• •
Ölümünün
romancısı:
Yaşadığı yıllarda Reşat
Nuri Giintekin’den sonra
en çok okunan yazar
olmuştur Mahmut Yesari.
Anlattığı çevrelerde
yaşamış, anlattığı kişileri
tanımış ya da yakından
gözlemiştir. Açık, akıcı bir
anlatım; canlı, anlaşılır bir
dil romanlarının başlıca
özelliğidir. Bir halk
romancısı olan Mahmut
Yesari, popüler romanın en
iyi örneklerini vermiştir.
ATÎLLA ÖZKIRIMLI
Mahmut Yesari’nin romanla
rının ve romancılığının önemli yanlarından biri, konularının ve kişilerinin gerçek hayattan alın mış olmasıdır. Roman anlayışı nı açıkladığı bir yazısında şunları söyler: “Roman yazmak için ön
ce görmek gerekin Hayatı, in sanları ve tabiatı inceleyerek gör mek.. Bir roman ne kadar haya li olursa olsun, olay bulutlarda geçmeyecektir. Kişiler gözle gö rünen birer hayal olmayacaktır. Olay kahramanlarının, kahra manların çevresindeki tiplerin, ne kadar hayali olsalar, yine ha yatla ilgisi olması gerekir. Hayali kişileri de yine hayattan toplaya cağımız küçük parçalarla ortaya çıkaracağız.”
Bu anlayış onu gözleme önem vermeye, romanlaştıracağı konu da bir araştırmacı gibi çalışma ya iter. Anlattığı çevrelerde yaşa mış, anlattığı kişileri tanımış ya da yakından gözlemiştir onları. Gerçekçiliği dilini de etkiler. Açık, akıcı bir anlatım; canlı, an laşılır bir dil romanlarının baş lıca özelliğidir. Edebi olmayı de ğil, okunmayı amaçlar. Bu açı dan bir halk romancısıdır o. Po püler romanın en iyi örneklerini verir. Yaşadığı yıllarda Reşat Nu
ri Güntekin’den sonra en çok
okunan romancı olmasını bu özelliğine borçludur. Geçmişteki mizahçılığı, romanlarında da kendini gösterir. Yaşanan hayatı kimi zaman ince bir mizahla yansıtır, kimi zaman da acı acı hicvetmekten çekinmez.
2 0 ’yi aşkın ro m a n ____
Yirmiyi aşkın romanı yayım lanan Mahmut Yesari’nin, adı en çok geçen üç romanından kısa ca söz etmek, onun romancılığı konusunda gerekli bilgiyi verebi lir.
1927’de yayımladığı “Çulluk”,
40. yılında bir halk
M ahmut Yesari
KÜLTÜR-YAŞAM
Yaşamak için yazıyor olması, yalnız kalemiyle geçinmesi M ah m ut Yesari’nin en büyük engeli dir. Romanları nın kuruluşunda k i zayıflık, pek azının günümüze k a la b ilm e s in e yo l açmıştır.iki ayrı yerde ve çevrede, İstan bul’da bir tütün fabrikasıyla Anadolu’nun bir köyünde geçer. Romanda, fabrika işçisi Murat’ın gönül ilişkileri çevresinde işçile rin yaşama düzeni ve yaşama bi çimleri, köydeki aileler arası çe kişme sergilenir. Canlı yakala nınca çok yaşamayıp ölen su çul luğuyla Murat’ın, köyüne dö nünce kendisine verilmeyen Esma’yı kaçırışı ve kızın göğüs darlığından ölüşü arasında kuru lan bağ, romanın ana temini oluşturur.
“Su Sinekleri”nde Mahmut Yesari, sinema delisi Sadberk ve dört arkadaşının başına gelenle ri, yozlaşmış bir çevrede kurulan yanlış ilişkiler sonucu uçuruma sürüklenişlerini anlatır. Tlpkı bir bahar sabahı doğup aynı günün akşamı ölen su sinekleri gibi... Bilinçsizlik ve görünürde parıltılı bir hayatın çekiciliğidir onları böylesi bir duruma iten. Bir an lamda düşledikleri hayatın ger çeğiyle çarpılır hepsi. Böylece ro manda, yalnız sinema perdesin de gördükleri hayata özenen beş kızın başına gelenler değil, bir çevrenin yaşama biçimi de sergi lenir.
B ir tip id ir h ay at______
“Tipi Dindi” ise umutsuz bir
aşkın bir inşam yıkıma götürü şünün romanıdır. Başkasıyla ni şanlanan sevgilisinin ardından kendini içkiye, serseriliğe vuran Macit’in yıkılışı, sonuçta ailesi
nin de çöküşüne yol açacaktır. Babasının ölümüyle yetim kalan kardeşlerine bakmak için çırpı nışı, vereme yakalanan kız kar deşini kurtarma çabaları hep ça resizlikle noktalanır. İçinde sav rulduğu bir tipidir hayat. İyice kötüleşen kardeşine doktor bul mak için fırladığı sokakta karlı, fırtınalı geceye yenilir. Yarı don muş olarak kaldırıldığı hastane de kendine geldiğinde, geceki ti-
iden eser kalmadığını görür, on sözleri “Tipi dindi” olur.
Andığım bu üç romanın ortak özelliği, önce de belirttiğim gibi, konularının ve kişilerinin gerçek hayattan çıkarılmış olmasıdır.
Mahmut Yesari, bir bakıma ya
şadığını, tanık olduğunu yazar. Ama bir engeli vardır: Yaşamak için yazıyor olması. Yalnız kale miyle geçinmiş, elli yıllık bir öm re yirmiyi aşkın romanla elliyi aşkın tiyatro oyunu sığdırmıştır. Bu kadar da değil. Gazete say falarında kalmış sayısız öykünün de yazandır o. Bu durum roman cılığını da etkiler doğallıkla. Tfef- rikacılık çoğu romanında sarma lara, yamalara yol açar; romanın kurgusunu bozar. Günümüze bir iki romanı kalabilmişse bunun nedeni, romanlarının kuruluşun daki zayıflıktır.
Yine de Mahmut Yesari’nin, tıpkı Reşat Nuri GUntekin gibi, cumhuriyet döneminde popüler romanı edebi romana bağlayan halkalardan biri olduğunu söy lemek yanlış olmayacaktır.
■ Tf& bu't
Sr
Özetle
Sam arakis
g elm iyo r
Ülkemizde yayımlanan “Çatlak ” adlı romanıyla ünlü, Yunanlı ya zar Antonis Samarakis’ln I. Ada lar Şenliği dolayısıyla ülkem ize geleceği THA kaynaklı haberi m izle duyurulmuştu. Samarakis, kendisini telefonla arayan bir dostuna verdiği bilgide böyle bir şenlikle ilgili çağrı almadığını, genel bir muayeneden geçmek üzere hastaneye yatm ak üzere ol duğunu, muayene sonuçlarına göre kasım ayı başlarında ger çekleştirilecek olan TÜYAP Ki tap F uan’na katılm a çağrısına yanıt verebileceğini belirtti
M ahm ut Yesari
T R T de
Rom ana M ah m ut Yesari, ölümünün 40. yılın da bugün T V ’de 15 dakikalık bir programla anılacak. Bu prog ramda, yazarın oğlu A fif Yesa ri babasının Türk rom anındaki yerini belirten bir konuşm a ya pacak. önceleri mizah yazılany- la geçimini sağlayan, daha sonra tiyatro oyunları ve romanlar ya zan M ahm ut Yesari, 1895-1945 yılları arasında yaşadı. (THA)Ümit Yaşar
Galerisi program ı
Ümit Yaşar Sanat Galerisi’nin 1985-86 dönem i sergi programı belli oldu. Bu programa göre, 28 eylülde Işıl ö zışık sergisiyle açı lışı yapılacak olan galeride sıra sıyla, Hüseyin Biiişik, Türk Re sim Ustaları, Yücel Doğru, H a lis Üstündoğru, Nazan Akpınar, Yılmaz Sulukçu, Ayetullah Sü mer, Tekin A rt emel, N uri İyem, A tilla Tos sergileri yer alacak.
H abib G erez
İtalya'da
Bugüne kadar ellinin üstünde ki şisel sergi açan ressam Habib Gerez, ekim ayında sergi açmak üzere sekizinci kez İtalya ’ya gi diyor. Batıda insanlara sanat sevgisinin çok küçük yaşlarda aşılandığını belirten Gerez, “1972'de İtalya’da ilk kişisel ser gimi açtığımda, bir balıkçıya da vetiye gönderilmesine çok şaşır mıştım. Sergiye gelen balıkçı, tablomu çok beğenerek satın al dı. Banda insanlara sanatın öne mi küçük yaşta öğretiliyor. Ben, bilmediklerimi sanatçı olduktan sonra öğrendim, önemle vurgu lamak isterim ki, Türk resim sa- natında son yıllarda büyük bir açılım var" dedi. (THA)