• Sonuç bulunamadı

The poetess Nigar Hanım

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "The poetess Nigar Hanım"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

f v j \ ^ > a r

\

THE POETESS NİGÂR HANIM

£ß/r

Nigâr Hamm

By T A H A T O R O S

Şair Nigâr, Tanzimat'tan

sonraki edebiyatımızın

ilk kadın şairi olarak

haklı bir şöhret

yaptı. Eğitimi ve

büyük kültür

birikimiyle,

Batı'da yepyeni

bir Türk kadını

imajı yarattı.

Şair Nigâr Hanım, Türk edebiyatının yetiştirdiği en bü­ yük kadın şairler­ dendir. Avrupa’da da en çok tanınan edebiyatçılarımızdan olan Şair Nigâr Ha­ nım, Osmanlı Devle- ti’nin son dönem inde O sm anbey’deki konağı ile Rumelihisarı’ndaki sa­ lonlarını, yerli ve yabancı edebiyat ve sanat adamlarına açmış, Batı’da yapılmakta olan kül­ tür toplantılarının benzerlerini Türki­ y e ’de ilk kez

The 19th century Turkish

poet Nigar Hamm,

whose work was

influenced by

t

western litera­

ture, created a

new image o f

Turkish

women in

Europe.

N ig â r H a m m was one o f the greatest Turkish women poets and well kn o w n a m o n g literary circles in Europe. D u rin g the late Ottoman period her houses in Osmanbey and Rumelihisarı were the m eeting p la c e f o r writers and artists. She was the fir s t to hold salons fo r intellectuals similar to those o f Europe. Nigâr H anım spoke seven

la n g u ag es a n d

Nigâr Hanım, bu fotoğrafını 19. yüzyılın sonunda Paris'e giden ünlü gazeteci-yazar Selma Rıza Hanım'a imzalamıştı. /

Nigâr Hanım signed this photograph for the famous journalist and writer Selma Rıza Hamm, who ran away to Paris towards the end of the 19th century.

başlatmıştır. 7 dil bilen Şair Nigâr Hanım, 2 Pa­ dişah, 5 Hüküm­

dar, 3 Kraliçe’yle görüşm üş, Sultan Abdülha- mit’ten nişan almıştır.

Şair Nigâr Hanım’ın babası, 19. yüzyıl ortalarında Macaristan’dan Osmanlı topraklarına sığınmıştı. Bilindiği gibi, bu yıllarda, Orta Avrupa’da ihtilaller dönemine girilmiş, Batı’dan kaçmak zorunda ka­ lan birçok hürriyetçi Osmanlı topraklarına sığın­ mıştı. Türkiye’ye sığınanlardan biri de, Şair Nigâr

received a medal f o r h er p o etry fr o m S u lta n Abdiilhamid. She met two O ttom an sultans, fiv e other ruling monarchs and three queens.

The mid-19th century was a time when revolu­ tion was sweeping through Central Europe and many liberals fled to Turkey. Among them was the young Hungarian Andor Farka§, who had taken refuge in the Ottoman Empire after his flight from Hungary. A painter, musician and

5 6 S K Y L IF E M A Y IS

(2)

Hanım’ın babası, Ma­ car kökenli genç An- dor Farkaş’dı. Kendi­ si, ressamdı, müzis­ yendi ve 4 yabancı dil bilen bir filolog­ du. Türk ordu su na yüzbaşı olarak katıl­ dı. Kırım Savaşı’nda, Serdar-ı Ekrem (Baş­

k u m and an) Öm er

Paşa’nın yaverliğini yaptı. İslam dinini kabul ederek Osman Nihali adını aldı. Macar Osm an Paşa olarak anılan Osman Nihali, Mutasarrıflık

hizmetinde bulunan ve Sadrazam Keçeci Fuat Paşa’nın Mühürdarlığını yapan İzmirli Nuri Bey’in kızı Emine Rıfati Hanımla evlendi. Bu evlilikten iki çocuğu oldu. Bunların ilki 1862 yılında doğan Nigâr, İkincisi 9 yaşındayken, Fatih’te Fil Yo- kuşu’nda bir kaza sonucu ölen Ali’ydi.

Nigâr Hanım, 5 yaşındayken babası ve özel öğret­ menler tarafından eğitilmeye başlandı. 7 yaşınday­ ken Kur’an okumasını öğrendi. Aynı yıl, Kadı­ köy’de Madam Garos’un özel okuluna, yatılı ola­ rak verildi. Bu okulda, Fransızca, piyano, resim, dikiş, bale ve dans öğretilirdi. Küçük Nigâr, bunların tümünde üstün başarılı bir öğren­ ciydi. Öte yandan, bu yatılı Fransız okulundaki zengin ve tanınmış azın­ lık ailelerinin kızlarından İtalyanca, Ermenice, Rumca da öğrendi. Ba­ basından da Macarca ve Almanca dersleri aldı.

Fransızcayı Letamsier’den, piya­ noyu Dikran ve Borci’den, res­ mi Simon’dan öğrenen Nigâr, haftada iki defa özel ders aldığı Şükrü Hoca’dan -Fransızca’dan başka- Arapça ve Farsça öğren­ di. Aynı hocadan din dersleri de aldı.

Nigâr Hanım 13 yaşında bir aşk izdivacı yaptı! Olay şöyle başlamış­ tı: Nigâr, Kadıköy’deki yatılı okul­ dan, bazan haftada, bazan on beş günde bir evine çıkardı. İstanbul’un say­ gın kişilerinden olan Hacı Salih Efendi’nin, Ihsan adında bir oğlu vardı.

Özel olarak okutulmuş -ailenin tek oğlu olarak- nazlı

büyütül-philologist flu e n t in fo u r languages, Far kaş was to be N igâr H a m m ’s father. He joined the Turkish arm y as a captain a n d served as aide-de-camp to commander-in-chief Ömer Paşa d u rin g the C rim ean War. He con verted to Islam a n d took the name Osman Nihali. Popularly known as Macar Osman Paşa,

Osman Nihali mar­ ried E m in e R ıfa ti Hanım, the daughter o f İzmirli Nuri Bey who had served in various government posts and at the time was keeper o f the seal to Grand Vezir Keçeci Fuad Paşa. The couple had two children, a daughter Nigâr bom in 1862 and a son, Ali, who was killed in an accident in Fatih at the age o f nine.

Nigâr Hanım commenced her education at the age o f five, taught by her fa th er a n d private tutors. She learned to read the Koran at the age o f seven, and that year was placed as a boarder at a private French school m n by Madame Garos in Kadıköy. Here she leared French, the piano, art, embroidery,

ballet a nd dancing. Not only did Nigar excel in all her lessons but also learnt Italian, Arm enian a n d Greek fr o m h er fe llo w p u p ils. She was ta u g h t Hungarian a n d German by h er fa th e r , French by Letamsier, piano by Dikran and Borci, and art by Simon. She took private lessons twice a week in Arabic and Persian fro m Şükrü Hoca, who also gave her religious instruction. After such an education it is astonishing that Nigar H am m should have married fo r love at the age o f 13! On her weekly visits hom e fr o m boarding school, she w o u ld d isem b ark fr o m the fe r r y a t Çengelköy. On one such occa­ sion İhsan, the only son o f the respected Hacı Salih Efendi,

Nigâr Hanım, annesi, babası, e§i ve üç çocuğuyla bir arada. / Nigâr Hanım with her mother, father, husband and three children.

Nigâr Hamm'in iki defa evlenip ayrıldığı İhsan Bey. Nigâr Hamm’s husband İhsan Bey. Their marriage broke up completely after an attempt at reconciliation.

5 7

(3)

m iiştü. İhsan, Nigâr’ı okul çı­

kışında, Çengel­ köy iskelesinde g ö rd ü . G örür görmez âşık oldu! Haf­ ta sonlannı sabırsızlıkla bekleyerek onu iz­ liyordu. İhsan, bu küçük kızla evlenmek istediği­ ni, kendisinden 10 yaş kadar büyük ablasına açtı. Ablası, Hacı Salih Efendi’nin konağına hâkimdi. İstanbul’da Divanyolu’ndaki, günümüzde Sağlık Müzesi’nin bulunduğu bina Hacı Salih Efendi’nin konağıydı.

Nazlı ve biraz da şımank- ça büyütülen çocuğun bu erken arzusuna ailesi karşı koyamadı. Nigâr Hanım’ın ailesiyle temasa geçtiler. Nigâr henüz 12 yaşınday­ dı! Babası Macar Osman Paşa bu yaştaki evliliğe karşı çıktı. Ihsan’ın ailesi­ ne, birkaç yıl beklemeleri­ ni önerdi. Ancak karşı ta­ raf ısrarlıydı. Nigâr’ın an­ nesi, bazı ailelerde, böyle çocuk yaşta evlilikler ya­ pıldığından söz ed erek kocasının m uvafakatini sağladı. Nigâr, 1872 yılın­

da -12 y aşındayken-

nikâhlandı. 1873 yılında -13 yaşında- İhsan ile ev­ lend irildi ve S u ltan ah ­ m et’te, Divanyolu’ndaki konağa gelin oldu.

Nigâr Hanım’ın ilk evlilik yılları normal sayılırsa da, kocasının dışarıdaki gece hayatına ve kumara eğili­ mi, yuvalarına huzursuz­ luk getirdi. Aile düzeni

bozuldu. Konağın yüksek tavanlı odaları, Nigâr Hanım’ın yürekler sızlatan acılarını dindiremedi. 19 yaşındayken boşandı. Bu ayrılık küçük yavru­ larının üzerinde olumsuzluklara neden olunca, çocuklarına ana şefkatini tattırabilmek için, tekrar evlendiler. Bu birleşm ede çocuklarının, İhsan Bey’in ve kayınpederi Hacı Salih Efendi’nin ricası etkili oldu.

Ne var ki, “huylu huyundan vazgeçmez” sözü çok zaman gerçeği yansıtmıştır. İhsan Bey, eski alış­ kanlığını sürdürdü ve babasının servetini, gece âlemlerinde yemeye başladı.

saw her and fell in love at first sight. From now on he waited impatiently fo r the week ends, when he would follow her home. Finally İhsan told his sister, who was ten year his elder, that he wished to marry this young girl. As the fam ily’s only son, İhsan had had a protected upbringing and good private education, but was also used to getting his oum way. As usual the doting fa m ­ ily gave in to his wishes. They approached Nigâr H a m m ’s family, but Nigâr was as yet only 12 years old and her father opposed such a prema­

ture marriage. Although he asked İhsan’s fam ily to wait fo r a fe w more years, they persisted, and Nigâr’s mother took their p a rt, a rg u in g th a t in some fa m ilie s y o u th fu l m arriages o f this type took place. Macar Osman Paşa g a ve in a n d in 1872 N igâr a n d İhsan were engaged. The follow­ ing year, when Nigâr was 13, the couple m arried and Nigâr went to live at İh sa n ’s fa m ily mansion in Sultanahm ed (which today houses the Museum o f Public Health).

The early years o f their marriage passed fa irly happily, but as İhsan began to spend more and more time out at nights and to gamble, their mar­ riage foundered. Despite their wealth and a beau­ tiful home Nigâr Hanım becam e in crea sin gly unhappy and she aban­ doned her husband at the age o f 19. However, her three young sons were so upset by the divorce that at the request o f her husband and father-in- law, Hacı Salih Efendi she agreed to remarry. But a leopard does not change its spots, and İhsan Bey soon reverted to his old habits, wast­ ing his fa th e r ’s fo r tu n e on an extravagant nightlife. Disappointed in her hopes o f a fresh start, Nigar Hamm left her husband fo r the sec­ ond time.

All three o f her sons were awarded free places at Mekteb-i Sultani (today known as Galatasaray Lycée) on the orders o f Sultan Abdülham id.

Nigâr Hanım döneminin en güzel Osmanlı kadınlarından biriydi. Nigâr Hanım was one of the most beautiful Ottoman women of her time.

5 8

(4)

Sırf çocuklarını düşünerek Ihsan Bey’le tekrar evlenen Nigâr Hanım, tam bir hayal kırıklığına uğradı. Yuvaları ikinci defa b o zu ld u . Bu boşanm a hem çocuklarını, hem Nigâr Hanım’ı çok üz­ dü.

Ihsan Bey’le Nigâr Hanım’ın 3 oğlu oldu. Her üçü de Sul­ tan Abdulhamid’in emriyle, Mekteb-i Sultani’de (Galata­ saray) parasız yatılı okutul­ du. Annelerinin şefkatli ve duygulu tutumlarıyla eğitilen bu çocuklar, Türk kültür ha­ yatının tanınmış kişileri ara­ sında yer aldılar. Şair Nigâr Hanım’ın eserlerinden söze- den ünlü bir edebiyatçımız “Onun en değerli eserleri üç

oğludur” demiştir. Bu söz, bir dönem dillerden düşmeyen bir tanımlama oldu. Çocukları, Salih Münir Nigâr (1880-1940), Salih Feridun Nigâr (1882-1969), Salih Keramet Nigâr’dır (1885-1987). 102 yaşında ölen Keramet

Nigâr hariç, diğerlerinin nesli devam etmektedir. Nigâr aile­ sinin genel olarak, belirgin niteliği, kültür ve sanat konu­ larındaki ağırlığıdır.

Osman Paşa, kızının kendisi gibi yabancı dil öğrenmesini, m üzisyen olm asını, resim yapmasını arzuluyordu. Nigâr Hamm, kendisini çeşitli diller öğrenmeye, müziğe ve ede­ biyata verdi. Son yıllarında bile her gün 2 saat piyano çaldığı olurdu.

Edebiyat dünyasına küçük yaşta adımını attı, ilk manzu­ mesini 14 yaşında yazdı. Bu, bir m ersiye idi. Karde'şi Ali’nin, F atih ’te Fil Yo- kuşu’nda bir kazaya kurban gidişi, onun kalbinde derin bir yara açtı. İlk şiiri bir mer­ siye oldu. Ne acı bir rastlantı­ dır ki, Nigâr Hanım ’ın son m anzumesi de bir mersiye oldu. D önem inin ünlü bir edebiyatçısı, editörü M. Rauf Bey, 35 yaşın da tifü sten

Under the influence o f their sensitive a nd loving moth­ er, her sons (Salih M ünir Nigar (1880-1940), Salih F eridun N igar (1882- 1969) a nd Salih Keramet Nigar (1885-1987)) grew up to become notable fig ­ ures in Turkish cultural life. Osman Paşa wished his daughter to follow in his footsteps as a linguist, as well as fostering her gift f o r m usic a n d art. She never lost her love o f music, and until the last months o f her life continued to play the p ia n o f o r two hours every day.

N igâr H a m m wrote her first poem at the age o f 14, an elegy to her younger brother Ali whose acci­ dental death opened a lasting wound in her heart. It is a bitter coincidence that the last poem she ever wrote was also an elegy, to the famous writer and newspaper edi­ tor R auf Bey, who died o f typhoid at the age 35. Both h er m other a n d father gave every encour­

agement to Nigâr H am m in her literary career. In her m em oirs she wrote, “My love o f poetry is in my temperament. I wrote my . first poem under the influ­

ence o f a tragic shock. As well as my own inclination to write poetry, my moth­ er’s influence was consid­ erable. She was a woman with a wide knowledge o f poetry, and it was she who first introduced me to its delights. My f a t h e r ’s en co u ra g em en t also strengthened my determi­ n a tio n to w rite p o etry myself. ”

Her fir s t book o f poetry, Efsus, was p u b lish e d in 1886, followed by Neyran in 1896 and Aksi Seda in 1900. As was com m on

Nigâr Hanım'ın Rumelihisan'ndaki yanan yalısının görünümü. The waterfront house in Rumelihisarı belonging to the poet Nigâr Hamm. This house later burnt down.

Haftalık sohbet toplantılarıyla dillere destan olan Osmanbey'deki konak. / Nigâr Hamm’s house in Osmanbey where she held her legendary weekly salons for writers and artists.

60

(5)

ölünce, Nigâr Hanım son yazısını, bu gence bir mersiye olarak yazdı.

Nigâr Hanım’ın edebiyat hayatında, anne ve baba­ sından büyük teşvik gördü. Anılannda bu konu­ ya, özede, şöyle değinir: "... Benim şiire merakım yaratılışımdan kaynaklanır. İlk şiirimi üzüntülü bir sarsıntının etkisiyle yazdım. Şiir yazmakta yaratı­ lışımın elverişliliği yanında, annemin etkisi oldu. Annem çok şiir bilen bir kadındı. Bana ilk şiir zevkini o aşıladı. Babamın bu konudaki teşviki de beni güçlendirdi”.

İlk kitabı 1886’da yayınlanan Efsus’tur. Bun­ dan sonra 1896’da Neyran, 1900’de, Aksi Sedâ neşredildi. Manzumele­ rinde bol miktarda Arapça ve Farsça kelimeler kullanmıştır. Şiirlerinde bazan Recaiza- d e ’nin, bazen Abdülhak Hamid’in etkisi görülür. Ne var ki seçtiği konular içinde kadın ızdırabı ağırlıktadır. Şiirlerinde, Batılı bir hava da sezi­ lir. Bu yüzden Tanzi­ mat’tan sonraki ede­ biyatımızın ilk kadın şairi olarak, haklı bir şöhret yapmıştır. Ab­ dülhak Hamid “Avru­ pa'nın en uygar ülke­ lerinde bile böyle bir kadına az rastlanır” de­ mektedir.

Eserlerinde ızdırabını iş­ lemekle beraber, vatanının güneşine, baharına, mehta­ bına, semasına doyamaz. De­ nize hayrandır. Boğaziçi’ne aşık­ tır. “Piyade” adını verdiği sandalıyla Boğaziçi’nin safasını

sürm üş olan tek ka­ dındır. Süleyman Na­ zif şöyle der: “Boğazi­

çi, onun güzel yüzünü, görkemli görünümünü ve özellikle ruhları etkileyen gözlerinin çekici bakış­ larını hiç bir zaman unutamaz”. Bebek’te, sanda­ lıyla geziye çıkan Nigâr Hanım’a rastlayan büyük şairimiz Yahya Kemal de, onun kişiliğinde İstan­ bul’un ruhunu gördüğünü söylerdi.

Batı’nın büyük merkezlerinde, tanınmış kişilerin evlerinde gelenek haline getirdikleri sanat ve ede­ biyat toplantıları, Türkiye’de Nigâr Hanım’la baş­ ladı. Bu açıdan da Nigâr Hanım, bizde Batılı an­ lamda, benzeri toplantıların öncüsüdür.

Osman-among Ottoman writers, she employed a high proportion o f Arabic an d Persian words and phrases in her work. Although the influence o f

Recaizade and Abdülhak Hamid is sometimes evident in the style o f her poems, the emotional suffering o f women features prominently in her subject matter. As is to be expected in the latter half o f the 19th century, the influence o f western literature, too, is evident in her poems. Abdülhak Hamid said o f her, “There are few women like her even in the most civilised countries o f

Europe. ”

While her personal anguish can be clearly felt in her poetry, her love o f n a tu re is also p a ssio n a tely expressed. She adored the sea, and above all the Bosphorus. She was the only woman in those conservative days to go venture out alone in her caique on the Bosphorus. Süleyman N azif said o f her, “The Bosphorus can never forget her lovely face, her d ig n ity, a n d above all her expres­ sive eyes which move one’s spirit. ” The great Turkish poet, Yahya Kemal, used to say that he saw the sp irit o f Istanbul in her personal­ ity when he saw her out in her boat at Bebek. Each Tuesday, writers, artists and other em inent figures o f the time used to gather fo r con­ versation at Nigar H a m m ’s salon, either in her mansion in O sm anbey or her w a terfro n t house in Rumelihisar. Her regu­ lar visitors included the minister o f education M ünif Paşa, the writer Süleyman Nazif, the nov­ elist Ahmet Mithat, the poets Abdülhak Hamid, Cenab Şahabbettin and Paik Ali, Leyla Saz, the fa m o u s woman poet a n d composer, a n d the woman poets Mihrinnisa, Fahriye A tıf and the daughters o f the fam ous historian Cavdet Paşa, Fatma Aliye and Emine Semiye. Her foreign visi­ tors on these occasions included Pierre Loti, Salomon Proudhon, Paul Bourget and Karmen Silva.

Nigâr Hanım, birkaç kez tek başına yurt dışına gitti. Gezileri sırasında Batılı kıyafetlere bürünür, şapka giyerdi. / Nigâr Hanım travelled widely abroad, wearing western dress.

62

(6)

bey’deki konağı ile Rumelihasarı’ndaki yalısının sa­ lonları, Salı günleri dolar taşardı. Buraya dönemin kalburüstü kişileri, edebiyat ve sanat mensuplan gelirler, sohbet ederlerdi. Bunlar arasında Maarif Nâzın Münif Paşa, Süleyman Nazif, Ahmet Mithat Efendi, Abdülhak Hamit, Cenap Şahabettin, Faik Ali, kadın edebiyatçılardan Şair ve Bestekâr Leyla Hanım, Mihrinnisa ve Fahriye Atıf Hanımlarla, ün­ lü tarihçi Cevdet Paşa’nın kızları Fatma Aliye ile Emine Semiye Hanımlar gelirlerdi. Daha nice ay­ dın kişiler bu salonların devamlı konuğu idiler. Bu salonun konukları arasında Pierre Loti, Süllü Pro- dom, Pol Burje, Karmen Silva gibi yabancılar da bulunmuşlardır.

Bu salona ünlü virtüözler ve müzisyen­ ler, yakınlanyla, gelirler ve gece yarı­ larına kadar müzik icra ederlerdi. Genellikle piyano, bazen de gitar çalarak, zevkli saatler geçirirler­ di. Musiki yönü güçlü olan Nigâr Hanım, sık sık saraya da davet edilirdi. Oradaki musiki fasıllarına katılırdı. Sultan Abdülhamid’in ha­ nım ları ve m üzisyen, bestekâr oğullan ve kızla­ rıyla dosttu. Sultan Reşat ile karşılıklı sohbetlerde bulunm uştu. Edirne’nin Bulgarlardan geri alınma­ sı üzerine Nigâr Hamm’ın yazdığı coşkulu manzume, Sultan Vahidettin tarafın­ dan bestelenmişti.

0 dönemde hiçbir Türk ka­ dınının yaşamadığı yabancı ül­ keleri gezme olanağına Nigâr Hanım sahip oldu. 2 defa Avru­ pa’yı, bir kere de Mısır’ı dolaştı. Bü­ tün gezilerini tek başına gerçekleştirdi. Yabancı dillere vukufu

dolayısiyle gezilerini ko­ laylıkla yaptı. Bu seya­ hatlerinde bazı kral ve

kraliçelerle görüştü. Onların davetlerine katıldı. Hepsini şaşırtan kültür birikimiyle değişik, yepyeni bir Türk kadını imajı yarattı.

1 Nisan 1918 günü Şişli Etfal Hastanesi’nde tifüsten ölen Şair Nigâr Hanım, İstanbul’u yasa boğdu. Ha­ yattan ayrılan hiçbir edebiyatçının ardından böyle- sine yoğun bir yayın yapılmadı. Nigâr Hanım’ın, her ortamdan dostları ve hayranları vardı. Edebiyat­ çılar, müzisyenler, diplomatlar, aydınlar, ardından

gözyaşları döktüler. •

Wellknown musicians also used to visit with their friends and play until late into the night. Nigâr H am m usually played the p ia n o a n d sometimes the guitar on these pleasurable occa­

sions. She was also a frequent guest at musical gatherings in the imperial p a la ce, a n d a close fr ie n d o f

Sultan Abdülhamid’s wives and his sons and daughters, all o f

w hom p la y e d m u sica l instruments a n d some o f

whom composed. She was a p a r tic u la r fr ie n d o f

Abdülhamid’s successor S u lta n M ehm ed V Reşad. When Edirne

was recaptured fro m the Bulgarians, Nigâr H am m wrote a poem in celebration o f the event which was set to m u sic by S u lta n Mehmed VI Vahidettin. Nigâr H am m was one o f the rare Turkish women o f the time who h a d the o p p o rtu n ity to travel abroad. She w ent twice to Europe a n d once to Egypt, on each occasion alone. She was received by royalty in sev­ erdi countries and invit­ ed to receptions at court. Those who met her were astonished at her lin ­ guistic knowledge and culture, and she trans­ form ed the traditional image o f the Turkish

woman among Europeans.

When Nigâr Hamm died o f typhoid at Şişli Etfal Hospital on 1 April 1918 all Istanbul mourned her tragic loss. Obituaries were published in every newspaper. She died at just 56, only a few years before revolutionary changes were to take place in the status o f all women in Turkey, changes o f which she herself was a precursor.

64

S K Y L IF E M A Y IS M A Y 1 9 9 4

Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Protokolü, daha sonra hemen bütün bürokratların inkar ettikleri anlaşılan tutanaklara göre, döne­ min Başbakanı Turgut Özal hayali ihra­ catla ilgili

S ay fad a) İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi. Taha

In the present case, TRUS was performed to the patient for initial evaluation, and it showed absence of left seminal vesicle and hypoplastic right seminal

Here, we report the case of a 40-year-old male with episodes of paroxysmal non-kinesigenic dystonia (PNKD) as the first manifestation of multiple sclerosis (MS), secondary to an

Evler adlı kitabındaki birçok şiir -elbette öbür kitaplarmdakiler de- bunun çok güzel tanıklarıdır; bu şiirler, Necatigil’in durumunda olan, aynı

Yaşar Kemal’le birlikte — (Soldan sağa) Amerikalı yazar Elie Wiesel, Hollandall belgesel ustası Joris Ivens, Italyan film yönetmeni Federico Fellini ve ünlü

Feriköy Mezarlığında A li Sami Yen topra­ ğa verilirken çok acıklı sahnelere şahit olunmuş ve merhumun me­ zarı başında birçok hatipler söz alarak bu