o(
M c h m c i H a u t u n
Ö lü m ü
24 kânunuevvel 1931 ... Tevfik Fikret ihtifalini yapıyorduk. Ruhlarımızda bü yük ölünün hatırasını tazize muvaffak olmaktan mütevellit bir hafiflik vardı.
R a u f b e y in G e n ç liğ i
Aynı gün Raufun ölüm haberini aldık.
Bu, gönüllerimizi karartan, hüzünlendi ren bir hadise oldu. Memleketimizde
inki-devresi olan son senelerinde şayanı takdir bir fedakârlıkla kendisine vakfı hayat eden zevcesi Muazzez hanımefen dinin ihtimamlarına rağmen çalışmağa muvaffak olamıyordu.
24 kânunuevvel perşembe gecesi fani hayatım kaybetti, büyüklüğüne yakışan bir tavazu ve sessizlikle mu hitimizden ayrıldı.
Bu sessiz ölümden, merasimsizlıkten haklı olarak müteessir olanlar bu te essürlerini muhtelif şekillerle, hücum larla izhar ettiler ve bu günlerce mat buatımızı işgal etti.
Biz cemiyetimizin bu husustaki lâkaydisinin Raufun hiç bir merasimin tantanasından tesellisini istiane
etmi-lâplar hazırlıyan Edebiyatı Cedide üstat larından birini daha kaybetmiştik. Edebiyatı Cedıdenin Halit Zıya bey ten sonre en kudretli romancı ve hika yecisi olan Mehmet Rauf uzun sene ler romanları, nesirleri ve hikâyelerde memleketimizin münevverler zümresine hitap etti. Edebiyatımıza “Eylül,, gibi kıymettar eserler kazandırdı.
Mütemadiyen durmadan, dinlenme den yazdı... Buna rağmen son eserle rinde bile yazış kudretini kaybetmedi ve bu sayede aşağılara kadar yayılan vasi bir şöhrete malik olmağa hak kazandı.
İki seneden uzun süren bir hasta lık veya hakiki ve medit bir ihtizar
ölen büyük edip ve'romancımız: Mehmet Rauf bey
yecek kadar muhteşem olan
şahsiyeti edebiyesinin büyüklüğünde ve eserlerde nisyan bulutlarının fev kinde dimdik duran ve manevî şahsi yetleri daimî bir hayata malik bulu nan nadir insanlardan bir tanesi olma sında buluyoruz...
Rauf ölmemiştir, o tiirkçe ile bera ber yaşıyacak ve unutulmıyacaktır.
B. R.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi