3 HAZİRAN 2001 PAZAR CUMHURİYET
KULTUR
k u ltu r@ cu m h u riyet.co m .trM
Büyük ozan, aramızdan ayrılışının 38. yılında çeşitli etkinliklerle anılıyor
âzım yarm a kalacak mı?
MEMET FUAT______________________
Bu sorunun sorulacağını biliyordum. Ama bu soruyu soran kişinin Halûk Şahin olaca ğım, yanıtını aramak için de bir hafta sonu nun Nâzım Hikmet’in şiirlerini okuyarak ge çireceğini söyleseler, inanmazdım...
“Nâzım Hikmet yarma kalacak mı?”
Durup dururken gelir mi insanın aklına bu soru? Geldiğine göre kuşkudasınız demektir. Ya da binlerinin kuşkuda olduğunu sezmiş, onlar adına soruyorsunuzdur.
21 Ocak 1992 tarihli “Cum huriyetle şöy le diyor Halûk Şahin:
“Nâzım Hikmet'in doğumunun 90. yılı ne deniyle düzenlenen etkinliklerle ilgili yazılan okurken aklıma takıldı:
‘Acaba Nâzım Hikmet yanna kalacak mı? Yoksa Sovyet komünizminin çöküşünün he men ertesine rastlayan bu anma canlılığı, nos taljik bir uğurlama töreni yerine mi geçiyor?’ Soruy u şöyle de sorabiliriz: İdeolojisi çök tükten sonra Nâzım'ın şiirine bir yaşama böl gesi, evrensel bir geçerlilik alanı kalıyor mu? Yoksa tarihsel açıdan kontrpivede kaldığı için, ideolojisiy le birlikte şiiri de mi soluğunu yitir di?”
Halûk Şahin bu kaygının, yalnız Nâzım Hikmet için değil, çağımızın başka ünlü or taklamam sanatçıları için de söz konusu oldu ğunu belirtiyor: Bertolt Breeht. Pablo Neru-
da, Şolohof, Ehrenburg gibi...
“Kesin cevabı elbette zaman verecektir. Ör neğin 10 yıl sonra, Nâzım’ın 100. yaş günün de, bu soruya soğukkanlı ve nesnel bir cevap vermek kolaylaşacaktır.”
Bir açıdan doğru... Çağdaş sanatçıları de ğerlendirirken canlı bir ilişkiler ağı içinde,
“soğukkanlı ve nesnel” olmak kolay değil.
Zamana dayanabilmek sanatçılar için her zaman geçerli bir ölçüttür. Ama çok genel bir ölçüt. Üstelik de doğrudan sanatla, sanatçılık la ilgili... Sanatın ötesindeki konularda bugün de “soğukkanlı ve nesnel” olabiliriz. Örnekse Nâzım Hikmet’in yaygın ününün nereden kaynaklandığını soğukkanlıkla araştırabi liriz.
... Sanatçıların başarılarına içerde, dışarda birtakım örgütlerin, dayanışmaların yardım cı olduğu, olabildiği doğrudur. Buna yazın ar gosunda “Pompalamak” deniyor.
... Nâzım Hikmet’i ya da onun gibi dünya çapında ünlenmiş olan Yaşar Kemal’i, ticare tin ötesinde, örgütler de desteklemişlerdir, ne den desteklemesinler, ama bu desteklemele rin sonunda bir başarıya ulaşıldıysa, işin gi zini pompalamada değil, pompalanan
“mal”ın niteliğinde aramak gerekir.
Halûk Şahin bunu düşünmüyor. Nâzım
Hikmet’in şiiri, şiir olarak yetersiz kalsaydı, dünya dillerindeki yaygınlığına ne “parti pro
pagandasınla, ne “yoldaşlık dayanışmasıyla
ne de “dava adamı olarak kendisine duyulan
ilgi”yle ulaşabilirdi... “İdeolojisi” çökünce,
“ideolojik jargon”un, “ayağına taşlar bağlan mış ördekler gibi dibe” çekeceği bir şiiri, pro
pagandayla, dayanışmayla, hiçbir örgüt, hiç bir güç, böylesine yükseltemezdi...
... Bir şairin büyüklüğünü anlamak için il le onun dilini bilmek gerekmez. YıllardırTür- kiye’de, çevrilmeleri Nâzım Hikmet’ten çok daha güç olan Baudelaire, Rimbaud, Mal
larmé gibi şairler el üstünde tutulmuyorlar
N-i " a ;
azım
Hikmet
Türk kültürünün
bütün insanlığa
armağan ettiği
uluslarüstü
bir değerdir.
Daha önce de
yazmıştım:
Ingiliz şairi
Shakespeare
ne kadar
Ingiltere’ninse
ya da İspanyol
şairi Lorca
ne kadar
Ispanya’nınsa,
Türk şairi
Nâzım Hikmet de
ancak o kadar
Türkiye’nindir...
mı? Yalnız Fransızca bilen Türkler mi anla yabiliyor bu şairlerin büyüklüğünü?
... Bir şairin bütün şiirleri güzel, başarılı, et kileyici olmaz, iyi şairler de çok çeşitli neden lerle başarısız şiirler yazabilirler. Sırasında bir şairin yazın tarihi açısından çok önemli şi irleri bile yetersiz bulunabilir.
Nâzım Hikmet de, bütün şairler gi bi, iyi şiirlerin yanı sıra kötü şiirler de yazmıştır. “Sovyet
komüniz-KOCALMAYA ALIŞIYORUM
minin çöküşü”nden önce de böyleydi bu, şim di de böyle...
... Daha önce de yazmıştım: Nâzım Hik met, şiirlerinin büyük çoğunluğunda ortakla- macılığı değil, ortaklamacılığın insanlara ge tireceğine inandığı evrensel değerleri anlatır.
“Ölüme karşı yaşamı, savaşa karşı banşı, tut- sakkğa karşı özgürlüğü, sömürüye karşı pay laşmayı, adaletsizliğe karşı adaleti, yok etme
ye karşı yaratmayı, düşmanhğa karşı dostlu
ğu, nefrete karşı sevgiyi, geçmişe karşı gelece ği”, kısaca ölümseverliğe karşı yaşamsever-
liği savunan herkes, Nâzım Hikmet’in şiirle rini okursa, ister istemez beğenir.
Sanatçılar için evrensel insanlık değerleri dir her şeyin üstünde olan. Bütün bir ömrü yo luna serdikleri bir inanç için bile, son döne meçte,
Anlamaya çalışıyorum inanmayı yitirme nin pahasına.
deyiverirler - bir kuşkuya kapılırlarsa... Nâzım Hikmet’in şiirini, sanatını “Sovyet
komünizmi”ne bağlamak, “ideolojisi”ni siya
sal bir çerçeveye sığdırmaya çalışmak son de rece yanlıştır. Sanatçıların dünyaya, topluma, insana yaklaşımları çok daha geniş boyutlu dur. Siyasa bu boyutlar içinde yalnızca evren sel insanlık değerlerine götüren bir araç ola rak yer alabilir.
Halûk Şahin’e, bu arada, Nâzım Hikmet’in yanna kalıp kalmayacağını merak eden her kese;
ayrıca, evrensel değerleri insanlığa ortakla- macılığın getireceğine inanan bu şairi, ortak- lamacılığa yakınlık duymayan, hatta düşman olanların da neden beğenip sevebildiklerini anlamak isteyenlere;
ve de bütün şiirseverlere;
şu günlerde yayımlanan bir kitabı, Nedim
Gürsel’in Nâzım Hikmet ve Geleneksel Türk Yazım adlı kitabını okumalarını sa
lık veririm.
Büyük tat alınarak okunan bu 360 say falık inceleme, bir yandan Nâzım Hik met’in, kendisi için söylediği,
Kocatmaya alışıyorum dünyanın en zor zanaatına, kapıları çalmaya son kere,
durup durmadan ayrılığa.
Saatlar, akarsınız, akarsınız, akarsınız...
Anlamaya çalışıyorum inanmayı yitirmenin pahasına. Bir söz söyleyecektim sana söyleyemedim.
Dünyamda sabahleyin aç karına içilen cıgaramın tadı. Ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolladı.
Memleket toprağındadır kökü
dizesini, bütün yönleriyle, açık lığa kavuştururken bir yandan da Türk yazınının eleştiri ala nındaki gelişmelerine, kimsenin yadsıyamayacağı yeni bir örnek olarak pırıl pırıl yükseliyor. Kıskanıyorum öylelerini kocaldıklarının farkında bile değiller,
öylesine başlarından aşkın işleri.
12 Ocak 1963
(Adam Sanat, Mart 1992) (Bu yazı Memet Fuat ’ın -Nâ zım Hikmet Üstüne Yazılar, Adam Yayınları, Mart 2001- başlıklı ki tabından kısaltılarak alınmıştır.)