• Sonuç bulunamadı

Kahvenin hikayesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kahvenin hikayesi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Kahve bahçelerinde-) bir görünüş

Meraklı Konular

Kahvenin

M irza GÖKGÖL

Eski milletler kahveyi bil­

mezlerdi, AvrupalIların da

kahveyi tanıması 350 yılı

geçmez. Kahvenin ilk bulun­ ması hakkında biribirini tut­ mayan çeşitli hikâyeler var­ dır. Kahve bitkisini Arap bilginleri ilk defa 15 inci a- sırda tasvir etmişlerdir. An­ cak bu bitkinin tasvirinden daha evvel, yani 13 üncü ve­ ya 14 üncü asırda Yemende bâzı bahçelerde süs nebatı o- larak yetiştirildiği ve buraya da Habeşistandan getirildiği tahmin ediliyor.

İnsanların kahvenin bün­

ye üzerine tesirini keşfederek kullanmağa başlamaları da­ ha geç olmuştur. Buna ait

çeşitli tahmin ve hikâyeler

bulunuyor: bunların arasında en akla yatanı ve en eskisi

Şeyh Abd-al-Kadir al Dia-

ziri’nin 1587 de yazdığıdır;

buna göre, 1418 veya 1424

de vefat eden Ali ben ömer-al Şadhili bahçesinde bulunan kahve bitkisinin meyvalannı yeyince veya kaynatarak i- çince uykusunun dağıldığını keşfetmişti.

Diğer hocalar da Ömer al- Şadhili’nin tecrübesinden is­ tifade ederek uyumadan iba­

detle geçirecekleri geceleri

uyku basmaması için kahve içmeğe başlamışlar.

İbn Abd-al Geffar ise kah­ venin keşfi hakkında başka bir hikâye naklediyor: buna göre 1470 de vefat eden Ce- maleddin Abu Abdullah Mu-

hammed Al-Dhabbani kah­

veyi ilk defa muhtemelen A f- rikadan Adene getirmiş ve orada vücudun uyuşukluğunu gidermek, neşelenmek ve uy­

ku basmasına mâni olmak gi­ bi vasıflarından istifade et­ mek maksadı ile, tababette kullanmağa başlanmasını teş vik etmiştir.

Üçüncü bir rivayete göre, kahvenin ilk kâşifi 1508 de Aden’de vefat eden Abube- kir ben Abd Allah Al-Aide- rus adlı bir hocadır. Bu ho­ ca Yemen ve Habeşistandaki seyahatlan esnasında kahve tanelerini yediğinde yorgun­ luğunun geçtiğini ve canlan­ dığını müşahede ederek ev­ lâtları ve dostlarına da ay­ ni şeyi tavsiye etmiş ve bu

suretle kahve etrafa yayıl­

mıştır.

İslâm âleminde yayılmış o- lan bu esatiri; bilâhare Hıris­

tiyan dünyası başka şekle

sokmuş ve kendilerine mal

etmeğe çalışmışlar. Bu so­

nuncular Şadhili’nin keşfini

manastır papaslarına ve A-

bu Bekir Al-Aiderus’un hi­

kâyesini de bir çobana mal

etmek istemişler. Bunlara

göre Habeşistanda keçi sü­ rüsünü kahve şahlıkları ara­ sında otlatan bir çoban, ke-i çilerinin uyumadığını ve hop j layıp zıpladıklarını manastır-! papasına anlatmış ve zeki1 papas bu halin keçilerin al- '

dığı gıdadan ileri geldiğini;

anlayarak, meseleyi yakın-1

dan takip ve tetkik edince, j bunun kahve olduğunu keş­ fetmiş ve kendinde tecrübe; etmiştir.

Bu şekilde kahvenin neşe verici ve uyku dâğıtıcı vas­ fım keşfeden papaslar, bun­ dan sonra gecelerini ibadetle! geçirmek istedikçe, kahve iç meğe başlamışlar ve bu şe­

kilde muhitlerinde bu âdet

yayılmıştır.

Bu hikâyelerde müşterek

bir şey varsa, o da bilhassa din adamlarının gecelerini i-

badetle geçirmek isteyince,

uyku basmaması ve canlan­ maları için, kahve içmeği â- det edinmeye başlamalarıdır.

Bu cümleden çok dolaşan

dervişler de, kahveyi bera­

berlerinde götürerek, gittik­ leri yerlerde kahvenin tanın­

masına yadım etmişlerdir.

Söylendiğine göre 15 inc\

asrın ortalarında dervişle: kahveyi Mekke ve Mediney

de getirmişlerdir, burada

da Hacca gelenler bunu öğ renerek memleketlerine gö­ türmüşler. O cümleden 16 n- cı asırda kahve geniş ölçüde Kahire ve îstanbulda yayıl­ mağa başlamıştır.

Bir rivayete göre îstanbul­ da ilk kahvehaneyi Şam şeh­ rinden Sehem ve Haleb’den

Hakem ismindeki adamlar

1554 de açmışlar ve kısa za­ manda zengin olmuşlardır. Kahve içme âdeti çabuk yayıl

mış, çarşılarda kahvehane­

ler süratle çoğalmağa başla­ dığı gibi, misafirlikte, evler­ de de kahve içilmek âdet ol­ muştur.

Hocalar halkın kahvehane­ lere fazla itibar gösterip ca­ milere gitmediklerinden şi­ kâyet ederek Sultan Murad IlI’e kahve içilmesini men et­ tirmişler. Ancak bu hal çok sürmemiş ve müftünün mu­ vafakati ile yeni sadrıâzam hükümet kasasını zenginleş­ tirme maksadı ile, kahveha­ nelere günde bir altın vergi koymuş.

Dördüncü Sultân Mehmed’- in küçüklüğü zamanında sad- rıâzam Mehmet Köprülü de (1656 - 1661) kahve içilme­ sini kati bir şekilde men et­

miş ve içenleri şiddetle ce­

zalandırmıştır. Oğlu A,hmet

Köprülü (1661 - 1676) sadrı- âzam olduktan sonra, Türki- yede kahve yasağı fasılalarla takriben bir buçuk asır devam ettikten sonra büsbütün kal­ dırılmıştır.

Avrupa literatüründe kah­ veden ilk defa HollandalI Carolus Clusinus 1574 de bah sediyor. Ancak kahve bitki­ sinin Avrupada ilk tasvirini Şarkta seyahat eden İtalyan

doktoru Prozper Alpinus

Geçenlerde aşk yüzünden İntihar eden MeksikalI yıldız Miroslava

1591 de yapmıştır. Kendisi

kahveyi Kahirede Halil bey isimli bir Türkün bahçesinde 1583 de görmüştür.

Avrupada kahve içilmeğe ancak 17 nci asrın iptidasın­ da başlanmıştır. îtalyâda ilk kahvehaneyi 1624 de Istan- buldan dönen bir İtalyan aç­ mıştır.

/ Fransaya kahve cezvesi,

mangal ve saireyi Jean de la Rogue 1644 de getirmiş ise de, Mârseille şehrinde olmak üzere Fransada ilk kahveha­ ne 1659 da açılmıştır.

Fransada da kahve geniş

ölçüde kullanılmağa başla­

yınca kahve düşmanlığı da,

bilhassa doktorlar tarafın­

dan beraber yürümüştür.

1679 da Mârseille şehir mec­ lisinde şiddetli münakaşalar­

dan sonra kahvenin zararlı

olup olmaması A ix’deki Fa­ kültenin kararına terk edil­

mişti. Tabib, din ve idare a-

damlarımn iştirakiyle yapılan toplantılarda kahvenin aley­

hinde hatıra gelmeyen mâ­

nâsız iftiralar beyan edilerek muzur olduğu ilân edilmiş ise de, Fransada kahve yayılma­ ğa devam etmiştir.

Pariste de kahve düşman­ lığı başlamıştı. Ancak bura­ da kahvenin yayılmasında 4 üncü Mehmedin Sefiri Süley­ man Ağanın büyük hizmeti olmuştur. Bu sefir yalnız zi­ yafetlerden sonra değil, va­

kitli vakitsiz gelen Fransız

devlet adamlarına kahve ik­ ram ederken, onları da kah­ ve içmeğe alıştırmış oluyor­

du. Sefirle beraber Parise

gelen hizmetçilerinden Erme­ ni Pascal 1672 de burada bir

kahvehane açmıştı. Bunu

başka kahvehanelerin açılma­

sı takip etti. Bilhassa 1689

da İtalyan Francesko Proco- pis Cutelli’nin açtığı ve 200 sene, faaliyetine devam eden kahvehane tanınmış Fransız

ilim ve devlet adamlarının

devam ettiği yerdi. 17 nci asrın sonuna doğru Pariste 250 kahvehane 1715 de 600, 1782 de ise 1800 kahvehane vârdı.

Kahveye süt ilâve etmek, yani sütlü kahve adeti evvel­ ce Fransada başlamıştır.

Ingilizler de kahveyi önce

Türkiyede seyahat yapan

Henri Blount’un tasvirlerin­

den tanıdılar (1634 - 36).

Kahve ilk önce yüksek sos­ yetede içiliyordu, sonra kısa I zamanda umumî kahvehane­ lerde yayılmağa başladı, öy ­ le ki 17 nci asrin sonuna doğ ru bunların adedi Londrada 300 ü geçiyordu.

Burada da kahve düşman­ lığı baş gösterdi, öyle ki bun ların tazyiki altında 1676 da Kari II. kahvehaneleri ka­

pattı. Bilâhare efkârı umumi- \

iyenin tazyiki altrnda yasağı kaldırdı ve Murad II l’ün za­ manında yapıldığı gibi, kah­ vehanelere yüksek vergi koy

du.

Almanyaya kahve Hollan­ da ve Fransadan 1670 sene­ lerinde gelmiştir. Burada da, diğer memleketlerde olduğu gibi, kuvvetli aleyhtarlarına

; rağmen yayılmağa başladı.

I Kral Büyük Frederich Murad

IIl’ün sadrazamının yolunu

takip ederek kahvehanelere yüksek vergi koydu ve kah­ veyi hükümet inhisarına aldı.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

dolayısıyla» Türk Tarih Kurumu tarafından ’(Ankara, 1.978) yayınlanmıştır, Bu makalesinde, Akçura, OsmanlI ülkelerinde güçlenme ve ilerleme İsteği

Harbiye, Tak­ sim gibi büyük son duraklarda tramvay rayların üzerinde kulak tırmalayan gıcırtılar çıkartarak dö­ ner, böylece yüzü gideceği yöne

K apalıçarşı Esnafları Derneği, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İstanbul II Kültür ve Turizm M üdürlüğü’nün işbirliğiyle 11-12 Şubat 2004 tarihleri

Hazırianışı, ez- berlenişi, provası ve çekilişi bir seferde yapılan sahnelerde, benim gibi aktörlük etmemiş bir insanın durumunu düşününüz.. Şehime

Demirel, imza krizini D Y P grubunda anlatırken, devletin tepesinde kavga çıkmaması için 6 aydır dişini sıktığım belirtti ve devletin yüce makamlarından

KIRHALLI —.— SEYAHATNAME (Giriş) Evliya Çelebi Haz : İsm et PARMAKSIZOĞLU 300.- SEYAHATNAME (Hatay-Suriye-Lübnan-Filistin) Evliya Çelebi H az: İsm et PARMAKSIZOĞLU

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha

Bu çalýþmada Dicle Üniversitesi Hastanesi'nde ver- ilen psikiyatri konsültasyon hizmetlerinin hasta- larýn sosyodemografik özelliklerine, isteyen kliniklere, hastalarýn