• Sonuç bulunamadı

Bir ödül, iki kitap

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir ödül, iki kitap"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURlYET/2

á (■B'l

Bir Ödül, İki Kitap

MELİH CEVDET ANDAY

Bu yıl Sedat Simavi ödülünü,

“ Folklor ve Edebiyat” adlı ya­

pıtın yazarı Pertev Naili Boratav

ile“ Yalıda Sabah” adlı öykü ki­

tabıyla Haldun Taner paylaştı­ lar. Bu iki ünlü yazarımızın okurlarımızca yakından tanındı­ ğını ve sevildiğini biliyorum. Se­ dat Simavi ödülünü kazanmaları dolayısiyle onlara olan hayran­ lığımı bir kez daha yinelemek fır­ satını bulduğum için sevinçliyim. Bu iki değerli dostumu candan kutlarım.

Haldun Taner, öyküleri ve oyunları ile ülkemizde büyük bir okur kitlesini kendine bağlama­ sı yanında, ününü yabancı ülke­ lerde de kabul ettirdi. New York Herald Tribune, Sait Faik, Türk Dil Kurumu ödüllerini kazandı. Onun başarısı sağlam bir kültür temeline ve özgün bir yeteneğe dayanır; öyle ki, geniş bilgisini, öğretim görevi yanında, sanki yalnızca kişisel biçeminin oluş­ ması için edindiği izlemini bile bırakır. Bu yüzden, bir yazar

için en önemli özelliklerden biri olan kişisel biçem, onda, olgun bir gözlemin hiç zorlamasız kendiliğindenliğini ve okuru an­ latı ile başbaşa bırakma ustalığı­ nı taşır. Haldun Taner’in miza­ hını da bu özellik içinde değer­ lendirmeliyiz; şöyle ki, bu mizah güldürmeğe yönelik değildir, Aristoteles’in komedyayı tanım­ larken söylediği gibi, tümden or­ tanın altındaki kişilere dönük de sayılamaz, demek ille de bir ku­ sura, bir eksikliğe dayanmaz, Taner için güldüren öge, insan doğasının bir parçasıdır, bundan dolayı da küçümsemeği içermez her zaman. Çünkü kişi, toplum­ sal koşullarından soyutlanmış olarak ele alınamaz, eleştirel mi­ zah da bu yüzden kişiyi aşar, da­ hası masumlaşır kişi. Haldun Taner’i okurken ondaki bu acı­ mayı hep duymuşumdur. Onun tiyatromuza getirdiği yenilikler de, öyküleri gibi, kalıcı nitelik­ tedir.

Pertev Naili Boratav’ı, Anka­

ra Dil ve Tarih-Coğrafya Fakül­ tesinde öğretim görevlisi olduğu yıllardan, demek C .H .P. tek parti iktidarının son dönemin­ den beri tanırım. Bizde folkloru bilimsel olarak ilk tanıtan odur. Öyle ki, özgün çalışmaları ile yalnızca bizde değil, bütün dün­ yada tanındı. Bu başarısından ötürü de (Niyazi Berkes ve Be- hice Boran’la birlikte) üniversi­ teden çıkarıldı, gittiği ve yerleş­ tiği Paris’te öğretim üyesi ve araştırıcı olarak sürdürdü çalış­ malarını. Yetiştirdiğimiz en bü­ yük değerlerden biridir.

Folklorik araştırmalar, neden­ se bizde ulusalcılığın gösterisi ya da göstergesi sayılagelmiştir. Ol­ dukça yeni sayılabilecek bu bilim dalını duygusal yaklaşımlardan ilk kurtaran odur. Adam Yayın- evince basılan iki büyük ciltlik

“ Folklor ve Edebiyat” , yazarın

1929 yılından bu yana dergiler­ de ya da kitap olarak çıkmış bü­ tün yazılarını içermektedir. Ya­ bancı dillerde basılmış kimi

ça-OLAYLAR VE GÖRÜŞLER

hşmaları bunun dışında kalıyor. Konuya meraklı okurlarıma bu çok yararlı başvuru yapıtını edinmelerini salık veririm. Şunu belirtmeyi gerekli buluyorum; bu yapıtı okumağa başlayan, sa­ dece folklor denilen bilimin ne olduğunu öğrenmekle kalmaya­ cak, adından da anlaşılacağı üze­ re, onun, edebiyatla ilişkisi ya­ nında, çoğu kez tartışmasız ina­ nılan “ ulusal” niteliği üstüne şa­ şırtıcı ve öğretici görüş ve bilgi­ leri de edinecektir. Şöyle ki, be­ nim de kimi yazılarımda belirt­ mekten geri kalmadığım sanatın ve edebiyatın evrensel olmadan ulusal olamayacağı görüşü, Bo- ratav’ın bütün çalışmalarında göze çarpan bilimsel bir ilkedir. Eskiden bizde “ Halkiyat” diye adlandırılan bu bilim dalındaki verilerin,belli bir yerdeki halkın yaratıları ile sınırlı olmasına kar­ şın, tüm insanlığı kavrayıcı bir ortaklık kapsamında kendini göstermesi, özellikle bizim için üzerinde önemle durulması ve tartışılması gerekli bir konu ol­ maktadır. Folklorik ürünlerin böylesi bir evrensellik niteliği göstermesi, sanat ve edebiyata yaklaşımımızı da elbette etkile­

yecektir. Nitekim Pertev Naili Boratav, kitabının önsözünde şöyle diyor: “ Sanat eseri, bütün

insanları ilgilendirdiği ölçüde millidir; bütün insanlara kendi­ ni duyuramayan ses, bütün bir millete de duyuramaz.”

Çelişik olan durum, doğa bi­ limleri ve matematikle, insan bi­ limleri arasında varsaydığımız sözümona ayrımdan kaynaklan­ maktadır. Gene Boratav’ı dinle­ yelim: “ Cemiyet ilimlerinin

araştırma alanına giren konular hakkında çok defa yanlış hü­ kümler verildiği, en basit ilim görüş ve düşünüşüne aykırı me­ raklara saplanıp kalındığı görü­ lür. Fizik, kozmografya, bota­ nik... konulan üzerinde konu­ şurken, konuların veya bunları araştırma metotlarının millî ve­ ya gayri millî olup olmadığını düşünmek kimsenin aklından geçmediği halde, felsefe, sosyo­ loji, edebiyat konuları üzerinde konuşan ve yazanlar sık sık bu terimleri dillerine dolarlar; çok defa mânası iyi anlaşılmayan bu ‘millî’ kelimesinin, millet ismin­ den Arapça kaideye göre yapıl­ mış ve milletle ilgili şeyler

hak-T ' t -

Ç&HÎLÖ

kında bir sıfat olarak kullanıl­ ması pek tabiidir; fakat çokluk, ondaki bu elle tutulur anlamın yerini, pek kaypak, sınırları be­ lirsiz bir anlam alıyor. Edebiyat eserlerini sadece, böyle asıl an­ lamını kaybetmiş, yahut bunu bulamamış bir ‘millî’ vasıfla kıy­ metlendirmek, her hangi bir gü­ zel sanat kolunda bu türlü mil­ liliği, değer kazandırıcı ve yaşa- tıcı vasıflardan ayrı, onlarla kay- naşamayan bir vasıf gibi gör­ mek, bir eserin değersizliğine hükmetmek istenildi mi, onda bu millîlik vasfının bulunmadı­ ğını söylemekle işi kestirip at­ mak... Her milletin folkloru da, tıpkı edebiyatı ve daha geniş mâ­ nada sanatı gibi, ancak bütün in­ sanlık için müşterek unsurlarıy­ la milletlerarası bir ilmin mevzu­ udur.”

Okur, belki de Boratav’ın di­ lindeki eski sözcükleri yadırga- yacaktır. Yazar da bunu düşün­ müş ve eski yazılarını günümüz diline çevirmenin baskıyı gecik­ tirebileceğini önsözünde belirt­ miştir. Bunun ikinci nedeni ise, her yazının, yazıldığı çağın dam­ gasını taşıdığı gerçeğidir.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

BARIŞ PİRHASAN: Şiir y azm a k İçin insanın bir sebebi yoktur, içten gelen bir duy­ gudur?. Nasıl şiir yazıyorsam öyle

kiyedeki sanat eserleri konusun­ da iki önemli kitap yayınlanmış ve Almanca konuşan Orta Avru­ pa ülkelerinde büyük ilgi gö r­ m üştür. Birinci kitap

Vapur kap­ tanları hakkında gerekli takibatın Türk mahkemelerinde yapılıp yapı- lamıyacağı selâhiyetini incelemek üze­ re Lâhi Adalet Divanına baş

Arkadaşları, eski Köy Enstitüsü yönetici ve öğretmenleri, eski öğrenciler...Orada, he­ men yanıbaşında iki Köy Enstitülü ile tanıştık: Dursun Kut ve Fakir

Selim İnan (Mersin Üniversitesi) ve arkadaşları tarafından bulunan tarih öncesinin deniz ineği Metaxytherium medium fosili, ülkemizdeki deniz inekleri ailesine (Sirenia) ait

Birlikte konser verdiği uluslararası sanatçılar ve topluluklar arasında Pierre Fournier, Frederick Riddle, Istvan Kertesz ve Londra Senfoni Okestrası, Zubin Mehta

Dolmabahçe Sarayı’ nda Sul­ tan Aziz ve Sultan Abdülha- m it’in de dostluklarını kazanan Kavuklu Hamdi de, birçok sa­ natçı gibi son günlerini büyük

1930 da yurda dö­ nen Erkin, Ankaradaki Musiki Muallim Mektebine öğretmen olarak atanmıştır.. Geçen yıl emekliye ayrılan Erkin,«Dev­ let sanatçısı»