• Sonuç bulunamadı

Unutularak ölen bir edib:Fatma Aliye kimdir, neden meşhur olmuştur?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Unutularak ölen bir edib:Fatma Aliye kimdir, neden meşhur olmuştur?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

UNUTULARAK ÖLEN BİR EDİB

Fatm a A liy e kim dir,

neden meşhur olmuştur ?

O bir devrin edebî tarihinden nasıl çıkarılıp

atılabilir ki eserlerinden bir kısmı İngiliz,

Fransız kütübhanelerinde bile yer almıştır?

D ünkü gazeteler, para ile konulan ilânlar arasına sıkışmış dört satırla «Cevdet Paşa kızı Bayan F atm a Aliye- nin öldüğünü» haber veriyorlardı. Şu yazılıştan bu ölünün T ürk edebiyatı, T ürk irfan hayatı üzerinde vaktile h a y ­ li m üessir olmuş bilgili bir m u h arrir olduğunu anlam ıya im kân yoktu. İlân ücretinin kabarm am ası için olacak ki haberi gazetelere u laştıran lar da onun eserlerinden bahse yanaşm am ışlardı. Bu, m illî kü ltü rü n yükselm esi u ğ ru n - da henüz didinip duran vurddaşlarca ibretle m ütalea olunacak bir kayidsiz - lik örneğidir ve gerçekten acıklı bir h alettir. Çünkü F atm a Aliye, sayısı h e­ nüz çoğalmıya başlıyan m ünevver T ürk kadınlarının en değerlilerinden biri idi. Ç ünkü F atm a Aliye, peçenin T ürk k a­ dın yüzünü k aran lık lard a bırak tığı de­ virde bilgi güneşinden n u r alarak ay - dm yaşam ış bir çehre idi. Ç ünkü F a t - mil Aliye. A vrupa harsile yetişen ilk T ürk kadını idi. Çünkü F atm a Aliye, kadın kalem inden çıkan ilk T ürk rom a­ nının haliki idi. Çünkü F atm a Aliye, eserleri A vrupa dillerine çevrilen T ürk m u h arrirlerin in en eskilerindendi. Ç ün­ kü Fatm a Aliye ölüm üne ağlanılacak, tab u tu taşınılacak, m ezarına çelenk ko­ nulacak seçkin bir yurddaş.tı. Onun ö- lüm ünü dört satırla haber verm ek bir facia değil de nedir?

Ben şahsan bu büyük kadının haya - tın ı safha safha ve devir devir takib e- den bir adamım. M uhazarat adlı rom a­ nını okuduğum zaman çocuk sayılacak b ir yaşta idim, onu Ahm ed M ithatlar- dan çok üstün bularak h a y re tle r içinde kalm ıştım . Sonra «Refet» ini, «Udi»sini, «Enin» ini okudum, hakkm daki saygımı bir kat daha çoğaltm ak m ecburiyetin - de kaldım . Ç ünkü bunlar, bu rom an - lar, h alkın m ütalea zevkini kökünden değiştiren ve okum ak istiyen gözleri B attal Gazilerden, Şah M e ra n la rd 'n , K esik B aşlardan ve h atta Haşan M ellâh lardan, Hüseyin Fellâhlardan, D ürdane H anım lardan uzaklaştıran yepyeni m ev zuda eserlerdi. Fatm a Aliye, A hm ed M itbatın yapam adığını veya eksik y a p ­ tığını ı yapıyor, garb çeşnisi veren yazı- larile edebî idrak seviyesini yüksel - tiyordu.

F atm a Aliye, edebiyat sahnesine pe - celi olarak çıkm ıştı. Bu, heyecan u y a n ­ dıran bir sürpriz oldu. Halk, h aftalarca ve aylarca «Meram» m ütercim ini araş­ tırıy o r ve onun kim olduğunu öğrene - m eyince m erak tan kıvranıyordu. Me - ram , Fransız rom ancısı Georges O hnet- nin Volonte adlı eserinin tercüm esidir. F atm a Aliye bu ilk kalem tecrübesini «Bir Hanım» imzasile neşretti. Peçeye benziyen bu imza, gerçekten m erak u - yandırdı. K adınların türk çe eser bile yazdıklarının vaki olmadığı b ir devir - de b ir bayanın fransızcadan - m u vaffa­ kiyetle - eser tercüm e etm esi inanılm az bir hâdise idi. F atm a Aliye, bu m erakı istism ar ederek uzun zam anlar «Meram M ütercimi» imzası üstünde m akaleler yazdı ve n ihayet M uhazarat adlı rom a­ nı b astırarak hüviyetini m eydana koy­ du.

O, yüksek bir ilim adamı olarak ta - nılmış, siyaset yolunda oynadığı rol - lerle de ayrıca şöhret kazanm ış olan Cevdet Paşanın kız idi. Bu haysiyetle, hüviyeti anlaşılınca, kimse m ütehay y ir olmadı ve öyle bir babadan böyle bir değerli kız yetişeceğini teslim etm ekte ittifak edildi. Fatm a Aliye de babasın­ dan geniş ve pek geniş su rette feyiz al­ dığını ispat etm ekten geri kalm adı. Y u­ karıda adlarını yazdığım rom anlarla beraber Nisvanı İslâm, T etkiki Ecsam,

Fatma Aliye Hanımın gençliği ve son resimlerinden birisi

Levayihi H ayat, İsti’lâyi İslâm, T era - cüm ü Ahvali Felâsife, İslâm K adınları, Kosova M uzafferiyeti gibi eserler ya - zıp bastırdı, yirm i vıl kadar m atb uat âlem inin saygılı bir rük nü olarak ya - şadı.

Onun bilgisi, eserlerinde hissolunan dereceden daha yüksekti. Çünkü baba­ sından şark felsefesi ve tarih okuduğu gibi Ali Şehbaz Efendiden hukuk, İl - yas M atar ve Lâstik Said Bey gibi y ü k ­ sek m uallim lerden fransızca ve gene o ayarda şöhretli hocalardan fizik, kim ­ ya, riyaziye dersleri alm ıştı. Bir bilip on bilir gibi görünenlerin yolunda yü - rü m ü y ordu, tasaİlüfe kapılm ıyordu, on. biliyorsa b ir biliyorm uş gibi davranı - yordu. B ununla beraber kazandığı şöh­ ret yüksekti, T ürk kadın m u h a rrirle ri­ nin en kuvvetlisi olarak tanılıyordu.

Bu şöhret, M eşrutiyet yıllarına kadar sürdü. Udî rom anı 1908 den az önce İkdam gazetesinde tefrik a edilmiş ve sonra kitab haline de konulm uştu. F a ­ kat o yıl içinde vukua gelen siyasî in - kılâb F atm a A liyeyi birden inzivaya ve nisyan karanlığına doğru sürükledi. Edebiyatı Cedide m ektebinin hâkim i - yeti önünde de yaşıyan bu şöhret, Ha - lide Edibin yazıları karşısında hızla sönmeğe yüztutm uştu.

F a fm a Aliye için bu vaziyette yapı­ lacak iş, m uhitin ve zam anın hissî ihti­ yaçlarına göre kalem kullanm aktan i- b aretti. Fakat ilk inkılâb aylarında M ithat Paşa pek fazla alkışlandığı ve Cevdet Paşanın adı da o alkışlar arasın ­ da fazla hırpalandığı için Fatm a Aliye- ye ru h î bir kesel gelm işti. Şöhretini ko­ ru m ak için ham le yapam ıyordu. B ir a- ralık o keselden sıyrılm ak, babası ve hocası olan adamı siyasî hücum lara k a r­ şı m üdafaa etm ek istedi. «Cevdet Paşa ve Zamanı» adlı bir eser neşretm eğe kalkıştı. On dokuzuncu asırdaki siyasî hayatı ve Babıâli e n trik aların ı da teş - rih emelile kalem e alm an bu eseri oku­ yan olmadı ve bu yüzden tam am ile ba- sılam ıyarak yarım kaldı. İşte F atm a A- liyeyi yazı âlem inden büsbü tün uzak - laştıran bu m uvaffakiyetsizliktir.

Gözleri henüz açıkken ve eli henüz kalem tu ta rk en yazıcılığa veda etm ek ıztırarında kalan F atm a Aliye, yirm i beş yıldanberi sade bir tarih satırı idi. K elim eleri ancak kendi k endilerini o- kuyan bir satır. Şimdi o satır daha si­ likleşiyor. Çünkü üzerine ölüm ün siyah rengi düştü. Fakat, 1890 - 1908 yılları arasındaki edebiyat cereyanlarını bü - tü n şüm ulile tetk ik etm ek istiyenler F atm a A liyenin adını öğrenm ekten, e- serlerini okum aktan geri kalam ayacak­ lardır. Onu, pek yakından ve candan a- lâkalandığı yirm i yıllık edebî devrin ta ­ rihi arasından çıkarıp atm ıya im kân yoktur. Bu im kâna nasıl yer verebili - riz ki F atm a A liyenin eserlerinden bir kısmı İngiltere, F ransa ve M ısır k ü tü b ­ hanelerinde bile bulunuyor!

F atm a Aliye 1864 te doğduğuna göre

yetm iş iki yıl yaşam ış oluyor. Bu öm ür, hele bizim diyarım ızda oldukça uzun sayılır. Fak at Fatm a Aliye, yirm i jul - danberi yalnız teneffüs ediyordu, jra - samıyordu. E debij'at âlem inden elini e- teğini çektiği gün o, kendisi için de öl - müş dem ekti. Dün gömülen onun kalı - bıdır, kalbi değil!..

M. T U R H A N T A N

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonra etrafında bu k ad ar ya­ zılar yazılan, karikatürler yapı­ lan, «efendim akşam ın bu saatin­ de de jim nastik olur mu?.» diye itirazlar yükselen bu

-(Ferzan) Tabii ikimiz de çok duyarlı çalıyoruz fakat ben da­ ha duygusal ve daha sakinim Ferhan daha canlı.. - İkinizin de gözleriniz

In August 2003, TJCHA (Taiwan Joint Commission on Hospital Accreditation) has enquired hospital personnel about adverse event and medical errors by questionnaires, the result

SciFinder 學習心得 B114098079 陳俐婷 雖然常聽到大家說這是個資訊爆炸的時代,但是當 SciFinder

Denizaltı vadileri sığ yerlerden başlayıp 2000-3000 metre derinliğe kadar uzanabilen, çok büyük jeolojik yapılardır... Bülent Gözcelioğlu

Ayrıca bir çok çalışmada KRAS geninin yalnızca kodon 12 ya da kodon 12 ve 13 mutasyonları değerlendirilmiştir, çalışmamızda ise bazı olgularda

Hikâye, roman, deneme, inceleme türlerinde 15 eser yayınlamış bulunan Burhan Arpad, çağdaş Alman dili edebiyatlarından yap­ tığı (Remarque, S. yazarlardan

“Çırpınıp içinde döndüğüm deniz," “ Yıllarca aradım kendi kendimi” “Bir küçük dünyam var içimde benim” “Şekilsiz, gölgesiz canlar, nefesler Duyulan