• Sonuç bulunamadı

[Moralı Ailesi dosyasından çıkan çeşitli hatırat notları]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Moralı Ailesi dosyasından çıkan çeşitli hatırat notları]"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

edilirse Hindistan müslümanları bir İslâm memleketinin iyi İdare

edilebileceğini görürler diye endişe edildi. Sultan Hamid Ingiltereden

daima kuşkulandığı için İttihatçılar Ingiltereye karşı çılmınca tezahüratta bulundular. Yeni İngiliz elçisi geldiği gün arabasının atlarını çözerek kendileri çektiler.

Hür fikirliler sokak ortasında vuruldu.

Kümeliden getirilerek Taş Kışlaya yerleştirilmiş olan ve içlerinde

çeteciler ve sahte softalar bulunan Avcı Taburları 31 Kartta (13 nisan 1909) isyan ettiler. "Şeriat isteriz t Hüseyin Hilmi Paşayı istemeyiz î Ahmed Riza Beyi istemeyiz i" diya haykırdılar.

Sultan Hamid iki defa /âsilere haber g”nderdi. İstemedikleri iki adamı azlettiğini söyledi. Nasihat etti. Faidesi olmadı, isyan büyüdü.

Mahmud Şevket Paşanın komandası altında Selânikten Hareket Ordusu getirildi. Onların arasında en korkunç Bulgar çetecileri vardı. Taş Kışla topa tutuldu ve kısmen yıkıldı. Asiler teslim bayrağını çektiler. Vahşî suret süngülendi1er•

İstanbul işpral edildi, örfî İdare ilân edildi. Harb Divanları kuruldu. Bir çok adamlar asıldı, içlerinde masum olanlar da vardı.

Sultan % m i d mesul tutuldu ve hal’edildi. Yıldız Sarayı müdhiş surette yağma edildi.

Istanbulun en musanna sarayı, Çırağan Sarayı, mebusan meclisine verildi ve yandı. Sultan Reşad, "Can kaybi olmadığından dolayı memnun oldum" dedi.

Tırablusı Garb Harbinde çok can kaybi, memleket kaybi oldu. Sultan Reşad, "Mcahidlerin şecaatmdan dolayı memnun oldum" dedi.

Cihan Harbinde keza.

sürdü. Sultan Hamidin otuz iki sene muhafaza edebildiği imperatorluk altı sene içinde çöktü.

(2)

12

"Tahrirat"kelime si bir kaç sene mütemadiyen

değişti. Nihayet yine "tahrirat"ta karar kıldılar

.J

V

ARKEOLOZİ MÜZESİNE AİD HATIRLADIKLARIM

Seniya Hanım ikinci defa imdadıma yetişti. Halil Bey, onun vasıtasıyla beni Asarı Atika Müzesi ecnebi lisanlar kâtibliğine tayin etti. 1928

senesi sonunda devama başladım.

Latin harfleri o sene kabul edilmişti. Ayni zamanda yeni bir lisan

\

uydurmaya teşebbüs ediliyordu. Müzenin adı her sene değişiyordu. Bir sene "öntükler" Müzesi oldu. Nihayet "Arkeoloji"de karar kılındı.

Vekâletten emirler geliyordu, yeni uydurulan lugatlar kullanılsın diye. Baş kâtib, resmî tahriratta bütün gayretiyle bu emre uyuyorduk)

Tekye, zaviye ve türbelerin kapanmasına dair olan kanun meriyete konulduktan sonra padişahların ve meşahirin türbeleri çürümeye bırakıldı. Halil Bey pek üzülüyordu. Türbeleri kurtarmak için ne mümklnse yaptı.

Türk mimarî eserleri olduğunu anlattı. Muhtıralar yazdı. Nihayet muvaffak oldu. En büyük Türk mimarlarının şaheserlerinden altmış kadarı Evkaf

İdaresinden alınarak Maarif Vekâleti adına İstanbul Müzeleri Umum Müdürlüğü emir ve idaresi altına verildi. Sonradan yirmi kişilik bir kadro kabul edildi.

Evkaf Nazırı Hayreddin Efendi tarafından tesis edilmiş olan Hattat Mektebinde hüsnıhattan başka minyatür, mücellidlik, tezhib ve sair

tezyinî sanatlar öğretiliyordu. Bu da Evkaf Müzesiyle birlikte Müze emrine girttişii. Latin harfleri^ kabulinden sonra eski yazının talimi terkolundu. Tahsisat kesildi. Mefcteb kapanmaya mahkûm oldu. Halil Bey onu da kurtarmaya muvaffak oldu."Şark Tezyinî Sanatlar Mektebi" adı ile bir meslek mektebi olmak üzre büdjeye tahsisat kondu.

Halil Beyi müdirlikte Aziz Bey istihlftf edince beni muhafızlığa

terfi etti. Memuriyetimin eski adı "tasnif memuru " iken sonra "arkeolog" denildi.

Mektebden yeni mezun olmuş gene memurlar, aldıkları telkinata uyarak lisanı mümkin mertebe fakirleştirmeye kendilerini mecbur sayarak, İfade edilecek manaya ikinci derecede ehemmiyet vermekte idiler. İki sahifelik bir raporda parça kelimesi on bir manada kullanıldı : aded, tane, kırık, kısım, pafta, blok, kıt'a, kasnak, eser ,'^şya, çanber. Gençler bulmak ile keşfetmek, harabe ile enkaz. ay ile hilâl, kuşkulanmak tüe sübhe.

taklb ile İzlemek arasındaki farka ehemmiyet vermiyorlar. Tanrı kelimesi­ nin ne cem’i ne de müennesi olamıyacığıhı dününmüyorlar.

Uydurmacılık devam ediyordu. Beyoğlu caddesinde bir kitabcı

dükkânında tebrik kartları seçmekle meşbul olduğum sırada arkamdan öfkeli bir

(3)

SURİYE İLE LÜBNANIN FRANSIZ İŞŞAll ALTINDA OLDUĞU ZAMANA AİD HATIRLADIKLARIM

Türk Kadın Birliğini Beynelmilel Kadınlar İttihadının Belgrad ve Marsilya konferanslarında temsil ettikten sonra

Müzede üç sene izinsiz çalıştım. O aralık mer’î olan kanuna göre üç ay izin almaya hakkım vardı. Şama gitmeye karar verdim.

Mora ihtilâlinden sonra aile dağılınca bazıları 48a Şama yerleşmiş­ lerdi. Bunlardan biri, Halil Bey, annemin halazadesi Faiza Hanım ile evlenmişti. Yani iki cihetten akraba oluyorduk. ka±xxx&HKXBiXKxkrxx? MüK±xcxHxımqt: Suriye OsmanlI memalikinden ayrılınca oranın tabiiyetine

girmeye mecbur oldular. / —

Rpmanya vapuru ile Beyruta gittim. Müslüman yolcuları karakola götürtdüler. Uzunca lsticvab edildik.

Ondan donra Şama gittim. Şam, dünyanın en eski şehri.

Etrafı sur ile çevrilmiş olan eski şehir değiştirilmemiş. Dar sokaklarda evlerin yalnız kapuları görülüyor. Küçük bir kapudan içeri girdikten sonra büyük bir bağçe etrafında sıralanmış, pencereleri hep bu bağçe ile avluya açılmış, "Çâ’a" dedikleri yüksek tavanlı salon, yazın

serin olduğu için orada oturuluyor.

Erkeklerin çoğu fesli idiler. Kadınların kimi çarşaflı idi, kimi daha asrî olarak başlarına "türban" dedikleri bir sargı sarıyorlardı,

bizim şapka giymeden evvel yaptığımız gibi. Havranlı kadınlar hâlâ yüzlerini döğme ile süslüyorlardı.

Ş a m m suyu bol. Her evde durmadan akıyor. Evlerin içinde bile havuzlar, çeşmeler var.

Ş a m m en zengin çarşısı, Hamidiye çarşısı- Üstü kapalı. Çok nefis mallar buluyordu orada. Hem bizlere göre ucuz idi.

Alış veriş ederken kolayını buldum. Satıcı ihtiyar ise Türkçe, orta yaşlı ise Fransızca, gene ise İngilizce konuşuyordum.

Hamidiye Çarşısını geçtikten sonra eski Ş a m m dar, dolaşık sokaklarına giriliyordu, araba kullanılmadığı zamanlardan kalma sokaklar. Midhat Paşa Çarşısının da üstü kapalı, ^«feat $rada ancak köylülere göre eşyalar vardı.

Şiî mahallesinde bir Şiî Mektebi vardı, daha ötede Yahudi mahalleleri, nihayet Hiristiyan mahallesi, orada sokaklar daha geniş, daha muntazam idi, kiliseler, papazlar çok idi. Aziz Paulus'un yer altındaki kilisesini

görmek istiyorduk. Arkadaşımız Şamlı olduğu halde o kiliseyi bilmiyordu, arabıcaya sordu. Arabacı hayret içinde sordu s

- Yer altında kilise olur mu ?

(4)

22

almıştı. İkisi de Çanakkaleye sevkedildiler. Birincisi Arıburnuna, İkincisi Anafartalara.

Yaralılar çelmeye Başlayınca Galatasaray Lisesi hastaheneye

çevrildi. Bizim kurstan yetisen hanımların çoeu;, hatta yaşlı'S«*'’^ î î e\ orada çalıştılar. Ben hasta idim ve iki senede kendimi güç toplıyahildim.

Çanakkale muharebesi bitince iki Raşidler Istanbula avdet ettiler. Bir müddet kendilerine birer vasife verildi.

Dört sene Bebelte kaldık. Akşamları toplanırdık. Biraderim sinema gösterirdi. Dayız^em komediler tertib eder, taklidler yapardı. Bir gün anlattı :

- Akşamları miralay Mustafa Kemal Beyin çadırında toplanırdık. Benim maskaralıklarıma gülerdi.

\ 0 ismi ilk defa işitmiş oldum.

j # )

Ayşe Sultan, Bebekteki köşkünde oturuyordu. Senenin sonuna doğru bir gün teyzezadem Sabiha Hanım ile birlikte ziyaretine gittik. Bir yılbaşı ağacı tem hazırladığını söyledi, bizi ve çocuklarımızı davet etti. Kendi oğlu yedi yaşında idi. Orada bulunan başka bir misafir, Sisam valisinin karısı, bir Rum

- Bu âdet, dedi, Frenk âdetidir. Pek sevmem. Biz yılbaşı gecesi ziyafet yaparız, pastalar, meyveler yeriz.

Enver Paşa iktidarı ele alınca ka*dınların sıkı örtünmesi emredildi. Her mahallede bekçi kapuları çalıp bu emri tebliğ etti. Bir zabitin Alman olan karısı, çocukları ile birlikte denizde açıkta yüzdüğü için karısını boşaması ve yahut istifa etmesi emredildi. Z a V t , istifa etti.

Harb uzuyor, memleket parçalanıyordu. 0 zamana kadar adını bile işitme- ^ miş olduğumuz hastalıklar yayılıyordu. Bizim aileye de bulaştı. Şubat 1918'de

‘\ R a u f ,, beni üç küçük çocuk ile bıraktı.

/Sadaret Şifra Müdiri idi. Ayni zamanda Resimli Kltab mecmuasında 'ney - muharrir idi. Orada ve Serveti Fünun mecmuasında şiirler «eşretmişdir. Kayınvalidemin ahbabı olan Niicâr Hanım, onun recasa^ üzerine müessir bir mersiye yazdı. Bir kaç gün sonra Nigâr Hanım ayni hA-stalrğa tutularak hastahenede öldü. Şiiri, ölümünden sonra Edebiyatı Umumiye mecmuasının 6 nisan 1918 tarihli nüshasında neşredildi.

İstanbul işgal edildi. Biz, Büyükdereye avdet ettik.

Türklere karşı kin besleyenlerin taşkınlıklarından nisbebeten uzak BSHi kaldık.

Şehir ile münakalât gayet güç idi.

(5)

DOLMABAGÇE SA R A Y I

:

a

1921 senesi ilk ‘baharında Emirgâna taşındık. Çocuklarımı oradaki mekteblere yazdırdım. 0 devirde kız ve erkek mektebleri ayrı idi. Emirgân mektebleri de pek mükemmel idi.

:/ İki roman tercüme ederek gazetelere verdim. Beklediğimiz büyük müjde ffKBüggSfc- ge|di^__^

Refet paşanın Istanbula geîfjLni o zaman Sultan Mahmud Trürbesi civarında olan Hilâli Ahmer Merkezinden seyrettim.

Abdulmecid efendi hilâfete intihab edil^i^sasaaan Dolmabağçe N

rX ^

, ^Sarayına taşındı. Evvelce Veliahd Dairesinde ikamet ediyordu ki şimdi Resim ve Heykel Müzesidir. Müteaddid cemi#yetlerden^heyetler^kabul ediyordu. (tea bulunduğum Hilâli Ahmer Hanımlar Merkezimde bu arada davet edildi.

Hilâli Ahmer Merkezinden otomobillere binerek Dolmabağçe Sarayına indik. Anadolu ordusunun üniformasını giyen iki nöbetçi, Refet paşanın m a k a m olan Babı Alinin önünde bekliyordu. Hâlâjişgal altında bulunan

şehrimizde o üniformayı görmek kalblerimizi ferah ve gururla doldurdu. Dolmabağçe sarayında kabul edild#miz salonun karşısında işgal kuvvetlerinin donanması demir atmıştı.

Mabeyn Dairesinde kabul edildiğimiz için çarşaflarımızı çıkarmadık. Fakat inkılâb nasıl çabuk yürüyordu l Evvelce kadınlar Saraya ancak

yaşmaklı olarak kabul edilirlerdi. Mabeyne kabul edilmeleri ise mevzuubahs olamazdı.

Billur trabzanlı geniş ve yassı basamaklı merdivenden yukarı

çıktık. Kapunun iki yanında iki büyük ocakta odun ateşi neşeli alevlerle yanan büyük salonda kahve ve sigara ikram edildi.

Daha küçük bir salonda Halife, bizi ayakta kabul etti. Ceddi Fatihin Bellini tarafından yapılan ve Bayazıd Il.nin gağleti sebebinden elden çıkarılacak bugün British Museum’da bulunan meşhur portresinin bir

kopyasının önünde duruyordu. Kendisi oturduJfl^B^®^#®7bizim de oturmamızı işaret etti.

Harem Dairesine henüz yerleşilmediğl için Hanım Efendinin bizi kabul edemediğinden dolayı teessüfünü beyan etti. Siyasî ahvale de

temas eâetek e s l â f m ı n hatalarını ima etti ve nasihati*®*«, dinlemedikleri ni ilâve etti. (Abthılmecid efendinin veliahdlık zamanında Millâ Harekete

(6)

Keramet Han, o yaz mevsimi için Kandillide Kont Ostrorog’un güzel

yalısmıkiralamışlardı. Onlar da her sahah İlhana geliyorlardı. Denizde

yüzüyorlar, geziyorlar, kayak yapıyorlardı. 0 ^

Irak kıralı Faysal II, İngilterede Bereket1' Han ile ayni mektebde tahsil etmişti. Henüz isbatırüşd etmemişti, 0 da her gün Körfezdeki gene grupa iltihak etti. Onun büyük bir yatı vardı. Bebek koyunda

demirli idi, hiç kimsenin nezaretini kesmeden. Haftada bir defa Marmaradî geziyorlardı.

Irak hükümetnaibi A b dulilâhm gene karısı, arabcadan başka lisan bilmediği için Nevin ile pek ahbab oldularXHanzade Sultanın kızı, Mısırlı prenses Faize i3e de görüşüyorlardı.

0 yaz mevsimi böyle neşeli p-eçti.

Ertesi yaz yine toplanacaklardı. Kıral Faysalın yatı Istanbula geldi. Kendisinin de Istanbula geleceğini bekledikleri gün gazetelerde okuduk ki Bagdadda ihtilâl olmuş, gene kıral, bütün ailesi ile birlikte katledilmiş. Sonra öğrendik ki gene, ihtiyar, kadınlar, küçük çocuklar öldürülmüş, cesedleri çukurlara atılmış. Yalnız A b dulilâhm karısı, hüfuzlu bir kabile reisinin kızı olduğu için irat önu öldüimeye cesaret edilmemiş, babasına göndermişler.

H

-Körfezde .geçen neşeli 1püŞfr yaz mevziminden elim hatıralar kaldı.

Ilhan, Amerikada Albani Kolejinde mimar sehadetnamesini alıp iki sene Amerikada çalıştıktan sonra Ankaraya yerleşti, aile kurdu, t? ç çocuğu.-.diiny ay a _geXdi^.

-Mesleği- -iktizam_olarak- -eenehimeml eke iler indeki toplantılar a

İShH kat ildiği gibd-bEürki yede de dolaşcvordu. İlk baharda Mersinde iken deıılae-girjdl^.Oranınsuyumikroblu imiş. - Çıban çıktı, tedavi edildi.

5 temmuz 1975’te sektei kalbden dolayı rahmeti Rahmana kavuştu.

Referanslar

Benzer Belgeler

Tanınmış Türk yazan Yaşar Kemal, İngilizce olarak yayın­ layacağı «Orta Direk» romanı münasebetiyle Londra’da bir basın toplantısı yapmıştır.. İn giliz

«— Savcılık makamının terdltli id­ diasına itirazım vardır > demiş ve ada let huzuruna getirilmiş olmasının bir iftira olduğunu, iddia makamının,

Distorsiyon ürünü otoakusük emisyonların değerlendirilmesinde; ortalama olarak preoperatif olarak hiçbir frekansta emisyon elde edilemezken, postoperaif olarak l kHz dışında

In LPS-activated macrophages, propofol suppresses the biosyn- theses of TNF-α, IL-1β, IL-6, and iNOS at the protein and mRNA levels.. Thus, the modulating mechanism of propofol

[r]

It can also improve the ways of whole healthcare manage system by analyzing, evaluating a nd spreading the result of healthcare to prevent from wasting of healthcare resources

[r]

1964’ten beri Paris’te yaşayan sanatçı, pek çok ülkede, yüzün üzerinde kişisel sergi açtı ve 400’ü aşkın karma sergiye katıl­ dı.14 aralıkta, Fransız