• Sonuç bulunamadı

Kıvâmu’s-Sünne et-Teymî ve Hadis İlmindeki Yeri (ö. 535/1141) / Kıvâmu's-Sunnah et-Teymî and His Place in the Science of Hadith (ö. 535/1141)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kıvâmu’s-Sünne et-Teymî ve Hadis İlmindeki Yeri (ö. 535/1141) / Kıvâmu's-Sunnah et-Teymî and His Place in the Science of Hadith (ö. 535/1141)"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Muhammed AKDOĞAN Journal of Islamic Research 2017;28(2):185-99

ARAŞTIRMA VE İNCELEME RESEARCH

sfahan, Müslümanlar tarafından fethedilen ilk beldeler arasında yer almaktadır. Bu şehrin yetiştirmiş olduğu hadis, kelam, fıkıh, tasavvuf gibi alanların âlimleri hakkında Türkiye’de çok az sayıda ilmi çalışma

İ

Kıvâmu’s-Sünne et-Teymî ve

Hadis İlmindeki Yeri (ö. 535/1141)

Kıvâmu's-Sunnah et-Teymî and

His Place in the Science of Hadith (ö. 535/1141)

Muhammed AKDOĞANa

aDevlet Arşivleri Genel Müdürlüğü

Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, İstanbul

Geliş Tarihi/Received: 27.04.2017 Kabul Tarihi/Accepted: 07.08.2017 Yazışma Adresi/Correspondence: Muhammed AKDOĞAN Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, İstanbul,

TÜRKİYE/TURKEY el-hadimi@hotmail.com

Copyright © 2017 by İslâmî Araştırmalar

ÖZ Kıvâmu’s-Sünne Teymî, İsfahan’ın hadis, fıkıh, tefsir, Arap dili ve edebiyatında yetiştir-miş olduğu ender şahsiyetlerden birisidir. Dönemin meşhur hocalarından eğitim almış oldu-ğu gibi, Ebû Tâhir es-Silefî (ö. 576/1180) ve Ebû Mûsâ el-Medînî (ö. 581/1185) gibi önemli ilim adamlarının yetişmesine katkıda bulunmuştur. İsfahan dışında Mekke, Reyy, Bağdâd, Medâin, Kazvîn ve Nîsâbûr gibi İslam beldelerine gitmiş ve bu ilim merkezlerinde önemli bir ilmî birikim elde etmiştir. Bu birikimleriyle hadis, tefsir, fıkıh, Arap dili ve edebiyatında kendisinden söz ettirmiş ve önemli pek çok eserler yazmıştır. Bu kitaplar arasında özellikle el-Hicce fî Beyâni’l-Mahacce ve Şerhi Akîdeti Ehli’s-Sünne’nin ayrı bir yeri vardır. Eser, yaşadığı dönemde yaygınlaşan bid’at ve bid’atçılara karşı ayet, hadis, sahabe, tabiûn ve tebeu’t-tâbiîn’e ait sözlerle selefin akidesini savunmuş önemli bir çalışmadır. Hadis ilminde ise sönmeye yüz tutmuş olan imla geleneğini diriltmiş ve 3000’den fazla imla meclisi oluş-turmuştur.

Anahtar Kelimeler: Kıvâmu’s-sünne et-teymî, isfahan, hadisçilik

ABSTRACT Teymî is one of the rare personalities that Isfahan raised. He has contributed to the education of important scholars such as Abu Tahir al-Silefi and Abu Musa al-Madini, as well as having received training from prominent figures. Apart from Isfahan, he went to the Islamic lands such as Mecca, Reyy, Baghdad, Medain, Kazvin and Nisabur, and he achieved an important accu-mulation in these occasions. He is a scholar who has made himself known in the hadith, commen-tary, fiqh, Arabic language and literature with this accumulation. He wrote important works in the mentioned areas. Among these books, especially al-Hicce fî Beyâni'l-Mahacce and Şehri Akîdeti Ahli's-Sunne have a separate place. The book is an important work that defended the be-lief of selef with verses, hadiths, the words of sahabe, al-tabiin and atba al-tabiin against the inno-vation (bid’at) and innovators that became widespread in his lifetime. In the hadith, he recon-structed writing tradition, which had been on verge of extinction, and more than 3,000 writing counsil have carried out.

(2)

yapılmıştır. Üzerinde en çok tez yapılmış veya yapılmaya devam eden kişi müfessir, dil âlimi ve ah-lak felsefecisi Rağıb el-İsfahani (ö. 5/11. yüzyılın ilk çeyreği)’dir.1 Tespit edilebildiğine göre Rağıb

el-İsfahanî dışında üzerinde araştırma yapılan ve yapılmaya devam eden diğer kişiler Ebû Nuaym el-İsfahanî (ö. 430/1039), Ebû Tâhir es-Silefî (ö. 576/1180) ve Ebu’s-Senâ el-İsfâhânî (ö. 749/1348),’dir.2 Tez çalışmalarının yanısıra İsfahanlı âlimler hakkında yazılan makale sayıları göz

önüne alınıp karşılaştırıldığında kişi başına düşen makele miktarının da az olduğunu söylemek mümkündür. Araştırma neticesinde hakkında en çok makale yazılan kişi yine Râğıb el-İsfahanî’dir. Bu âlimimiz yanında hakkında araştırma yapılan diğer alimler Ebû Müslim el-İsfahanî (ö. 322/934), Ebu’l-Ferec el-İsfahanî (ö. 356/967), Hamza el-İsfahanî (ö. 360/971), Ebû Mansûr el-isfahanî (ö. 418/1027), Ebû Nuaym el-İsfahanî (ö. 430/1039) ve Ebu’s-Senâ el-İsfahanî (ö. 749/1348)’dir. Ebu’ş-Şeyh el-İsfahanî (ö. 369/979), İbnu’l-Mukrî (ö. 381/991), Ebû Abdullah İbn Mende (ö. 395/1005), İbn Merdûye (ö. 410/1019), İbn Mencûye (ö. 428/1037), Ebu’l-Kâsım İbn Mende (ö. 470/1077), Ebû Zekeriyâ İbn Mende (ö. 512/1118) gibi İsfahan’ın ilmî tarihinde önemli bir yer tutan kişilerin her-hangi bir çalışmaya konu edilmemesi önemli bir eksklik olarak değerlendirilebilir. Dolayısıyla Müs-lümanlar’ın ilk fetihleri arasında yer alan İsfahan gibi meşhur bir ilim ve medeniyet şehrinin yetiş-tirmiş olduğu alimler hakkında daha fazla çalışmalar yaparak şehrin önemini ortaya çıkarmayı üze-rimize düşen bir borç olarak telakki ettik. Bu amaçla Kıvâmu’s-Sünne diye tanınan Ebu’l-Kâsım İsmâîl b. Muhammed b. Fazl Kıvâmu’s-Sünne eş-Şâfiî et-Talhî et-Teymî (ö. 535/1141) ve hadis ilmi-ne katkısını bir makale çerçevesinde araştırmaya çalıştık. Makale üç başlık altında ele alınmış olup, ilk başlıkta Teymî’nin yaşadığı dönem hakkında kısa bir malumat verilmiş, ikincisinde hayatı ve üçüncüsünde ise onun hadis ilmindeki yerinden bahsedilmiştir. Hadis ilmindeki yerinin tam olarak anlaşılabilmesi için hocaları, talebeleri, rıhleleri, ilmî kişiliği, eserleri ve hadisçiliği araştırılmış ve bu mevzular hakkında bilgiler verilmiştir.

A. YAŞADIĞI DÖNEME GENEL BİR BAKIŞ

Kişiler yaşadıkları zamandan ayrı düşünülemez. Dolayısıyla zamanın insan üzerindeki etkisi yadsınamaz. Teymî’nin yaşamış olduğu dönemde İsfahan, Büyük Selçuklular’ın eğemenliği altın-daydı.3 Selçuklulardan önceki dönemlerde yönetim, kısa sürelerle çok fazla el değiştirmiş ve

1 Örnek için bakınız (bkz). Temizkan, A., Rağıb el-İsfahânî’nin Kur’ân’ı Anlama ve Yorumlama Yöntemi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008; Malkoçoğlu, O, Ragıp el-İsfahani’de Temel Erdemler, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü; Kişi, A. Rüştü, Rağıp el-İsfahânî'ye göre Akıl -Vahiy ilişkisi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013; Gafarov, A., Râğıb el-İsfahânî’nin İnsan ve Ahlâk Anlayışı, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2004; Kiriş, H. Mustafa, er-Râgıb el-İsfahânî’nin Mukaddimetü’t-tefsîr Adlı Eseri ve Fâtiha sûresi’ndeki Uygulamasının Tefsir Usûlü Açısından Değerlendirilmesi, Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006; Yaldızlı, H., Râgıb el-İsfahânî'nin Müfredât Adlı Eseri ve Dil-bilimsel Tefsir Açısından Değeri), Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ekinci, Ö. Kanter, Rağıb İsfehânî’nin Kelam Anlayışı (Kelamda Semantik Yöntem), Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011; Tuncer, T., Rağıb el-İsfehâni ve Mukaddimetü't-Tefsir'i, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1992; Yılmaz, A., Ragıp el-Isfehanî’de İdeal İnsan, Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

2 Örnek için bkz. Sözen, Z., Ebu’s-Senâ el-İsfâhânî Tefsîri Mukaddime’sinin Tefsir Usûlundeki Yeri, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü; Demirci, M., Ebûs-Senâ Mahmûd ibn Abdi’r-rahmân el-İsfahânî (öl. 749/1348) ve tefsirdeki metodu, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1987; Demir, M., Ebu’s-Senâ el-İsfahânî’nin Nâziru’l-Ayn Adlı Eserinin Tercümesi, Takdim ve Tahkiki, Maramara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015; Yücel, E., Hafız Ebû Tâhir es-Silefî ve Hadis Kültüründeki Yeri, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008; Dönmez, M., Ebû Nuaym el-İsfahânî’nin et-Tıbbu’n-Nebevî İsimli Eserinin Tahkiki, Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005; Keskin, Y. Ziya, Ebû Nuaym el-İsfahanî, İstan-bul, Beyan Yayınları, t.y.; Ece, A., Ebu Nuaym’ın Delailu’n-Nubuvvesinde Peygamber Tasavvuru, Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011; Arıkaner, Y., Ebu’s-Sena Şemseddin İsfehani’nin Uluhiyet Anlayışı, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

3 el-Hicce’nin naşiri, Teymî’nin yaşamış olduğu zaman dilimini II. Abbâsî devleti olduğunu iddia etse de tarihi veriler bunu doğrulamamaktadır. Gerçi kendi-si de devam eden satırlarda bu toprakların Selçuklular’ın olduğunu kabul etmektedir. Selçuklular’ın Abbâkendi-si halifekendi-sinden unvan almaları bu toprakların Abba-sî idaresinde olduğunu göstermez. Nitekim İsfahan, h. 443 senesinde Tuğrul Bey tarafından Selçuklu toprakları arasına dahil edilmiştir. Teymî, el-Hicce fi Beyâni’l-Mahacce ve Şerhi Akîdeti Ehli’s-Sünne (thk. Muhammed b. Rebî’ b. Hâdî Ümeyr el-Medhalî), Riyâd, Dâru’r-Râye, 1411/1990, naşirin mukaddimesi, 1/23-5.

(3)

de siyasi otorite yerleşememiştir. Yönetim boşluğunu fark eden Tuğrul Bey buraya bir birlik gön-dermiş, şehrin durumunu tespit ettirmiş ve yaklaşık bir senelik muhasaranın ardından h. 443 sene-sinin Muharrem’inde şehri fethetmiştir.4 Bu dönemde İsfahan’ı yöneten kişiler ve dönemleri ise şu

şekildedir:

1. Sultan Alparslan Dönemi (455- 465/1063–1072) 2. Sultan Melikşâh Dönemi ( 465–485/1072–1092) 3. Sultan Berkyaruk Dönemi (485–498/1092–1104)

4. Sultan Muhammed Tapar Dönemi (498–511/1105–1118)

5. Sultan Muhammed Tapar’ın oğlu Mahmud Dönemi (511-513/1105-1107) 6. Sultan Sencer Dönemi (513-552/1107-1157)

Kuşatmanın uzun sürmesi dolayısıyla yiyecek vb. ihtiyaç maddelerinin tükenmesi şehirde yaşam kalitesini düşürmüştür. Bu nedenlerle halktan gelecek tepkiyi azaltmak için Tuğrul Bey şehri imar et-tirmiş, buraya atadığı vali Ebu’l-Feth Muzaffer en-Nîsâbûrî’ye talimat vererek şehrin halkından 3 yıl vergi almamasını söylemiştir.5 Vali, vergi politikası dışında tarımsal ve hayvansal üretimi canlandırmak

maksadıyla İsfahanlılara tohum ve hayvan hibe etmiştir.6 Tuğrul Bey ve Alparslan dönemlerinde halka

ilave destekler verilmiş ve böylelikle İsfahanlılar Selçuklu yönetimini kabul etmekte zorlanmamışlardır. Sultan Melikşah döneminde ülkenin sınırları çok genişlemiştir. Uyguladığı politikalar sebebiyle hem siyasi hem de ekonomik açıdan ülke zenginleşmiş ve ileri düzey bir refah seviyesine ulaşmıştır. An-cak kendisinden sonra kimin tahta geçeceğini belirtmemesinden dolayı taht mücadeleleri ortaya çıkmış ve devletin otoritesi zayıflamıştır. Tahta geçmesi mümkün olan dört melikin yaşları, babaları vefat etti-ğinde oldukça küçüktü. Buna ilave olarak askerî ve mülkî yöneticilerin de kendi istek ve arzularına göre hareket etmeleri, siyasi konjonktüre göre taraflarını belirlemeleri de zaafiyetin artmasına neden olmuş-tur.7

Sultan Melikşah’ın oğulları olan Berkyaruk ve Muhammed Tapar arasında iktidar mücadelesi baş göstermiştir. İki taraf çeşitli tarihlerde İsfahan’ı kuşatmış ve kuşatma sırasında hayat şartları oldukça kö-tüleşmiştir. Bu problemlere Bâtınî’lerin toplumda çıkarmaya çalıştıkları kaos çabaları da eklenince şehir yaşanmaz hale gelmiştir.8 Yaşanan çeşitli sıkıntılardan sonra emirler tarafından Selçuklu tahtına

Berkyaruk çıkarılmıştır.9 Daha sonraki yıllarda Selçuklu tahtında hak iddia eden Muhammed Tapar

siya-si mücadeleye devam etmiştir. Bu durum şehrin kısa aralıklarla çok fazla el değiştirmesiya-sine sebebiyet vermiştir. İki kardeş h. 497/1104 senesinde anlaşmış ve Muhammed Tapar, Berkyaruk’un sultanlığını kabul etmiştir.10 Berkyaruk’un vefatından sonra Muhammed Tapar Sultan olmuştur. Ancak bu siyasi

mücadele hem devlete hem de İsfahan’a çok büyük zararlar vermiştir. Muhammed Tapar’dan sonra Sel-çuklu tahtına 4 yaşındaki oğlu Mahmûd geçirilmiştir. Ancak Sultan Sencer, yeğenini Save Savaşı’nda yenmiş; kendisini Büyük Selçuklu sultanı tanıması şartıyla, onu Irak Selçukluları’nın başına getirmiştir.

4 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târîh, 8, 258, 293.

5 Yazar, N., Büyük Selçuklular Zamanında İsfahan, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, 2013, s. 116; Yüksel, T., Başkenti İsfahan (Kuruluşundan Moğol İstilasına Kadar, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2013. s. 69. 6 Yüksel, T., age, s. 67; Yazar, Nurullah, age, s. 116-7.

7 Yazar, N., age, 124-5; Yüksel, Tuba, age, s. 82.

8 Yazar, N., age, s. 125; Teymî, el-Hicce, naşirin girişi, 1, 25, 26. 9 Yazar, N., age, s. 127.

(4)

Devletin doğusunda problemlerin artması sebebiyle Sultan Sencer başkenti İsfahan’dan Merv’e taşımış ve böylelikle İsfahan eski önemini kaybetmiştir.11

Uzun süre Selçuklu egemenliğinde kalan İsfahan kültür, medeniyet, mimari vb. konularda büyük gelişmeler kaydetmiştir. Özellikle Sultan Melikşah’ın veziri olan Nizâmülmülk tarafından kurulan İsfa-han Nizamiye Medresesi eğitim ve kültürün gelişmesine çok büyük katkı sağlamıştır. Bu medresede ilim öğrenimi sistemleşmiş ve belirli bir program dâhilinde mezun vermiştir. Buradan pek çok ilim adamı ye-tişmiş ve İsfahan’ın ilmî noktadan gelişmesine çok önemli katkılar vermiştir.12 Nizamiye Medresesi

dı-şında Sultan Melikşah tarafından Hanefî ve Şâfiîlere yönelik Melikşah Medresesi; Nizâmu’l-Mülk’ün oğ-lu Ebu’l-Muzaffer Muzaffer Fahrü’l-Mülk tarafından Şâfiî öğrencilere yönelik Fahriyye Medresesi; Mu-hammed Tapar tarafından Şâfiî öğrencilere yönelik MuMu-hammed Selçûkî Medresesi kurulmuştur.13

Med-reseler dışında Sultan Melikşah’ın emriyle İsfahan’da bir de rasathane kurulmuştur.14

B. HAYATI

Tam adı Hâfız Ebu’l-Kâsım İsmâîl b. Muhammed b. Fazl Kıvâmu’s-Sünne et-Talhî eş-Şâfiî Cezerî el-Isfahanî olan Teymî, sâlih ve vera sahibi bir babanın oğlu olarak h. 457/1065 senesinin Şevval ayının 9’unda İsfahan’da doğmuştur.15 Kıvâmu’s-Sünne olarak bilindiği genel kabül görmekle birlikte16, Kâdî

Şühbe Kıvamu’d-Dîn olarak tanındığını ifade etmiştir.17 et-Talhî ve et-Teymî olarak nisbelenmesi

soyu-nun sahabî Talhâ b. Ubeydullah et-Teymî’ye dayanması sebebiyledir.18 Bu nisbelerine ek olarak İsfahanlı

olması hasebiyle el-İsfahani de denmişitr. Bazı âlimler, kendisini İsfahan’da “cûvzî” denilen küçük bir kuşa nisbetle el-Cûvzî lakab ıyla kaydetmi şse de Teymî’nin bu lakaptan hoşlanmadığı belirtilmektedir.19

Babasının ilme düşkün bir kimse olması hasebiyle iyi bir eğitim aldığı ileri sürülebilir.20 Dört

yaşın-dayken başladığı ilim yolculuğunda pek çok kişiden hadis almıştır. Bu kapsamda kendisi Ebû Amr Abdülvehhâb b. Ebî Abdullah İbn Mende, Âişe bnt. Hasan, İbrâhîm b. Muhammed et-Tayyân, Ebu’l-Hayr Muhammed b Ahmed b. Rarâ, Kâdî Ebû Mansûr Şükrveyh, Ebû Îsâ Abdurrahmân b. Muhammed, İbn Merdûye, Süleymân b. İbrâhîm ve diğer hocalardan; kendisinden ise Sem’ânî, Ebu’l-Alâ, Ebû Tahir es-Silefî, Ebu’l-Kâsım b. Asâkir, Ebû Mûsâ el-Medînî ve diğer öğrencileri hadis rivayet etmiştir.21

Şâfiî mezhebine mensup olan Teymî, tefsir, meânî ve i’rab ile ilgili Arapça ve Farsça pek çok eser kaleme almakla birlikte daha çok ününü fıkıh ilmindeki şöhretiyle tanınmıştır.22

Teymî’nin Muhammed adl ı bir oğlunun olduğu bilinmektedir. Hadis ve Arap Dili sahas ındaki bilgi-siyle tanı nan Muhammed’in birçok eser kaleme ald ığı, fakat henüz yirmi alt ı ya şında iken İsfahan’da ve-fat ettiği (526/1132) belirtilmektedir.23 Oğlu Muhammed Sahîhayn’ı (Şerhu’l-Câmii’s-Sahîh li’l-Buhârî ve

11 Özgüdenli, Osman G., ‘İsfahan’, DİA, 22, 499. 12 Yazar, N., age, s. 200-6.

13 Yüksel, T., age, s. 132; Yazar, N., age, s. 210.

14 Özgüdenli, Osman G.: “İsfahan”, DİA, 22, 497-504; Yazar, N., age, s. 212; Topaloğlu, N., Selçuklu Devri Muhaddisleri, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 1988.

15 Sem’ânî, el-Ensâb, 3/369; İbnü’l-Esîr, el-Lübâb, 1/309; Zehebî, Tarihu’l-İslam, 36/368, es-Siyer, 20/80-1, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1278; İsnevî, Tabakâtu’ş-Şâfiiyye, 1/176 No: 325; Safedî, el-Vâfî, 9/127 No: 1772; Suyûtî, Tabakâtu’l-Huffâz, s. 463.

16 Zehebî, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1278; Safedî, age, 9/127; Suyûtî, age, s. 463; Dâvûdî, Tabakâtu’l-Müfessirîn, 1/114 No: 105; Ziriklî, el-A’lam, 1/323. 17 Kâdî Şühbe, Tabakâtu’ş-Şâfiiyye, 1/337 No: 270.

18 Zehebî, Târîhu’l-İslâm, 36/369 No: 228.

19 Sem’ânî, age, 3/368; İbnü’l-Esîr, age, 1/309; Zehebî, es-Siyer, 20/85; Dâvûdî, age, 1/114 No: 105. 20 Teymî, el-Hicce, naşirin mukaddimesi, 1/33-4.

21 İbnü’l-Esîr, age, 1/309; Zehebî, es-Siyer, 20/80-1, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1278.

22İbn Kayyım el-Cevziyye, İctimâu Cuyûşi’l-İslâmî, s. 268; Zehebî, es-Siyer, 20/83, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1279; Kehhâle, Mu’cemu’l-Müellifîn, 2/293. 23 Zehebî, es-Siyer, 20/83-4, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1280; Kâdî Şühbe, Tabakâtu’ş-Şâfiiyye, 1/339 No: 270.

(5)

Şerhu’l-Câmii’s-Sahîh li Müslim) 24 şerh etmeye başlamış, ancak ölümü üzerine eser babası Teymî

tara-fından tamamlanmıştır.25

O, h. 534/1140 senesinde konuşamaz hale gelmiş, bu olaydan kısa bir süre sonra felç geçirmiş ve h. 535/1141 senesinde İsfahan’da vefat etmiştir.26 Cenazesine iştirak eden kişi sayısı oldukça fazla olduğu

bildirilmiştir.27

C. HADİS İLMİNDEKİ YERİ

Teymî’nin hadis ilmindeki yerinin net olarak anlaşılması için hocaları, talebeleri, rıhleleri, ilmî kişili-ği, eserleri ve hadisçiliği araştırılmış ve bu konular hakkında elde edilen bilgiler verilmeye çalışılmış-tır.

1. 1. HOCALARI

Teymî, döneminin meşhur pek çok ilim adamından ders almıştır. Bunlardan tespit edilebilenler şunlar-dır: Ebû Amr Abdülvehhâb b. Hâfız Ebû Abdullah Muhammed b. İshâk b. Mende el-Abdî el-İsfahanî (ö. 475/1082), Ebû Bekr Ahmed b. Alî et-Tureysîsî (ö. 497/1104), Ahmed b. Alî b. Ubeydullah el-Üsvârî (ö. 496/1103), Ahmed b. Muhammed b. Ahmed el-Berdânî (ö. 498/1105), Osmân b. Muhammed el-Mahmî (ö. 481/1088), Ahmed b. Muhammed b. Sâid Ebû Nasr es-Sâidî (ö. 482/1089), Ahmed b. Muhammed b. Abdullah b. Bişrûye (ö. 491/1098), İbn Merdûye es-Sağîr (ö. 498/1104), Mâlik b. Ahmed el-Bâniyâsî (ö. 485/1092), Âişe bnt. Hasan el-Verkaniyye (ö. 466/1074), Ebû Îsâ Abdurrahmân b. Muhammed b. Ziyâd (ö. ?), Süleymân b. İbrâhîm el-İsfahanî el-Mîllencî (ö. 486/1093), Ebu’l-Hayr Muhammed b Ahmed b. Rarâ (ö. 482/1089), Ebû Nasr Muhammed b. Muhammed b. Alî b. Ebî Temmâm ez-Zeynebî el-Hâşimî (ö. 479/1086), Ebû İshâk İbrâhîm b. Muhammed b. İbrâhîm el-İsfahanî et-Tayyân (ö. 481/1088), İbn Mâce el-Ebherî (ö. 481/1088), Ebû Bekr Ahmed b. Alî b. Halef eş-Şîrâzî (ö. 487/1094), Ahmed b. Hasan el-Bâkıllânî (ö. 488/1095), Âsım b. Hasan (ö. 483/1090), Ebu’l-Hüseyn Ahmed b. Abdurrahmân ez-Zekvânî el-İsfahanî (ö. 481/1088), Ebû Bekr Muhammed b. Ahmed es-Simsâr el-İsfahanî (ö. 475/1082), Kâdî Ebû Mansûr Muhammed b. Ahmed İbn Şekrûye el-İsfahanî (ö. 482/1089), Ahmed b. Abdülgaffâr b. Eşte el-İsfahanî (ö. 491/1098), Muhammed b. Ömer et-Tıhrânî (ö. 496/1103), Abdurrahmân b. Ahmed el-Vâhidî (ö. 487/1094), Ebû Abdullah Kâsım b. Fadl b. Ahmed es-Sekafî (ö. 489/1096), Esâd b. Mes’ûd en-Nîsâbûrî (ö. 494/1101), İsmâîl b. Amr b. Muhammed en-Nîsâbûrî (ö. 501/1108), Ca’fer b. Abdülvâhid el-İsfahanî (ö. 523/1129), Ca’fer b. Yahyâ et-Temîmî (ö. 485/1092), Hasan b. Ahmed b. Hasan el-İsfahanî (ö. 515/1121) ve Ebû Nasr Muhammed b. Sehl eş-Şâzeyâhî es-Serrâc (ö. 483/1090).28 Ancak burada

hoca-larından hadisleri kitaptan mı? yoksa ezberden mi alıyordu? diye bir soru sorulacak olursa, yapılan araş-tırmada kitaptan nakledildiğine dair çok fazla bilgileye ulaşılamamıştır. Sadece bir yerde kitaptan rivayet aldığına dair bir hadise rastlanılmıştır.29 Ancak tedvin ve tasnif devri sona erip hadislerin yazılı olarak

kayıt altına alınması sebebiyle eldeki mevcut yazılı eserlerden hadislerin aktarıldığı söylenebilir. Ancak Teymî gibi geleneğin temsilcisi bir alimin (ki biz bunu yaptığı meşakkatli rıhlelerden ve tertip ettiği imla

24 Buhârî ve Müslim’in eserlerine verilen addır. Bilgi için bkz. Kandemir, M. Yaşar, “Sahîhayn”, DİA, 35/527-30. 25 Zehebî, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1279-80, es-Siyer, 20/83; İsnevî, age, 1/176 No: 325.

26 Sem’ânî, age, 3/369; Zehebî, es-Siyer, 20/81, 86, el-İber, 2/447; Safedî, age, 9/127 No: 1772; İsnevî, age, 1/176 No: 325; İbn Tağrîberdî, en-Nücûm, 5/260; Suyûtî, age, s. 464; İbnu’l-İmâd, eş-Şezerât, 6/174.

27 Zehebî, es-Siyer, 20/81, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1278, el-İber, 2/447.

28 Sem’ânî, age, 3/369; Zehebî, el-İber, 2/446-7, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1278, es-Siyer, 20/80-1, Tarihu’l-İslam, 36/369; Safedî, age, 9/127 No: 1772; Suyûtî, age, s. 464; Dâvûdî, age, 1/114 No: 105; İbnu’l-İmâd, eş-Şezerât, 6/174; Teymî, Siyerü's-Selefi’s-Sâlihîn, s. 41-75, et-Terğîb ve’t-Terhîb, naşirin mukaddimesi, 1/11-25, el-Hicce, naşirin girişi, 1/45-7.

(6)

meclislerinde ezberinden hadis naklinde bulunmasından anlıyoruz.) hadislerin ezberden nakledilmesine önem verdiğini söyleyebiliriz.

1.2. TALEBELERİ

Mevcut kaynaklar incelenmiş ve elde edilen bilgiler çerçevesinde Teymî’nin 13 öğrencisi olduğu tespit edilmiştir. Bu öğrenciler şu isimlerden oluşmaktadır: Ebû Mûsâ Muhamed b. Ebî Bekr b. Ömer b. Ahmed b. Ömer el-Medînî el-İsfahanî (ö. 581/1185), Ebu’l-Kâsım b. Asâkir Alî b. Hasan b. Hibetullah b. Abdullah b. Hüseyn ed-Dımaşkî eş-Şâfiî (ö. 571/1176), Ebû Tâhir İmâduddîn Ahmd b. Muhammed b. Ahmed b. Muhammed el-İsfahanî es-Silefî (ö. 576/1180), Ebu’l-Fütûh Es’ad b. Mahmud el-İclî (ö. 600/1204), Ebu’l-Ferec Yahyâ b. Mahmûd b. Sa’d es-Sekafî el-İsfahanî (ö. 584/1188), Ebu’l-Mecd Zâhir b. Ahmed es-Sekafî el-İsfahanî (ö. 607/1210), Ebu’l-Fedâil Mahmûd b. Ahmed el-Abdekuye (ö. 599/1203), Müeyyid b. İhve (ö. ?), Ebû Necîh Fadlullah b. Osmân el-İsfahanî (ö. 611/1214), Abdullah b. Muhammed b. Hamd el-Habbâz (ö. 591/1195), Yahyâ b. Mahmûd es-Sekafî, Ebû Sa’d Muhammed b. Abdülvahid es-Sâiğ el-İsfahanî (ö. 581/1185), Ebu’l-Alâ Hasan b. Ahmed el-Hemedânî (ö. 569/1173) ve Ebû Sa’d Abdülkerîm b. Muhammed b. Ebu’l-Muzaffer Mansûr es-Sem’ânî (ö. 562/1167).30

1.3. RIHLELERİ

er-Rıhle fi talebi’l-hadis olarak da isimlendirilen, zamanının en yaygın ve en meşakkatli öğrenim, öğre-tim, derleme, taşıma ve aynı zamanda denetim faaliyeti olan bu çabalar hadis ilmi açısından çok gözde ve övülen bir faaliyet olarak değerlendirilmiştir. Bu övgüden kendi nasibini almak isteyen Kıvâmu’s-Sünne et-Teymî İsfahan’da eğitimini tamamladıktan sonra hadis elde etmek için yolculuklar gerçekleş-tirmiş ve bu amaçla Mekke, Reyy, Bağdâd, Medâin, Kazvîn ve Nîsâbûr’a gitmiştir.31

1.4. İLMİ KİŞİLİĞİ

Yaşadığı dönemdeki Bağdâdlı âlimler, Teymî’nin Ahmed b. Hanbel’den sonra Bağdâd’a gelen hadis ha-fızlarının en iyisi olduğuna dikkat çekmeleri onun hadis ilmindeki değerini göstermesi bakımından çok önemlidir.32 Kendisi fıkhî meselelerde fetva verebilecek ilmî yetkinliğe sahip bir kimse olarak

bilinmek-tedir.33 Abartılı bir ifade olmakla birlikte verdiği hiçbir fetvanın reddedilmemesinin belirtilmesi fıkıh

ilmindeki yetkinliğinin bir delili olarak kabul edilmesinde bir sakınca olmamalıdır.34 Hocası Ebû

Zekeriyâ İbn Mende onu itikadı iyi, yaşantısı güzel, az konuşan ve yaşadığı dönemde eşi olmayan bir kimse olarak tanıtmıştır.35 Talebesi Ebû Mûsâ el-Medînî, zamanının imamlarının imamı, asrının

âlimle-rinin üstadı ve döneminin Ehl-i sünnet örneği olarak tasvir etmiştir.36 Yine el-Medînî, onun hiç kimse

tarafından söz veya fiille ayıplamadığını, hiç kimsenin ona Allah’ın kendisine yardım etmesi sebebiyle direnemediğini, hırslardan nefsini arındırdığını, hiçbir yöneticiye gitmediği gibi onlara ulaşmak için bir vasıta aramadığını, sahip olduğu evlerden birisini ilim ehline tahsis ettiğini ve her hangi bir kimsenin

30 Zehebî, es-Siyer, 20/81, Târîhu’l-İslâm, 36/368, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1278, el-İber, 2/447; Dâvûdî, age, 1/114 No: 105; Teymî, Siyerü's-Selefi’s-Sâlihîn, na-şirin mukaddimesi, s. 75-83, el-Hicce, nana-şirin girişi, 1/47-9.

31 Bilgi için bkz. Sem’ânî, age, 3/368; Zehebî, es-Siyer, 20/80-1, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1278, el-İber, 2/447, Târîhu’l-İslâm, 36/368; İbnu’l-İmâd, age, 6/174.

32 Zehebî, es-Siyer, 20/82, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1279, Târîhu’l-İslâm, 36/370 No: 228; İsnevî, age, 1/176 No: 325; Kâdî Şühbe, age, 1/337 No: 270; Dâvûdî, age, 1/115 No: 105.

33 Dâvûdî, age, 1/115 No: 105.

34 İsnevî, age, 1/176 No: 325; Kâdî Şühbe, age, 1/338 No: 270.

35 Zehebî, es-Siyer, 20/82, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1279, Târîhu’l-İslâm, 36/369 No: 228; Kâdî Şühbe, age, 1/338 No: 270.

36 Zehebî, es-Siyer, 20/81, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1278, el-İber, 2/44; Safedî, age, 9/127; İsnevî, age, 1/176 No: 325; Kâdî Şühbe, age, 1/337 No: 270; Suyûtî, age, s. 464; Dâvûdî, age, 1/115 No: 105; İbnu’l-İmâd, age, 6/174.

(7)

kendisine dünyalık bir şey verdiğinde bunu kabul etmediğini söylemiştir.37 Bu sözlere ilave olarak hadis

tevil işini iyi yapan ve h. 5. asırda dini ihya eden bir kişi olduğunu söyleyerek sözlerini tamamlamıştır.38

Bir diğer talebesi Ebû Tâhir es-Silefî39 tarafından Arapça ve ricâl ilminde faziletli bir kimse olarak

değer-lendirilen et-Teymî, 3000 – 3500 arası hadis imla meclisi oluşturarak bu ilmin geniş kitlelere yayılmasını sağlamıştır.40 Bu meclislerde hadisleri yazılı bir kitaptan değil, hafızasından nakledecek kadar hıfzı

kuv-vetli bir hadis hafızdır.41 İbnu’s-Sem’ânî onun hadis ilminde üstadı olduğunu ifade ettikten sonra tefsir,

hadîs, dil ve edebiyatta otorite olduğuna dikkat çekmiştir.42 Yine İbnu’s-Sem’ânî, onun hadislerin sened

ve metinlerini gayet bildiğini ve kendisine bir müşkilat sorulduğunda bu problemleri çözüme kavuştur-duğunu zikretmiştir.43 Sem’ânî’nin babası ise hadisleri bilen ve onları anlayan iki kişiden birisi olduğuna

vurgu yapmış ve zamanında hadis ilminde üstlendiği fonksiyona dikkat çekmiştir.44 Meşhur tarihçi İbn

Tağrîberdî ise onun mutkin bir hafız olup tefsir, hadis, fıkıh ve dil ilminde otorite olduğunu belirtmiş-tir.45

Sem’ânî Teymî’yi hâfız, mütkın, şanı büyük ve kadri yüce bir kimse; Zehebî allâme, büyük hâfız, şeyhu’l-islâm; Elbânî ise sika olarak tanıtmıştır.46 Sem’ânî Teymî’den haftada bir gün özel hadis dersi

al-dığını ve ayrıca iki gün kıraat usulüyle hadis okuduğunu söylemiştir.47 Ebû Âmir el-Abdî ise onun hadis

hafızı olduğunu ve her türlü ilimden nasiplendiğini ifade etmiştir.48 Bu bilgiler ışığında onu, hadisçi,

müfessir, fakih, nahivci ve tarihçi olarak kabul edilebiliriz.49

İbn Kayyim el-Cevziyye’nin kendi eserinde onun istivâya dair bilgilerini aynen nakletmesi ile İbn Hacer el-Askalânî’nin tevhidin tarifinde Teymî’nin görüşünü zikretmesi ona verilen değeri göstermesi bakımından önemlidir.50

Yukarıda sözler bağlamında bir değerlendirme yapılacak olursa Teymî’nin ilmî noktadan yetkin, ye-tenekli ve güvenilir bir alim olduğunu ifade etmemizde bir sakınca olmamalıdır.

1.5. HADİSÇİLİĞİ

Bu başlık altında Teymî’nin hadis eda usulü, ravi ve rivayetler hakkında yaptığı açıklamalar, hadisleri rivayet ve açıklama usulünden bahsedilecektir. Konular anlaşılması bağlamında bir iki örnek verilecek-tir.

1.5.1. Hadis Eda Usulü

Teymî el-Hicce ile et-Tergîb ve’t-Terhîb ile isimli eserlerinde rivayet ettiği hadislerin ekserisini ‘ahberenâ’ veya ‘ahberenâ’nın kısaltması ‘enâ’ eda sığasıyla nakletmiştir.51 Ancak ‘haddesena’52,

37 Zehebî, es-Siyer, 20/82, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1278-9, Târîhu’l-İslâm, 36/369 No: 228; İsnevî, age, 1/176 No: 325.

38 Zehebî, es-Siyer, 20/82, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1279, Târîhu’l-İslâm, 36/370 No: 228; Suyûtî, age, s. 464; Dâvûdî, age, 1/115 No: 105. 39 Silefî’den nakledilen diğer rivayetler için bkz. Zehebî, es-Siyer, 20/85.

40 Zehebî, es-Siyer, 20/85, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1281, Târîhu’l-İslâm, 36/373 No: 228; Suyûtî, age, s. 464; Dâvûdî, age, 1/114 No: 105.

41 Sem’ânî, age, 3/368; Zehebî, es-Siyer, 20/82, 4, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1280, el-İber, 2/447; Safedî, age, 9/127; İsnevî, age, 1/176 No: 325; Kâdî Şühbe, age, 1/337 No: 270; Suyûtî, age, s. 464; Dâvûdî, age, 1/115 No: 105.

42 Sem’ânî, age, 3/368; Zehebî, es-Siyer, 20/84, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1280, el-İber, 2/447; Safedî, age, 9/127; Kâdî Şühbe, age, 1/338 No: 270; Suyûtî, age, s. 464; Dâvûdî, age, 1/114 No: 105; Safedî, age, 9/127 No: 1772.

43 Zehebî, es-Siyer, 20/84, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1280; Kâdî Şühbe, age, 1/338 No: 270; Safedî, age, 9/127 No: 1772; Dâvûdî, age, 1/114 No: 105. 44 Zehebî, es-Siyer, 20/84-5, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1280.

45 İbn Tağrîberdî, age, 5/260.

46 Sem’ânî, age, 3/368; İbnü’l-Esîr, age, 1/309; Zehebî, Tezkiratu’l-Huffâz, 4/1277, es-Siyer, 20/80; Suyûtî, age, s. 463; Elbânî, el-Mahtûtât, s. 260. 47 Sem’ânî, age, 3/368.

48 Zehebî, el-İber, 2/447; İsnevî, age, 1/176 No: 325.

49 Teymî, el-Hicce fi Beyâni’l-Mahacce ve Şerhi Akîdeti Ehli’s-Sünne, naşirin mukaddimesi, 1/53; Kehhâle, age, 2/293. 50 İbn Kayyım el-Cevziyye, age, s. 268; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, 13/357.

(8)

‘haddesena’nın kısaltması olan ‘sena’53, ‘haddesenî’54 ve ‘enbeenâ’55 sığalarıyla da hadis naklinde

bu-lunduğu görülmüştür. Cezm56 ve temriz57 sigasıyla nakilde bulunan Teymî, ‘an’58 ile de rivayet

nak-letmiştir.

Îmânın ne olduğunun açıklandığı hadis ‘ahberanâ’nın59, namaz, zekat, hac ve orucun Allah

tara-fından yapılmasının emredildiği belirtilen hadis ‘enâ’nın60, Hz. Peygamber’in şanının

yükseltilme-sinden bahseden hadis ‘haddesenâ’nın61; müslim bir kimsenin ailesine infak etmesinden sevab

kaza-nılacağına dikkat çeken hadis ‘senâ’nın62, cennete sadece merhametli kimselerin gireceğini

ifade eden hadis ‘enbeenâ’nın63, dişlerin misvak kullanarak temizlenmesini emreden hadis ‘an’ın64

ve aşure günü sürme çeken kişinin gözünün hastalanmayacağını ifade eden hadis ‘temrîz’in65 ve

emanete sahip çıkmayan kimesinin imamının olmadığını belirtn hadis ‘cezm’in66 örneğini teşkil

et-mektedir.

Teymî ‘haddesena’, ‘haddesena’nın kısaltması olan ‘sena’ ve ‘haddesenî’ terimlerini sahih, zayıf67,

münker68, mevzu69 ve muallel70 hadisin rivayetinde kullanmıştır. Ancak araştırmamızda münker71,

mevzû72 ve muallel73 hadis naklinde sadece birer hadisin rivayet edildiği tespit edilmiştir. Bu terimi

Teymî’nin daha çok sahih ve zayıf hadisin naklinde kullandığı anlaşılmaktadır.

51 Genellikle hadisin kıraat yoluyla rivayet edildiğini göaterir terimdir. Yücel, A., “İhbâr”, DİA, 21/528-9. Örnekler için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, I, 57-9 No: 1-3, 2/270-2 No: 1565, 1567, 370 No: 1797, el-Hicce, 1/86 No:2-3.

52 Genellikle hadisin semâ yoluyla rivayet edildiğini gösterir terimdir. Ahatlı, E., “Tahdîs”, DİA, 39/391-2. Örnekler için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/84 No:39, 89 No: 49, 90 No:51, 114-5 No: 102, 119 No:113, 222 No: 314, 242 No: 357, 371 No: 637, 374 No: 645, II, 11 No: 1047, 39 No: 1107, 55 No: 1139, 140 No: 1311, 171 No: 1371, 246 No: 1517, 271 No: 1569, 308 No: 1647, 331 No: 1701, 361-5 No: 1770, 1772, 1774, 1776, 365 No: 1780, 375 No: 1811, 382 No: 1827, 389-90 No: 1841, 1843, 394 No: 1853, 328 No: 1925, 431 No: 1933-4, III, 60 No: 2072, 112 No: 2186, 128 No: 2221, 226 No: 2403, 258 No: 2476, 259-61 No: 2479-82, 2484.

53 Örnekler için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/330-1 No: 555, 2/271 No: 1569, 308 No: 1647, 370 No: 1796, 386 No: 1836, 3/195 No: 2340, 54 Örnekler için bkz. Teymî, el-Hicce, 1/412 No: 250.

55 Hadisin icâzet yoluyla rivayet edildiğini göstermek için kullanılan terimdir. Uğur, Mücteba, “İnbâ”, DİA, 22/268. Örnekler için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/280 No: 1589, 304 No: 1636, 321 No: 1675, 343 No: 1737, 369 No: 1793, 371 No: 1799, 3/39 No: 2031, 58 No: 2068, Diğer örnekler için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/242 No: 356, 250 No: 378, 262-3 No: 406, 273-4 No: 427, 275-6 No: 433, 291-2 No: 470, 302 No: 496, 303-4 No: 499, 316 No: 532, 320 No: 539, 336 No: 566, 343 No: 582, 353-4 No: 602, 407-8 No: 710, 408-9 No: 713, 410 No: 716, 421 No: 735-6, 441 No: 778, 454 No: 812, 475 No: 854, 537 No: 985, 547-8 No: 1011, 2/8-9 No: 1041, 9-10 No: 1043, 18 No: 1061, 20 No: 1067, 24-5 No: 1076-7, 29 No: 1086, 33-4 No: 1094, 36-7 No: 1100, 46-7 No: 1123, 49 No:1129, 74 No: 1182, 75 No: 1185, 83 No: 1202, 86 No: 1211, 90 No: 1219, 96 No: 1234, 100 No: 1241, 105 No: 1251, 115 No: 1269, 116 No: 1271, 122 No: 1280, 125 No: 1285, 131 No: 1297, 135 No: 1302, 143 No: 1317, 147 No: 1327, 151 No: 1333, 178 No: 1387, 180 No: 1389, 186 No: 1402, 199 No: 1419, 213 No: 1459, 218 No: 1467, 243 No: 1505, 244 No: 1509-10, 247 No: 1519, 239-40 No: 1522-4, 253 No: 1531, 256 No: 1535, 264 No: 1552, 273 No: 1573, 321 No: 1675, 369 No: 1793, 371 No: 1799, 375 No: 1812, 378 No: 1817, 415 No: 1898, 423 No: 1915, 425 No: 1920, 428 No: 1926, 435 No: 1938, 442 No: 1952, 3/5 No: 1954, 9 No: 1964, 13-4 No: 1974-5, 17-8 No: 1980, 21 No: 1987, 22-3 No: 1991, 23 No: 1993, 28 No: 2003, 49-50 No: 2054-5, 165-6 No: 2293-4, 171 No: 2302, 175 No: 2310, 205 No: 2355, 266 No: 2494.

56 Senedi tam olarak zikredilmek istenmeyen bir hadisin sağlam bir isnadı bulunduğunu belirten eda sigasıdır. Çakan, İsmail L., “Cezm”, DİA, 7/513. Teymî cezm sigalarından kâle, zekera ve semi’tu’yu kullanmıştır. Örnekler için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/150-1 No: 174-5, 488 No: 881, 2/195 No: 1415, 57 Hadis metninde bir kelimenin yanlışlığına veya bir rivayetin zayıflığına işaret etmek için kullanılan bir terimdir. Ahatlı, E., “Temrîz”, DİA, 40/433-4. Ör-nekler için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/179 No: 234, 255 No: 390, 275 No: 431, 353 No: 601, 356-7 No: 606, 452 No: 803, 515 No: 929, 526 No: 958, 2/40-1 No: 1110, 341 No: 1730, 2/366, No: 1782-3, 403 No: 1875. 3/208 No: 2361; el-Meb’as ve’l-Meğâzî, 2/895-6, el-Hicce, 1/399-401 No: 236-8.

58 Örnekler için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/524-5 No: 953-7, 526 No: 959-60, 551 No: 1018, 2/340 No: 1724-6, 1728. 59 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/57 No: 1.

60 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/58 No: 2. 61 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/331-2 No: 1701. 62 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/308-9 No: 1647. 63 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/280 No: 1589. 64 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/270 No: 1568. 65 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/403 No: 1875. 66 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/95-9 No: 65.

67 Sahih ve hasen hadisin şartlarından birini ya da birkaçını taşımayan rivayetler için kullanılan hadis terimidir. Özafşar, Mehmet E., Demir, M., “Zayıf”, DİA, 44/157-60.

68 Zayıf râvinin güvenilir râviye muhalefeti yüzünden zayıf olan hadis anlamında terimdir. Efendioğlu, M., “Münker”, DİA, 32/13-4. 69 Hadis diye uydurulan sözleri ifade eden terimdir. Kandemir, M. Yaşar, “Mevzû”, DİA, 29/493-6.

70 Sened veya metninde herkesin göremeyeceği bir kusuru bulunan hadisdir. Efendioğlu, M., “Muallel”, DİA, 30/312-3. 71 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 242 No: 357.

72 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/371 No: 637. 73 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/89 No: 49.

(9)

Teymî ‘ahberenâ’ veya ‘ahberenâ’nın kısaltması ‘enâ’ ile yaptığı rivayetlerde bu terimleri oldukça geniş kapsamlı olarak sahih74, hasen75, zayıf76, münkatı77, münker78, muallel79, mürsel80, mevkûf81,

mev-zu82 ve aslı bilinmeyen hadisler83 için kullandığı tespit edilmiştir.

O, ‘enbeenâ’ terimi ile sahih84, hasen85, zayıf86, münker87, mevzu88, mürsel89, mevkuf90, münkatı91 ve

bâtıl92 hadis naklinde bulunmuştur.

Bu bilgiler ışığında Teymî’nin tahdîs, ihbâr ve inba metodunu sahih hadis yanında zayıf, mevzu vb. hadislerin rivayet edilmesinde de kullanıldığı tespit edilmiştir.

O, hadisin sonunda, onu kimin rivayet ettiğine işaret etmiştir. Mesela, çölden gelerek İslam hakkın-da bilgi almak isteyen bir bedevinin Hz. Peygamber’le diyaloğunhakkın-dan bahseden hadisin, Müslim tarafın-dan da nakledildiğine dikkat çekmiştir.93

Hadisin kimin rivayet ettiğine ek olarak onun şahid ve mutabilerine de işaret etmiştir.94 Mesela

he-lal kazançla edinilen bir hurmanın tasadduku ile ilgili olarak rivayet edilen hadisin farklı ravilerini zik-retmiştir.95

1.5.2. Hadis Rivayet Usulü

Birkaç tarikten gelen rivayetlerin senedlerini araya tahvil96 işareti koyarak birleştirmiş ve rivayeti

böyle-likle bir bütün olarak aktarma metodunu tercih etmiştir.97

Allah’ın gecenin üçte birinde veya yarısında dünya semaına inerek istiğfar eden kimselerin bağışla-nacağını ifade eden hadis buna örnek olarak verilebilir.98

74 Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/131 No: 134, 132 No: 135, 75 Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/132 No: 136, 136 No: 144, 76 Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/92 No: 56, 98 No: 72, 100 No: 76.

77 Senedin sahâbîden sonra gelen kısmında bir veya daha çok râvisi atlanarak rivayet edilen hadis anlamında terimdir. Efendioğlu, M., “Münkatı”, DİA, 32/12-3. Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/85 No: 42,

78 Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/82 No: 35, 90 No: 52, 161 No: 200. 79 Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/93, No: 59, I, 128 No: 127.

80 İsnadında, sahâbî olan râvisi veya diğer râvilerinden biri zikredilmeyen hadisdir. Polat, S., “Mürsel”, DİA, 32/52-4. Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/91 No: 55.

81 Sahâbenin sözü ve fiili anlamında hadis terimidir. Aydınlı, A., “Mevkuf, DİA, 29/437-8. ”Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/110 No: 94. 82 Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/92 No: 57, 1/174 No: 227.

83 Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/91 No: 54, 96 No: 68, 138 No: 148, 160 No: 197, 198 No: 267. 84 Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/302 No: 496, 1/291 No: 470.

85 Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/537 No: 1011, 2/49 No: 1129. 86 Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/343 No: 582, 2/18-9 No: 1061. 87 Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/242 No: 356,

88 Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/75 No: 1185.

89 Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/180 No: 1389, 199 No: 1419. 90 Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/83 No: 1202.

91 Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/115 No: 1269, 253 No: 1531.

92 Bkz. Kandemir, Yaşar, “Mevzû”, DİA, 29/493-6. Örnek için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 3/175 No: 2310. 93 Teymî, el-Hicce, 1/124-5 No: 29.

94 Teymî, el-Hicce, 1/190 No: 73, 219 No: 88, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/277, 310, 3/54 No: 2059, 3/61 No: 2073. 95 Teymî, el-Hicce, 1/190 No: 73.

96 Tahvil, farklı isnadları bulunan hadisi rivayet ederken birinden diğerine geçmeyi ve bunların ortak ravisinden sonra konulan özel işareti belirten hadis terimidir. Aşıkkutlu, E., “Tahvîl”, DİA, 39/440.

97 Diğer örnekler için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/68 No: 15, III, 15, 111-2, III, 111-2 No: 2184, Siyeru’s-Selefi’s-Sâlihîn, s. 587, el-Hicce, 1/212-3, No: 84 98 َأ ُ ْ ُ ﱠ َ ُ َ ، ْ ﱠ ا ُ َأ َ ا رَذ ُ َأ ي َأ ،ﱡ ِ َ ْ ﱠ ا ِ ْ َ ُ ْ ا ُ ْ ُ َ ْ َط َ َ"َ# ْ$َأ َُأ َ ،ٍ ِ&اَر ِ ْ َ َ ْ' ِاَو َأ ،ِب ﱠھَ ْ ا ُ ْ#َ+ وٍ"ْ َ+ ُ َأ َ َ"َ# ْ$َأَو ح ،ٍ ِ-َ. ُ ْ ُ ْ-َ. َ ،ٍ ِ َ$ ْ ا َ#/+ َ ،0َ&َ ْ1ا -. ،يِ ُأ ِ َأ ْ ا 2 ِ+ َ ْ.ِإ َ ،245ْ ا س ﱠ#َ-ْ ا َ ،ﱡ ِ ْ ﱠ" ا ِثِر َ ْ ا ِ ْ ِ َ ْ'ﱠ" ا ِ ْ#َ+ ُ ْ ُ ﱠ َ ُ َأ ﱢ َ َأ ُ9َ ِ:;ِ َ ْ ا ُ<ْ5َ َو ِ ْ َ ُ ْ ا ْ ا َ ْ َط َ "# ْ$أَو ح -. -. ْ َ+ ٍل>ِ ِ ْ َن َ ْ َ ُ. ْ َ+ ٍ@ْ;َو ُ َأ َ ،ﱟرَذ ُ َأ ي ُ2 ِ+ َ ْ.ِإ َ ،ﱡ ِ ﱠ َ/ُ ْ ا ٍ ﱠ َ ُ ُ ْ ُ َ ْ'َأ َ ،ﱡ ِ َ;ْ"ِ5ْ ا ٍ"ْBَ ُ َأ َ ،ِ ْ ﱠ ا َ"ُھ ِ َأ ْ َ+ َ َ َ ْ"َ ُ ْ ُ ِ-َ. ِ َ"َ# ْ$َأ ٍ ِ-َ. ِ ْ ِ ْ-َ. ْ َ+ ٍل>ِ ُ ْ ُن َ ْ َ ُ. َ ،ٍ@ْ;َوُأ ِ َأ ُ ْ َةَ"ْ; ُ9Dَ+ ُ ﱠﷲ َ ِFَر ﷲ ل ُ.َر نَأ ِ9ْ َ َ+ ُ ﱠﷲ Gﱠ َH َ Iﱠ َ.َو َل َJ " : َ َ-َKَو َكَر َ#َK َ ﱠﷲ ﱠنِإ Gَ َ-َKَو َكَر َ#َK ُل ُ/َ َM ،ِ2ْ ﱠ ا ُNْ ِ ْوَأ ِ2ْ ﱠ ا ُ:ُ ُO Gَ/ْ#َ; ُ:ْ َ' َ ْ ﱡ ا ء َ ﱠ ا Gَ ِإ ُلِQْDَ; G : ُ/َ َM ِ9ْ;َ َ; ُRُ ْ#َ; ﱠIُO ،ُ9َ ِSْ+ُTَM ِDُ َTْ َ; ْ َ َU ِ ُTَM ِ ُ+ْ َ; ْ َ ،ُ9َ َ"ِ5ْVَTَM ِ ُ"ِ5ْWَXْ َ; ْ َ ُل : ْ َ م ظ َ[َو ٍموُ َ+ َ"ْ َV ﱠ ِDَWْ ا ُضِ"ْ/ُ;

(10)

Hadisin farklı tariklerini karşılaştırarak neresinin ziyade olduğunu ifade etmiştir. Mesela Allah’ın zulmü kendine ve kullarına haram kıldığını ifade eden hadisin devamındaki “ و م>] ^ S+ دا ا

م>] ا`+

.

ن B M ] 9 ل Jا M ا" ا تدرا اذاو ” bu ibarenin ziyade olduğunu belirtmiştir.99

Aynı metne sahip olan hadisin metnini tekrar etmeden ‘bi mislih ( ُ9َ ْbِ )’ veya ‘bi nahvihi (ه D )’ di-yerek nakletmiştir.100 Örneğin Hz. Peygamber’in namazı insanı temizleyen nehre benzettiği hadis bu

kabildendir.

Hadislerin ekserisini senedli olarak aktarırken, nadiren senedsiz olarak da rivayette bulunmuştur.101

Ayrıca rivayetleri arasında şiirlere de yer vermiştir.102

1.5.3. Ravi ve Rivayetler Hakkında Açıklama Yapması

Teymî, bazen hocasının ona hadisi nerede naklettiği hakkında bilgi vermiştir.103 Örneğin, Hz.

Peygam-ber’in Abdülkays Oğulları’na Allah’a inanmalarını emrettiği hadisi, hocası Ebû Nâsır ez-Zeynebî’den Bağdâd’da; Resûlullah’ın kendisinden İslam’ın şartları dışında bir şey istenmemesi gerektiği ile ilgili bir diğer hadisi hocası Ahmed b. Alî b. Halef’ten Nîsâbûr’da aldığını zikretmiştir.104

O, hocasının tanın(a)mama ihtimaline binaen onun ayırt edici özelliğini belirtmiştir.105 Mesela hadis

rivayetinde bulunduğu hocası Muhammed b. Ahmed b. Alî’nin fakih bir kimse olduğunu ifade etmek için isminin yanına el-Fakîh nitelemesini yapmıştır.106

Kimi zaman o, hadisin ravilerinin öne çıkan özelliğine temas etmiştir. Örneğin Hz. Ebû Bekr’in aşe-re-i mübeşşereden107 olduğunu belirtmiştir.108 Bu konuya bir diğer örnek ise namazla ilgili nakledilen

hadisin ravilerinin hepsinin meşhur olduğuna dikkat çektiği hadistir.109

O, hadisin sonunda, lafzın kime ait olduğuna işaret etmiştir. Mesela, Allah’ın bir kulunu sevmesi bağlamında nakledilen hadisin sonunda lafzın İbn Ebî Leys’e ait olduğuna dikkat çekmiştir.110

Teymî hadis ravilerinin zaman zaman bazı konularda şüpheye düştüğünü ifade etmiştir. Mesela Teymî, hac yolunda ölen kimsenin günahlarının bağışlanacağının ifade edildiği hadisin ravisi Ebû Zeyd’in hadisin metninde düştüğü şekki ifade etmiştir.111

O, kendisinin ve râvilerin, hadisin senedi ile ilgili yaptıkları açıklamalara yer vermiştir. Mesela ‘Ku-lun Allah’ın razı olduğu kelimelerden birini önemsemeden konuşması sebebi ile Allah’ın onun derecesi-ni yükselteceğiderecesi-ni veya kulun Allah’ın razı olmadığı kelimelerden biriderecesi-ni önemsemeden konuşması sebebi ile cehenneme düşeceğini’ ifade eden hadisin bu metinden garîb olduğuna dikkat çekmiştir.112

99 Teymî, el-Hicce, 1/212-3 No: 84.

100 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/415 No: 1896, 3/35 No: 2022.

101 Teymî, el-Hicce, 1/126 No: 31, 129 No: 32, 138 No: 37, 148 No: 43, 152-4 No: 45-6, 156 No: 49, 160 No: 51,171 No: 55, 172 No: 57, 186 No: 246-8, 331 No: 183-5, 345-8 No: 188-92, 358 No: 198, 364 No: 203-4, 372 No: 211, 228 No: 92, 233-7 No: 94-7, 246 No:98-9, 264 No: 115, 268 No: 120, 274-5 No: 126-38, 289 No: 141-6, 291 No: 152, et-Terğîb vet-‘t-Terhîb, 1/399 No: 690, 2/270 No: 1568, 3/8, 1962-3, 3/205 No: 2356, 247 No: 2454, el-Meb’as ve’l-Meğâzî, 2/799. 102 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/346, 3/100-1, 178-9, 3/120 No: 2203,

103 Diğer örnekler için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/72 No: 20, 73 No: 22. 104 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/57-8 No: 1-3.

105 Diğer örnekler için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/72 No: 21. 106 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/68 No: 15.

107 Hz. Peygamber tarafından cennete girecekleri daha hayatta iken kendilerine müjdelenen on sahâbî için kullanılan terimdir. Aydınlı, Abdullah, Çakan, İsmail L., “Aşere-i Mübeşşere”, DİA, 3/547.

108 Teymî, el-Hicce, 1/154 No: 54.

109 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/420 No: 1908. 110 Teymî, el-Hicce, 1/269 No: 121.

111 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/19 No: 1063.

(11)

O, hadisin ayırt edici özelliğine işaret etmiştir. Mesela, visâl orucunun sadece Hz. Peygamber’e has olduğunu belirtmiştir.113

Teymî, hadisin sıhhati hakkında çok nadir açıklamada bulunmuştur. Örneğin o, oruçla ilgili olarak nakledilen hadisin sahih olduğunu zikretmiştir.114

O, kimi zaman hadisler hakkında diğer hadis âlimlerinin görüşlerine başvurmuştur. Mesela şevvâl ayı orucuyla ilgili olarak nakledilen hadisi rivayet ettikten sonra Ebû Avâne’nin bu hadisi şevval ayı oru-cuna delil olarak kabul ettiğini belirtmiştir.115

Teymî, senedde yanlış olarak verilen râvinin ismini tashih etmiştir. Mesela senedde Muhammed b. Yahyâ olarak zikredilen ravinin ismini Muâviye b. Yahyâ olarak düzeltmiştir.116

Hadisten anlaşılması gereken meseleye işaret etmiştir. Mesela Hz. Peygamber’in ümmetinden bir grubun kıyamete kadar hakk yolunda mücadele edeceklerini zikrettiği grubun ehl-i hadîs olduğuna vur-gu yapmıştır.117

Rivayetin metninde geçen garib veya anlaşılmayan kelimelerin anlamını açıklamaya çalışmıştır.118

Mesela Câbir’in Uhud savaşında şehit olan babasını Allah diriltmiş ve onun ne istediğini sormuştur. Teymî, bu hadisin metninde geçen kifâhan ( ' 5]) kelimesini açıklamış ve kelimenin ( 9Dَ َ@ْ َ ، َd اَ ُ

ب e ْ ا) yüzyüze, aralarında perde bulunmayan şeklinde izah etmiştir.119 Bir diğer örnek ise cennetin orta

yerini ( ِﱠDَeْ ا ََ' ُ# ْ ُ) isteyen kişinin cemaate devam etmesini emir buyuran hadiste geçmektedir. Teymî bu hadiste geçen ََ' ُ# ْ ُ kelimesini orta ( ُRَ.َو) ifadesiyle açıklamıştır.120

1.6. ESERLERİ

Hadis ve tefsir gibi alanlarda pek çok eser yazdığı bilinen Teymî’nin bu eserlerinden bir kısmı yayım-lanmıştır. Neşredilmeyen eserlerinin bir kısmı yazma halinde beklerken diğer bir kısmının ise günümü-ze ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir.

1.6.1. Yayımlananlar

1.6.1.1. el-Hicce fî Beyâni’l-Mahacce ve Şerhu Akîdeti Ehli’s-Sünne

Muhammed b. Rebî’ b. Hâdî Ümeyr el-Medhalî tahkikiyle Riyâd’da 1990 senesinde iki cilt halinde ya-yımlanan eserin yazılmasının sebebi olarak yaşadığı devirde bid’atin ve bid’atçıların yaygınlaşması ve insanların selef-i salihîn121 akidesinden uzaklaşması gösterilmiştir.122 Bu çalışmasını ayet, hadis, sahabe,

tabiûn ve tebeu’t-tâbiîn’e ait sözlerle destekleyerek bidatçılara cevap vermiştir. Eser, selef-i sâlihîn mez-hebi usulünce i’tikâdî meseleleri konu edinmektedir. Bu mevzulara örnek olarak şunlar verilebilir: Tevhîd, Allah’ın sıfatları hakkında gelen mütevatir hadisler, Allah’ın isbatı, Allah’ın ezelde mütekellim

113 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/389 114 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/390. 115 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/391.

116 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 2/416-7 No: 1901. 117 Teymî, el-Hicce, 1/246 No: 98.

118 Diğer örnekler için bkz. Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/60, 67, 68, 73, 75, 78, 84, 85, 92, 99, 103, 129, 130, 132, 133, 150, 157, 178, 181, 193, 215, 2/41, 48, 66, 89, 114, 229, 233, 243-4, 249, 314, 3/29, 57, 60, 118, 177, Teymî, el-Meb’as ve’l-Meğâzî, 1/100.

119 Teymî, el-Hicce, 1/268 No: 119. 120 Teymî, el-Hicce, 1/299 No: 166.

121 “Sahâbe, tâbiûn ve tebeu’t-tâbiîn gibi Rasulullah’ın asrına en yakın yaşayan Müslümanlardır. Bunlar inanç, ibadet ve diğer yaşantılarıyla bütün sapık ve bid’at sayılabilecek düşünce ve davranışlardan uzak kimselerdir. Kur’ân-ı Kerîm’in lafız olarak işaret ettiği hususları aynen kabul etmekte, yorum ve te’vîlden kaçınmaktadırlar.” Komisyon, Dini Kavramlar Sözlüğü, Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2006. s. 127.

(12)

olmadığına dair kitab ve sünnetten deliller, Kur’ân’ın mahlûk olmadığına dair Kur’ân’da varid olanlar, iman meseleleri, sem’iyyat hakkında Mu’tezile ve Cehmiyye’ye reddiye. Muhakkik tarafından eserde ge-çen rivayetler tahric edilmiş, hadislerin tamamı sened ve metni sahihlik veya sakimlik yönünden değer-lendirilmiştir.

1.6.1.2. et-Terğîb ve’t-Terhîb

Muhammed b. Halîfe er-Rebâh’ın Beyrût’ta 2010 yılında üç cilt halinde yayımlanmıştır. Müellif eserinin mukaddimesinde talebelerinin kendisinden sâlih amellere, iyi sözlere ve hâlis niyetlere teşvik eden; kötü ameller, çirkin sözler, bozuk niyetlerden sakındıran bir kitap yazmasını istemesi üzerine bu eseri kaleme aldığını ifade etmiştir. Öğrencileri daha önce konuya dair yazılan eserlerin sened barındırması, tekrarlar içermesi veya çok muhtasar olmaları gibi sebeplerle onlardan yetirince faydalanamadıklarını belirtmiş-lerdir. Bunlardan arındırdığı eserinde konuları iman, İslâm, birrü’l-vâlideyn, tevazu, cihad şeklinde alfa-betik olarak sıraladığını belirtmiştir. İlk önce terğîb ile ilgili olan haberleri, sonrasından ise terhîble ilgili olanları vermiştir.123 Muhakkik tarafından eserde geçen rivayetler tahric edilmiş, rivayetin sened ve

metni sahihlik veya sakimlik yönünden değerlendirilmiş ve rivayetin ravileri hakkında bilgi verilmiş-tir.124

1.6.1.3. Siyeru’s-Selefi’s-Sâlihîn

Eser, Kerem b. Hilmî b. Ferhât b. Ahmed tahkikiyle Riyâd’da 1999 yılında tek cilt halinde basılmıştır. Teymî, İsfahan Camii’nde talebelerine imlâ ettiği bu eserine aşere-i mübeşşere ile başlamış, ardından tâbiîn, tebeu’t-tâbiîn ve daha sonraki nesillerden zühd ve takvâsıyla meşhur şahsiyetleri alfabetik sırayla işlemiştir. Eserinde zikrettiği kişilerin tam ismi, vasıfları, doğum ve vefatı, Müslümanlığı kabul edişi, vera, zühd ve takvası, Allah yolunda infakı ve sadakası, hutbe, öğüt ve sözleri vb. özellik ve faaliyetleri işlenmiştir. Eser yazılırken âyet, hadîs, âsâr125 ve şiirlerden de istifade edilmiştir. Bu eserin önemli bir

özelliği ise, öğrenmeyi kolaylaştırmak amacıyla rivayetlerin senedlerinin çoğunun çıkartılmasıdır.126

1.6.1.4. el-Hulefa’ü’l-Erbaa Eyyamuhum ve Siretuhum: Ebû Bekr - Ömer - Osman – Ali

Kerem b. Hilmî b. Ferhât b. Ahmed tahkikiyle 1999 yılında Kâhire’de tek cilt halinde basılan eser, ilim adamlarının isteği üzerine imla edilmiştir.127 Eserde Hz. Peygamber’in hayatı ve fiilî sünneti ile

Hulefâ-yi Râşidîn’in hayatı ve menakıbı hakkında bilgi verilmektedir. Kerem b. Hilmî b. Ferhât b. Ahmed tah-kikiyle eserin Hulefâ-yi Râşidîn’in hayatına ve menakıbına dair bölümü basılmıştır. Ancak eserin tama-mı Muhammed b. Halîfe er-Rebâh’ın Kitabu’l-Meb’as ve’l-Meğazî ismiyle yayımlantama-mıştır. Bahse konu olan eser aşağıda tanıtılacaktır.

1.6.1.5. Kitabü’l-Meb’as ve’l-Megâzî

Muhammed b. Halîfe er-Rebâh ta’likiyle 2010 yılında Beyrût’ta iki cilt halinde basılmıştır. Ehl-i ilimden bazı alimlerin isteği üzerine kaleme alınan eser128, Muhammed b. Halîfe er-Rebâh tahkikiyle basılmıştır.

Eserde Hz. Peygamber’in hayatı ve fiili sünneti ile beraber Raşîd halifelerin hayatı ve menakıbından

123 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/55-6. 124 Teymî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1/57-68 No: 1-16.

125 Âsâr, eser kelimesinin çoğulu olup hadis manasında kullanılan bir terimdir. Saîd Abdurrahman Mûsâ el-Gazefî, “Eser”, DİA, 11/372. 126 Teymî, Siyeru selefi’s-Sâlihîn, s. 5.

127 Teymî, Hulefâu’l-Erbaa, s. 74. 128 Teymî, el-Meb’as ve’l-Meğâzî, 1/75.

(13)

kronolojik olarak bahsedilmektedir. Kitapta nakledilen bilgiler ayet, hadis ve çeşitli rivayetlerle destek-lenerek nakledilmektedir.

Çalışmada o, bir nevi tefsir faaliyeti diyebileceğimiz açıklamalarda bulunmaktadır. Mesela Cum’a suresi 2. ayette geçen ‘ümmiyyîn’ kelimesiyle kastedilenlerin Mekkeliler olduğunu ifade etmiştir.129 Bazı

yerlerde hadisin tüm isnadını değil, sadece sahabe ravisini vererek nakletmiştir.130 Eserde, ravilerin

gü-venilirlik bilgileri, hadislerin sıhhati gibi mevzularda görüş belirtmemiştir. 1.6.1.6. Delailü’n-Nübüvve

Eser Ebû Abdurrahman Müsâid b. Süleyman Râşid tarafından yayımlanmış, Mahmûd b. Muhammed el-Haddâd tarafından da kitabın fihristi neşredilmiştir.131 Ancak eser bulunamadığı için tanıtılamamıştır.

1.6.2. Yayımlanmayanlar:

Bunlar Şerhu’l-Câmii’s-Sahîh li’l-Buhârî ve Şerhu’l-Câmii’s-Sahîh li Müslim132, el-Câmi’133,

el-Muvazzah134, el-Îzâh135 ve el-Mu’temed136, Tefsîru Sûreti’l-Arz137, İ’râbu’l-Kur’ân138, el-Emâlî

fi’l-Hadîs139, Ehâdîsu Müselselât140, el-Avâli’l-Mürâfekât141, es-Sünne142, Fusûl Müstahrece min

Kitâbi’t-Tezkire143ve et-Tefsîr bi’l-Lisâni’l-İsfahanî144 isimli eserleridir.145

SONUÇ

Hadis, tefsir, kıraat, Arap dil edebiyatı alimi ve tarihçi olarak değerlendirilen Teymî, hadis ilminde de güvenilir bir ravi olarak tanınmıştır. Özellikle eserleri arasında sayılmakla birlikte günümüze kadar ge-lemediği anlaşılan Buhârî ve Müslim’in Sahih’lerini üzerine yazmış olduğu şerhler, onun hadis ilminde birikim sahibi olduğunun göstergesi olarak kabul edilebilir. Ayrıca bid’at ve bid’atçılara reddiye olarak yazdığı ve hadis ile ilgili el-Hicce isimli eseri yaşadığı zaman göz önüne alınarak değerlendirildiğinde insanların akidesinin muhafaza edilmesinde büyük bir fonksiyon icra etmiştir.

Hadisleri genellikle senedli olarak nakleden Teymî’nin, hadis metinleri ve ravileriyle ilgili yeteri kadar malumat vermiş olduğu kanaatindeyiz. Ancak yukarıda bahsettiğimiz iki önemli şerhin günümüze

129 Teymî, el-Meb’as ve’l-Meğâzî, 1/75-6. 130 Teymî, el-Meb’as ve’l-Meğâzî, 2/799. 131 Kandemir, M. Yaşar, ‘Teymî’, DİA, 41/55

132 Oğlu Muhammed’in vefatı üzerine yarım kalan çalışmayı, Teymî tamamlamıştır. Zehebî, es-Siyer, 20/84 No: 49; İsnevî, age, 1/176 No: 325; Kâdî Şühbe, age, 1/338 No: 270; Dâvûdî, age, 1/115 No: 105.

133 el-Câmi (u’l-Kebîr fî Meâlimi’t-Tefsîr) diye anılan eser 30 cilttir. Zehebî, es-Siyer, 20/84 No: 49, el-İber, 2/447; İsnevî, age, 1/176 No: 325; Kâdî Şühbe, age, 1/338 No: 270; Dâvûdî, age, 1/115 No: 105; Ziriklî, el-A’lam, 1/323; Kandemir, M. Yaşar, ‘Teymî’, DİA, 41/55.

134 Farsça bir eser olup 3 cilttir. Zehebî, es-Siyer, 20/84 No: 49, el-İber, 2/447; Kâdî Şühbe, age, 1/338 No: 270; Dâvûdî, age, 1/115 No: 105; Katib Çelebi, Keşfu’z-Zünûn, 1/211; Ziriklî, el-A’lam, 1/323; Kandemir, M. Yaşar, ‘Teymî’, DİA, 41/55.

135 Dört ciltlik bir eserdir. Zehebî, İber, 2/447; Kâdî Şühbe, age, 1/338 No: 270; Dâvûdî, age, 1/115 No: 105; Katib Çelebi, Keşfu’z-Zünûn, 1/211; Ziriklî, el-A’lam, 1/323; Kandemir, M. Yaşar, ‘Teymî’, DİA, 41/55.

136 el-Mu’temed 10 cilttir. Zehebî, es-Siyer, 20/84 No: 49, el-İber, 2/447; Kâdî Şühbe, age, 1/338 No: 270; Katib Çelebi, Keşfu’z-Zünûn, 1/211; Kandemir, M. Yaşar, ‘Teymî’, DİA, 41/55.

137 Kandemir, M. Yaşar, ‘Teymî’, DİA, 41/55.

138 Bir nüshası Chester Beatty Library’de bulunduğu kaydedilmektedir. Dâvûdî, age, 1/115 No: 105; Zirikli, el-A’lâm, 1/323; Kandemir, M. Yaşar, ‘Teymî’, DİA,41/55.

139 Dâru’l-Kütübi’z-Zâhiriyye’de kayıtlıdır. Elbânî, age, s. 260; Kandemir, M. Yaşar, ‘Teymî’, DİA, 41/55.

140 Dâru’l-Kütübi’z-Zâhiriyye’de kayıtlıdır. Abdülhayy el-Kettânî, Fihrisü’l-Fehâris, 2/657; Elbânî, age, s. 260; Kandemir, M. Yaşar, ‘Teymî’, DİA, 41/55. 141 Dâru’l-Kütübi’z-Zâhiriyye’de kayıtlıdır. Elbânî, age, s. 260.

142 Bir ciltlik bir eserdir. Zehebî, es-Siyer, 20/84 No: 49; Dâvûdî, age, 1/115 No: 105.

143 Vaaz ve irşad maksadıyla eserin bazı bölümleri Süleymaniye Kütüphanesi’nde mevcuttur. Kâdî Şühbe, age, 1/338 No: 270; Ziriklî, el-A’lam, 1/323; Kan-demir, M. Yaşar, ‘Teymî’, DİA, 41/55.

144 Dâvûdî, age, 1/115 No: 105;

145 Bilgi için bkz. Kıvâmu’s-Sünne et-Teymî, Siyerü's-Selefi’s-Salihin, naşirin mukaddimesi, s. 10, Teymî, el-Hicce, naşirin mukaddimesi, 1/54; Kandemir, M. Yaşar, ‘Teymî’, DİA, 41/55.

(14)

ulaşamaması onun hadis şerh metodu hakkında bilgi sahibi olmamıza engel teşkil etmiştir. Sadece mev-cut eserleri üzerinden malumat edinilmeye çalışılmıştır. Bu eserlerde de Teymî tam metin şerhi yapma-yıp sadece gerekli gördüğü yerlerde kısa bilgiler vermiştir.

Teymî’nin, terkedilmeye yüz tutan bir gelenek olan rıhle faaliyetini devam ettirmesi hadis ilmine büyük bir önem verdiğini göstermektedir, diyebiliriz. Öte yandan unutulmaya yüz tutan hadis imlâ meclislerini de yeniden canlandırmaya çalışması yine bu minvalde değerlendirilmelidir.

KAYNAKÇA

Ahatlı, Erdinç, “Temrîz”, DİA, 40. Cilt, Ankara;

2011. s. 433-4.

__________, “Tahdîs”, DİA, 39. Cilt, Ankara; 2010. s. 391-2.

Arıkaner, Yusuf, Ebu’s-Sena Şemseddin

İsfehani’nin Uluhiyet Anlayışı, İstanbul

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Aşıkkutlu, Emin, “Tahvîl”, DİA, 39. Cilt, Ankara;

2010. s. 440.

Aydınlı, Abdullah, Çakan, İsmail L., “Aşere-i

Mübeşşere”, DİA, 3. Cilt, Ankara; 1991. s.

547.

__________, “Mevkuf, DİA, 29. Cilt, Ankara; 2004. s. 437-8.

Babanzade Bağdâdlı İsmâîl Paşa (v. 1338/1920), Hediyyetü’l-Ârifîn

Esmâi’l-Müellifîn ve Âsâru’l-Musannifîn, I-II, Dâru

İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, t.y.

Çakan, İsmail L., “Cezm”, DİA, 7. Cilt, Ankara; 1993. s. 513.

Dâvûdî, Şemseddîn Muhammed b. Alî (ö. 946/1540), Tabakâtu’l-Müfessirîn, I-II, Beyrût; Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1983/1403. 1. Bs.

Dönmez, Mustafa, Ebû Nuaym el-İsfahânî’nin

et-Tıbbu’n-Nebevî İsimli Eserinin tahkiki,

Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Ensti-tüsü, Basılmamış Doktora Tezi, 2005, 804 s.

Demir, Mehmet, Ebu’s-Senâ el-İsfahânî’nin

Nâziru’l-Ayn Adlı Eserinin Tercümesi,

Takdim ve Tahkiki, Maramara Üniversiteisi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2015. 108 s.

Demirci, Muhsin, Ebûs-Senâ Mahmûd ibn

Ab-di’r-rahmân el-İsfahânî (öl. 749/1348) ve

Tefsirdeki Metodu, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, 1987. 290 s.

Ece, Abdurrahman, Ebu Nuaym’ın

Delailu’n-Nubuvvesinde Peygamber Tasavvuru,

Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitü-sü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2011. 300 s.

Efendioğlu, Mehmet, “Münker”, DİA, 32. Cilt, Ankara; 2006. s. 13-4.

__________, “Muallel”, DİA, 30. Cilt, Ankara; 2005. s. 312-3.

__________, “Münkatı”, DİA, 32. Cilt, Ankara; 2006. s. 12-3.

Ekinci, Özden Kanter, Rağıb İsfehânî’nin

Ke-lam Anlayışı (KeKe-lamda Semantik Yöntem),

Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Ensti-tüsü, Basılmamış Doktora Tezi, 2011. 195 s.

Elbânî, Muhammed Nâsiruddîn (v. 1914/1999),

Fihrisu Mahtûtâti’l-Dâri’l-Kütübi’z-Zâhiriyye (el-Müntehâb min Mahtûtâti’l-Hadîs),

Riyâd; Mektebetü’l-Meârif, 2001. 652 s.

Gafarov, Anar, Râğıb el-İsfahânî’nin İnsan ve

Ahlâk Anlayışı, Marmara Üniversitesi,

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2004. 168 s. Güler, Zekeriya, İlk Yedi Asırda Hadis İlimleri

Literatürü, Konya; Adal – Ofset, 2002.

330.

İzzeddîn İbnü’l-Esîr, Ebu’l-Hasan Alî b. Mu-hammed b. Abdülkerîm (v. 630/1233),

el-Kâmil fi’t-Târîh, I-XI, thk. Ebu’l-Fidâ

Abdul-lah el-Kâdî, Beyrût; Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1987/1407. 1. Bs.

__________, el-Lübâb fî Tehzîbi’l-Ensâb, I-III, Beyrût: Dâru Sâdır, 1980/1400. İbn Hacer, Ebu’l-Fazl Ahmed b. Alî el-Askalânî

(ö. 852/1449), Fethü'l-Bârî bi şerhi

Sahîhi'l-Buhârî, I-XIII, tahkik ve tashih:

Abdülaziz b. Abdullah b. Abdurrahman b. Baz, Muhammed Fuâd Abdülbâkî, Muhibbüddin el-Hatîb, Beyrût; Dâru’l-Ma’rife, ty.

İbn Kayyim el-Cevziyye, Muhammed b. Kayyim (ö. 751), İctima'u l-Cüyüşi'l-İslamiyye, thk. Zâid b. Ahmed en-Nüşeyrî, Mekke; Dâru Âlem’i-Fevâid, t.y. 621 s.

İbn Kâdî Şühbe, Ebu’s-Sıdk Takıyyuddîn Ebû Bekr B. Ahmed (v. 851/1447),

Tabakâtu’ş-Şâfiiyye, I-V, Haydarâbâd; Matbaatu

Mec-lisi Dâireti’l-Meârifi’l-Osmâniyye, 1978/1398. 1. Bs.

İbn Tağriberdî, Ebu’l-Mehâsin Cemâleddîn Yûsuf b. Tağriberdî (ö. 874/1469),

en-Nücûmu’z-Zâhire fî Mulûki Mısır ve’l-Kâhire, I-XVI, takdim ve ta’lik Muhammed

Hüseyn Şemsüddin, Beyrût; Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1992/1413. 1. Bs. İbnü’l-İmâd, Ebu’l-Felah Abdülhay b. Ahmed b.

Muhammed (v. 1089/1679)

Şezerâtu’z-Zeheb fî Ahbâri men Şezerâtu’z-Zeheb, I-X, thk.

Abdülkâdir Arnâût ve Mahmûd el-Arnâût, Beyrût; Dâru İbn Kesîr, 1986. İsnevî, Abdürrahîm b. Hasan (ö. 772),

Tabakâtu’Şâfiiyye, I-II, thk. Kemâl Yusûf

el-Hût, Beyrût; Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1987/1407.

Kandemir, M. Yaşar, “Teymî”, DİA, XXXXI, 55. __________, “Sahîhayn”, DİA, 35. Cilt, Ankara;

2008. s. 527-30.

__________, “Mevzû”, DİA, 29. Cilt, Ankara; 2004. s. 493-6.

Kâtip Çelebi, Hâcî Halîfe Mustafa b. Abdullah (v. 1067/1657), Keşfu’z-Zünûn an

Esâmi’l-Kütübi ve’l-Funûn, Beyrût; Dâru

İhyai’t-Türâsi’l-Arabî.

Kehhâle, Ömer Rızâ (v. 1905/1987),

Mu’cemu’l-Müellifîn, Beyrût:

Mektebetü’l-Müsennâ, 1957.

Keskin, Yusuf Ziya, Ebû Nuaym el-İsfahanî, İstanbul: Beyan Yayınları, t.y.

Kettânî, Abdülhayy b. Abdülkebîr,

Fihrisü’l-Fehâris, I-III, İ’tinâ İhsan Abbâs, Beyrût;

Dâru’l-Garbi’l-İslâmî, 1982/1402. 2. Bs. Kiriş, H. Mustafa, er-Râgıb el-İsfahânî’nin

Mukaddimetü’t-tefsîr adlı eseri ve Fâtiha sûresi’ndeki uygulamasının tefsir usûlü açısından değerlendirilmesi, Cumhuriyet

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2006. 196 s.

Kişi, Abdullah Rüştü, Rağıp el-İsfahânî'ye göre

Akıl -Vahiy ilişkisi, Ankara Üniversitesi,

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2013. 112 s. Komisyon, Dini Kavramlar Sözlüğü, Ankara;

Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2006. Malkoçoğlu, Osman, Ragıp el-İsfahani’de

Te-mel Erdemler, Ondokuz Mayıs

Üniversite-si, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Li-sans tezi.

Özafşar, Mehmet Emin, Demir, Mahmut,

“Za-yıf”, DİA, 44. Cilt, Ankara; 2013. s. 157-60.

Özgüdenli, Osman G.: “İsfahan”, DİA, 22. Cilt, Ankara; 2000. s. 497-504.

Polat, Salahattin, “Mürsel”, DİA, 32. Cilt, Anka-ra; 2006. s. 52-4.

Safedî, Ebu’s-Safâ Selâhaddîn Halîl b. İzzuddîn Aybeg b. Abdullah, el-Vâfî

Referanslar

Benzer Belgeler

maddesi uyarınca halihazırdaki nominal değeri 19.488.000,-- Avro tutarında olan esas sermayeyi, gözetim kurulunun onayı ile nakit ve/veya ayni sermaye karşılığında

Dolayısıyla sosyal medya reklamlarının bilgi verici ve toplumun ve gençliğin değerlerini deforme edip etmediğine ilişkin algıların, araştırmaya katılan

Kı K ısaca, ki saca, ki şinin kendini ş inin kendini bilmesi olarak. bilmesi olarak tan

Chemla Tzong-Shinn Chu Rolando Cimaz Murat Civaner Mete Civelek Florim Cuculi Ahmet Okay Çağlayan Yüksel Çavuşoğlu Serkan Çay Turgay Çelik Alpay Çeliker İlker Çetin

Morbidity and mortality were found to be markedly lower in the patients who underwent isolated valve surgery using minimally invasive technique, compared to the patients who

33 Institute of High Energy Physics and Informatization, Tbilisi State University, Tbilisi, Georgia... 34 RWTH Aachen

Oksijenli solunum yapan bakteriler kompost yığınındaki oksijeni tükettiğinde ortam bu kez oksijensiz solunum yapan bakterilerin çoğalması için uygun hâle gelir..

ŞAİR beş bölümden oluşan bu kitapta, günümüz tıp alanındaki önemli bir olgudan esinlenerek yola çıkmış. İnsanlar artık yapay or­ ganlarla da