V
^
TANIMADIĞIMIZ MEŞHUKI.A
* t *
-'?>
Abdülhamid “Sarı
Yusuf,,
romanım nasıl yazdırdı?
«Roman işte böyle olur!.. Teodor Kasap böyle
birşey yazsın da görelim !.. Kolay m ı?..»
Sarayın kitapçı başısı
—Geceleri istenen kitaplar
—Pek beğenilen bir
Ieser
—Ismarlama roman
—Canım şuna perşembe gününe kadar
çiziş-diriver
ilk formanın yazılışı
—Sarı Yusuf mu yoksa haydut
Yusuf
mu?.
■Romanın Abdülhamid*e gönderilişi
—« Her gece bir forma iste
rim!
»Teodor Kasap nasıl çalışırdı
—Kızıl Sultanın ismini değiştirdiği
roman
—Şu Teodor Kasap*t bir kere de ben göreyim!.
Teodor Kasap raftaki kı ciltlerin arkasında yazılı isimleri okudu. Hepsi de romandı. Kor kunç, dehşet uyandırıcı, tüyler ürpertici bir takım esrarengiz romanlar. Abdülhamid’in bizzat
bittikten sonra forma tekrar bay Lâzarides’e iade edildi. Ve o bu sefer ikinci defa, temiz temiz, beyaz kâğıtlara yazdı. İnci gibi okunaklı bir yazı ile...
kendisi için aldırttığı kitaplar. Sarayın «ser kitabî» si olmak do- layısile Teodor Kasap bu kor kunç kitapların bir listesini yap mak istiyordu. Abdülhamid’in pek sevdiği romanların isimleri ni e1 indeki kâğıda birer birer kaydetmekte idi, O sırada içeri ye Abdülhamid’in gayet itimat ettiği kimselerden biri girdi. Bu zat aynı zamanda Teodor Ka- sapı da çok takdir ederdi.
Kasap, kitapların listesini ha- i zırlamakla meşgulken, içeri gi- ' ren saray memuru ona hiç ümit ; etmediği şu havadisi getirdi:
— Dün gece efendimiz Alek sandr Dümanın bir romanını okuttular...
— Evet... Ben verdim.
— Bu romanı çok beğendiler. Sonra da sizden bahis açıldı. Şöyle buyurdular: «Bizim Kasap Aleksandr Düma- per’in senelerce j hususî kâtipliğini ettim. Yıllar-V ıca onunla beraber bulundum»" i diye öğünüp durur. Kendi edebî" kıymeti, hakkında da bir çok şey ler söyler. Madem ki iş böyledir yazsa ya, Aleksandr Düma gibi bir yoman bakalım... Yazsın da görcliın!..» Evet, Efendimiz ay nen böyle buyuldular. Bunu size söylememi ve cevabınızı almamı da ayrıca emrettiler,.. Nasıl dün geceki gibi meraklı, aynı zaman da korkunç bir roman yazabilir misiniz?
Teodor Kasap gülümsiyerek cevap verdi:
— Evel Allah şu âciz kafama itimadım vardır... Yazdım gitti!.
— Zaten öyle söylüyorlar: «Böyle meraklı bir roman yazsın ki ben de onun Aleksandr Düma ile senelerce düşüp 'kalktığını anlıyayım..» buyuruyorlar... De mek şimdi böyle bir roman yaz mağı kabul ediyorsunuz...
— Elbette... Söz söz...
— Ne zaman hazır olur?.. Efendimize ne diyeyim?..
— A... İşte orasını fazla eşe lemeyiniz. Roman bu!.. Boyacı
küpü değil ki...
— Hayır... Kendilerinin ro manları bitmiş!.. Malûm a ge celeri okutmadan yapamazlar... Ben ne diyeyim?.. Ne zaman ha zır olacağını söyliyeyim?
— Bir ay sonra!..
— Aman ne diyorsunuz?.. Ka bil' mi?.. Şunu gelecek perşem beye hazırlayıveriniz canım... Bunca senedir aynı işi yapıyor sunuz.
Nihayet bir perşembe değil, | bir dahaki perşembeye romanın
hazırlanmasına karar verildi. Yani 15 gün içinde Teodor Ka sap edebî kudretini meraklı bir
Haydut Yusuf..
Teodor Kasap o gece evine ge lince yeğeni bay Lâzarides’i kar şısına aldı. [Bay Lâzarides en eski hukukçularımızdandır. Şim di Pangaltıda oturmaktadır]. Matbuat üstadı, bay Lâzarides’e:
— Çabuk kâğıt kalem al... Bir roman yazacağız!., dedi.
Bilhassa son zamanlarda dai ma Teodor Kasap söyler, vakit ler henüz pek genç olan bay Lâ zarides de bunları yazardı.
Bay Lâzarides hemen bir def ter aldı. Teodor Kasap:
— Birinci sahifesine şu ismi yaz... diye ilâve etti;
Sarı Yusuf yahut Haydut Yusuf..
Genç adam bunları yazdı. Ro manın ismi konulmuştu,
Teodor Kasap’ın bu eserde bü tün üstatlığını göstermesi el zemdi, Zira roman, «yazsın da görelim!..» dediğine göre Abdül- hamid’e karşı âdeta iddialı bir eser olacaktı. Abdülhamid’in söz lerini sonra cümle cümle tahkik etmişti. Sultan: «Bak Aleksandr Dümaya!., Kasap ikide bir övü nür, Edebî rüştünü bana ispat etsin bakalım. Bir roman da ken di yazsın görelim!..» sözleri onu â'deta çileden çıkarmıştı. Bu tam iddialı bir mesele idi...
Mamafih her gün Abdülhami- de okunacak kitapları kendisin den istedikleri için onun beğen diği romanları çok iyi biliyordu. Bütün bunlardan başka halkı meraktan meraka düşürmesini, ne yazsa, ne bassa çok satmasını ve etrafa derin bir alâka uyan dırmasını pek iyi bilen Teodor Kasap şimdi bu sahadaki bütün kudretini ortaya dökecekti.
Roman yazılmağa başladı. Ev velâ başlangıcı yaptılar. Sonra vakaya geçtiler.
Bazan gece yanlarına kadar çalışıyorlardı. Teodor Kasap pa ket paket sigara, sayısız kahve içiyor, habire odada bir aşağı bir yukarı dolaşıyordu.
Nihayet ilk forma bitti. Bunu arkadaşları doktor Fehmi beye okudular.
Fehmi bey «Sarı Yusuf» roma nının yalnız cümle hatalarını tashih ediyordu. Yazının tashihi
Heyecanlı gece..
Nihayet heyecanlı gün geldi çattı «San Yusuf, yahut Haydut Yusuf» romanının ilk forması, okunmak üzere saraya, yani Ab- dülhamid’e takdim edildi. Baka lım bu «iddialı roman» hakkında Kızıl Sultan ne diyecekti?.. Zira esrarengiz bir çok roman oku yan, daha doğrusu dinleyen Sul tan Hamid’in: «İşte roman böy le olur. Teodor Kasap da böyle bir tane yazsın da göerlim!,.» dediğine nazaran bu tarzdaki romanlardan pek ziyade anladığı iddiasında olduğu anlaşılıyor. Bu itibarla Teodoç Kasap’m he yecanı fazlaydı.
Birinci formasının kendisine okunduğu «San Yusuf» romanı nı Abdülhamid pek beğendi ve:
prece ikinci forma her halde hazır olman... ve aı» ve
rilmesin. Her gece bir forma... Emrini verdi.
Bundan sonra Teodor Kasap her gece bir forma roman yazı yor ve bu ertesi günü sarava takdim ediliyordu. Ara sıra -o- manın bitip bitmiyeceği sn; olu yor ve:
— Daha uzasın... Çabuk bit mesin!. ,
Gibi takdirler de geliyordu. Bay Lâzarides ve doktor Fehmi bey heyecandan yoruldukları halde bu işe Teodor Kasap «ba na mısın?» demiyordu.
Bay Lâzarides bu hâdiseden bahsederken:
— Makine gibi anlatırdı. O kadar tatlı anlatırdı ki bazan yazmağı unutur, onu dinlerdim. İhtar ederdi:
— Yaz... Satır kaçırıyorsun... Bütün o vakaları nereden bu lurdu?.. Nasıl da düşünür, kendi kendine icadederdi?.. Belki bir gece evvel yatağında düşünür, kafasında pişirir, kotarır, ertesi günü bana anlatırdı. Lâkin öyle de olsa çok mühim bir iş doğ rusu!..
Bir değişiklik
Nihayet «Sarı Yusuf» yahut «Haydat Yusuf» romanı bitti. Abdülhamit bunu o kadar beğen mişti ki:
— Şu Kasap denilen zatı bir kere de yakından göreyim!.. Ar zusunda bulunmuştu. O kadar hâdiselere rağmen, Avrupadan geldikten, saraya girdikten son ra dahi Teodor Kasap huzura kabul edilmiş değildi. İşte bu «San Yusuf» isimli iddialı roma nından sonra Abdülhamit tara fından merak edilerek huzura kabul olunmasına karar veril mişti.
Abdülhamid’in romanla alâka sı bu kadarla da kalmamıştı. Teodor Kasap’m kitabının ismi «Sarı Yusuf» yahut «Haydut Yusuf» idi ya... Kızıl Sultan roman için «Haydut Yusuf» is mini daha münasip görmüştü. «San Yusuf yahut» kelimelerini silmişti. Bu suretle Teodor Ka sap’m romanının isminde bizzat bir değişiklik yapmak suretile büyük alâkasını da göstermişti.
Gelecek yazımızda, *Abdülha- midi bu kadar meraklandıran «Sarı Yusuf yahut Haydut Yu suf» romanının mevzuunu ve bu yüzden Teodor’un huzura kabul edilmesi halikındaki karardan bahsedeceğiz. ,
Hikmet Feridun Es
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi