• Sonuç bulunamadı

Üretirken cömert, tüketirken cimriydi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Üretirken cömert, tüketirken cimriydi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Milliyet ^ Pazar 9 Temmuz 3995

Meral Tamer, Tüketici Köşesi Doğan Medya Çenter 34554 Bağcılar İstanbul

M

eral

T

amer

Tel: 505 63 24 Faks: 505 63 39

Üretirken cömert, tüketirken cimriydi

N esinin hırkası 20,

terliği 15 yıllık

nUkMb Mm n* tr

S

îF E Em

siszusas.'us

S S

jsm

Ş S 5«ft5£5a»S

tu] â> MttM tankıuoı iW , m n tn * İM M M * «+

js&dSSf&r. sssn.'ÇAr

*^*ÎİS5£ g iy m Ur

¡¿¡g-^Siri 5«s5S ^ ¡j-1

™»^3Sa “I21I2L.2-

■ » ss» « î~ »

“O kadar çok yapılmamış, ya­ rıda kalmış işlerim var ki....Ne çok işlerim kaldı geriye... Dün­ yaya borçlu ölüyorum. Kim var ki dünyaya borçlu ölmeyen?

Borçlu değil, alacaklı ölenler bile var. örneğin Einstein... ö r ­ neğin Shakespeare...

Geriye bırak­ tığım işlerimin hiç değilse bir bölü m ü n ü v a ­ siyetim e y a z ­ malıydım...” A z iz N esin, 1991 - 1992’ye bağlayan yılbaşı gecesi geçirdiği kalp krizini an­ lattığı yazısının bir yerinde böy­ le diyor. Ve ken­ dine çok haksız­ lık ediyor. Eğer o da borçlu öl- düyse....

B iz onu tam tersine hep,

ü-retirken çok cömert, tüketirken de bilinçli olarak çok cimri ola­

rak hatırlayacağız.

Aziz Nesin, 7 ay önce tüketici kö­ şemize konuk olmuştu. Arkadaşı­ mız İlkay özcan’ın sorularını ya­ nıtlarken bir yerinde şöyle demişti:

“Alışveriş yaptığım yerleri hiç değiştirmem. Bir saatçim vardı. A dam cağız ölünce işi k ard eşi devraldı. O da vefat edince, yeri­ ne oğlu geçti. Daha sonra dükka­ nı bir usta çalıştırmaya başladı. Ondan da çırağına geçti. Ben sü­ rekli müşteri olarak kaldım...”

O saatçi, artık en sadık müşteri­ sini kaybetti... Türk toplumu ise usta bir mizahçı ve kendi içinde her zaman tutarlı olmuş nadide bir entellektüelini.

Onu saygıyla anarken, Aziz Ne- sin’in tüketici kimliği ve Türk tü­ keticisi üzerindeki gözlem leriyle sizleri başbaşa bırakıyorum:

• Giysilerimi hiç eskitmem. Bir terliği 15 sene giyerim. Üzerimdeki hırkayı 20 sene önce almıştım. 6 - 7 tane gardırobum var ve hepsi de tıklım tıklım dolu.

▼ Nesin: “Yoksul insanlar daha bilinçsiz

tüketiyor. Zengin bir aile çocuğuna bir bebek

aldığı zaman çocuk ona bir isim koyar ve

yıllarca saklar. Kendi çocuğu bile o bebekle

oynar. Ama bizim vakıftaki çocuklara bir

bebek alındığında 2 günde parçalıyorlar.”

T “Türk insanını tüketim konusundaki hali

berbat. Söyleyince kötü oluyorsunuz.

Tüketirken de düşünerek ve akıllıca

hareket etmek gerekir. Çünkü yoksullar

herşeyi daha az almak zorunda

olduktan için daha pahalı yaşarlar.”

• Bizim vak­

fın bir sloganı vardır: “Eskisi

o l m a y a n ı n , yenisi olmaz”

deriz. Hep aynı şeyi giyersen tabii eskir. De­ ğiştirerek g iy ­ d iğim için çok az eski­ tirim. • Mutfak­ ta çok cö- mertim. Bes­ lenmeye har­ canan para­ ya hiçbir şe­ k ild e sın ır getirmem. Bir de çocukların eği­ timi ve sağlığı söz konusu oldu­ ğunda parayı hiç önemsemem.

• Türk insanı “biriktirimci”. Ambalaj kağıdından, boş şişele­ re kadar kullanmadığı bir çok şeyi biriktirir. Tenekeleri dahi ya saksı yapar ya da helada su kabı olarak kullanır. Böyle bir- şey ne üretime giriyor, ne de tü­ ketime. Zaten ekonomide de böy­ le bir kavram yok. Bizdeki bu b irik tirm e m erakının nedeni yoksulluk. Ben de şişe kapakla­ rından mandala elime ne geçer­ se b ir ik tir ir im . Ne dem işler?

“Sakla şamam, gelir zamanı.”

• Yıllar önce Tan gazetesinde çalışırken 50 lira maaş alıyor­ dum ve o zamana göre de iyi bir para değildi. Ayakkabı almaya Sümerbank’a gittim. A yak nu­ maram 38. A yn ı model ayakka­ bılardan biri neredeyse yarı fi- yatınaydı. Nedenini sorduğum­ da, “bu çocuk ayakkabılarının

en büyük boyu, o nedenle u- cuz,” dedüer. Ayakkabı 37 nu­

maraydı. Ayağıma zar - zor giy­ mek, hatta sol ayağımın baş par­

mağında kemik çıkması pahasına o ayakkabıyı almak zorunda kal­ mıştım.

• Yoksul insanlar daha bilinçsiz tüketiyor. Zengin bir aile çocuğuna bir bebek aldığı zaman çocuk ona bir isim koyar ve yülarca saklar. Kendi çocuğu bile o bebekle oynar. Ama bizim çocuklara bir bebek

a-lmdığmda 2 günde parçalıyorlar. • Pazarlık yapmaktan nefret e- derim. Kazıklandığımı bile bile hiç sesimi çıkarmadığım olur. Bizde a- üeler hazen gazinoya giderler. Yer­ ler - içerler. Hesap geldiğinde de didik didik kontrol edip, “aaa biz

bu yumurtayı yemedik,” derler.

Be kardeşim! Böyle bir yere gidi­

yorsan, kazıklanmayı da göze al­ man gerekir. Ben ne hesap gelirse hiç itirazsız öderim ve bol bol da bahşiş bırakırım . Çünkü sonuçta ayda - yılda bir olan bir şey.

• Türk insanını tüketim konu­ sundaki hali berbat. Söyle­ yince kötü oluyorsu­ nuz. Tüketirken de düşünerek ve akü- lıca hareket etmek g erek ir. Çünkü yoksullar herşeyi daha az almak zo­ runda oldukları i- çin daha pahalı yaşarlar.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Değerlendirmeniz sırasında bebekte bir sorun saptarsanız ilgili yönergelere göre hareket edin, gerektiğinde bebeği bir uzmana yönlendirin

Yazılı çocuk edebiyatı- nı çocuklar için yazılmadıkları hâlde çocuk klasikleri olarak adlandırılan kitaplar evresi, ilk okuru çocuk olan kitaplar evresi ve öznesi

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

Diyaframı ne kadar kısarsak yani f/16 veya f/22 gibi diyafram değerleri kullanırsak alan derinliği o kadar büyük olur.. Bazen yetersiz ışık şartlarından dolayı her

AİLE İÇİ İLİŞKİLERİN ÇOCUĞA YANSIMA LARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER(1).. Toplumsal Norm

-Ev koşullarının kötülüğü -Bebekte asfiksi -Bebekte anomali -Emme yetersizliği -Bebekte enfeksiyon belirtisi -Emerken morarma -Bebekte göbek enfeksiyonu

Anne babalar sıfır-üç yaş grubundaki çocuklar için kitap seçerken müzikli, sesli, parlak renkli, dokunsal olarak uyaran, kolay yıpranmayacak kalitede ve ellerinin boyutuna

çocuk ihtiyaç duyduğu her anda kendisine bakım verenin yanında olacağını bilir. Bu şekilde çocuk bir bağlılık duygusu geliştirir ve annesinden bağımsız bir