İsmail Hakkı Tonguç, devrin Cumhurbaşkanı İnönü’ye köy enstitülerim » gezdiriyor...
KÖY ENSTİTÜLERİNİ, KURUCUSU
"BABA TONGUÇ,, U DÜŞÜNMEDEN
ANMAĞA İMKAN Y O K TU R ...
“ TONGUÇ „ t YIL ÖNCE
OLMUŞTU
ANKARA, MUSTAFA EKMEKÇİ YAZIYOR
B
UGÜN Köy Enstitülerinin Kurucusu İsmail Hakkı Tonguç’un ölümünün altın cı yıldönümüdür. Tonguç, ölü münün her yıl dönümünde olduğu gibi, bu yıl da mezarı başında yapılacak konuşmalarla yaşatıla caktır.Köy Enstitülerini bitirenler, köyleri öğretmene kavuşturma çabası içinde olanlar Tonguç’u kurduğu bu enstitülerle birlikte düşünürler ve anarlar.
Bu yazı, Tonguç’un, zamanın Cumhurbaşkanı İnönü ile Köy Enstitülerinden bazılarına yaptığı bir gezinin notlarıdır. Bu geziye Şevket Raşit Hatipoğlu ve Kâ zım Orbay da katılmışlardır. Notlar, Tonguç tarafından tutul muş ve geziye katılamamış bu lunan Millî Eğitim Bakanı Haşan Âli Yücel’e verilmiştir. Bu 1942 yılında Köy Enstitüleri henüz mezunlarını vermemiştir. O gün lerin çabalarım ve hazırlık güç lükleri ile beklenen umutları gös termesi yönünden ilgi çekici olan hususları belirten notların tama mı el yazısı ile 16 sayfa tutmak tadır. Notların önemli gördüğü müz bölümlerini alıyoruz:
«20 Ağustos Perşembe giinü sa at 23’te Ankara’dan hareket ede rek ertesi günü Sarımsaklı İstas yonuna saat 10.30’da vardık. Tren de öğle yemeği yenilmek üzere Pazarören Köy Enstitüsüne hare
ket ettik. Saat 12.30’da Pazarö- ren’e vardık. Bir grup talebe ile köylüler, Cumhurreisini, Enstitü nün kapısında karşıladılar. Ens titünün Zamantu suyu kenarın daki ziraat sahasına gidildi. Mil li Şef, sebze bahçesinde, harman yerinde, inşaatta çalışan talebeyi yakından ilgilenerek teftiş ettiler. Buradan ayrılarak tekrar Pazarö ren istikametine hareket edildi. Çiftliğin kenarındaki Araplar kö yüne yaklaştığımız zaman sekiz on köylünün yolun kenarına di zildiklerini ve Millî Şefi bekle diklerini gördük. Otomobil dur duruldu, köylülerle konuşuldu. Köylüler, Millî Şef’e «Enstitüler topraklarımızı aldılar. Bunlarda din, iman yok, girdikleri yerlere kendilerinden başkasını sokmu yorlar. Biz topraksız ve susuz kaldık» dedüer. Meseleyi tahkik ettireceklerini köylülere bildirdi ler, ayrıldık. Otomobillerinde bu lunan vali ile enstitü müdürün den bu meselenin içyüzünün ne olduğunu sordular. Kendilerine lâzım gelen izahat arzedildikten sonra «Bilirim, toprak işlendi, verimli bir hâle getirildi mi. onu
işlemeden bırakanlar derhal hak iddia etmeye başlarlar ve oraya gelerek işleyenlerden şikâyet eder ler. Bütün göçmen yerleştirdiği miz köylerde bu hâdise çıkar. Yalnız şimdiye kadar gördüğüm Köy Enstitülerinden hiç şikâyet olmadığına göre, köylüler yakın larında bir enstitü kuruluşundan memnun kaldıklarına nazaran bunları da şikâyetçi durumdan kurtaracak çâreler bulunmalı.» emrini verdiler.
SİVAS’TA...
«Gece saat 22 de Sivas’a geldik ve geceyi trende geçirdik. 22 Ağustos Cumartesi günü öğle yemeği trende yendikten sonra otomobiller ile Yddızeli Köy Enstitüsüne gittik. İnönü bir aralık Köy Enstitülerinin niçin 25’e kadar çıkarak orada kala cağını, çoğaltılmadıklarını ben denizden sordular. Meselenin ev velâ bir para, ondan sonra da yetiştirici eleman ve geniş ölçü de arazi işi olduğunu arzettim. Cevap olarak: «Parayj bırak, di ğer hususlarda, meselâ pedago jik bakımdan bir mahzur var mıdır?» dediler. Ve Enstitü ta lebesinin bir kısmının ziraatçi olarak yetiştirilmelerine ne diye ceğimi sordular. Ve hemen Ens titü adedinin çoğalmasını her- şeyden evvel memleketi imar, iyi vasıflı köylü vatandaşlar yetiştirme bakımlarından çok faydalı olacağını ilâve buyurdu lar.
KIZLAR
Enstitünün yemekhanesi ola rak kullanılan ve Pamukpınar adı ile anılan çeşmenin başın daki çardağın altına oturduk. Talebe buraya toplandı. Bir öğ retmen talebeye bir kaç şarkı söyletti. Ve millî oyunlar oynat tı. Millî şef bir taraftan dinle yip seyrederken, diğer taraftan da öğretmen ve talebelerin bir kısmiyle görüştüler. Bu arada kız çocuklar misafirlere, kah ve ve ayran ikram ettiler. Ora dan kalkınca talebe ve misafir ler arasından Enstitü Müdürü nü hiraz uzağa götüren Milli Şef, müdüre bazı emirler ver diler. Dönüşte müdürü görerek ne söylediklerini öğrendim. Emirlerinin hülâsası şudur:
K anal açan köy enstitüsü öğrencileri.
«Kız talebeyi bilhassa beyaz hizmetçi önlükleri takarak sof ra hizmetlerinde çalıştırmayın. Bu hizmetleri kız ve erkek nö betçilere yaptırm. Kızları çok haysiyetli olarak yetiştirmeye bilhassa dikkat edin. Bütün ta lebenin millî duygularım kuv vetlendirici tedbirler alın, istik lâl Marşını öğretmen ve talebe ler hep birlikte söylemeil. Bütün talebe mandolin çalmasını bil meli..» duyurmuşlar.
G. SARAY LİSESİ 1948 12/A MEZUNLARI
NIN DİKKATİNE :
Son zam anlarda herkese bir dam ga v u ru lu y o r. Size de «KILIBIK> dam gası v u ru labilir. Bu işi önlem enin ça resi-:
Y arın sın ıf a rk a d a şla rın ı z ın y a p a c a k ta n to p lan tıy a k atılm ak üzere saat 19.30’da T aksim ’de eski tram v ay d u ra ğ ın d a h a z ır bulununuz.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi