İSTANBUL SUR KAPILARI .
Sanat Tarihçisi: İNCİ GÜLSEVİL1
BELGRAD KAPISI -
XYLOKERKOS KAPISI :
Yedikule ile Silivri Kapı arasında kalan kapının XII. y.y. da görüldü ğü ve bu yüzden Türk devrinde «Kapalı Kapı» diye adlandırıldığı söylenir. 1886'da yanındaki Rum Hastanesine gidiş gelişi kolaylaştır
mak için tekrar açıldı, bugünkü du rumuna geldikten sonra «Belgrad Kapısı» ismini aldı.
Kapının önündeki iki dikdörtgen ku le, II. Theodosios devrine ait bütün kapılarda da olduğu gibi burada da mevcuttur. Kapı açıklığı 5 m.dir. Ku- 'eler yarı yarıya tahrip olmuştur. Kuzey kulesi, güney kulesine na
zaran biraz daha sağlam kalmıştır. Çünkü, güney kulesinin güney yü zü tamamen tahrip olmuştur. Kuzey kulesinde, yuvarlak kemerli, örtülü bir giriş yeri vardır. Güney kulesinin alt katının yuvarlak keme ri girişte ve içeride kısmen sağlam dır. Kuzey kulesi yenilenmiş fakat içi molozlarla dolmuş, girilemez hale
gelmiştir.. Dış tarafı ise su deposu olarak kullanılmaktadır. Güney ku lesinin şehre bakan tarafına «kara kol» olarak kullanılan bir bina ya pılmıştır. Her iki kulenin de çatı örtüleri bugün mevcut değildir. Kapının üst tarafındaki kemerlerin den bugün için yalnız ayak kısmı kalmıştır. Tuğla sıraları ile
meyda-Belgrad kapısının (Xylokerkos) plânı.
Belgrad kapısının şehre bakan yüzü...
H İ K A Y E
akülte hastahanesinin büyük bir odasında üç kişi idik. Böbreklerinden ameliyat ola cak bir Kayseri'li genç kız, karşısın da yatan hastaya seslendi, Nihal, Nihal söylesene rica ederim çok mu çirkin olacak karnım, zavallı Nihal ateşler içinde yanıyordu, hayretle gözlerini kocaman kocaman açtı bu şımarık genç kıza gülmekten başka cevap bulamadı.
Nihal odamızın en genç kadını idi, çok da güzeldi, pembe tuvalete ben zeyen geceliği altın gibi saçları, pembe kordelâ ile başına toplamış, pembe bir güle benziyordu. Hafif çe doğruldu bana baktı, -Feride ge ce senin de mi, ateşin vardı saba ha kadar sayıkladın.
Odanın kapısı hızla açıldı bir hemşi re başını uzattı odayı kontrol etti, iki dakika geçmedi ki Profesör, ya nında doktorlar odaya girdi, hepsi Nihal'in başına toplanmışlardı, za vallı Nihal, yanakları al al olmuş mahzun mahzun onlara baktı. Dok torlar çaresizlik içinde kalmışlar gi bi. Üzgün her gün bir az daha ölüme yaklaşan bu genç kadına teselli ol
sun diye fazlaca yemek yemesini kalsiyum iğnelerini tavsiye ettiler, gece sabaha kadar sancıdan
uyuya-mıyordu, onu teselli ettiler, geçer kızım dediler.
Nihal'le benim derdim aynı idi onun hastalığı bütün vücudunu sarmış veremdi benim ise yeni başlıyordu. Doktor, streptomisin dedi derhal yapalım ümitle doktorların yüzüne baktım. Nihal çoktan gözlerini ka pamış, ter alnından şakaklarına doğ ru akıyordu. Ne içli bir kış sabahı idi bu gün.
Doktorlar başka odaya geçtiler, yi ne yalnız kaldık. Nihal'e yalvardım..
Kuzum Nihal zenginsin kocana söy le seni İstanbul'a İsviçre'ye götür sün, iyi olursun, çocuklarını düşün.
Bugün hiç bir şey düşünmüyor du «çok geç kaldık Feride öyle muztaribim ki bir an evvel ölmek istiyorum; öyle tahammül edilmez ağrılar içindeyim ki ne olacaksa ol sun diyorum.
Korku ve heyecan içindeyim, benim de sonum bu idi...»
Ne öğle, ne de akşam Nihal yemek yemedi bir az daha halsiz daha üzüntülü bir gece başlamıştı. Elek trikleri yakma Feride bu gece se ninle konuşmak istiyorum.
Kayserili genç kız ameliyattan son ra karnının çok çirkin olacağını dü şünerek üzüldü ve uyudu.
Nihal, kesik kesik tatlı sesiyle şar kı söylemeğe başladı «Uzayıp gi den tren yolları» yatağımda doğ ruldum, Nihal'e baktım göğsü zorla inip kalkıyordu. Sus Nihal yoruldun artık. «Ne güzel sesim vardı Feride şimdi her şeyim gibi o da bitti. On beş sene evvel ne güzel bir genç kızdım, beni isteyen bir doktor vardı neden annem beni ona ver medi, gecenin karanlığında onun pembe hayalini kesik kesik konuş masını dinliyordum...»
Peki neden şimdi mesut değil mi sin.
Istırap çektim Feride hem de ne kadar çok. Bugün hayalimde rüya ları göz yaşı ile biten bir genç kız var. Sana onu anlatmak istiyorum. Peki okuduğun şarkı ile bu genç kı zın alâkası ne?
Nihal sustu bana baktı. «Bir beyaz mendilin sallanışını» bilir misin Fe ride dedi. Bu bir ayrılık olsa Nihal dedim.
Gece iyice ilerlemişti biz de herkes gibi gözlerimizi kapadık, uyumağa çalıştık. Üç gün sonra Nihal ebe diyen aramızdan gitti ve ben her ge ce onun boş karyolasında penbe hayalini görür ve bana uzayıp giden tren yollarını söylediğini duyarım.
UZAYIP GİDEN
TREN YOLLARI
Yazan: Dilşad YELKİN
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi