• Sonuç bulunamadı

Başlık: NEFROLİTOTOMİ SONRASI GELİŞEN İNTRARENAL ARTERİOVENÖZ FİSTÜLÜN RDDUS İLE TANISIYazar(lar):ÖZBÜLBÜL, Nilgün; TOLA, Muharrem;YURDAKUL, Mehmet;ÇELİK, Melda;KUTLUTÜRK, NeşeCilt: 56 Sayı: 2 DOI: 10.1501/Tipfak_0000000059 Yayın Tarihi: 2003 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: NEFROLİTOTOMİ SONRASI GELİŞEN İNTRARENAL ARTERİOVENÖZ FİSTÜLÜN RDDUS İLE TANISIYazar(lar):ÖZBÜLBÜL, Nilgün; TOLA, Muharrem;YURDAKUL, Mehmet;ÇELİK, Melda;KUTLUTÜRK, NeşeCilt: 56 Sayı: 2 DOI: 10.1501/Tipfak_0000000059 Yayın Tarihi: 2003 PDF"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ MECMUASI Cilt 56, Sayı 2, 2003 127-130

N

NEEFFR

RO

OLLİİT

TO

OT

TO

OM

Mİİ SSO

ON

NR

RA

ASSII G

GEELLİİŞŞEEN

N İİN

NT

TR

RA

AR

REEN

NA

ALL

A

AR

RT

TEER

RİİO

OV

VEEN

ÖZ

Z FFİİSST

ÜLLÜ

ÜN

N R

RD

DD

DU

USS İİLLEE T

TA

AN

NIISSII

N

Niillggü

ün

n Ö

Özzb

üllb

üll**

M

Mu

uh

haarrrreem

m T

To

ollaa**

M

Meeh

hm

meett Y

Yu

urrd

daakku

ull****

M

Meelld

daa Ç

Çeelliikk******

N

Neeşşee K

Ku

uttllu

uttü

ürrkk******

T

Tu

urrh

haan

n C

Cu

um

mh

hu

urr********

–––––––––––––––––––––––––

* Başasistan, Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Radyoloji Bölümü. ** Şef Yardımcısı, Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Radyoloji Bölümü. *** Asistan,Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Radyoloji Bölümü. **** Klinik Şefi Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Radyoloji Bölümü.

–––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––––– Geliş Tarihi: 02 Haziran 2003 Kabul Tarihi: 14 Temmuz 2003

Ö ÖZZEETT

Nefrolitotomi sonrasında intrarenal arteriovenöz fistül (AVF) gelişmesi nadir rastlanan bir durumdur. Renal AVF’in kesin tanısı anjiografi ile konulmaktadır, ancak renkli Doppler ultrasonografi (RDDUS) anjiografiye gide-cek hastaların seçilmesi ve tedavi sonrası takipte faydalı noninvaziv bir yöntemdir. Biz bu yazıda, 15 yıl önce sol nefrolitotomi geçirmiş 40 yaşındaki bir erkek hastadaki re-nal AVF in RDDUS ile bulgularından ve takiben yapılan anjiografi ile tanının konfirme edilmesinden bahsettik. A

Annaahhttaarr KKeelliimmeelleerr:: Arteriovenöz Fistül, Böbrek, Nefrolito-tomi, Renkli Doppler Ultrasonografi.

SSUUMMMMAARRYY

D

Diiaaggnnoossiiss ooff IInnttrreennaall AArrtteerriioovveennoouuss FFiissttuullaa FFoolllloowwiinngg N

Neepphhrroolliitthhoottoommyy bbyy CCoolloorr DDoopppplleerr UUllttrraassoonnooggrraapphhyy İntrarenal arterivenous fistula (AVF) following nephrolito-tomy is a rare lesion.The diagnosis of a intrarenal AVF is usually confirmed by angiography. Color doppler ultraso-nography is useful, non-invasive method to select patients for renal angiography and follow-up renal AVF. In this re-port, we describe the case of a 40-year-old man who had undergone nephrolitotomy 15 years previously in whom an acquired intrarenal AVF. We also discuss color dopp-ler ultrasonographic and angiographic findings for the re-nal AVF.

K

Keeyy WWoorrddss:: Arteriovenous Fistula, Kidney, Nephrolito-tomy, Color Doppler Ultrasonography

İntrarenal arteriyovenöz fistül (AVF) ilk kez Ve-rela ve ark. tarafından tarif edilen, nadir görülen bir lezyondur (1). Konjenital, idiyopatik ve akkiz olmak üzere üç tipi olup akkiz AVF’ler tüm AVF’lerin %75’ini oluşturmaktadır. Nefrolitotomi sonrasında renal AVF gelişmesi nadir rastlanan bir komplikasyondur. Fistüller çoğunlukla 1-2 yıl içinde spontan olarak geriler ancak bir kısmı da semptomatik hale gelerek hematüri, hipertansiyon veya yüksek output’lu kalp yetmezliğine yol aça-bilir(1-3).Biz bu yazıda, literatürde ender olarak rastlanan, nefrolitotomi sonrası gelişen renal AVF’ün renkli Doppler ultrasonografi (RDDUS) ile tanısından bahsettik.

O

Ollgguu SSuunnuummuu

40 yaşındaki erkek hasta, medikal tedaviyle kontrol altına alınamayan hipertansiyon nedeniyle hastanemize başvurmuştu. Hikayesinde, hipertan-siyonun yaklaşık 3-4 senedir olduğu ve 15 sene önce sol böbrek taşları nedeniyle nefrolitotomi ge-çirdiği öğrenildi. Kan basıncı 160/110 mm Hg, EKG’si sinüs ritminde, hemogram ve böbrek fonsi-yon testleri normaldi. İdrar tetkikinde mikroskopik hematüri mevcuttu.

Hipertansiyonun etiyolojisi açısından yapılan RDDUS’de; Sol renal arter çapı 0,80 cm olup nor-malden genişti , sol renal arterde pik sistolik hız

(2)

143 cm/sn di. Renoaortik oran normal sınırlar içe-risindeydi. Sol renal ven dilate olup içerisinde yüksek hızlı ( pik sistolik hız 110 cm/sn), arteriye-lize akım alınmıştır (Şekil 1). Sol böbrek incelendi-ğinde alt polde, içerisinde düşük dirençli, yüksek hızlı arteriyel akımların alındığı, güçlü perivaskü-ler artefaktara yol açan AVF izlenmiştir (Şekil 2). Ayrıca hastada solda reflünün eşlik ettiği varikosel mevcuttu.

Selektif renal DSA’da, erken arteriyel fazda sol böbrek alt polde, genişlemiş sol renal arter ve seg-mental arterle birlikte AVF ile uyumlu görünüm ve sol renal vende dilatasyon saptanmıştır (Şekil 3). Olgumuzdaki arteriovenöz fistül tractı geniş oldu-ğundan embolizasyon için uygun olmadığına ka-rar verildi, cerrahi tedavi önerildi.

T Taarrttıışşmmaa

İntrarenal AVF’lerin yaklaşık %70-80’i akkizdir (1). Künt-penetre travma, nefrolitotomi, nefrekto-mi, perkütan biyopsi, renal karsinom akkiz AVF’lerin nedenleri arasında sayılabilir (1,2,3). Li-teratürde 30 yıl önce geçirilen nefrolitotomi sonra-sında gelişen renal AVF bildirilmiştir (4).

Fistüllerin küçük boyutta olanları çoğunlukla 1-2 yıl içinde geriler ancak büyük olanları semp-tomatik hale gelerek hematüri, hipertansiyon ve kalp yetmezliği ile prezente olabilir(1,2,3).Konje-nital olanlar tipik olarak sirkoid şekilli, akkiz veya idiyopatik olanlar ise çoğunlukla anevrizmaldir(5). Anormal arteriovenöz bağlantı sonucu sistemik soldan sağa şant oluşmakta, sonuçta sağ kalbe artmış venöz dönüş gerçekleşmektedir.Artan yük her iki ventrikülü de etkileyeceğinden zamanla kardiyomegali ve yüksek output’lu kalp yetmezli-ği gelişebilir. Bu hemodinamik deyetmezli-ğişiklikler sonu-cu sistolik kan basıncı artacak, periferik rezistans-da azalmaya bağlı diastolik basınç azalacak-tır(3,1,6).

İntrarenal AVF’lere bağlı olarak sol renal vende distansiyon, dilatasyon, aortomezenterik bifurkas-yon lokalizasbifurkas-yonunda yüksek akım volümüne se-konder psödostenoz gelişebilir ve bu seviyede re-nal vende yüksek hızlar ölçülebilir.Yağmurlu ve ark, intrarenal fistülün tedavisini takiben sol renal vendeki dilatasyonun gerilemesi ve kompresyon bölgesinde hızların azalması nedeniyle bu duru-mu “psödonutcracker etkisi” olarak tarif etmişler-dir (2).

128 ——————————————— NEFROLİTOTOMİ SONRASI GELİŞEN İNTRARENAL ARTERİOVENÖZ FİSTÜLÜN RDDUS İLE TANISI

ŞŞeekkiill 11:: Spektral incelemede sol renal ven içerisinde yüksek hızlı (pik sistolik hız 110 cm/sn ), pul-satil, arteriyelize akımların alındığı görülmek-tedir.

ŞŞeekkiill 22:: Renkli Doppler Ultrasonografide, sol böbrekte içerisinde düşük dirençli, yüksek hızlı arteriyel akımların alındığı, güçlü perivasküler artefak-tara yol açan AVF ve dilate sol renal ven izlen-miştir.Ayrıca sol renal arter çapı da artmıştır.

ŞŞeekkiill 33:: Selektif renal DSA’da, erken arteriyel fazda sol böbrek alt polde, genişlemiş sol renal arter ve segmental arterle birlikte AVF ile uyumlu görü-nüm ve sol renal vende dilatasyon mevcuttur.

(3)

Tedavi; fistülün boyutuna, lokalizasyonuna ve tipine bağlıdır. Nefrektomi veya cerrahiye alterna-tif olarak transkatater intravasküler embolizasyon uygulanabilir. Embolizasyonda; sponge, polyvinyl alkol, steel coil veya detachable balonlar kullanı-labilir. Embolizasyonun uygun olmadığı durum-larda cerrahi ligasyon önerilir(3,5,6).

Renal AVF’lerin kesin tanısı anjiografi ile ko-nulmakla beraber RDDUS ile renal AVF’lerin

no-ninvaziv olarak; tesbiti, tedavinin başarısının de-ğerlendirilmesi ve tedavi sonrası takibi mümkün olmaktadır(2,4).Anjiografinin invaziv bir yöntem olması,gelişebilecek olası kontrast madde allerjisi ve mikroemboli riski nedeniyle intrarenal AVF ta-nısında ve takibinde noninvaziv bir yöntem olan RDDUS tercih edilmektedir.

(4)

130 ——————————————— NEFROLİTOTOMİ SONRASI GELİŞEN İNTRARENAL ARTERİOVENÖZ FİSTÜLÜN RDDUS İLE TANISI

1. Kajbafzadeh AM, Broumand B. Arteriovenous fistu-la following nephrectomy. European Urology 1997; 31: 112-114.

2. Yagmurlu B, Özcan H, Aytaç SK ve ark. Intrarenal arteriovenous fistula causing a “pseudonutcracker effect”. Journal of Clinical Ultrasound 2002; 30: 109-113.

3. Hirai S, Hamanaka Y, Mitsu N ve ark. High-output heart failure caused by a huge renal arteriovenous fistula after nephrectomy: report of a case. Surg To-day 2001; 31: 468-470.

4. Yura T,Yuasa S, Ohkawa M ve ark. Noninvasive de-tection and monitoring of renal arteriovenous fistula by color doppler. Am J Nephrol 1991; 11: 250-251. 5. Takatera H, Nakamura M, Nakano E ve ark. Renal arteriovenous fistula associated with a huge renal vein dilatation. Journal of Urology 1987; 137: 722-724.

6. Lacombe M. Renal arteriovenous fistula following nephrectomy. Urology 1985; 25: 13-16.

Referanslar

Benzer Belgeler

İki-turlu sistem, nisbi temsile oranla daha uyumlu hükümet koalisyonları yaratmaktadır; (b) Siyasal mücade­ lenin iki ana blok arasında cereyan etmesi, iktidarın iki-parti

Yönetmelik'e göre, taraflar özel olarak istemedikleri takdirde, ev­ lenmek için, sağlık raporu ibraz etmek zorunda değildirler (Evlen­ dirme Yönetmeliği, md. Umumî

En önemli kurucu olgu olarak ortaya çıktığı durumlarda, hukuk düzeni, hukukî işlemin ge­ çerli bir şekilde meydana gelmesi için, irade açıklaması yanında di­ ğer

Bu makale, ÜYMKS’ler için önerilmiş olan özgüleştirme tekniğinin sürekli zaman Markov karar süreçlerine (SZMKS) nasıl uygulanabileceğini, sınırlı maliyet fonksiyonu

Bu çalışmada 2008 küresel krizi sonrasında hem altın hem de petrol üretimi olan 7 ülke (Meksika, Brezilya, Rusya, Endonezya, Avustralya, Çin ve ABD) için 2008-2015 dönemine ait

Yapılan analizler neticesinde ilk olarak PG’nin bütün alt boyutlarının İP üzerinde pozitif yönlü ve anlamlı etkisi olduğu görülmüştür.. Bu kapsamda iş

Basit Parasal Oran Yaklaşımı ’na göre, bu dönem kayıtdışı ekonominin olmadığı yani tüm ekonomik faaliyetlerin kayıt altına alındığı baz yılı olarak kabul

Nasiru, Usman and Saidu (2014) analyzed the causality relationship between consumption level of oil and economic growth in Nigeria by applying the Granger causality and