• Sonuç bulunamadı

Başlık: Kitap eleştirisi: İletişim teknolojileri ve toplumsal gelişme: yayılmanın ekonomi politiğiYazar(lar):KIYAN, ZaferCilt: 5 Sayı: 1 Sayfa: 109-114 DOI: 10.1501/Iltaras_0000000107 Yayın Tarihi: 2007 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Kitap eleştirisi: İletişim teknolojileri ve toplumsal gelişme: yayılmanın ekonomi politiğiYazar(lar):KIYAN, ZaferCilt: 5 Sayı: 1 Sayfa: 109-114 DOI: 10.1501/Iltaras_0000000107 Yayın Tarihi: 2007 PDF"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Kitap Eleştirisi

iletiim : arat›rmalar› • © 2007 • 5(1): 109-114 Zafer Kıyan

İletişim Teknolojileri ve Toplumsal Gelişme: Yayılmanın Ekonomi Politiği

Funda Başaran

Ankara, Ütopya Yayınevi, 2010, 352 s.

Funda Başaran’ın “İletişim Teknolojileri ve Toplumsal Gelişme: Yayılmanın Ekonomi Politiği” başlıklı kitabı doktora tez çalışmasın-dan üretilen bir çalışmadır. Başaran’ın iletişim disiplini içerisinde telekomünikasyon alanına olan ilgisi ve bu alanla ilgili çalışmaları akademi dışında başlamış akademiye girdikten sonra da devam etmiştir. İhtimal ki, mühendislik alanından gelmesi bunda etkili olmuştur.

Yazarın bu ve öteki çalışmalarına bakıldığında, odak noktasının eko-nomi politik yöntem temelinde telekomünikasyon alanında yaşanan değişimi anlamak ve anlamlandırmak olduğu söylenebilir. Nitekim bundan önceki iki kitabından ilki “Telekomünikasyonunun Ekono-mi-Politiği” alt başlığını, ikinci ise yine telekomünikasyon alanı özelinde “İletişim Ağlarının Ekonomisi” başlığını taşımaktadır. Başaran’ın bu kitabı da yine telekomünikasyon alanıyla ilgili ve yine ekonomi politik alt başlığını taşıyor. Ancak bu kitapta yayılma-nın ekonomi politiği üzerinde duruluyor. Kitapta ele alınan konu bütünsel ve tarihsel bir çözümlemeyle analiz ediliyor. Yazara bu noktada da ekonomi-politik yaklaşım rehberlik ediyor.

(2)

Funda Başaran’ın “İletişim Teknolojileri ve Toplumsal Gelişme: Yayılmanın Ekonomi Politiği” başlıklı çalışmasında, farklı akademik disiplinler arasında önemli bir yere sahip olan “yeniliklerin yayılması” konusu iletişim disiplini açısından incelenmektedir. Başaran, yenilikle-rin yayılması konusunu daha ilk elden bir gerçeklik olarak kabul etmek-tedir. Yazar, konuyu iletişim disiplini açısından irdelemekte, özel olarak enformasyon ve iletişim teknolojilerinin (EİT) yaygınlaştırılmasına bak-maktadır. Çalışmada yayılma kavramı, öznesiz ve kendiliğinden bir süreç olarak ele alınmamaktadır; tersine, yayılmayı yönlendiren ekono-mik, politik ve toplumsal belirleyenler olduğu üzerinde durulmaktadır. Ayrıca, yayılma politikaları açısından gelişmiş ve gelişmekte olan ülke-ler arasında farklılıklar olduğuna dikkat çekilmektedir.

Kitapta ilk olarak, kuramsal zemini oluşturma çabasıyla, yayılmayı doğrudan ele alan “gelişme iletişimi yaklaşımı”, “telekomünikasyon ve gelişme paradigması” ve “piyasayı temel alan yaklaşım” irdelenmekte-dir. Ayrıca, sanayi sonrası toplum kuramları olarak tanımlanan “enfor-masyon toplumu” ve “post-modernizm” yaklaşımları tartışılmaktadır.

Başaran’ın kuramsal düzeyde tartıştıkları göstermektedir ki, ileti-şim alanında sayılabilecek ana akım kuramlar genel eğilim olarak yayıl-mayı gelişme sürecinin bir parçası olarak ele almaktadırlar. Gelişmenin temel şartlarından birisi (ve belki de en önemlisi) toplumdaki bireylerin yeni teknolojilere uyum sağlama yetenekleri olarak görülmektedir. Ne ki, gelişme, “daha iyi yaşam” olarak değil “daha çoğuna sahip olmak” şeklinde ele alınmakta, dolayısıyla EİT’nin yaygınlaştırılması gelişmenin en önemli ölçütü olarak görülmektedir: 1960’larda kitle iletişim araçları-nın yaygınlığı, 1970’lerde telefonun yaygınlığı, 1990’lardan itibaren ise internet, cep telefonu gibi yeni iletişim teknolojilerinin yaygınlığı…

Bir tarafta Lerner, Schramm, Rogers gibi gelişmeyi iletişim araçları-nın yayılmasına bağlayan gelişme iletişimi araştırmacıları ve çalışmala-rı… Diğer tarafta Daniel Bell, Marc Porat ve Fritz Machlup gibi enfor-masyon toplumunu müjdeleyen toplum bilimcileri, araştırmacılar ve bunların çalışmaları… Bir başka tarafta ise Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği gibi uluslararası aktörle-rin konuyla ilgili hazırladıkları raporlar ve gelişmiş ülkeleaktörle-rin (GÜ) hükümetlerince hazırlattırılan strateji belgeleri…

(3)

Geçmişten günümüze yapılan bu ve benzeri ana akım çalışmalar/ araştırmalar, aralarındaki vurgu farklılıklarına rağmen, EİT’nin gelişme için birincil önemde olduğu üzerinde durmakta, yeniliklerin yayılmasın-da ise bireyi merkeze yerleştirmektedirler. Gelişme ve iletişim araçları-nın yaygınlığı arasında ise doğrudan ilişki kurmaktadırlar. Son yıllarda neo-liberal ekonomi yanlıları bunu “yeni gelişme stratejisi” olarak adlandırsalar da; gelişme, Başaran’ın belirttiği üzere, geçmişte olduğu gibi esas olarak üretim sürecinde yeni teknolojik gelişmelerin uygulan-ması olarak devam etmektedir. Yine de bir değişim aranacaksa, Başaran bu değişimi, gelişmenin, dolayısıyla da teknolojik yeniliklerin yayılma-sının başlıca aktörünün piyasa güçleri haline gelmiş olması ve EİT’nin yayılmasının ise pazarın büyümesi anlamını taşıması olarak açıklamak-tadır. Kitabın önemli katkılarından birisi kuşkusuz bu değişimi vurgula-masıdır. Zira, telekomünikasyon alanında genel bir eğilim olarak kamu hizmeti modeli anlayışından piyasa odaklı anlayışa doğru kayış, yazarın bu farklılığı vurgulamasıyla daha anlaşılır hale gelmektedir.

Bu tartışmada ilginç ve önemli olan başka bir nokta, gelişme ve ile-tişim teknolojilerinin yaygınlığı arasında kurulan doğrudan ilişkide gelişmekte olan ülkelerin (GOÜ) öne çıkarılmasıdır. Gelişmenin yolu ve yönteminde herhangi bir değişiklik yaşanmasa da, EİT’nin yaygınlık kazanmasıyla gelişmemiş toplumların mutlaka gelişeceği ve kapitalist toplumlara erişeceği türünden iyimser bir varsayımın GOÜ’leri heye-canlandırmaya yettiği söylenebilir. Son yıllarda iletişim teknolojilerinin bu ülkelerde yaygınlaştırılmasına dönük politikaların hayata geçirilmesi bu durumun bir göstergesidir. Bununla birlikte, GOÜ’ler açısından hep daha fazlasına sahip olmak anlamına gelen bu durum, gelişmenin, dola-yısıyla da teknolojik yeniliklerin yayılmasının başlıca aktörünün piyasa ve piyasa güçleri olduğunu, bunun da neo-liberal politikaların merke-zinde yer aldığı gerçeğini gizlemektedir. Kitabın bir diğer önemli katkısı, bu gerçeğin üzerindeki örtüyü aralamasıdır.

EİT’nin ekonominin her alanında ciddi yenilenmelere neden olacağı ve daha az sermaye gerektirdiği için GOÜ’ler açısından GÜ’leri yakala-mada bir fırsat penceresi açacağı yönündeki iyimser hava günümüzde geçerliliğini korumaktadır. Ancak, gelişme ve iletişim araçları üzerine yapılan araştırmaların üzerinden uzun yıllar geçse de, ülkeler arasındaki gelişmişlik farklılıklarının devam ettiği görülmektedir.

(4)

Başaran, kitabında, hepsi de Marksist izler taşıyan, uzun dalgalar kuramı, yeni-Schumpeterci yaklaşım ve iletişime ekonomi-politik yakla-şımın oluşturduğu kuramsal bir zemine yaslanarak EİT’nin yayılmasını birey temelli olmanın dışında, ekonomi-politik bir yaklaşımla ele almak-tadır. Başaran, bu yaklaşım temelinde EİT’nin yaygınlığına bakıp, soyut-lamalarını ve buna eşlik eden kavramlaştırmalarını “yeni gelişme strate-jisi” , “yeni ekonomi” ya da “yeni toplum” türünden gerçeklikle bağı zayıf tanımlamalar temelinde analizler geliştirmemektedir. GOÜ’lerin GÜ’lerin gelişmişlik düzeyini yakalayacağını da söylememektedir. Aksi-ne, madalyonun diğer yüzü olduğunu hatırlatıp, GÜ ve GOÜ’ler arasın-da EİT dolayımınarasın-da ortaya çıkan yeni eşitsiz ilişki biçimleri üzerinde durmakta, “özelleştirme”, “serbestleştirme”, “kuralsızlaştırma” kavram-ları temelinde alanın piyasa koşulkavram-larına terk edildiğinden söz etmekte-dir. Ayrıca, var olan bu durumun neo-liberal politikalarda tam karşılığını bulduğuna dikkat çekerek kapitalist üretim tarzının kurallarının halen geçerli olduğunu okuyucuya hatırlatmaktadır.

Başaran, kitabın esas konusunu teşkil eden GÜ ve GOÜ’lerdeki yayılma politikalarını belli başlı modeller üzerinden tartışmaktadır. Bun-lar sırasıyla: Kamu Hizmeti Modeli, Sosyal-Darwinist Model, Dezavan-tajlıyı Koruma Modeli, Tekno-Ekonomik Paradigma Modeli, Stratejik Yaygınlaştırma Modeli, Odaklanmış Serpme Modeli. Modellerin ne olduğu kısaca şu şekilde özetlenebilir. Kamu Hizmeti Modeli, EİT hiz-metlerinin olabilecek en düşük fiyatlarla veya parasız olarak, özellikle ülkenin tüm coğrafyasına erişilebilmesi hedefini vurgulamaktadır. Sos-yal-Darwinist Model, piyasa odaklıdır; hizmete parası olanın piyasa koşullarında erişebilmesini hedeflemektedir. Dezavantajlıyı Koruma Modeli, piyasa temelli olmakla birlikte, bunun oluşturabileceği dışlan-mışlıkları engellemeyi hedeflemektedir; piyasa şartlarına göre hizmetin çok pahalı olması durumunda devlet müdahalesiyle hizmetin gerçek fiyatının altında verilmesi gibi. Tekno-Ekonomik Paradigma Modeli, yayılma açısından makro düzeyde paradigmanın gerektirdiği kurumsal, hukuksal, kültürel ya da hizmet alt yapısının kurulması için kamusal politikaları öne çıkarmaktadır. Stratejik Yaygınlaştırma Modeli, ülkelerin belirledikleri hedefler ve öncelikler çerçevesinde belirli bir mal veya hizmeti yaygınlaştırma politikası izlemesine dayanmaktadır.

(5)

Odaklan-mış Serpme Modeli, sürdürülebilir insani gelişme politikaları doğrultu-sunda, belirlenen öncelikli hedefler doğrultusunda ve projeler bağlamın-da teknolojinin yaygınlaştırılmasının sağlanmasına bağlamın-dayanmaktadır.

Başaran, söz konusu modelleri göz önünde bulundurarak, Avrupa Birliği ve Türkiye’nin internet ve cep telefonu alanında uyguladıkları politikalarda hangi modeli kullandıklarına dair karşılaştırmalı bir çözümleme yapmaktadır. Karşılaştırma, teknolojilerin yayılması açısın-dan ortaya çıkan farklılıkların nedenlerini göstermesi yanında, GÜ ve GOÜ arasındaki uygulama farklılarını göstermesi bakımından da önem taşımaktadır.

Yazar ilk olarak farklılaşmaya neden olan unsurları açığa çıkarmak amacıyla internet ve cep telefonunun tarihine uzanarak, var olan geliş-meleri ayrıntılı olarak ortaya koymaktadır. Burada ulusal yenilik siste-minin, uzun erimli planların ve standart oluşturma süreçlerinin önemini öne çıkaran yazar, ABD’nin internet, AB’nin ise cep telefonu alanlarında uyguladıkları Stratejik Yaygınlaştırma Modeli temelinde elde ettikleri başarılı sonuçlar üzerinde durmaktadır. Aynı teknolojilerin Türkiye açı-sından uygulanan yaygınlaştırma modelinin piyasa odaklı yani Sosyal-Darwinist Modeli olduğunu belirten yazar, bu teknolojilerin Türkiye’ye giriş süreçlerinin ise daha ziyade teknoloji ithali yoluyla olduğuna dik-kat çekmektedir.

Başaran devamında, AB ve Türkiye arasında telekomünikasyon politikalarının farklılığını ele almaktadır. AB ve Türkiye’nin internet ve cep telefonları alanlarında uyguladıkları politikalarda hangi yayılma modellerini uyguladıklarını ortaya koyma çabası olan araştırma, “politik düzey”, “sanayi düzeyi” ve “toplumsal düzey” olmak üzere üç önemli ayak üzerinden karşılaştırmalara dayanmaktadır.

AB ülkeleri açısından en önemli farklılığın söz konusu politikaların siyasi gündem olarak ele alınması ve hükümetler bakımından yüksek öncelikli bir gündem oluşturması olduğunu belirten yazar, enformasyon toplumu olma yolunda oluşan refleksin daha çok ABD’nin benzer poli-tikalarda meydan okumasına karşılık geliştiğini öne sürmektedir. Bura-da, EİT’nin yaygınlaştırılmasıyla ilgili olarak yine stratejik modelin

(6)

var-sayımlarını gözeten politikaların uygulandığından söz edilmektedir. ABD’nin internet alanındaki başarısına karşılık olarak AB’nin cep telefo-nu alanında Ericsson ve Nokia gibi Avrupa şirketlerini piyasada egemen hale getirdiğini belirten yazar, Türkiye’nin AB, ABD ve uluslararası aktörler karşısında teslimiyetçi davrandığı ve uluslararası aktörlerin önerilerini uygulamaktan öte politikalar geliştirmediğine dikkat çek-mektedir. AB’nin savunmacı politikaları karşısında Türkiye’de, başta ekonomik krizler ve siyasi istikrarsızlıklar olmak üzere, çeşitli nedenler-le, telekomünikasyon ve yayıncılık sektörlerinin serbestleştirilmesi ve bu alandaki devlete ait işletmelerin özelleştirilmesi gibi uygulamaların geçerli olduğu dile getirilmektedir. EİT’nin yayılmasında Türkiye’nin edilgin bir biçimde uyum sağlayan ülke olduğunu söyleyen yazar, böy-lece yukarıda belirtildiği üzere GÜ ve GOÜ’ler arasındaki farkların neler olduğu hakkında ipuçları vermektedir.

Başaran son olarak, küreselleşme olgusuyla birlikte çapı ve ölçeği her geçen gün genişleyen internetin artan önemine bağlı olarak ekono-minin dinamiklerinde var olduğu söylenen değişimleri “yeni ekonomi” kavramı bağlamında tartışmaktadır. Yazarın da belirttiği üzere, 1990’lar-dan itibaren sayıları artan yeni ekonomi şirketleri, adeta yeni bir ekono-minin doğuşunu müjdelemekteydiler. İnternet pazarının bu görünümü çok sayıda gelişmekte olan ülkenin de iştahını kabartmaktaydı. Nitekim Başaran, bu durumun Türkiye’de yakın geçmişte gereksiz yatırımlara neden olduğunu söylemektedir. Zira yazara göre, GÜ’lerden kopya edi-len yeniliklerle herhangi olumlu bir gelişmenin yaşanmasını beklemek gerçekçi değildir; daha ziyade, özümseme ve etkin kullanabilme sürecini ortaya çıkarabilecek olan şey, ulusal yenilik sisteminin bütün unsurları-dır.

Başaran’nın kitabı iletişim alanı açısından anlamlı olan bütün bu tartışmaları öne çıkardığı için önem taşımaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Derviş Mehmed nam kimesne gelüp bunun Kars sakininden Mustafa nam kimesne zimmetinde ciheti şer'de batemessük üçyüz elli guruş alacak hakkı olup bundan şer'le taleb

Ancak el-Ḳuşeyrī’nin bu eserinin içeriğinden ziyade hemen girişinde “esmâ”dan, “harflerin harflerin”den, “isim ve fiiller”den söz etmesi, eserin

Söz konusu ettiğimiz çağdaş Şii düşünür ve alimlerin ağlama ve matem konusundaki fikri ayrılıkları, ağlama ve maternin kurumsallaşmış şekli olan taziye meclisleri

33 ( a ) Institute of High Energy Physics, Chinese Academy of Sciences, Beijing; ( b ) Department of Modern Physics, University of Science and Technology of China, Anhui; ( c

This article suggests that although appropriating the basic features of some popular foreign TV series or films while cre- ating a domestic TV series was among the common practices

Doğuş Üniversitesi XMLUI 2011‐ Doğu Akdeniz Üniversitesi JSPUI 2012‐ İstanbul Bilgi Üniversitesi XMLUI 2013‐ İYTE XMLUI 2013‐ Arel Üniversitesi JSPUI 2013‐ İstanbul

‒ The relative size of the liquidity of individual stocks (LIQ) (computed as the the ratio of the liquidity of individual stocks to the total liquidity of the Istanbul

Sanrı benzeri fikirler anlaĢılabilir Ģekilde diğer ruhsal olaylardan çıkar ve ruhsal olarak gerideki belirli heyecan, dürtü, arzu ve korkulara dayanabilir.’ Jaspers’a