• Sonuç bulunamadı

Galen ve Deneysel Tıp

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Galen ve Deneysel Tıp"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GALEN VE DENEYSEL TIP

İLTER UZEL*

B atılıların “Galen”, “ Galene”, “Galien”, İslâm hekim lerinin “C alinus” olarak tanıdıkları Bergam alı, Cassius Claudii Galenos’u n şöhreti yazmış ol­ duğu 2,5 m ilyonu aşkın kelimeyle oluşan anıtsal tıp kitap ların a dayanır. Bu kitaplar, C.G. Kühn tarafın d an 1821-1833 yılları arasında 22 ciltte top ­ lanm ış Eski Yunanca-Lâtince çevirisiyle b irlikte yayım lanm ıştır.1 B unlar yazdıklarının üçte ikisidir, gerisi kaybolm uştur.2 Galen’le ilgili diğer b ir gerçek de b ugün artık hiç okunm am asıdır. B unun çeşitli n e d en leri var­ dır. Bir tanesi, çok az eserin in Eski Yunanca’dan A rapça ve Lâtince dışın­ da b ir başka dile çevrilm em iş olm asıdır. Yapılan çok az İngilizce veya Fransızca çevirinin üslûb u nu n sıkıcı olması da, on u n dehasının kıvılcım­ ların ı bu kargaşa o rtam ın d a kaybolmaya gö tü rm ü ştür.3 Galen’in g u ru rlu b ir üslûpla yazması da onu az okunm aya yöneltm iştir. Ama o, g u ru ru n d a haklı idi çünkü tıbbı tam 15 asır ko ntro lü altına alm ıştır, ta ki Rönesans eleştirilerin in on u n tıbbini olum suz yönde etkileyip b ir daha to p arlan ­ m asına im kân verm em esine kadar.

Gerçeği söylemek gerekirse Galen bu gün pek önem senm em ektedir de... Bilim de şüpheci olm am ası, b ir “grafom an” oluşu (yani çok aşırı yaz­ ması) ona pahalıya mal olm uştur. A natom ide yaptığı hatalar da saymakla tükenm ez.4 H attâ, Galen’in yazıları özetlense bu kitap incilerle dolar taşar.5

* Prof. Dr., Ç ukurova Ü niversitesi Diş H ekim liği Fakültesi Ö ğretim Üyesi.

1 G alen, Claudii Galeni-Opera Omnia, C.G. K ühn, Ed., Lipsiae, Off. Libr. G. C noblichii, (22 vols.).

2 Walsh J., “ G alen’s W ritings a n d Influences In sp irin g them ”, Ann. Med. Hist., Part: I,

6: 1-30, 1934, s. 1.

3 G alen’in İngilizce çev irilerin in listesi 1954’te Sarton tarafın d an verilm iştir. Bkz., Sar­ ton, G. , Galen o f Pergamon, Lawrence, Kansas, Univ, Kansas Press, 1954, s. 101-107; ayrıca ese rle rin d e n b ir b ölüm ü de C harles D arem berg tarafın d an Fransızcaya çevirilm iştir

(Daremberg, Ch., Oeuvres Anatomiques, Physiologiques et M edimle, s de Galen, vol: 1-11. Raillcre Fils, Paris 1854).

4 Siegel, R.E., Galen’s System of Physiology and Medicine, Karger, Basel and New York 1968,

s. 29.

5 Galen anatom isinin yanlışları, A ndreas Vesalius’un Paris Tıp Fakültesi öğrencisi iken hocası Sylvius’un dikkatini çekmiş, fakat koyu b ir G alen taraftarı olan Sylvius, yanlışın, Ga- len’den b eri insan v ü cudunun değişm esinden kaynaklandığını savunm uştu.

(2)

Cassius C laudii Galenos M.S. 130 yılında Bergam a’da doğdu. Babası Nikon ona iyi b ir eğitim ve m addi olanak sağlayan akıllı ve zengin b ir m i­ m ardı, annesi ise özellikle sert karakteri ile onu etkilem iştir.6

Bergama, Galen doğm adan üç asır önce R om alıların eline geçmişti. Kutsal b ir şifa yeri olan A sklepion’u ve İskenderiye’ye koşut k ütü phanesi ile güzel, zengin ve intellektüel b ir k ent olan Bergama’da Charta Pergamena d e n ile n p erşö m en b u lu n m u ştu . Zengin B ergam a k ü tü p h a n e sin in gelişm esine bu bulu şun katkısı olm uştur. N itekim Plinus bu ko nuda şöyle yazm aktadır:

“Mısır Kralı Ptolem eus ile Bergam a Kralı Eum enes arasındaki rekabet esnasında Ptolem eus p a p irü s ih racını yasaklayınca Bergam a’da p a rşö m en icat ed ild i ve bu işlem le insan ölüm süzlüğünün dayanağı elde edilm iş oldu...” 7

Küçük Galen’e babası, b ir ken ara çekilip deneyleriyle uğraşm ası için b ir çiftlik satın aldı. B urada Louis Pasteur (1822-1895)’ün Etudes sur le Vin-

Şarap Hakkında incelemeler'in d en çok önce şarabın ocak ateşiyle yıllan-

dırılm ası üzerine çalıştı. O naltı yaşında hekim olmaya k arar verdi. Bergam a’da Satyrus’d an anatom i öğrenm eye başladı. Bu dönem de u teru s’un anatom isi h ak k ın da b ir eser yazdı ve b ir ebeye ith a f etti.

Yirmi yaşında babasını kaybetti. Ö nce İzm ir’e g iderek anatom ist Pelops’dan ders aldı. B urada Göğüs ve Akciğerin Hareketi Üzerine eserini yaz­ dı. Daha sonra K o rin t’e giderek Pelops’un hocası ve Q u in tu s’un öğrencisi N um isianus’dan ders aldı. Ve nihayet İskenderiye’ye gid erek orada Eski M ısır Tıbbının b ü tü n inceliklerin i öğrendi.

M.S. 157’de Bergam a’ya d ö n d ü ğ ü n d e artık deneyim li b ir hekim , ye­ tenekli b ir araştırıcı ve bilgili b ir anatom ist8 idi. Yirm i yıla yakın b ir süre tıp öğrenm işti. Bu denli güçlü eğitim bugün bile biraz çok sayılabilir. Fa­ kat Galen o zam an da bu eğitim ile kesinlikle idi. Buna kanıt olarak 17 yaşında ölen b ir hekim e ait m ezar kitabesini veya Roma’da 6 aylık tıbbî kurslar (?) veren Thesalus ad ın d a b irin in m ezar taşını gösterebiliriz.9

6 Bkz., K ühn, V. s. 41. B urada, G alen’den an n esin in kızdığı zam an hizm etçilerini ısırdı­ ğını öğreniyoruz.

7 Bkz., Pliny the Elder, Natural History, Çev: R ackham , H., Jones, W.M.S., Eichholz, D.E. Loeb Classical L.6., H arv ard Univ. Press, L ondan (1956-1966), vol: IV, 13-70 LB, s. 141.

* Bkz., K ühn, XIV, s. 17.

9 Gourevitch, D., Some features o f A ncient D octor’s Personality as D epicted in Epitaphs,

Nordisk Medicinhistorisk, A rsbok 1970, s. 1-12. GALEN’İN HAYATI:

(3)

GALEN VE DENEYSEL TIP 437

M.S. 161’de Stoa’cı İm p a rato r M arcus Aurelius (161-180)’u n tahta çık­ tığı yıl Roma’ya gitti. Kısa sürede b aşarılar kazandı, konsül ve B oethus’un teşvikiyle Anatomik Yöntem ve insan Vücudunun Bölümlerinin Çalışması eser­ lerini yazdı. Saray hekim liğine kadar yükseldi fakat daim a m ağrur bir Ana­ dolulu olarak yaşadı, hattâ bazıları Lâtinceyi öğrenm eyi hiçbir zaman ken­ disine d e rt ed in m ed iğin i söylerler.10

Galen eserler yazdı, halka açık dem onstrasyonlar, tartışm alı deneysel uygulam alar yaptı. H ayatının sonuna doğru Bergama’ya d ön düğünde 500 ya da 600 kad ar kitabın yazarı idi. O rad a da bir-iki eser daha yazdı ve M.S. 200’de Bergam a’da öldü.

Galen’in m uhtem elen kız veya erkek kardeşi yoktu; söylentiye göre h içbir zam an evlenm edi, varis bırakm adı, b ir halefi b ir öğrencisi de yok­ tu .11 O nu n tek sevdiği H ippokrates idi. Gerçi Corpus Hippocraticum yazıla­ lı beşyüz yıl olm uştu, fakat neredeyse u nu tu lm uştu. Galen onu yeniden can land ırdı ve bu kitabı tıbbın tem el kitabı olarak kabul ettirdi. Corpus'u d aha değerli kılacak yazılar yazdı, h attâ H ip p o k ratik k itaplar hakkındaki yorum ları bazen o rijin alin d en d aha uzun o ld u .12

Galen’in tıbbî tem elde H ippokratik olmasına karşın bilimsel görüş açı­ sından, b ir İskenderiye Ekolü m ensubu olarak (bazı h ataların a rağm en) o n dan daha ötede b ir yerdedir. Bu ü stü n lü k Galen’in özellikle tem el tıpta deney ve disseksiyon yapmasıyla daha da belirginleşir. B ilindiği gibi Hip- p o k rat hastalıkları “N atüralist” gözle incelem iş, vis medicaetrix naturae kuralını koyarak doğanın iyileştirici gücünü savunm uştu. Oysa Galen, “N ature” (Bünye) ü bilimsel gözle incelemiştir. Organların Kullanımı eserin­ de hiç bilinm eyen deneylere yer vermiş; canlı a rte rle rin i açmış; içlerinin hava ile değil, kanla dolu olduğunu yazmıştı. Böyle b ir gözlemi yazmak, h erkesin aksine inand ığı b ir dönem de pek de kolay değildi. İd ra rın böb­ reklerden geldiğini gösterm ek için hayvanların ü reterlerini bağlamış; çor­ da spinalis’e değişik seviyelerde baskı uygulayarak m eydana gelen parilizi tip lerin i an latm ıştı.13

10 Sarton, G alen’in Lâtince bildiğini fakat b u n u n “ M ısır’da görev yapan, A vrupalı bir subayın A rapçası gibi olabileceğini” söyler (bkz., Sarton, a.gje., s. 81).

11 B unun tek istisnası, Galen’in bazı eserlerini yakın dosd arın a ith a f etm esidir (bkz., Sar­ ton, a.g£., s. 79).

12 Bkz., Philips, E.D. Greek Medicine, T ham es an d H udson, L ondon 1973, s. 172. 13 Galen’in sinir sistemiyle ilgili deneyleri D alton tarafından yayınlanmıştır. Bkz., Dalton, J.C., Galen and Paracelsus, A ppleton, New York 1873; u retra’n ın bağlanm asıyla ilgili deneyleri için bkz., Brock, A.J., “ G alen”, On Naturel Faculties, Loeb Classical Lib., H arvad Univ. Press, Cam bridge, Mass., 1963.

(4)

Bu göz kam aştırıcı deneyler henüz başlam ış ve parlak sonuçları alın­ maya başlam ıştı ki, Galen teori için herşeyden vazgeçti; böylece b ir bilim adam ı olarak kendi m ezarını kendisi kazdı. A natom i on u n yöntem li çalışmalarıyla henüz açığa çıkmaya başlamıştı, fakat artık ona göre anatom i

mutlak hâkim olan “Yaratan” ın akla uygun b ir kanıtı olmalıydı. Bu bakış

açısı ile Galen, h e r org an ın hem görevlerinin, hem de hastalıklarının olduğu m ükem m el b ir sistem m eydana g etirm ek için disseksiyondan felsefeye kaydı. Zaten iyi bir hekimin filozof olması gerekir diyordu.14 Bu in ­ ancı öylesine d erin d i ki sin irle rin çalışm asından d inî b ir deney gibi bahsediyordu. Aşağıda De Usu Partum-Vücudun Faydalı Organları adlı kitabın­ d an alınm ış pasaj o n u n bu düşüncesinin m ükem m el b ir p o rtresidir:

“Eğer Eleusis’e, Sem adirek Efsaneleri’ne veya diğer kutsal ayin­ lere yeni başlatıldıysanız veya bütünüyle k âhinlerin söz ve dav­ ran ışların ı özümsediyseniz, şim di sizin d aha fazla dikkat etm enizi istiyorum . Bu efsanenin öncekilerden hiç de aşağıda kalm adığını; T anrıların gücü, ihtiyatlılığı ve ak ıllarından ile­ rilik gösterebilm ede yetersiz kalm adığını varsaymanızı isterim. Şu anda yaşadığım bu efsaneyi keşfedenin ben olduğum u far- ketm enizi bilhassa isterim . Buna göre, daha önce hiç yapm a­ dıysanız aklınızı kutsal şeylere konsantre edin, söylenecek şey­ lerin değerin i anlam ak için kendinizi iyi b ir dinleyici yapın ve doğanın en m ükem m el efsanesini anlatan sözlerim i dikkat­ lice dinleyin.” 15

Galen’e yüzyıllar boyunca M üslüm anlar, H ristiyan ve Museviler tara­ fın d an tapınılacak kadar bağlanılm asınm n e d e n i—h e rh a ld e —bu konuş­ ma tarzı olm uştur.

14 G alenos’un tıp-felsefe ilişkileri Türker-Küyel tarafın d an incelenm iştir. (Bkz., Tîirker- Küyel, M.), “ Bilim in Felsefeye D ayandığı G ö rüşünün B ir T im sali O larak G alenos”, Erdem, 4/1 (1988) 501- 524).

Bu güzel etütte G alenos’u n Erdemli Bir Hekimin Filozof Olması Gerekir kitabı, H uneyn bin İshak’dan A rapça aslı ve Türkçe çevirisi birlikte verilm iştir.

G alen’in deneysel tıpla ilgili çok önem li b ir başka eserin in tek nüshası Süleym aniye K ütüphanesinde bulunm aktadır. Grekçe ve Lâtince m etin leri kaybolan bu kitabın A rapça nüshası gene H uneyn bin İshak tarafından Eski Yunanca’dan Süryanice’ye çevirilmiş; Hubayş tarafın d an da Süryanice’den A rapça’ya çevirilm iştir (bkz., Süleymaniye, Ayasofya Kit. No: 3725, s. 135b-182b; ayrıca Walzer, R. Galen, On Medical Experience, O xford Univ. Press, Lon- don 1944).

15 Bkz., G alen, On the Usefulness o f the Parts o f the Body (De Usu Partium), M .T. May çev., Cor- nell Univ. Press., Ithaca NY., 1968, vol. I, s. 367.

(5)

GALEN VE DENEYSEL TIP 439

Galen’in b irin cil ilgi alanı cerrah î değil, tem el tıp bilim leri ve dahilî tıp idi. Aslında cerrahiyle ilgili b ir kitap da yazmamıştır. Fakat, üç yıl b ir c errah olarak çalıştığı Bergam a arena’sındaki gladyatör yaralanm alarıyla ilgili deneyim lerinin ilginç o lan ların ı n o tlar h alinde bırakm ıştır.16

GALEN’İN DENEYSEL TIP ÇALIŞMALARI:

Galen’in tevazu gösterdiği b ir özelliği deneysel tıp çalışm alarını hiç­ b ir zam an karınca, sivrisinek, bit ve diğer küçük hayvanlarla yapm am ış olm asıdır.17 Disseksiyon yaptığı hayvanların listesi çoğu üzerin de çalışıl­ ması zor olan m aym unlar, atlar, köpekler, kurtlar, ayılar, yılanlar, arslan- lar, koyunlar, develer, inekler, vaşaklar, geyikler, sansarlar, fareler, değişik tü rdek i kuş ve balıklar ile filler olm uştur.18 K em ikleri kalmış kadavralar dışında insan vücudunda disseksiyon yapm am ıştır.19 Elinde h er zaman çok sayıda m aym un kem iği b u lun d u ru y o rd u . Yazdığına göre b u n ları elde et­ m enin en iyi yolu, m aym unları nem li toprağa göm m ektir.20 H erh alde Ga­ len’in laboratuvarı iskeletler ve iyi seçilmiş disseksiyon örnekleriyle dekore edilm işti.

Galen insan vücudu n un fonksiyonlarını büyük b ir tutkuyla inceledi ve b u n ları anlatm ak için hayvanları disseke etm e yolunu seçti. Disseksi­ yon için en çok tercih ettiği hayvan, Kuzey Afrika ve C ebelitarık’ta yaşa­ yan “Macaca Sylvanus” 1ar idi. Avrupa’da yaşayan tek kısa kuyruklu tü r olan bu m aym un, halen C ebelitarık yöresinde yaşamaktadır. Fakat canlı dissek­ siyon (viviseksiyon) için dom uz ve keçileri öneriyor ve “canlı maymunları

rahat bırakın” diyordu.21

Galen’in sin irler ve çorda spinalis ile ilgili çalışm aları şöyledir:

“Eğer çorda spinalis’i birinci torasik vertebranın arkasından açarsak bu maymunun eline zarar verir: ikinci torasik vertebradan bir yarık açarsak bu kolu eli zedelemez aksiller boşluğun dışındaki bir yer ve üst parmak hassas hale gelir...”22

16 Bkz., K ühn, Walsh, J., a.g£., s. 35. 17 Bkz., K ühn, a.g£., II, s. 537. 18 Bkz., Walsh, a.g£., s. 54.

19 Roma’da insan kadavrasında otopsi yapılıp yapılm adığı bilinm iyor. H ekim ler insan vücudunu disseke etm eye ihtiyaç duym am ışlardır. K anunî b ir yasak olm am asına rağm en gelenekler b u n a elverm iyordu (bkz., Pazzini, A., “A ncora sulla possibilita o m eno di autop- side um ane in Roma antica”, Riv. di Storia della Med., 15, s. 131-150, 1971).

20 Bkz., G alen, On Anatomical Procedures, The Later Books, W.L.H. Duck W orth, çev., Cam- b ridge Univ. Press, C am bridge 1962, s. 182.

21 Bkz., G alen, a.g£., s. 182. 22 Bkz., G alen, a.g£., s. 24.

(6)

Yaptığı cü retk âr b ir deneyle optik sin irin fonksiyonunu bulm uştur:

“Frontal kemiği çıkardığınızda, göze giden iki sinirle karşılaşırsınız. Bunlardan büyük olanı bölerseniz hayvanın görme duyusu zedelene­ cektir. Artık hayvan göremez. Bu sonucu hayvanın gözünün önünden birşey geçtiğinde göz kırpmamasından anlarsınız.’*13

Galen sesleri de kullanm ıştı:

“Beyinde çalışmak için ya bir domuz, ya da bir keçi bulmalısınız. Önceleri maymun viviseksiyonundaki gibi hayvanın kaba davranışlarına tahammül ediyorsunuz. Bir başka sebep de maymunlar­ da görülmeyen disseksiyon altındaki hayvanlarda çok yüksek ses çıkmasıdır.”24

K esiler çok hızlı, m erham etsiz ve acımasız yapılm alıdır. Bu m erh a­ metsiz yaklaşımı Galen’e önem li b ir keşfin yapılm asını sağlamıştır: Bir do­ m uza viviseksiyon yapıyordu. Boyun bölgesindeki sinirleri, solunum a etkisini belirlem ek için, teker teker kesiyor, dom uz üm itsizce sesler çıka­ rıp çırpınıyordu. Galen, günüm üzde “rek ü rren t” veya “inferior laringeal” sin ir olarak bilinen iki sin ird en b irin i kesti ve hayvanın ses çıkarm ası b ir­ den durd u. Deneyi köpek, keçi ve diğer hayvanlarda tekrarladı, sonuç hep aynı idi: R ekürrent laringeal sin ir ses siniri id i.25 Bu, deneysel tıpta devrim

yaratan bir olaydı, kanıtladığı başka birşey de beynin yönetici durumda olması idi.

Böylece A risto’n u n eski teorisine göre m ental özelliklerin kalpte b u lu n ­ ması düşüncesi artık tam am en bitm işti.26

A rtık Galen’in bıçağı, kalem inden d aha fazla çalışıyordu. Bir gladya­ tör hekim i olarak yüzlerce vahşi hayvanın öld ü rü ld ü ğ ü aren a ile bağlan­ tıların ı bildiğim iz için ses sin iri dem ontrasyonunun arslanlarda bile yapıldığını okum ak bize şaşırtıcı gelm em elidir.27 O, aren ad a hekim lik ya­ park en arslanda da bu sinir bölgesini görm e şansını elde edebilm işti. Da­ ha sonra teorisini insanda da kanıtladı.

B unlardan b ir örnek, başka b ir c errah tarafın dan g u a tr’ı genişçe çı­ karılan b ir çocuktur. (Tesadüfen öğrendiğim ize göre bu operasyon ilk de­ fa Celsus tarafınd an yapılm ıştı ve ru tin olarak uygulanm aktaydı).

23 Bkz., Galen, a.g£., s. 29.

24 Bkz., G alen, a.g£., s. 15.

25 Bkz., YValsh a.g£., s. 52.

26 Bkz., D arem berg, Ch., a.g£., s. I, 498. 27 Bkz., Galen, a.g£., s. 207.

(7)

GALEN VE DENEYSEL TIP 441

O perasyon başarılı idi, fakat çocuk dilsiz kalm ıştı, yani iki re k ü rre n t la- ringeal sin ir de kesilm işti.28

Galen b u rad a b ir adım d aha ileri giderek laringeal sin irin nasıl gö­ rev yaptığını anlam aya çalıştı. Bu sinir, vücudun diğer bölüm leri gibi “en iyi yerde” bulunuy o rdu , larinksi hedefleyerek aşağıya göğse d oğru inip, “geniş” a rte rin etrafın d a kıvrılarak tek ra r larinksi geri dönüyordu. Gü­ nüm üzde bu yapının açıklanm ası çok kolaydır. O rg an ların böyle yerleşi­ mi, em bryolojik gelişim e bağlı b ir d u rum d ur. Ama, gerçeği söylemek gerekirse, Galen’in fizyolojisi çok basitti, m eselâ kasın kontraksiyonunu kabul etm iyordu. Fakat ortaya çıkan problem leri çözmeye çalışıyor, rast­ lantıya yer verm iyordu. Böylece, ses kısılması olayında laringeal sinirle­ rin sonlandığı yerde vertikal yönde uzanan kasları sorum lu tuttu. Ses olayı, ten d o n la rın vertikal yönde çekm esine bağlı idi. Çekm e ile, ses siniri de aynı yönde berab er uzam alı idi. Böylece ses siniri önce göğse doğru uza­ n ıp geniş-güçlü a rte ri b ir m akara gibi kullanacak ve sonra da vertikal ola­ rak yukarı dönecekti. Galen, geliştirdiği bu m akara teorisine p ratik örnek verm ek için bu yapıyı m anivelâ ile çalışan, vertikal ip leri ve m akaraları olan ve tıp ta tibia-fem ur k ırık la rın ın redüksiyonu için kullanılan glosso- comion (AÜLCOKOMEION) larla kıyaslamak istemiştir. Gerçekten de, ana­ tomik yapı ve glossocomion yan yana konulduğunda şaşılacak bir benzerlik görülür. Bu deneyleriyle tem elde yanlış olan bu yorum una rağm en Ga­ len, deneysel tıp ta n ih aî am acına varm ıştır. Bu da, organ işlevinin açıklanm ası = fizyoloji olarak özetlenebilir, ya da kendi sözleri ile İNSAN­ OĞLUNU YARATAN KUTSAL VARLIĞIN KUTSAL DESTANI sözleri ile...

SONUÇ:

Galen yaptığı anatom ik ve fizlojik deneylerle, b u n ların sonucu yaptı­ ğı buluşlarla deneysel tıbbın tem elini atan araştırıcıların başında yer al­ m ıştır.

A natom i bilgisi olmayan b ir hekim i plânı olmayan m im ara benzet­ m işti. Gerçi onun anatom isi m aym un ve dom uzlar üzerinde yapılan çalış­ m alara dayanıyordu fakat buluşlarını tered dü t etm eden insan anatom isine nakletm iştir. Yanlışları Rönesans’a kadar devam etm işti fakat gene de b ir çok keşfi kalıcı olm uştur. Meselâ kafa çiftleriyle ilgili olarak 4 kafa çifti (Trochlear sinir) hariç 11 çifti oldukça -doğru tanım lam ış; kem ik ve kas

28 Bkz., K ühn, VIII, s. 55. G uatr o p erasyonlarında re k ü rre n t laringeal sin irin kesilm esi az g örülen b ir kom plikasyondur.

(8)

(osteoloji-miyoloji) sistem inde ise daha çok başarılı olm uştu. D am ar siste­ m inde de oldukça başarılı idi ki b u n a bağlı olarak b ir kan dolaşım sistemi açıklam ıştı. Bu sistem O rtaçağda İbn Sînâ tarafından Kanun’a aynen alın ­ mıştır.

Öte yandan Galen, deneysel tıp çalışm alarını başarıyla kliniğe uygu­ lam ıştı.

“Eudamus, bir elinin dördüncü-beşinci parmaklarında olan ve başka hekimlerin lokal tedaviyle iyileştiremediği bir parestezi (uyuşukluk)’dan şikâyet ediyordu. Galen hastanın yakın bir zamanda arabadan düşe­ rek ensesini keskin bir taşa çarptığını tespit etmişti. Fizyoloji bilgisine dayanarak arızanın branchial pleksus’da olduğunu dikkate almış, bu bölgeye irritabiliteyi giderici pomatlar uygulayarak başarılı sonuç al­ mıştı. Bu vakayı çok gururlu bir surette anlatmıştı.”

Kısacası Paracelsus’un Basel’de İbn Sînâ’n ın Kanun’u ile b erab er Ga- len’in ciltlerini yakm asına ve A ndreas Vesalius’un insan vücudunu in ­ celerken on u n h ataların ı görm esine ve A m breise Pare’nin yaraları kay­ n ar yağ yerine basit pansum anla iyileştirm esine kadar onbeş asır hekim in reh b e ri Galen olmuş ve İbn Sînâ ve H ip p o k rat ile b erab er b ir üçlü olarak gö rüntülenm iştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sokak cephesinde kabul kısmı ile servis toplanmış ve arka cephe üze- rine yatak odaları konulmuştur.. Binanın ortasında büyük bir aydınlık

Çünkü aksi tesir- lerin bu tarzda hesabında döşemenin kenarlarının istinadlandırma tarzları (Dört kenarın serbest veya mütedahil, iki kenarın serbest, diğer ikisinin

oda ile yeniden ilâve edilen büyük oturma salonundan iba- Mimar manzaraya hâkim olan cihetlere yaptığı geniş balkonlar ve çatıya verdiği az ve tatlı meyille binaya cam

Son zamanlara kadar yapılan ve hiçbir karakteri olmıyan binalar yerine; yeni evlerimize, esasen eskiden pek bariz bir surette mevcut olan mimarî karakterimizi vermek için yapı- lan

Zemin katında plânından anlaşılacağı veçhile kabul dai- resi ve servis kısmı vardır, üst kat doğrudan doğruya yatak odalarını ve banyoyu ihtiva edip ailenin hususî

Burada dört tane yatak odası, bir banyo, ayrıca hizmetçiler için servis merdiveni vardır.. Binanın etrafı kâmilen

Büyükadada Dadilar çamlığında denize hâkim bir sırt üzerinde bu sene ikmal edilen bu köşk, etrafındaki tabiat parçasına iyi ve iddiasız bir sadelikle imtizaç ettirilerek

The case was found worth presenting to remind clinicians the vein of Galen malformation in the differential diagnosis of severe congestive heart failure and persistent,