• Sonuç bulunamadı

Tarihsel süreçte Bayburt'ta Kurtuluş Kutlamaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tarihsel süreçte Bayburt'ta Kurtuluş Kutlamaları"

Copied!
33
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

100. Yılında

BAYBURT

EDİTÖRLER

Prof. Dr. Süleyman ÇİĞDEM

Dr. Öğr. Üyesi M. Yasin TAŞKESENLİOĞLU Dr. Öğr. Üyesi Esat AKTAŞ

BAKÜTAM

Bayburt Üniversitesi

(3)

olmadan kısmen veya tamamen basılamaz, çoğaltılamaz ve elektronik ortama taşınamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

Bu kitapta yer alan tüm yazıların dil, bilim ve hukuk açısından sorumluluğu yazarlarına aittir.

ISBN NO : 978-605-9945-20-2

BAYBURT ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI NO : 21

BAKÜTAM’DA 1.BASKI, OCAK 2019

Kapak Görüntüsü : Mahmud Celaleddin Paşa, Mir‘at-ı Hakîkât Tasarım : Muhammet S.KARACA

Baskı

Rana Medya

Vani Efendi Mah. Vani Efendi İş Merkezi Kat.3/28 Tel: 0442 235 81 13 Erzurum

(4)

Prof. Dr. Alpaslan DEMİR (Gaziosmanpaşa Üniversitesi) Prof. Dr. Besim ÖZCAN (Atatürk Üniversitesi)

Prof. Dr. Dursun Ali AKBULUT (Ondokuz Mayıs Üniversitesi) Prof. Dr. Erdal AYDOĞAN (Atatürk Üniversitesi)

Prof. Dr. Erol KÜRKÇÜOĞLU (Atatürk Üniversitesi) Prof. Dr. Ferudun ATA (Selçuk Üniversitesi)

Prof. Dr. Hikmet ÖKSÜZ (Karadeniz Teknik Üniversitesi) Prof. Dr. İbrahim TELLİOĞLU (Ondokuz Mayıs Üniversitesi) Prof. Dr. İbrahim Ethem ATNUR (Atatürk Üniversitesi) Prof. Dr. İlhan EKİNCİ (Ordu Üniversitesi)

Prof. Dr. Mesut ÇAPA (Ankara Üniversitesi)

Prof. Dr. Muammer DEMİREL (Uludağ Üniversitesi)

Prof. Dr. Murat KÜÇÜKUĞURLU (Erzurum Teknik Üniversitesi) Prof. Dr. Necmettin ALKAN (Karadeniz Teknik Üniversitesi) Prof. Dr. Sakıp Selçuk GÜNAY (Atatürk Üniversitesi)

Prof. Dr. S. Esin DAYI (Atatürk Üniversitesi) Prof. Dr. Selami KILIÇ (Atatürk Üniversitesi) Prof. Dr. Selçuk URAL (Kafkas Üniversitesi)

Prof. Dr. Süleyman ÇİĞDEM (Bayburt Üniversitesi)

Prof. Dr. Taha Niyazi KARACA (Yozgat Bozok Üniversitesi) Prof. Dr. Tuncay ÖĞÜN (Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi) Prof. Dr. Yavuz ASLAN (Atatürk Üniversitesi)

(5)

TAKDİM

Prof.Dr. Selçuk COŞKUN EDİTÖRDEN

Yasemin AKTAŞ

XI-XV. Yüzyıllar Arasında Bayburt

(Doğu ve Batı Kaynaklarındaki Nakillere Göre)

Özkan DAYI

Kitâb-i Diyârbekriyye’de Bayburt

Gazi ÖZDEMİR

Bayburt Kalesi ve XVIII. Yüzyılda İnsan Kaynakları Yönetimi

İbrahim Ethem ATNUR

Türklerin I. Dünya Savaşı

Mustafa TANRIVERDİ

F. İ. Yeliseyev’in Gözünden Birinci Dünya Savaşı’nda

Kafkas Cephesi ve Kazaklar

Qiyas ŞÜKÜROV

Ekim İhtilalinden Sonra M. Fuat Köprülü’nün Rusya

Müslümanlarına Yönelik Politik Önerileri

Atilla GÜLER

Türk Tarihinde İkinci Plevne Savunması ve Sovyet İhtilalinin

Kafkas Cephesi Harekâtına Etkileri

Nebahat ARSLAN

Birinci Dünya Harbi ve Kafkas Cephesi’nin Bayburt ve

Çevresine Etkileri

7-8

9-10

11-25

27-38

39-82

83-86

87-102

103-110

111-126

127-142

(6)

Giriş

Eskiçağlardan beri görülen ayin, karnaval ve festivaller genellikle dini içerikli olup, imparatorluk ve krallıkların meşruiyetlerini sağlamanın bir parçası gibi görüldüler. 1789 Fransız Devrimiyle birlikte imparatorlukların yerlerini milli devletler almış ve laik bir düzen yerleşmeye başlamıştır. Yeni sistem, meşruiyetini kabul ettirmek ve eski sistemi tamamen ortadan kaldırmak için yeni semboller geliştirmiştir. Bayrak, marş ve milli günler gibi özellikler milli devletlerin birer parçası olmuştur. Her ülke içinde bulunduğu şartlara, yaşadığı tarihi olaylara ve rejimine göre milli günlerini belirlemiştir. Yeni devlet düzeni milliyetçilik temeli üzerine kurulmuş olduğundan gurur veren, zafer kazanılan günlerin kutlanması yeni rejimler tarafından sistemin korunması ve güçlendirilmesi için gerekli görülmüştür.1

Osmanlı Devleti’nde iktidarın varlığını simgeleyen her yıl kutlanan bayram ve törenler bulunmaktaydı. Divan-ı Hümayun toplantıları, cülus, selamlık, kılıç alayı, elçi kabulü, sefere çıkış ve dönüş, dini bayramlar, kandiller ve nevruz gibi hem eski Türk inanışlarını hem de İslam kültürünün özelliklerini taşıyan kutlamalar, devlet iktidarının göstergeleri olmuştur. Milli bayram anlayışı ise II. Meşrutiyet döneminde başlamıştır. 1 Haziran 1909 tarihinde Mebusan Meclisi, II. Meşrutiyetin ilan tarihi olan “10 Temmuz” (miladi 23 Temmuz) gününün milli bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. Resmi olmamakla birlikte 27 ____________________________________________________________________________

*Dr. Öğr. Üyesi, Munzur Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, ersoyzengin@gmail.com

1Bengül Salman Bolat, Milli Bayram Olgusu ve Türkiye’de Yapılan Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları, Atatürk

Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2012, s. 9-10.

Bayburt’ta Kurtuluş

Kutlamaları

(7)

Ocak 1913 tarihinden itibaren Osmanlı Devleti’nin kuruluş günü kutlamaları; “İstiklal-i Osmani Günü” kutlanmıştır. Bunun yanında 2 Mayıs 1916 tarihinde “Çocuklar Bayramı”, 29 Nisan 1916’da “İdman Bayramı” yaygınlık kazanamayarak sadece İstanbul’da kutlanmıştır. Resmi ve milli bayram olmamakla beraber işçi bayramı olan “Amele Bayramları” 1 Mayıs 1908’den itibaren kutlanmıştır.2Son dönem Osmanlı toplumunda yaygınlık kazanan“10 Temmuz Bayramı” Cumhuriyet döneminde kutlanmaya devam edilmiş ve 27 Mayıs 1935’te çıkarılan “Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Kanunu” ile kutlamalar sonlanmıştır.3

Türkiye’nin birçok kentinde, geçmişte meydana gelen ve toplumun belleğinde yer etmiş anı, olay ve kişilerin çeşitli etkinliklerle her yıl anılması alışılagelen bir durumdur. Milli bayram olarak kabul edilen kurtuluş bayramları bu minval içinde özel bir yer tutmaktadır. Türk halkının özümseyip önem verdiği ve törensel ritüeller eşliğinde yapılan bu bayramlar, kamuoyunda birlik-beraberlik ruhunun aşılanmasına ve ulusal bilincin diri tutulmasına önemli katkı sunmaktadır. Halkın heyecanla beklediği kurtuluş bayramlarını bu kadar manalı kılan ise geçmişte işgale uğrayan bölge halkının yaşadığı acı tecrübeler ve Türk ordusunun gelişiyle acıları sona erdiren büyük mutluluk olmuştur.

Anadolu’da bazı illerin kurtuluşu 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’nden sonra gerçekleşmişken, doğu bölgelerinin kurtuluşu Birinci Dünya Savaşı’nın devam ettiği 1918 yılının şubat-mart-nisan aylarında gerçekleşmiştir.4Bayburt’ta kurtuluş bayramlarının halk üzerindeki anlamını kavrayabilmek için Birinci Dünya Savaşı sürecinde yaşanmış olayların bilinmesinin büyük ehemmiyeti bulunmaktadır.

1-Kop Müdafaasından 21 Şubat Bayburt’un Kurtuluşuna Giden Süreç

Osmanlı Devleti 1914 yılının ekim ayında Birinci Dünya Savaşı’na girmiş ve çeşitli cephelerde savaşmak zorunda kalmıştı. 1914 yılının aralık ve 1915 yılının ocak ayında Kafkas Cephesi’nde yaşanan Sarıkamış faciası sonrasında Ruslar hızla Doğu Anadolu bölgesini işgale başladı. Ermeni komitecileri Ruslarla işbirliği yaparak onların ilerlemesine yardımcı olduklarından savaş mıntıkasına yakın yerlerde bulunan Ermeniler 27 Mayıs 1915 tarihinde “Sevk ve İskân Kanununa” tabi tutularak cepheden uzaklaştırıldı.5Kafkas Cephesi’nde yaşanan başarısızlık ____________________________________________________________________________

2Bolat, a.g.e, s. 18-31.

3Resmi Gazete, “Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun” Kabul Tarihi, 27.5.1935, Kanun No, 2739, s.

5262.

430 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi ve 10 Ağustos 1920 Sevr Antlaşması’nda İtilaf Devletleri Doğu

Anadolu’da bir Ermenistan Devleti kurmak isteseler de bunu gerçekleştirememişlerdir. Türkiye’de Kurtuluş Savaşı’nın bitiş tarihi İtilaf kuvvetlerinin 6 Ekim 1923’te İstanbul’u terk etmeleriyle sonlanmıştır.

5Bayburt harp sahasında olmasından dolayı burada bulunan Ermeniler 1915’in Mayıs-Haziran aylarında sevk

(8)

sonucunda 1915 yılının ilk aylarından itibaren Trabzon-Van hattında kalan bölge Rus işgaline uğradı.

16 Şubat 1916’da Erzurum’u işgal eden Ruslar, Sivas üzerine yürüyüşlerine devam edebilmek için stratejik mevkide bulunan Bayburt’u ele geçirmek mecburiyetindeydiler. Nitekim Ruslar açısından Trabzon-Erzurum güzergahı üzerinde birçok yolların kavşak noktasında bulunan ve etrafını kuşatan dağların durumu itibariyle müdafaası kolay olan Bayburt’un ele geçirilmesi hem Trabzon’un zaptına yardımcı olacak, hem de Erzurum-Trabzon-Erzincan güzergahlarına hakim olarak güvenli bir irtibat noktası sağlayacaktı.6

15 Mart 1916’da Tercan’ı ele geçiren Ruslar, Bayburt’a yöneldiler. Osmanlı kuvvetlerine bağlı Halit Paşa komutasındaki Çoruh Müfrezesi, 14 Mart gecesi Ruslara ani bir baskın yaparak ağır kayıplar verdirdi. Bu sırada 3. Ordu Kumandanı Vehip Paşa, Fevzi Paşa’yı Çoruh Müfrezesi ile 10. Tümen’den oluşan Çoruh-Doğu Karadeniz Bölgesi Komutanlığı’na getirdi.7

Rusların 160 taburdan oluşan ordusuna karşılık 3. Ordu 35-40 taburdan oluşmaktaydı. 3. Ordu Kumandanı Vehip Paşa, Enver Paşa’ya Bayburt’u Anadolu’nun Plevne’si yapacağını bildirdi.8Bilindiği üzere 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’nde Plevne; Osmanlı-Rus ordusunu üzerine çekmiş ve üç meydan muharebesinde galip gelerek en sonunda teslim olmuştu. Bayburt savunması da Rus ordusunun büyük bir kısmını dört ay kadar burada tutmayı başarabilmişti. Böylece Rus orduları buraya bağlanmış, Türk ordularına rahat hareket etme imkânı sunarak taarruza geçme imkânı sunmuştu. En nihayetinde durum Osmanlı kuvvetleri için tehlikeli bir hal alınca Rus ordusuna zayiat verdirilerek düzenli bir şekilde geri çekilmişlerdi. Kop savunmasında bizzat görev yapan Mareşal Fevzi Çakmak, Bayburt müdafaasını stratejik önemi açısından ikinci bir Plevne savunması olarak telakki edecektir.9

____________________________________________________________________________

İtilaf Devletleri, Ermeni tehciri konusunda Osmanlı Devleti’ne baskı yaptı. Dönemin İstanbul Hükumetleri de savaş yenilgisinin etkisinden kurtulmak ve İtilaf Devletleri’ne yaranmak için Ermeni tehcir kararını alan ve uygulayan Osmanlı idarecilerini sorgulamak için Divân-ı Harb-i Örfî kurmuştur. Nusret Bey önce Trabzon Tehciri Davası’nda yargılanıp suçsuz bulunmuş, ardından Ermeni Patriği, İtilaf Devletleri ve İstanbul Hükümeti’nin gayretleriyle yeniden tutuklanarak uzun bir hapis döneminden sonra Sevr Antlaşması’ndan kısa bir süre önce 5 Ağustos 1920’de suçsuz yere idam edilmiştir. Bkz. Bayram Akça, 1915 Ermeni Tehciri ve Urfa Mutasarrıfı Şehit Nusret Bey, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2007, s. 111-113.

6İbrahim Kemal Baybura, “Birinci Cihan Harbinde Bayburt’un İşgal ve Kurtuluşu”, Bayburt Postası, 25 Ocak

1962, s.1.

7Fevzi Çakmak, Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi, Genelkurmay Basımevi, Ankara 2005, s. 170-171. 8Çakmak, a.g.e., s. 199; Sadri Karakoyunlu, Bayburt Tarihi, Kültür Ofset, Ankara 1990, s. 256-263.

9Çakmak, a.g.e., s, 227. Kop Müdafaası için Bkz. Ayhan Doğan, Kop (Bayburt) Savunması, (Yayımlanmamış

Yüksek Lisans Tezi), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 1992; Atilla Güler, Şanlı Kop Dağı Savunması, Galeati Yayıncılık, Ankara 2017.

(9)

Rusların Bayburt’a yaklaşmasıyla birlikte Halit Bey, Bayburt halkının canlarını kurtarmak için bir an evvel şehri boşaltmalarını istedi. Ancak cami imamı hem Aşkale’yi terk eden muhacirlere hem de orduya destek ve moral vermek için halka şehri terk etmemeyi telkin etti. Halkın bir kısmı şehri terk ederken bir kısmı direniş için kaldı. Böylece yaşlı, kadın ve çocukların da içinde bulunduğu şehir halkı, stratejik öneme sahip Kop boğazında Türk ordusuyla beraber savaşmaya karar verdi. Yaşlılardan oluşan halk silahlanıp hazırlandı. Çocuklar dedeleriyle beraber siper kazmaya başladılar.10 Kop müdafaasında orduya canla başla yardımcı olan Bayburtluların büyük desteği tam anlamıyla topyekûn bir savaştı. Tarihimize “Kop/Bayburt Müdafaası” olarak geçen bu savaş Türk ordusu ve Bayburt halkı için büyük bir kahramanlık örneği olmuştur.

1916 yılının temmuz ayında Rus ordusunun Kop müdafaasını kıracağı anlaşılınca Bayburt’tan Çorum, Tokat, Sivas, Kayseri ve Yozgat gibi iç bölgelere göç başladı. Ramazan ayına denk gelen bu zorlu yolculukta yollarda Ermeni-Rum çeteleri ve asker kaçaklarının saldırılarının yanında açlık, susuzluk ve hastalıklarla mücadele edilmesi gerekti. Bu göç, muhacirler için büyük bir felakete dönüştü. Yerleşmek için seçilen bölgelere ulaşmak, dayanılması güç sıkıntılarla doluydu. Yollarda yakınlarını kaybedenler zaman ve imkân yokluğundan cenazelerini toprağa gömemeden kurda kuşa yem ettiler.11

16 Temmuz 1916 tarihinde Türk 5. Kolordusu cephane ve köprüleri tahrip ederek Bayburt’u terk etti. Müslüman ahalinin yarıdan fazlası göç etmiş geriye yaşlı ve kimsesiz olanlar kalmıştı.1217 Temmuz 1916’da Belediye Başkanı olan Kaleardı Mahallesi’nden Hafız Süleyman Efendi beraberindeki bir heyetle, Rus kolordusu kumandanını ziyaret ederek, şehir hayatının normale dönmesi için gerekli çalışmaların yapılmasını ve Ermenilerden gelebilecek saldırılara karşı önlem alınmasını istedi. Rus komutanı, şehirde herkesin huzur içinde yaşayacağının teminatını verdikten sonra ertesi gün alınan önlemleri halka duyurdu.13

1917 yılının en önemli iki hadisesi şubat (mart) ve ekim (kasım) aylarında Rusya’da patlak veren ihtilaller oldu. 12 Mart 1917 tarihinde (o zamanki Rus ____________________________________________________________________________

10Osman Okutmuş, “II. Plevne; Kop Müdafaası”, Bayburt Postası, 26 Şubat 1953, s.2; Bayburt Postası, 1 Mart 1953,

s.2, Bayburt Postası, 5 Mart 1953, s.2.

11Karakoyunlu, a.g.e., s. 281-282.

12Mustafa Nihat Özün, “Bayburt’tan Çıktığımız Gün”, Bayburt Postası, 21 Şubat 1967, s. 1-10. Bedriye İmaç’ın

muhaceret anıları için Bkz. Bayburt Postası, 21 Şubat 2016, s. 14. Rus işgali öncesinde Bayburt’ta; 68.679 İslam, 7.238 Ermeni ve 925’i Rum olmak üzere toplam 76.842 kişi yaşıyordu. Bu sayı Ağustos 1919 itibariyle 41.962’ye düşmüştür. Bkz. Mehmet Okur-Serdar Göktaş, “Birinci Dünya Savaşı’nda Bayburt’un İşgali ve Göç”, Karadeniz İncelemeleri Dergisi, 2016: 21, s. 181.

(10)

takvimine göre 27 Şubat) ihtilal başarıya ulaşarak Çarlık rejimi yıkıldı. Bolşeviklerin iktidarı ele geçirecekleri ekim (kasım) ayına kadar geçici ve koalisyon hükümetleri kuruldu. Şubat ihtilalinden sonra Rus halkında, hem cephede hem de cephe gerisinde barış istekleri önlenemez bir hal almıştı. Anadolu’da bulunan Rus askerleri nisan ayından itibaren barış yapılması için geçici Rus hükümetine baskı yapmaya başladılar.1418 Aralık 1917 tarihinde Erzincan Mütarekesi’nin imzalanmasıyla Rusya ile savaş sona erdi. Erzincan Mütarekesi’yle cepheden çekilen Rus askerlerinin yerini Ermeni birlikleri almaya başladı. Sovyet Hükümeti içinde yer alan Bolşevik Ermeniler, Rus birlikleri cepheyi boşaltmadan bölgenin idaresini ele geçirmeye başlamışlardı. Ermeniler, Rus işgali altında bulunan topraklarda Türklere karşı imha politikasına başladılar. Doğu Anadolu’nun çoğunluğu Türklerden oluşmasına rağmen Ermeniler, Rusların teşvik ve desteğiyle planlı olarak burada Büyük Ermenistan hayalini gerçekleştirmeye çalıştılar. Rusların bu politikası daha önceden yayınladıkları barış bildirgesinde yer alan “self-determination” ilkesiyle çelişmekteydi. Her fırsatta tüm milletlerin geleceklerini kendilerinin belirlemesini açıklayan Ruslar, Ermenilerin yanında yer alarak Türklerin yok edilmesine göz yummuştu.15

Kafkas Ermenistan’ında eğitim gören Arşak isimli Ermeni militanı Bayburt’a gelerek Uğrak (Varzahan) köyünde topladığı Ermenilerin eğitimiyle ilgilendi. Arşak’ın emrindeki 500’e yakın Ermeni kuvveti Ruslar henüz bölgeyi terk etmeden Türkleri katletmeye başladı. Son Rus birliğinin 20 Ocak 1918’de Bayburt’tan çekilmesiyle katliamın şiddeti de arttı. Erzincan’da katliam yapan Ermeni Murat ile Arşak sürekli iletişim halindeydiler. Erzincan’dan Bayburt yönüne kaçan Türkleri Arşak, Bayburt’tan Erzincan yönüne kaçanları da Murat öldürüyordu. Bayburt’ta idareyi ele alan Arşak, 28 Ocak 1918’de bir emirname yayınlayarak şehrin görünür yerlerine astırdı. Bu emirname şöyledir;

“Ruslar; 25 Ocak 1918 günü, işgal altında tuttukları yerleri boşaltarak birliklerini geri çekmişler ve idareyi Bölge Ermeni Komiteleri Genel Komutanlığına bırakmışlardır. Bayburt dahilinde ve haricinde bütün giriş ve çıkışlar kontrol altına alınmış, gerekli bütün inzibati tedbirler eskisi gibi yürütülmektedir. Bundan sonra Doğu Anadolu’da yeni bir Ermeni devleti kurulacaktır. İcap ettikçe başka emirler verilecektir. Şimdi herkes işine ve gücüne gidebilir. Dünkü Osmanlı idaresinde görülen zafiyet bugünden sonra kurulan Ermeni idaresinde görülmeyecektir. Dün sizindi, bugün bizimdir. Şikâyeti olanlar hükümet binasında çalışmaya başlayan Bayburt Bölgesi Ermeni Komiteleri Genel Komutanlığı’na başvuracaklardır.”16

____________________________________________________________________________

14Selami Kılıç, Türk Sovyet İlişkilerinin Doğuşu, Ülke Kitapları Yayınları, İstanbul 1998, s.23, 25. 15Kılıç, a.g.e., s. 102.

(11)

Arşak’ın komutasındaki Ermeni kuvvetlerine karşı halkı korumak için Vağındanlı Piri ve kardeşi Sultan Hanım, Abranslı İrfani ve Hınzeverkli Şevki Efendiler teşkilatlanmaya başladılar. Bu teşkilat, Erzincan ve Trabzon’un kurtuluşu için hareket edenlerle iletişim halindeydi. İrfani ve Piri’nin başını çektikleri yerel teşkilatlanmanın faaliyetleri Arşak’ın dikkatinden kaçmadı. Ermeni güçleri Piri ve İrfani’yi 15 Şubatta tutukladı.17

Arşak emrindeki 500’e yakın Ermeni’yle 14 Şubat 1918’den itibaren çeşitli bahanelerle yakaladıkları Türkleri hapishane yaptıkları Sarı Hamdi Efendi’nin Taş Mağazalarına götürdüler. 16 Şubatta 14 kadın yakalanarak Taş Mağazaları karşısındaki Haydar Bey’in ahşap oteline konuldu. Toplanan ahalinin katledilmesine 16 Şubatta gece üçte başlandı. Hapishanedeki dört odaya doldurulan 183 kişi balta, süngü, demir gibi aletlerle işkence edilerek katlediliyorlardı.18 Katledilenlerin üzerine gaz döküp yakıyorlardı. Taş Mağazalardaki son odada ölümü bekleyen 48 kişi kalmıştı. Bunların içinde Dağıstan’ın Konko şehrine bağlı Kokal kasabası ahalisinden olup 8 ay önce Bayburt’a gelerek ayakkabıcılık yapan 22 yaşındaki Abdullah, yerdeki taşları sökerek kapıya duvar örme fikrini ortaya attı. İçerde bulunanlar kapının arkasına yerden söktükleri taşlarla duvar örmeye başardılar. Kapıyı kıran Ermeniler duvarla karşılaşınca içeriye kurşun sıkmaya ve el bombası atmaya çalıştılar. Buna karşılık içeride bulunanlar bir taraftan taşla karşılık verirken diğer taraftan da duvarı delmeye çabaladılar. Ermeniler diğer taraftan Haydar Bey’in oteline doldurdukları 14 kadını çırılçıplak soyup bitişikteki Çavuşoğlu’nun oteline götürmeye çalışıyorlardı. Bunların içinden üç kadın bu isteği reddedip kendilerini camdan attılar. Diğer kadınlar öldürüldükten sonra otel yakıldı. Ermeniler her tarafı yağma edip yakıp, yıkmaya başladılar. Bu korkunç facia yaşanırken Trabzon-Erzurum yolu üzerinde Binbaşı Hanları olarak adlandırılan ve Ruslar tarafından cephanelik yapılan binada bir patlama gerçekleşti. Bu patlamayı Türk ordusunun gelişine yoran Ermeniler, katliamı devam ettiremeyerek kaçtılar. Taş Mağazalarında duvar örerek Ermenilere direnen 48 kişi böylece hayatta kalmayı başardı.19

Ermeniler şehri terk etmeden Rus Kızılhaç’ı tarafından idare edilen yetimhanedeki çocukların çoğunu hançerleyip öldürdüler. 150 kadar çocuğu ____________________________________________________________________________

17Piri, çatışmaya girerek şehri terk etmeyi ileri sürse de İrfani bunun şehirde katliama sebep olacağını düşünerek

bu teklifi reddetti. Bayburt Postası, 24 Şubat 1986, s. 1-2.

18Burada katledilen kişilerin listesi için Bkz. Bayburt Postası, 24 Şubat 1986, s.1-2.

19Karakoyunlu, a.g.e., s. 319-320. Taş Mağazalar katliamından kurtulan Aydıncık (Malansa) köyünden Hacı

Ahmet Salman; Bayburt Belediye Başkanı Hafız Ağa, Abranslı İrfani, Kormaslı Ahmet, Vağındanlı Piri, ve Mamir Şevki’nin süngülendiğini bildirmiştir. Kendisinin bulunduğu hücrede 60 kişinin bulunduğunu, Kaleardılı Çerkes İlyas’ın telkinleriyle taşları sökmeye başladıklarını ifade etmiştir. Ayrıca Hapishanede öldürülüp yakılan Türklerin yanında bir hücrede bulunan Rumların da aynı akıbete uğradıklarını aktarmıştır. Bkz. Salim Haşlak, “Bayburt’ta Taş Mağazalar Faciası”, Bayburt Postası, 21 Şubat 1967, s. 1,7.

(12)

yanlarına alıp Erzurum’a doğru yola koyuldular. Yolda bu çocukların birçoğu öldürüldü.20Bayburt’ta yaşanan katliam süresince Rumlar Ermenilerle birlikte hareket etti. Irza tecavüz, deri yüzme, hamile kadınların karınlarının yarılması gibi dünyada hiçbir milletin kabul etmeyeceği cinayetler işlendi. Kasaba dahilinde 280, köylerde katledilenlerle birlikte toplam öldürülen kişi sayısı 500’ü geçmekteydi. Cami, medrese, mescit, mektep, otel ve kahvehane gibi Müslümanlara ait ne varsa yakılıp yıkıldı.21 İrfani ve Piri’nin gayretleriyle bir miktar mavzer saklanabilmişti. Vağındanlı Piri’nin kardeşi Sultan Hanım katliam sabahı Ermenilerle çatışmaya girip bir kolunu kaybetti.22

Bayburt’ta Ermeni mezaliminin en korkunç şekliyle gerçekleştiği yerlerden birisi de Yukarı Kırzı Köyü idi. Köyde bulunan 13 genç kız ve gelini iffetlerini korumak için kendilerini kuyulara atarak intihar ettiler.23 Türk ordusunun 13 Şubatta Erzincan’a 19 Şubatta da Bayburt’a girmesiyle halkın geri kalan kısmı kurtulmuştur.24

2-Kurtuluş Bayramı Geleneğinin Ortaya Çıkışı ve Yerel Basın

Birinci Dünya Savaşı sürecinde yaşanan iki olay Bayburt halkının üzerinde büyük tesir bırakmıştır. Bunlardan birincisi 3.Ordun’un Bayburt halkının desteğiyle 1916 yılının şubat-temmuz ayları arasında Ruslara karşı direndiği Bayburt müdafaası, diğeri de 1918 yılının şubat ayında Ermeni komitelerinin Taş Mağazaları ve Yukarı Kırzı Köyü’nde yaptıkları katliamlardır.

1 yıl 7 ay 5 gün işgal altında yaşayan Bayburt halkı Türk ordusunun Bayburt’a girdiği 21 Şubat günüyle hürriyetine kavuşmuştur. Okullara, spor kulüplerine “21 Şubat” ismi verilmiştir.25İşgalle birlikte şehri terk edip çileli göç yollarında yakınlarını kaybedenler ve şehri terk etmeyip de Ermeni çetelerinin zulüm ve katliamına maruz kalan halk, ortak acıya bir kutsiyet atfetmiştir. Bundan dolayı 21 Şubat Kurtuluş Kutlamaları Bayburt halkınca çok önemsenmiştir.26

____________________________________________________________________________

20Ermeniler Tarafından Yapılan Katliam Belgeleri-I, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 2001,

s. 372.

21Osmanlı Belgelerinde Ermeni-Rus İlişkileri (1907-1921), Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara

2006, s.184-185.

22Bayburt Postası, 24 Şubat 1986, s. 1-2.

23Bkz. Cemal Yetişen, “Yukarı Kırzı Köyünün Kurtuluş Bayramı”, Bayburt Postası, 21 Şubat 1967, s.1,9. 24Çakmak, a.g.e., s. 238.

25Bayburt Postası, 7 Mayıs 1962, s. 1; Bayburt Postası, 14 Ekim 1962, s. 1.

26Esasen 19 Şubat 1918 tarihinde 2. Kafkas Kolordusu Bayburt’a giriş yapmıştır. Kurtuluş günü olarak neden 19

Şubat’ın değil de 21 Şubat tarihinin kutlama günü olarak kabul edildiğine dair bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak ordunun süvari birliklerinin Şubatın 19’unda, tamamının ise 21’inde Bayburt’a girdiği düşünülebilir. Bunun yanında zamanın şartlarına bağlı olarak yanlış tarihlendirme yapılmış olduğu da ileri sürülebilir. Kutlama gününün yıllarca yanlış tarihte kutlandığı illerden birisi Muş Vilayetidir. 1962 yılına kadar Muş’ta kurtuluş bayramları 14 Mayısta kutlanırken, Valiliğin Genel Kurmay Harp Dairesi’yle yaptığı yazışmalar neticesinde kurtuluş tarihinin 1 Mayıs olduğu anlaşılmıştı. Bkz. Şark Telgraf, 27 Nisan 1962, s.1.

(13)

Milli Mücadele henüz tamamlanmamışken, kurtuluş bayramları bazı şehirlerde kutlanmıştı.27 Ermeni katliamında hemen her evden bir veya iki kurbanın verildiği bu keder deryası içinde 21 Şubat 1918 günü bayram olarak kutlanmadı. Bayburt’ta neşeli bayram kutlamaları 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetin ilanı ile yaşandı. Saat 09.00’da hükümet konağının önüne toplanan halk, cadde boyunca törene hazırlanmış olan piyade alayı ve çevre köylerden törene katılmak için gelen atlı gruplar ve kağnılara binmiş insanlar tören için hazır olarak bekliyorlardı. Hükümet binasının önünde çiçek ve bayraklarla süslenmiş zafer tâkının üst tarafında Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın üniformalı resmi, söğüt yapraklarından yapılmış bir çerçeve içindeydi. Resmin alt tarafına “Büyük halaskârımız, Reisi Cumhur Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri” ve diğer yüzüne “Yaşasın Cumhuriyet-Yaşasın Türk Milleti” yazısı bulunmaktaydı. Zafer tâkının altında ise 8-10 savaş gazisi bulunmaktaydı.28

Ermeniler çetelerince gerçekleştirilen zulüm ve katliamların en şiddetli şekilde yaşandığı Bayburt’ta halk muhakkak ki her şubat ayında yaşananları hatırlayıp üzüntünün yanında hür yaşıyor olmanın mutluluğunu da hissetti. Ancak Kurtuluş Bayramlarının 1920’li yıllarda kutlandığına dair bir bilgiye ulaşılamamıştır. Kurtuluş Bayramı geleneğini 1934-1941 yılları arasında Bayburt Belediye Başkanlığı yapan Tevfik Çoruh29 ve Bayburt Ortaokulu Müdürü Mahmut Kemal Yanbeğ’in30 başlattıklarına dair bilgiler bulunmaktadır. İlk kutlamalar, katliamın yapıldığı Taş Mağazalar önünde gerçekleşmiştir.31 Kutlamalarla ilgili ulaşabilen en eski kayıt olarak 1938 yılı Gümüşeli gazetesinde ____________________________________________________________________________

27Örnek olarak Maraş Kurtuluş Bayramı Şubat 1922’de kutlanmıştı. Maraş’ın kurtuluşunun ikinci yılında şehrin

her tarafı Albayraklarla süslenmiş, Camii Kebir’de mevlit okunmuş, şehitlere Fatihalar hediye edilmiş, kaledeki tarihi bayrağın altında ordunun zaferi ve işgal altındaki yerlerin kurtulması için dualar okunmuştu. Bkz. Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi, Devre (TBMMZC):1 Cilt: 17 İçtima:2 Birleşim: 164, 23.02.1338 (23 Nisan 1922), s. 109.

28Karakoyunlu, a.g.e., s. 340.

29Mehmet Tevfik Çoruh, 1882 yılında Bayburt’ta doğmuştur. Babası Ahıska’dan göç edip yerleşen Tapu Kadastro

Uzmanı Ragıp Bey’dir. İstanbul’da hukuk öğrenimi gördü. Bayburt’ta hazine avukatlığı yapmıştır. Vilayat-ı Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyetinin Bayburt Şubesi kurucularındandır. 24 Temmuz 1919’da toplanan Erzurum Kongresi’ne Belediye Başkanı Zahit Efendi ile birlikte Bayburt delegesi olarak katılmıştır. 1934 yılından 1941 yılına kadar Belediye Başkanlığı yapmıştır. Bayburt Belediye Başkanlığı yaptığı sırada belediye memurlarından birkaçının yaptığı suiistimal onu derinden üzmüş ve 15 Haziran 1941 yılında intihar etmiştir. Bkz. Karakoyunlu, a.g.e, s. 384-385.

30Mahmut Kemal Yanbey, 1886 yılında Bayburt’ta doğmuştur. 1911 yılında İstanbul Darülfünun Tarih ve Edebiyat

Fakültesinden mezun olmuştur. 1911 yılından 1931 yılına kadar Sivas, Erzurum, Bayburt, Erzincan ve Tokat şehirlerinde öğretmenlik ve çeşitli idari görevlerde bulunmuştur. 1931-1938 yılları arasında Bayburt Ortaokulu Müdürlüğünde bulunmuştur. 1938-1946 yılları arasında Trabzon’da, 1947-1954 yılları arasında İstanbul’da öğretmenlik yaparak emekli olmuştur. 1933 yılında toplanan Tarih Kongresinde Hun Devleti Hükümdarı Mete Han ile Atatürk’ü kıyaslayan tezini sunmuştur. Ayrıca Bayburtlu Celali üzerine eseri bulunmaktadır. 1967 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Bkz. Sadri Karakoyunlu, a.g.e., s. 390-392.

31Serdar Göktaş, Cumhuriyet Döneminde Bayburt (1923-1950), Basılmamış Doktora Tezi, Trabzon: Karadeniz

(14)

bulunmaktadır. 24 Şubat 1938 tarihli Gümüşeli Gazetesi Kurtuluş Bayramını şu şekilde vermiştir:

“Şubatın 21. günü Bayburt’un kurtuluş törenine Kelkit’e giden heyet de katılmıştır. Oldukça mamur ve terakkiye çok uygun bu şirin kasaba da baştanbaşa donanmış bulunuyordu. Cumhuriyet Oteline indirilen misafirlere otelin geniş salonunda zengin bir ziyafet verilmiş ve ertesi günü saat 10’da Belediye önünde okul çocukları ve binlerce kişinin katılımıyla törene başlanmıştır. Evvela Şarbay (Belediye Başkanı) Tevfik Çoruh güzel bir şiir ile şanlı bayrağımızı selamlamış, Halkevi Bandosu İstiklal Marşını çalmış, Ortaokul Direktörü Mahmut Yanbey ve Erzurum Öğretmen Okulu son sınıf talebelerinden Bayburtlu Ali Tebir taraflarından da Bayburt’un istila acılarıyla, kurtuluşun tatlı heyecanları ve büyük Türk İnkılabının cihanşümul ehemmiyeti hakkında söylevler verilmiştir. Bilhassa Bayburt Alayının, kurtuluş gününü temsile memur edilen kahraman bölüğü Şehit Osman, Aslan Dağı ve Kale semtlerinden silah ve mitralyöz sesleriyle kaleye şanlı Türk Bayrağını çekme ve resmi dairelerini işgal manevrasını çok büyük bir muvaffakiyetle başarmış ve halka hakiki bir kurtuluş zevk ve heyecanını yaşatmıştır.

Bundan sonra “Şehitlik adı verilen ve Ermeniler tarafından masum Türklerin içine tıkılarak vahşiyane bir surette diri diri yakıldıkları kâgir bir hanın önüne gidilmiş, Ortaokul Direktörü burada da yapılan mezalimi tasvir ettikten sonra aziz şehitlerin mübarek ruhlarına bir tazim olmak üzere bir dakika sükût edilmesini istemiştir. Bu törenden sonra heyet 650 çocuğun okuduğu büyük ilkokulu ziyaret etmiştir. Burada Bayburt halkı hakkında duyduğumuz şükran ve takdir çok büyüktür. Yerli halktan, öğretmenlerden, Malmüdürü ve Hükûmet Doktorundan müteşekkil bir himaye heyeti mektebe devam eden 50 yoksul çocuğa her gün öğle yemeklerini muntazaman temine muvaffak olmuşlardır. Her ev sırasıyla her gün üçer kap yemek göndermektedir. Bu mugaddi (besleyici) ve nefis yemeğin arasında börek, tatlı ve yemişlere varıncaya kadar her şey mebzulen (bolca) verilmektedir. Mektebin müzesi ve bir de büyük müsamere salonu vardır. Öğleden sonra Dağ Spor Kulübünün düzenlediği kayak ve konka denilen ski kaymaları seyredilmiştir. Hele küçük yavruların ayak kızaklarından başka oturak kızaklarla dağın tepesinden yıldırım hızıyla inerken bir metre yüksekliğindeki kar mânialarından altlarında kızaklarla atlamaları çok heyecanlı bir manzara teşkil ediyordu. Sayın valimiz spor ve sporculuk hakkında pek büyük bir alaka göstermişlerdir. Spor dönüşünde orduevine gidilerek bir müddet istirahat edilmiştir.

(15)

Akşam yemeğe nihayet verileceği sırada Alay Komutanı Şenol Yücel, şanlı Türk ordusunun millet ve memleketin ve Cumhuriyet rejiminin hakiki bir hadim ve nigahbanı olduğunu ve Sayın Valimiz Bay Ferit Nomer de kendine has olan veciz sözleri ve ahenkli sesiyle Türk Ordusuyla milletinin ve Cumhuriyetimiz rejiminin ve cihan medeniyetinde hürmetle karşılanan büyük bir kuvvet ve kudret teşkil ettiğini izah etmişlerdir. Yemekten sonra Halkevinde düzenlenen müsamereye gidilmiş; Atilla piyesi, her çeşit yerli rakslar seyredilmiş, halk şiir ve türküleri büyük bir zevkle dinlenmiştir(…)32 Kutlamaya Vali, Belediye Başkanı, Alay Komutanı gibi mülki ve askeri erkân, memurlar, ordu mensupları ve halkın yoğun katılımı olmuştur. Temsili kurtuluş sahnesine ordu birliklerinin katılımı halkla orduyu kaynaştırmıştır. Katliamın gerçekleştiği Taş Mağazalarda saygı duruşunda bulunularak günün anlam ve önemine dair konuşma yapılmıştır. Duygulu anlardan sonra spor kulübünün düzenlediği kayak gösterisiyle halk neşelenmiştir. Böylece kederli günler hatırlanarak ortak acı paylaşılmış, sportif faaliyetlerle geleceğe güçlü bir millet olarak yürüme yolunda moral sağlanmıştır.

İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi gazete koleksiyonunda az sayıda nüshası bulunan Gümüşhane Vilayet Gazetesi olan Gümüşeli’nde başka bir kurtuluş bayramına rastlanmamıştır. Anlaşıldığı kadarıyla 1930’lu yıllarda düzenli olarak kurtuluş günü kutlamaları gerçekleşse de yerel basının yokluğundan kayıt altına alınamamıştır. Kurtuluş törenlerinin düzenli olarak takip edilebildiği başlıca gazete Bayburt’un tek yerel gazetesi olan “Bayburt Postası” olmuştur. 1953 yılında yayın hayatına başlayan “Bayburt Postası” isimli gazete kurtuluş gününe hürmeten 21 Şubat’ta çıkmaya başlamıştır. Gazetenin sahibi Osman Okutmuş gazetenin ilk sayısında; “Kahraman Bayburtlu hemşerilerim kurtuluş bayramımızın 35. yılını bugün anacağız. Hepinize kutlu olsun” başlığı altında şunları yazmıştır:

“Birinci Dünya Harbinde yurt sınırlarında ve Galiçya gibi yurt dışında aslanlar gibi döğüşmüş olan vatan çocuklarının talih yüzlerine gülmemişti. Harpten mağlup çıkan memleketimizin birçok parçaları o zamanki düşmanlarımız tarafından işgal edilmiş bütün yurdu kapkara hüzün ve keder kaplamıştı. Ordu terhis edilerek silahı alınmış, memleket başsız ve hükümetsiz kalmıştı. Her il ve kasaba kendi başının derdine düşmüş, görünüşte ise millet mecalsizdi. Ocakları sönmüş yurt ise virandı. Elde yok, dilde yok, dostu yok, düşmanı ise çoktu. O mağlup olmuştu. Fakat kahramanca ve civanmertlikle.

____________________________________________________________________________ 32Gümüşeli, Yıl: 9, s.323, 24 Şubat 1938, s.2.

(16)

Beşerin hak ve insaf tanımayan ihtirasları doyamayarak, yabancı eller sıra ile Türkün mukaddesatına yani namusuna uzanıyordu.

İşte böyle bir zamanda, Rus kuvvetleri Aşkale’yi işgal ederek memleketimize doğru ilerlemeleri duyulduğu zaman, yedisinden yetmişine kadar, kadınlı, erkekli Bayburt halkı düşmanını karşılamak, onu memleketine sokmamak, azmiyle Rus kuvvetlerini Kop dağında karşıladı. Binbaşı Halit Bey ise düşmanları oyalaya oyalaya geri çekiliyordu. Kahraman Bayburtluların bu hareketi Halit Beyin Kop müdafaasında Rus kuvvetlerini imha edeceği kanaatini sağladı. Artık Kop müdafaası başlamış ve tam altı ay düşmanlarını imha ederek onlara Türkün kolunun bükülmeyeceğini ispat etmiştir. Bu muharebede genç ihtiyar kadın ve çocuklar öyle hınç ve şiddetle çarpışmışlardır ki düşman kuvvetleri kendi elleriyle eştikleri ekseriya beş altı metre derinliğindeki mevziler düşman maktullerinin cesetleriyle dolmuş ve kandan bataklıklar hâsıl olmuştur.

En nihayet aldıkları emir üzerine muhaceret başlamış ve Bayburt boşalmıştı. Ölümü bekleyen hasta adam ölmüş, mirası taksim edilmişti. Yalnız Moskof bir noktada yanılmıştı.

Türk milleti esaret altında yaşayamaz. Türk kahramanlığı hesaba ve ölçüye gelmezdi.

Nitekim hürriyet ve istiklal hevesi gönüllerde alevlenmeye başlamıştı. İşte memleketimizin kurtuluşu Türk ülkesinde ilk kahramanlık ateşininin alevlenmesiyle meydana gelmiştir.

21 Şubat akşamı, karanlıklar içerisinde taş mağazalara doldurulan Bayburtlular yakılmak üzere emir alınmıştır. Sabaha yakın emir tatbik olunuyor memleketimiz cayır cayır yanmakta. Düşman kuvvetleri ise keyfe gelerek, nara atarak eğlendikleri bir sırada uzaklardan Allah Allah sesleri duyuldu. Düşman kuvvetleri neye uğradığını şaşırarak canlarını kaçmakta buldularsa da muvaffak olamamışlardı. Hepsi Koruk ovasında imha edilirken müezzin yanık sesiyle selâ veriyor. İki senedir hasreti çekilen ezan sesi ta muharebe meydanına kadar gidiyor, kahramanlarımızın Allah Allah seslerine karışıyor ve imha daha şiddetli oluyordu.

Nihayet bu kükreyen kahramanlarımız, yurdumuzdan tamamıyla düşmanlarımızı atarak, kop müdafaasına hakkı olan İKİNCİ PLEVNE adı veriliyor. Dağ, şehitlerin bize emaneti oluyor. Ve her geçişte sanki bize dağdan haykırılıyor; hani herkesin abideleri ve anıtları yapılıyor, bizim yok mu? Başımızı yere eğerek bütün bu savaşların şehitlerinin ruhlarını ve

(17)

kahramanlarını hürmetle selamlıyoruz. İnandılar, dövüştüler, şehit oldular. Bıraktıkları emanetin bekçileriyiz.33

Kurtuluş Bayramlarıyla ilgili gelişmeleri okuyucularına ulaştıran Bayburt Postası, kurtuluş günü yazısında “İkinci Plevne” olarak adlandırdığı Kop savunmasından ve bu savunmada önemli hizmetleri olanları vurgulamaktadır. Ardından Ermeni vahşeti üzerinde durularak kurtuluşun nasıl gerçekleştiği anlatılmıştır. Son olarak Kop dağında şehit olanlar için bir anıtın yapılmasının gerekliliği üzerinde durulmuştur.34

3-21 Şubat Kurtuluş Komitesinin Oluşturulması ve Yapılan Hazırlıklar

Milli bayram ve merasimlerle ilgili düzenleme 24 Mayıs 1930 tarihinde çıkarılmış olan Dahiliye Vekaleti Merkez Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun’un 10. Maddesine göre vilayet idaresi 2. şubesinin görevi olarak belirlenmişti.35 Vilayet idaresi hazırlıkları yürütmek üzere komiteye üyeler seçmekteydi. Kurtuluş komitesi genellikle en büyük mülki amir olan kaymakam başkanlığında oluşmaktaydı. Bunun yanında belediye başkanı, eski belediye başkanı veya şehrin ileri gelenlerinin komite başkanlığı yaptıkları bilinmektedir. 1961 yılında Kaymakam Nevzat Şensoy başkanlığında “Kurtuluş Komitesi” oluşturulmuşken 1962 yılı kutlamaları için Dr. Nahit Kumbasar seçildi.36 Ancak Dr. Nahit Kumbasar’ın görev icabı ani olarak şehirden ayrılmasıyla komite başkanlığına eski Belediye Başkanı Kemal Kutlu getirildi.371968 yılında Belediye Başkanı Kazım Köklü,381985 yılında Belediye Başkanı Ali Bilen komite başkanlığı yaptı.39 “Kurtuluş Komitesi” kutlama gününden çok önce; daha aralık ayındayken oluşturularak çalışmalarına başlamaktaydı. Kurtuluş komitesi, bayramın renkli ve eksiksiz geçmesi için azami gayreti göstermekteydi. Komite hazırlıklarını ____________________________________________________________________________

33Bayburt Postası, 23 Şubat 1953, s.1-2.

34Osman Okutmuş, 1955 yılında “Kop Dağlarında 6 Ay” isimli tarihi bir roman yazmıştır. Bu roman tiyatroya

uyarlanmış ve gençler tarafından “İkinci Plevne” isimli piyes düzenlemiştir. Zaman zaman düzenlenen bu piyeslerin geliri Kop şehitliği yapımına bağışlanmıştır. Bkz. Bayburt Postası, 1 Ağustos 1963, s.3. Kop Şehitleri Anıtı, 31 Ağustos 1963 yılında açılmıştır. Anıtın yapılmasında Bayburt Postası gazetesinin önemli bir katkısı olmuştur. Ayrıca bu dönemde Bayburt’ta görev yapan Kurmay Albay Bedrettin Demirel, Kop Şehitleri Anıtı Yaptırma Derneği Fahri Başkanlığını yürütmekteydi. Bkz. Bayburt Postası, 1 Eylül 1963, s.1.

35Resmi Gazete, 24 Mayıs 1930. 1982 yılında Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihi Günlerde

Yapılacak Tören Yönetmeliği yayınlandı. Buna göre; Kutlama komitesi, Mülki idare amirinin veya görevlendireceği kişinin başkanlığında, garnizon komutanlığı, belediye başkanlığı, Jandarma ve Emniyet teşkilâtı ile Milli Eğitim ve Gençlik ve Spor Bakanlığı temsilcilerinden oluşacaktı. Ayrıca kutlama komitelerine, törenlerin düzenleme ve yürütülmesine katkısı olabilecek bakanlık ve kuruluş temsilcileri ile danışman kişiler de çağrılabilecekti. Bkz. Resmi Gazete, 5 Nisan 1982, s. 13.

36Bayburt Postası, 15 Ocak 1962. s.1. 37Bayburt Postası, 18 Ocak 1962, s.1. 38Bayburt Postası, 5 Şubat 1968, s.3. 39Bayburt Postası, 21 Şubat 1985, s.2.

(18)

tamamladıktan sonra kutlama öncesinde tören programını yayınlıyordu. Çok büyük farklılıklar içermeyen, ancak her yıl kendisini güncelleyerek yenilikler katan, 15-20 maddeden oluşan bu programlar oldukça zengin bir içeriğe sahipti.40 Kurtuluş bayramlarını renklendiren başlıca eğlenceler; halk oyunları, piyesler, komediler, bilgi yarışmaları, kayak yarışmaları, cirit oyunu, futbol, voleybol ve boks idi. Bayburt yöresine ait halk oyunlarını sergileyecek en iyi ekibi bulmak için komite ödüllü yarışma düzenlemekteydi. Halk oyunları ekibi seçiminde adayları belirlemek için belli kıstaslar vardı. 43. anma yılında milli oyunlar yarışması için aşağıdaki ilan verilmişti.

1-Yarışma 30.1.1961 tarihinde başlayacaktır. 2-Ekipler dörder kişi olacaktır.

3-Şahısların boyları eşit olacaktır.

4-Yarışma beş kişilik jüri tarafından idare edilecektir. 5-Seçilecek ekip Bayburt’un milli bar ekibi olacaktır.

6-Kazananlara birer Kurtuluş ve milli bar madalyası verilecektir.

7-Bu ekip 21 Şubattan sonra Kültür Yardım Cemiyeti’nin denetiminde faaliyet gösterecektir.

8-Yarışma Ortaokul salonunda akşam yapılacaktır.

9-Barların, tamamen Bayburt Oyunları’ndan olması gerekmektedir. 10-Ayrıca Mehmet Turan41bar ekibi seçilecektir.

11-İsteklilerin müsabaka gününe kadar ekip halinde komiteye müracaatları gerekmektedir.42

Kurtuluş Komitesi tiyatro, ortaoyunu ve komedi gibi sanatsal etkinliklerin hazırlanmasına önem vermekteydi. Gündüz törenler icra edilirken akşam saatlerinde piyeslere yer verilmekteydi. Gösteri sanatlarında Çoruh kulübü etkindi. Hazırlanan temsillerin sahnelendiği yerlerden birisi de Ar Sineması’ydı.43 21 Şubat kurtuluş gecelerinde; Akıl Taciri, Mavi Yıldırım, Önce Vatan, Molla Çınarı, II. Plevne Müdafaası, Andaval Palas, Doktor Abuziddin, Meşhed-i Kamber, Paydos, Buzlar Çözülmeden, Müfettiş, Alparslan, Kamp 17, Harput’ta ____________________________________________________________________________

40Örnek programlar için Bkz. Bayburt Postası, 5 Şubat 1962, s.3, Bayburt Postası, 5 Şubat 1968, s.3, Bayburt Postası,

19 Şubat 1981, s.3, Bayburt Postası, 21 Şubat 1985, s.2.

41Mehmet Turan Bey (Maşûkbeyzâde), 1902 yılında Bayburt’ta zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.

Birinci Dünya Savaşı yıllarında muhacir olarak ailesiyle beraber Kayseri’ye yerleşti. Bayburt’un kurtuluşundan sonra geriye döndü. İlerici ve idealist bir insan olan Mehmet Turan Bey, Bayburtlu gençleri kültürel ve sportif faaliyetlerle eğitmiştir. Bayburt’ta ilk defa folklor araştırmaları yapması ve Bayburt Türk Ocağında verdiği okuma-yazma kursları ile öne çıkmıştır. 29 yaşındayken 16 Kasım 1931 tarihinde hayatını kaybetmiştir. Bkz. Karakoyunlu, a.g.e., s. 393-396.

42Bayburt Postası, 23 Ocak 1961, s.1. 43Demokrat Gümüşhane, 25 Şubat 1954, s.1.

(19)

Bir Amerikalı, Cimri, Kafa Tamircisi, Ermiş Mehmet, Yaşadığımız Şehir, Küçük Şehir, Duvarların Ötesi, Hababam Sınıfı, On Küçük Zenci ve Diyet gibi tiyatro eserleri sahnelenmişti. Mehter takımı da haftalar öncesinden çalışmalarını başlatıyordu. Mehter takımını hazırlama işini uzun yıllar Vahit Atıcı gerçekleştirmişti.44Bayburt’ta atlı sporlar oldukça gelişmişti. Ata sporu cirit, şehirde tutkuyla takip edilen bir spordu. Atlı sporlar başkanı Nihat Alp her 21 Şubatta Erzurum cirit ekibiyle bir maç organize etmekteydi.45Çevre illerden de izleyici bulan cirit sporunun tıpkı İspanya’da boğa güreşlerinde olduğu gibi turizmi canlandırması beklenmekteydi.46

Bayburt Kültür ve Yardımlaşma Dernekleri İstanbul, Ankara ve İzmir gibi üç büyük şehirde kutlama yapmaktaydı.47Buralarda oluşturulan Kutlama komiteleri Bayburt Belediyesi’nden bar ve saz ekibi tedarik ediyordu. 1961 yılında Ankara’da kurtuluş gecesi Turan Lokantası’nda gerçekleşti.481969’da Ankara’da Yaşar Doğu Spor Salonu’nda gerçekleşen törene 2.000 kişi katıldı.49

4-Kurtuluş Töreni

Kurtuluş bayramı etkinlikleri iki-üç güne yayılmaktaydı. 21 Şubat Bayburt’un kurtuluş gününden bir gün önce yani 20 Şubatta Yukarı Kırzı Köyü’nün kurtuluş kutlamaları başlamaktaydı. Aynı gün Bayburt şehir merkezinde milis kuvvetler milli kıyafetleri ile şehirde gösteri yaparak dikkat çekmekteydiler.

Kurtuluş merasimi sonlanana kadar bütün mağaza, dükkân ve özel müesseseler kapalı tutulmaktaydı. Resmi kurumlar, dükkânlar, cadde ve sokaklar bayraklarla süslenmekteydi. O gün için belediye ve teşekküller tarafından şehrin muhtelif caddelerinde zafer tâkı yapılmaktaydı. Cumhuriyet caddesinin şehre giren noktasında günün sembol anıtı dikilmekteydi.50

Saat 08.00’den itibaren belediye hoparlöründen yayına başlanmaktaydı. 8.30’da saat kulesi önündeki Atatürk anıtına çelenk koyma ile tören başlamış oluyordu. Verilen “Tİ” işareti ile okunacak protokol sırasına göre kurum amirleri tarafından çelenkler konulmaktaydı.51Saat 9.30’da belediye başkanı, protokol gereğince hükumet, müesseseler temsilcileri ve halk tarafından yapılan tebrikleri kabul etmekteydi. Saat 10.00’da programa ekli krokiye göre halk, okullar, asker ve esnaf teşekkülleri merasim alanında yerlerini almaktaydı.52

____________________________________________________________________________ 44Bayburt Postası, 22 Ocak 1962.

45Bayburt Postası, 2 Şubat 1961.

46Demokrat Gümüşhane, 6 Mart 1958, s.1-2 47Bayburt Postası, 8 Şubat 1996, s.1. 48Bayburt Postası, 9 Şubat 1961, s.1. 49Bayburt Postası, 27 Mart 1969, s.1-2. 50Bayburt Postası, 5 Şubat 1968, s.3. 51Bayburt Postası, 21 Şubat 1985, s.2. 52Bayburt Postası, 5 Şubat 1968, s.3.

(20)

İlerleyen saatlerde, 16 Temmuz 1916’da Bayburt’u terk etmek zorunda kalanların canlandırılması; yani muhacir kafilesinin geçişi yapılmaktaydı. Kafile Taş Mağazalar civarından muhacerete başlayarak, hükumet binasının önünden şehri terk etmekteydi. Bu sahne yaşanırken göçü bizzat yaşamış olan şair Kemalettin Kamu’nun53“Hicret” şiirinden şu mısra okunmaktaydı;

Allah’ım ne bunaltıcı, ne boğucu gece, Gözlerimiz bulutlandı, arabaya binince, Bin bir bahçeli beldemizi yâd ellere bıraktık; Gölgesinde barınacak tek ağacım yok artık, Dallarında bülbül öten bahçelere elveda!54

Ardından işgal sahnesi başlıyordu. Meydanda Ermeni askerleri siyah elbise giyinmiş bir kızı zincire vurulmuş vaziyette sürükleyerek götürdükleri bir anda top atışıyla beraber Türk ordusunun girişi temsil ediliyordu. Yaya ve atlı milisler, askeri birliklerle şehrin muhtelif semtlerinden ateş açarak şehri kurtarmak için harekete geçiyordu. Ermeni askerlerinin bir kısmı vurulup bir kısmı da kaçtıktan sonra zincire vurulmuş kızın zincirleri açılıyor ve özgürlüğüne kavuşan kız göğsünden Türk bayrağını çıkarıyordu. Asker ve milis kuvvetleri hükümet binasına asılmış olan esaret ve zulmü temsil eden siyah bayrağı indirerek ay yıldızlı bayrağı çekiyordu. Sonra Taş Mağazalar katliamından sağ kalanların kurtarılması canlandırılıyordu.55

İç bölgelere sığınmış olan muhacir kafilesinin Bayburt’un kurtuluşundan sonra şehre dönüşünün canlandırılmasında Şair Hacı Mehmet Zihni’nin 1828 Rus işgali sonrasında harap olmuş Bayburt’u anlatan “Vardım ki Yurdundan Ayağ Göçürmüş” şiiri okunmaktaydı.56Sonra bando İstiklal Marşı’nı çalmaktaydı. ____________________________________________________________________________

53Kemâlettin Kamu: 1901’de Bayburt’ta doğdu. Çocukluğu memleketi Erzurum’da geçti. 1911 yılında rüştiye

ikinci sınıfa geçtiğinde babası Osman Nuri Efendi Refahiye Mal Müdürlüğüne tayin edildi. Kemâlettin Kamu, burada rüştiyeyi tamamdı. 1916 yılında Osman Nuri Efendi emekliye ayrıldığı zaman dürüst ve çalışkanlığı dolayısıyla Refahiyeliler Belediye Başkanı olarak seçtiler. Kemalettin Kamu, burada tahrirat kâtipliğine vekâleten atandı. 16 Şubat 1916 tarihinde Erzurum’un Ruslar tarafından işgal edildiğini duyan 65 yaşındaki Osman Nuri Efendi, üzüntüsünden kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Böylece 15 yaşındaki Kemalettin Kamu aile reisliğini üstlenerek annesiyle beraber önce Sivas’a oradan da Kayseri’ye geçti. Gültekin Samanoğlu, Kemâlettin Kâmi Kamu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1986, s. 6-13. 1919 yılında İstanbul Erkek Muallim Mektebi son sınıfta iken Milli Mücadele’nin başlaması üzerine 1920’de Ankara’ya gitmiş ve Anadolu Ajansı’nda çalışmaya başlamıştır. 3 yıl sonra tekrar İstanbul’a dönerek okulunu tamamlamıştır. Kamu 1933’te Anadolu Ajansı temsilcisi olarak kaldığı Paris’te siyasal bilgiler tahsili görmüş ve 1938 yılında Türkiye’ye dönmüştür. Rize ve Erzurum milletvekili seçilmiş, Türk Dil Kurumunda Terim Kolu Başkanlığını yapmıştır. Edebiyatımızda “Gurbet” şairi olarak bilinen Kemalettin Kamu 6 Mart 1948’de Ankara’da ölmüştür. Bkz. Bayburt Postası, 4 Mart 1982, s.3.

54Bayburt Postası, 23 Şubat 1981, 1-5. 55Bayburt Postası, 5 Şubat 1968, s.3. 56Bayburt Postası, 28 Şubat 1983, s.1.

(21)

Kaleye bayrak asılmasından sonra minarelerde selalar okunurdu. İstiklal Marşı’nın bitmesinden sonra milis kuvvetlerinden bir kişi günün kahramanı seçilmekteydi. Günün kahramanı şehrin anahtarını belediye başkanına teslim etmekte, belediye başkanı da kahramana altın bir kemer takmaktaydı. Bu merasim esnasında kurbanlar kesilirdi.57

Anahtar merasiminden sonra kaymakam, garnizon komutanı ve belediye başkanı açık bir jeep üzerinde halkın ve askerin bayramlarını tebrik ederdi. Bunu takiben şehir adına Belediye Başkanı ve ordu adına seçilen bir subay günün manasını belirten konuşmalar yapardı. Okullardan çocuklar şiir ve manzume okurdu. Konuşmalardan sonra sırasına göre temsili geçit başlardı. Sırasıyla toplu halde bayraklar, orta dereceli okullar, atlı ve yaya milisler, gaziler, spor kulüpleri, köy temsilcileri, esnaf dernekleri, özel kuruluşlar ve askeri birlikler geçerdi.58

Kutlamalara her yıl yenilikler getirilmeye çalışılmıştır. 51. yıl kutlamalarına öğrenciler tarafından Bayburtlu Genç Osman59, Şehit Yüzbaşı Agâh, Şair Zihni ve Şair Celalinin tabloları yapılmıştı. İzleyicilerin 40 bin civarında olacağı tahmin ediliyordu.60Mehter takımının önünde IV. Murat’ı (1623-1640) canlandıran biri yürürdü. IV. Murat’ın Bağdat seferine giderken Bayburt’tan geçişi canlandırılırdı. Burada Bayburtlu olduğu rivayet edilen Genç Osman’ın (1618-1622) onu görmek ve asker olma isteği temsil edilmekteydi.61Çerçi Köyü Kalkındırma Derneği canlı bir deve oyunu sergilemekteydi. Tek adam tarafından idare edilen yapma at şaha kaldırılarak izleyicilerin dikkatini üzerine çekmekteydi.62

Esnaf teşekküllerinin geçişi törenin en renkli bölümlerinden birisiydi. Esnaf kuruluşları hazırlıklarını haftalar öncesinden başlatırlardı. Kamyon kasalarının yanları açılarak üstleri mesleki öğelerle süslenirdi. Terziler dikiş makinalarını, ütü tezgâhlarını, ustalarını, çıraklarını ve üstünde prova yapacakları müşterileriyle; berberler çıraklarıyla beraber koltuk, ayna takımlarını ve tıraş edecek müşterileriyle, nalbantlar nallayacakları hayvanla birlikte diğer malzemeleriyle, fırıncılar kamyonet üzerine kurdukları fırınla üretip halka dağıttıkları ekmekleriyle kamyonet üzerinde mesleklerini icra ederken tören alanından geçiş yapıyorlardı. Bu normal bir hazırlıktı ve yaratıcılık ____________________________________________________________________________

57Bayburt Postası, 5 Şubat 1968, s.3. 58Bayburt Postası, 5 Şubat 1968, s.3.

59Rivayete göre: Bağdat seferine çıkan IV. Murat Bayburt’a geldiği zaman, gördüğü rüya üzerine Genç Osman’ı

bulur ve orduya katılmasını ister. Orduya katılan Bayburtlu Genç Osman Bağdat surlarına bayrağı dikerken hayatını kaybeder. IV. Murat kendi eliyle Genç Osman’ı toprağa verir. Bkz. Bayburt Postası, 25 Ağustos 1969, s.3.

60Bayburt Postası, 20 Şubat 1967, s.1. 61Bayburt Postası, 6 Mart 1969 s. 1-2. 62Bayburt Postası, 6 Mart 1969 s. 1-2.

(22)

gerektirmiyordu. Bunun ötesinde meslek örgütleri kendi hünerlerini göstermek, bu özel günde en fazla dikkati çekebilmek için olağanüstü başarılara imza atmaktaydılar. Kendi imkânlarıyla kamyonet, tank, uçak minyatürleri ve robot modelleri tasarlanmaktaydı. Dönemin imkânsızlıkları içerisinde yaratıcılıkta sınırları zorlayan çalışmalar ortaya koyulmaktaydı. İlk defa 1964’te İzmir’de üretilen BMC markasının en eski modeli TM100 kamyonetinin minyatürü 1979 yılında ilk defa Bayburt’ta yerel imkânlarla üretildi. Minyatür kamyonun direksiyon ve diferansiyel bağlantıları, damperi, kasası, tamamen el işçiliğiyle ortaya çıkmıştı. Minyatür kamyonetin sürücüsü ve muavini 13 yaşındaki çocuklardı. Tek silindirli su motoruyla hareket eden minyatür kamyon benzinle çalışmakta ve bir dolumda 100 kilometre gidebilmekteydi. Bu sıra dışı eser, Bayburt halkını coşturduktan sonra 12 Martta Erzurum’un kurtuluşunda sergilenerek en çok ilgi gören tasarım oldu.63

Şevki Özdemir, 1961, 1964 ve 1971 yılları kurtuluş kutlamalarında olağanüstü tasarım ve yaratıcılıktaki eserleriyle döneme damgasını vurmuştu. Yaptığı icatlarla halk tarafından ‘çılgın adam’ olarak kabul edilen Şevki Usta “Demir Adam/Asker” lakaplı bir robot yapmayı başarabilmişti. Mekanik kısmı zor olmasa da o günün şartlarında elektronik kısmını yapmak gramofonun bile olmadığı Bayburt’ta imkânsız gibi bir şeydi. 1964 yılında sıra demirci esnafına geldiği zaman Mehmet Akif Ersoy’un “Çanakkale Şehitleri” adlı şiiriyle birlikte “Demir Adam/Asker’in” geçişi piyes halinde sunulmaktaydı. Şiirde geçen kelimelere uygun olarak robot kollarını indirip kaldırıyor, başını aşağı yukarı oynatıyor ve lambadan yapılmış gözleri yanıp sönüyordu.64

1961 yılında Şevki Özdemir, Halis Zan, Ahmet ve Mehmet Ekrekli kardeşler gibi yetenekli ustalar şehit Osman, Duduzar, Saat Kulesi ve Bayburt Kalesi’nin yer aldığı üç traktör römorkuyla taşınan devasa Bayburt maketini yaptılar. Askeri hastane önünde bulunan kurşun askerin aynısını yaparak maketin içine koydular. Maketin üzerine bir misina ile asılı 65 cm büyüklüğünde bir uçak yapıldı. Uçağın içine arabaların kilometre aksamından faydalanılarak bir düzenek kuruldu. Bu düzenekle “43. kurtuluş yılı kutlu olsun” yazılı tebrik kartları fırlatılmaktaydı. Aynı maketin içine bir de roket düzeneği konulmuştu. Geçiş esnasında roket patlatıldı.65

1969 yılı kutlamalarında Ahmet Ekrekli, Ali Bilen, Zarif Çolak, Hilmi Hergül, Hüseyin Aydoğdu ve arkadaşları tarafından yapılan 21 Şubat isimli tank hem ____________________________________________________________________________

63Bayburt Postası, 21 Şubat 2016, 21.

64Bayburt Postası, 21 Şubat 2016, 21 Şubat Kurtuluş Özel Sayısı. Bkz. https://www.youtube.com/

watch?v=jBBEvf29Lx0 , 16.52 dk. (E. T. 22. 04.2018).

(23)

makineli tüfek hem de top atışı yapabiliyordu.66Marangozlar derneği ışıl ışıl yanan Kop Şehitleri Anıtı’nı ve iki metre uzunluğundaki tahtaya Atatürk’ün resmini işlemişlerdi. Madeni Sanatlar Derneği, Bayburt’un il statüsüne kavuşması mesajını veren 68 plakalı kamyoneti yapmıştı.671981 yılında Bakırcılar Derneği de Atatürk’ün 100. Doğum yılı amblemini bakırdan işlemişlerdi.68

Bu geçişler aynı zamanda günlük siyasi konulara gönderme yapan mesajlar da içermekteydi. 1960’lı yılların sonlarında Türkiye’de komünist hareketlerde canlanma görülmüş, siyasal yaşamda çatışmalar artmıştır. Milliyetçi-muhafazakâr düşüncenin baskın olduğu Bayburt ilçesinde kurtuluş bayramları toplumun siyasal söylemlerini ifade edebildiği bir alandı. Geçiş töreninde hazırlanan pankartlarda anti-komünist propaganda yapılmaktaydı.69

Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın jet filosu bazı kurtuluş bayramlarında gösteri yaptı.70 Bunun yanında topçu tugayının uçakları birçok kutlamada Bayburt üzerinden uçuş yaparak kurtuluş beyannameleri atmıştı. Broşürlerin içerikleri şu şekildeydi; “Kop şehitlerinden selamlar, Kop şehitlerinden Miralay Sabri”, “Kurtuluşumuz kutlu ve mutlu olsun, şu an aranızdayız”, “Hava şehidiniz Kemal Tuncer, aranızdayım”, “İnandılar, döğüştüler, şehit ve gazi oldular, bıraktıkları emanetin bekçileriyiz”, “2. Plevne’nin çocukları, sizlere minnet ve şükran”, “Aziz şüheda, içimizde ülkü, dilimizde türkü ve imanımızda rehbersiniz!” “Benim neslim, beni unutmuyor, Kop şehitlerinden Yüzbaşı Kenan”, “Şu an aranızdayım şehit 6. Bölük Komutanı Yüzbaşı Agâh”.71

Esnaf teşekküllerinin faaliyetlerinde bilim ve sanat özendirilmekteydi. Teknolojik ve bilimsel tasarımlarla geçmişte işgali yaşamış Bayburt halkına çalışma ve üretme mesajı verilmekteydi. Bir daha işgal altına düşmemek, muhaceret yaşamamak ve katledilmemek için geçmişte yaşananları unutmadan bilim ve teknoloji üretme hedefine yönlendirilmekteydi. Çalışıp üreten Bayburtlu ancak o zaman 21 Şubat ruhunu yaşatabilirdi.72

Tören sonrasında Bayburt halkının, Türk ordusuna şükranlarının ifadesi olarak bir heyet tarafından garnizon komutanı ziyaret edilerek, günün hatırası olarak altın rozet ve garnizona hatıra şiiri sunulmaktaydı.

____________________________________________________________________________ 66Bayburt Postası, 6 Mart 1969, s. 1-2.

67Bahsedilen dönemde yeni il olacak şehre verilecek plaka numarası 68 idi. Bundan dolayı 68 plaka hazırlanmıştı.

Ancak Aksaray, Bayburt’tan önce il olduğu için 68 numarası, Aksaray ilinin plakası olmuştur.

68Bayburt Postası, 26 Şubat 1981, 1, 4.

69“Kahrolsun Komünist Uşakları!” yazılı pankart için, Bkz. https://www.youtube.com/watch?v=jBBEvf29Lx0 ,

16.25 dk. (E.T. 22.04.2018).

70Bayburt Postası, 8 Şubat 1968, s.1 71Bayburt Postası, 24 Şubat 1969, s.4.

(24)

5-Kurtuluş Kutlamaları İçin Hazırlanmış Eğlence, Yarışma ve Diğer Etkinlikler

Kurtuluş kutlamalarındaki resmi törenlerin bitmesiyle, öğleden sonra şehrin çeşitli semtlerinde spor ve cirit müsabakaları yapılırdı. Kurtuluş kutlamalarına yer alan sporcu, esnaf, öğrenci, temsili gösteri gibi etkinliklerde yer alanlar, oluşturulan heyet tarafından puanlandırılmaktaydı. Dükkânını en iyi süsleyenlere, en ilginç ve yaratıcı eseri ortaya koyan esnaf teşekküllerine, çeşitli spor dallarından birincilere, öğrencilerin en başarılılarına çeşitli hediyeler verilerek ödüllendirilmekteydi.73Böylece halkın kutlama heyecanı canlı tutulmuş ve kutlamalara etkin bir katılım sağlanmaya çalışılmıştır.

Hediyeler takdim edildikten sonra, saat 15.00’te teşekküller ve halk, İmaret Tepesi’ndeki 21 Şubat Şehitliği’ni ziyaret ederek saygı duruşunda bulunmaktaydı. Akşam asker ve milis kuvvetleri tarafından fener alayları tertip edilirdi. Ayrıca Belediye Mehter Takımı gündüz ve gece muhtelif semtlerde gösteri yürüyüşü yapmaktaydı. Davul zurnayla halk oyunları ekibi gösterilere devam etmekteydi. Akşam saat 21.00’de folklor derneği tarafından günün şerefine müsamere ve milli oyunlar tertip edilmekteydi. Ayrıca belediye evlenme salonunda Halkevi ekibi tarafından eğlence tertip edilirdi.74Şair Zihni Spor Kulübü, kapalı spor salonunda çeşitli illerden gelmiş ekiplerle boks müsabakası düzenlenirdi. Gece kale ve şehrin muhtelif yerleri ışıklarla donatılırdı.75

1957 yılında kitaplaştırılan Rıfat Ilgaz’ın yazdığı “Hababam Sınıfı” 1966 yılında ilk kez Beyoğlu küçük sahnede profesyonel yönetmen-oyuncu kadrosuyla sahneye konulmuştu. Bir yıl sonra Bayburt’ta Çoruh sinemasında sahnelenen Hababam Sınıfı İstanbul sahneleri kadar başarılıydı. Bazı oyunlar üstün oyun gücüyle günlerce yankı bulmaktaydı.76

Bayburt’ta her yıl yaşanan 21 Şubat heyecanı Turizm Bakanlığı’nca birkaç kez filme alındı.77Ayrıca TRT Erzurum Radyosu 21 Şubatta kurtuluş için özel yayın yapmaktaydı.78 Bayburt Belediyesi, kurtuluş gününe hürmeten o gün halka ücretsiz yemek vermekteydi.79

____________________________________________________________________________ 73Bayburt Postası, 5 Şubat 1968, s.3.

74Bayburt Postası, 5 Şubat 1968, s.3. 75Bayburt Postası, 21 Şubat 1985, s.2.

76Bayburt Postası, 21 Şubat 2016, Kurtuluş Özel Sayısı;

771964, 1968 yılları Kurtuluş videolarını izlemek için Bkz. https://www.youtube.com/watch?v=jBBEvf29Lx0 (E.T.

20. 04. 2018).

78Bayburt Postası, 24 Şubat 1969, s.2.

(25)

6-Basında Yer Alan Tarihi Olay ve Kişiler

Kurtuluş gününün manasını dile getirmek için Bayburt Postası gazetesi kurtuluş özel sayıları çıkarırdı.80Kurtuluş nüshasında Bayburt tarihinden olay ve kişilere yer verilmekteydi. Bayburtlu gaziler, Halit Paşa, Yüzbaşı Agâh Bey, Fevzi Paşa, Kazım Karabekir Paşa, Miralay Sabri ve Bayburt Kaymakamı Nusret Bey en çok işlenen kişilerdi.

1918-1922 yıllarında gerçekleşen savaşlarda 240 Bayburtlunun şehit olduğu bilinmektedir. Bunun yanında bahsedilen yıl aralığında çeşitli cephelerde savaşmış 720 Bayburtlu gazi bulunmaktaydı. Kurtuluş özel sayılarında bu gazilerin anılarına yer verilirdi.811980’li yıllara gelindiğinde tören kortejlerinin ön saflarında yer alan gazilerden çoğu hayatını kaybetmişti. O günleri yaşamış kişilerin yavaş yavaş Bayburtluların aralarından ayrılmaları şehrin hafızasının kaybolması demekti. Bu kaygıyla, Atatürk’ün 100. Doğum yılı münasebetiyle kuruluşların yardım yapacağı da umularak “Kurtuluş Müzesi” yapılması fikri ortaya atıldı. Kurtuluş Bayramlarının düşündürücü, kaynaştırıcı, özlem verici, eğitsel yanlarını ve milli gururu yeni kuşaklara kazandırmayı amaçlayan yapısallığıyla bu müze, geçmişi yeni nesillere aktaran kıymetli bir eğitim merkezi olacaktı.82

Her bayram gazetelerde muhakkak bahsedilen kurtuluş kahramanlarından biri de Bayburtlu Yüzbaşı Agâh idi. 12. Tümen 36. Alay’da görev yapan 22 yaşındaki Agâh Bey, 1920 yılında Zivin sınır bölgesinde Ermeni ordusuyla mücadelede yer almıştır. Asıl büyük kahramanlığını Batı Cephesinde göstermiştir. 26/27 Ağustos 1922’de Afyonkarahisar Kalecik köyü kuzeyinde bulunan Kurtkaya tepesine 150 askerle birlikte taarruzda bulunup, büyük bir kahramanlık göstererek tepeyi zapt etmiş ve işaret fişeğini patlatarak Türk ordusunun ileri harekâtını başlatmıştı. Tepeyi zapt ettikten sonra başına aldığı ____________________________________________________________________________

80Bayburt Postası, 5 Şubat 1968, s.3.

81Kop şehitler anıtının bulunduğu tepenin biraz ilerisinde Dencik sırtlarında savaşan gazi Süleyman Çavuş, Kop

Savaşlarındaki anılarından şunları aktarmıştır “…Kar Kop’ta adam boyuna varıyordu. Savunma hattındaki yerlerimiz kardan siperli mevzilerdi. Buzlaşmış bu mevzilerde, donmadan yılmadan gün, ay saymadan savaşıyorduk. Tüm bir kış burada kaldık. Uzun menzilli savaş yapılamıyordu. Düşman kardan siperlere birkaç defa yaklaşabildi. Cep sobalı, giyimli kuşamlaydı onlar. Bizim buz mevzilerimizin en sıcak örtüsü parça parça hasırlardı. Bu karda kışta, kıyamette, yeter ki onlar, Dencik (Centürk) sırtlarından saldırsınlar diye beklerdik. Saldırganlar süngü mesafesine yaklaştı mı, mazgallardan nefes buğularımız soba dumanı kadar gürleşirdi. Nefes dumanlarımızdan gözümüzü de duman sarardı. Çıkış bu çıkış olurdu. Dencik’te (Centürk’te) biz savaşmadık, cengettik. Vuruşma, süngüleşme, boğazlaşma… Kış savaşması bunlar. Şehit olanlarımız var elleri yumruklaşmış, kaşları çatılmış, dişleri intikam duygusuyla sıkışmış bir haldeler…” Cemal Yetişen, “Kahraman Gazilerimizden Kurtuluş Günümüze Anılar”, Bayburt Postası, 24 Şubat 1969 s. 2; Helva köylü Sefer Çavuş ve Petekkava Köyünden Kamil Çavuş’un anıları için Bkz. Bayburt Postası, 3 Mart 1969, s.3.

(26)

kurşun yarasıyla hayatını kaybetti.83Yunanlıların, Türk ordusunun 7 yılda aşamayacağını iddia ettikleri tel örgülü cepheyi Agâh Bey, 24 saatte aşarak Mustafa Kemal’e “Yol ordularımıza açıktır” diye telgraf çekti. Yüzbaşı Agâh’ın Afyonda şehitliği bulunmaktadır. Aynı zamanda Afyon’da bir caddeye ismi verilmiştir. Bayburt’ta da bir ilkokul onun adını yaşatmaktadır.8430 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarında Bayburtlu Yüzbaşı Agâh’ın kahramanlıkları Afyon’da nasıl anılmışsa 21 Şubat 1918’de Bayburt’u kurtarmaya gelen ordunun kumandanı Afyonlu Yüzbaşı Mürsel Bey de Bayburt’ta anılmaktaydı. Böylece iki şehir arasında bir gönül köprüsü kurulmuştu.85

16 Temmuz 1916 tarihinde Bayburt şehri Rus işgaline uğramadan önce şehir halkının büyük kısmı muhacir olup iç bölgelere çekildi. Bayburt düşman işgalinden kurtulduktan sonra muhacirlerin bir kısmı şehre dönüş yapmayarak Çorum, Tokat, Sivas, Kayseri ve Yozgat gibi şehirlerde kaldılar. Kurtuluş kutlamaları yazılarında iç bölgelere yerleşen Bayburtlular da unutulmuyor bu şehirlere yerleşmiş olanlarla zaman zaman röportajlar yapılıyordu.86

7-Güncel Politik Konuların Kurtuluş Kutlamalarına Yansıması

Kurtuluş bayramları Türkiye’nin iç ve dış politikada yaşadığı güncel gelişmelere yönelik söylemlerin geliştirildiği bir alan olmuştur. II. Dünya Savaşı’ndan (1939-1945) sonra Balkan ve Doğu Avrupa devletlerinin Sovyet uydusu haline gelmesiyle uluslararası arenada komünizm yayılma imkânı elde etmiştir.871960’lı yıllarda Türkiye’de gelişme imkânı elde eden Marksist-komünist düşünceye yönelik karşı tutum, kurtuluş kutlamalarında kendini göstermiştir. Hem temsili geçitte açılan afişlerde hem de basında yer alan yazılarda komünizm eleştirilmekteydi. Atatürk’ün komünizme karşı söylediği sözler kurtuluş nüshalarında yer almaktaydı. 51. kurtuluş yıl dönümünün anlatıldığı Bayburt Postası gazetesinde silahlı bir askerin yerde bulunan yılanı ezmesi resmedilmişti. Bu resmin altına şunlar yazılmıştır: “Bayburtlular 21 Şubat sabahı Aziz Atatürk’ün vasiyetini hep bir ağızdan tekrarladılar: ‘Türk âleminin en büyük düşmanı komünistliktir. Görüldüğü yerde ezilmeli!’...” ifadesi yer almıştır.88

____________________________________________________________________________

83Bayburt Postası, 05.03.1953, s. 2,4. Bayburt Postası, 20 Mart 1967, s.2. Yüzbaşı Agâh (Kurtkaya) şehitliği için

Bkz. http://www.afyonkarahisar.gov.tr/sehitlikler (E.T. 04. 24. 2018).

84Bayburt Postası, 25 Ağustos 1969, s. 3.

85Bayburt Postası, 21 Şubat 1983; Bayburt Postası, 24 Şubat 1986, s. 1-2. 86Bayburt Postası, 1 Şubat 1968, s. 1-2.

871952 yılında Türkiye NATO’ya girerek Sovyet yayılmacılığına karşı müttefik sistemine dâhil olsa da bu tehdit

sonraki yıllarda da devam etmiştir. Özellikle 1956 yılında Suriye ile Sovyet Rusya’nın bir takım anlaşmalar imzalaması Orta Doğu’da Sovyet yayılmacılığı tehdidini gündeme getirmiştir. Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Akım Yayınları, İstanbul 1997, s. 507.

Referanslar

Benzer Belgeler

2018-2019 eğitim-öğretim yılında Sınıf Öğretmenliği, Okul Öncesi Öğretmenliği, Fen Bilgisi Öğretmenliği, İlköğretim Matematik Öğretmenliği, Türkçe

Kuraklığın bazı yıllarda gıda üretimini ciddi ölçüde etkilediğini ve ürün kaybı yaşattığını ifade eden Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis: “Ülkemizde

Etkinlik kapsamında şehrin en işlek caddesine kurulacak çadırda kuyumculuk, hat, çini, filografi, Türk işlemeleri, deri işlemeciliği, Bayburt doğal taş süslemeleri gibi

Göç sonrası kalan nüfusun yaş ortalamasının giderek artması, kır nüfusunun yaş ortalamasının yüksekliği, yaş bağımlılık oranının ülke geneline göre

Öğretmenler arasında spor müsabakalarının düzenlenmesi Okul İdaresi Eğitim Öğretim yılı süresince. 1.1.2 Öğretmenler arasında yemek, gezi,

Karşılaştırma: Tipik Calpionella elliptica Cadisch ile Calpionellopsis simplex (Colom) in or- taya çuaslan arasındaki zaman aralığında adı geçen bol ve yaygın bulunması

Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında 29 Eylül 1913’te imzalanan 103 İstanbul Antlaşması’nın Batı Trakya ile ilgili hükümlerine göre Bulgar

Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Ara- cı Bölgesel Kalkınma Bileşeni Bölgesel Rekabet Edebilirlik Operasyonel Programı kapsamında, Bayburt İl