• Sonuç bulunamadı

Posttraumatic Stress Disorder and Related Factors in Patients with Spinal Cord injury

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Posttraumatic Stress Disorder and Related Factors in Patients with Spinal Cord injury"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Omurilik Felçli Hastalarda Travma Sonrasý

Stres Bozukluðu ve Ýliþkili Faktörler

Posttraumatic Stress Disorder and Related Factors in Patients with Spinal

Cord Injury

Murat Ýlhan Atagün1, Ünal Altýnok1, Özlem Devrim Balaban1, Zeliha Atagün2, Ebru Yýlmaz-Yalçýnkaya3, Kadriye Öneþ4

1Uz.Dr., Bakýrköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalýklarý Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi, 2Dr., 3Uz.Dr., 4Doç.Dr., Ýstanbul Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi, Ýstanbul

SUMMARY

Objectives: Spinal cord injuries (SCI) frequently occur as results of physical traumas. Frequencies of post traumat-ic stress disorder (PTSD) following SCI vary. PTSD fre-quencies were assessed in patients with SCI in a Turkish sample in this study. Method: Eighty-four patients (mean age=40.5±15.97; 40 female, 44 male) and care-givers (n=83; mean age=43.72±14.37; 67 female, 16 male) were enrolled. Mental retardation, premorbid psy-chiatric disorder, central nerve system disease and patients with professional caregivers were exclusion cri-teria. Clinician administered posttraumatic stress disor-der rating scale (CAPS), Beck depression and anxiety and Zarit caregiver burden scales were given. Results: Sixty-one (72.6%) patients were injured by physical traumas. 34 patients of this group had PTSD. 24 patients (28.6%) had acute and 10 patients (11.9%) had lifetime PTSD symptoms (not currently). Patients with PTSD had higher depression (p<0.001) and anxiety (p=0.004) scores, and caregivers (of the PTSD group) had statistically signifi-cantly higher depression (p=0.009) and caregiver bur-den (p=0.048) scores. Conclusion: PTSD frequency among the patients in this study was higher than both general population and victims of traumatic events resulting with severe injuries. Differences between dif-ferent populations may be due to differences in coping strategies or social support. SCI is a permanent sequel that would remind the traumatic event constantly; thus PTSD may be expected to be higher in SCI than other types of (instant) traumatic events. Coping strategies and posttraumatic growth should be investigated in patients with SCI in Turkish populations.

Key Words: Spinal cord injury, post traumatic stress dis-order, depression, anxiety, caregiver burden.

ÖZET

Amaç: Omurilik felci (OF) sýklýkla fiziksel travma neti-cesinde geliþmektedir. OF sonrasýnda travma sonrasý stres bozukluðu (TSSB) farklý oranlarda görülebilmekte-dir. Çalýþmamýzda bir Türkiye örnekleminde OF'li hasta-larda TSSB sýklýðý ve TSSB'nin klinik deðiþkenlerle iliþkisi deðerlendirilmiþtir. Yöntem: Seksendört hasta (ortalama yaþ=40.5±15.97; 40 kadýn, 44 erkek) ve bakýmverenleri (n=83; ortalama yaþ=43.72±14.37; 67 kadýn, 16 erkek) araþtýrmaya alýndý. Mental retardasyon, premorbid psikiyatrik hastalýk, merkezi sinir sistem hastalýðý ve pro-fesyonel bakýcýsý olma dýþlama kriterleriydi. Klinisyen tarafýndan uygulanan TSSB ölçeði (CAPS), Beck depres-yon ve anksiyete ölçekleri ve Zarit bakýmveren yükü ölçeði uygulandý. Bulgular: Travmatik olay neticesinde 61 (%72.6) hastanýn OF'li hale geldiði, bu grupta 34 has-tada TSSB geliþtiði; 24 hashas-tada akut, 10 hashas-tada geçmiþte TSSB belirtileri olduðu saptandý. TSSB'li hasta-larýn depresyon (p<0.001) ve anksiyete (p=0.004) puan-larýyla, bakýmverenlerinin depresyon (p=0.009) ve bakýmveren yükü (p=0.048) puanlarý TSSB'si olmayan hastalara göre yüksek bulundu. Sonuç: Örneklemimizde TSSB oranlarý, genel nüfustan ve travmatik olaya maruz kalmýþ bireylerden TSSB daha yüksek oranda TSSB sap-tanmýþtýr. Farklý oranlar baþ etme stratejileri ve sosyal destekle ilgili farklýlýklardan kaynaklanabilir. OF travmatik olayýn kalýcý eseridir, travmayý sürekli hatýrlatýr; TSSB oranlarý bu nedenle OF'de TSSB diðer (geçici) travmatik olaylara göre daha yüksek olabilir. Türkiye örneklem-lerinde baþ etme stratejileri ve travma sonrasý geliþim gibi boyutlar araþtýrýlmalýdýr.

Anahtar Sözcükler: Omurilik felci, travma sonrasý stres bozukluðu, depresyon, anksiyete, bakým veren yükü. (Klinik Psikiyatri 2012;15:92-102)

(2)

GÝRÝÞ

Omurilik yaralanmasý kalýcý fiziksel kýsýtlýlýða neden olabilmekte ve nedenle önemli psikososyal sorunlarý beraberinde getirebilmektedir. Ortaya çýkma þekli ve sonrasýnda rehabilitasyon ve bakým gerektirmesi nedeni ile hasta, ailesi ve toplum için önemli sonuçlarý olabilir. Bireylerin yaþamlarýný kalýcý engelliliklerle devam ettirmek zorunda olmalarý, baþa çýkýlmasý gereken önemli sorunlar-dandýr (Eisenberg ve Saltz 1991).

Omurilik yaralanmasý hastayý kýsa sürede ölüme götüren bir durumken, 20. yüzyýlýn baþlarýnda erken rehabilitasyon yaklaþýmlarýnýn geliþmesi nedeniyle yaþam süresi uzamýþtýr. DeVivo ve ark. (1999) 28239 hasta ile yaptýklarý araþtýrmalarýnda dönemler arasý farklar bakýmýndan omurilik yaralanmasý sonrasý ölüm hýzlarýný karþýlaþtýrmýþlar, yaralanma sonrasý ilk yýlda ölüm hýzýnýn 1973-1977 yýllarý arasýnda %67, 1993-1998 yýllarý arasýnda ise %34 olduðunu belirlemiþlerdir. Günümüzde omurilik yaralanmasý olan pek çok hastanýn sadece hayatta kalmasý deðil, ayný zamanda üretken ve sosyal yaþamýný sürdürmesi de saðlanabilmektedir. Omurilik yaralanmasý sonrasý sýklýkla paralizi geliþmekte; paralizi neticesinde immobilizasyon, duyu kusuru, aðrý, inkontinans, cinsel iþlev kayýplarý gibi týbbi sorunlar ortaya çýkmakta ve sonuçta kiþi-lerin sosyal ve iþ uyumlarý ile birlikte gelecekten beklentileri de azalmaktadýr (Somasundaram ve ark. 1992, Scivoletto ve ark. 1997). Diðer taraftan fiziksel ve psikolojik travma ve yaralanmanýn kalýcý sonuçlarý ile baþa çýkma ile ilgili güçlükler de depresyon geliþimini kolaylaþtýrabilir. Bu gibi nedenlerle omurilik yaralanmasý olan hastalar duygudurum ve anksiyete bozukluklarý baþta olmak üzere psikiyatrik bozukluklar açýsýndan önemli bir risk grubudur (Tate ve ark. 1994, Frank ve ark. 1987, Craig ve ark. 1994, Hancock ve ark. 1993, Kennedy ve Rogers 2000). Omurilik yaralanmasý olan hastalarda psikiyatrik bozukluklarla ilgili olarak intihar giriþimi ve boþanma oranlarýnýn da yüksek olduðu bilinmektedir (Geisler ve ark. 1983). Anksiyete ve depresyonun omurilik yaralanmasýný takip eden uyum süreci içinde kaçýnýlmaz olduðunu öne süren yazarlara karþýn, omurilik yaralanmasý sonrasý %20-45 oranýnda hastada klinik olarak anlamlý derecede depresyon görüldüðü

bildirilmek-tedir (Fuhrer ve ark. 1993, Howell ve ark. 1981). Demirel ve ark.’nýn (1999) Türkiye'de yaptýklarý bir araþtýrmada omurilik yaralanmasý olan hastalarýn %52'sinde anksiyete, %61'inde depresyon saptan-mýþ ve literatüre kýyasla omurilik yaralanmasý olan hastalarda anksiyete ve depresyon oranlarýnýn yük-sek bulunmasý sosyoekonomik farklýlýklara baðlan-mýþtýr. Bu bozukluklarýn travmadan sonraki iki yýl içinde daha fazla oranda görüldüðü (Kennedy ve Rogers 2000) ve omurilik yaralanmasýndaki depresyonun hastanýn ihmali ile ilgili olabilen basý yarasý, aðrý, üriner sistem enfeksiyonu gibi saðlýk problemleriyle iliþkili olduðu bildirilmiþtir (Herrick ve ark. 1994, Macleod 1998).

Omurilik yaralanmasý olan hastalarda diðer önemli bir sorun travma sonrasý stres bozukluðudur (TSSB) (Mayou ve ark. 1993, Shalev ve ark. 1993, Duddle 1991, Joseph ve ark. 1993, Feinstein ve Dolan 1991). Omurilik yaralanmasý sonrasý TSSB görülme sýklýðý %10-44 arasýnda deðiþen oranlarda bildirilmiþtir (Radnitz ve ark. 1995, Chung ve ark. 2007). Ýngiltere'de 85 hasta ile yapýlan bir araþtýr-mada omurilik yaralanmasýndan 6 ay sonra hasta-larýn %14'ünde intruzif davranýþlar ve kaçýnma davranýþlarý gözlenmiþ (Kennedy ve Evans 2001), Danimarka'da yapýlmýþ bir diðer araþtýrmada ise omurilik yaralanmasýndan sonraki 1 yýl içerisinde 69 hastanýn %20'sinde TSSB geliþtiði saptanmýþtýr (Nielsen 2003). Amerika Birleþik Devletleri'nde omurilik yaralanmasýndan sonra ortalama 19 yýl geçmiþ 125 hastada yapýlan bir araþtýrmada da %12 oranýnda TSSB bulgularý görülmüþtür (Radnitz ve ark. 1995).

Norveç'te yapýlmýþ olan bir araþtýrmada omurilik yaralanmasý ile birlikte çoklu aðýr yaralanmasý olan 79 hasta incelenmiþ ve %9 oranýnda TSSB saptan-mýþtýr. Ayrýca anksiyete, kadýn cinsiyet ve duygusal dýþavuruma karþý olumsuz yaklaþýmlarýn TSSB'nin yordayýcýlarý olduðu bildirilmiþtir (Quale ve ark. 2009). Amerika Birleþik Devletleri'nde aðýr yaralanma sonucu omurilik zedelenmesi geliþen 927 hasta, yaralanma sonrasý ilk yýl içinde izleme alýnarak 7 yýl izlenmiþ ve sonuçta TSSB geliþiminin %10'dan az olduðu bildirilmiþtir (Krause ve ark. 2010). Yazarlar bu düþük oranlarý, örneklemin aðýr yaralanma sonucu omurilik yaralanmasý geliþen hastalardan olmasýna ve hastalarýn büyük bölümünde ayný zamanda hafif ve orta derecede

(3)

beyin hasarý da olmasýna ve buna baðlý olarak geliþen amnezilere baðlanmýþlardýr (Amnezi nedeni ile travmatik olayýn hatýrlanmayacaðý ve bu nedenle daha az TSSB geliþeceði varsayýlmýþtýr). Danimarka'da yapýlmýþ bir araþtýrmada ise omurilik yaralanmasý sonrasý TSSB sýklýðý %20 bulunmuþ-tur, ayný çalýþmada TSSB olan grupta, olmayan gruba göre duygudurum bozuklarýnýn (depresyon, distimi gibi) daha sýk olduðu tespit edilmiþtir (Nielsen 2003). Geniþ örneklemli (n=443) baþka bir çalýþmada ise omurilik yaralanmasý olan hasta-larýn %8.4'ünde TSSB semptomlarý tespit edilmiþtir (Migliorini ve ark. 2008). Ýngiltere'de yapýlmýþ bir araþtýrma (n=85) sonuçlarýna göre omurilik yaralanmasý sonrasý TSSB geliþme oranýnýn 6 ay içinde %14 olduðu saptanmýþtýr (Kennedy ve Evans 2001). Ýlginç bir bulgu olarak kýsmi felçli olan ve daha sonra yardýmla da olsa ambulasyonu (yürüme) gerçekleþen ve günlük hayatýna dönebilen hastalar (Krause ve ark. 2010) ile tetraplejisi olan (aðýr engellilik) hastalarda (Radinitz ve ark. 1998a, Radinitz ve ark. 1998b) TSSB geliþiminin daha az olduðu bildirilmiþlerdir. Omurilik yaralanmasý olan hastalarda TSSB sýklýðý farklý ülke ve bölgelerde farklý bulunmuþtur. Bunun, araþtýrmalarýn metodolojileri, çalýþmalara dahil edilen hastalarýn yaralanma sonrasý evreleri, saðlýk ve sosyal bakým olanaklarý gibi birçok faktör-le iliþkisi olabilir. Bu çalýþmanýn amacý omurilik yaralanmasý olan olgularda TSSB sýklýðý, belirti örüntüsü ve bununla ilgili faktörlerin bir Türkiye örnekleminde incelenmesidir.

GEREÇ VE YÖNTEM

Bu çalýþma Ýstanbul Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi'nde yatarak ve ayaktan tedavi görmekte olan hastalar ve bakým verenleri ve Ýstanbul'da ikamet eden ve Türkiye Omurilik Felçliler Derneði’ne kayýtlý olan hastalar ve bakým verenleri ile gerçekleþtirildi. Araþtýrma etik danýþma kuru-lunca deðerlendirildi ve onaylandý. Tüm katýlým-cýlardan (hasta ve bakým verenleri) yazýlý bil-gilendirilmiþ onam formu alýndý.

Katýlýmcýlar

Omurilik yaralanmasý olan 84 hasta (ortalama yaþ=40.5±15.97; 40 kadýn, 44 erkek) ve bu

hasta-larýn bakým verenleri (n=83; ortalama yaþ= 43.72±14.37; 67 kadýn, 16 erkek) araþtýrmaya alýndý. Bir hasta bakým ihtiyaçlarýný kendisi karþýlý-yordu ve bakým vereni yoktu. Araþtýrmaya 18 yaþ üstü ve konjenital olmayan omurilik yaralanmasý olan hastalar dahil edildi. Mental retardasyon, pre-morbid psikiyatrik hastalýk, ek merkezi sinir sistem hastalýðý ve profesyonel bakýcýsý olan hastalar dýþ-landý.

Ölçüm Araçlarý

Sosyodemografik Bilgi Formu: Hastalara yaþ, eðitim

durumu, medeni durumlarý, ekonomik durumlarý, yaralanma ile sonuçlanan olayýn tarihi, sonrasýnda görülen tedaviler, komplikasyonlar, yaralanma öncesi týbbi ve psikiyatrik öykülerini içeren bir sos-yodemografik veri formu; hastanýn birincil bakým veren yakýnýna yaþ, eðitim ve medeni durum, ekonomik durum, týbbi ve psikiyatrik öykülerini içeren bir sosyodemografik veri formu verildi.

Klinisyen Tarafýndan Uygulanan Travma Sonrasý Stres Bozukluðu Ölçeði (CAPS): Blake ve ark.

(1995) tarafýndan geliþtirilmiþ; Aker ve ark. (1999) tarafýndan Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalýþ-masý yapýlmýþtýr. Sorularýn 17'si DSM-III-R'deki TSSB belirtilerini deðerlendirirken, diðer 8 soru ise TSSB'ye eþlik eden belirtiler baþlýðý altýnda yer almaktadýr. Bunlarýn dýþýnda, belirtilerin toplumsal ve mesleki iþlevsellik üzerine olan etkileri, bir önce-ki deðerlendirmeye veya 6 ay öncesine göre TSSB belirtilerinin durumu, deðerlendirmenin tahmini geçerliliði ve TSSB þiddetinin bütünsel deðer-lendirilmesiyle ilgili sorular da yer almaktadýr. Toplam ölçek puaný daha çok bozukluðun þidde-tiyle ilgili bir fikir verip belirtilerin sýklýk ve þiddet puanlarýnýn toplanmasýyla elde edilir ve 0-136 arasýnda deðiþir. Niceliksel deðerlendirme dýþýnda, niteliksel bir deðerlendirmeye de olanak veren þimdiki ve yaþam boyu TSSB tanýsýný koydurabilen bir ölçektir. Herhangi bir TSSB belirtisinin sýk-lýðýnýn en az 1, þiddetinin ise en az 2 olduðu durum-larda yani o belirtiye ait sýklýk ve þiddetin toplam puaný en az 3 ise belirti "var" olarak kabul edilmek-tedir. En az 1 tekrar yaþantýlama belirtisi, 3 kaçýn-ma veya küntleþme belirtisi ve 2 tane de uyarýlmýþlýk hali belirtisinin varlýðýyla TSSB tanýsý konulabilmektedir. Bu çalýþmada da tanýlar CAPS ile konuldu. Travmatik olaya maruziyetle TSSB

(4)

arasýndaki iliþki Karancý ve ark.’nýn (2009) prevalans çalýþmasýnda olduðu gibi incelendi.

Zarit Bakým Verme Yükü Ölçeði: Zarit, Reever ve

Bach-Peterson tarafýndan 1980 yýlýnda geliþtiril-miþtir. Demans ve þizofreni hastalarý gibi, bakým gereksimi olan bireye bakým verenlerin yaþadýðý stresi deðerlendirmek amacýyla kullanýlan bir ölçektir (Zarit ve ark. 1980). Bu ölçek Özlü ve ark. (2009) tarafýndan Türkçe'ye çevrilerek, geçerlilik ve güvenilirlik çalýþmasý yapýlmýþtýr. Bakým vereninin kendisi ya da araþtýrmacý tarafýndan soru-larak doldurulabilen ölçek, bakým vermenin bireyin yaþamý üzerine olan etkisini belirleyen 22 ifadeden oluþmaktadýr. Ölçekte yer alan maddeler; ruhsal ve fiziksel saðlýða, sosyal ve duygusal yaþantýlara, ekonomik duruma, kiþilerarasý iliþkilere yönelik olup; ölçek puanýnýn yüksek olmasý, yaþanýlan sýkýntýnýn yüksek olduðunu göstermektedir. Ölçek "asla", "nadiren", "bazen", "sýk sýk" ya da "hemen her zaman" Þeklinde 1' den 5'e kadar deðiþen Likert tipi deðerlendirmeye sahiptir. Puan aralýðý minimum 22, maksimum 110'dýr. 22 - 46 puan arasý "hafif yük", 47- 55 puan arasý "orta derecede yük", 56-110 puan arasý "þiddetli yük" olmasý þeklinde derece-lendirilerek deðerlendirilmektedir (Özlü ve ark. 2009). Beþ alt faktörüne bakýldýðýnda: 1. Faktör: Ruhsal gerginlik ve özel yaþamýn bozulmasý; 2. Faktör: Sýnýrlýlýk ve kýsýtlanmýþlýk; 3. Faktör: Toplumsal iliþkilerde bozulma; 4. Faktör: Ekonomik yük; 5. Faktör: Baðýmlýlýk olarak ayrýldýðý belirlenmiþtir.

Beck Depresyon Envanteri: Depresyonla ilgili olarak

duygusal, biliþsel ve motivasyonel boyutlarda gözle-nen semptomlarýn þiddetini ölçmeyi amaçlayan bir kendini deðerlendirme ölçeðidir (Beck ve ark.

1961). BDE'nin Türkçe geçerlilik-güvenilirliði Hisli tarafýndan (1988) gerçekleþtirilmiþtir. Hisli'nin Minnesota Çok Yönlü Kisilik Envanterinin Depresyon Skalasý ile BDE'nin güvenirliðini incelediði çalýþmasýnda geçerlik katsayýsý r=-0.63 olarak bildirilmektedir. Klinik gözlemler sistematik olarak 21 semptom altýnda birleþtirilmiþ ve tutum-lar yoðunluðuna göre 0-3 arasýnda derece-lendirilmiþtir.

Beck Anksiyete Envanteri (BAE): Bireylerin

yaþadýðý anksiyete belirtilerinin sýklýðýnýn belirlen-mesi amacýyla kullanýlýr. Kendini deðerlendirme ölçeðidir. 21 maddeden oluþan, 0-3 arasý puanlanan Likert tipi bir ölçektir. Beck ve ark. (1988) dan geliþtirilmiþtir. Ulusoy ve ark. (1998) tarafýn-dan Türkçe'ye uyarlanmýþtýr.

Ýstatistiksel Ýncelemeler

Hastalarýn ve bakým verenlerin özellikleri taným-layýcý istatistiklerle belirlendi. TSSB belirtileri olan hastalar ile olmayan hastalar arasýndaki farklar kategorik deðiþkenler için Ki-kare testi ile, sayýmla belirlenen deðiþkenler için Mann-Whitney U testi ile belirlendi. p deðerlerinin 0.05'in altýnda olmasý durumu istatistiksel anlamlýlýk olarak kabul edildi. Ki-kare ve z deðerleri bildirildi. Klinik veriler arasýnda iliþki olup olmadýðý Pearson'ýn baðýntý analizi ile deðerlendirildi.

BULGULAR

Hastalarýn sosyodemografik özellikleri Tablo 1'de ve bakýmverenlerin sosyodemografik özellikleri Tablo 2'te verilmiþtir. Hastalarýn büyük bölümü orta yaþtaydý, kadýn erkek oraný birbirine yakýndý Tablo 1. Hastalarýn sosyodemografik özellikleri

Bütün grup TSSB (+) TSSB (-) Z p

(n=84) (n=26) (n=58)

Yaþ* 40.5±15.97 40.38 40.55 -0.29 0.77

Cinsiyet (K/E) 40/44 9/15 31/29 1.38a 0.24

Eðitim* 7.4±3.74 7.33 6.10 -0.17 0.868

Medeni durum B/E§ 38/46 6/18 32/28 5.56a 0.018

(5)

(p>0.05). Hastalarýn omurilik yaralanmasý neden-leri incelendiðinde, en sýk neden trafik kazalarýydý (n=33, %40.5), ikinci sýrada yüksekten düþme (n=25, %29.8) yer alýyordu, daha sonra sýrasýyla vertebra veya medulla spinalis hastalýklarý (n=16, %19), ameliyat komplikasyonlarý (n=7, %8.3) ve silahla yaralanma (n=3, %2.4) geliyordu. Trafik kazalarý, yüksekten düþme ve silahla yaralanma travmatik olaylar olarak deðerlendirildi. Buna göre 61 hasta (%72.6) travmatik olay neticesinde omuri-lik felçli olmuþtu.

Bakým verenlerin büyük bölümü kadýndý (67/83) ve hastalarýn birinci derece akrabalarýydý. TSSB olan ve olmayan hastalarýn bakýmverenleri karþýlaþ-týrýldýðýnda sosyodemografik özellikler bakýmýndan aralarýnda fark bulunmamaktaydý. Bakýmverenler hastalarýn birinci derece akrabalarýydý. 31 hastanýn bakýmvereni ebeveyniydi, 25'i eþiydi ve 27'si kardeþi veya çocuðuydu. 11 hastanýn bakýmvereni ölüm, boþanma gibi nedenlerle deðiþmiþti. 24 hastanýn alternatif bakýmvereni vardý (TSSB olan grupta 7 hastanýn, olmayan grupta 59 hastanýn), gruplar arasýnda alternatif bakýmverenin olmasý bakýmýn-dan fark bulunmamaktaydý (p=0.99, z=-0.13).

Travma sonrasý stres bozukluðu sýklýklarý ve belirti örüntüleri Tablo 3'de verilmiþtir. Buna göre 84 has-tanýn 61'inin (%72.6) travmatik bir olay neticesinde omurilik felçli haline geldiði, bu hastalarýn 27'sinde travmatik olay olmasýna raðmen TSSB geliþmediði, 34'ünde ise TSSB semptomlarýnýn geliþtiði gözlen-di. Ameliyat komplikasyonu neticesinde omurilik felci geliþen 2 hastada TSSB belirtileri gözlendi. Bütün grupta TSSB sýklýðýnýn %42.5 (36/84) olduðu belirlendi. Yaþam boyu TSSB geliþmiþ olan hasta-larýn 26'sýnda akut TSSB semptomlarý görülürken, 10'unda geçmiþte TSSB semptomlarýnýn olduðu, ancak daha sonra gerilediði belirlendi.

Felçten sonra ilk bir yýl içinde olan 37 hastanýn 13'ünde (%35.1) halen TSSB belirtileri saptandý, 1 kiþinin geçmiþte TSSB belirtileri yaþadýðý ve 23 (%61.2) kiþinin ise yaþam boyu TSSB belirtisi yaþa-madýklarý saptandý. Felçten sonra bir yýldan daha uzun süre geçmiþ olan hastalardan (n=47) 11 kiþinin (%23.4) halen TSSB belirtileri yaþadýðý, 9 kiþinin (%19.1) geçmiþte TSSB belirtileri yaþadýðý, 27 kiþinin (%57.4) ise yaþam boyu TSSB belirtileri yaþamadýklarý belirlendi. TSSB skorlarý Tablo 4'te Tablo 2. Bakýmverenlerin sosyodemografik özellikleri

Bakýmveren TSSB (+)1 TSSB (-)2 z p

(n=83) (n=26) (n=57)

Yaþ* 43.72±14.37 42.63 44.17 -0.43 - 0.666

Cinsiyet (K/E) 67/16 21/3 46/13 - 0.99 0.318

Eðitim* 5.92±3.73 5.46 6.10 -0.73 - 0.467

Medeni durum B/E 29/54 5/19 24/35 - 2.96 0.086

Bakým verme süresi§ 47.41±59.85 33.04 53.25 -0.93 - 0.354

*Yýl; §Ay; K/E:Kadýn/Erkek; B/E: Bekar/Evli; x²: Ki-kare deðeri. 1TSSB olan hastalarýn bakýmverenleri, 2TSSB olmayan hastalarýn bakým-verenleri

Tablo 3. Hastalarda fiziksel travma ve travma sonrasý stres bozukluðu sýklýklarý

Travma sonrasý stres bozukluðu Toplam

Var Yok

Travmatik olay Var 34 (%40.5) 27 (%32.1) 61 (%72.6)

Yok 2 (%2.4)* 21 (%25) 23 (%27.4)

Toplam 36 (%42.9) 48 (%57.1) 84

(6)

görülmektedir. TSSB olan grupta yeniden yaþan-týlama, kaçýnma ve aþýrý uyarýlmýþlýk skorlarý yük-sekti.

Yeniden yaþantýlama, kaçýnma davranýþlarý ve aþýrý uyarýlmýþlýk gibi TSSB alt belirti alanlarý skorlarý Tablo 4'te verilmiþtir. Ýstatistiksel bir karþýlaþtýrma yapýlmamýþ olmakla birlikte TSSB tanýsý olan hastalarýn skorlarý geçmiþte TSSB belirtileri olan ve TSSB hiç geliþmemiþ gruba göre belirgin biçimde daha yüksektir.

TSSB'si olan hastalarýn TSSB'si olmayan hastalara göre depresyon (p<0.001, z=-3.55) ve anksiyete (p=0.004, z=-2.89) skorlarý istatistiksel olarak anlamlý derecede daha yüksek bulundu (Tablo 5). TSSB'si olan hastalar içinde tetraplejisi olan hasta-larýn anlamlý derecede daha fazla olduklarý tespit edildi (p=0.016, x²=5.75). Bunun dýþýnda hastalýk süresi, aðrý, spastisite, basý yarasý olup olmamasý gibi özelliklerin TSSB olan ve olmayan gruplar arasýnda fark göstermediði belirlendi (p>0.05). Aðrýsý olan hastalarda depresyon (p=0.01; t=-2.65), anksiyete (p=0.024, t=-2.30) ve bakým veren yükü (p=0.006, t=-2.83) puanlarý istatistiksel olarak anlamlý derecede daha yüksekti. Bütün grupta toplam 4 hastanýn basý yarasý vardý. Tuvalet ihtiyacýný yardýmla giderebilen hastalarýn (n=39) depresyon skorlarý tuvalet ihtiyacýný kendisi gidere-bilen hastalara (n=43) göre istatistiksel olarak anlamlý derecede daha yüksekti (p=0.02; t=3.12). Benzer biçimde tuvalet ihtiyacýný yardýmla gidere-bilen hastalarýn (n=39) bakým veren yükü (p=0.009, t=2.68) ve bakým veren depresyon (p=0.028, t=3.12) skorlarý da tuvalet ihtiyacýný

kendisi giderebilen hastalarla (n=43) karþýlaþtýrýl-dýðýnda anlamlý derecede daha yüksek bulundu. Bakýmverenler incelendiklerinde (Tablo 6) TSSB'si olan hastalarýn bakýmverenlerinde depresyon skor-larýnýn TSSB'si olmayan hastalara göre anlamlý derecede yüksek olduðu tespit edildi (p=0.009, z=-2.62). Bakým verenlerde bakým veren yükünün TSSB'si olan grupta anlamlý derecede daha fazla olduðu belirlendi (p=0.048, z=-1.98).

Klinik veriler arasý baðýntý incelendiðinde (Tablo 7) hastalýk süresi ile TSSB, depresyon ve anksiyete skorlarý arasýnda iliþki olmadýðý belirlendi. Beklenebileceði üzere hastalarýn TSSB skorlarýnýn hastalarýn depresyon ve anksiyete skorlarý ile ve de bakýmverenlerin depresyon ve bakýmveren yükü skorlarý arasýnda iliþki olduðu tespit edildi.

TARTIÞMA

Çalýþmamýzda bütün grupta TSSB geliþme sýklýðý %42.8, travmatik olay neticesinde omurilik felçli hale gelmiþ hastalarýn içinde TSSB geliþme sýklýðý %55.7 olarak tespit edilmiþtir. Tetraplejisi olan hastalarda paraplejisi olan hastalara göre daha sýk TSSB geliþtiði gözlenmiþtir. TSSB'si olan hastalarýn depresyon, anksiyete, bakým veren yükü ve bakým veren depresyonu puanlarýnýn TSSB'si olmayan hastalara göre anlamlý biçimde daha yüksek olduðu tespit edilmiþtir. Aðrýsý olan ve tuvalet ihtiyacýný bakým verenin yardýmýyla giderebilen hastalarda depresyon ve bakým veren yükü skorlarý anlamlý derecede daha yüksek bulunmuþtur.

Daha önce farklý ülke ve bölgelerde yapýlmýþ çalýþ-Tablo 4. Travma sonrasý stres bozukluðu olan ve olmayan hastalarýn klinisyen tarafýndan uygulanan travma sonrasý stres bozukluðu ölçeði skorlarý

Belirti Alaný Halen TSSB olan Geçmiþte TSSB olan TSSB olmayan

hastalarda hastalarda hastalarda

CAPS skorlarý (n=26) CAPS skorlarý (n=10) CAPS skorlarý (n=48)

Yeniden yaþantýlama (b) 20.21±8.47 4.80±5.59 1.7±4.79

Kaçýnma davranýþlarý (c) 25.67±10.33 5.0±4.14 2.8±6.55

Aþýrý uyarýlmýþlýk (d) 20.08±8.02 4.1±4.2 2.48±5.14

b+c+d 65.96±23.69 13.9±11.78 6.98±14.02

(7)

malarda omurilik yaralanmalýlarda TSSB görülme sýklýðýnýn %10-44 arasýnda deðiþen oranlarda bildirilmiþtir (Radnitz ve ark. 1995, Chung ve ark. 2007). Bu oran travmatik olay yaþamýþ kimseler arasýnda TSSB geliþme oranlarýnýn da (Breslau ve ark. 1991) üstündedir. Yaþamý tehdit eden, aðýr yaralanmalarla sonuçlanan kazalar sonrasý TSSB geliþme yaygýnlýðý %32-34 oranlarýnda bildirilmiþtir (Koren ve ark. 1999, Ursano ve ark. 1999). Blanchard ve arkadaþlarý (1995) aðýr yaralanma ile sonuçlanan trafik kazalarýndan sonra 1-4 ay içinde

TSSB geliþme sýklýðýnýn %39 olduðunu, ayrýca hastalarýn %29'unun eþik altý (subsendromal) TSSB belirtileri yaþadýklarýný bildirmiþlerdir. Diðer taraftan Kaya (2004) subsendromal TSSB'nin taný kategorisi olarak geçerli olmadýðýný, bu konuda araþtýrmalarýn yetersiz olduðunu belirtmiþtir. Bu nedenle eþik altý TSSB tanýmlamasýnýn kullanýlmasý durumunda araþtýrmalar çeliþkili sonuçlar verebilir. Bununla birlikte yaþamý tehdit eden aðýr yaralan-malar sonrasý TSSB geliþme oranýnýn travmatik olaya maruz kalan kimseler arasýnda TSSB geliþme Tablo 6. Bakým veren yükü ve bakým verenlerde depresyon skorlarý ve TSSB olan ve olmayan hastalarýn bakýmverenlerinin skorlarýnýn karsýlaþtýrýlmasý

Bütün Grup TSSB (+) TSSB (-) z p (n=84) (n=26) (n=58) BDE 11.17±9.76 15.50 9.41 -2.62 0.009 Zarit Toplam 47.77±20.48 55.29 44.71 -1.98 0.048 Zarit Faktör 1 14.59±7.77 17.58 13.37 -2.14 0.033 Zarit Faktör 2 6.14±3.11 6.92 5.83 -1.56 0.119 Zarit Faktör 3 5.07±2.95 5.38 4.95 -0.13 0.897 Zarit Faktör 4 11.1±4.61 13.00 10.32 -2.27 0.023 Zarit Faktör 5 5.83±3.04 6.67 5.49 -1.69 0.091

Mann-Whitney U testi. BDE: Beck Depresyon Envanteri

Tablo 5. Hastalarýn klinik özellikleri ve TSSB olan ve olmayan gruplarýn klinik özellikler bakýmýndan karsýlaþtýrýl-masý

Bütün Grup TSSB (+) TSSB (-) z p

(n=84) (n=26) (n=58)

Hastalýk süresi*,1 63.43±81.29 45.04 70.78 -0.96 - 0.34

Hastanede yatma süresi§,1 169.11±150.71 171.88 168.00 -0.29 - 0.77

Pleji türü2 Parapleji 61 13 48 - 5.75 0.016 Tetrapleji 23 11 12 Aðrý2 49 15 34 - 0.24 0.624 Spastisite2 64 16 48 - 1.68 0.195 Yardýmla tuvalet2 40 15 25 - 2.98 0.84 BDE1 14.37±10.37 20.04 12.10 -3.55 - <0.001 BAE1 11.9±11.03 17.21 9.78 -2.89 - 0.004

(8)

oranlarýndan (%11.8'e karþýlýk %32-34) çok daha yüksek olduðu görülmektedir (Karancý ve ark. 2009). Bunun yaþamý tehdit eden yaralanmalarýn uzun süren iyileþme dönemi ve yaralanmanýn kalýcý sonuçlarýnýn olmasý, bu kalýcý sonuçlarýn travma sonrasý geliþim üzerine olumsuz etkilerinin olmasý gibi nedenleri olabilir.

Travmatik yaralanmalardan sonra TSSB geliþimi ile ilgili literatür tartýþmalýdýr. Kýsa süre de olsa bilinç kaybýnýn olmasý ve bunu izleyen amnezinin TSSB geliþimine karþý koruyucu olabileceðini öne süren yazarlara karþýn (Mayou ve ark. 1993, Warden ve ark. 1997, Krause ve ark. 2010), hafif ya da aðýr kafa travmalarýnýn ardýndan da TSSB'nin sýk görüldü-ðünü bildiren çalýþmalar da bulunmaktadýr (Bryant ve ark. 2000, Bryant ve Harvey 1998, Ohry ve ark. 1996, Schnyder ve ark. 2001). Travmanýn algýlanan tehdit ve tehlikelilik algýsý TSSB gibi psikolojik problemlerin geliþiminin yordayýcý olarak tespit edilmiþtir (Malt ve Olafsen 1992, Bryant ve Harvey 1996). Omurilik yaralanmalarý ile sonuçlanan kazalarda ise yaralanma kazanýn býraktýðý kalýcý bir eserdir ve hastalara travmayý sürekli hatýrlatýr ve ayný zamanda fiziksel kýsýtlýlýða neden olur. Bu da TSSB geliþimine katkýda bulunan bir faktör ola-bilir. Ayrýca yaþamý tehdit eden aðýr travma atlatýlmýþ, yerini yeti yitimine ve týbbi sorunlara neden olan kalýcý eserini býrakmýþtýr. Baþ edilmesi gereken sorun sayýsý bu durumda ikiye katlanmýþ olmaktadýr. Omurilik yaralanmalarý ciddi ve kalýcý bedensel sorunlara yol açarlar bu nedenle tehlikeli

olarak algýlanýrlar. Ayný zamanda kalýcý engellilik-ler de durumun pekiþmesine ve TSSB geliþimine katkýda bulunabilir.

Hatcher ve ark.’nýn (2009) omurilik felçli 102 hasta ile yaptýklarý araþtýrmalarýnda travma sonrasý stres ve semptomlarýn þiddetini etkileyen faktörler ince-lenmiþtir. Yazarlar kendilikle ilgili olumsuz düþünceler, sosyal destek, nevrotik olma ve alek-sitiminin duygularý tanýmada güçlük boyutlarý ile TSSB'nin ortaya çýkmasý ve semptomlarýn þiddeti arasýnda iliþki tespit etmiþlerdir. Kültürel farklýlýk-lar, hastalarýn baþ etme stratejileri, sosyal destek, psikiyatrik rehabilitasyon imkanlarý gruplarýn fark-lýlýðý üzerinden sonuçlarý etkileyen faktörler ola-bilir. Ayrýca kullanýlan ölçüm yöntemleri ile araþtýr-maya alýnan hastalarýn travmanýn ardýndan geçirdikleri süre de etkili olabilir. Ülkemizde omurilik felci olan hastalar arasýnda TSSB sýklýðý diðer ülkelerden daha fazla bulunmuþtur. Bunun birçok nedeni olabilir. Kendilikle ilgili olumsuz algý, aleksitimi gibi faktörlerle ilgisinin olabileceði düþünülmektedir. Diðer taraftan psikolojik rehabil-itasyon ülkemizde aile ve yakýnlara düþmektedir. Bu konuda profesyonel yaklaþýmlar eksik kalmak-tadýr. Ancak çalýþmamýz bir hastane örneklemidir ve sýklýkla ilgili veriler için prevalans çalýþmalarý gereklidir. Sungur ve Kaya (2001) TSSB'nin trav-manýn hemen sonrasýnda ortaya çýkabildiði gibi, travmanýn üzerinden 18 ay gibi uzun bir süre geçtikten sonra da geliþebileceðini tespit etmiþler, bunun travmatik olayla ilgili anýmsatýcý faktörlerle ilgisinin olabileceðini belirtmiþlerdir.

Tablo 7. Klinik veriler arasý baðýntý

Yaþ Hastalýk BDE BAE CAPS BDE Zarit

(hasta) Süresi (Hasta) (Hasta) skoru (Bakýmveren) Toplam Hastalýk süresi 0.05 BDE (Hasta) 0.28** -0.18 BAE (Hasta) 0.02 -0.08 0.65** CAPS skoru -0.05 -0.21 0.49** 0.49** BDE (Bakýmveren) -0.02 -0.22* 0.28** 0.19 0.45** Zarit toplam 0.22* -0.22* 0.47** 0.39** 0.44** 0.59**

Bakým verme süresi 0.05 0.73** -0.09 -0.03 -0.19 -0.15 -0.13

Pearson'ýn korelasyon testi. BDE: Beck Depresyon Envanteri, BAE: Beck Anksiyete Envanteri. CAPS: Klinisyen tarafýndan uygulanan TSSB ölçeði. *p<0.05, **p<0.01

(9)

Karancý ve ark.’nýn (2009) yaptýðý epidemiyolojik çalýþmada farklý bölgelerden 3 ilde (Ankara, Erzincan ve Kocaeli) 1253 hanede incelemeler yapýlmýþ; katýlýmcýlarýn %84.2'sinin (n=1055) trav-matik bir olaya maruz kaldýðý, bunlarýn %64'ünün (n= 675) kadýn , %36'sýnýn (n=380) erkek olduðu belirlenmiþtir. Tüm örneklemde TSSB yaygýn-lýðýnýn %9.9 (n=124), travmatik olaya maruz kalmýþ kimseler arasýnda ise %11.8 olduðu ve kadýnlarda erkeklere göre daha yaygýn TSSB görüldüðü tespit edilmiþtir. TSSB nedenleri ince-lendiðinde, insan kaynaklý olaylarýn %39.6 ile ilk sýrada olduðu, bunu ölüm/hastalýk gibi olaylar (%24.9), kazalar (%14.8) ve doðal afetlerin (%13.3) izlediði saptanmýþtýr. Amerika Birleþik Devletleri'nde gerçekleþtirilen Ulusal Komorbidite Anketi (National Comorbidity Survey-NCS) çalýþ-masýnda genel nüfusta TSSB yaygýnlýðýnýn %7.8 olduðu bildirilmiþtir (Kessler ve ark. 1995). Genç yetiþkinler (n=1007) arasýnda yapýlan diðer bir çalýþmada travmatik olaya maruziyet oranýnýn %39.1 olduðu, travmatik olaya maruz kalanlarýn %23.6'sýnda TSSB görüldüðü, bütün grupta yaþam boyu TSSB görülme oranýnýn ise %9.2 olduðu bildirilmiþtir (Breslau ve ark. 1991). Her iki prevalans çalýþmasý ile karþýlaþtýrýldýðýnda omurilik yaralanmalarýnýn ardýndan TSSB geliþme sýklýðý belirgin biçimde daha fazladýr.

Tedavisiz kalmasý durumunda TSSB'nin dirençli hale gelebilir, fiziksel ve psikiyatrik sorunlara neden olabilir ve de kiþiler arasý iliþkileri ile mesle-ki iþlevselliði ciddi biçimde etmesle-kileyebilir (Davidson ve Foa 1991). Omurilik yaralanmasý gibi uyum gerçekleþecek olan ve düþüncelerin, gelecekten beklentilerin yeniden deðerlendirilmesi gerekecek bir durumda travma ile iliþkili stresin kiþilerin durumlarýyla baþ etme yetilerini etkilemesi ve yaþam kalitelerinin daha fazla etkilenmesine neden olmasý muhtemeldir. Bu nedenle travmanýn psikolojik sonuçlarý hastalarýn klinik seyirleri açýsýndan önem taþýmaktadýr.

Araþtýrmamýzda týbbi nedenlerle omurilik yaralan-masý geliþmiþ 2 hastada TSSB belirtileri görülmüþtür. Kalýcý sonuçlar býrakan týbbi sorunlar sonrasý da TSSB görülebildiði bilinmektedir (Shalev ve ark. 1993). Bununla birlikte bu bilginin baþka bir önemi de TSSB'nin omurilik felçli hasta-larda yalnýz travmatik olayýn doðrudan neticesi

olmayabileceði ayný zamanda engelli olarak yaþa-manýn da buna etkisinin olabileceðini düþündürme-si bakýmýndan önemi vardýr. Aðýr yaralanmalar neticesinde TSSB geliþimini belirleyen faktörler-den biri de kalýcý sonuçlarýnýn olup olmamasýdýr. Kalýcý eser hem olayýn ciddiyetini belirlemesi bakýmýndan, hem sürekli olayý hatýrlatmasý bakýmýndan hem de engelli olarak yaþamak gibi bir neticesi olduðundan TSSB geliþimini etkileyebilir. Ülkemizde daha sýk görülmesi ise bu basamaklar-dan her biriyle ilgili algýlarla iliþkili olabilir. Çalýþmamýza alýnan hastalarýn yaralanmalarýnýn üstünden geniþ aralýkta deðiþen süreler geçmiþti. Yapýlan baðýntý analizinde TSSB'nin süre ile iliþkisi deðerlendirilmiþ ve istatistiksel olarak anlamlý bir iliþki saptanmamýþtýr. Her ne kadar kullanýlan deðerlendirme yöntemi geriye dönük deðer-lendirme yapýyor olsa da, bu geniþ zaman aralýðý özellikle uzun zamandýr felçli olarak yaþamýþ olan hastalarýn deðerlendirilmesinde yetersiz kalmýþ olabilir. Hastalarýn geçirdikleri psikolojik adaptas-yon süreci içinde farklý evrelerde olmalarý araþtýr-mamýzýn kýsýtlýlýðýdýr. Çalýþma örneklemi bir Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hastanesinde yatarak tedavi gören hastalardan oluþuyordu. Hastanenin dal hastanesi olmasý nedeni ile genel týbbi durumu bozuk, basý yarasý olan ve multidisipliner týbbi bakým gerektiren hastalar kabul edilmemekteydi ve bu da araþtýrmamýz örneklemine komplikasyonu olmayan hastalarýn alýnamamasýna neden oldu. Sonuç olarak bu çalýþmada TSSB sýklýðý, diðer ülkelerde yapýlmýþ araþtýrmalara göre daha yüksek bulunmuþtur. Aile yapýsýnýn güçlü olmasý nedeniyle ülkemizde omurilik felçli hastalarýn baþka toplum-lara kýyasla daha az sorun yaþayacaðý düþünülebilir; bununla birlikte TSSB sýklýðý diðer ülkelerden daha sýktýr. TSSB'nin yaný sýra depresyon, anskiyete bozukluklarý, baþ etme ile ilgili güçlükler omurilik yaralanmasý olan hastalarýn yaþayabilecekleri psikiyatrik sorunlar arasýndadýr ve profesyonel destek þarttýr. TSSB'nin hastanýn sürece adaptas-yonu üzerinde depresyon ve anksiyete gibi olumsuz etkileri vardýr ve hem hasta, hem de yakýn çevresi için durumu daha da güçleþtiren sonuçlarý ola-bilmektedir. TSSB ayný zamanda bakým verenin yükünü de artýrmaktadýr. Bakým vermenin fiziksel sorumluluklarý kadar psikolojik taraftlarý da vardýr ve bu çalýþmada TSSB'nin bakýmveren yüküne

(10)

etki-leri görülmektedir. Ülkemizde psikiyatrik bakým hem talep eksikliðinden, hem de yetersiz imkanlar-dan dolayý genellikle medikal tedaviler düzeyinde kalmaktadýr ve gerekli olduðu halde psikolojik rehabilitasyon imkanlarý yeterli derecede saðlana-mamaktadýr. Bu nedenle, ülkemizde bu hastalarýn uzun dönemde psikiyatrik sorunlarý daha fazla yaþayacaklarý ön görülebilir. Diðer taraftan baþ etme yollarý, travma sonrasý geliþim gibi boyutlar ileri araþtýrmalarla deðerlendirilmelidir. Bu,

ülkemizdeki hastalarýn yaþadýklarý farklý kültürel dinamiklerin incelenmesini bakýmýndan gereklidir. Bu dinamikler psikoterapotik süreçlerde dikkate alýnmasý gereken faktörlerin belirlenebilmesi adýna önem taþýmaktadýr.

Yazýþma adresi: Dr. Murat Ýlhan Atagün, Bakýrköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalýklarý Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi, Ýstanbul, muratilhanatagun@gmail.com

KAYNAKLAR

Aker AT, Özeren M, Baþoðlu M ve ark. (1999) Klinisyen tarafýn-dan uygulanan travma sonrasý stres bozukluðu ölçeði (TSSB-Ö) geçerlik ve güvenilirlik çalýþmasý. Türk Psikiyatri Dergisi, 10:286-293.

Beck AT, Ward CH, Mendelson M (1961) An inventory for mea-suring depression. Arch Gen Psychiatry, 4:561-571.

Beck AT, Epstein N, Brown G ve ark. (1988) An inventory for measuring clinical anxiety: Psychometric properties. J Consult Clin Psychol, 56:893-897.

Blake DD, Weathers FW, Nagy LM ve ark. (1995) The develop-ment of a Clinician- Administered PTSD Scale. J Trauma Stress, 8:75-90.

Blanchard EB, Hickling EJ, Taylor AE ve ark. (1995) Psychiatric morbidity associated with motor vehicle accidents. J Nerv Ment Dis, 183:495-504.

Breslau N, Davis GC, Andreski P ve ark. (1991) Traumatic events and posttraumatic stress disorder in an urban population of young adults. Arch Gen Psychiatry, 48:216-222.

Bryant RA, Harvey AG (1996) Initial posttraumatic stress responses following motor vehicle accidents. J Trauma Stress, 9:223-234.

Bryant RA, Harvey AG (1998) Relationship between acute stress disorder and posttraumatic stress disorder following mild traumatic brain injury. Am J Psychiatry, 155:625-629.

Bryant RA, Marosszeky JE, Crooks J ve ark. (2000) Posttraumatic stress disorder after severe traumatic brain injury. Am J Psychiatry, 157:629-631.

Chung MC, Preveza E, Papandreou K (2007) Locus of control among spinal cord injury patients with different levels of post-traumatic stress disorder. Psychiatry Res, 30:253-260.

Craig AR, Hancock KM, Dickson HG (1994) Spinal cord injury: A search for determinants of depression two years after the event. Br J Clin Psych, 33:221-230.

Davidson JRT, Foa EB (1991) Diagnostic issues in posttraumat-ic stress disorder: considerations for the DSM-IV. J Abnorm Psychol, 100:346-355.

Demirel GG, Yýlmaz H, Hacýhaliloðlu Þ (1999) Spinal kord yaralanmalý hastalarda anksiyete ve depresyon. Türkiye Fiziksel Týp ve Rehabilitasyon Dergisi, 45:4.

DeVivo MJ, Krause JS, Lammertse DP (1999) Recent trends in mortality and causes of death among persons with spinal cord injury. Arch Phys Med Rehabil, 80:1411-1419.

Duddle M (1991) Emotional sequelae of sexual assault. J R Soc Med, 84:26-28.

Eisenberg MG, Saltz CC (1991) Quality of life among aging spinal cord injured persons: long term rehabilitation outcomes. Paraplegia, 29:514-520.

Feinstein A, Dolan R (1991) Predictors of post traumatic stress disorder following physical trauma: an examination of the stres-sor criterion. Psychol Med, 21:85-91.

Frank RG, Elliott TR, Corcoran JF ve ark. (1987) Depression after spinal cord injury: Is it necessary? Clin Psych Rev, 7:611-630.

Fuhrer MJ, Rintala DH, Hart KA (1993) Depressive sympto-matology in persons with spinal cord injurly who reside in the community. Arch Phys Med Rehabil, 74:255-260.

Geisler WO, Jousse AT, Wyne Jones M ve ark. (1983) Survival in traumatic spinal cord injury. Paraplegia, 21:304-373. Hancock KM, Craig AR, Dickson HG ve ark. (1993) Anxiety and depression over the first year of spinal cord injury: A longi-tudinal study. Paraplegia, 31:349-357.

Hatcher MB, Whitaker C, Karl A (2009) What predicts post-traumatic stress following spinal cord injury? Br J Health Psychol, 14:541-561.

Herrick S, Elliott TR, Crow E (1994) Social support and predic-tion of health complicapredic-tions among persons with spinal cord injuries. Rehabil Psychol, 39:231-250.

Hisli N (1988) Beck Depresyon Envanterinin geçerliði üzerine bir çalýþma. Psikoloji Dergisi, 6:118-127.

Howell T, Fullerton DT, Harvey RF ve ark. (1981) Depression in spinal cord injured. Paraplegia, 19:284-288.

Joseph S, Yule W, Williams R ve ark. (1993) The Herald of Free Enterprise disaster: Measuring post traumatic symptoms 30 months on. Br J Clin Psychol, 32:327-331.

Karancý N, Aker AT, Iþýklý S (2009) Yetiþkinlerde Travmatik Olay Yaþama Yaygýnlýðý, Travma Sonrasý Stres Bozukluðu ve Travma Sonrasý Geliþim'in Deðerlendirilmesi. TÜBÝTAK Raporu (107K323).

(11)

Kaya B (2004) Travma sonrasý stres bozukluðu ve "subsendrom" kavramý. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 5:231-238.

Kennedy P, Rogers BA (2000) Anxiety and depression after spinal cord injury: A longitudinal analysis. Arch Phys Med Rehabil, 81:932-937.

Kennedy P, Evans MJ (2001) Evaluation of post traumatic dis-tress in the first 6 months following SCI. Spinal Cord, 39:381-386.

Kessler RC, Sonnega A, Bromet E ve ark. (1995) Posttraumatic stress disorder in the National Comorbidity Survey. Arch Gen Psychiatry, 52:1048-1060.

Koren D, Arnon I, Klein E (1999) Acute stress response and posttraumatic stress disorder in traffic accident victims: a one-year prospective, follow-up study. Am J Psychiatry, 156:367-373. Krause JS, Saunders LL, Newman S (2010) Posttraumatic stress disorder and spinal cord injury. Arch Phys Med Rehabil, 91:1182-1187.

Macleod AD (1998) Self neglect of spinal injured patients. Paraplegia, 26:340-349.

Malt UF, Olafsen OM (1992) Psychological appraisal and emo-tional response to physical injury: a clinical, phenomenological study of 109 adults. Psychiatr Med, 10:117-134.

Mayou R, Bryant B, Duthie R (1993) Psychiatric consequences of road traffic accidents. Br Med J, 307:647-651.

Migliorini C, Tonge B, Taleporos G (2008) Spinal cord injury and mental health. Aust N Z J Psychiatry, 42:309-314. Nielsen MS (2003) Post-traumatic stress disorder and emotion-al distress in persons with spinemotion-al cord lesion. Spinemotion-al Cord, 41:296-302.

Ohry A, Rattok J, Solomon Z (1996) Post-traumatic stress dis-order in brain injury patients. Brain Inj, 10:687-695.

Özlü A, Yýldýz M, Aker T (2009) Zarit bakýcý yük ölçeðinin þizofreni hasta yakýnlarýnda geçerlilik ve güvenilirlik çalýþmasý. Nöropsikiyatri Arþivi, 46:38-42.

Quale AJ, Schanke AK, Froslie KF ve ark. (2009) Severity of injury does not have any impact on posttraumatic stress symp-toms in severely injured patients. Injury, 40:498-505.

Radnitz CL, Schlein IS, Walczak S ve ark. (1995) The prevalence

of posttraumatic stress disorder in veterans with spinal cord injury. SCI Psychosoc Process, 8:145-149.

Radnitz CL, Hsu L, Bockian N ve ark. (1998a) A comparison of posttraumatic stress disorder in veterans with and without spinal cord injury. J Abnorm Psychol, 107:676-680.

Radnitz CL, Hsu L, Willard J ve ark. (1998b) Posttraumatic stress disorder in veterans with spinal cord injury: trauma-relat-ed risk factors. J Trauma Stress, 11:505-520.

Scivoletto G, Petrelli A, Lucenta LD ve ark. (1997) Psychological investigation of spinal cord injury patients. Spinal Cord, 35:516-520.

Shalev AY, Schreiber S, Galai T (1993) Post traumatic stress dis-order following medical events. Br J Clin Psychol, 32:247-253. Somasundaram O, Balakrishnan S, Ravindran OS ve ark. (1992) Apsychological study of spinal cord injured patients involved in the Madres paraplegia Project. Paraplegia, 30:799-800. Sungur M, Kaya B (2001) The onset and longitudinal course of a man-made post-traumatic morbidity: Survivors of Sivas disas-ter. Int J Psych Clin Pract, 5:195-202.

Schnyder U, Moergeli H, Klaghofer R ve ark. (2001) Incidence and prediction of posttraumatic stress disorder symptoms in severely injured accident victims. Am J Psychiatry, 158:594-599. Tate D, Forcheimer D, Maynard F ve ark. (1994) Predicting depression and psychological istress inpersons with spinal cord injury based on indicator of handicap. Am J Phys Med Rehabil, 73:175-183.

Ulusoy M, Þahin N, Erkmen H (1998) Turkish version of the Beck anxiety inventory: Psychometric properties. J Cogn Psychother: An International Quarterly; 12(2).

Ursano RJ, Fullerton CS, Epstein RS ve ark. (1999) Acute and chronic posttraumatic stress disorder in motor vehicle accident victims. Am J Psychiatry, 156:589-595.

Warden DL, Labbate LA, Salazar AM ve ark. (1997) Posttraumatic stress disorder in patients with traumatic brain injury and amnesia for the event? J Neuropsychiatry Clin Neurosci, 9:18-22.

Zarit SH, Reever KE, Bach-Peterson J (1980) Relatives of the impaired elderly: correlates of feelings of burden. Gerontologist, 20:649-655.

Referanslar

Benzer Belgeler

Soyadı kanunu zamanında Ata­ türk, Ruşen Eşrefe kendi adının Türkçcsi olan “Onaydınt soyadı olarak vermişti.. Galata­ saray Liscsi’ndc, Askeri Baytar

( ييرولا نياقلاطلا يرهزلأا الله ديبع نب لضف نب يدع نب ليعااإ رفظلما وبأ .ت 540 / 1146 يرولا :) لا ءارو امو خلب في هقفلا ملع َسَرَد تيفمو هيقف وهو

Girişte de ifade edildiği gibi Necmuddîn et-Tarsûsî'nin bu eserindeki te- mel iddiası, Hanefîlerin, kamu otoritesini temsil eden ve toplum maslahatını sağlamakla memur olan

2011’de Rasmussen’in isimlendirdiği akıllı savunma zaman içerisinde siber savunma, CFI, füze savunma sistemleri gibi İttifak’ın askeri dönüşümü- nün unsurları

Sonra, ey Ġslam milleti, ziyaret üç kısma ay- rılmaktadır: Eğer ziyaretçi kendi Ģahsı hakkında, ahireti hatırlayarak ibret alması için ,içinde gizlediği Ģeye

konusu tablo incelendiğinde, geven bitkisinin ham Geven bitkisinin Tablo 1'de verilen ADF ve NDF protein değerleri, KMSD, OMSD'leri yonca kuru değerleri göz önüne

Dergimize gönderilen yazıların nitelik ve niceliğinde günden güne gözlemlenen artışta en büyük pay şüphesiz dergimize makale gönderen akademisyenlerindir.. Ancak

It is a natural polyphenol with reported antimicrobial, antioxidant and anticarcinogenic effects in ad- dition to its beneficial effect on cardiovascular diseases; it