H A T I R A L A R
i»! fi* Sis
Her gelen rind kanar zevke bu mecliste kemâl Cânib-i rahmete^, çektiği sâgarle döner
3
^
Y. K. B.TANBURÎ CEMİL’İN
EVİ YIKILDI
Asım SÖNMEZ
Geçenlerde Büyük bir Türk San’atkârınin evi daha yerle bir oldu. Başka milletlerin büyükleri öldükten sonra yaşıyor, bizimkiler ise hayatta iken ölüyor...
14 Şubat 1970 Cumartesi günü Neyzeni Niyazi Saym ve Uğur Dermanl dostlarımla Aksaray’da Sinekli Bakkal ve Şemi Molla konağı yakınında olan Tanburt Cemil bey’ in evine git tik. Daha evvel de ziyaret ettiğimiz bu ahşap ev, artık yıkılı yordu. Bu sebeple, İçerisinde dolaşmayı düşündük. Fotoğraf larını çektik.
Evin sahibi muhterem avukat Fahrettin Kalemcioğlu, bizi büyük bir nezaketle kabul etti. Cemil bey’in kendi eliyle ve kurşun kalemle çizdiği bir insan resmi, oğlu Mes’ut Cemil merhumun yazdığı bazı yazılar, dut ağacından yapılmış yüklük kapılarında hâlâ duruyordu. Dostum Niyazi Sayın! bu kapıla rın muhafazasını ev sahibinden rica etti. Gerek Tanburî Cemil ve gerek Mes’ut Cemil beyleri yakından tarhyan Fahrettin bey bu kapılan seve seve CEMÂL VE İKİ CEMİL AŞIĞI Ni yazi Sayın’a verdi. Neyzen Niyazi sonsuz sevinç ve
minnefc-Şimdi yerinde yeller esiyor1
tarlığmı büyük bir vecd ile yaptığı ney taksimiyle eda etmek istedi. Bunu takiben de Fahrettin bey, Merhum Cemil beyin plâğa alınmış bazı eserlerini dinletmek lûtfunda bulundu. Bir taraftan musikinin şiirini yudumlarken diğer taraftar.l da şii rin musikisi olan:
Tanburî Cemil bey çalıyor eski plâkta Birdenbire Mes’udum işitmek hevesiyle
mısralariyle ÜST AD YAHYA KEMÂL BEY de martevi huzu- riyle aramıza katılıyordu. Yıllardır, bu birhnın bir Tanburî Cemil bey veya Türk musikisi müzesi olması arzusiyle yaşa yan Fahrettin bey çok üzgündü. Hatta muhterem refikası Ho canım bu yüzden hastalanıp yatağa düşmüştü. Ancak zama nın tahripkâr eli bu konak yavrusu ahşap birimin daha fazla ayakta kalmasına müsaade etmedi. Bu yüzden yıkıcıların elin de yerle bir olmadan biz görmeyi arzulamıştık... Plâklar dö nüyor, Üstat Niyazi Sayın da r.teyi ile iştirak ediyordu. Ken dimizden geçtiğimiz bu sırada, Cemil bey’in sağlığında bah çenin arka tarafında, rahatça çalışmak üzere yaptırdığı se lâmlık kısmında otururken; arsızın bir gürültü ile irkildik. Belki Cemil bey merhumun altında oturarak en içli tanbur ve kemençe taksimlerini yaptığı sırada, dallarından tartı urun sapma inen kuşların da hatırasını taşıyan güzel bir çam ağa cı, verirli yeni yapılacak apartmana terketmek üzere baltala rın altında çatırdıyarak yıkılıyordu. Her balta inişinde bu çam ağacı taşıdığı hatıralarm tesiriyle adeta ağlıyordu. Tan burî Cemil bey’ir./ başında genç yaşta esen ölüm rüzgârı yıllar sonra onun hatırasını taşıyan bu çam ağacının başında da esi yordu. NEY susmuş, biz de susmuştuk. Yalnız insafsız balta ların, hatıralar hâzinesi olan o çamın sinesine indirdiği zalim darbelerinin sesleri devam ediyordu. O darbeler haddizatında çamın sinesine değil, o hatıralarla perverde olan bizim sinele rimize iniyordu.
13
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi