CUM
ı i,
. //*
■
&
¥
\
\Bedri Bay kam Par iste büyük
j
\ başarı
\ sağladı
I
Paris (Özel muhabirimiz Michel Perlmon bildiriyor) —Anne-I
siyle aynı koltuğu paylaşan, es mer, cin bakışlı, karşımdakiço-I
cuğa gülerek sordum:— Eh söyle bakalım.. Sen
bıı-I
ralarda böyle dolaşırken okul ne oluyor?— Onu babama sorun! diye ce vap verdi.
Bu sözleri sarf eden, 7 yaşında ki talebe ve çocuk Bedri Bay- kam. Yoksa sitemde bulunan ö- teki Bedri, ressam Bedri değil. O bilâkis çıktığı seyahatler den memnun. Değişik yerler, yeni yeni memleketler görmek ten mesut. Ama gene de şikâyeti yok değil. Eyfel kulesi var ya, ille de çıkacak oraya, Louvre müzesine gidecek, dolaşacak, ge zecek. Bir de babasına:
— Müzelerde o koca koca eski tabancalardan var mı? diye so rarak merakını gidermeye gayret ediyor.
Yerinde durur mu Bedri... O- turduğu koltukta fıkır fıkır. Bir sağa bak, bir sola, çırpın dur. Gaye hep dışarı çıkıp dolaşmak. Bulutlu, puslu bir Paris sabahına rağmen. Toplumda şimdiden iş gal ettiği mühim yeri kendisine
(
hissettirmemek için uğTaşıp, ken di yaşında küçük bir çocuk kal masını temine çalışan ebeveyni nin bütün gayretlerine rağmen gene de şimdiden şöhretin ücretini ödüyor bile.
Dolaşmaya hâlâ çıkamadıysa kabahat onun mu? Değil tabii. Şu andaki bütün sıkıntısı, hep, gevezeliğe gelmiş «Cumhuriyet»
I
muhabirinin yüzünden.— Bedri, Ankara mı güzel,
I
Paris mi? — Ankara!I
Ya Paris? Bir çok ressamın ya şayıp çalışmayı hülya ettikleriI
Paris?— Hani şu makineler var ya,
I
içine para atılan!Meğer otomatik fotoğraf çe-
t ken fotomaton tipi makinelermiş
I bizim Bedrinin kalbini fetheden.
I
#Çocukluk... Resimler...
I
Evet, çocuklarla resimler 7 ya şındaki Bedri Baykam'm ikiI
ayrı dünyasını teşkil ediyor. Akşama doğru «Galerie du Bac»I
daki sergiye gittikten sonra ya zıyorum şu satırları.| Sanat eleştiricisi olmadığıma
Çocuk ressam Bedri Baykaın annesi ve babası ile birlikte göre, teknik yönden Bedrinin e-
serleri hakkında iyi veya kötü, olgun veya ilkel gibi yargılara başvurmaya muhakkak ki salâ hiyetim yok. Burada yazdıklarım
resimlerin karşısına geçtiğimde hissetmiş olduklarımın ,o hatla rın, renklerin, yüz ifadelerinin benliğimde uyandırdıkları duy guların kelime olarak kâğıda dö külüşünden ibaret.
Sabahleyin, Suphi Baykam ko nuşmamız sırasında demişti ki:
— Yegâne endişem, sergiye ge leceklerin, o bizim «çocuk resmi» dediğimiz şeyleri bulmak düşün
cesiyle hareket etmeleridir. Bu ateşli ve hareketli dünyası nı da, galiba. Bedri bir çok mü cadele ve savaş sahneleriyle ifa de ediyor .«Kalede savaş», «Os manlIlar hücumda», «Kahraman süvariler», «Savaşçılar yolda» gi bi tablolar da iç dünyasını biz- lere tanıtmaya yarıyan muhtelif vasıtalar. Y a çizdiği portreler!
Ben gene de en çok «Renk», • «Dünya dönüyor» ve bilhassa «Öğ leden sonra» nın sıcak ve cazip renklerine tutuldum. Nihayet, «tstanbulda deniz» ile «Balıkçı lar» m önünde hülyaya daldım.
Paris Büyükelçimiz Bülent U- şaklıgil, açış konuşmasında de mişti ki: «Genç Bedri halen Pa- ristedir. Fakat, kendisini bu ver- nisaja iştirak ettirmek doğru bu lunmamış ve bunda çocukluk vic danını savunmak endişesiyle pe- I dagogların tavsiyelerine olduğu | kadar ebeveyninin arzusuna da . uyulmuştur.»
Ve nitekim Bedri kendi sergi- f sinin vernisajı sırasında, baba- t
sının sabahleyin ona almış oldu- | ğu iki küçük otomobille eğlene- ı rek vakit geçirmekteydi.
Çocuk Bedri evde kalmıştı. Fa- | kat o akşam galerideki kalaba- | lık arasında görünmemesine rağ- < men, ressam Bedri her kalbde * bir yer sağlamıştı bile kendine,
f
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi