• Sonuç bulunamadı

Yaşar Kemal "non stop"

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yaşar Kemal "non stop""

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

By A H M E T D E M İR E L P h o to s K A D İR Ç IT A K

Dünyaca ünlü yazarımız Yaşar Kem al'in

yaşamı BBC tarafmdan filme alındı.

"Çocukluk" adlı film, önümüzdeki günlerde

BBC'nin kültür ağırlıklı ikinci

kanalında gösterilecek.

World-famous Turkish novelist Yaşar

KemaVs childhood is the subject o f a new

BBC 2 film. Shot on location in K em al’s native

village, the film will be broadcast within the

next f e w months.

(2)

G

enç Ingiliz yönetmen James Runcie, "Umberto Eco'dan sonra Yaşar Kemal'i çekmeliyim. Öyle bir film olmalı ki, kuru bir belgeselden çok, onun içinde yetiştiği koşulları tüm canlılığıyla iz­ leyicilere aktarmalıyım" diyordu. Bu fikir zaman­ la önüne geçilmez bir tutkuya dönüştü. Hiç görmediği, dilini bilm ediği bir ülkede, bambaşka bir sosyal ve kültürel ortamda yetişmiş bir yazarla ilgili bu projesi, ilk etapta biraz da beklediği bir engelle karşılaşıyordu: BBC'deki amirlerinin proje konusunda kuşkulan vardı. Runcie yılmadı, ısrar etti, "Ben yaparım, hatta gerçekçi bir film olması için dublajı Türkçe olmalı, İngilizcesi altyazılarla verilmeli" diyordu. Bu yılın ilk aylarında Türkiye'ye gelerek, Yaşar Kemal'in doğduğu Adana'ya bağlı Osmaniye ilçesinin Hemite köyünde bir süre in­ celemelerde bulundu. Yaşar Kemal'in Ingiltere'deki ya­ yıncısı kanalıyla kendisiyle görüştü, projeyi anlattı, se­ naryo konusunda görüşünü aldı. Ülkesine dönerken BBC'nin Türkiye temsilcisi Sevim Berker aracılığıyla, sonradan filmin danışmanlığını üstlenecek Ersin Per- tan'ı buldu, kendisiyle projeyi tartıştı. Ve ardından olaylar başöndürücü hızla gelişti, sonuçta, filmi daha kurgu aşamasında görm e fırsatı

bulan Ingiliz sinema otoritelerinin "bu filmin kültür programı dalında TV ödülü alacağına şimdiden ga­ ranti gözüyle bakabiliriz" dedikleri bir yapıt ortaya çıktı.

Dünyaca ünlü yazarımız Yaşar Ke­ mal'in çocukluk yıllarının geçtiği ortamı, 1935-1940 yıllarında bir Anadolu köyündeki sosyal yaşamı derinlemesine inceleyen "Çocuk­ luk" adlı bu film , ön ü m ü zd ek i günlerde BBC'nin kültür ağırlıklı 2. kanalında, "Book Mark" adı veri­ len dizinin bir parçası olarak gös­ terilecek. Dizide her ay dünyaca ünlü bir yazar tanıtılıyor. Filmleri 6 yönetm en çekiyor ve her yön et­ men yılda iki film yapıyor. Prog­ ramcılar, seçilen yazarın İngilte­ re'de tanınmış ve kitaplarının İngi­ lizce çevirilerinin yayınlanmış o l­ masına dikkat ediyorlar. Yaşar Ke­ mal de İngiltere'de oldukça tanı­ nan bir yazarımız. Şimdiye kadar bu ü lkede 13 kitabı yayınlandı. Projeyi gerçekleştiren James Run­ cie, daha önce bu dizi için "Gülün Adı" ile ünlenen Umberto Eco'yu çekmiş, Yaşar Kemal'den sonraki projesi de Flaubert üzerine. Şu sı­ ralar Picasso’nun hayatını konu alan dört saatlik bir TV filmi hazır­ lamakla meşgul. 'Bu isimler, Ingi- lizlerin Yaşar Kem al'e ne kadar önem verdiğini açıkça gösteriyor.

T

he young English television director, James Run­cie, wanted to follow up his biography o f Umberto Eco with that o f Yaşar Kemal. "It had to be more than a dry documentary. I wanted to convey the environment in which he grew up as vividly as possible", Runcie explains. His resolve was not dampe­

ned by the challenge o f filming in a country he had ne­ ver visited before and whose language he did not know. This project about a writer from a very different social and cultural background encountered its first obstacle when BBC high-ups had their doubts. But Runcie did not give up, even insisting that the sound track be in the original Turkish with English subtitles.

Runcie visited Turkey this spring to see the village o f He­ mite in Adana where Yaşar Kemal was bom, and to discuss the film script with Kemal himself. On his return to London he got in touch with Ersin Pertan, who was later appointed as the film's Turkish consultant.

British film critics who saw the film at the editing stage were already predicting that it was an award winner. Entitled "Childhood", the film gives profound insight in­ to the m ral environment in which Yaşar Kemal grew

up between 1935 and 1940. The film , w hich w ill be broadcast within the next few months, is one o f the BBC 2 "Book Mark" series about famous writers whose works have been translated into English. Yaşar Kem al is well known to English readers and thirteen o f his hooks have been p ublish ed in English translations.

The scenario drew extensively on two o f Yaşar Kemal's novels, To Crush the Serpent and The Birds Have Also Gone, and White Tro­ users, a short story from Anatoli­ an Tales, on the assumption that their content is, i f not directly au­ tobiographical, at least inspired by Kemal's childhood experiences. The script was originally written in English and subsequently translated into Turkish.

Although James Runcie invited Er­ sin Pertan to be co-director, Per­ tan preferred to act as advisor. His wife, Annie G. Pertan was art director. This time the entire team tu rn e d up at H em ite, today known as Gökçedam, to decide on the locations and plan the sho­ oting.

Meanwhile the search f o r a child actor to play Yaşar Kemal got un­ derway in Istanbul, but none o f the prom ising candidates were able to take time o ff school f o r the

Doksan bin sterline

malolan film , şimdiden

İskandinav ülkeleriyle,

Almanya ve Fransa'ya da

satılmış durumda.

The film , which cost ninety

thousand pounds to

produce, has already

been sold to the

Scandinavian countries,

Germany and France.

16

(3)

Hemite köyünde 11 Mayıs'ta banlayan çekimler 3 Haziran'da tamamlandı.

Filming commenced in Hemite on 11 May and was completed or 3 June.

Filmin senaryosu oluşturulurken Yaşar K e­ mal'in daha önce İngiltere'de yayınlanan Y ı­ lanı Öldürseler, Kuşlar da. Gitti ve Beyaz Pantolon adlı üç romanından yola çıkılmış ve şöyle bir varsayımda bulunulmuş: "Yaşar Kemal bu romanları çocukluğundan gelen etki ve ilhamlarla yazmış olsaydı, bir başka deyişle, çocukluğunun bu romanlar üzerin­ de otobiyografik etkileri olmuş olsaydı, Y a ­ şar Kemal'in nasıl bir çocukluk geçirmiş ol­ ması gerekirdi". Yani, film yazarın çocukluk yıllarının tam bir b elg eseli değil. Filmin, bugünden hareketle geçmişe doğru gidilerek oluşturulmuş özgün bir senaryosu var. Se­ naryoya yukarıda anılan üç romandan da motifler serpiştirilmiş. İngilizce olarak hazır­ lanan metin sonradan Türkçeye çevrilmiş. Çalışmaların daha henüz başındayken James Runcie, Ersin Pertan'a filmi birlikte yönetme­ yi öneriyor. Ancak Pertan bunun yerine da­ nışman olarak kalmayı tercih ediyor, eşi An-

nie G. Pertan, filmin sanat yönetmenliğini üstleniyor. Hep birlikte, Osmaniye'nin şimdiki adı Gökçedam olan Hemite köyüne gidilerek filmin çekileceği mekanlar belirleniyor. Bol yakın çekimli bir gerilim tasarlanıyor. Bu arada Yaşar Kemal'in küçüklüğünü oynayacak ço­ cuk oyuncu aranmaya başlanıyor. İstanbul'dan birini bulmak mümkün olmuyor. Ya adaylar beğenilmiyor, ya da beğenilenlerin okulu olduğu için Adana'ya gitmesi mümkün olmuyor. Sonuçta yöreden bir çocuk bulun­ ması kararlaştırılıyor. 23 Nisan'da tekrar Adana'ya gidil­ diğinde aranan çocuk, Kenan Çelik bulunuyor.

Daha sonra, hızla İstanbul'da filmin diğer oyuncuları belirlenmiş. Lale Mansur, Yaşar Kemal'in annesi, Ber- han Şimşek de amcası rolünü üstlenmiş. Tüm hazırlık­ lar tamamlandıktan sonra, Hemite köyünde 11 Mayıs'ta başlıyan çekimler 3 Haziran'da sonuçlandırılmış. Filmin tüm teknik işlemleri Ingiltere'de tamamlanmış. 1930'la- rın ikinci yarısındaki köy hayatını, bir çocuğun içinde yaşadığı koşulları, ge le c e ğ e bakışını, heyecanlarını abartısız ve doğal biçimiyle veren filmin bir yerinde Ya­ şar Kemal görüntüye gelerek, kendi sesinden hayatını anlatıyor. Ardından bir İngiliz sanatçı aynı öyküyü İngi­ lizce olarak aktarıyor.

tik çekimler bittikten sonra, Ingiliz sinema otoriteleri Lale Mansur'u çok başarılı buluyorlar. Annie Pertan'ın nazırladığı set, dekor ve kostümler de çok beğeniliyor, ilk kez kamuoyu önüne çıkan Kenan Çelik de ola­ ğanüstü bir başarı gösteriyor. Ersin Pertan "Doğrusu onun bu kadar başarılı olabileceğini hiç de ummamış­ tık. Bu çocuk 18-20 yaşına geldiğinde çok tanınmış bir oyuncu olacak. Daha 1992'de bunu birine söylediğim tescil edilsin istiyoaım" diyor. Doksan bin sterline ma- lolan film, şimdiden İskandinav ülkeleriyle, Almanya ve Fransa'ya da satılmış durumda. Türkiye'de de TRT ve özel TV kanallarıyla görüşmeler sürdürülüyor. Filmin, Türkiye'nin tanıtımına milyonlarca dolar harcanmasıyla bile ulaşılamayacak bir katkı sağlaması bekleniyor.

1 7 S K Y L IF E E K İM

film ing in Adana. Finally the team decided to fin d a local child f o r the part, and returned to Adana on 23 April. Ersin Pertan describes how they came to choose Kenan Çelik, a hoy from Yaşar Kemal's own village:

"when we arrived at Hemite, the local teachers were playing football, watched by fifty or.sixty children. I was struck by the fa c e o f one o f the boys, and his naturalness. Kenan Çelik had never left his own village, even to go as f a r as Adana. He had a good memory and behaved extremely naturally. The choice was made and we returned to Istanbul".

The other roles were cast in İstanbul: Lale Mansur as Yaşar Kemal's mother and Berhan Şimşek as his uncle. Filming commenced in Hemite on 11 May and was completed on 3 June. As well as capturing village life in the 1930s from the vantage point o f a child, the film conveys the young Yaşar Kemal's hopes and emotions. Yaşar Kemal himself appears at one point to describe his childhood experiences in his own words, the English translation being read by an English actor.

British cinema authorities who saw the previews were particularly impressed by the performance o f Lale Man­ sur, a former ballerina, and by the sets, scenery and

costumes designed by Annie Pertan. But it was,Kenan Çelik, who captured the limelight. "To be honest we ne­ ver expected him to display such outstanding ability , admitted Ersin Pertan. "He will be a famous actor by the time he is 20, and I want that prediction to go down on record".

The film, which cost ninety thousand pounds to produ­ ce, has already been sold to the Scandinavian countri­ es, Germany and France. Negotiations are underway with Turkey's national television corporation, TRT, and independent Turkish broadcasting companies f o r sho­ wing the film in Turkey. "Childhood" is expected toput Turkey in the public eye to an extent that millions o f dollars-worth o f promotion could never do.

(4)

S K Y L I F E - Ö n ü m ü z d e k i günlerde, BBC'de "Çocukluk" adıyla sizin yaşamınızı konu alan bir film yayınlanacak. Film hakkında bilgi verir m i­ siniz?

Y . KEMAL- Bir gün İngilte­

re'de benim kitaplarımı ya ­ yınlayan Collins Publisher'ın direktörlerinden birinden bir mektup aldım. 'BBC seninle film çekmek istiyor, kabul et­ menizi isteriz' diyorlardı. 'Ke­ sin karar v e rem e m , ge lsin görü şelim ' dedim . Bir süre sonra, filmi çekm eyi planla­ yan yönetmen James Runcie İstanbul'a geldi. Projeyi anlat­ tı. Senaryo taslağını getirdi. 5-6 sayfalık notlar halindeydi.

İlk taslağı beğenm edim . Üç ay sonra tekrar geldi. İkincisi fena bir şey değildi. İngiltere'de yayınlanan romanlarımın üçünden bölümler almıştı. Beyaz Panto­ lon, benim yaşam hikayemi olduğu gibi anlatır. Onu koymuşlar. Sonra, yaşamımla ilgisi yok, ama Yılanı Öldürseler'de anasını öldüren bir çocuk var. O parça­ yı almışlar. Bir de Kuşlar da Gitti'den çocukların kuş tutuşu bölümünü almışlar. Hikaye bu. Adı "Çocukluk11. Hemite köyünde çevrildi. Filmde ben d e konuşuyo­ rum. Çekimler sırasında Hemite'ye gittim, dağın dibin­ de yarım saat konuştum.

SKYLIFE- Bundan önce başka TV şirketlerinin çektiği

belgesel film le r var mı?

Y. KEMAL BBC'nin yaptığı, elbette, benim ve eserle­

rimle ilgili ilk film değil. İlk filmi 1975'te "Bir Yazarın Portresi" adıyla İsveç televizyonu çekti. Ben İsveç'te gördüm o filmi, TV'de oynarken. Müthiş bir filmdi o! Çekim sırasında onlarla beraber köye gitmiştim. Ar­ dından Fransızlar bir film yaptı, 1979'da. Uzun bir filmdi. Zülfü Livaneli Paris'e gelmiş, saz çalmıştı. Son­ ra 1983'te FinlandiyalIlar bir film yaptı. Gerçekten çok güzel bir film çektiler. Sayısını tam olarak bilem iyo­ rum, ama, birçok TV kanalında oynadı. 1987'de de A l­ manlar geldiler. Onlar da Bavyera televizyonu için bir film yaptılar. Alman birinci kanalı. Dört

kanalda da oyn ad ı bu film ... Çekilen filmlerin tümünü izledim. Hepsi güzeldi. Y a ln ız h en ü z ta m a m la n m a d ığ ı için BBC'nin yaptığı son filmi görmedim.

SKYLIFE- Eserlerinizin film e uyarlanışı

konusunda son dönemde yeni çalışma­ lar var mı?

Y. KEMAL- Şimdi Tarık Akan'la Ortacli-

rek üstüne çalışıyoruz. Tarık bu kitabı çok seviyor. 1980'den beri uğraşıyordu. Yönetm en arayışına girdik. Ben Türk yö ­ netmen olsun istiyorum. Son zamanda T e v fik Başer dü şü nü ldü . Bir film in i

SKYLIFE- W ith in the next

few months, the BBC will be s h o w in g a film e n title d "Childhood" about your life. Could you tell us about the background to this project?

Y. KEMAL - Some time ago I received a letter from a direc­ tor o f Collins, my U.K. publis­ hers, telling me that the BBC w anted to p ro d u c e a f ilm and asking me to agree. I sa­ id that I would have to dis­ cuss it with them before reac­ hing a fin a l decision, and so­ on afterwards the director Ja­ mes Runcie came to see me in İstanbul. He described the p ro je ct and showed me the draft script, which consisted o f five o r six pages o f notes. 1 rejected it, and he retur­ ned three months later with a second version. It inclu­ ded incidents from three o f my books which bad been published in Britain. The White Trousers is autobiog­

raphical, and they had included that. They had taken the part about a child who kills his mother fro m To Crush The Serpent, which is purely fictional. Then the­ re was an excerpt fro m The Birds Have Also Gone, about the love children feel f o r birds. I went to Hemite during the film in g o f Childhood, and was film ed ivith the mountain in the background, describing my child­ hood.

SKYLIFE- Have you been the subject o f any other te­

levision documentary fims?

Y. KEMAL Yes, there have been others about myself

and my books. In 1975, Swedish television made a film entitled Portrait o f An Author. I saw it televised in Sweden. That was a wonderful film ! 1 went to my villa­ ge with the production team. 'Then in 1979 French te­ levision made a long film . Zülfü Livaneli was in Paris then, and played the saz f o r it. A Finnish film produ­ ced in 1983 was extremely good, and televised on a number o f channels. In 1987 a German team came and made a film f o r Bavarian television which played

on fo u r dijferent channels.

SKYLIFE- Are thare any new plans to pro­

duce screen versions o f your novels?

Y. KEMAL- We are working on a screen

version o f Ortadirek. with Tank Akan, who has a special affection f o r this novel. Now we are looking f o r a director. My choice is Tevfik Başer. I prefer working with Turkish people. Peter Ustinov directed a film version o f one o f my novels, and played the part o f Abdi Ağa. He is a fin e actor, but the film is appalling. They fabricated so much that it bears no resemblance to the book at all. SKYLIFE- Which are the most recent

fore-Y A Ş A R

"NON-STOP"

K E M A L

Yeni kitaplar, yeni filmler...

Yaşar Kemal, BBC'deki film in

sahne arkasını, hazırladığı yeni

kitapları, film e alınacak

projeleri Skylife'a anlattı.

(5)

gördüm, tam anlamıyla şaheser. Daha çok Türklerle çalışmak istiyorum. Mesela Peter Ustinov bir film yap­ tı. Kendisi Abdi Ağa'yı oynuyor. Çok da güzel oynu­ yor, ama eser kalmamış, uydurma şeyler koymuşlar.

SKYLIFE - E s e rle rin iz şim d iye k a d a r kaç dilde, yayınlandı?

Y. KEMAL- 29 kitabım 30 farklı dile çevrildi, bunların şim diye kadar yabancı ülkelerde 236 farklı baskısı çıkm ış. 19'ar kitapla Fransızca v e İs v e ç ç e başta geliyor.

SKYLIFE - Dışarıda en son neler yayınlandı?

Y . KEMAL- Nisan 1992'de Fransa'da aynı gün üç kita­

bım birden piyasaya çıktı. Bir tanesi Alain Bosquet İle Görüşmeler adıyla bir söyleşi kitabı. Alan Bosquet ile tâ 1957'de bir Amerikan dergisinde buluşmuştuk. İnce Memed'in 1961'de Fransa'da yayınlanmasından bu ya­ na B osqu et ile dostlu ğu m u z sürüyordu. 1984'ten 1989'a kadar kendisiyle yazışarak görüş alışverişinde bulunduk. Sonuçta bu söyleşi kitabı ortaya çıktı. 1989'da kaleme alındı. Diğer iki kitap

da Kale Kapısı ve Yusufçuk Yusuf.

SKYLIFE -İsterseniz, bir de okurları­

mıza şu anda sürdürdüğünüz çalış­ malarınız hakkında bilgi verelim. Y. KEMAL- Tabii... Öncelikle bir ada

hikayesi yazıyoru m . 1977'de bunu Zülfü Livaneli'ye anlatmıştım. Kendi­ me hayali bir ada kurdum. Daha son­ ra Ekinlik Adası'na gitim. Kafamda kurduğu m h ik a yen in ayn ısı çıktı. Marmara Adası'nın yanında. Şimdi ye­ niden gideceğim. Yazmadan önce yi­ ne bir ada havası almak istiyorum. Onclan sonra başka bir şeye başlaya­ cağım. Bir konum var, 17 yaşımdan. Onu A b id in D in o 'y a anlatm ıştım . Güney Savrun'un Gözesi diye. Ekolo­ jik bir şey olacak.

Üçüncü olarak Anavarza var. Akçasa- zın A ğ a la rı'n ın üçünciisü. F e o d a l düzenin çöküşünü, kapitalist rekabet­ te neler olduğunu anlatıyorum. Mars­ hall Planı'ndan sonra, traktörlerin giri­

şi... Ne ot, ne ocak, ne ağaç kaldı Çukurova'da, yüzü tamamen değişti. Kapitalizmin bugüne kadarki gelişi­ mini, daha çok rekabet boyutu üzerinde durarak akta­ racağım.

Sonra 5 tane 150-200 sayfalık İstanbul romanı yazıyor­ dum. Onu bıraktım. Cinayetler ele alınıyordu. Biri 11 yaşında bir çocuğun, öteki 80 yaşında bir adamın ci­ nayeti... Aynı psikoloji ama, hepsi ayrı, biçimleri ayrı. Her cinayetin ayrı bir kişiliği var.

Bir de Abidin Dino'yla birlikte "yüzler" üzerine çalışı­ yoruz: Romanda yüzler nedir? Resimde yüzler nedir? Bunun üzerine... Ama tüm yüzler giriyor. Mesela Bin- bir G ece Masallarındaki yüzler, canavarların yüzü g i­ bi. Derinlemesine bir şey olacak.

SKYLIFE - Çok teşekkür ederiz.

ign editions o f your books?

Y. KEMAL: Three o f my books appeared on the same

day in France in April 1992. One o f them is entitled "Conversations with Alain Bosquet". Since Memed My Hawk was published in France in 1961, I had been friends with Bosquet, and from 1984 to 1989 we cor­

responded. The result was this book., written in 1989. The other two are Kale Kapısı and Yusufçuk Yusuf. SKYLIFE- Could you tell our readers about your cur­

rent work?

Y KEMAL - First o f all, I am writing a story about an island which 1 told Zülfü Livaneli about in 1977. I had conjured up an imaginary island, which turned out to correspond exactly to Ekinlik, island when I visi­ ted it. Ekinlik, is next to Marmara island, and I will be returning there again shortly to experience the island's atmosphere before settling down to write. Once that is finished 1 plan to write a book, based on an idea which has been in my mind since I was 17. I have described

it to Abidin Dino. It is called The South Savrun Spring and is about the ecology. Next there is Anavarza, the third book, in the Lords o f Ak.gasaz trilogy. That is abo­ ut the collapse o f the feudal system, and competition in the capitalist system. The book will discuss the deve­ lopment o f capitalism with p a rticu la r reference to competition. I have also been writing five 150-200 pa­ ge novels about Istanbul, but have shelved that project f o r the moment.

Abidin Dino and / have also been working on a pro­ ject about "faces": What are the faces o f novels? What are the faces o f paintings? For example, the faces in the Arabian Nights are like those o f monsters. We will be going into the subject in depth.

SKYLIFE- Thank you very much.

A B İD İN D İN O 'Y L A B İR L İK T E "Y Ü Z L E R " Ü Z E R İN E

Ç A L IŞ IY O R U Z : R O M A N D A Y Ü Z L E R N E D İR ?

R E S İM D E Y Ü Z L E R N E D İR ? B U N U N Ü Z E R İN E ...

A B ID IN D IN O A N D i H A V E B E E N W O R K IN G O N A

P R O J E C T A B O U T "F A C E S ".

1 9 S K Y L IF E E K İM -» J*- O C T O B E R 1 9 9 2

(6)

Y a şa r K em al 1923 y ılın d a Adana'nın Osmaniye llçesi'ne b a ğ lı H e m ite (G ö k ç e li) köyünde doğdu. 1951 yılında İstanbul'a yerleşerek Cumhu­ riyet Gazetesi'nde fıkra ve rö­ portaj yazarlığı yapmaya baş­ ladı. Sarı Sıcak adlı hikâye ki­ tabı 1952'de, ilk romanı İnce Memed 1955'te çıktı. 1955 ile 1992 yılları arasında hikâye, roman, röportaj, oyun ve ma­ kalelerden oluşan 30'u aşkın kitabı yayınlandı. Sanatçının 29 eserin in , 30 d ild e , 236 farklı baskısı yapıldı.

İlk romanı İnce Memed 1 ile 1955 Varlık Roman Armağa- nı'nı kazandı. Kendi oyunlaş- tırdığı Teneke ile 1966'da İl­ han İskender Armağanı'nı ve Ankara Sanatseverler Derneği Ödülü'nü aldı. Aynı yıl oyun- laştırılan Yer Demir Gök Ba­ kır, Uluslararası Nancy Şenli- ği'nde dünya birinciliğine de­ ğer görüldü. 1977 yılında Yer Demir Gök Bakır, Fransa'da

Edebiyat Eleştirmenleri Sendikası tarafından yılın en iyi yabancı romanı seçildi. Yine aynı ülkede Ölmez Otu'na 1978 Yılı En İyi Roman Ödülü verildi. Bin- b o ğa la r Efsanesi 1979 yaz dön em i için Fransa Büyük Edebiyat Jürisi tarafından seçilen kitaplar arasında yer aldı. Modern hümanizmaya katkısın­ dan ötürü Yaşar Kemal 1982'de Uluslararası "Del Duca" ödülünü kazandı. Sanatçıya 1984 yılında Fransa Cumhurbaşkanı tarafından Legion d'Honne- ur (Lejyon Donör) nişanı verildi. İnce Memed 3 ro­ manı ile Sedat Simavi Vakfı 1985 Edebiyat Ödülü'nü aldı. 1986 yılında Kültür Bakanlığı Tanıtma Ödülü verilen Yaşar Kemal, Kale Kapısı (Kimsecik 2) adlı romanı ile 1986 Orhan Kemal Ödülü'nü kazandı. 1991 yılında Strasbourg Üniversitesi Beşeri ilimler Fakültesi tarafından Yaşar Kemal'e Fahri Doktorluk verildi. Yazara, 1992 yılında Akdeniz Üniversitesi ta­ rafından "Edebiyat Dalında Onur Doktorluğu" veril­ di. Yaşar Kemal Türkiye Yazarlar Sendikası, Türk PEN Kulübü gibi edebiyat kurumlarının başkanlı­ ğında da bulundu. Dünyada ve Avrupa'da edebiyat ve kültür alanında düzenlenen birçok seminer ve kongreye katkıda bulunan Yaşar Kemal Fransa'da çeşitli üniversitelerde edebiyat konusunda dersler ve seminerler verdi.

Yaşar Kemal is one o f Tur­ key's greatest modern nove­ lists, with numerous national and international awards to his credit.

Twenty-nine o f his books ha­ ve been translated in to 30

languages and published in more than 30 countries. Kemal was bom in the villa­ ge o f Hemite in the southern province o f Adana in 1923- He became interested in folk lite ra tu re w hile at j u n i o r school and began to make his own compilations.

D uring the same period, so­ me o f his poetry was publis­ hed in a lo c a l m aga zine, Görüşler.

However, fam ily circumstan­ ces obliged him to leave scho­ ol as a young teenager and work first as an agricultural labourer, then as a street let­ ter. writer, teacher, librarian and diverse other jobs. D u ­ ring this time he continued to write poetry, which was published in several li­ terary magazines.

In 1951, Kemal moved to Istanbul where he wor­ ked as a feature writer at Cu mhuriyet newspaper, and won the Journalists Association Award f o r one o f his in-depth reports.

His firs t book, o f short stories was published in 1952, and his first novel, İnce Memed (Memed My Hawk) published in 1955 won the Varlık Prize. His own dramatisation o f his novel Teneke won the İlhan İskender and Ankara Sanatseverler Der­ neği prizes in 1966, and the same year his dra­ matisation o f Yer D em ir Gök Bakır (Iron Earth Copper Sky) won first prize at the International Nancy Festival.

This novel was chosen as the best foreign novel by the French Union o f Literary Critics in 1977, and the fo llo w in g y e a r Ö lm ez Otu (T h e Undying Grass) received the same award.

In 1982, Yaşar Kemal was awarded the Del Duca prize f o r his contribution to humanism, and he was presented with the Legion d'Honneur by the French president in 1984.

Yaşar Kemal lives in Istanbul and is currently working on his latest novel

Y A ŞA R

B IO G R A P H Y

KEMAL

2 0

S K Y LIF E EKİM O C TO B E R 199 2

Referanslar

Benzer Belgeler

肝臟包了油,怎麼辦?

Web sitelerinin say›s›n›n artmas›yla bir- likte Bilim ve Teknik yazarlar›n›n çabas› da yeni bir boyuta ulaflt›: Odak, bu bilgi bombard›man›n- da, çok

Red cell distribution width levels were found to be significantly higher in patients diagnosed with AA in comparison to the control group.. The commonly used, low-cost RDW test may

ve sayıları giderek artan işletmeleriyle Alman ekonomisine katkı sağlamaktadırlar. 2007 yılında bu işletmelerin sayısı 703 bine, yıllık toplam cirosu 32,7 milyar

Çünkü gezegen, ay›n ilk günlerinde bile Günefl’ten yaklafl›k bir saat sonra bat›yor ve par- lakl›¤› 1,7 kadir, yani oldukça düflük.. Bu s›rada Merkür’ü görmek

Geriye yüzer havuzlar yerine Pendik Tersanesi’nin büyük gemi inşaatları için yeni hizmete giren kuru havuzu kalıyor ki, bu havuz hem tamir havuzu olarak di- z.ajn

1933 yılında özel sektöre yalnızca yük taşımacılığının bırakılması, yolcu taşıma hakkının devlete verilmesi ile Şirketi Hayriye ke- penklerini indirdi..

Sinire uygulanan elektriksel bir stimulus uygula- nan akım belli bir düzeye ulaşınca sinirde depolarizas- yona neden olur. Düşük düzeyde verilen akımla olu- şan aktivite