D E S T A N K A V R A M I
Yard. Doç. Dr. Yakup KARASOY
I. T A R İF L E R :
A — Yerli Kaynaklarda :
I — D estanlar, m illetlerin din, fazi let ve m illî kahram anlık m aceralarının m an zum hikâyeleridir.1
II —■ D estan deyimi âşık şiir tü rle rin -- den birini gösterir. «Epopee»2 (Epos) a n lam ın a gelen destan, âşıkların destanlarıy la uzaktan ilgilidir. Bu ikinci anlam ı ile destanın başlıca niteliği, uzun soluklu bir an latı olm asıdır.(...) D estanlar çokluk n a zım la düzenlenm iştir.(...) D estanlar, ulusla rın yazı-öncesi çağlarında oluşm uş, geliş miş y apıtlardır.(...) D estan yozlaşm am ış b i çimiyle, toplum daki iç çelişkileri, bireyle rin ya da sınıfların türlü ilişkilerini değil, to plum u yöneten, ona baş olan «ideal» k i şilerin dış güçlerle bir, bir de olağanüstü ya ratık larla savaşlarını anlatır .;i
III — D e s ta n : Büyük, olağanüstü to p lu veya ferdî kahram anlık olaylarını uzun ve m anzum olarak anlatan edebî tür, epo p e .4
IV — D estan : 1 — hikâye, kıssa, fr. epopee. 2. hîle, mekr, tezvir. 3. Rüstem in babasının lâk ab ı.5
V — D e s ta n : Belli belirsiz tarih olay la rın a ve efsane m otiflerine dayanılarak to p lu m u n m anevi gücüyle m eydana gel m iştir. M illetlerin hayatında pek büyük ya k ılar uyandırm ış tarih olaylarının çağdan çağa değişmiş, ülküleşm iş ve sayısız hayal u nsurlarıyla tanınm az hale gelmiş uzun m anzum hikâyelerdir.6
V I — D estan (Epos), bir boy, ulus (ka vim ) veya m illet hayatında tam estetik h ü viyet kazanm am ış eser sayılan efsanelerden sonra nazım şeklinde ortaya çıkan en eski halk edebiyatı m ahsullerinden biridir. Söz
lü geleneğe bağlı bu anonim m ahsuller, z a m an ve m ekân içinde cem iyetin irâdesini ellerinde tu tan «Kahraman-Bilge» şahsiyet lerin m enkabevi ve hakiki hayatları e tra fın da teşekkül etm iş uzun, didaktik hikâye lerdir. Târihe bağlı olm akla beraber, târih sayılm ayan; ozanların kobuzlarla terennüm ettiği cem iyetin ortak h ay at görüşü ile ül külerini aksettiren bu eserlerin teşekkülü için b ir «yaratm a zem ini »ile savaş, din değiştirme, göç, kuraklık vb. gibi büyük hâdiselerin m illet vicdanında bir takım sar sıntılara sebep olm ası lâzım dır.
İşte m illet hayatında askerî, dinî, si yasî, içtim âî hadiselerin hazırladığı m uhit iç in d e : K ahram anlık, anekdotlar, m enka- beler, felâketler, aşklar, hâtıralar, bilgiler, görgüler, «kızılalma» sayılan hedefler, tek ve büyük olm a ihtirası ozanlar tarafın d an ananenin getirdiği teknik ve kom pozisyon la terennüm edilmeğe başlar.
U m um iyetle İslâm iyetten önce ve son ra olm ak üzere iki kolda sınıflandırılan des tanlarım ız bu esaslar içinde m eydana gel m işlerdir.7
V II — D estan : H alk edebiyatında çok kullanılan, şekil bakım ından tıpkı koşm aya benzeyen, dörtlük sayısı konuya göre ço ğalan, topluluğu ilgilendiren olaylar ü zeri ne düzülm üş, ölçüsü on b ir heceli halk şiiri konularını çok defa savaşlar, m ahallî k av galar, isyanlar, yangınlar, gülünç hayat sahneleri teşkil ed er.(...)
U lusların, yiğitlerin çok eski çağlarda ki b üyük savaşlarını, başlarından geçenleri an latan m anzum ve büyük eser de destan adım alır.8 U lusların din, fazilet ve m illî kahram anlık m aceralarını anlatan m anzum hikâyedir.9
VIU — B ütün b ir milletin, m anevi yatından, ruhundan, ta rih î ve bediî varlı ğından kendi kendine doğm uş «ma’şerî» verim lerdir.10
IX — D e s ta n : O lağanüstü k ahram an lık serüvenlerini uzun ve m anzum olarak an la ta n edebî tü r .11
X — D âstân : K ıssa, hikâye, m asal.(...) D e s ta n : H île. tezvir.12
X I — D estan : Eski çağların k ahram an lık öykülerini, ulusların tanrıların, yiğitle rin savaşlarını, başlarından geçen olayları, toplum un o rtak düş-gücüyle de beslenerek dile getiren b üyük m anzum yapıtlara de n ir .13
X II — D estan : B ir v ak ’a veyahut m u ayyen bir keyfiyet hakkında söylenen m an zum sözlere verilen a d d ır.14
X III — D estan : 1 — H ikâye, masal, sergüzeşt, 2 — Bir v a k ’a veya hâli hikâye eden âm iyane m anzum e dem ektir.15
X IV — D â s tâ n : H ikâye, sergüzeşt, m asal.(...) D estan : H île, nağm e ve taganni, R üstem ’in babasının lağabı, hikâye.16
X V — D estanlar tarih ten önce veya tarih in başlangıcı sırasında bir m illetin ge çirdiği m âceraları, yetiştirdiği kahram anla rı; tabiat, k âin at ve cem iyet hâdiseleri h ak kında düşündüklerini ve b u n lar karşısında aldığı vaziyetleri an latan din ve k ah ram an lık efsâne ve hikâyelerdir.17
X V I ■— D estan : 1. B ir harbi, b ir k ah ram anlığı, b ir aşk m acerasını veya bir olayı anlatan, koşm a şeklinde, ölçüsü olan on b ir heceli h alk şiiri.
2 . (D aha çok eski çağların) K ah ra m anlık hikâs'elerini ulusların, tanrıların, yiğitlerin savaşlarını ve başlarından geçen leri anlatan büyük m an zu m eser.18
X V III — D estan : Y iğitçe işlemleri a n latan uzun şiir. Çoğu zam an bu işlem ler bir te k k ah ram an ın eserleri olup, göze çarpan b ir m illî anlam taşır.18
X V III — D estan : B üyük, olağanüstü toplum ve kahram anlık olaylarını uzun ve m anzıım olarak anlatan edebiyat tü rü .20
X IX —- 1. Bir kahram anlık öyküsünü ya da b ir olayı anlatan, koşm a biçim inde, ölçüsü on bir hecelik halk koşuğu. 2. (D a ha çok eski çağların) K ahram anlık öyküle rini, ulusların, T anrıların, yiğitlerin savaş larını ve başlarından geçenleri anlatan b ü yük koşuk y ap ıt.21
X X — D estan (Pope, Lejand),22, m il letlerin hay atın d a derin izler b ırak an olay ların ve b u olayların içinde bulunan büyük k ah ram an ların efsanevi hikâyeleri olan ede b î tiir.23
B — Yabancı Kaynaklarda:
X X I — Epos, das; (D e sta n ): M ısra lar halin d e yazılmış geniş düzyazı. T a n rı lar, kahram anlar, savaş ve çöküşler üzeri ne yazılan b atı destan edebiyatının başlan gıcı ve yükselişi (burada dinî özellikler k en dini gösterir, m s l: H om eros’un îliad a ve Odysee’si), belirli b ir m esafeden yönelttiği görüş açısından kendi gerçeklerine, ö rf ve adetlerine bağlı b ir toplum un dünya gö rüşlerini a n la tır.24
X X II — D estan, önemli şahsiyetlerin büyük kahram anlıklarıyla ilgili, geniş sa h ad a ve büyük tesirde, engin anlatım lı h i kâye tarzında yazılmış uzun m anzum edir.25 X X III — E pic Poetry or Epos : K ah ram anlık şiirine has m akam ından ve u zu n luğundan dolayı ilgi çekici olan, günüm ü ze k a d a r gelen m anzum hikâye tarzını be lirtm ek için genellikle «destan» ve «kah ram anlık şiiri» terim lerini kullanm ak alı şılagelm iştir.26
X X IV — das E p o s : A ynı zam anda m ısra şeklinde olan uzun şiir; uzun, süslü nesir (kahram anlık destanları, şiir halinde ki destanlar).
«U zun m anzum şiir. Aynı vezinli mıs- ralard an oluşan m anzum eser. K elim e h i kâye, m enkıbe, şiir m analarına gelir.27.
X X V — D estan : U zun b ir çabayı ve zam anı gerektiren şiirdir, olağanüstü güzel liği ile karışm ış kahram anlık m aceralarını an latan hikâyedir. H er destanda sonuç ön ceden düşünülm üştür. D aha geniş b ir ifa
deyle, kahram anlıkla ilgili olağanüstü ve şa şırtıcı olayların birb irin i takip etm esidir.(...)
Çoğu zam an ta rih î bir olayın h atıra sını m uhafaza eden, fak at efsane ile değiş tirilm iş olan destan; halkın hayal gücüne h i tap etm eye en elverişli bir edebî şekildir ve bu nedenle edebî tü rlerin en eskisidir.-8
X X V I — D e s ta n : K ıssa ve hikâye’ye den ir.20
X X V II — 1. D estan, rivayet (m enkı be), 2. tarih , anekdot, 3. Festival.30
X X V III — T arih , destan, hikâye, te ma, m asal, rom an, h a b e r.31
II. D ESTA N TARİFLERİNDEKİ ORTAK U N SU R L A R :
1) K ahram anlık unsuru I, III, VI, V II, IX, X I, XV, X V I, X V II, X V III, X IX , XX, X X I, X X II, X X III, X X IV ve XXV. tariflerde kullanılm ıştır.
2) D estanın m anzum bir eser olduğu I, II, III, V, V I, V II, V III, IX , X I, X II, X III, X V I, X V III, X IX , X X III ve XXIV. tariflerde belirtilm iştir.
3) D estanın hikâye veya m anzum h i kâye olduğu I, IV, V , VI, V II, X, X III, X IV , XV, X V I, X X , X X II, X X III, X XIV , X XV, X X V I ve X X V III. târiflerde belirtil m iştir.
4) F erd î veya m illî b ir m aceranın destan haline geldiği I, V II, X I, X III, X IV, X V, XVI, X IX ve X X V . târiflerde belirtilir. 5) D estanın h alk edebiyatı nazım şe killerinden veya edebî b ir tü r olduğu, II, III, VII, V III, IX, X V I, X V III, X IX ve X X. târiflerde belirtilm iştir.
6) O lağanüstülük unsuruna II, III, IX , X V III ve XXV. târiflerde yer verilm iş tir.
7) D in unsuruna I, VI, V II ve XV. târiflerde yer verilir.
8) D estanın m illî b ir özellik arzetm e- si I, V II ve X V II. târiflerde yer alır.
9) D estanın efsone ile olan ilişkisine V, VI, XV, X X ve X X V . târiflerde deği nilir.
10) T anrıların m aceralarından oluştu ğu X I, X V I, X IX ve XXI. târiflerde yer alır.
UI. D ESTA N TARİFLERİNDEKİ FARKLI UNSURLAR :
1) F azîlet hissi sadece I. ve V II. t â riflerde yer alır.
2) D in değiştirm enin destan konusu nu oluşturduğu VI. târifte belirtilm iştir.
3) Dış güçlerle yapılan savaşların ko nu edildiği II. târifte gösterilm iştir.
4) T abiî âfetlerden göç ve kuraklık VI. târifte yer alır.
5) T ab iî âfetlerden yangm ve m ahal lî kavgalar ve isyan unsuru da V II. tâ rifte yer alır.
6) Y ine gülünç hayat sahneleri sadece V II, târifte yer almıştır.
7) D estanın geniş bir sahada vücuda geldiği X X II. târifte belirtilm iştir.
8) D estanın hususi bir m ak am ı veya ezgisi olduğu III, X IV ve X X III. târiflerde belirtilm iştir.
9) D estanın süslü nesir olduğu sade ce X IV . târifte belirtilm iştir.
10) X XV. târifte sonucun önceden dü şünüldüğü belirtilir.
11) Ö zellikle L ügat k itaplarında (IV, X, X III, X IV , XVI, X V III) destana kıssa ve m asal denilmektedir.
12) D estanın kendi kendine doğmuş olm ası V III. târifte belirtilm iştir.
13) V I. târifte de didaktik hikâye ol duğu belirtilm iştir.
IV. D EĞ E R L E N D İR M E :
A — D estan tü rü n ü n zam anla m ânâ sım genişletm esi sonucu D ivân, Â şık ve Çağdaş edebiyatlarda m uhteva ve şekil b a kım ından değişik yeni türlerin ortaya çık m ası :
1 — D ivân edebiyatında : İslâm kü ltü rü etkisinde gelişen D ivân edebiyatında aruz vezni ile ve mesnevi şeklinde yazılan;
a) D in î hikâyelerde (Yusuf ile Zeliha), b) F ik ri ve tasavvufî eserlerde (Risa- letü ’n-Nushiyye),
c) A şk hikâyelerinde (Leylâ ile M ec nûn),
d) N asihat k itaplarında (K abusnâm e Tercüm esi),
e) M anzum V akayânam elerde (Das- tân-ı Tevârih-i M ülûk-i  l-i O smân),
f) M ensur târih k itaplarında (T âcü’t- Tevârih),
g) M anzum m asallarında (D astân-ı A hm et H aram ı),
h) D in büyüklerinin hayat hikâyele rinde (D astân-ı İm âm Ali),
ı) . E pik nitelikteki m ensur eserlerin (Cengiznâme) bölüm başlıklarında destan kelimesi kullanılır.
2 — Â şık E d e b iy a tın d a : Â şıkların söyleyip yazdığı biçim olarak halk şiiri tü r lerinden koşm a’ya benzeyen, ondan dörtlük sayısı, konu, anlatım ve ezgi yönünden ay rılan halk şiiri türü.
Belli b ir olay veya bazıları kalıplaş mış belli konular işlenir. K onu sınırlandırı lam az. H ikm et D izdaroğlu32’na göre (10) çeşit destan v a r d ır :
a) Savaş destanları.
b) T abiî âfetler, deprem , yangın, sal gın ve kıtlık ile ilgili destanlar.
c) E şkiyalarm ya da çevrede ü n sal mış kişilerin m aceralarım anlatan destan lar.
d) G üldürücü destanlar.
e) T oplum u tenkîd, taşlam a niteliğin de destanlar.
f) Bekçi destanları.
g) Ö ğüt (atasözü) destanları. h) Y aş destanları.
ı) H ayvan destanları. i) D eğişik k o nulu destanlar. D estan aynı başlıklar altın d a T ü rk D ili ve E debiyatı A nsiklopedisi33nde de 10 çeşide ayrılm ıştır.
3 — Çağdaş E debiyatta D e s ta n : G ü nüm üz edebiyatında da görülebilen destan, hâlâ b ir tü r olarak bulunm akla b erab er şe kil ve m uhteva bakım ından eski destanlar dan farklıdır. M eselâ; H alû k N ihad Pepeyi :
M illî M ücadele D estanı (1940), Fazıl H üs nü D a ğ la rc a : Ü ç Şehit D estanı (1949) ve ya M. N ecati S ep etçio ğ lu : Y aratılış ve Türeyiş D estanı (1965) g ib i...
B — D estanın M asal ve Efsane ile il gisi, bu tü rle r ile destan arasındaki ben zerlik ve farklılıklar :
a) D estan ile M asal34 :
B en zerlik ler: M asal kahram anı olarak bilinen perilerin yaşayışına benzer b ir h a yat süren destan kahram anları vardır. Oğuz K ağan destanında b u tip kahram anlar gö rülür.
F ark lar :
1) M asa! konularının çeşitli olm ası na karşılık destan konularında k ah ram an lığa fazla yer verilir. U m um iyetle m illetle rin m azisindeki önemli olaylar ve büyük kahram anlar etrafında destanlar teşekkül eder.
2) M asal kahram anlarının hay alî ol m alarına karşılık destan kahram anlarını biz târih sayfalarında bulabiliriz. Oğuz H an gibi.
3) D estanlar daha hacim li olurlar. Pek çok olayın anlatıldığı destanların h a cim leri de uygun olarak geniş yer kaplar.
4) D estanlar m anzum olurlar, m asal lardaki durum ise tam am iyle tersidir. M a sallarda m anzum kısım lar yok denecek k a dar azdır.
5) M asalların benzerlerine başka m il letlerde rastlanıldığı halde destanlarda du ru m farklıdır. D estanlar m illîdir, bir mil lete aittir.
b) D estan ile efsâne35 :
Efsâne ve destandaki hâdiseler gerçek ten cereyan etm iş olarak kabul edilir. D es tanlardaki hâdiseleri târih sayfalarında bul m am ız m üm kündür. A m a b u n u efsâne için her zam an söyleyemeyiz.
E fsâne ile destanın cereyan ettiği za m an farklıdır. Bir hâdisenin destan olabil mesi için eski b ir devirde vuku bulm ası, aradan geçen zam anda m eydana gelm esi ge rekir. Y ani, destanın konusu olan hâdise
ile destanın teşekkülü arasında uzun zam a nın geçmesi gerekir.
Efsâne ile destanın birbirine en yakın oldukları hususiyet cereyan ettiği yerdir. H er iki anlatm ada da günüm üz dünyası kendilerine m ekân o larak seçilm iştir. E fsâ nelerin benzerlerini başka m illetlerde de b u labiliriz. F ak at destanlar m illî oldukları için benzerleri olam az; sadece bir m illete a it tirler.
Esasında destan; D estan — —> H alk H ikâyesi ---> R om an’a geçişin kaynak noktasındadır. D estandan rom ana geçiş h a disesi günüm üzde de m ünakaşa konusudur.
c) S o n u ç :
Ü ç safhada vücııt bulan destanın oluş m asında ilk safha; m illetin m üşterek şuu runda ve hayal gücünde iz bırakm ış birta kım târihi olaylar ve b u olaylar içinde yü celtilm iş kahram anlar bulunm alıdır. İkinci safhada destanı yeni nesillere aktaracak destan şairlerinin olm ası gerekir. Ü çüncü safhada ise, sözlü geleneğin güçlü şairle rinden birilerinin destanı derlem esi ve d ü zenleyip b ir b ü tü n haline getirm esi söz ko nusudur.
M üşterek şuurun eseri olan destanlar ait oldukları m illetin «var olma»36 m üca delesini sergilerken; ortaya koyduğu olay lardan, m illet olm anın, vatan duygusunun, m illî benliği korum anın, m illet hayatının nasıl bütünleşip yükseldiğini anlatm ağa ça lışır. Y alnız b u kadar mı? E lbette değil, m üellifi m illet olan b u eser bize m illeti m izin m üşterek sosyal zevkini, m illî h aya tın zenginliğini, insanlık anlayışını, duygu ve hassasiyet m otiflerini, fazilet ve mezi yetlerini, kahram anlık ru h u n u aksettirir.
«M illî Servet» olarak ele alınm ası ge reken destanlar, b ir m illetin geçmişini tül ler arkasından gün ışığına çıkarırken bir ne vi ilkel târih görevini ifâ eder. M illî ve ter- biyevî yönü ile de istikbâle müteveccihtir.
K aynağı tarihtir. Teşekkülünde tarihî olaylar kadar, psiko-sosyal olaylar da yer alır. Psiko-sosyal yönü ise hâdiseleri yöne ten şahsiyetlerin tahlilî yoluyla, sözkonusu
kahram anların a it oldukları toplum un m ad dî ve m anevî b ü tü n özelliklerini çıkarabi liriz. A talarım ızın yaşam a şart ve şekille rini b u n lara yön veren örf, âdet ve gele nekleri yakalayabiliriz. M eselâ, Dede K o r k u t K itabı bize bu yönde bitm ez tükenm ez bilgiler verir.
T ü rk destanlarındaki kahram anlara dikkat edersek, onlarda şahsî arzu ve istek lerin zorladığı iç bunalım ların olmadığını görürüz. Şahsî tutk u ların sınırlarını aşan destan kahram anları m ensûbu oldukları m illetin varlığım m uhafazaya yönelm;ş u l vî duygularla meşguldür. B unlardan h are ketle «millet yapım ızın ortak ru h î tem ayül lerini»37 bulabiliriz. Bu itibarla destanlar edebiyat tarihim iz kadar İçtim aî tarihim iz için de büyük önem taşır.
D estanı «şartlandıran en m ühim va sıf onun, cem iyetin dahilinde şiddetli ça tışm aların olm adığı ve m ücadelelerin yal nız harice yöneldiği devrin m ahsulü olm a sıdır.»38. A ristokratik bir züm renin edebî nev’idir. E serin kahram anları cemiyet için deki nizam ın şuuruna sahiptir.
1. N . Sâmi BANARLI, Resimli Türk Edb. Tarihi, lstanbul-1971, c. 1, s. 1 2. Epopee : Târihî fakat efsaneleşm;ş kah ramanlık vak’alannı ve bunları yapan ları anlatan; yâni târihî kahramanları ve onların maceralarını terennüm eden manzum hikâyelerdir. Bunlar milletin ortak malıdır.
3. Prof. Pertev Naili BORATAV, 100 Soruda Türk Halk Edebiyatı, İstanbul 1969, s. 37-38
4. Büyük Türkçe Sözlük, Birlik Yayın
ları, Ankara-1982, s. 220
5. Ferit DEVELİOĞLU, Osmanlıca - Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi, Ankara-1982, s, 212. 6. Hikmet DİZDAROĞLU, Halk Şiirin
de Türkler, Ankara-1969, s. 91 7. Prof. Dr. Şükrü ELÇİN, Halk Edc-
biyat na Giriş, Kültür Bakanlığı Y a yınları, Ankara-1981, s. 71.
8. Destana Yakut Türkleri «olongho», Kırgız Türkleri «Comok» derler. Ay- nca destan yerine «sab» ve «irtegi», «esatir» kelimeleri de kullanılır. 9. S. Kemal KARAALİOĞLU, Edebiyat
Terimleri Kılavuzu, İnkılap ve Aka Kitabevleri, İstanbuI-1975, s. 76 10. Ord. Prof. M. Fuad KÖPRÜLÜ, Tüi k
Edebiyatı Tarihi, Ötüken Neşriyat, İs tanbul 1981, s. 41.
11. Meydan-Larousse, Meydan Yayınevi, İstanbul-1970, c. 3, s. 599.
12. Muallim N aci, Lûgat-ı N âci, s. 403, s. 410.
13. Atilla ÖZKIRIMLI, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, Cem Yayınevi, İstan- bul-1982, c. 1, s. 368.
14. M. Zeki PAK ALIN , Osmanlı Tarih Deyimleri Sözlüğü, MEB Yayınları, İstanbul-1971, c. 1, s. 431.
15. Şemseddin Sâıni, Kâmus-i Türkî, İk dam Matbaası, İst.-1317, s. 598 16. Ziy ŞÜ K Û N , Farsça - Türkçe Lügat,
MEB Yay. İst. 1984, s. 2, s. 848-904. 17. Prof. Dr. Faruk K. TİMURTAŞ, Ta
rih İçinde Türk Edebiyatı, Vilâyet Yayınları, İstanbuI-1981, s. 3. 18. Pars TUĞLACI, Okyanus Ansiklo
pedik Sözlük, Cem Yayınevi, İstan- bul-1978, c. 2, s. 560.
19. Türk Ansiklopedisi, MEB Yayınları, Ankara-1966, c. 3, s. 130.
20. Türk D ili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergâh Yayınları, İstanbul-1977, c. ?, s. 263.
21. Türkçe Sözlük, TDK Yayınlan, An- kara-1981, s. 218.
22. Leğende: Tarihten önce veya tarihin başlangıcı sıralarında bir milletin ge çirdiği maceraları, yetiştirdiği kahra m anlan, tabiat, kâinat ve tabiat hâ diseleri hakkında düşündüklerini ve bunlar karşısında aldığı vaziyetleri an latan din ve kahramanlık efsâneleri ve masallandır.
23. Yeni Türk Ansiklopedisi, Ötüken N eş riyat, İstanbuI-1985, c. 2, s. 652. 24. Otto F. Best; Handbuch Literarischcr
Fnchbergriffe Deinitionen und Beispi- efe; Fischer Taschenbuch Verlag. Gıııb. H . Frankfurt am Main; 9-b. 1982, s. 142.
25 Encylopedia Americana, Publisched by Americana Corporation, U S.A. in 1978, c. 10, s. 500.
26. Encylopedia Britannica, c. 8, s. 636- 637.
27. Gerhard Wahrig, Deutsches Wörter- buch, Mosâik crlag 3b. 1980, s. 1135. 28. Grand Larousse EncycIopedique,
Auqe, Gillon, Hollier-Larousse, Mo- rcau et C. Libairie Larousse, Paris - 1961, c. 4, s. 626.
29. Muhammed Padişah, Ferhengi Ana- diraj, Tahran 1336 Hurşidî.
30. Sir James W. Redhouse, Turkish and Eııglish Lexicoıı, Çağrı Yayınları, İs- tanbul-1980, s. 901.
31. F. Steingass, Persian-English Dictio- nary Libraire Du Liban Beyrut-1970, s. 497.
32. Hikmet Dizdaroğlu, Halk Şiirinde Tür ler, Ank. 1969, s. 93-95.
33. Tiirk D ili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergâh Yayınları, İstanbul-1977, c. , s. 267.270.
34. Doç. D r. Saim Sakaoğlu, Gümüşhane M asallan-M etin Toplama ve Tahlil. Ankara-1973, s. 12.
35. Doç. D r. Saim Sakaoğlu, Anadolu - Türk Efsânelerinde Taş Kesilme M o tifi ve Bu Efsânelerin Tip Katalogu, Aııkara-1980, s. 22.
36. Ali Öztürk, Çağlan İçinde Türk D es tanları. 1980, s. 24.
37. P.N . Boratav, Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyeciliğimiz, Ankara-1946, s. 65.