Kitaplığa bakarken, elime llhaml Soysal dostu mun 1973 yılında yayınlandığı «20. Yüzyıl Türk Şi iri» antolojisi geçti. İman tazeler gibi bellek taze- leyim istedim. Karıştırmaya başladım. İlk açtığın» sayfada Cahit Sıtkı’nın hani, « Öldük, ölümden bir şeyler umarak» diye başlayan bir şiiri vardır, o çıktL Güzlerim ikinci beşliğe (şiir dörder değil, be şer dizeli) takılınca şaşırdım. Rahmetli Cahit Sıt kı bu şiirini daha ilk yazdığında dinleyenleri ara- sındaydım. Cahit, okumuş, sonra ben kopye etmiş, ezberlemiştim. Bir de ne göreyim, Cahit Sıtkı, şii rinin ikinci beşliğini tüm değiştirmiş, başka mıs ralar çıktı karşıma. Demek yıllar var kİ, dönüp bakmamışım.
Cahit Sıtkı yeni beşliğinde şöyle dlyorduı Şimdi o dünyadan hiç b ir haber yoh»-Yok bizi arayan, soran kimsemiz. Öylesine karanlık ki gecemiz, Ha olmuş ha olmamış penceremist Akarsuda aksimizden eser yok.
Benim ilk dinlediğimde, belleğimde kalan biçi miyle bu dizeler şöyleydl:
41
Şimdi hatırlıyor ve ağlıyoruz, f j j r Rüzgar sarsmaz oldu penceremizi Günler, gecelere devretti bizi, Arasah bulamayız gölgemizi Hangi suya eğitsek namevcuduz,
J
Cahit Sıtkı, neden İkinci beşliği tüm değiştirdi, bilmiyorum. Aradan kırk yıla yakın bir zaman par çası geçtiğine göre, Cahit'in şiirlerini eski ve yeni biçimleriyle hiç karşılaştırmamışım da... Yalnız, ba zı zamanlar coşup ben bu şiiri okuduğumda yeni biçimini ezbere bilenler, değişik olan beşliği okur lardı da, ben Cahit Sıtkı'nın şiirine bir yeni parça daha eklemiş olduğunu sanırdım. Belleğimin bir kıyısında silik de olsa böyle bir kırıntı var.
Cahit Sıtkı, şiirlerini çok İnce eleyip, sık doku yan ozanlardan biriydi Yazar, beğenmez, siler, ye ni baştan yazar, sonunda ortaya çıkardığı, bitmiş, artık ellenmez olan örnekti Bu titizliğini onu tanı yanlar bilirler. Bundan olacak. Cahit Sıtkı, son şiir lerini çok seyrek okurdu.
«Monşer, hadi yenilerden bir tane patlatl» den diğinde, çocuksu, küçük gözleriyle bakar, karşısın
dakini süzer -... 1
•Monşer, tamamlanmadı, daha gelin olmadı» diye yanıtlardı. Cahit Sıtkı, arkadaşlarıyla (monşer) diye konuştuğundan, bizler de ona (monşer) derdik. Bizim dilimizde (monşer) sözcüğü yoktu, geçmişse üstadın yüzünden geçmiştir. Tanıştığımız yıllarda, bir ara Cahit Sıtkı adı silindi, monşer adı yerini el di. Ardından konuşurken, «Monşeri gördün mü. monşer g e ld i menşer gitti...» diye konuşurduk.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi