• Sonuç bulunamadı

Korkut Özal'ın siyasi duruma koyduğu çarpıcı teşhis:MHP'yi yanına alan ikidar olur!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Korkut Özal'ın siyasi duruma koyduğu çarpıcı teşhis:MHP'yi yanına alan ikidar olur!"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Korkut Özal “MHP’yi yanına alan iktidar olur.” görüşünde.

(2)

T

ürk siyasi hayatında, uzunca bir süredir somut bir tıkanma göz­leniyor. Siz bu tıkanmayı nasıl yorumluyorsunuz?

ÖZAL- Bu tıkanmayı herkes görüyor da, galiba içinde bulunanlar görmüyor; ya kabul etmiyorlar bunu, ya da ger­ çekten görmüyorlar. Bundan dolayı siyasetin tıkanması daha büyük önem arzediyor. Çünkü Türkiye çö zümsüzlüğe gidiyor. Siyasette biraz ümit sahibi olanlar ise, kendileri geldiği zaman işlerin dü­ zeleceği zehabında olanlar...

- Peki neden tıkandı siyaset Türkiye’de? ÖZAL- Bence bunun sebebini üç kaynakta aramak gerekiyor. Birincisi, Türkiye’nin yöne­ tim yapısı. Bu yapı, bugünün Türkiyesi’ni gö­ türmeye yetmiyor. İkincisi, dünya bir deği­ şim konjonktüründen geçiyor. Alıştığımız şeylerden farklı şeyler oluyor dünyada. Üçüncüsü de, Türkiye iyi yönetilmiyor. Çünkü, Türkiye siyasetinin araçları ve üslubu, Türkiye’ye güzel bir yönetim getirmiyor. Bütün bunlar üstüste gel­ diğinde, Türkiye’nin bugün gelip bir duvara dayanmış olduğu açıkça gö­ rülüyor. Rahmetli ağabeyimin vefa­ tından itibaren görülmeye başlandı bu. Maalesef Türkiye bugün tam bir siyasi çıkmazın içindedir. Mev­ cut hareketlerle bu siyasi çıkmaz­ dan çıkılabileceğini de sanmıyo­ rum. Çünkü sebepleri ortadan kal­ dırmaya yönelik çabalar mevcut değil. Bir yanlış, başka bir yanlışla kapatılmak isteniyor.

- Siyasi partilerdeki çözülmeye de

bu tıkanma mı sebep oluyor sizce? En hızlı çözülen parti de, bir dönem değişi­ min simgesi haline gelmiş olan ANAP. Neler söyleyebilirsiniz bu konuda?

ÖZAL- Rahmetli ağabeyim Türki­ ye’nin tıkandığını görmüş insandı. Bu ne­ denle, elinde o zamanın şartlarına uygun bir reçeteyle gelmişti. Siyasete particilik oyu­ nu için girmedi. Hatırlar mısınız bilmem, “Ben muhalefet olmam” derdi. Çok kimse bunu yanlış anladı. Onun dediği, “Benim yapılacak şeylerim var, onun için siyasetteyim”di. Nitekim hiç muhalefet olmadı. Şimdi onun partisi, ismi aynı olmakla birlikte apayrı bir parti. Evet, at binicisine göre kişner ama at da değişti. ANAP bugün tutucu bir parti görünümüne girdi. ANAP’ta canlı, dinamik, Türkiye’nin meselelerine çözüm ürete­ cek ne bir yaklaşım, ne de davranış var. Ayrıca ANAP’ın hiç muhale­ fet deneyimi yok. ANAP’ı incelerseniz, en başarılı döneminin 1983-87 arası olduğunu, yani Turgut Bey’in reçetesiyle geldiği devir olduğunu görürsünüz. 87’den sonra ANAP da bir düzen partisine dönüşmüştür.

- Peki Türkiye nasıl bulacak çıkış noktasını?

ÖZAL- Tabii biraz zor bu. Çünkü meseleyi çözmekle yükümlü olanlar şu veya bu şekilde, hatta bazen kişisel çıkarlar yüzünden bu gerçeği görmeye yanaşmıyorlar. Hala ufak manipülasyonlarla sistemin kurtulabileceğini sanıyorlar. Bakın bugün parlamento çalışmıyor, siya­ si partiler çözüm üretemiyor.

- ANAP’ın çözülmesinde Mesut Yılmaz’ın kişiliğinin etkisi var mı?

ÖZAL- Mesut Bey’in kendi kusurları var. Kendi kusurlarını gör­ mesi lazım. Görebiliyor mu bilemiyorum. Mesut Bey’in çalışma siste­ minin, parti yönetiminde sorunlara yol açtığını dışardan gözlüyorum ben. Çevresinde kurduğu yapı, partinin halkla bütünleşmesini önlüyor. Türkiye’de seçimi kazanıp hükümet olmak belki mümkün. Ama ikti­ dar olmak mümkün değil. Zaten sistemin tıkanmasının temel nedenle­ rinden birisi, hükümetlerin iktidar olamamasından kaynaklanıyor. İk­ tidar demek, Türkiye’yi olduğu gibi değiştirebilecek güçlü yapıları ku­ rabilmek demek. Onları oluşturmak mümkün değil Türkiye’de.

Hükü-KORKUT ÖZAL

met başkasının

elinde, iktidar başkasının elinde. Hükümetlerin yapmak is­ tedikleri, iktidar tarafından engelleniyor.

- Tansu Çiller’in son siyasi manevralarını nasıl

değerlendiriyorsunuz? I

ÖZAL- Belki beni biraz saf bulacaksınız / ■

ama, ben diyorum ki, onun yerinde olsam bir / 4 ,

an evvel yeni bir oluşumla seçime giderim.' Tansu Çiller’in Türkeş’le iyi bir diya- loğu var. Türkiye’nin şu andaki kon­

jonktüründe Tansu Hanım’ın popüla- J m

ritesi, Mesut Bey’den çok daha faz-

Jm.

la. Bu kadar ağır şeyler yapmasına

rağmen, çözümsüzlükler üret- m eşine rağm en Tansu Ha-

nım’ın kamuoyunda uyan- ,

dırdığı intiba, sanıldığı ka- Â ğ

A K T Ü E L

44

P O L İ T İ K A

ASİ DURUMA KOYDUĞU

Kendisini geriye çektiği köşesinde siyasi gelişmeleri yakından izleyen Kor­ kut Özal, DYP ve MHPnin işbirliği yapacağı bir baskın genel seçimin, itti- fakın iktidarıyla noktalanacağına kesin gözüyle bakıyor. Özal, Mesut Yıl-

maz’lı ANAR ve Yeni Demokrasi Hareketi içinse pek faz­

la iyimser değil. Fotoğ raf lar : ÇE T İN KORK MAZ

(3)

dar olumsuz değil. Şu anda Tan­ su Hanım MHP’yle ittifak kura­ rak seçime giderse, ki bunun ola­ cağı görünüyor, Türkeş tek başı­

na birşey yapam az. Ama

DYP’nin birinci parti olacağı bir ittifaka girerse, silip süpürürler. Bu seçim sistemini rahmetli ağa­ beyim oluşturdu ama ben yanlış olduğunu düşünüyorum. Parla­ mentoyu, hükümetin kurulacağı yer olarak düşündüğünüz müd­ detçe bu sıkıntı olur. Halbuki parlamento temsili olursa, bu sı­ kıntılar ortadan kalkar. Her türlü düşünce orada temsil imkanı bu­ lur. Böyle bir parlam ento, bu­ günküyle kıyaslanmayacak kadar güçlü olur. Diyeceksiniz ki o za­ man da hükümet kurulamaz. O zaman da başkanlık sistemine ge­ çin. Şimdi ne hükümet güçlü, ne de parlamento temsili.

Tansu Hanım’ın, 94’ün sonu ya da 95’in başında yapılacak bir erken genel seçimle, MHP’yi ya­ nına alıp tek başına iktidar olaca­ ğım düşünüyorum.

- Bu çizdiğiniz erken seçim at­

mosferi tablosunda RP nerede du­ ruyor?

ÖZAL- Böyle baskın tarzın­ da bir seçim gelirse, RP’nin de, ANAP’ın da DYP-MHP ittifakı karşısında ne yapacağına karar vermesi gerekir. Çünkü böyle bir durumda ANAP da, RP de sıkın­ tıya düşecektir. Ama sol partiler tamamen silinir.

- DYP-MHP ittifakı, RP’yi de

güç durumda bırakır mı?

ÖZAL- Görünen o ki, MHP bir anahtar parti durumuna geli­ yor. MHP kiminle ittifak yapar­

sa, iktidar o olacakmış gibi görü­ nüyor. MHP’nin politikası böyle bir seyir takip ediyor. İktidarla uyumlu ilişkiler bunun bir göster­ gesi. MHP şu anda politika oyu­ nunu en güzel oynayan parti. İk­ tidarın nimetlerinden yararlanı­ yor, kadrolarını yerleştiriyor. DYP- MHP işbirliğinin alternati­ fi de yok doğrusunu söylemek gerekirse. Çünkü ANAYOL fik­ rini kişisel meselelerle battal etti­ ler. Mebus pazarları kurarak ek­ seriyet elde etmeye çalışmayı, ben demokrasinin nakısası ola­ rak görüyorum . Böyle şeyleri yapmamak lazımdır. Bu, kamuo­ yunun siyasetçi hakkındaki izle­ nimlerini kökünden zedeliyor. Si­ yasetin haysiyetini hepimizin ko­ ruması lazım.

- DYP-MHP işbirliği, RP-

ANAP işbirliğine sebep olabilir mi?

ÖZAL- Refah hepsini yapar

da ANA P yapam az. R e fa h ’ın korkusu yok, gelin işbirliği yapa­ lım da diyebilir. Ama yapamazlar gibi geliyor bana. Çünkü bugün ANAP bu sebeple biraz şaibe al­ tında zaten.

- Sistemin tıkanıklığından en

fazla şikayetçi olanlardan biri de Yeni Demokrasi Hareketi. Siz nasıl buluyorsunuz YDH’deki gelişmele­ ri?

ÖZAL- Yeni Demokrasi Ha­ reketi son birkaç ay içinde bir çı­ kış yaptı. Orada benim gördü­ ğüm, söylenenlerin bazıları çok makul şeyler. Yalnız ben o hare­ ketin içinde olanların Türk poli­ tikasının inceliklerini pek

bildik-“Türkiye’de seçimi kazanıp hükümet olmak belki mümkün. Ama iktidar olmak mümkün değil. Hükümet başkasının, iktidar başkasının elinde. Hükümetlerin yapmak istedikleri, iktidar tarafından engelleniyor.”

lerini sanmıyorum. Türk politika­ sının bazı incelikleri var. Türk in­ sanını “köylü, m öylü” diyerek küçük görmemek lazım. Bizim insanlarımızın bu işlerde çok de­ neyimli olduğunu düşünüyorum. Yeni Demokrasi Hareketi, siyasi parti olup rey almayı düşünüyor­ sa, seçmenin onlardan ne bekle­ diğini çok iyi anlam ası lazım. Şimdi hep kendileri konuşuyor­ lar ve seçmeni dinledikleri yok. Mesela, “Muhammed’i, Marx’ı, aşmak lazım” dediler. Muham- med demek yakışık almıyor biz­ de. Çünkü biz edepli toplumuz. Burada Hz. Muhammed demek lazım dır. Hz. M uham m ed’le Marx’ı, yani dinle bir siyasi dok­ trini yanyana getirmek büyük bir siyasi falsodur. Çünkü din bam­ başka bir değer sistemi, insanın inançlarıyla ilgili. İnancı akılcı birtakım şeylerle aynı teraziye koyarsanız, doğru yapmış olmaz­

sınız. Laiklik meselesinin çıkmazı da burada. Laiklikle biz dini bir nevi akılcı sistem haline getirmek istiyoruz. Oysa din inançtır. Ben inandığım için müslümanım.

İkincisi, belki yanlış bir tabir ama bu işe girenlerin hepsi salon demokratları. Her ne kadar kıra- vat takmıyorlarsa da fikri bakım­ dan kıravatlı insanlar. Halbuki kravatsızların meselelerine gir­ meleri lazım. Söyledikleri fikirle­ rin çoğu, fikir olarak güzel. Ama zaten bugün Türkiye’de nelerin yapılması gerektiği konusunda ihtilaf yok. Bütün iş nasıl yapıl­ ması gerektiğinde. Ben henüz “nasıl”larını görmedim.

Bir başka önemli şey de şu: Yeni Demokrasi Hareketi, hay­ ret edilecek ölçüde destek görü­ yor. Devletin radyo-televizyonu bile destekliyor. Beni çok şaşırttı bu. Devletin televizyonunun böy­ le bir siyasi hareketi destekleme­ sini tanımlamakta zorluk çekiyo­ rum. Hiçbir yeni kuruluşa devlet bu kadar prim vermez. Ö zaman insanın aklına şu geliyor: Acaba devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek belirli bir yere mi iti­ liyorlar? Çünkü ister istemez Türkiye bir değişime gidecek. Değişime gitmeden buradan çık­ manın imkanı yok. Ama bu deği­ şim nereden gelecektir, nasıl ge­ lecektir? Güdümlü bir değişim mi olacaktır, halkın bağrından gelen bir değişim mi olacaktır? Dolayısıyla, devletin televizyonu­ nun YDH’ye destek vermesi beni düşündürüyor. TRT ekranların­ da halkı temsil eden insanları çok az görürsünüz.

- Korkut Özalh yeniden ve fii­

len siyaset sahnesinde görecek mi­ yiz?

ÖZAL- Konuşmamdan anla­ dınız, ben zaten siyasetin içinde­ yim. Türkiye’nin siyasi dinamik­ lerini oldukça yakından izlemeye çalışıyorum. Şu anda politikaya girenlerin hepsinin havanda su dövdüklerini görüyorum. Mevcut parlamentoda parlamenter olup da, vicdanıyla başbaşa kalınca huzurlu olan kaç kişi çıkar aca­ ba? Mazeret bulunabilir elbette, efendim önümü kestiler filan di­ ye. O zaman da bırakıp gidersin. Bu şartlardaki bir politikanın içi­ ne ben girmem. Ben şu anda mil­ letvekili olsam ıstırap çekerim. Ben parlam entoda oturacağım ama Türkiye’yi atanmış kimseler yönetecek. Bunlara razı olup ben milletin vekiliyim diye oturmaya benim vicdanım razı olmaz...

S E F A K A P L A N

A K T Ü E L

4 6

P O L İ T İ K A

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Özinanır, zaman zaman bu suyu taşıyan özneyi genel bir “sol” olarak anmakla buland ırıyor (yukarıda böyle bir genel “sol” olmadığını vurguladık), ama yazının

Dile getirilen temel sıkıntılar arasında temsil edenler ile temsil edilenler arasındaki mesafenin (kopukluğun) oluşması ve /veya artması da yer almaktadır.

Türkiye’de siyasi partilerin örgütsel yapısı ve parti içi demokrasi Cumhuriyet Halk Partisi örneği tez konumuz incelemesinde çalışmanın birinci bölümde partilerin tanımı,

Sonuç olarak demokrasi için vazgeçilmez olan, demokrasinin kurumsallaşması ve sürdürülebilirliliği açısından gerekli görülen siyasi partiler, Türkiye’de her ne

Fakat, yukarıda çerçevelendirdiğimiz sebep-sonuç ilişkisine uymayan bir bulgu da devamlı karşımıza çıkmaktadır: demokratik ülkeler, sadece demokratik ülkelere karşı

3) Ömer Said' in 10 tane topu var. Ömer Said toplarından 6 tanesini Meyra' ya verdiğine göre Ömer Said'.. in kaç topu

Yeni medyanın popüler kanalı olan İnternet ve İnter- net’in ikinci sürümü ile gelen sosyal medya, söz konusu ilişki ağını 2000’li yıllar sonrasında sanal

Siyasi rejimlerle ilgili bibliyometrik analiz sonuçları, Bayesci önsel meta- analiz sonuçları ve endeks değerleri Covid-19 pandemisi ile birlikte değişen koşullara bakma