• Sonuç bulunamadı

Atatürk Felsefesinde İnsan Kavramı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Atatürk Felsefesinde İnsan Kavramı"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Atatürk Felsefesinde İnsan Kavramı

Doç. Dr. Cevat ALKAN

G İR İŞ :

Bilindiği üzere temelde felsefenin konusu insandır. Konuya

ilişkin soruşturm alarda ana hedef; bilgi, değer, gerçek ve insan doğası ile ilgili yeni görüş ve düşünceler oluşturm ak, insan için yeni yaşam yollan açabilmek, yeni eylem biçimleri oluşturm aktır

İnsanlık ta rih i boyunca insanoğlunun geliştirdiği çeşitli d ü ­ şün sistem lerinde bu konu ortak tem a olagelm iştir. B ununla be raber, değişik çağlarda ve değişik düşün sistem lerinde «insan kav­ ramı» değişik biçimlerde algılanm ış ve değişik anlam larda yorum lanm ıştır.

Bu durum a göre, denilebilir ki insan kavramı; anlam ı ve kap­ samı zam ana ve m ekana göre değişen gerçek b ir varlıkla ilgili bir kavram dır, ö rn eğ in , «site insanı», «ortaçağ insanı», «Rönesans in ­ sanı». «Onyedinci Yüzyıl insanı», «Yirminci Yüzyıl insanı» ya da «çağdaş insan» gibi kavram lar, farklı anlam lar taşıyan an lam lan belirli zaman ve m ekana bağımlı olan göreceli fikirlerin ü rü n ü ­ dür.

İnsan varlığı ile ilgili tüm bu kavram lar, özde belirli çağların ve insanlığın gelişim ürünüdür, ö rn e ğ in Fransız yazarlan n genel­ lik ve soyutluktan uzak insan kavramı; M ontaigne ve Rebelias’nın istediği ve beğendiği, ortaçağ değerlerine reaksiyonel, erişkinliğini «Honnete-homme» tipinde bulan «Rönesans» insanı. Rousscau’nun rom antik insan tipi; Locke’un «çağdaş centilm en ve nihayet çağ­ daş düşünürlerin oluşturm aya çalıştıkları «çağdaş insan» kavramı. Hep bu sürekli arayışın somut ürünlerini oluşturm aktadır.

U ğraşısının esasını «insan» varlığının oluşturduğu, ana hedefi «mükemmel-insan» olan eğitim cinin de öncelikle bilmesi ve üze­ rinde durm ası gereken husus «nasıl bir insan?» sorusunun yanıtı­ dır. Eğitimci, bu sorunun yanıtını verebilmek için içinde yaşad’ğı çağda ve toplum da öngörülen insan tipini ve modelini tüm ne­

(2)

denleri ve ayrm tılarıyle de iyi bilmek zorundadır. Eğitim cinin in ­ sana, toplum a ve insanlığa karşı olan mesleki sorum luluğunu ye­ rin e getirebilmesi öncelikle buna bağlıdır.

ö rn eğ in , çağdaş insan, kendine özgü tipleri ve tekniği olan bir uygarlık içinde yaşam aktadır. Bu uygarlık, kendine özgü bir bilim ve teknoloji, ahlak ve estetik, toplum ve devlet yapısına sahip b u ­ lunm aktadır. Bu durum da, eğitimci için sorun, bu somut olguların somut ve gerçek özellikleri ve bunların gerektirdiği insan tipidir. Esasen eğitim in amacı, tüm çağlarda, bu tü r gerçek ve somut insa­ n ın yetiştirilm esi olm uştur. Baltacıoğlu (1942-s. 104) «...terbiye­ n in gayesi hakiki şahsiyetlerin teşekkülüdür... Cemiyetin istediği düşünme, duyma, işleme tarzlarıyle mücehhez bir adam dediğimiz zam an, bu halleri, sıfatları, cemiyetten ayrı bir mevcut halinde bulacağımızı zannetmemeliyiz», derken bu hususu açıkça vurgula­ m aktadır. O’n a göre; eğitim in gayesi olan çağdaş adam, var olan

toplum un, canlı değer olgularıyla, teknikleriyle tu ta rlı insandır

(s. 122). Her toplum ve ulusun eğitim ini belirleyen onun kurum ­ lan d ır. Bu k u ram ların gereksinim duyduğu adam, eğitim in hede­ fidir (s. 123).

Baltacıoğlu’n un «Yeni adam» olarak adlandırdığı çağdağ insan kavramı, klasik çağın «honnete-homme» kavram ından farklı olup çağdaş eğitim in en önem li sorununun bu insan tip in in gerektirdiği kişiliği oluşturacak okulu tesis etm ektir. O’n a göre eğitimde çağ­ daşlaşmak, sosyalleşmek, etkenleşmek, dayanışm ak olarak nitelenen eğitim hareketlerinin açık ifadesi budur <s. 201).

İşte insan kavram ına ilişkin bu görüşlerin ışığında bu incele­ mede A tatürk felsefesinin esas aldığı insan kavram ının ne olduğu hususu araştırılm aktadır. Konu, önce A tatürk'ün düşün sistem i­ n in genel çizgileriyle özetlenmesi; daha sonra bu sistem in öngör­ düğü insan tip in in çözümlenmesi ve nihayet bu insanın eğitim ine ilişkin hususlar olmak üzere kavram sal düzeyde üç aşam alı olarak İncelenmektedir.

A T A T Ü R K F E L S E F E S İ :

Akarsu'ya göre (1981-s. 8), A tatürk, b ir asker, b ir devlet adamı, bir kahram an olduğu kadar, düşüncelerini eylem halinde dile ge­ tiren, söz ve söylevle ortaya koyan bir düşünür, bir filozof dur. Bal- tacıoğlu’na göre, filozof olan, sistem sahibi olan gerçi büyük adam ­ dır; fakat b ir devrin asıl felsefe sahibi olan bütün bir halk, bütün

(3)

bir zam andır (1942, ss. 205-207). A tatürk felsefesinin incelenmesi, her iki savın da geçerliliğini ortaya koymaktadır.

Gerçekten, dünyayı bunaltan bir kriz döneminde ortaya çıkan bu düşün sistemi, T ürk U lusunun toplumsal bilincinde oluşmuş ve M ustafa K em al’in önderliğinde belirginleşmiş bir düşün sistem i­ dir. Bu sistem, bir dünya dönüşüm ünün, bir ulusal kurtuluş h are­ ketinin, bir büyük devrimin simgesidir.

Çağın ulusal ve uluslararası düzeylerdeki dengesizliklerine çö­ züm bulm a gereksinim inden kaynaklanan bu olağanüstü gerçekçi ideoloji, zam anın var olan ideolojilerinin yetersizliğinde açmaza gi­ ren sosyal rejim lere çıkış yolu gösteren bir nitelik taşım aktadır. A tatürk, «Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız yurt, bağrın­ dan çıktığımız Türk Milleti ve bir de m illetler tarih in in binbir fa­ cia ve ızdırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız neticelerdir» derken, bu düşün'ün kaynağını ve hedefini belirtm ektedir.

Ulusal ve uluslararası düzeylerde her tü rlü bağım lılık koşulla­ rın ın tasfiyesini hedef alan bu ideolojinin temel tezlerinden b i r i : Çağdaş toplum da, teknik gelişme ile tekniğe sahip olma arasında bir uyumsuzluğun varlığı, sınıf kavgaları ile ulusal kurtuluş savaş­ ların ın bu çelişkisinin ta rih i sonuçları ve koşullarından doğduğu­ dur. Aslında Milli K urtuluş H areketi ve Büyük Türk Devrimi ola­ rak eyleme dönüştürülen Kemalizm, bu çelişkilerin hem ürünü, hem de tasfiyecisidir.

G erçekten gerek düşüncede gerekse eylemde köklü bir yeni düşünceyi ve dünya görüşünü simgeleyen bu hareket, ne liberal bir ekonomi düzeninin feodal bir ekonomi düzenine karşı tepkisi, ne de bir burjuva dem okrasisinin o rta çağ kalıntılarına karşı bir m ü­ cadelesidir. Rönesans ve Protestanlık devrimleri; Fransa ve Ame­ rika ihtilalleri zincirinin Aysa ve Afrika ile birleşen bir halkasıdır. in san ın düşünce ve değerlemede din ve geleneklere bağlı kal­ m aktan kurtulup kendi aklı, kendi görüşleri ile yaşamını aydınlat­ maya girmesi ve akıl ve bilim in aydınlattığı yolda hayata yeni bir düzen verme denemesi, kısaca Türk Aydınlanma Çağı felsefesi olan bu düşün sistemi, bir dünya dönüşüm ünün ulusal kurtuluşun ve devrimin simgesidir.

Bu düşün sistemini karakterize eden başlıca özellikleri: • Düşüncede devrim,

(4)

• İkilemlerle savaş,

• Düşünce ve eylemi birlikte yürütm e,

• İlim ve fenne dayalı, ulus gerçekleriyle uyumlu bir düşünce, • İnsanlığa yönelen büyük bir fikir hareketi,

• Yeni atılım lar, devrim ler yapabilen yaratm a gücü, • Aklın kılavuzluğunda bilimsel düşünüş,

• İlim ve fenle ulaşılabilen «Tek uygarlık» anlayışı, • G ünlük yaşama yön verebilen değerler bütünü olarak özetlemek m üm kündür.

Toplum un tüm bireylerini düşünen insan yapma gereğine in a­ nış, halk egemenliği, bilim, akıl, devrim, ülke ve ulus bütünlüğü, tam bağımsızlık ve çağdaş uygarlık kavram ları üzerine oturtulm uş bu düşün sistemi öz itibariyle; rasyonalist, realist, pozitivist hüm a­ nist, pragm atist, fonksiyonalist içerik taşıyan bir seri kavram ın sentezini ve bu sentezi eyleme dönüştürm e gücünü tem sil etm ek­ tedir.

Gerçekte, temel ilkeleri itibariyle, teokratik rasyonalizmden bi­ limsel rasyonalizme geçiş; bağımsızlık içinde devrim ler yoluyla çağ­ daş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmak; ulusun inanç ve iradesine dayalı ülküler, ilkeler ve eylemler toplam ı ve nihayet sosyal dü­ zeni emeğin hukukuna dayama ve toplum un koşullarına ve sorun­ ların a uygunluk anlam ını ifade eden bu düşün sistemi kendi geliş­ tirdiği anlam larıyla devrimcilik, halkçılık, laiklik, cum huriyetçilik, devletçilik, milliyetçilik ilkeleri ile som utlaşm aktadır.

T ürk ulusunun yaşam felsefesinin yirm inci yüzyılda ortaya

çıkan ulusal ve evrensel koşullar karşısında yeniden değerlendiril­ mesi ve yeni bir sentezi olan bu düşün sistem inin yalnızca çağımız ve ulusumuz için değil, tüm insanlık için örnek bir olgu olma gibi önemli bir özelliği ve misyonu vardır. Birinci Dünya Savaşı sonra­ sı ortam ın içinde bulunduğu sömürgecilik, dini istism ar, sınıflar ve kuşaklar arası çatışm a ve cinsler arası ayrım gibi insanı ve in­ sanlığı rahatsız eden temel sürtüşm e konuları dikkate alınırsa, bu misyonun önemi daha iyi anlaşılabilir.

Ulusal kurtuluş hareketi ve onu izleyen günlerde toplum un si­ yasi, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlardaki yenileyici eylemleri yanında kendi insanını yaratm a yolunda da köklü girişim lerde bu­ lu n an bu hareketin T ürk toplum u için a n la m ı: bağımsızlık, özgür­ lük, laik halk devleti, üm m et yapısından ulus yapısına geçiş, çağdaş anayasa, İslam uygarlığından insancıl bir uygarlığa geçiş, teokratik

(5)

okuldan, laik okula geçme, Medrese yerine Üniversite, dinin top­ lum u yönlendiren siyasal güç olması yerine, kişinin özgür tanrısal inancı haline gelmesi, kendi öz diline kavuşma, bilimde, düşünce­ de İslam rasyonalizmi yerine, müsbet ve deneyci bilim öğretim idir. Bu düşün sistem inin birey ve vatandaş bilincinde oluşturm ak istediği k a v ra m : uygarlığın özgürlüğü gerçekleştirdiği, m utlulu­ ğun bağımsızlıkla sağlanabileceği, bağımıszlığın ise siyasal, sosyal, ekonomik ve dinsel hiçbir etkenle esaret altın a girmemek demek olduğudur. Görüldüğü gibi tüm bu yönelimlerde bu düşün siste­ mi, birey ve toplum yaşam ına gerçekçi ve dinam ik bir anlayışla yaklaşmayı daim a ileriye ve aydınlığa doğru ilerlemeyi öngören bir nitelik taşım aktadır.

ATATÜRK FELSEFESİNİN İNSAN ANLAYIŞI:

İnsanlık tarih in in ezeli ve ebedi sorunu olan ve insanlığın bü­ yük ızdırap ve felaketlerine neden olan doğu-batı, cinsler, kuşaklar, sınıflar, fizik ve fizik ötesi m adde-m ana gibi konularda belirgin­ leşen ikilemlerle savaşım ve bundan bütünlük, denge, sağlıklı ge­ lişme ve insanoğlu için onurlu yaşam yolunu aydınlatm ayı esas alan A tatürk felsefesinin, tüm diğer felsefelerin olduğu gibi ken­ dine özgü bir insan anlayışı olacağı olağandır.

Diğer taraftan , bir düşün sistem inin esas aldığı insan kavra­ m ının çözümlemesinde değişik yaklaşım lar izlemek m üm kündür, örneğin, inceleme, kavram ın antropolojik ya da etik boyutunu esas alabilir. Burada izlenen yaklaşım, A tatürk’ün bizzat kendi kişilik özelliklerini dikkate almak, bu konuda söylediklerine bakmak, za­ m anında yapılan eylemleri incelemek ve nihayet konuyla ilgili yo­ rum ve değerlendirm eleri araştırm ak şeklinde önce dört boyutlu bir yaklaşımla gerekli verileri toplam ak ve daha sonra bunları, bi­ rey, vatandaş ve ideolojist anlam larda açıklam aya çalışmak şek­ lindedir. K avram ın etik ya da kişilik boyutu vurgulanm aktadır.

A tatürk’ün birçok yazar ve gözlemcinin dile getirdiği kişiliği­ nin belirgin özellikleri:

• in san sevgisi ile dolu ve insancıl olmak, • K utsallık düzeyinde vatan ve millet sevgisi, • Dinamizm,

• Çalışkanlık, • Sürekli gelişim,

(6)

• Sürekli başarıya inanç,

• Özgürlük ve bağımsızlığı kişiliği ile bütünleştirm ek,

• Aksiyonlarını önceden geliştirip olgunlaştırdığı düşünceye dayama,

• Zam anın, olayların, kendi kişisel tutkularının, bencilliğinin üstüne çıkma

gibi noktalarda toplandığını görmekteyiz. Bu kişilik özelliklerinin eğitimi sırasında belirginleşmiş olduğu da vurgulanm aktadır.

Ayrıca A tatürk’ü n : «Ulusun sinesinde özgür bir birey olmak kadar dünyada m utluluk var mıdır?» ve «Toplumlar, birer yüksek insanlık kitlesi durum una dönüşeceklerdir. İşte o zaman, ulusların bütün am acını insanlık ve karşılıklı sevgi oluşturacakıtr.» yine, «İnsanlığa yönelen düşünce hareketi, ergeç başarılı olacaktır» gibi sözleri, insan kavram ını belirgin biçimde dile betiren ifadelerdir.

A tatürk’ün kişiliği ile ilgili en belirgin ifadelerden biri de İnönü tarafın d an dile getirilen «İnsanlık idealinin âşık ve m üm taz sim a­ sı, eşsiz kahram an Atatürk» sözüdür.

Yine A tatürk'ün «okulun genç kafalara, insanlığa saygıyı, ba­ ğımsızlık onurunu, öğretmesi» gerektiğini vurgulam ası, insana ve insanlığa saygısı olan b ir insan tipini simgelemektedir. Yine O 'nun «Genç kuşağın, ışık alm aya ve içine sindirmeye elverişli kafasını yorm adan, gerçeğin izleriyle besleyip süslemek» şeklindeki sözü; «memleket davalarının ideolojisini anlayan, anlatan, kuşaktan ku­ şağa yaşatan» birey kavram ı ve «devrim ideolojisini benimseten bir gençlik ve kitle» anlayışı, bu insan kavram ının belirgin kişilik özelliklerinin açık ifadesidir.

«Kişi» olarak çocuklara saygı duym anın göstergesi, onların

özgürlük, eşitlik ve hoşgörü ortam ında gelişmelerini sağlayıcı dü­ zenlemelerin getirilm esidir. A tatürk düşüncesinde çocuk, kişiliği­ ne saygı duyulması, geleceğin büyüğü gibi düşünülmesi gereken bir varlıktır. O insanlık meziyetinin, yurt sevgisinin, fikir ve özgürlü­ ğün en değerli sembolüdür. Varlığından güvence ve kıvanç duyu­ lan, Cum huriyeti devam ettirecek ve yüceltecek kişidir. Türk genci

de T ürk bağımsızlığını, T ürk Cum huriyetini ebediyen korumayı

ve savunmayı birinci görev sayan ve bu görevi varlığının ve gele­ ceğinin biricik temeli olarak gören kişidir.

A tatürk’e g ö re : «yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize göre­ cekleri öğrenim in sınırı ne olursa olsun, en önce ve herşeyden ön­ ce, Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine ve ulusal gelenek­

(7)

lerine düşm an olan bütün öğelerle savaşmak gereği öğretilm elidir. D ünyanın uluslararası durum una göre, böyle bir savaşımın gerek­ tirdiği ruhsal öğelerle donanm ış olmayan bireylere ve bu nitelikte bireylerden oluşan toplum lara yaşam ve bağımsızlık yoktıflr.»

A tatürk’ün eğitim anlayışı, Türk insanının gerek doğal çevre­ ye, gerekse toplum çevresine etki yapıp toplum un alın yazışma ege­

men olmasını ve bu hususta insan iradesinin üstün gelmesini

amaçlar.

A tatürk düşüncesi, önce de değinildiği gibi, özde rasyonalist,

pozitivist ve hum anist bir içerik taşım aktadır. Böyle bir düşün

sistem inin öngöreceği insan anlayışının da aynı doğrultuda olm a­ sı d o ğ a ld ır: Gerçekten de bu düşüncede öngörülen insan t i p i :

• K endine güven duygusu gelişmiş, özgür düşünen, düşünce­ sini eyleme dönüştürebilen, gönlü insan sevgisiyle dolu birey.

• Türk olm anın gururunu duyan, cum huriyeti korum a göre­ vini yüklenen, «yurtta barış cihanda barış» ilkesini benimsemiş in­ san.

• Ekonomik alanda yapıcı, etkili ve başarılı insan.

• Müsbet bilime sahip, güzel sanatları seven, fikir ve beden yönünden gelişmiş, erdemli ve güçlü yeni insan.

• Türkiye'nin bağımsızlığına, kendi benliğine ve ulusal ge­ leneklerine düşman olan unsurlarla savaşmak gereğine inanm ış insan.

• Fikri hür, vicdanı hür, irfanı h ü r insan.

• İnsanlığa saygılı, ulus ve yurt sevgisi olan, bağımsızlık

onuru olan insan.

• D oktrinel düşünceye ve doğmaya kapalı, bilime ve bilimsel düşünüşe açık insan.

♦ D in am ik düşünce ile dinam ik devrim ideali ve açık toplum idealini esas alan bir ideolojiyi «Kemalist ideolojiyi» benimsemiş insan...

Görüldüğü gibi Kemalizm halk bilincinde, uygar anlam da ser­ best fikirli, bağımsız bir yaşam görüşü benimsemiştir. Başka bir deyişle bu öğreti, kökü körüne politik, sosyal, dini bir dünya yaşa­ m ını öğretmemektedir.

(8)

A tatürk düşün sistemi, ulusal kurtuluş hareketi ve devrimler gibi somut eylemleri yanında, kendi insanını yaratm ak yolunda da birtakım köklü girişim lerde bulunm uştur. Bu girişimlerde; akıl­ cı, hür, özgür, özbenliğinden ve kültüründen kopmamış yeni bir in ­ san tipi oluşturm ak öngörülm ektedir.

KAYNAKÇA

A k a r s u , B e d ia . A t a t ü r k D e v r im i v e Y o r u m ia r ı. D o ğ u m u n u n 100. Y ılın d a A t a ­ t ü r k 'e A r m a ğ a n . T .D .K . Y a y ın l a r ı, A nkara: 1981.

A lk a n , C e v a t. « A t a t ü r k D ü ş ü n c e s i v e E ğ itim i» A .Ü . E ğ itim F a k ü l t e s i D e rg i» ., C i l t : 10, S a y ı : 1-2, S. 301. 1978.

A t a t ü r k v e E ğ itim . T ü r k E ğ itim D e m e ğ i Y a y ın l a r ı, B ilim D iz isi N o : 5, A n ­ k a r a , 1981.

B a lta c ıo ğ lu , îs m a y il H a k k ı. İ ç tim a i M e k te p İ k in c i b a s ım . 1942 A n k a r a : M a a ­ r i f M a tb a a s ı. T A. M a a r i f V e k illiğ i u s e F e ls e fe D e r s le r i Y a r d ım c ı K i t a p l a r ı N o : 17.

C u m h u r b a ş k a n l a n , B a ş b a k a n l a r v e M illî E ğ itim B a k a n l a r ı n ı n M illi E ğ iti m ­ le İ lg ili S ö y le v v e D e m e ç le r i I. T ü rk D evrim T arihi E n stitü sü Y ayınları

6, A n k a r a Milli Eğitim Basımevi, 1946, N o : 196.

F e y z o ğ lu , O s m a n . G. « A t a t ü r k ’ü n E ğ itim , K ü l t ü r v e İ n s a n A n la y ış ı» Milli

Eğitim. S a y ı : 57. 1982, ss. 12-23.

K a y n a r , R e ş a t. « A t a t ü r k ’ü n Y e n id e n D o ğ u şu .» M illi E ğ itim . S a y ı : 57, 1982,

ss. 9-12.

Milli Eğitim. A t a t ü r k ö z e l S a y ıs ı, 19 M a y ıs 1981.

V a r ış , F a tm a . « E ğ itim Y o lu İle A t a t ü r k ç ü Ç iz g id e M illi B ü tü n le ş m e » Milli

E ğ itim . S a y ı : 57, 1982, ss. 27-28.

V e lid e d e o ğ lu H ıfz ı V e ld e t. ( K ı s a l t ı l a r a k b a s ı m a h a z ı r l a y a n ) G a z i Mustafa

Kemal Atatürk. SÖ Y L E V . C i l t : I-II, 8. b a s k ı, Ç a ğ d a ş Y a y ın l a r ı, E r d i n ç B a s ım v e Y a y ın e v i, İ s ta n b u l , 1981.

Yücel, Y aşar. «Yabancı G özünde A ta tü rk ve A tatürkçülük» Milli Eğitim. Sayı: 57, 1982, SS. 24-26.

Referanslar

Benzer Belgeler

Fosil kaynaklı enerji türü içerisinde yer alan özelikle doğalgaz ve petrol gibi kaynakların dünya üzerindeki rezervlerindeki azalmalar dikkate

– Daha sonra endotelial hücre proteinleri, sitokin resptörleri, diğer hücre içi proteinler dahil oldu – Hücre içi molekülleri dahil etme şartı ; Farklılaşmada rol

Bu ilgiden cesaret alarak ve bilginin de bir an önce okuyucu ile bu- luşması arzusu ile 2021 yılından itibaren dergimizin yılda dört sayı (Şubat, Mayıs, Ağustos ve

eşi Güzin Dino, dün öğleden sonra saat üyelerinin de aralarında bulunduğu 16.45'te Abidin Dino'nun cenazesiyle kalabalık bir topluluk karşıladı..

青春痘之中醫治療 傳統醫學科 歐景騰醫師

OPUS © Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi  1843 modeli kullanarak elde edilen kendine özgü risklerin hisse senetleri fi- yatlanmasında önemli bir rol

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu