• Sonuç bulunamadı

Üniversite öğrencilerinin sosyal medya kullanım ve doyumları üzerine bir saha araştırması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Üniversite öğrencilerinin sosyal medya kullanım ve doyumları üzerine bir saha araştırması"

Copied!
166
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

GAZETECĠLĠK ANABĠLĠM DALI

GAZETECĠLĠK BĠLĠM DALI

ÜNĠVERSĠTE ÖĞRENCĠLERĠNĠN SOSYAL MEDYA

KULLANIM VE DOYUMLARI ÜZERĠNE BĠR SAHA

ARAġTIRMASI

Murat SEKVAN

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DanıĢman

Doç. Dr. Süleyman Hakan YILMAZ

(2)

T.C

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bilimsel Etik Sayfası

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı Murat SEKVAN

Numarası 164222001007

Ana Bilim /Bilim Dalı Gazetecilik / Gazetecilik

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Doç. Dr. Süleyman Hakan YILMAZ

Tezin Adı Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Medya Kullanım ve Doyumları Üzerine Bir Saha Araştırması

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

T.C

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı Murat SEKVAN

Numarası 164222001007

Ana Bilim /Bilim Dalı Gazetecilik / Gazetecilik

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Doç. Dr. Süleyman Hakan YILMAZ

Tezin Adı Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Medya Kullanım ve Doyumları Üzerine Bir Saha Araştırması

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Üniversite Öğrencilerinin

Sosyal Medya Kullanım ve Doyumları Üzerine Bir Saha AraĢtırması başlıklı bu

çalışma 28/06/2019 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Ünvanı, Adı Soyadı DanıĢman ve Üyeler Ġmza

Doç. Dr. Süleyman Hakan YILMAZ Danışman

Dr. Öğretim Üyesi Salih TİRYAKİ Üye

(4)

T.C

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı Murat SEKVAN

Numarası 164222001007

Ana Bilim /Bilim Dalı Gazetecilik / Gazetecilik

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Doç. Dr. Süleyman Hakan YILMAZ

Tezin Adı Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Medya Kullanım ve Doyumları Üzerine Bir Saha Araştırması

ÖZET

Bu araştırmada, kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı çerçevesinde öğrencilerin sosyal medya kullanım alışkanlıkları, motivasyonları ve bu motivasyonların demografik özelliklerle arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olup olmadığı incelenmiştir. Araştırma çerçevesinde Selçuk Üniversitesi’nde öğrenim gören, rastgele örneklem yoluyla belirlenen 445 öğrenciye, yüz yüze anket uygulanmıştır. Ön inceleme sonucunda 424 adet anket analize uygun görülmüştür. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara baktığımızda; öğrencilerin en sık tercih ettikleri sosyal medya araçları olarak ilk sırada Instagram, ikinci sırada YouTube ve üçüncü sırada Twitter yer aldığı, öğrencilerin yüzde 61.8’inin 5 yıl ve üzeri sosyal medya kullanıcısı olduğu, yüzde 64.9’unun günlük 3-4 saat ve üzeri sosyal medya ortamlarında zaman harcadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Son alarak ise faktör analizi sonuçlarına baktığımızda; Selçuk Üniversitesi öğrencilerinin sosyal medya kullanımında; Bilgilenme Motivasyonu ve Eğlence Motivasyonunun etkili olduğu tespit edilmiştir.

(5)

T.C

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı Murat SEKVAN

Numarası 164222001007

Ana Bilim /Bilim Dalı Gazetecilik / Gazetecilik

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Doç. Dr. Süleyman Hakan YILMAZ

Tezin İngilizce Adı A Survey on Social Media Uses and Gratifications of University Students

ABSTRACT

In this research, the use frequency of social media by students, their motivations and statistical relations between motivations and demographic features are surveyed in frame of uses and gratifications approach. In this context, with the way of sampling, face to face survey was applied to 445 students who study at Selcuk University. As a result of the preliminary examination, 424 questionnaires were found suitable for analysis. According to the findings obtained through the research, it has been cocluded that the most preferred social media tools of the students are Instagram, YouTube in the second place and Twitter in the third place, 61.8% of the students are social media users above 5 years and 64.9% of the students spend time in social media for 3-4 hours or more. Finally, as the results of factor analysis, Motivation for seeking information and entertainment are found to be actual in the use of social media by the Selcuk University students.

(6)

ĠÇĠNDEKĠLER

Sayfa

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... i

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ... ii

ÖZET ... iii ABSTRACT ... iv İÇİNDEKİLER ... v ŞEKİLLER LİSTESİ ... ix TABLOLAR LİSTESİ ... x ÖNSÖZ ... xiv GĠRĠġ ... 1 BĠRĠNCĠ BÖLÜM BĠR ĠLETĠġĠM TEKNOLOJĠSĠ OLARAK ĠNTERNET VE SOSYAL MEDYA 1.1. Bir İletişim Teknolojisi Olarak İnternet ... 4

1.1.1. İnternetin Kısa Tarihçesi ... 6

1.1.2. İletişim Teknolojilerinin Özellikleri ... 11

1.1.2.1. Multimedya ... 11 1.1.2.2. Hiper-Metin ... 12 1.1.2.3. Yöndeşme ... 13 1.1.2.4. Eş Zamanlılık ... 13 1.1.2.5. Etkileşimlilik ... 13 1.2. Web Teknolojileri ... 14 1.2.1. Web 1.0 ... 14 1.2.2. Web 2.0 ... 15

(7)

1.2.3. Web 3.0 ... 16

1.3.Sosyal Medya ... 17

1.3.1. Sosyal Medya Kavramı ve Gelişim Süreci ... 17

1.3.2. Sosyal Medyanın Tanımlanması ... 21

1.3.3. Sosyal Medyanın Özellikleri ... 23

1.3.4. Sosyal Medya Platformları ... 27

1.3.4.1. Bloglar ... 27 1.3.4.2.Mikrobloglar ... 29 1.3.4.2.1. Twitter ... 30 1.3.4.2.2. Tumblr ... 33 1.3.4.3. Wikiler ... 34 1.3.4.3.1. Wikipedia ... 35 1.3.4.4. Forumlar ... 36 1.3.4.5. Podcastler ... 38 1.3.4.6. İçerik Toplulukları ... 39

1.3.4.6.1. Bir İçerik Topluluğu Olarak YouTube ... 39

1.3.4.6.2. Bir İçerik Topluluğu Olarak Instagram ... 41

1.3.4.6.3. Bir İçerik Topluluğu Olarak Periscope/Scope ... 42

1.3.4.7. Sosyal Paylaşım Ağları ... 43

1.3.4.7.1. Bir Sosyal Paylaşım Ağı Olarak Facebook ... 44

1.3.4.7.2. Bir Sosyal Paylaşım Ağı Olarak Foursquare ... 46

1.3.4.7.3. Bir Sosyal Paylaşım Ağı Olarak LinkedIn ... 47

(8)

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

SOSYAL MEDYA’DA KULLANIMLAR VE DOYUMLAR YAKLAġIMI

2.1. Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı ... 55

2.2. Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı Bağlamında Sosyal Medya ... 63

2.3. Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımına Getirilmiş Eleştiriler ... 67

2.4. Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı Bağlamında Sosyal Medyayı İnceleyen Araştırmalar ... 69

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ÖĞRENCĠLERĠN SOSYAL MEDYA KULLANIM VE DOYUMLARINA ĠLĠġKĠN SAHA ARAġTIRMASININ BULGULARI 3.1. ARAġTIRMANIN METODOLOJĠSĠ ... 75 3.1.1. Araştırmanın Konusu ... 75 3.1.2. Araştırmanın Amacı ... 75 3.1.3. Araştırmanın Önemi ... 75 3.1.4. Araştırmanın Modeli ... 76 3.1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları ... 76

3.1.6. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi ... 76

3.1.7. Soru Formu ve Ölçüm Araçları ... 77

3.1.8. Verilerin Çözümlenmesi ve Kullanılan Testler ... 78

3.1.9. Araştırma Soruları ... 79

3.2. BULGULAR VE YORUM ... 81

3.2.1. Katılımcıların Demografik Özellikleri ... 81

3.2.2. Katılımcıların Sosyal Medya Kullanım Düzeyleri ... 85

(9)

3.2.3.1. Katılımcıların Demografik Özelliklerine Göre Sosyal Medyayı Kullanım

Sıklıkları İle İlişkisi ... 89

3.2.4. Katılımcıların Sosyal Medyayı Kullanım Tecrübeleri ... 99

3.2.4.1. Katılımcıların Sosyal Medyaya Bağlantı Sağladığı Cihaz Türleri ... 99

3.2.4.2. Katılımcıların Sosyal Medyayı Kullanmaya Başlama Süreleri ... 102

3.2.4.3. Katılımcıların Sosyal Medyayı Günlük Kullanım Süreleri ... 106

3.2.4.4. Katılımcıların Sosyal Medyada Yorum Yapma Durumu ... 109

3.2.5. Katılımcıların Sosyal Medya Araçlarına Güven Notu Sonuçları ... 110

3.2.6. Katılımcıların Sosyal Medya Kullanım Motivasyonları ... 112

3.2.7. Katılımcıların Sosyal Medya Kullanım Motivasyonlarına İlişkin Faktör Analizi ... 115

3.2.8. Katılımcıların Sosyal Medya Kullanım Motivasyonları Ölçeğinin Güvenirlik Analizi ... 116

SONUÇ VE DEĞERLENDĠRME ... 126

KAYNAKÇA ... 133

EKLER ... 149

(10)

ġEKĠLLER LĠSTESĠ

ġekil 1. Sosyal Medyanın Gelişim Sürecini Gösteren Bir Grafik………...20

ġekil 2. Türkiye’de Dijital Medya Kullanım İstatistikleri………...49

ġekil 3. Türkiye’de İnternet Kullanım İstatistikleri………50

ġekil 4. Türkiye’de Medyada Harcanan Zaman İstatistikleri……….51

ġekil 5. Türkiye’de En Aktif Sosyal Medya Platformları………..52

ġekil 6. Türkiye’de En Çok Kullanıcıya Sahip Sosyal Medya Platformları………..53

ġekil 7. Türkiye’nin Sosyal Medya Kullanıcılarının Yaş Dağılımı………...54

ġekil 8. McQuail ve Windahl’in Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı Modeli……59

(11)

TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo 1. Katılımcıların Cinsiyete Göre Dağılımı………...81

Tablo 2. Katılımcıların Yaşlarına Göre Dağılımı………...81

Tablo 3. Katılımcıların Medeni Durumuna Göre Dağılımı………82

Tablo 4. Katılımcıların Aylık Harcamalarına Göre Dağılımı………82

Tablo 5. Katılımcıların Öğretim Türüne Göre Dağılımı………83

Tablo 6. Katılımcıların Sınıflara Göre Dağılımı………83

Tablo 7. Katılımcıların Fakültelere Göre Dağılımı………83

Tablo 8. Katılımcıların Sosyal Medyayı Kullanım Düzeyleri………...85

Tablo 9. Katılımcıların Instagram Kullanım Sıklıklarına Göre Dağılımı……….….86

Tablo 10. Katılımcıların Facebook Kullanım Sıklıklarına Göre Dağılımı…….……86

Tablo 11. Katılımcıların Twitter Kullanım Sıklıklarına Göre Dağılımı………87

Tablo 12. Katılımcıların YouTube Kullanım Sıklıklarına Göre Dağılımı………….87

Tablo 13. Katılımcıların Periscope/Scope Kullanım Sıklıklarına Göre Dağılımı…..88

Tablo 14. Katılımcıların Yer Bildirim Uygulamalarını (Swarm, Foursquare vb.) Kullanım Sıklıklarına Göre Dağılımı………..88

Tablo 15. Katılımcıların Cinsiyetlerine Göre Sosyal Medya Araçlarını Kullanım Sıklıkları Arasındaki İlişki………..89

Tablo 16. Katılımcıların Yaşlarına Göre Sosyal Medya Araçlarını Kullanım Sıklıkları Arasındaki İlişki………...91

Tablo 17. Katılımcıların Aylık Ortalama Harcama Durumlarına Göre Sosyal Medya Araçlarını Kullanım Sıklıkları Arasındaki İlişki……….93

(12)

Tablo 18. Katılımcıların Sınıflarına Göre Sosyal Medya Araçlarını Kullanım

Sıklıkları Arasındaki İlişki………..95

Tablo 19. Katılımcıların Öğretim Türlerine Göre Sosyal Medya Araçlarını Kullanım

Sıklıkları Arasındaki İlişki………..96

Tablo 20. Katılımcıların Sosyal Medyaya Bağlandığı Cihazlara Göre Dağılımı…..99 Tablo 21. Katılımcıların Sosyal Medyaya Bağlandığı Cihazların Cinsiyet İle

İlişkisinin İncelenmesi………..100

Tablo 22. Katılımcıların Sosyal Medyaya Bağlandığı Cihazların Yaş İle İlişkisinin

İncelenmesi………...100

Tablo 23. Katılımcıların Sosyal Medyaya Bağlandığı Cihazların Aylık Ortalama

Harcama Miktarı İle İlişkisinin İncelenmesi……….101

Tablo 24. Katılımcıların Sosyal Medyaya Bağlandığı Cihazların Sınıfları İle

İlişkisinin İncelenmesi………..101

Tablo 25. Katılımcıların Sosyal Medyaya Bağlandığı Cihazların Öğretim Türü İle

İlişkisinin İncelenmesi………..102

Tablo 26. Katılımcıların Sosyal Medyayı Kullanmaya Başlama Sürelerine Göre

Dağılımı………102

Tablo 27. Katılımcıların Sosyal Medyayı Kullanmaya Başlama Süreleri İle Cinsiyet

Değişkeni Arasındaki İlişkinin İncelenmesi……….103

Tablo 28. Katılımcıların Sosyal Medyayı Kullanmaya Başlama Süreleri İle Yaş

Değişkeni Arasındaki İlişkinin İncelenmesi………...104

Tablo 29. Katılımcıların Sosyal Medyayı Kullanmaya Başlama Süreleri İle Aylık

Ortalama Harcama Miktarı Değişkeni Arasındaki İlişkinin İncelenmesi………….104

Tablo 30. Katılımcıların Sosyal Medyayı Kullanmaya Başlama Süreleri İle Sınıf

(13)

Tablo 31. Katılımcıların Sosyal Medyayı Kullanmaya Başlama Süreleri İle Öğretim

Türü Değişkeni Arasındaki İlişkinin İncelenmesi………....…………105

Tablo 32. Katılımcıların Günlük Sosyal Medya Kullanım Sürelerine Göre

Dağılımı...106

Tablo 33. Katılımcıların Sosyal Medyayı Günlük Kullanım Sürelerinin Cinsiyet

Değişkeni İle İlişkisinin İncelenmesi...107

Tablo 34. Katılımcıların Sosyal Medyayı Günlük Kullanım Sürelerinin Yaş

Değişkeni İle İlişkisinin İncelenmesi...107

Tablo 35. Katılımcıların Sosyal Medyayı Günlük Kullanım Sürelerinin Aylık

Ortalama Harcama Miktarı Değişkeni İle İlişkisinin İncelenmesi...108

Tablo 36. Katılımcıların Sosyal Medyayı Günlük Kullanım Sürelerinin Sınıf

Değişkeni İle İlişkisinin İncelenmesi...108

Tablo 37. Katılımcıların Sosyal Medyayı Günlük Kullanım Sürelerinin Öğretim

Türü Değişkeni İle İlişkisinin İncelenmesi...109

Tablo 38. Katılımcıların Sosyal Medyada Yorum Yapma Durumlarına Göre

Dağılımı...109

Tablo 39. Katılımcıların Sosyal Medyada Yaptıkları Yorumların Türlerine Göre

Dağılımı...110

Tablo 40. Katılımcıların Sosyal Medya Araçlarına Güven Düzeyi...110 Tablo 41. Katılımcıların Sosyal Medya Araçlarına Güven Notunun Cinsiyet ve

Öğretim Türü Değişkenleri İle İlgili Analiz Sonuçları...111

Tablo 42. Katılımcıların Sosyal Medya Araçlarına Güven Notunun Yaş, Aylık

Harcama ve Sınıf Değişkenleri İle İlgili Analiz Sonuçları...112

(14)

Tablo 44. Katılımcıların Sosyal Medya Kullanım Motivasyonları Ölçeğinin Alt

Boyutları...115

Tablo 45. Katılımcıların Sosyal Medya Kullanım Motivasyonları Ölçeğinin Alt

Boyutlarına Ait Güvenilirlik Analizi Sonuçları...117

Tablo 46. Sosyal Medya Motivasyonlarının Aritmetik Ortalamaları...118 Tablo 47. Cinsiyetlere Göre Sosyal Medya Kullanım Motivasyonları Ölçeği ve Alt

Boyutlarının İncelenmesi...118

Tablo 48. Yaşlara Göre Sosyal Medya Kullanım Motivasyonları Ölçeği ve Alt

Boyutlarının İncelenmesi...119

Tablo 49. Aylık Harcamalarına Göre Sosyal Medya Kullanım Motivasyonları Ölçeği

ve Alt Boyutlarının İncelenmesi...121

Tablo 50. Öğretim Türüne Göre Sosyal Medya Kullanım Motivasyonları Ölçeği ve

Alt Boyutlarının İncelenmesi...122

Tablo 51. Sınıflara Göre Sosyal Medya Kullanım Motivasyonları Ölçeğinin ve Alt

(15)

ÖNSÖZ

Selçuk Üniversitesi öğrencilerinin sosyal medya kullanımı ve doyumlarını tespit etmek amacıyla gerçekleştirilen bu çalışmanın sürecinde:

Danışman olmanın ötesinde, bir dost ve arkadaş gibi desteğini esirgemeyen Doç. Dr. Süleyman Hakan YILMAZ’a, değerli hocam Dr. Öğretim Üyesi Salih TİRYAKİ’ye ve tüm hocalarıma,

Çalışmanın başlangıcından bitişine kadar elinden gelen her türlü yardımı ve desteği gösteren sevgili Beyza MUTLU’ya,

Çalışma esnasında karşılaştığım problemler için motive edici muhabbetlerinden dolayı, değerli arkadaşlarım Sadık Kedir ABDU, Gizem Yıldız AKDEMİR ve Esra YÜKSEL’e,

Saha araştırması esnasında yardımlarını esirgemeyen değerli tüm öğrenci arkadaşlara,

Hayatım boyunca maddi ve manevi desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen babam Şemsettin SEKVAN’a, annem Pakizer SEKVAN’a ve tüm kardeşlerime çok ama çok teşekkür ederim.

(16)

GĠRĠġ

Toplumsal yaşam içerisinde insanoğlu, hayatın her evresinde duygu, düşünce, bilgi ve becerilerini başkalarıyla paylaşma ihtiyacı çerçevesinde çeşitli iletişim araçlarını geliştirip kullanmıştır. Özellikle yirminci yüzyılda meydana gelen II. Dünya Savaşı sonrası, dünyanın iki süper gücü olarak adlandırılan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyetler Birliği’nin (SSCB) oluşturduğu soğuk savaş döneminin yaratmış olduğu gereksinimler sonucunda, insan hayatına yeni bir iletişim aracı olarak internet kazandırılmıştır.

Toplum hayatına önemli bir iletişim aracı olarak giren internet, dünya genelinde milyarlarca bilgisayar ağının bir araya getirilerek, bilginin kolay bir şekilde üretildiği, depolandığı ve paylaşıldığı bir sistemi ifade etmektedir. İnternet, aynı zamanda uluslararası iletişime erişim sağladığı için zaman ve mekan kısıtlaması tanımayan küresel bir iletişim aracıdır (Fidan, 2016: 142). Bu yapısı nedeniyle mesaj üreten, biriktiren ve yayan teknoloji olmanın yanında birey-birey, birey-grup, grup-birey, iletişimine olanak sağlayarak toplumsal bir iletişim meydana getirmektedir (Timisi, 2003: 124). Küresel ölçekte hızla yaygınlaşmasının nedeni, güncel bilgiye kısa sürede ve ucuz bir şekilde ulaşma imkanı sağlamasından kaynaklanmaktadır. Günümüzde internet sayesinde bütün dünya, adeta insanların parmaklarının bir tık kadar ucunda yer almaktadır.

Bir iletişim aracı olarak internet, geleneksel kitle iletişim araçlarından (gazete, radyo, televizyon, dergi vb.) farklı olarak yeni iletişim sürecinde çok katmanlı bir iletişim meydana getirmiştir. Bu özelliğiyle alıcı etkin bir katılımcı olarak rol üstlenmektedir. Diğer bir şekilde ifade edecek olursak, yeni iletişim sürecinde kullanıcı aktif bir rol almaktadır.

İnternet teknolojilerinin bir uzantısı olarak 1990’lı yıllardan sonra geliştirilen Web 1.0 teknolojisinin zamanla kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamaması yeni bir teknoloji olarak Web 2.0 teknolojisinin doğmasına zemin hazırlamıştır. Web 2.0 teknolojisinin geliştirilmesi aynı zamanda yeni medya olarak adlandırdığımız sosyal medya kavramının da doğmasını sağlamıştır. Sosyal medya kavramı, kullanıcıların

(17)

etkileşimine olanak tanıyan Web 2.0 teknolojisinin üzerine kurulduğu için kullanıcılara içerik oluşturma imkanı tanıdığı gibi aynı zamanda içerikleri paylaşmalarına da olanak tanımaktadır. (Tuncer, 2013: 15). Sosyal medya “etkileşimli, hızlı, sınır tanımayan, coğrafi uzaklıkları bir engel olmaktan çıkartan, iletişimi güçlendiren, hızlandıran ve yöndeşen, başka bir ifadeyle yazılı, görsel, işitsel, kitle iletişim ortamlarının, bilgisayar teknolojisi ile altyapılarının bir araya gelmesi” şeklinde tanımlanmaktadır (Erdoğan, 2005: 415). Bu yapısı nedeniyle sosyal medya araçlarını tercih eden kullanıcıların, sosyal medyayı hangi amaç doğrultusunda kullandığı ve hangi doyumları sağladığı önem arz etmektedir.

Sosyal medya araçlarının geleneksel kitle iletişim araçlarından daha yoğun kullanılması, akademik camia tarafından da incelenmesi gereken bir durum haline getirmiştir. Özellikle iletişim çalışmalarında araştırmacıların “İnsanlar medya ile ne yapıyor” sorusuna cevap ararken tercih ettikleri “Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı” bu çalışmada da tercih edilmiştir. “Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı” kullanıcıların bilinçli bir şekilde kendi ihtiyaçları ve gereksinimleri doğrultusunda hareket ederek kitle iletişim araçlarından faydalandıkları düşüncesine dayanmaktadır. “Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı”nda yer alan “kullanımlar” kısmında, kitle iletişim araçlarını kullanma nedenleri üzerine durulmaktadır. Yaklaşımın “doyumlar” kısmında ise, bireylerin kitle iletişim araçlarını belirli ihtiyaçlarını gidermek amacıyla kullandığı ve bu şekilde belirli bir “Kullanım ve Doyumlar” sağladığı belirtilmiştir (Aktay, 2011: 157-157).

Bu araştırma “Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı” çerçevesinde Konya Selçuk Üniversitesi’nde eğitim gören üniversite öğrencilerinin sosyal medya araçlarını kullanım ve doyumlarını ölçmeyi amaçlamaktadır. Çalışmada öğrencilerin en sık tercih ettikleri sosyal medya aracının hangisi olduğu, sosyal medya araçlarını hangi sıklıkta kullandıkları, sosyal medya araçlarını ne kadar zamandır kullandıkları, sosyal medya araçlarını günlük kullanım süreleri ve sosyal medya araçlarına güven notları tespit edilmiştir. Son olarak ise, öğrencilerin sosyal medya kullanım motivasyonlarını ve bu motivasyonların demografik özelliklerle ne gibi farklılık gösterdiği ortaya koymaya çalışılmıştır. Araştırma üç bölümden oluşmaktadır.

(18)

Araştırmanın ilk bölümünde, yeni bir iletişim teknolojisi olarak internet ve internetin kısa tarihçesi ele alınarak, yeni iletişim teknolojilerinin özellikleri başlığı altında, multimedya, hiper-metin, yöndeşme, eş zamanlılık ve etkileşimlilik kavramları incelenmiştir. Daha sonra web teknolojileri olarak Web 1.0, Web 2.0 ve Web 3.0 ele alınarak, sosyal medya başlığı altında sosyal medya kavramı ve gelişimi, sosyal medyanın tanımlanması, sosyal medyanın özellikleri ve sosyal medya platformları başlığı altında detaylı bir şekilde sosyal medya araçları incelenmiştir. Son olarak ise, Türkiye’de internet ve sosyal medya kullanım istatistiği ile ilgili bulgulara yer verilmiştir.

Araştırmanın ikinci bölümünde, iletişim araştırmalarında yoğun olarak tercih edilen kullanılan kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı incelenerek, kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı çerçevesinde sosyal medya ele alınmıştır. Daha sonra ise akademik literatürde kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı bağlamında sosyal medyayı inceleyen bazı araştırma bulgularına yer verilmiştir.

Araştırmanın üçüncü ve son bölümünde, araştırmanın metodolojisi başlığı altında çalışmanın, konusu, amacı, önemi, modeli, sınırlılıkları, araştırmanın evreni ve örneklemi, soru formu ve ölçüm araçları, verilerin çözümlenmesi ve kullanılan testler ve araştırmanın sorularına yer verilmiştir. Daha sonra bulgular ve yorum başlığı altında araştırma sonucunda elde edilen veriler ve ilgili tablolar yer almaktadır. Son olarak sonuç kısmında ise elde edilen analizler doğrultusunda veriler detaylı bir şekilde işlenmiştir.

(19)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

BĠR ĠLETĠġĠM TEKNOLOJĠSĠ OLARAK ĠNTERNET VE SOSYAL MEDYA

1.1. Bir ĠletiĢim Teknolojisi Olarak Ġnternet

Toplumsal bir varlık olan insan, hayatın her safhasında duygu ve düşüncelerini birbirlerine aktarmak için çeşitli iletişim teknolojileri geliştirmişlerdir. Günümüzde ise geleneksel kitle iletişim araçları olarak bilinen gazete, radyo ve televizyonun önüne geçen yeni bir iletişim teknolojisi olarak internet, gündelik hayatı etkilediği gibi kültürel alanı da hızla dönüştürmektedir. Bir iletişim teknolojisi olarak interneti uluslararası ölçekte hızlı ve kolay bir yayılma özelliğine sahip olduğu için diğer kitle iletişim araçlarıyla birlikte yeni bir kültürel hayatın taşıyıcısı (Güzel, 2007: 183) olması açısından önemli kılmaktadır.

Günümüzde insan hayatında önemli bir iletişim aracı olarak yer alan internet dilimize İngilizce’de kullanıldığı gibi geçmiş bir sözcüktür. İnternet kelimesi, İngilizce “Uluslararası Ağ’ın (International Network)” kısaltılmışı olan, küresel çapta milyonlarca bilgisayar ağının oluşturmuş olduğu bir sistemi ifade etmektedir (Erkan ve Songür, 1999: 230). Bir iletişim teknolojisi olan internet enformasyonu üretme, depolama ve paylaşma gereksinimi doğrultusunda gelişen bir iletişim ağıdır (Odabaşı, 2002 : 9).

Dünya çapında hepimizin yaşamını etkileyen bir iletişim teknolojisi ve zamanın en popüler aracı olan internetin birden çok tanımına rastlamak mümkündür. İnternet teknolojisi farklı medya araçlarını ağlarla bütünleştirmesi ve birbirinden farklı iletişim biçimlerine imkan sağlaması sebebiyle diğer iletişim teknolojilerinden ayrılmaktadır (Oblak, 2005: 87-106). İçel, (1998: 407) yaptığı tanımla interneti iki veya daha fazla bilgisayarın birbirleriyle bağlantı sağlamalarıyla gerçekleşen dünya genelinde yaygın bilgisayar ağlarına dayalı bir iletişim şekli olarak ifade etmiştir. Başka bir tanıma bakacak olursak internet, “birçok insanı birçok insana bağlayan, gerçek zamanda gerçekleşen yeni bir elektronik iletişim teknolojisi, yeni bir

(20)

örgütlenme biçimi, hatta yeni bir iletişim aracıdır” (Castells, 2006: 26-27). Kazaz (2007: 223) interneti, bireylerin üretilen enformasyonu depolama, başkalarıyla paylaşma ve enformasyona rahatlıkla ulaşma ihtiyaçları çerçevesinde ortaya çıkması, dev bir kütüphane olmanın yanı sıra çok geniş bir bilgisayar ve iletişim ağına sahip olması ile düşüncelerin özgürce dile getirildiği bir platform, her açıdan yaşamı kolaylaştırma aracı olarak ifade etmektedir. İnternet teknolojisi yerel, bölgesel ve ulusal ağlardan meydana gelen bir yapıdır. Bu ağların birbirleriyle bütünleşerek oluşturdukları daha geniş kapsamlı bir ağdır (Köksal, 1997: 19). Bir iletişim teknolojisi olarak internet metin, ses, fotoğraf, grafik, video gibi birden çok iletişim şeklinin bir arada bulunmasıyla işleyen bir iletişim sürecidir. Aynı zamanda uluslararası iletişime erişim sağladığı için zaman ve mekan kısıtlaması tanımayan küresel bir iletişim aracıdır (Fidan, 2016: 142). Bu yapısı nedeniyle mesaj üreten, biriktiren ve yayan teknoloji olmanın yanında birey-birey, birey-grup, grup-birey, iletişimine olanak sağlayarak toplumsal bir iletişim meydana getirmektedir (Timisi, 2003: 124).

İnternet teknolojilerinin geleneksel kitle iletişim araçlarına göre kısa sürede yaygınlaşmasının arkasında farklı bir yapının olduğu gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır. Küresel ölçekte hızla yaygınlaşmasının nedeni, güncel bilgiye kısa sürede ve ucuz bir şekilde ulaşma imkanı sağlamasıdır. Dünyanın bir ucundan internete bağlanan bir kişi, dünyanın başka bir ucundaki bilgiye ulaşarak kısa bir süre içinde bu bilgiyi bilgisayarına indirebilmektedir (Şeker, 2005: 67). Bu özelliğiyle internet sınırları aşarak tüm dünyada bilgi akışını destekleyen küresel bir iletişim aracı konumundadır (Aydoğan, 2010: 12).

Günümüzde internet sayesinde bütün dünya, adeta insanların parmaklarının bir tık kadar ucunda yer almaktadır. İnsanlar internet aracılığıyla ihtiyaç duydukları her türlü bilgiye kısa bir süre içinde ulaşabilmektedir. Ayrıca dünya genelinde meydana gelen durumlar, olaylar ve gelişmeler hakkında anında bilgi sahibi olabilmekte; güzel ve eğlenceli bir vakit geçirebilmekte; ulaşmak istedikleri arkadaşları ve sevdikleriyle iletişim kurabildikleri gibi alış veriş ihtiyaçlarını internet üzerinden de karşılayabilmektedirler (Balcı, vd., 2013: 6).

(21)

Bu anlamda internetin özellikleri şu şekilde sıralanmaktadır (Gibson ve Ward’den akt. Fidan, 2016: 144).

Volüm: İnternet teknolojisiyle birlikte daha fazla bilgi kolaylıkla

gönderilmektedir.

Hız: Gönderilecek verilerin sıkıştırılabilmesi nedeniyle gönderim zamanı

büyük oranda kısalmaktadır.

Format: Paylaşılan mesajların ses ve görseller içermesi dinamik ve çarpıcı

bir biçimde gönderilmelerine olanak sağlamaktadır.

Yönelim: İnternet teknolojileri sayesinde platformlarda iki yönlü, eş

zamanlı ve karşılıklı etkileşim mümkündür.

Kişisel Kontrol: Verilerin alınması ve paylaşılmasında kontrolün

sağlanmasına olanak tanıdığından verilerin bir merkezde toplanmasına ihtiyaç duymadan yayınlanmasına olanak tanımaktadır.

Bir iletişim teknolojisi olarak internet ekonomik alandan siyasete, eğitim alanından sağlığa, üretimden pazarlamaya kadar toplumsal hayatın tüm alanlarında önemli bir değişim ve dönüşüm gerçekleştirmesi nedeniyle önemli bir teknolojik araçtır (Yedig ve Akman, 2002: 37-42). Özellikle insanlar günlük hayatta interneti kullanarak zamandan tasarruf edebilmektedirler. Örneğin; mağaza mağaza gezerek alışveriş yapmak yerine internet kısa sürede alış-veriş yapma imkanı sağlamaktadır. Aynı zamanda insanlar banka banka gezmek yerine kısa sürede internet üzerinden banka işlemlerini gerçekleştirmektedirler (Aktaş, 2007b: 125).

1.1.1. Ġnternetin Kısa Tarihçesi

Bir iletişim teknolojisi olarak internet, II. Dünya Savaşı sonrası soğuk savaş döneminin yaratmış olduğu bir gereksinim sonucu ortaya çıktığı ifade edilmektedir. Kanadalı iletişim teorisyeni Marshall McLuhan’ın ifadesiyle, dünyayı adeta küresel bir köy haline getiren iletişim teknolojilerinin bir uzantısı internetin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyetler Birliği’nin (SSCB-Rusya) soğuk savaş döneminde,

(22)

teknolojik rekabetleri sonucu ortaya çıktığı görülmektedir. Sovyetler Birliği’nin 4 Ekim 1957 tarihinde ilk uydusu olan Sputnik’i uzaya başarılı bir şekilde göndermesi Amerika’da endişe yaratmıştır. Bu endişe daha sonra internetin doğmasına zemin hazırlamıştır. İnternet teknolojisinin gelişmesindeki temel düşüncenin 1960’lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Savunma Bakanlığı’nın askeri ve sivil personelin savunma amaçlı iletişiminin kesintisiz bir şekilde hızlı, güvenli ve aynı zamanda maliyeti düşük bir şekilde sağlanması için bilgisayar ağlarının kullanılmasına dayandığını görürüz (Timisi, 2003: 122). Bu bilgisayar ağının adı günümüzdeki internetin temelini oluşturan ARPANET(Advanced Research Projest Agency Network)’tir.

ARPANET, 4 Ekim 1957 yılında Sovyetler Birliği’nin uzaya başarılı bir şekilde uydu göndermesi Amerika Birleşik Devletleri Başkanı, Dwight D. Eisenhower emriyle 1958 yılında Savunma Bakanlığı tarafından kurulan İleri Araştırma Programları Ajansı’nın (Advanced Research Programme Agency-ARPA) paket yönlendirmeli bilgisayar ağı olarak ortaya çıkmış, askeri ve sivil alanda araştırma yapan laboratuarları ve üniversiteleri birbiriyle haberleşmelerini sağlamak üzere geliştirilmiştir. Daha sonra İleri Araştırma Programları Ajansı (Advanced Research Programme Agency-ARPA) adı, İleri Savunma Araştırmaları Ajansı’na (Defense Advanced Research Project Agency-DARPA) dönüşmüştür (Şimşek, 2002: 9). Amerika’nın önemli üniversitelerinden biri olan Massachussetts Institute of Technology’de (MIT) araştırmacıları olarak çalışan Lawrence G. Roberts ve çalışma arkadaşı Thomas Merrill bilgisayarlar arasında ilk bağlantıyı 1965 yılında gerçekleştirirler. 1966 yılının sonunda Lawrence G. Roberts, çalışmalarına DARPA’da devam ederek 1967’ye gelindiğinde “ARPANET” isimli projesinin önerisini sunar. (Akın, 1996: 37).

Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı tarafından kurulan farklı araştırmalar yapan merkezler arası haberleşmeyi sağlayan bir bilgisayar ağı olarak geliştirilen ARPANET, ilk bağlantısını 1 Eylül 1969 yılında Los Angeles ve Santa Barbara’daki California Üniversiteleri, Stanford Araştırma Enstitüsü ve Utah Üniversiteleri’ni birbirine bağlayan bir haberleşme ağıyla sağlanmıştır. Kısa bir

(23)

zaman içinde 2000’den fazla kullanıcıyı birbirine bağlayan bir haberleşme sistemine dönüşmüştür (Karabulut, 2009: 110). Bu çalışmalar sonucunda, merkezi bilgisayarlar arası bağlantı sağlanarak internetin ilk formatı ortaya çıkmıştır (Tokgöz, 2013: 109).

1970’li yıllara gelindiğinde ARPANET’e bağlı bilgisayarlarda “Ağ Kontrol Protokolü (Network Control Protokol-NCP)” adı verilen bir ağ ile çalışılmaya başlanmıştır. Çalışma kapsamında “Uluslararası Bilgisayar İletişim Konferansı (International Computer Comminications Conference-ICCC)” düzenlenerek, ARPANET ile NCP arasında bir antlaşma imzalanmıştır. Aynı zamanda bu yıllarda ARPANET içerisinde ilk kez Elektronik Potsa (e-mail) kullanılmaya başlanmıştır (Geray, 2003: 83). 1973 yılında, geliştirilen ağ içerisinde protokol seti oluşturulmak için Stanford Üniversitesi’nde başlatılan çalışmaya Londra Üniversitesi Akademisi’nin de dahil edildiği “İnternet Çalışma Projesi (Internet Working Project)” başlatılmıştır. ARPANET’in ilk uluslararası bağlantısı İngiltere (University College London) ve Norveç (Royal Radar Establishment) arasında gerçekleştirilmiştir (Karasioğlu, 2001: 19). 1974 yılında, bir bilgisayar bilimcisi olarak görev yapan Bob Kahn ve Cinton Cerf adlı iki araştırmacı tarafından “A Protocol for Packet Network Intercommunication” isimli yayınlarında, bilgisayarlar arasında veri alışverişini gerçekleştirirken mesajların paketlere bölünmesini sağlayıp ve mesajın gittiği yerde tekrar birleştirilmesine olanak sağlayan “İletişim Kontrol Protokol’ünün (Transmission Control Protocol-TCP)” sunumunu gerçekleştirmişlerdir (Akın, 1996:37). 1978 yılına kadar süren araştırmalar da ise İletişim Kontrol Protokol’ünün (TCP) dört uyarlaması geliştirilmiştir (Karasioğlu, 2001: 19). TCP’nin geliştirmiş olduğu bu dört uyarlamalı sistem, 1980’de sabitleştirilerek ARPANET’e bağlı bilgisayar sistemleri arasında iletişim kolaylaştırılmıştır (Çakır, 2007/1 :128). 1983’te ARPANET’e bağlı kullanıcılar, “İletişim Kontrol Protokolü/İnternet Protokolü’nü (Transmission Control Protocol/Internet Protocol-TCP/IP)” standart bir şekilde kullanılmasına karar vermişlerdir. (Özbay ve Yetişener, 2002: 14).

Günümüz internet teknolojilerinin atası olarak kabul edilen ARPANET’in gelişmesine bağlı olarak kullanılması da hızla yaygınlaşmıştır. Amerika Birleşik

(24)

Devletleri, Savunma Bakanlığı tarafından daha çok savunma amaçlı geliştirilen bu sistem, askeri amaç dışında faaliyet yürüten diğer araştırma birimleri çalışanları tarafından, daha çok kişisel iletişim ihtiyaçlarını karşılamak için kullanmaları, askeri kanadın 1983’de ARPANET’den ayrılarak MİLNET adı verilen bir ağ kurmasıyla bilimsel odaklı araştırmalar ile askeri odaklı araştırmalar birbirinden ayrılmıştır (Taneri, 2014: 36). Yine 1986 yılında sonra ARPANET’in yerini alacak olan veri aktarım hızı 56 kbps kullanımına sahip NFSNET kurulmuştur (Akın, 1996: 37).

1989’a gelindiğinde internet ağını kullanan bilgisayar sayısının 100.000 kadar olduğu ifade edilmektedir. Bununla birlikte NFSNET’e bağlanan ülkeler Almanya, İsrail, Avustralya, İtalya, Japonya, Meksika, Hollanda, İngiltere ve Yeni Zelanda olmuştur (Çağıltay’tan akt. Balcı, 2010: 55). ARPANET, 20 yılı aşan bir süre devam ettikten sonra 1990 yılının ortalarında kapatılarak yerini NFSNET’e bırakmıştır. ARPANET’in kapatılmasına rağmen “İletişim Kontrol Protokolü/İnternet Protokolü (Transmission Control Protocol/Internet Protocol-TCP/IP)” kullanılmaya devam edilmiştir (Çakır, 2007/1: 128). 1990’da NFSNET tarafından oluşturulan “İleri Ağ Servisi (Advance Network Services)” ile internet teknolojilerinin omurgasının özelleştirilmesi adımları atılmıştır (Çakır ve Topçu, 2005: 75).

1992 yılında İsviçre’nin Cenevre şehrinde bulunan “Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi’nde (European Organization For Nuclear Research-CERN)” Tim Bernard Lee isimli bir bilim adamı tarafından, çeşitli alanlarda bulunan her türlü bilgiye hızlı bir şekilde ulaşmayı sağlayan internetin önemli bir parçası, www (World Wide Web) geliştirilmiştir (Castells, 1996: 383). World Wide Web’deki veriler HTTP (Hyper-Text Transfer Protocol) adı verilen bir sistem ile aktarılmaktadır (Dinler, 2000: 212). Bunlara paralel olarak bilindik anlamda internet sistemi World Wide Web ile kullanımı hızla yaygınlaşmıştır. Bilimden sanata, eğitimden sağlığa, ekonomiden eğlenceye kadar hayatın tüm alanlarına hızla giren internet Castells’de (2005: 58) dediği gibi 20. yy. son çeyreğinde internet teknolojilerinin ortaya çıkışı ve gelişimi, askeri amaçlar doğrultusunda bilimin de iş birliği sayesinde yeniliğin benzersiz bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır.

(25)

Dünyadaki mevcut gelişmelere paralel olarak bir iletişim teknolojisi olarak internetin Türkiye’deki gelişim sürecine bakacak olursak, bir iletişim teknolojisi olarak internet ülkemizde, genel amaçlı bilgisayar ağlarının ilk kuruluşu Avrupa Akademik ve Araştırma Ağı’na (European Academic and Research Network – EARN) yapılan bağlantı ile başlamıştır. Bu ağa bağlanma çalışmaları ise 1986 yılında Ege Üniversitesi’ndeki araştırmacı, Prof. Dr. Oğuz Manas ve ekibinin çabalarıyla ile gerçekleşmiştir. Türkiye’deki üniversiteler öncülüğünde EARN’ın bir benzeri olarak Türkiye Üniversiteler ve Araştırma Kurumları Ağı (TUVAKA) kurulmuştur. EARN ağına ilk bağlantı 1986 yılı Aralık ayında Ege Üniversitesi sağlamıştır. 1987 yılı içerisinde ise sırasıyla Anadolu Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi bağlantı gerçekleştirmiştir. İleriki zamanlarda bu ağın hat kapasitesinin yetersiz olmasından ve teknolojik açıdan ihtiyaçlara yeterli gelmemesinden dolayı 1991 sonlarına doğru Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), tarafından yeni bir ağın kurulması yönünde bir proje (Türkiye İnternet Proje Grubu-TR-NET) başlatılmıştır. Bu amaçla ilk deneysel bağlantı 1992 yılının Ekim ayında Hollanda’ya yapıldı; PTT’ye 1992’de yapılan başvurunun sonuçlanmasına takiben 64 kbps kapasiteli kiralık hat ile 12 Nisan 1993’de ODTÜ Bilgi İşlem Daire Başkanlığı salonundaki sistem yönlendiricileri kullanılarak, ODTÜ- Washington (NSFNET) hattıyla Amerika Birleşik Devletleri (ABD) üzerinden, Türkiye’nin ilk internet bağlantısı gerçekleştirilmiştir (Bilim Teknoloji, 2018).

Bir iletişim teknolojisi olarak ilk internet bağlantısını 1986 yılı Aralık ayında gerçekleştiren Ege Üniversitesi, ikinci bağlantısını 1994 yılında 64 kbps hızıyla sağlamıştır. Bunun dışında Bilkent Üniversitesi 1995 yılı Eylül ayında, Boğaziçi Üniversitesi 1995 yılı Kasım ayında, İstanbul Teknik Üniversitesi 1996 yılı Şubat ayında ve son olarak Anadolu Üniversitesi 1999 yılı Ağustos ayında bağlantı gerçekleştirmiştir (Akın, 1996: 75; Odabaşı, 2002: 10-11).

(26)

Türkiye’de internet kullanımının giderek artması ve buna bağlı olarak TR-NET tarafından sağlanan internetin yetersiz kalması yapılan bazı çalışmalar sonucunda Türk Telekom AŞ.’nin açtığı Ulusal İnternet Altyapı Ağı (TURNET) ihalesi Sprint-Satko – ODTÜ işbirliği tarafından kazanılmış ve 1 Mart 1996 yılında itibaren hizmete açılmıştır. Diğer yandan TÜBİTAK tarafından 1996 yılında Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi (ULAKBİM) kurulmuştur. ULAKBİM’in temel amacı, Türkiye’deki tüm akademik kuruluşları birbirine bağlayacak bir internet ağı kurmaktır. Bu çerçevede 1997 yılında Ulusal Akademik Ağ (ULAKNET) kurulmuştur (Çağıltay, 1997: 25; Başaran, 2010: 276-277).

TURNET tarafından sağlanan internet hizmetlerinin yetersiz kalması, internet teknolojilerinde yeni arayışlara sürüklemiştir. Ticari ağ altyapısındaki gerçekleşen değişiklikler 1999 yılında TURNET yerini daha hızlı hizmet sağlayan TTNET’e bırakmıştır. Türkiye’de ULAKNET akademik kuruluşlara hizmet sağlarken TTNET ise daha çok ticari kuruluşlara hizmet sağlamaktadır (Odabaşı, 2002: 10-11; Sezgin vd; 2012: 331).

1.1.2. ĠletiĢim Teknolojilerinin Özellikleri 1.1.2.1. Multimedya

Bir iletişim teknolojisi olarak internetin hayatımıza girmesiyle birlikte teknolojik gelişmelere paralel olarak bazı kavramlarda hayatıma girmiştir. Bu kavramlardan bir tanesi Multimedya (Multimedia) kavramıdır.

Çoklu medya, çoklu ortam olarak da ifade ettiğimiz Multimedya kavramı ilk olarak 1970’li yıllarda farklı birimlerdeki ses ve metinlerin slayt projektörü kullanılarak yapılan sunumları tanımlamak için kullanılmaktadır (Karabulut, 2009: 89). Günümüzde ise Multimedya kavramı, internet teknolojilerinin sağlamış olduğu farklı iletişim araçlarıyla metin, ses, fotoğraf, grafik, animasyon ve video gibi birçok farklı kodlanmış verinin bir arada kullanılmasını açıklamak için ifade edilmektedir (Solmaz ve Görkemli, 2012: 11).

(27)

Çoklu medya özelliği internetin, geleneksel kitle iletişim araçlarının (gazete, radyo, televizyon vb.) sağladığı tüm iletişim yollarını altyapısı içerisinde bulundurması farklı medya araçlarının tek çatı altında bir araya gelmelerine olanak tanımıştır. Günümüzde haberleşmenin yanı sıra diğer bir çok alanda da bu özelliklerden yararlanılmaktadır.

1.1.2.2. Hiper-Metin

Günümüzde Hiper-Metin (Hiper-Text) kavramının kullanılmasını daha çok yaygınlaştıran neden internet ağının gelişmesiyle bağlantılıdır.

1945 yılında ABD’li bilim adamı Vannevar Bush tarafından yayınlanan “As We Think” adlı makalesinde “Memex” isimli teori makinesinden bahsetmektedir. Teorik olara Memex, ekran, klavye ve seçim tuşları olan bir masadan oluşuyor ve bilgileri mikrofilme depolayarak insanların, depolanan belgeleri birbirleriyle ilişkileri sayesinde hızlıca bulabilmelerini amaçlıyordu. Burada geçen “birbirleriyle ilişkili belgeler” günümüzdeki HTML’de (Hiper-Metin İşaretleme Dili-Hyper Text Markup Language) kullanılan Hiper-Metin’e (Hiper-Text) çok benzemektedir (Aydos, 2009). Vannevar Bush tarafından ortaya atılan bu teori daha sonra Ted Nelson tarafından 1965 yılında, daha kısa fragmanlardan oluşan metinlerin işaretlenmesi için kullanılmıştır (Novruzova, 2012: 357).

Günümüzde ise Hiper-Metin, www (World Wide Web) teknolojisi üzerine kurulmuştur. Mutlu (2017: 144), Hiper-Metin kavramını, sözcüklerin, seslerin ve görüntülerin bir ortamda toplandığı yer olarak tanımlamıştır. Bir diğer tanıma göre ise, metinsel enformasyon verileri arasında bağlantı ve bu bağlantıyı sağlayan teknolojik yapılar, kullanıcılara sınırsız bir biçimde bir metinden başka bir metine geçiş sağlamalarına olanak tanımaktadır (Gülnar ve Balcı, 2011: 73). Kısaca değerlendirmek gerekirse Hiper-Metin teknolojisi sayesinde ziyaret ettiğimiz herhangi bir sitedeki yazı, resim, ses ve görüntüye ulaşım kolaylığı sağlamakla birlikte siteler arasında gezintiye de olanak sağlatmadır.

(28)

1.1.2.3. YöndeĢme

Yöndeşme (Convergence) kavramı, iletişim teknolojilerinin gelişmelerine paralel olarak kitle iletişim araçlarının geçirdiği dönüşüm sürecinde ortaya çıkan yapılanma formatını anlamak için 1990’lı yıllarda literatüre girmiştir (Yıldırım, 2010)

Yöndeşme kavramını tanımlayacak olursak, dijitalleşmenin etkisiyle farklı iletişim platformlarında (gazete, radyo, televizyon, bilgisayar vb.) üretilen verilerin, birbirinden kopmadan etkileşimli bir şekilde telekomünikasyon, yayıncılık ve bilişim sektörleri arasındaki sınırların kalkması sonucu farklı cihazlarda iç içe kullanılabilmesidir (İskir, 2013: 15).

Kısaca değerlendirmek gerekirse, geleneksel kitle iletişim araçları olan gazete, radyo, televizyonun dijitalleşmesine bağlı olarak internet ve mobile cihazlar ile iş birliği içine girmiş ve sektörel yöndeşme sağlanmıştır (İlef Raporu, 2017: 1-10).

1.1.2.4. EĢ Zamanlılık

Bir iletişim teknolojisi olarak internetin, geleneksel kitle iletişim araçlarından (gazete, radyo ve televizyon) farklı kılan bir diğer özelliği eş zamanlılıktır. Geleneksel kitle iletişim araçlarına göre internet ortamında mesajı gönderen ve alan arasında iletişim eş zamanlı ve hızlı bir şekilde gerçekleşmektedir. Bu iletişim teknolojileriyle kullanıcılar istedikleri zaman veri paylaşımı yapabilmektedirler.

İnternet teknolojileri zaman açısından sağladığı olanaklar ile kullanıcıların, bilgiye aynı anda erişme zorunluluğu gerektirmemektedir. Kullanıcıların daha geniş bir zaman diliminde içeriklere ulaşma, alma, depolama, ve ya sitelere taşıyıp e-mail olarak diğer kullanıcılarla paylaşma kolaylığı sağlamaktadır (İspir, 2013: 20; Gülnar ve Balcı, 2011:74-75).

1.1.2.5. EtkileĢimlilik

Bir iletişim teknolojisi olarak internetin yaygınlaşmasına paralel olarak etkileşimlilik kavramı, hayatımızda yer edinmiştir. Yeni iletişim teknolojileri öncesi

(29)

kitle iletişim araçlarının kullanıcılara sunduğu sınırlı müdahale ve seçme hakkı interaktif uygulamalar olarak adlandırılmaktaydı. Örneğin; çoğalan televizyon kanallarında uzaktan kumandayla kanal değişimi yapmak interaktif olarak tanımlanmaktaydı (Karabulut, 2009: 97-98).

Günümüzde etkileşim kavramı ile kullanıcıları olaylar karşısında tepkilerini dile getirmede pasif durumdan çıkararak aktif duruma gelmelerine olanak sağlamıştır. Geleneksel kitle iletişim araçlarından farklı olarak yeni iletişim sürecinde çok katmanlı bir iletişim ortamı kazandırılmıştır. Bu ortamın sağladığı etkileşimle alıcı etkin katılımcı olarak tanımlanmaktadır (Birsen, 2013: 155-156). Kısaca yeni iletişim sürecinde kullanıcılar aktif rol oynamaktadırlar.

1.2. Web Teknolojileri 1.2.1. Web 1.0

1992 yılında İsviçreli bilim adamı Tim Bernard Lee tarafından bilgisayarların birbirleriyle iletişim kurmaları için Dünya Çapında Ağ (World Wide Web-www) kısaca Web sistemini geliştirmiştir. Yine T. Bernard Lee bu sistem üzerinden bilgi akışını sağlamak için HTML’i kurmuştur. Bu sistemler ile bilgisayarlar arasında bilgi akışı sağlanmaktadır. 2004 yılı öncesi HTML formatıyla oluşturulan web platformları, günümüzde Web 1.0 dönemi olarak tanımlanmaktadır.

Web 1.0 teknolojisini tanımlayacak olursak, içeriklerin sadece site yöneticileri tarafından sağlandığı, çift yönlü iletişime olanak sağlamayan tek yönlü olarak verilerin aktarıldığı, kullanıcıların sitelerdeki içeriklere müdahale edemediği pasif ve sadece tüketici konumunda olduğu bir yapıya sahiptir (Demirli ve Kütük, 2010: 98).

Web 1.0 teknolojisinin bazı özelliklerine değinecek olursak (Taneri, 2014: 39-40);

 Web platformlarında etkileşim tek yönlüdür.

(30)

 Kullanıcıların verilere erişimi sadece sunucu tarafından verilen içerikle sınırlıdır.

 Kullanıcılar içerikleri sadece okuyabilir, yorum, katkı ve paylaşım yapamaz.

 Kullanıcılar bilgiye erişimi link ile sağlamaktadır.

Web 1.0 teknolojisi kullanıcıların ihtiyaçlarını zamanla karşılamaması, yeni bir teknoloji olarak Web 2.0’ın gelişmesine zemin hazırlamıştır.

1.2.2. Web 2.0

Web 1.0 dönemindeki internet platformlarının, kendilerini ifade etmek isteyen kullanıcılar tarafından yetersiz görülmesi, özellikle tek yönlü iletişimden sıkılmış olan bu kullanıcıların yeni bir teknoloji arayışına girmeleri, Web 2.0 sistemine zemin hazırlamıştır. Web 2.0 teknolojisi, kullanıcıların yaşadıklarını paylaşmak, veri alışverişinde bulunmak, içeriklere katkı sağlamak, belli gruplar ile aidiyet kurmak gibi ihtiyaçlar sonucunda ortaya çıkmıştır (Göksu, 2016: 13).

Darcy Dinucci tarafından ilk kez “Parçalanmış Gelecek (Fragmented Future)” adlı makalesinde kullanılan Web 2.0 kavramı, daha sonra 2004 yılında Tim O’Reilly tarafından kurulan “O’Reilly Media” ve “MediaLive International” firmasının düzenlemiş oldukları bir konferans da temel amaç, web teknolojilerindeki ilerlemelere paralel olarak web sitelerinin yeni özelliklerini ifade edecek bir tanımlama için kullanılmıştır (Taneri, 2014: 41). Web 2.0 sistemi, siteleri daha kolay yönetilebilir ve güncellenebilir bir veri tabanına sahip ihtiyaçtan doğmuştur.

Web 2.0 sistemi, “bilginin dinamik bir şekilde oluşturulması, paylaşılması ve şekillendirilmesi ile her bir katılımcı için ortak aklı ve katma değeri maksimize etme felsefesi” olarak tanımlanabilir (Hoegg vd., 2006: 13). Kullanıcıların internet platformlarında aktif bir rol üstlenerek, tüketici durumundan üretici durumuna geçmişlerdir. Kullanıcılar bu platformlardaki içeriklere aktif bir şekilde yorum yapabilir ve içerikleri kolaylıkla paylaşabilmektedirler. Yine Web 2.0 sisteminin sağladığı kolaylık ile sosyal etkileşim kendiliğinden sağlanmaktadır (Atıcı ve Yıldırım, 2010: 287).

(31)

Web 2.0 teknolojisinin bazı özelliklerine değinecek olursak (Taneri, 2014: 39-40);

 Web platformlarında etkileşim çift yönlüdür.

 Kullanıcılar aktif bir okuyucu, izleyici rolündedir. Kullanıcılar hiçbir tasarım ihtiyacı duymadan kendi içeriklerini (anı, fotoğraf, video vb.) üretebildikleri gibi aynı zamanda paylaşabilmektedirler.

 Web platformlarındaki içerikler otomatik olarak güncellenmektedir.  Kullanıcılar etiketleme sistemiyle yayınlanan içerikleri

kategorileştirebilmekte, böylece bilgi yığınları anlamlandırılmış olmaktadır.

 Kullanıcılara, geliştirilen RSS sistemiyle kişiye özel bilgi dağıtımı gerçekleşmektedir.

Genel olarak Web 2.0 sisteminde yer alan platformlarda göze çarpan en önemli özelliği, farklı kaynaklardan çok sayıda yararlı ve kullanılabilir veriyi bir araya getirerek tek bir platform altında birleştirmesidir (Aşman, 2011: 2).

1.2.3. Web 3.0

Amerika Birleşik Devletleri, Savunma Bakanlığı tarafından savunma amacıyla geliştirilen internet teknolojileri her geçen gün yeni teknolojik ilerlemelerle hayatımızda önemli bir yer edinmiştir. Web 1.0 ve Web 2.0 teknolojileriyle devam eden süreç, yeni akıllı internet sistemi olarak Web 3.0 teknolojisi bir diğer adıyla Anlamsal Web ile yoluna devam etmiştir.

Web 3.0 sistemini tanımlayacak olursak, bu sistem web platformlarında verilerin içerik tabanlı motorlar tarafından yani bilgisayar sistemi tarafından, kişisel farklılıkların ve özelliklerin web siteleri üzerinden verilerin aktarılarak bir araya getirilip değerlendirildiği yeni platformlar geliştirilmesine dayanmaktadır (Demirli ve Kütük, 2010: 98-100). Web 3.0 sistemiyle web platformlarındaki verilerin hem kullanıcılar tarafından okunup kullanılabileceği hem de makinelerin anlayabileceği bir biçim söz konusudur (Gümüş, 2008: 9-10).

(32)

Kısaca değerlendirecek olursak, Web 3.0 teknolojisi diğer adıyla Anlamsal Web teknolojisi ile bir araya getirilen veriler hem kullanıcılar tarafından kullanılmakta hem de bilgisayarlar tarafından anlamlandırılmaktadır. Geleneksel web mantığının yerini Anlamsal Web almıştır. Arama motorlarındaki basit filtreleme sistemi anlamsal web teknolojisiyle karşılaştırılabilir filtrelemeye dönüşmüştür. Kullanıcıların anlayabileceği bir şekilde aktarılan veriler Anlamsal Web ile birlikte veri-insan, veri-makine, ve veri-ağ ilişkisi gerçekleştirmektedir. Web 3.0 teknolojisiyle kullanıcıların ilgi duyduğu herhangi bir veriye farklı yollarla ulaşılabilmenin yolu açılmıştır (Yengen, 2015: 51).

1.3.Sosyal Medya

Sosyal medya başlığı altında, kısaca sosyal medya kavramı ve gelişim süreci, sosyal medyanın tanımlanması, sosyal medyanın özellikleri ve sosyal medya platformları olarak Bloglar, Mikrobloglar, Wikiler, Forumlar, Podcastler, İçerik Toplulukları ve Sosyal Paylaşım Ağları’nın literatür taraması yer almaktadır.

1.3.1. Sosyal Medya Kavramı ve GeliĢim Süreci

Bir iletişim aracı olarak internet teknolojilerindeki gelişme ve ilerlemelere paralel olarak ortaya çıkan Web 2.0 teknolojisi, sosyal medya kavramının doğmasına zemin hazırlamıştır. Sosyal medya kavramı, kullanıcıların etkileşimine olanak tanıyan Web 2.0 teknolojisinin üzerine kurulduğu için kullanıcılara içerik oluşturma imkanı tanıdığı gibi aynı zamanda içerikleri paylaşmalarına da olanak tanımaktadır. Bu özelliği ile sosyal medya, kullanıcıların üretimleri sonucunda ilerleyen ve gelişen bir yapıya sahiptir (Tuncer, 2013: 15).

Akademik literatürde, sosyal medya kavramı ile Web 2.0 kavramı birçok yazar tarafından birbirinin yerine kullanılmaktadır. Ancak Web 2.0 kavramı, teknoloji merkezli bir terimdir. Web 2.0 kavramı, yüksek seviyede kişiselleştirilmiş ve esnekleştirilmiş bir web deneyimi sunarken aynı zamanda etkileşime izin veren internet platformlarının alt yapısını oluşturan veri tabanları, AJAX (Asynchronous Java Script and XML) ve RSS (Really Simple Syndication) olan bir sistem üzerine

(33)

tasarlanmıştır (Köseoğlu, 2012: 60). Sosyal medya kavramı ise, Web 2.0 teknolojisi ve araçlarından ziyade, bu araçların kullanıcılara sağladığı yeni iletişim olanaklarını akla getirmelidir. Dolayısıyla sosyal medya kavramı, Web 2.0 teknolojilerinin toplumsal boyutuna ve kullanıcılarda yaratmış olduğu etkilere atıf yapmaktadır (Bruns ve Bahnisch, 2009:7).

Sosyal medya kavramı, her ne kadar 2000’li yıllardan sonra Web 2.0 teknolojilerinin kullanımına paralel olarak ortaya çıkmışsa da bu kavramı tarihsel gelişim sürecinin incelemesi gerekmektedir.

Sosyal medya kavramının tarihsel gelişimine baktığımızda, sosyal medya düşüncesinin temellerinin 1979 yılında atıldığını görmekteyiz. Bu düşünce Jim Ellis ve Tom Truscott tarafından 1979 yılında Duke Üniversitesi’nde USANET’i (User’s Network) kurmalarıyla başlamıştır. Kullanıcılarına, kendilerine özgü profil oluşturma, gruplar arasında veri alışverişinde bulunma açısından dünya genelinde bir tartışma platformu oluşturmaları, sosyal medyanın ilk kullanımı olarak değerlendirilebilir. USANET’in kurulmasıyla başlayan çalışmalar, daha sonra Bruce Ableson ve Susan Ableson tarafından geliştirilen “Açık Günlük (Open Diary)” adlı, online günlük yazarlarının bir araya toplanmasına imkan sağlayan, bir erken dönem sosyal medya platformu oluşturulmuştur. Günümüzde kullanıcıların, duygu ve düşüncelerini yazdıkları “Weblog”, “We Blog” terimlerinin kısaltılmış hali olan “Blog” tabiri ilk olarak “Açık Günlük (Open Diary)” kullanıcıları tarafından kullanılmıştır (Kaplan ve Haenlein, 2010: 60-61).

Bir iletişim teknolojisi olarak sosyal medyanın, ilk zamanlarında atılan temellerinin ileriki yıllarda gelişen teknolojik yapı ile kullanımının yaygınlaşması gerçekleşmiştir. Özellikle sosyal platformların başarısı kullanıcılara kendilerini tanıtan profiller oluşturmalarına imkan veren, 1997 yılında kurulan sixdegress.com’un açılmasıyla başlamıştır. Bu platformun kurulduğu ilk yıllardan itibaren milyonlarca kullanıcıya ulaşsa da 2000’li yıllara gelindiğinde kullanıcı kaybı yaşamaları, site yönetimi tarafından 2001 yılında hizmetlerini sonlandırma kararı almalarına neden olmuştur (Kınık, 2014; Yıldırım, 2012: 245). 1999 yılında sürekli yenilenebilen bloglara sahip “Live Journal” kurulmuştur. 2000 yılında

(34)

MiGente; 2001 yılında kişisel paylaşımdan ziyade daha çok iş adamları ve girişimcilerin birbirleriyle iletişim sağladığı Cyworld ve Ryze; 2002 yılında, sosyal paylaşım platformlarının ilk örneği diyebileceğimiz Fotolog ve Friendster; 2003 yılında LinkedIn ve MySpace; 2004 yılında Facebook; 2005 yılında Yahoo!360 ve YouTube; 2006 yılında Windows Live Spaces ve Twitter kurulmuştur (Boyd ve Ellison, 2007: 212).

(35)

ġekil 1: Sosyal Medyanın GeliĢim Sürecini Gösteren Bir Grafik

Kaynak: http://www.bilisimonline.net/index.php/2017/06/22/sosyal-medyanin-gelisimi-2003-2005/

(36)

1.3.2. Sosyal Medyanın Tanımlanması

Bir iletişim aracı olarak internet teknolojilerindeki değişim, dönüşüm ve ilerlemeler sonucunda sosyal medya kavramı hayatımızda yer edinmiştir.

Sosyal bilimlerin tüm alanlarında olduğu gibi, sosyal medya kavramının açıklanması ve bu kavramın hangi isimle tanımlanması gerektiği tartışma konusu olmuştur. Sosyal medya kavramının genel olarak kabul görmüş bir tanımı bulunmamaktadır. Gündelik yaşam içerisinde ve akademik literatürde her ne kadar “Sosyal Ağ”, “Sosyal Paylaşım Siteleri” ve “Sosyal Web” terimleri kullanılsa da hepsini temsil edebilecek “Sosyal Medya Kavramı”nın kullanılmasının daha uygun olacağı ifade edilmektedir (Sayımer, 2008: 123).

Sosyal medya kavramı tanımlarına bakacak olursak;

İrfan Erdoğan (2005: 415), sosyal medya kavramını; “etkileşimli, hızlı, sınır tanımayan, coğrafi uzaklıkları bir engel olmaktan çıkartan, iletişimi güçlendiren, hızlandıran ve yöndeşen, başka bir deyişle yazılı, görsel, işitsel, kitle iletişim ortamlarının, bilgisayar teknolojisi ile altyapılarının bir araya gelmesi” şeklinde tanımlamaktadır.

Akar (2012: 150-151) sosyal medya kavramını; Web 2.0 sistem tabanına sahip, sosyal etkileşime izin veren, topluluk oluşumuna ve işbirliği projelerini başarmaya zemin hazırlayan web siteleri sayesinde sosyal boyutun ön plana çıkardığını ifade etmektedir.

Diğer yandan Safko (2010: 4), sosyal medya kavramını, sosyal ve medya başlıkları altında tanımlamaktadır. Sosyal kısmını ele alan Safko, kullanıcıların birbirleriyle iletişim kurma ihtiyacını, içgüdüsünü belirtmektedir. Kullanıcıların duygu, düşünce ve tecrübelerini rahatça birbirlerine paylaşabileceği bir ortamı kastetmektedir. Medya kısmında ise, kullanıcıların birbirleriyle iletişime geçme yöntemlerini ele almaktadır. İletişimin telgrafla, telefonla, radyoyla, televizyonla, elektronik postayla, web platformlarıyla, fotoğraflarla, ses dosyasıyla, videolarla, cep

(37)

telefonlarıyla, kısa mesajlar gibi iletişim için kullandığımız teknolojilerin tümünün medya kısmını kapsadığını ifade etmektedir.

Başka bir tanıma baktığımızda ise, Kaplan ve Haenlein (2010: 60) sosyal medya kavramını, Web 2.0 teknolojileri ve felsefesi üzerine kurulmuş, kullanıcılara içerik oluşturma ve paylaşma imkanı sağlayan, internet tabanlı bir sisteme sahip olduğunu belirtmişlerdir. Benzer bir tanımlamayı yapan Özel (2011: 12), sosyal medya kavramını, kullanıcıların birbirleriyle iletişim sağlayarak duygu, düşünce, fikir ve ilgi alanlarını paylaşarak etkileşime girdikleri online araçlar ve web platformlarını içerdiğini ifade ederken, teknolojiyi ve sosyal girişimciliği kelimeler, resimler, ses ve görüntüler ile birleştiren bir mecra olarak tanımlanmıştır.

Yeni bir iletişim teknolojisi olarak sosyal medya farklı türden (metin, ses, video vb.) içeriklerin, kullanıcılar tarafından üretilmesine geniş imkanlar tanıyan ve aynı zamanda kullanımı kolay bir teknolojik ortamdır. Geleneksel iletişim araçlarında (gazete, radyo, televizyon vb.) anlatılan kaynak ve kanal terimlerinin iki yönlü işlediği bir uygulamaya sahiptir. Sosyal medya, geleneksel kitle iletişim araçlarında üretilen tüm içeriklerin bir araya toplandığı, kullanıcıların ilgi ve alakalarına göre kullandığı bir mecradır. Sosyal medya, kurumların müşterileri, çalışanları, tüketicileri ile etkin ve en hızlı bir şekilde etkileşime geçilebildiği bir yer olmakla birlikte markalara ürünlerini pazarlama sürecinde etkin bir araç görevi de görmektedir (Canan, 2013: 11).

Sosyal medya kavramı konusunda çalışmalar yapan Michael Fruchter (Sosyal Medya Kavramı, 2013), sosyal medyayı, 5C (Conversation/Sohbet-İletişim,

Ccommunity/Topluluk, Commenting/Yorumlamak, Collaboration/Uyum-İşbirliği ve Contribution /Katkı) ile tanımlamıştır.

Conversation (Sohbet, İletişim): Sosyal medyanın temelinde iletişimin

olduğu, ortak ilgi alanlarına sahip kullanıcılarla farklı alanlarda yapacağınız paylaşımların sosyal medyadaki varlığınız olduğunu ifade etmektedir

Commenting (Yorumlamak): Sosyal medya kullanıcılarının diğer

(38)

yorumlarına yapacağınız katkı sizin sosyal çevrenizin gelişmesinde önemli rol oynamaktadır.

Community (Topluluk): Gündelik hayatımızdaki gibi, iletişim kurduğumuz

kişilerle oluşan topluluklar, sosyal medyanın sosyal kısmını oluşturmaktadır.

Collaboration (Uyum/İşbirliği): Sosyal hayatımızın temelinde olan işbirliği

kavramı, sosyal medyanın gelişiminde önemli bir araçtır. Sosyal topluluklar, kişiler arası uyum ve işbirliği sonucunda meydana gelmektedir.

Contribution (Katkı): Gündelik hayatımızda “hayatın hiçbir alanında

vermeden alamayız” aynı şekilde sosyal medya platformlarında da sağladığımız oranda yer alırız, karşılık buluruz.

Özet olarak sosyal medya tanımlarını baktığımızda, kullanıcıların ortak duygu, düşünce, ilgi alanları ve aktiviteleri gibi konularda birbirleri ile iletişim kurmalarını sağlayan internet tabanlı bir hizmettir. Bu kavramın genel olarak internet teknolojilerini kapsayan tüm araçların ortak ifadesi olarak kullanıldığından, sosyal medya sınırlarının çizilmesinin zorluğundan, şemsiye bir kavram olarak kullanılmaktadır.

1.3.3. Sosyal Medyanın Özellikleri

Antony Mayfield (2008: 5), sosyal medyanın özelliklerini “Sosyal Medya Nedir? (What is Social Media?)” adlı kitabında 5 başlık (Participation/Katılım,

Openness/Açıklık, Conversation/Konuşma, Community/Topluluk ve Connectedness/Bağlantılılık) altında incelemektedir. Sosyal medya yapısını

anlamanın en iyi yolunun, bu özelliklerin çoğunu veya tümünü içinde bulunduran yeni tür çevrim içi medya olarak anlaşılacağını belirtmektedir.

Participation (Katılım): Sosyal medyaya ilgi duyan herkesin içerik üretme,

katkıda bulunma ve geribildirimde bulunma konusunda cesaretlendirmektedir. Bu şekilde medya ile kullanıcı arasındaki görünmez sınırlarda bir anlamda kalkmaktadır.

(39)

Openness (Açıklık): Sosyal medya araçlarının kullanıcılardan gelecek

olumlu veya olumsuz tepkilere karşı açık olmalıdır. Kullanıcılar tarafından içeriklere oy verme, yorumlama ve paylaşma gibi seçenekler konmalı ve herhangi bir sınırlama konmaması gerektiğini ifade eder.

Conversation (Konuşma): Sosyal medya araçları, geleneksel medya

araçlarının tek yönlü içerik üretip, paylaşmasına karşı çift yönlü bir iletişim sağlamaktadır.

Community (Topluluk): Sosyal medya araçları, kullanıcıların hızlı ve etkili

bir şekilde sosyalleştiği/toplumsallaştığı bir ortama imkan tanımaktadır. Bu topluluklar arasında ilgi alanlarını (fotoğraf, politik görüş, Tv programları vb) paylaşma imkanı sağlamaktadır.

Connectedness (Bağlantılılık): Sosyal medya araçlarının bir çoğu

birbirleriyle bağlantı sağlamaktadır. Çeşitli linkler vererek, kullanıcılarına sosyal medya araçları arasında bağlantı sağlayarak, bir bütün halinde kullanmalarına imkan tanımaktadır.

Kim ve arkadaşlarından aktaran Cevher (2016: 32-33), birçok kategoride içerik oluşturan sosyal medya platformlarının bazı ortak özelliklerini 8 başlık altında açıklamıştır.

Kişisel Profil: Genellikle sosyal medya platformlarının, kullanıcılarının özel

verilerini içeren bir kişisel profil oluşturmasını istemektedir. Bu şekilde üyelerini tanımayı amaçlamaktadır.

Online Bağlantı Kurma: Kullanıcılar tarafından kişisel profil oluşturulan

sosyal medya platformları, kullanıcıların e-mail bağlantılarıyla, daha önce iletişim kurdukları kişilerle tekrar iletişim kurmalarını hatırlatmaktadır.

Online Gruplara Katılma: Bazı sosyal medya platformlarında online

topluluklar oluşturabileceğiniz gibi platformdaki diğer üyeleri topluluğa davet etme ve diğer topluluklara da üye olabilirsiniz.

(40)

Online Bağlantılarla İletişim Kurma: Bazı sosyal medya platformları

kullanıcılarına, arkadaşlarıyla ve diğer kullanıcılarla e-mail, kısa mesaj, özel ilan tahtası oluşturma ve hatta görüntülü konuşma imkanı sunmaktadır.

Kullanıcıların Oluşturduğu İçeriği Paylaşma: Birbirinden farklı sosyal

medya platformları kullanıcılarına oluşturmuş oldukları içerikleri (metin, ses, resim, video, vb.), arkadaşları ve diğer kullanıcılarla paylaşma imkanı sunmaktadır.

Fikir ve Yorumda Bulunma: Sosyal medya platformlarının çoğu, yayınlamış

oldukları içeriklere (bilgi, haber, fotoğraf, video, vb.) diğer kullanıcılarının yorum yapmalarına imkan sağlamaktadır.

Bilgi Edinme: Sosyal medya platformları, genellikle çevrim içi olduğunuzda

diğer kişilerin profil bilgilerine erişme imkanı tanırken, bazı sosyal medya platformları ise çevrim dışı olduğunuz halde kişilerin profiline ulaşma imkanı tanımaktadır.

Kullanıcıları Sitede Tutma: Sosyal medya platformlarının çoğu,

kullanıcılarını daha uzun süre platformda tutmak için çeşitli yollar aramaktadırlar. Mavnacıoğlu ise (2009: 64), sosyal medyanın belli başlı özelliklerini şu şekilde sıralamıştır.

 Sosyal medya platformları, yer ve zaman sınırı olmayan, paylaşımın esas olduğu yerdir.

 Kullanıcılar, ürettikleri içerikleri kolay ve hızlı bir şekilde sosyal medya platformlarında ve mobil ortamlarda yayabilmektedirler.  Kullanıcılar, diğer kullanıcıların paylaşmış oldukları içerikleri, takip

edebilmekte ve yorumları görebilmektedir.

 Kullanıcılar, sosyal medya platformlarında hem takip eden hem de edilen konumundadır.

 Sosyal medya platformlarının temeli, kuralların önceden belirlenmiş bir iletişim ortamından ziyade, samimi bir sohbet ilişkisine dayanır.

Şekil

ġekil 6. Türkiye’de En Çok Kullanıcıya Sahip Sosyal Medya Platformları
ġekil 8. McQuail ve Windahl’in Kullanımlar ve Doyumlar YaklaĢımı Modeli
ġekil 9. Karl Eric Rosengren’in Kullanımlar ve Doyumlar Modeli
Tablo  6,  incelendiğinde  öğrencilerin  yüzde  20.5’nin  birinci  sınıf,  yüzde  30’unun ikinci sınıf, yüzde 21.9’unun üçüncü sınıf, yüzde 25.2’sinin dördüncü sınıf  ve yüzde 2.4’ünün ise diğer sınıf kategorisinde bulundukları gözlemlenmiştir
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu temelde, Cortázar’ın kullandığı anlatım biçimleri de alışılmışın dışında bir kimliğe bürünmektedir (Torrente Ballester - Polo García 1987: 203 - 204). Bütün

Kent Bilgi Sistemi (KBS), kentsel faaliyetlerin yerine getirilmesinde optimum karar verebilmek için ihtiyaç duyulan planlama, altyap , mühendislik, temel hizmetler ve

Araştırma kapsamında yapılan anket çalışması ve diğer kaynaklardan elde edilen bilgiler ışığında aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır. Konya kentinde Tarım

Sonuç olarak; Elit boksörlerde yapılan akut besinsel nitrat takviyesinin yorgunluk ve toparlanma düzeylerinde önemli bir etki göstermediği bununla birlikte anaerobic

In this study, the pieces from SymbTr data set belonging to 13 makams are used to execute 10 different machine learning algorithms for makam recognition and

İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayını, s.160.. Evet öyle veya böyle Anadolu’ya mutlaka geçecekti. Ancak bu geçişin resmî bir nitelik kazanması,

Hipertansiyon hastalarında ilaç uyumu ile ilgili çalışmalar daha çok kentsel bölgeye ait olup (Al-Ramahi, 2015; Dessie, Asres, Meseret ve Birhanu 2012; Gün, 2014;

Buradan hereketle araĢtırmanın amacı, yaygın din eğitimi alanında yapılan çalıĢma ve araĢtırmalara katkıda bulunmak üzere öğrenme ve öğretme süreci