatografisinde olduğu gibi asetonla 1:10 oranında seyreltildikten sonra örnekten 1.0 L gaz kromatografine enjekte edildi. Split oranı 5:1 olarak ayarlanmıştır. Analizler sonucu bileşenler iki farklı yöntemle isimlendirilmeye çalışılmıştır. Bunlar: 1. GC sonucu elde edilen bileşenlerin alıkonma zamanlarını (Rt), laboratuarda mevcut standartların alıkonma zamanıyla karşılaştırılmasıyla, 2. Mass spektrumlarının WILLEY ve NIST kütüphanelerinde bulunan bileşenlerin spektrumlarıyla karşılaştırarak tanımlanmıştır.

3. Sabit yağ oranı ( %): Her durağa ait tohum örnekleri öğütülerek soxhalet yağ analiz metoduyla hekzanla ekstraksiyon yapılarak tohumdaki sabit yağ oranı tespit edilmiştir.

3.2.4. Elde edilen verilerin değerlendirilmesi

İncelenen her bir özelliğin (uçucu yağda ana bileşenleri dâhil), maksimum- minimum değerleri, ortalamaları, standart sapması hesaplanarak frekans dağılım Çizelgeleri oluşturulmuştur. Tüm bu işlemlerde SPSS İstatistik Programları kullanılmıştır.

(29)

Araştırma sonucu elde edilen sonuçlar, incelenen özeliklere göre verilerek tartışılmıştır. İncelenen tüm sonuçlarla ilgili özeliklere ait veriler duraklara göre gruplandırılarak verilmiştir. Duraklara ve tüm verilere ait ortalama değerler ayrı çizelgelerde özetlenmiş, değerlere ait dağılımlar grafikler halinde verilerek tartışılmıştır.

4.1. Bitki boyu

Araştırmada bitki boyuna ait değerler Çizelge 4.1.1. ve 4.1.2‟de, bu değerlere ait dağılım değerleri ise Şekil 4.1. de verilmiştir. Çizelgelerin incelenmesinden anlaşılacağı gibi toplanan tüm örneklerde bitki boyu 100-235 cm arasında değişmiştir. Tüm verilerin ortalama bitki boyu 184 cm olarak (sd: 28) bulunmuştur. Toplanan örneklerde en yüksek bitki boyu 235 cm ile 1 nolu duraktan (A-15 nolu nokta) alınmıştır. Bu örneklerin alındığı alanın taban arazi ve su seviyesinin yüksek olması nedeniyle bitki boyunun da yüksek olduğu düşünülmektedir. Bitki boyu değerleri bakımından diğer yüksek verilere en yüksek bitki boyunun alındığı örneklerle aynı durakta (Durak I) yer alan A-29 nolu noktadan, (230 cm) ve Durak III‟te yer alan A-23 (210 cm) nolu noktadan alınan örneklerden elde edilmiştir. En düşük bitki boyu ise 100 cm ile Durak IV‟te yer alan A-19 nolu noktadan alınan alınmıştır.

Duraklara ait ortalama değerler incelendiğinde (Çizelge 4.1.2.) 7 noktada örnek alınan Durak III‟ün bitki boyu ortalaması (198,5 cm) diğer duraklardan yüksek olup, bunu 187 m ile en fazla örnek alınan noktanın bulunduğu Durak I ortalama değerleri izlemiştir. Bitki boyu bakımından en düşük ortalama değer ise rakımın yüksek olduğu Durak IV‟ten alınmıştır. Bu durakta örnek alınan noktaların rakımının diğer duraklardan yüksek olması bitki boyu değerlerinin düşük olmasına neden olmuştur. Nitekim yüksek rakımlara doğru, artan ışık yoğunluğuna bağlı olarak bitki boyları kısalmaktadır (Kaçar ve Katkat, 2012) .

(30)

değerler

Bitki boyu Dal sayısı

No Örnek no Duraklar Ortalama S.sapma Ortalama S,sapma

1 A-1 I 225 63 7,0 2,82 2 A-2 I 185 77 6,5 2,12 3 A-6 I 190 11 8,5 0,70 4 A-7 I 190 70 10,0 7,07 5 A-8 I 200 70 11,0 7,07 6 A-9 I 205 77 8,0 4,24 7 A-10 I 170 70 8,5 4,94 8 A-14 I 190 70 9,0 2,82 9 A-15 I 235 91 12,5 4,94 10 A-16 I 160 56 9,5 2,12 11 A-17 I 150 70 8,0 1,41 12 A-18 I 215 120 12,5 4,94 13 A-27 I 200 56 10 4,24 14 A-28 I 155 63 10 5,65 15 A-29 I 230 42 8,5 3,53 16 A-30 I 160 98 10,5 6,36 17 A-31 I 140 56 9,5 6,36 18 A-32 I 195 63 10,5 3,53 19 A-33 I 175 49 11 5,65 20 B-11 II 175 63 8,0 4,24 21 B-12 II 225 91 10,5 4,94 22 B-13 II 170 42 9,5 3,53 23 B-34 II 145 49 7,5 3,53 24 B-35 II 190 28 11,5 3,53 25 B-36 II 185 77 9,5 4,94 26 B-37 II 155 35 8,5 3,53 27 C-3 III 190 70 9,0 2,82 28 C-4 III 210 84 10,0 2,82 29 C-5 III 202 88 9,0 2,82 30 C-23 III 210 42 14,5 2,12 31 C-24 III 200 56 10,5 4,94 32 C-25 III 155 91 10,5 7,77 33 C-26 III 160 98 8,5 3,53 34 D-19 IV 100 42 9,0 4,24 35 D-20 IV 185 63 10,5 3,53 36 D-21 IV 195 63 9,5 6,36 37 D-22 IV 197 74 11,0 5,65

(31)

ait değerler

Bitki boyu (cm) Dal sayısı (adet)

Duraklar Ns Minimum değer Maksimum değer Ortalama S d. Minimum değer Maksimum değer Ortalama S d. Durak-I 19 140 235 187,8 27.5 6,5 12,5 9,5 1,6 Durak-II 7 145 225 177,8 26,1 7,5 11,5 9,3 1,4 Durak-III 7 155 210 189,5 22,9 8,5 14,5 10,3 2,0 Durak-IV 4 100 197 169,2 46,5 9,0 11,0 10,0 0,9 GENEL 37 100 235 184,0 28,0 6,5 14,5 9,6 1,6

Duraklara ait tüm noktalardan elde edilen bitki boyuna ait dağılım grafiği (Şekil 4.1.) incelendiğinde, değerlerin normal dağılım gösterdiği ve örneklerin % 30„u 182-200 cm arasında, % 22‟i ise 201-220 cm arasında değiştiği görülmüştür.

Şekil 4.1. Bitki boyu ve dal sayısına ait dağılım değerleri

Rezenede bitki boyu bitkinin genetik yapısına, yetiştiği iklim koşullarına göre değişmektedir (Telci ve ark., 2009a). Kültürü yapılan rezenede bitki boyları Özkan (1999)‟a göre 88-94 cm, , Özyılmaz (2007) ‟a göre 73,1-79,2 cm arasında, Tunçtürk ve ark. (2011)‟na göre ise 40-54 cm arasında değişmiştir. Ancak Davis (1972) doğal yayılış gösteren bitkilerde bitki boyunun 1-1,8 m arasında, Tanker ve ark. (2004), 100-150 cm arasında, Ceylan (1987), 60-200 cm arasında değiştiğini belirtmişlerdir. Elde ettiğimiz bitki boyu değerleri kültürü yapılan rezenelerden oldukça yüksek olduğu görülmektedir. Ancak toplanan örneklerin % 38‟i Davis (1972) belirttiği 1-1,8 m arasında olup, % 60‟tan fazlası bu değerlerden yüksek bulunmuştur. Bitkilerin % 33‟ü ise Ceylan (1987), bildirdiği maksimum 200 cm den yüksek

(32)

değerlerinden oldukça yüksek olduğu görülmektedir. 4.2. Dal Sayısı

Araştırmada dal sayısına ait değerler Çizelge 4.1.1. ve 4.1.2.‟de bu değerlere ait dağılım değerleri ise Şekil 4.1.‟de verilmiştir. Çizelgelerin incelenmesinden anlaşılacağı gibi toplanan tüm örneklerde bitki başına dal sayısı 6,5-14,5 adet arasında değişmiştir. Tüm verilerde ortalama dal sayısı 9,6 adet olarak (sd=1,6) belirlenmiştir. Toplanan örneklerde en yüksek dal sayısı 14,5 adet ile DURAK-III‟ten (C-23 nolu nokta) alınmıştır. Dal sayısı değerleri bakımından diğer yüksek verilere DURAK-I‟de yer alan A-15 ve A-18 nolu noktalar ile (12,5 adet) ve Durak-II‟ de yer alan B-35 (11,5 adet) nolu noktadan alınan örneklerden elde edilmiştir. En düşük dal sayısı değeri ise 6,5 adet ile Durak-I‟ de yer alan A-2 (6,5) nolu noktadan alınmıştır.

Duraklara ait ortalama değerler incelendiğinde (Çizelge 4.1.2.) 7 noktadan örneğin alındığı Durak III‟ ün dal sayısı ortalaması (10,3 adet) diğer duraklardan yüksek olup bunu 10,0 adet ile Durak-IV‟ ün ortalama değerleri izlemiştir. Dal dayısı bakımından en düşük ortalama değer ise 9,3 adet ile Durak II‟ den alınmıştır.

Duraklara ait tüm noktalardan elde edilen dal sayısına ait dağılım grafiği (Şekil 3.1.) incelendiğinde verilerin normal dağılım gösterdiği, toplanan örneklerde dal sayısı 8.0-12.0 adet arasında yoğunlaştığı ve örneklerin % 84‟nün bu aralık bulunduğu belirlenmiştir. Literatürde rezenede dal sayısının bitkinin genetik yapısına ve yetiştirme koşullarına göre değiştiği belirtilmiştir. Doğal yayılış gösteren bitkilerde dal sayısına ait literatür değerine rastlanılmamasına rağmen, kültürü yapılan bitkilerde dal sayısı Tunçtürk ve ark. (2011), farklı gübre dozlarına göre 4,9-6,9 adet, Mahfouz (2007), ise mineral ve organik gübrelemeye göre 6,2-8,11 adet arasında değiştiğini bildirmişlerdir. Araştırmada elde edilen dal sayısı bakımından örneklerin % 80 den fazlası literatür değerinden fazla bulunmuştur. Şemsiyegiller familyası türlerinde bitki sıklığı dal sayısını belirleyen önemli bir faktördür (Telci, 2011). Sık ekimlerde dal sayısı azalırken geniş sıra arası ekimlerde bitkilerde dal sayısı artmaktadır. Doğal yayılış gösteren bitkilerden toplanan örneklerde bitkilerin belirli noktalarda bulunması, çevresinde aynı yükseklikte bitkilerin olmaması bitkilerde dallanmayı teşvik eden ve dal sayısını artıran sebeplerdendir.

(33)

4.3. Ana Ģemsiyede Ģemsiyecik sayısı (adet/Ģemsiye)

Araştırmada ana şemsiyede şemsiyecik sayısına ait değerler Çizelge 4.2.1. ve 4.2.2‟de, bu değerlere ait dağılım değerleri ise Şekil 4.2.‟ de verilmiştir. Çizelgelerin incelenmesinden anlaşılacağı gibi toplanan tüm örneklerin ana şemsiyede şemsiyecik sayısı 10,5-34,0 adet arasında değişmiştir. Tüm verilere ait ortalama ana şemsiyede şemsiyecik sayısı 21,2 adet olarak (sd=4,8) bulunmuştur. Toplanan örneklerde en yüksek ana şemsiyede şemsiyecik sayısı 34 adet ile 1 nolu duraktan (A-31 nolu nokta) alınmıştır. Ana şemsiyede şemsiyecik sayısı değerleri bakımından diğer yüksek verilere Durak-IV‟te yer alan D-20 nolu noktadan, (28,5 adet) ve Durak I‟de yer alan A-8 (27,0 adet) nolu noktadan alınan örneklerden elde edilmiştir. En düşük ana şemsiyede şemsiyecik sayısı değerleri ise 10,5 adet ile Durak III‟te yer alan C-25 nolu noktadan alınmıştır.

(34)

meyve sayısına ait değerler

Ana şemsiyede şemsiyecik sayısı

Şemsiyecikte meyve sayısı

No Örnek no Duraklar ortalama S,sapma ortalama S,sapma

1 A-1 I 24,0 2,8 37,2 5,2 2 A-2 I 17,0 2,8 20.0 2,4 3 A-6 I 25,5 2,1 15,1 2,3 4 A-7 I 26,0 5,6 24,2 3,7 5 A-8 I 27,0 0,0 17,2 2,0 6 A-9 I 19,5 0,7 22,5 6,4 7 A-10 I 20,5 2,1 22,4 4,7 8 A-14 I 20,0 1,4 21,6 3,5 9 A-15 I 23,5 0,7 21,4 2,9 10 A-16 I 20,0 0,0 30,5 10,3 11 A-17 I 21,5 0,7 23,6 3,7 12 A-18 I 23,0 4,2 22,4 6,8 13 A-27 I 21,5 0,7 22,4 2,4 14 A-28 I 22,5 2,1 21,2 4,0 15 A-29 I 17,5 6,3 18,0 3,3 16 A-30 I 17,5 2,1 22,6 3,4 17 A-31 I 34,0 8,4 24,6 5,0 18 A-32 I 24,5 4,9 29,6 3,2 19 A-33 I 15,5 7,7 19,5 7,6 20 B-11 II 21,0 1,4 20,4 4,2 21 B-12 II 19,5 0,7 30,0 7,6 22 B-13 II 24,5 2,1 21,2 3,9 23 B-34 II 14,5 0,7 20,3 3,3 24 B-35 II 25,0 5,6 23,9 6,2 25 B-36 II 24,0 1,4 24,9 5,5 26 B-37 II 15,5 3,5 18,6 5,9 27 C-3 III 25,5 2,1 21,3 4,7 28 C-4 III 24,5 3,5 28,1 7,9 29 C-5 III 18,5 4,9 20,3 2,8 30 C-23 III 21,5 0,7 21,3 3,2 31 C-24 III 16,0 2,8 29,9 2,2 32 C-25 III 10,5 0,7 15,0 4,2 33 C-26 III 18,5 2,1 25,7 7,0 34 D-19 IV 12,0 2,8 19,6 2,3 35 D-20 IV 28,5 3,5 25,0 3,3 36 D-21 IV 26,0 1,4 24,0 3,4 37 D-22 IV 19,0 1,4 18,4 4,5

(35)

ve şemsiyecikte meyve sayısı değişimine ait değerler.

Ana şemsiyede şemsiyecik sayısı Şemsiyecikte meyve sayısı Duraklar Ns Minimu m değer Maksimum değer Ort S d. Minimum değer Maksimum değer Ort S d. Durak-I 19 34,0 15,5 22,1 4,3 17,2 30,5 22,7 3,5 Durak-II 7 25,0 14,5 20,6 4,3 18,6 30,0 22,8 3,9 Durak-III 7 25,5 10,5 19,3 5,2 15,0 29,9 23,1 5,1 Durak-IV 4 28,5 12,0 21,4 7,4 18,4 25,0 21,8 3,2 GENEL 37 34,0 10,5 21,2 4,8 15,0 30,5 22,7 3,8

Duraklara ait ortalama değerler incelendiğinde (Çizelge 4.2.2.) en fazla örnek sayısına sahip Durak-I‟in ana şemsiyede şemsiyecik sayısı ortalaması (22,1 adet) diğer duraklardan yüksek olup, bunu 21,4 adet ile Durak-IV' ortalama değerleri izlemiştir. Ana şemsiyede şemsiyecik sayısı bakımından en düşük ortalama değer ise 19,3 adet Durak-III‟ten alınmıştır.

Şekil 4.2. Ana şemsiyede şemsiyecik sayısı ve şemsiyecikte meyve sayısına ait dağılım değerleri.

Duraklara ait tüm noktalardan elde edilen ana şemsiyede şemsiyecik sayısı değerlerine ait dağılım grafiği (Şekil 4.2) incelendiğinde örnekler normal dağılım göstermiş olup 15-30 adet aralığında yoğunlaşmıştır. Bu aralıkta yer alan örneklerin oranı % 86,4 olarak belirlenmiştir.

(36)

ve kaliteyi belirleyen unsurlardandır. Özyılmaz (2007), rezenede bitkide şemsiyecik sayısının sıra arası mesafeye bağlı olarak 12-14 arasında olduğunu ve mesafe artıkça şemsiyecik sayısının istatistikî olarak azaldığını belirtmiştir. Çalışmamızda elde edilen şemsiyecik sayısı bu değerlerden oldukça yüksek bulunmuştur. Bu araştırmada, homojen örnekleme olması için ana şemsiyedeki şemsiyelerin sayılması bu değerlerin yüksek olmasına neden olmuştur. Doğal yayılış gösteren bu popülasyonlardaki uzun bir dönemde çiçeklenme ve olgunlaşma süresinin olması, popülasyonların ömürlerinin daha fazla olması şemsiyecik sayısının yüksek olmasının diğer nedeni olabilir. Ayrıca bitkinin genetik yapısı şemsiyecik sayısını belirleyen önemli bir unsurdur.

4.4. ġemsiyecikte meyve sayısı (adet/Ģemsiyecik)

Araştırmada şemsiyecikte meyve sayısına ait değerler Çizelge 4.2.1.ve 4.2.2.‟de bu değerlere ait dağılım değerleri ise Şekil 4.2.‟de verilmiştir. Çizelgelerin incelenmesinden anlaşılacağı gibi toplanan tüm örneklerde şemsiyecikte meyve sayısı 15,0-37,2 adet arasında değişmiştir. Tüm verilerde ortalama şemsiyecikte meyve sayısı 22,9 olarak (sd=3,8) bulunmuştur. Toplanan örneklerde en yüksek şemsiyecikte meyve sayısı 37,2 adet ile 1 nolu duraktan (A-I nolu nokta) alınmıştır. Şemsiyecikte meyve sayısı değerleri bakımından diğer yüksek veriler ise 1 nolu durakta yer alan A-16 nolu noktadan, (30,5 adet) ve Durak II‟de yer alan B-12 (30,0 adet) nolu noktalardan alınan örneklerden elde edilmiştir. En düşük şemsiyecikte meyve sayısı değeri ise 15 adet ile Durak III‟te yer alan C-25 nolu noktadan alınmıştır.

Duraklara ait ortalama değerler incelendiğinde (Çizelge 4.2.2.) 7 örneğin alındığı Durak-III‟ün ortalaması (23,1 adet) diğer duraklarda yüksek olup, bunu 22,8 adet ile Durak-II ortalama değerleri izlemiştir. Şemsiyecikte meyve sayısı bakımından en düşük ortalama değeri ise 21,8 adet ile ise Durak-IV‟ten elde edilmiştir.

Duraklara ait tüm noktalardan elde edilen şemsiyecikte meyve sayısı değerleri dağılım grafiği (Şekil4.2.) incelendiğinde, örnekler normal dağılım göstermiştir. Toplanan örneklerde şemsiyecikte meyve sayısı 20-25 adet arasında yoğunlaşmış olup, örneklerin % 57„si bu aralıkta yer almıştır.

Şemsiyecikte meyve sayısı, dal sayısı, şemsiye sayısı ve şemsiyecik sayısı gibi özellikler bitkinin genetik yapısı ve yetiştiği koşullar ve kültürel işlemlere göre değişim

(37)

etkileyen önemli bir unsur olup, rezenede alttür ve çeşitlere göre değişmektedir. Literatürde şemsiyecikte meyve sayısına ait değere rastlanılmamasına rağmen, Özyılmaz (2007), tüm şemsiyecikte meyve sayısının 94-129 adet arasında değiştiğini belirtmiştir.

(38)

değerler

Meyve eni Meyve boyu

No Örnek no

Duraklar Ortalama S,sapma Ortalama S,sapma

1 A-1 I 1,49 0,17 4,37 0,09 2 A-2 I 1,29 0,13 4,54 0,34 3 A-6 I 1,74 0,06 5,19 0,48 4 A-7 I 1,30 0,07 4,85 0,20 5 A-8 I 1,78 0,06 5,24 0,14 6 A-9 I 2,00 0,15 4,94 0,22 7 A-10 I 1,56 0,06 4,88 0,22 8 A-14 I 1,40 0,09 4,99 0,20 9 A-15 I 1,24 0,10 5,23 0,07 10 A-16 I 1,51 0,04 4,85 0,10 11 A-17 I 1,56 0,14 4,06 0,18 12 A-18 I 1,58 0,09 4,63 0,25 13 A-27 I 1,89 0,12 5,80 0,18 14 A-28 I 1,16 0,04 5,15 0,15 15 A-29 I 1,56 0,09 5,52 0,14 16 A-30 I 1,87 0,15 5,03 0,15 17 A-31 I 1,84 0,17 4,80 0,15 18 A-32 I 1,68 0,07 4,87 0,21 19 A-33 I 1,79 0,14 5,81 0,29 20 B-11 II 1,46 0,08 5,03 0,19 21 B-12 II 1,61 0,21 5,24 0,40 22 B-13 II 0,75 0,06 3,33 0,21 23 B-34 II 1,37 0,05 4,59 0,11 24 B-35 II 1,78 0,20 4,63 0,21 25 B-36 II 2,09 0,11 5,56 0,29 26 B-37 II 1,89 0,06 5,05 0,20 27 C-3 III 1,99 0,07 6,00 0,14 28 C-4 III 1,80 0,23 5,38 0,08 29 C-5 III 2,11 0,12 5,57 0,23 30 C-23 III 1,76 0,10 5,77 0,18 31 C-24 III 1,47 0,07 5,23 0,18 32 C-25 III 2,26 0,15 6,16 0,23 33 C-26 III 1,94 0,15 5,08 0,15 34 D-19 IV 1,70 0,07 5,37 0,29 35 D-20 IV 1,43 0,15 5,00 0,12 36 D-21 IV 1,73 0,09 5,40 0,21 37 D-22 IV 1,39 0,20 5,17 0,25

(39)

Çizelge 4.3.2. Toplanan rezene örneklerinin duraklara göre meyve boyu ve meyve eni değişimine ait değerler

Meyve eni (mm) Meyve boyu (mm)

Duraklar Ns Minimum değer Maksimum değer Ortalama S d. Minimum değer Maksimum değer Ortalama S d. Durak-I 19 1,16 2,0 1,6 0,2 4,1 5,8 5,0 0,4 Durak-II 7 0,75 2,1 1,6 0,4 3,3 5,6 4,8 0,7 Durak-III 7 1,47 2,26 1,9 0,3 5,1 6,2 5,6 0,4 Durak-IV 4 1,4 1,73 1,6 0,2 5,0 5,4 5,2 0,2 GENEL 37 0,75 2,3 1,6 0,3 3,3 6,2 5,1 0,5

Grafik 4.3. Meyve eni ve meyve boyuna ait dağılım değerleri

4.5. Meyve eni (mm)

Araştırmada meyve enine ait değerler Çizelge 4.3.1 ve Çizelge 4.3.2‟de bu değerlere ait dağılım değerleri ise Şekil 4.3‟te verilmiştir. Çizelgelerin incelenmesinden anlaşılacağı gibi toplanan tüm örneklerin meyve eni 0,75-2,3 mm arasında değişmiştir. Tüm verilerde ortalama meyve eni 1,6 mm olarak (sd 0,3) bulunmuştur. Toplanan örneklerde en yüksek meyve eni 2,26 mm ile 3 nolu (C-25 nolu nokta) duraktan alınmıştır. Meyve eni değerleri bakımından diğer yüksek veriler yine aynı durakta yer alan C-5 nolu noktadan, (2,11 mm) ve Durak II‟de yer alan B-36 (2,09 mm) nolu noktadan alınan örneklerden elde edilmiştir. En düşük meyve eni değeri ise 0,75 mm ile Durak II‟de yer alan B-13 nolu noktadan alınmıştır.

(40)

noktadan örnek alınan Durak III‟ün meyve eni ortalaması (1,9 mm) diğer duraklardan yüksek olup, diğer üç durağın meyve enine ait ortalama değerleri 1,6 mm ile aynı olduğu görülmüştür.

Duraklara ait tüm noktalardan elde edilen meyve enine ait dağılım grafiği (Şekil 4.3.) incelendiğinde meyve enine ait değerlerin normal dağılım gösterdiği ve örneklerin %71‟inin 1,25-2,00 mm aralığında yoğunlaştığı görülmüştür. Literatürde rezenede meyve enine ait sınırlı kayıt bulunmaktadır. Baydar (2009), rezene meyvelerinin 0,3 cm, Ceylan (1987), ise 2-4 mm genişliğinde olduğunu bildirmiştir. Çalışmada elde edilen değerler Ceylan (1987) değerleriyle benzerlik göstermektedir.

4.6. Meyve boyu (mm)

Araştırmada meyve boyuna ait değerler Çizelge 4.3.1 ve Çizelge 4.3.2‟de bu değerlere ait dağılım değerleri ise Şekil 4.3‟te verilmiştir. Çizelgelerin incelenmesinden anlaşılacağı gibi toplanan tüm örneklerde meyve boyu 3,33-6,20 mm arasında değişmiştir. Tüm verilerde ortalama meyve boyu 5,11 mm (sd=0,5) bulunmuştur. Toplanan örneklerde en yüksek meyve boyu değeri 6,2 mm ile 3 nolu duraktan (C-25 nolu nokta) alınmıştır. Meyve boyu değerleri bakımından diğer yüksek verilere yine 3 nolu durakta yer alan C-3 nolu noktadan, (6,0 mm) ve Durak-I‟de yer alan A-33 (5,81 mm) nolu noktadan alınan örneklerden elde edilmiştir. En düşük meyve boyuna değeri ise 3,33 mm ile Durak-II‟de yer alan B-13 nolu noktadan alınmıştır.

Duraklara ait ortalama meyve boyu değerleri incelendiğinde (Çizelge4. 3.) 7 noktadan örnek alınan Durak-III‟ün meyve boyu ortalaması 5,6 mm ile diğer duraklarda yüksek olup, bunu 5,2 mm ile Durak-IV ortalama değerleri izlemiştir. Meyve Boyu bakımından en düşük ortalama değer ise Durak-II‟den alınmıştır.

Duraklara ait tüm noktalardan elde edilen meyve boyu dağılım grafiğine göre (Şekil 4.3.) meyve boyuna ait değerlerin normal dağılım gösterdiği ve örneklerin %86‟sının 4,50-6,00 mm aralığında olduğu saptanmıştır.

Baydar (2009), rezene meyvelerinin 7.5 mm, Tanker ve ark.(2004), 6-10 mm arasında, Ceylan (1987), ise 4-10 mm uzunluğunda olduğunu belirtmektedir. Çalışmada elde edilen değerler bu sınırlar içerisinde yer almaktadır. Rezenede meyve boyu, meyve eni gibi

(41)

sınırları içerisinde yer almaktadır. 4.7. Meyvede renk analizleri

Araştırmada meyve renkleri Renk Ölçer (Minolta, CR300, Japonya) kullanılarak L*, a* ve b* değerleri belirlenmiştir. Buna göre; L* değeri parlaklığı ifade etmekte ve 0 ile 100 arasında değerler alabilmektedir. L* değeri hiçbir yansımanın olmadığı siyah renkte 0 olurken, tam yansımanın olduğu beyaz renkte 100 değerini almaktadır. a* değeri ise, kırmızılık değeri olarak bilinmektedir. Pozitif a* değerleri kırmızılığı temsil ederken, negatif a* değerleri yeşil rengi temsil etmektedir. b* değeri sarılık değeri olarak bilinmektedir. Pozitif b* değerleri sarılığı temsil ederken, negatif b* değerleri maviliği temsil etmektedir. Sıfır kesim noktasında (a* = 0 ve b*= 0) renksizlik yani grilik olmaktadır (McGuire, 1992). Bitkisel ürünlerde ürünün doğal rengi kaliteyi belirleyen önemli unsurdur. Bu nedenle toplanan örneklerde renk değerleri incelenmiştir.

(42)

L* a* b* No Örnek no Durak Ortala

ma sd Ortalama Sd Ortalama sd 1 A-1 I 45,60 2,15 4,66 0,52 18,4 1,5 2 A-2 I 43,70 2,95 5,50 0,51 17,2 1,1 3 A-6 I 44,28 1,35 0,25 1,12 19,9 0,5 4 A-7 I 52,04 1,58 -1,61 0,29 24,9 0,5 5 A-8 I 44,36 1,40 -2,55 1,56 18,2 0,9 6 A-9 I 44,84 0,60 -2,61 0,57 17,7 0,6 7 A-10 I 43,91 0,86 -0,31 0,21 17,7 0,8 8 A-14 I 47,15 1,04 4,43 0,58 20,9 0,2 9 A-15 I 52,09 0,68 2,95 1,46 22,3 0,5 10 A-16 I 40,95 1,78 -2,44 0,76 16,9 0,7 11 A-17 I 42,75 0,65 0,43 0,76 20,5 0,9 12 A-18 I 46,47 1,55 -1,23 1,19 20,6 1,3 13 A-27 I 44,22 1,80 -0,84 1,60 18,7 0,7 14 A-28 I 45,61 0,78 2,01 0,57 22,4 0,5 15 A-29 I 48,62 1,29 -2,15 0,59 18,3 1,2 16 A-30 I 45,79 0,85 -4,39 0,52 19,7 0,5 17 A-31 I 49,18 3,32 -2,82 1,20 20,4 1,0 18 A-32 I 47,71 1,84 -3,23 0,59 20,4 0,8 19 A-33 I 48,40 0,12 -4,14 0,21 22,8 0,8 20 B-11 II 48,12 2,50 -1,49 0,63 22,2 1,8 21 B-12 II 47,23 0,23 0,73 0,92 21,2 1,6 22 B-13 II 44,05 0,72 1,44 1,42 20,9 1,4 23 B-34 II 46,41 2,63 -4,34 1,04 20,2 0,3 24 B-35 II 47,93 1,23 -3,20 0,54 18,7 1,0 25 B-36 II 45,11 1,17 -3,02 0,79 19,7 1,2 26 B-37 II 51,86 2,67 -2,86 1,05 22,1 0,6 27 C-3 III 44,74 1,67 -4,10 0,09 17,1 0,5 28 C-4 III 46,84 1,41 -3,85 0,32 18,2 1,2 29 C-5 III 42,09 2,28 -3,59 0,70 15,8 1,1 30 C-23 III 45,68 1,28 -4,48 0,62 18,4 1,0 31 C-24 III 49,07 5,19 -0,60 0,82 22,4 3,3 32 C-25 III 47,66 1,68 -5,67 0,26 21,0 0,1 33 C-26 III 49,30 2,56 -1,17 0,41 20,6 0,5 34 D-19 IV 47,52 1,91 -5,37 0,43 21,1 0,7 35 D-20 IV 43,31 1,61 -4,64 1,38 19,0 0,7 36 D-21 IV 46,71 1,35 -4,72 0,19 17,7 0,9 37 D-22 IV 45,07 0,55 -4,75 0,78 17,7 1,1

(43)

Çizelge 4.4.2. Toplanan rezene örneklerinin duraklara göre renk verilerinin değişimine ait değerler

4.7.1. L* değerleri

Araştırmada L*‟ye ait değerler Çizelge 4.4.1 ve Çizelge 4.4.2, bu değerlere ait dağılım değerleri ise Şekil 4.4‟te verilmiştir. Çizelgenin incelenmesinden anlaşılacağı gibi toplanan tüm örneklerde L* değerleri 40,95-52,1 arasında değişmiştir. Tüm verilerin ortalama L* değeri 46,4 olarak (sd=2,6) bulunmuştur. Toplanan örneklerde en yüksek L* değerleri 52,1 ile 1 nolu (A-15 nolu nokta) duraktan alınmıştır. L* değerleri bakımından diğer yüksek verilere Durak-I‟de yer alan A-7 nolu noktadan, (52,0) ve Durak-II‟ de yer alan B-37 (51,9) nolu noktadan alınan örneklerden elde edilmiştir. En düşük L* değeri ise 40,1 ile Durak -I‟ de yer alan A-16 nolu noktadan alınmıştır.

Duraklara ait ortalama L* değerleri incelendiğinde (Çizelge 4.4.2.) 7 noktadan örnek alınan Durak-II‟nin ortalaması (47,2) diğer duraklarda yüksek olup, bunu 46,5 ile Durak-III ortalama değeri izlemiştir. L* değerleri bakımından en düşük ortalama değer ise Durak-IV (45,7)‟ ten alınmıştır.

Duraklara ait tüm noktalardan elde edilen L* değerlerine ait dağılım grafiği (Şekil 4.4.) incelendiğinde, örnekler normal dağılım göstermiştir. Örneklerin %86‟sı 42,51-50,00 aralığında yer almıştır.

L* değeri a* değeri b* değeri

Duraklar Ns Min Değ. Mak değer Ort Sd. Min değer Mak değer Ort S d. Min değer Mak değer Ort Sd. Durak-I 19 52,1 40,95 46,2 2,9 -4,4 5,5 -0,4 2,5 16,9 24,9 19,9 2,1 Durak-II 7 51,9 44,05 47,2 2,5 -4,3 1,4 -1,8 2,2 18,7 22,2 20,7 1,3 Durak-III 7 49,3 42,09 46,5 2,6 -5,7 -0,6 -3,4 1,8 15,8 22,4 19,1 2,3 Durak-IV 4 47,5 43,30 45,7 1,9 -5,4 -4,6 -4,9 0,3 17,7 21,1 18,9 1,6 GENEL 37 52,1 40,95 46,4 2,6 -5,7 5,5 -1,7 2,5 15,8 24,9 19,8 2,0

Referanslar

Benzer Belgeler

(Oleum Olivae’den farklı olarak alkolde çözündüğü gözlenir, bunun sebebi yağın büyük kısmını risinoleik asidin (12-OH oleik asit) oluşturmasıdır, bu nedenle yağ

Ahmedinejad döneminde İran dış politikasının temel dinamiklerinden biri hâline gelen Doğu’ya bakış ve nükleer santralın yeniden inşa düşüncesi,

Hiperplastik polipler , tüm gastrik epitel poliplerin % 30-39'unu oluşturur ve genellikle kronik enflamasyona yanıt olarak ortaya çıkan, iltihaplı bir stromaya

Bununla birlikte Şah İsmail’in İmam-ı Zaman’ın vekili olduğu, İmam’ın dönüşünde devletin sahibine teslim edileceği, dolayısıyla devletinin de hak ve meşru

Meyra fındıklarından 2 tanesini Ömer Said' e verdiğine göre Meyra' nın.. kaç

Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 26, Number 3, September 2013 Wilson Hastalığına Bağlı.. Kişilik

Radiographic examinations performed approximately one month after the onset of the symptoms demonstrate demineralization of the femoral head and neck without involvement of the

The Tourist Information Center building is located in an area of 259 Ha, which is more precisely on the HPL 50 Ha area belonging to BOB. The Tourist Information Center, the