• Sonuç bulunamadı

Çelik Gülersoy'un düzenlediği "İstanbul Kütüphanesi" kapısını açıyor:İstanbul'u okuyorum Soğukçeşme'de

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çelik Gülersoy'un düzenlediği "İstanbul Kütüphanesi" kapısını açıyor:İstanbul'u okuyorum Soğukçeşme'de"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çelik Gülersoy'un düzenlediği ‘İstanbul Kütüphanesi” kapısını açıyor

I <

İstanbul’u okuyorum Soğukçeşme’de

ANNA TURAY_________

Çelik Gülersoy’un “İstanbul’la ülfeti” 1930’lu yıllara dek uzanı­

yor. Yani çocukluğuna. “Kendimi

bildim bileli bu şehri gezer dolaşı­ rım” diyor Gülersoy. “Bizim öğ­ rencilik yıllarımızda, 1940’larda öğrencilerin bir tutkusu vardı: Topluca gezi. Bir araya gelir, harç­ lıklarımızı üst üste koyar, gezile­ re çıkardık. Semtlerini, tarihi anıt­ larını tanımaya çalışırdık İstan­ bul’un.”

Çelik Gülersoy’un İstanbul tut­ kusu görerek, tanıyarak, bilerek oluşmuş. Onun çocukluk ve genç­ lik yıllarına damgasını vuran, sa­ rayından sebiline, semt semt İstan­ bul yolculukları, bu müthiş İstan­ bul tutkusu bir süredir İstanbul’a damgasını vuruyor.

Hidiv Kasrı’ndan Malta Köş- kü’ne, Sultanahmet Soğukçeşme Sokağı’ndan Çamlıca Tepesi’nin düzenlenmesine, İstanbul’un en güzel ve en renkli köşelerinde Çe­ lik Gülersoy imzası var. “Çamlı-

ca'dan Bakışlar”, “Kapalıçarşı’nm Romanı”, “Eski İstanbul Araba­ ları”, “Küçüksu” gibi kitaplar ise

hem İstanbul’un hem de Çelik Gülersoy’un İstanbul tutkusunun yazılı belgeleri.

Dün, İstanbul’a armağan edilen Çelik Gülersoy imzalı yapıtlara bir yenisi eklendi: İstanbul Kitaplığı. Sultanahmet’te, Ayasofya’nın he­ men arkasında yer alan ve yine Çelik Gülersoy tarafından İstan­ bul’a kazandırılan Soğukçeşme Sokağı’nda açılan İstanbul Kitap­ lığı, İstanbul’u okumak, İstan­ bul’u yazmak isteyenlere hizmet verecek. “Orası kovan” diyor Gü­ lersoy. “Yaklaşık 3 yıl aldı kitap­

lık olarak düzenlenmesi. İçindeki

GÜLERSOY — İstanbul’u hem yaşıyor hem yaşatmaya çalışıyor. bal ise tam 30 yılda oluştu.”

Gülersoy’un “yazılı bir kentle” ilk tanışıklığı, Batı’ya yaptığı ilk yolculuğa rastlıyor: 1961 yılına.

“İlk seyahatimde bir kültür şehri nedir anladım. Daha önce oku­ muştum, ama okumakla görmek birbirinden farklı şeyler. O İsviç­ re kasabalarının, büyük İngiliz kentlerinin, Fransa dağlannın iği­ ne girince anladım. Gördükleri­ min bir bölümü peyzajdı, ama bir bölümü de literatürdü. Hangi ki­ tapçıya gittiysem gördüm ki o şe­ hir hakkında bir sürü şey yazılmış. O zaman aklım başıma geldi. İs­ tanbul’un yoksulluğunu anladım.”

Geriye pek bir şey bırakmadan yalnızca yaşadığımızı söylüyor Çe­ lik Gülersoy. “Biz Türlder bu şehri

yaşamışız dört dörtlük. Camisiy­ le, sarayıyla, bahçesiyle, âlemleriy­ le... Eskiler keyfini sürmüş, fakat ellerine kâğıt kalem alıp bunu

yaz-Biz Türkler bu şehri yaşamışız dört dörtlük.

Camisiyle, sarayıyla, bahçesiyle, âlemleriyle...

Eskiler keyfini sürmüş, fakat ellerine kâğıt

kalem alıp bunu yazmamışlar. Batılı ise

gördüğünü yazmış. Zaten bizim yazılı

kültürümüz yok, şifahi bir kültür egem en...

Batı’ya ilk seyahatimde bir kültür şehri nedir

anladım. Daha önce okumuştum, ama

çkumakla görmek birbirinden farklı şeyler. O

İsviçre kasabalarının, büyük Ingiliz kentlerinin,

Fransa dağlarının içine girince anladım.

Bu ülkelerde gördüklerimin bir bölümü

peyzajdı, ama bir bölümü de literatürdü. Hangi

kitapçıya gittiysem gördüm ki o şehir hakkında

bir sürü şey yazılmış. O zaman aklım başıma

geldi. İstanbul’un yoksulluğunu anladım.

“ İstanbul Kütüphanesi’’ fikri böyle doğdu.

mamışlar. Batı’lı ise gördüğünü yabancı gezginlerin seyahatname- yazmış. Zaten bizim yazılı kültü- leri kitaplığın en önemli ve en ¡1- riimüz yok. Şifahi bir kültür ege- ginç bölümünü oluşturuyor. Gü-

m en” zel sanatlarda İstanbul bölümü ise

İşte İstanbul Kitaplığı düşüncesi mimarlıkta, resimde, edebiyatta, böyle doğmuş. Bundan sonra ne- tiyatroda beliren İstanbul’u göz- reye giderse gitsin müzelerinden, ler önüne seriyor,

anıtlarından, cafelerinden önce ki- İstanbullu ünlülerin, İstanbul’u

tapçılarına gider olmuş o şehrin yazanların biyografileri, şehir reh- Çelik Gülersoy. Peteğini yavaş ya- berleri, dergiler, gazeteler de öte- vaş doldurmuş. Sonunda 30 yıllık ki bölümleri oluşturuyor,

uğraşısının ürününü kendisinden Kısa bir süre içinde kitaplıkta

sonra da yaşaması için güvenceye yerini alacak olan gravürler, ha- almış. Kendi deyişiyle “ebedi bir ritalar, fotoğraflar ve kartpostal-

mekâna" kavuşturmuş. 1ar ise İstanbul’u görsel açıdan ta-Istanbul Kitaplığı çeşitli bölüm- nımaya yardımcı olacak, öncelik­ lerden oluşuyor. Tarih bölümü le araştırmacılara açık tutulacak Roma ve Bizans tarihi ile Osmanlı İstanbul Kitaplığı. Bu kitaplıkta tarihi olmak üzere iki alt bölümün yer alan, sayıları 6 bine ulaşan, ki- bileşimi. İstanbul’u sistematik ola- mi zaman tarihi 1500’lere dek uza- rak inceleyen ya da İstanbul’un tek nan sayısız değerli eserden bir bö- bir semtini ya da yapısını incele- lümü de bir yayın programı çer- yen eserler ayrı bir bölümde top- çevesinde çeviriler yoluyla Türk lanmış. İstanbul’a yolculuk yapan okuruna kazandırılacak.

KİTAPLIK________

AÇILDI___________

Hem kitap

hem müzik

Kliltür Servisi — İstanbul’u

anlatan kitap, gravür ve yazar resimlerinin yer aldığı İstanbul Kitaplığı dün İstanbul Valisi Cahit Bayar tarafından açıldı. Vali Bayar, kitaplıkların sadece kitapların toplandığı bir yer değil, çeşitli etkinliklerin gerçekleştirildiği canlı bir ortam olduğunu belirterek Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Genel Müdürü Çelik Gülersoy’a hizmetlerinden dolayı teşekkür etti.

Kitaplığın yapımını gerçekleştiren ve İstanbul’u konu alan kitaplarını İstanbul Kitaplığı’na bağışlayan Çelik Gülersoy ise açılışta, Soğukçeşme Sokağı’nın ve kitaplığın oluşmasının eski Cumhurbaşkanı Kenan

Evren’in isabetli kararıyla

sağlandığını vurguladı. Gülersoy, İstanbul Kitaplığı’nda resitaller de verileceğini, böylece “ insan

ruhunun iki gıdası" olan

kitap ve müziğin bir arada sunulacağını söyledi. Açılışta, Bulgaristan’dan göç eden ve halen MSÜ Devlet

Konservat uvarı ’ nda

öğrenimlerini sürdüren özcan Ulucan (keman) ve Birsen Ulucan (piyano) bir resital verdiler.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Merhum Mehmet cemalettin ve Merhume Zeynep Hanım’- ın oğlu, Nebile Saygun'un ağabeyi, Aşçıoğlu ve Güngün Ailele­ rinin büyüğü, Devlet Konservatuvarı

[r]

It is frequently seen that in the Byzantine period sarcophagi and hypogeums were used as a family sepulture for generations, and bore diverse inscriptions, also

Frank hakkında ben­ den bir yazı rica eden genç arkadaşlarımın isteğini büyük mem­ nuniyetle kabul etmiştim, fakat günler geçtiği halde bir türlü kalemi

“ Bu işin ucunu bırakmayacağım, sonuna kadar gideceğim” diyen tavrı bana bir fotoğrafı anımsatıyor: 1950’- den kalma, sararmış bir fotoğraf: Nâ­ zım Hikmet’in

görmüştür sanırım, geçen ak­ sam da Meksika Elçiliği Müs­ teşarının evinde bir kokteyl­ de evsahibesinin portresini se lâmladı misafirler.. Bir cok

Bugün Ayasofyanın bütün azame- tile meydanı süslemekte olduğunu görenler, onu, diğer resimde görü­ len, dünkü halile mukayese etsinler. Elde edilmiş olan

Gazeteciliğinin yanında, zaman zaman başarılı romanlar, öyküler ve tiyatro eserleri de yazan Buğra'nın kitap haline getirilmiş yapıtlarından bazıları şunlar: