SAHtFF ÜÇ
hadiseler arasmda
m
Ertuğrul Muhsin
5
;
aldım..u konuyu yazmak en son hana düşer; ama belki en tarafsız ben olabileceğimi düşünerek kalemi elime Son zamanlarda Mubsin Ertuğ- rul hakkında gene bir sürü dedi kodu ve çekişmeler oldu... Sanat âlemimizde bu, zaman zaman müşahede edilen bir «fenomen» dir. Bu seferki de evvelki sene başlamış bir «alerji» nin yeni bir «dökme» si oldu., ve bu es nada açılışı yapılan «Opera» nın küşadma Muhsin Ertuğrul’un ça- ğırılmamış, sahneye çıkarılma mış olması haklı tenkidlere yol açtı.
Soruşturdum., kimseden ciddi malûmat almak kabil olamadı; fakat nihayet tesadüfler yardım etti. Bazı şeyler öğrendim... Ama bırakalım bunları da daha Top- taşı Rüştiyesinde okurken İbra him Ağa çayırında top oynadığı zamandan tanıdığım Ertuğrul Muhsin Beyi topyekûn ele ala lım...
Ertuğrul Muhsin Bey Türkiye, de kendi kendini yetiştirmiş bir tiyatro hocasıdır. Türkçejd iyi bilir., yabancı dili kendi kendine öğrenmiştir. Hayatı bolluk için de geçmemiştir. Mahcup, müte vazı çocuktur. Tür* tiyatrosuna unutulmıyacak hizmetleri dokun muştur. Yani tiyatromuz bakı mından büyük kıymettir.
Ne var ki Ertuğrul Muhsin Bey titiz bir adamdır. Tiryakilikleri vardır. Hattâ kaprisleri vardır; ama hangi artistin böyle huyu veya huysuzlukları yoktur? Kap risleri yoktur.'
Bugünkü haliyle Ertuğrul Muh sin Türk tiyatrosunun bir numa ralı otoritesidir. Ertuğrul Muh sin Beyi bu haliyle almak lâzım dır.
Ertuğrul Muhsin Beye komü nist veya komünizan derler; de ğildir. Ertuğrul Muhsin Bey bütün ömrünü yüzde 10 mem nun, yüzde 90 kırgın ve mahzun geçirmiş bir adamdır. Her gavrl memnun gibi zaman zaman isyan etmiş, zaman zaman etrafını, hat tâ dostlarını kırmışıtır. Ertuğrul Muhsin Bey İçine kapanmış çe tin bir adamdır. Dostu az mah remi hiç yoktur.
Ertuğrul Muhsin Bey, her re jisör gibi «yeni dalga» eserlere rağbet eder. Bu eserlerin çoğu siyasîdir. Sola bakar., veya öyle görünür., sol âlem bunları tu tar.. solun her tuttuğunu komü nist sananlar vardır. Hele son zamanlarda solun neyi tuttuğu, neyi tutmadığı belli olmamış bir «yön» dür.
Zaten topyekûn kimin solcu, kimin sağcı, kimin komünist, ki min anti komünist olduğu bir türlü belli olmıyan —geçen se ne— Belediye mahafiiinde Muh sin Ertuğrul’un aleyhinde konuş muşlardır. Bunlara gene orada cevaplar verilmiştir. Ama Mub sin durur, durur; birden patlar .. Almıştır eline kalemi, Tiyatro mecmuasında İstanbul Belediye Meclisi üyeleri için ağır şeyler yazmıştır. Biz de o esnada o Mec liste idik.
Muhsin Ertuğrul’un beğenme diğim tarafları budur. Sanat â- leminde pek az konuşur. Hattâ bütün bayatında çok az yazar.« fakat böyle hiç bir sanat ve i- limle alâkası olmıyan dedikoduya balıklama atılır ve o zaman hiç bir şeyi gözü görmez.
Bu adam artisttir. Yaşını başı nı almış kimsedir. Hakkında böy le sözler söylenmesine taham mül edemez., bunların hepsi hate İldir; ama bir Belediye mensu budur. Belediye Meclisiyle çatış maya stratejisi müsait değildir, îşte Muhsin’in son serüveni böy le başlamıştır., günlük gazetele re İntikal etmiş., ondan sonra ti yatro bütçesinden Başrejisörlüls tahsisatı kaldırılmıştır. Hiç bir İdarî, hattâ siyasî sebep yokken mahza Şehir Meclisi ile arası nın bu makale yüzünden açılma sı sebebiyle.. Tiirhiyede işlerin yüzde doksanı hislerle, ancak o- nu mantık ve sağduyu ile yüriir« Bundan sonra yeri lâğvedilen Muhsin Zürtuğrul açıkta kalmış tır. Ben Muhsin’in yerinde olsam bu münakaşaya böyle girmem: Sadece temiz bir istifa ile işi u- mumî efkâra intikal ettirirdim.
Ne ise olan oldu., bu seneki bütçeye Başrejisörlük tahsisatı tekrar kondu., bir de yeni tali matname yapıldı., ben taaa 1948 dan beri bu tiyatro talimatname sinin bir dertli iş olduğunu bili rim, dokunmaya gelmez., ama politikacılar, hele mahalli poli tikacıların bir takım hesap lan yardır. O hesaplara göre ta limatnameler yapılır. Ve her za man bu talimatnameler tatbik e- dilemez. N e ise., hu sefer de bir talimatname yapılmış., ve Şehir Tiyatrosunun bütün sanat ve i- dare bakımından en büyük salâ hiyeti Muhsin Ertuğrul’a veril mek istenmiş. Yani her şey, bpr iş, her meselenin halli Başreji- sörlüğe verilmiştir.
Bizde sanatkârlar, artistler ya ni zevk ■ i selim adanılan idare işlerinde hep heder edilmiştir. En iyi doktorlarımız başhekim lik gibi hastahane kâhyalıkların da çürütülmüştür. Büyük sanat kâr, küçük idare hesaplarından ne anlar? Anlarsa sanatı nerede kalır? Ne ise buna rağmen Muh sin oraya getirilmek istenmiştir. Şimdi orada bir şeyler dönmüş görülüyor.. Meclisin ve âmme ef- kârının arzusu üzerine Muhsin Ertuğrulun oraya gelmesi karar laşmış.. bunu Mııhsine duyurmak lâzım. Resmen dtıvurmak lâzım,, telefon edilmiş.. Muhsin konuş mamış.. ve bunun üzerine tâyin ya pılmamış.. bunlar «püf» noktalar ama insanın.da «ofsayd» olma ması lâzım. Şimdi herkes bir ta rafta..
— ö y le olmamalı idi, böyle ol malıydı...
Kim haklı, kim haksız... Geçmişte iftiraya uğramış bir artistle, hakarete uğramış bîr i Şehir Meclisinin arası buluna- (Arkası 7 inci aayfada)
Hadiseler arasında
(Bastarafı 3 üncü sahifede) cak ve Belediye bir sanatkâr ka zanacak.. burada herkese iyi ni yetle çalışmak düşer.. Belediye ye. Meclise, tiyatroya ve Muhsin Ertuğrul ile dostlarına., bütün bu ^avretlerin —tam yapıldığına kani değilim— hiç bir taraf bu işin müspet yola çirmesi çaresi ni düşünmemiş., ama biç kim- se Herkeste bir kapanıklık ve inat.
Şimdi:
— Muhsin Ertuğrul feda edilir mi idi .. diye döğünüvoruz.. Mub sin Ertuğrul feda edilmezdi ve j edilmemeliydi; ama her yandan da biraz bu işe vardım edilme liydi.. kışkırtmak değil...
Meselâ Millisin Ertuğrul dâvet
j
edildiği Operanın açılışına fit- i memiş. Dostlan onr oraya setir I selerdi bu iş kendiliğinden hallo j turdu. B. FELEK *Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi