• Sonuç bulunamadı

Elektriksel yaralanmalar nedeniyle Çocuk Yoğun Bakım Ünitesinde izlenen hastaların demografik ve klinik özelliklerinin değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Elektriksel yaralanmalar nedeniyle Çocuk Yoğun Bakım Ünitesinde izlenen hastaların demografik ve klinik özelliklerinin değerlendirilmesi"

Copied!
52
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI

ELEKTRİKSEL YARALANMALAR NEDENİYLE ÇOCUK

YOĞUN BAKIM ÜNİTESİNDE İZLENEN HASTALARIN

DEMOGRAFİK VE KLİNİK ÖZELLİKLERİNİN

DEĞERLENDİRİLMESİ

Dr. Meryem SALMIŞ FİDAN UZMANLIK TEZİ

(2)

T.C.

DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI

ELEKTRİKSEL YARALANMALAR NEDENİYLE ÇOCUK

YOĞUN BAKIM ÜNİTESİNDE İZLENEN HASTALARIN

DEMOGRAFİK VE KLİNİK ÖZELLİKLERİNİN

DEĞERLENDİRİLMESİ

Dr. Meryem SALMIŞ FİDAN UZMANLIK TEZİ

Tez Danışmanı

Doç. Dr. Mustafa TAŞKESEN

(3)

TEŞEKKÜR

Uzmanlık eğitimim boyunca, bilgi ve tecrübelerini esirgemeyen Anabilim Dalı Başkanımız Prof. Dr. M. Celal DEVECİOĞLU başta olmak üzere değerli hocalarım Prof. Dr. Kenan HASPOLAT, Prof. Dr. Murat SÖKER, Doç. Dr. Ayfer Gözü PİRİNÇİOĞLU, Doç. Dr. Alper AKIN, Doç. Dr. Meki BİLİCİ, Yrd. Doç. Dr. Fesih AKTAR, Doç. Dr. Velat ŞEN, Doç. Dr. Sabahattin ERTUĞRUL, Doç. Dr. İlyas YOLBAŞ, Doç. Dr. Müsemma KARABEL, Yrd. Doç. Dr. Kamil YILMAZ, Uzm. Dr. Ruken YILDIRIM, Uzm. Dr. Veysiye Hülya ÜZEL, Uzm. Dr. Edip UNAL, Uzm. Dr. Funda Feryal TAŞ, Uzm. Dr. Mehmet TÜRE, Uzm. Dr. Hasan BALIK ve Uzm. Dr. Kahraman ÖNCEL’e teşekkür ederim.

Bilgi ve desteğini esirgemeyen, tez yazım süresince bana değerli vaktini ayıran danışman hocam Doç. Dr. Mustafa TAŞKESEN’e teşekkür ederim. Bu süreçte beraber çalışmaktan keyif aldığım tüm doktor arkadaşlarıma teşekkür ederim. Hastanemizde çalışan tüm hemşire ve personellerimize teşekkür ederim. Her anımda yanımda olan ve varlıklarının huzur verdiği anneme, babama, canım kardeşlerime, tatlı yeğenlerim Mina ve Aren’e, hayat arkadaşım eşim Kenan’a ve enerji kaynağım yolumu aydınlatan bal kızım Neva’ya teşekkür ederim.

Dr. Meryem SALMIŞ FİDAN Diyarbakır-2017

(4)

ÖZET

Amaç: Elektrik çarpması (EÇ) yaralanmaları, sıklıkla küçük çocuklarda ve evde gerçekleşen kazalardır. Elektrik çarpmaları hala çok önemli bir morbidite ve mortalite sebebidir. Basit yanıklardan çok ciddi organ yaralanmalarına varan geniş bir yelpazeye sebep olur. Bu çalışmanın amacı, elektrik yaralanması nedeniyle çocuk yoğun bakım ünitesinde izlenen olguların, sosyodemografik verilerini ve izlem sonuçlarını değerlendirmektir.

Materyal ve Metod: Çalışmamızda Ocak 2011 ile Ağustos 2017 yılları arasında Diyarbakır ve çevre illerden Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Yoğun Bakım Ünitesinde (YBÜ) yatırılarak izlenen elektrik çarpmasına maruz kalmış 0-18 yaş arası 54 olgunun dosyası retrospektif olarak incelendi. Olgular yaş, cinsiyet, kaza yeri ve nedenleri, mevsim, yaşadığı yer, voltaj türü, ek patolojiler, şuur durumu, glaskow koma skalası (GKS), laboratuvar verileri, mekanik ventilatör (MV) desteği ve süresi, hastanede yatış süreleri ve sonuç açısından detaylı olarak incelendi.

Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 54 hastanın %37’si kız, %63’ü erkek idi. Hastaların yaş aralığı 11 ay ile 176 ay (14 yaş) arasında olup ortalama yaş 72,6± 44,5 ay olarak saptandı. Hastaların geldiği yer incelendiğinde; 23 hastanın şehir merkezinden, 21 hastanın ilçe ve köylerden, 10 hastanın ise farklı şehirlerden geldiği görüldü. Elektrik çarpmaları olguları mevsimlere göre incelendiğinde; hastaların en sık %42,6 ile yaz aylarında yaralandığı görüldü. Kazaya neden olan voltaj türü incelendiğinde; hastaların %20’sinin yüksek voltaja maruz kaldığı, %80’inin ise düşük voltaja maruz kaldığı saptandı. Düşük voltaj ile meydana gelen kazalarda en sık %26 banyoda kullanılan güvenliksiz su ısıtıcısı nedenli olduğu belirlendi. Diğer yaralanma nedenleri olarak %17 priz, %13 elektrik kablosu, %5 buzdolabı, %5 fırın, %4 elektrik sobası, %4 vantilatör, %4 balkonda kullanılan seyyar lamba, %2 bahçedeki su dinamosundan kaynaklandığı saptandı. Yoğun bakıma yatış anında hastaların 36’sının spontan solunumda, 18’inin entübeli olduğu saptandı. Entübe takip edilen hastaların MV’deki kalış süresinin ortalaması 19,8±32,4 gün olarak saptandı. YBÜ’deki yatış süreleri minimum 1 gün, maksimum 120 gün olup ortalaması 8,59±20,1 gün olarak saptandı.

(5)

Ölüm nedenleri incelendiğinde, hastaların beyin ödemi, sepsis, solunum yetmezliği ve kardiyak yetmezlik nedeni ile kaybedildiği tespit edildi. Mortalite oranı %20,3 olarak saptandı. Mortalite ile laboratuvar değerleri arasındaki ilişki incelendiğinde ölüm ile sonuçlanan olgularda, başvuru anındaki kreatin kinaz (CK), creatin kinaz-muscle brain (CK-MB), aspartat transaminaz (AST), alanin transaminaz (ALT), laktat dehidrogenaz (LDH) değerlerine bakıldı. Ölüm ile sonuçlanan olgularda CK ortalama 2860,8±1742,5 U/L, CK-MB 137,1±139,6 ng/ml, LDH 1362,6±708,5 U/L, AST 307,8±262,6 U/L saptandı. Voltaj türü ile cinsiyet karşılaştırmasında, yüksek voltaja maruz kalan 11 hastanın hepsi erkek idi. Düşük voltaja maruz kalan 43 hastanın 23’ü erkek, 20’si kız idi. Düşük voltajda erkek kız oranı birbirine yakın iken, yüksek voltaj ile yaralanan olguların sadece erkek olduğu saptandı. Voltaj türü ile cinsiyet karşılaştırması istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p: 0,004).

Sonuç: Çalışmamızda elektrik çarpmalarının en sık nedeni olarak banyo yapmak için kullanılan, güvenliksiz su ısıtıcılarının neden olduğu saptanmıştır. Bunun yerine güvenli olabilecek bir cihazın kullanımı gerekmektedir. Trafo gibi yüksek voltaj kaynaklarının, nüfusun az olduğu yerlere yapılması gerekmektedir. Priz ve elektrik kablolarının çocukların ulaşamayacağı yükseklikte konumlandırılması gerekmektedir. Elektrik yaralanmaları, önlenebilir bir ölüm nedeni olması ve çoğunlukla evde gerçekleşmesi nedeniyle ebeveynlere ve çocuk bakımı ile ilgilenenlere ilk yardım dersleri verilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu konuda eğitici ve bilgilendirici klavuzlara ihtiyaç vardır. Modern yaşamın bir gereği olan elektrik enerjisinden vazgeçemeyeceğimize göre cihazların imalat ve kullanım hatalarına bağlı yaşanacak kazaları en aza indirebilmek için herkese görev düşmektedir.

(6)

ABSTRACT

Objectives: Electrical injuries are frequently encountered among young children and usually home accidents. Electrical injuries are still a very important cause of morbidity and mortality. İt results in a wide range of conditions, from simple burns to very serious organ injuries. The primary objective of this study is to evaluate the sociodemographic data and follow-up result of the cases observed in the pediatric intensive care unit due to injuries originated from electrical injuries.

Materials and Methods: In this study, 54 cases which were admitted to Pediatric Intensive Care Unit (PICU) at Dicle University Medical Faculty from January 2011 to August 2017 were reviewed. All the patients were 0-18 years old and from Diyarbakir and surrounding provinces and were exposed to electric shock. The cases have been examined thoroughly in terms of age, sex, location and cause of accident, season, place of residence, type of voltage, additional pathologies, level of consciousness, laboratory data of Glasgow Coma Scale (GCS), mechanical ventilatory (MV) support and its duration.

Findings: Of the 54 patients included in the study, 37% were female and 63% were male. The age range of the patients was between 11 months and 176 months (14 years) and the mean age was 72.6 ± 44.5 months. When the patients place of residence is taken into consideration: 23 patients were from the city center, 21 of them from the nearby districts and villages, 10 of them from the different cities. When cases of electric shocks are examined in terms of seasons; it was observed that the patients were mostly injured in summer with 42.6%. When the type of voltage causing the accident is examined; it was determined that 20% of the patients were exposed to high voltage, and 80% were exposed to low voltage. It was observed that 26% of the accidents which occurred due to low voltage is caused by unsafe water heaters. Of the other sources of injuries, 17% were originated from electric outlets, 13% of electric cables, 5% from refrigerators, 5% from ovens, 4% from electric heaters, 4% from ventilators, 4% from portable lamps used in balconies, and 2% from water dynamos used in the gardens. During their hospitalization in intensive care unit, 36 of the patients were

(7)

found to have spontaneous respiration and 18 of the patients were intubated. The mean duration of the stay of mechanically ventilated patients who were intubated was 19.8 ± 32.4 days. The duration of stay in the intensive care unit was at least 1 day and a maximum of 120 days with a mean of 8.59 ± 20.1 days.

When the causes of deaths were examined, it was determined that patients died due to brain edema, sepsis, respiratory failure and cardiac insufficiency. The mortality rate was found to be 20.3%. When the relationship between mortality and laboratory values is examined, Creatine Kinase (CK), Creatine Kinase-Muscle Brain (CK-MB), Aspartate Transferase (AST), Alanine Transferase (ALT) and Lactate Dehydrogenase (LDH) values of patients who died were evaluated at the time of admission to the hospital. The mean CK was 2860,8±1742,5 U/L, CK-MB 137, 1 ± 139,6 ng/ml, LDH 1362,6±708,5 U/L and AST 307,8±262,6 U/L in death-related cases.

In the comparison to the type of voltage and sex, all 11 patients who were exposed to high voltage were male. Of the 43 patients who were exposed to low voltage, 23 were male and 20 were female. While the number of cases of male and female patients in injuries caused by low voltage was close to each other, it was determined that the cases arisen from high voltage were the only male. The comparison between sex and type of voltage was found to be statistically significant (p: 0.004).

Conclusion: It has been determined that the most common reasons of electric shocks in this study were the use of unsafe water heaters used for bathing. Instead, it is necessary to use a safe devices. High voltage sources such as transformers should be located in less populated areas. Electric outlets and electric cables should be located at a height that children can not reach. Injuries originated from electric shocks indicate the necessity of first aid training for parents and caregivers because this type of injuries is preventable and often occurs at home. Educational and informative guidelines are needed. As we cannot give up electricity which is fundamental to modern life, everyone shares the responsibility to minimize these accidents arise from manufacturing defects and misuse of devices.

(8)
(9)

İÇİNDEKİLER Sayfalar TEŞEKKÜR ... ÖZET ... ABSTRACT ... İÇİNDEKİLER ... TABLOLAR DİZİNİ ... ŞEKİLLER DİZİNİ ... KISALTMALAR ... 1. GİRİŞ VE AMAÇ ... 2. GENEL BİLGİLER ... 2.1. Elektriğin Tanımı ... 2.2. Elektrik Çarpmalarının Tarihsel Süreci ... 2.3. Elektrik Çarpmalarının Etkileri ... 2.4. Yaralanma Mekanizmaları ...

2.4.1. Deri Tabakalarının Yaralanmasına Göre Yanığın

Sınıflandırılması ... 2.4.2. Yanık Şiddetinin Yaralanan Bölgenin Genişliğine Göre

Sınıflandırılması ...

2.5. Tedavi ... 2.5.1. İlk Değerlendirme ve Muayene ... 2.5.2. Yoğun Bakım Ünitesine Kabulü Yapılan Hastalar İçin Önemli Hususlar ...

2.5.3. Sıvı Tedavisi ... 2.5.4. Bikarbonat ve Mannitol Tedavisi ... 2.5.5. Acile Ayaktan Başvuran Hastaların İzlemi ... 2.6. Prognoz ... 2.7. Özel Durumlar ...

2.7.1. Gebelikte Elektrik Çarpması ... 3. MATERYAL VE METOD ... 3.1. Hastalar ... 3.2. Demografik Özellikler ... i ii iv vii ix x xi 1 3 3 4 4 7 8 9 11 11 12 12 12 13 13 14 14 15 15 15

(10)

3.3. İstatistiksel Analiz ... 4. BULGULAR ... 5. TARTIŞMA ... 6. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 7. KAYNAKLAR ... 8. EK ... 8.1. Etik Kurul Formu ...

15 17 27 32 33 39 39

(11)

TABLOLAR DİZİNİ

Sayfalar Tablo 1: Wallece’nin dokuzlar kuralı ... Tablo 2: Lund ve Browder’in yanık yüzey şeması ... Tablo 3: Cinsiyet dağılımı

...

Tablo 4: Başvuru yeri dağılımı ... Tablo 5: Elektrik yanığı dağılımı ... Tablo 6: Glaskow koma skalası dağılımı ... Tablo 7: MV desteği ile morbidite ve mortalite arasındaki ilişkinin dağılımı ... Tablo 8: Akım türü ile demografik özelliklerin karşılaştırılması ... Tablo 9: Akım türü ile EKG değişikliklerinin karşılaştırılması ... Tablo 10: Akım türü ile laboratuvar parametrelerinin karşılaştırılması ... Tablo 11: Yaş grupları ile demografik özelliklerin karşılaştırılması ... Tablo 12: Yaşlara göre laboratuvar parametrelerinin karşılaştırılması ... Tablo 13: Mortalite ile laboratuvar değerlerinin karşılaştırılması ……….

9 10 17 17 18 19 20 21 21 23 24 25 26

(12)

ŞEKİLLER DİZİNİ

Sayfalar Şekil 1: Dokuların direnç sıralaması ... Şekil 2: Elektrik yaralanması nedenleri ...

5 18

(13)

KISALTMALAR

: Elektrik çarpması

GKS : Glaskow koma skalası MV : Mekanik ventilatör YBÜ : Yoğun bakım ünitesi

CK : Kreatin kinaz

CK-MB : Kreatin kinaz- muscle brain AST : Aspartat transaminaz ALT : Alanin transaminaz LDH : Laktat dehidrogenaz

V : Volt

A : Amper

ABD : Amerika Birleşik Devletleri EKG : Elektrokardiyografi

AA : Alternatif akım

DA : Direkt akım

VT : Ventriküler taşikardi VF : Ventriküler fibrilasyon ABY : Akut böbrek yetmezliği

Rb : Rabdomiyoliz

KKH : Konjenital kalp hastalığı

EKO : Ekokardiyografi

TY : Triküspit yetmezlik SVT : Supraventriküler taşikardi Kre : Kreatinin

(14)

1. GİRİŞ VE AMAÇ

Elektrik çok eski olmayan bir buluş olmasına rağmen, insanlar yıldırımdan kaynaklanan elektrik yaralanmalarına tüm zamanlarda maruz kalmışlardır. Elektrik yaralanmaları ciddi mortalite ve morbiditeye neden olur (1).

Çocuklarda görülen elektrik yanıklarının büyük bir çoğunluğu evde gerçekleşir. Elektrik kablolarıyla ve duvardaki prizlerle ilişkilendirilir; bu durum vakaların %10-15'ini oluşturur (2). Bununla birlikte hem ev hem de çalışma ortamlarının elektrikle çalışan cihazlarla dolu olduğu göz önüne alındığında, kazara yaralanma potansiyeli mevcuttur (1).

Elektriksel yaralanmalar, elektrik kaynağının gerilimine/voltajına göre sınıflandırılabilir. Düşük voltaj yaralanmaları, 1000 volttan (V) daha düşük kaynaklardan kaynaklanırken, yüksek gerilim yaralanmaları 1000 V'den yüksek voltaj ile oluşur. Düşük voltaj yaralanmaları küçük çocuklarda daha yaygındır. Yüksek voltaj yaralanmaları ise daha büyük çocuklar ve yetişkinlerde daha sık görülür. 40 V üzerindeki voltaj yaralanmaları bile hayati tehlikeli oluşturabilir (60).

Amper (A) veya akım, üretilen ısının miktarını belirler. Etkileri, kişinin kaynakla temas süresinin uzunluğuyla ilgilidir. Düşük voltajlı kaynaklardan (ev elektrik kaynakları da dahil olmak üzere) oluşan akımlara maruz kalma, elektrik enerjisinin termal enerjiye dönüşmesinden dolayı çeşitli deri yaralanmalarına neden olabilir. Yaralanmalar, lokal eritemden tam kat yanıklara kadar değişebilir. Yanığın şiddeti, akımın yoğunluğuna, yüzey alanına ve maruz kalma süresine bağlıdır. Birinci derece elektrik yanıkları 20 mA akımla en az 20 saniye maruz kalmayı gerektirirken, ikinci veya üçüncü derecede yanma ve ventriküler fibrilasyon (VF) oluşabilmesi için en az 75 mA akıma maruz kalmayı gerektirir (6,67,78).

Elektriksel yaralanmalar hem doğrudan hem de dolaylı mekanizmaları içerir. Doğrudan hasar, elektrik akımının çeşitli vücut dokularında gerçekleşen etkisinden veya çeşitli yanık türlerinden sorumlu termal enerjiden kaynaklanabilir. Dolaylı yaralanmalar öncelikle elektrik hasarından kaynaklanan ciddi kas kasılmalarının sonucunda oluşmaktadır (4).

Elektrik çarpmaları, iskelet sisteminde ciddi kas kasılmalarına ya da kaza sırasında yüksekten düşmelere bağlı ek yaralanmalara neden olabilir. Kırıklar, üst ekstremite kemiklerinde ve vertebrada daha sık görülür (5,77).

Bu çalışmanın amacı Ocak 2011 ile Ağustos 2017 yılları arasında Diyarbakır ve çevre illerden Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Yoğun Bakım Ünitesinde yatırılarak

(15)

izlenen elektrik çarpmasına maruz kalmış olguları ve demografik özelliklerini incelemektir. Elektrik çarpmasına bağlı yaralanmaların azaltılmasında hangi önlemlerin alınması gerektiği ve bu hastaları izlemde nelere dikkat edilmesi gerektiği araştırıldı. Çalışma esnasında aşağıdaki hususlar göz önüne alındı.

1. Elektrik yaralanmaları yaşa, cinsiyete, mevsimlere, ikamet edilen yere, kaza yerinin ev ya da ev dışı alanlar olmasına göre farklılık gösterip göstermediği. 2. Elektrik akımının ve geriliminin türü

3. Elektrik akımına maruz kalınan süre

4. Aile veya kazaya tanık olanlar tarafından kaza sonrası ilk yardım uygulaması 5. Hastanın solunum desteğine gereksinimi ve MV’de kalış süresi

6. Ek patolojilerin varlığı (yüksekten düşme, anoksiye sekonder beyin ödemi) 7. Elektrokardiyografi (EKG) değişiklikleri

8. Laboratuvar değerleri 9. Yoğun bakımda yatış süresi

10. Sonuç olarak şifa, sekel ve mortalite oranlarının incelenmesi planlandı. Elektrik çarpmaları hala çok önemli bir morbidite ve mortalite sebebidir. Elektrik çarpmaları, basit yanıklardan çok ciddi organ yaralanmalarına varan geniş bir yelpazeye sebep olur (57,64). Elektrik çarpmaları diğer kaza nedenleri gibi çocuk ve genç yaşlarda sıklıkla görülmektedir. Elektrikle ilgili yaralanmalar (yıldırım hariç) Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yılda 500 ölümden sorumludur (7). Acil bakım gerektiren çocuklarda tüm yanıkların yaklaşık %2-3'ünü (yılda 2000 hasta) elektriksel yanıklar oluşturmaktadır (1,80).

Çalışmamız, önemli bir halk sağlığı sorunu olan elektrik çarpmalarının önlenebilmesi için yapılması gerekenleri belirleyebilmek ve ülkemizdeki elektrik çarpması vakalarının veri eksikliği nedeniyle tam olarak sıklığını belirlemedeki zorlukları aşabilmek için planlandı.

(16)

2. GENEL BİLGİLER

2.1. Elektriğin Tanımı

“Elektrik” terimi belli bir fiziksel niceliği belirtmez. Yunanca kehribar anlamına gelen elektrondan türetilmiştir. Hareketsiz olan yüklerin arasındaki kuvvetler ve bunlardan doğan enerji olarak tanımlanır (3).

Elektrik, elektronların bir iletken içinden geçişidir. Elektronları toplayan bir nesne negatif yüklü hale gelir. Elektronlar buradan ayrıldığında amper cinsinden oluşan bir elektrik akımı meydana gelir. Elektronların akmasına neden olan kuvvet gerilimdir, volt olarak ölçülür. Bir iletken aracılığıyla elektron akışını önleyen herhangi bir şey direnç oluşturur ve ohm cinsinden ölçülür (4).

Bir elektrik kaynağından üretilen akıma maruz kalan bir kişide, elektriksel yaralanma oluşur. Bu kaynak insan yapımı bir kaynak olabileceği gibi, yıldırım gibi doğal bir kaynakta olabilir. Elektrik gücü, aynı gerilim ile farklı fazlarda zirve değerlerine ulaşan dalga formlarıyla oluşan üç iletkenli bir sistem yolu ile üretilir ve sonra iletilir. Bu üç fazlı sistem, daha verimli bir güç üretimi ve iletimi sağlar. Kamu şirketleri tarafından kullanılan güç hatları düşük voltaj ve yüksek voltaj olarak sınıflandırılır. Yüksek voltajlı güç hatları nüfusun az olduğu yerlerden geçer ve bu nedenle kaza oranı düşüktür. Transformatörler aracılığıyla voltaj kademeli olarak düşürülerek evlere, binalara ve genel endüstriye 600 V olan düşük voltajı taşır. Kanada ve ABD’de çoğu ev ve bina yüksek enerji gerektiren işlemler için 240 V ve genel kullanım için 120 V enerji sağlayan 120/240 V’ lik tek fazlı sisteme sahiptir. Diğer ülkelerde (Avrupa ve Asya ülkelerinde) evlerde kullanılan düşük voltaj elektrik akımı 220 V’dir (6). Bizim ülkemizde de evlerde 220 V’ lik akım kullanılır.

Elektrik akımının, alternatif akım ve doğru akım olarak iki formu vardır. Alternatif akımda (AA) elektronlar geri akar ve bir iletkenden ileriye doğru sirküler olarak ilerler. Evde ve ofislerde kullanılır. Direkt akım (DA) tipinde ise elektronlar tek yönde akar (4-5). Bu akım türü pacemakerler, elektrokoter ve defibrilatör gibi bazı medikal cihazlarda kullanılır. Alternatif akım, elektrik üretim ve dağıtımında direkt akıma göre daha üstün olmasının yanında, yaralanmalarda tetanik kas kasılmasına neden olduğundan kurbanın kaynakla olan temas süresini uzattığı için DA’ dan üç kez daha tehlikelidir. (5)

Elektriksel yaralanmalar, elektrik kaynağının gerilimine/voltajına göre sınıflandırılabilir. Düşük voltaj yaralanmaları, 1000 V'den daha düşük kaynaklardan kaynaklanırken, yüksek gerilim yaralanmaları 1000 V'den daha yüksek voltaj ile oluşur.

(17)

Düşük voltaj yaralanmaları küçük çocuklarda daha yaygındır. Yüksek voltaj yaralanmaları ise daha büyük çocuklar ve yetişkinlerde daha sık görülür. 40 V üzerindeki voltaj yaralanmaları bile hayati tehlike oluşturabilir (60).

2.2. Elektrik Çarpmalarının Tarihsel Süreci

Elektrik çok eski olmayan bir buluş olmasına rağmen, insanlar yıldırımdan kaynaklanan elektrik yaralanmalarına tüm zamanlarda maruz kalmışlardır. Eski zamanlarda yıldırımın yıkıcı gücünün olağanüstü güçlerle ilişkili olduğu öne sürülmüştür. Antik Yunan tanrısı Zeus, emirlerine uymayan kişilere karşı bir uyarı veya ceza aracı olarak elinde yıldırımlarla betimlenirdi. 18. Yüzyıl ortalarında elektriğin keşfi ile beraber bu görüş ortadan kalkmıştır. Elektriğin yaygın kullanımı bu kez de evde ve iş yerinde elektrik yaralanmalarını yaygın bir sorun haline getirdi. Elektriğe bağlı ilk ölüm vakası Fransa’da 1879’da bildirilmiştir (1,4).

Elektrik çarpmaları insan hayatını etkileyen en ciddi yaralanmalardır. Şiddetli EÇ çok ciddi ve ağır biçimde yaralanabilecek bir travma şeklidir. Birçok insan hayatının bir döneminde büyük ya da küçük EÇ’ ye maruz kalabilir. Amerika’da yılda 500’den fazla kişi bu yaralanmalardan ötürü yaşamını kaybetmektedir (7).

Elektrik çarpmaları tüm sosyal toplumlarda tıbbi, ekonomik ve psikolojik açıdan sorun yaratmaya devam etmektedir (8). Kısa dönemde metabolik, septik ve cerrahi komplikasyonlar, uzun vadede ise sosyal, psikolojik ve estetik sorunlar daha çok öne çıkmaktadır (9).

2.3. Elektrik Çarpmalarının Etkileri

Elektrik yaralanması akımın dokudan geçmesiyle meydana gelir. Depolanamadığından iletken tel ve kablolardan oluşan dağıtım yolağı ile iletilir. Dağıtım yolağının direnci yüzünden iletim sırasında çok fazla enerji kaybı oluşmaktadır. Bu kaybın azaltılması için trafolar aracılığıyla yüzbinlerce volt gerilim kademeli olarak azaltılır ve günlük hayatta kullanılabilir voltlara (220 V) ulaşır. Uygun koşullarda uygulanan 40 V’lik düşük bir akımın bile ölüme neden olabileceği belirtilmektedir (10).

Alternatif akım elektrik üretim ve dağıtımında direkt akıma göre daha üstün olmasının yanında yaralanmalarda tetanik kas kasılmasına neden olduğundan kurbanın kaynakla olan temas süresini uzattığı için DA’dan üç kez daha tehlikelidir. Ventriküler taşikardi (VT) ve VF’yi indükleyerek arreste neden olur. Evlerde kullanılan 220 V akım

(18)

bile kalp durmasına yol açabilir. Yüksek gerilim yaralanmaları 1000 V'den daha yüksek gerilim ile oluşur. Akım şiddeti ve gerilim doğru orantılı olduğu için, voltaj artıkça EÇ’de sekel ve doku hasarlanması da artmaktadır. Fakat çok düşük voltaj yaralanmalarında akımın beyin sapından geçmesi sonucu oluşan aritmiler ve solunum arresti ani ölümlere yol açabilir (11,60).

Bir cismin elektron akışına karşı yaptığı direnme, direnç olarak nitelendirilir. Dokulardaki direnç her dokuya göre değişiklik gösterir. Temas tipi, deri bütünlüğünde bozulmalar, deri kalınlığı, damarlanma, nem gibi hastaya ait faktörlerden de etkilenebilmektedir (Şekil 1) (12-21).

Şekil 1: Dokuların direnç sıralaması

Dokuların kesin direnç değerlerini verebilmek pek mümkün olmamakla beraber tahmini değerler verilebilir. Elin ortalama direnci 40.000 ohm/cm2, derinin ortalama direnci 4.000 ohm/cm2 olduğu belirtilir. Kuru ve nasırlı ellerin direnci ise 25-50 kat artmaktadır (10,22-24). Ter ve nemli derinin direnci ise 10 -12 kat azalabilir (23,25).

Elektrik hasarının türü elektrik akımının yoğunluğuna yani amperine bağlıdır. Elektrik akımına karşı deri, ilk direnç yeridir ve yetişkinde derinin kalınlaşması ile beraber direnç artarak 40.000 ile 100. 000 ohm arasında değişebilir. Böylece aynı voltaj tarafından üretilen elektrik çarpmasının yoğunluğu her cinsiyet ve yaşta farklı sonuçlar doğurur. Direnci 100.000’i aşan kalın el derisine sahip birinde 120 V’ye maruz kalma neredeyse hissedilmeyecek 1 mA’lık bir akım oluştururken, derisi ince ve su içeriği fazla olan yenidoğan da ise bu voltaj belirgin hasar oluşturacaktır. Fakat cildin kalınlığından bile önemli olan bir şey vardır ki oda nemdir (4,5,78).

Küvette veya yüzme havuzunda ıslak deri hemen hemen hiç direnç göstermediğinden voltajın oluşturduğu yüksek akım yoğunluğu meydana gelir. Mukozal membranların direnci yok denecek kadar azdır, bu nedenle elektrik akımı en yüksek düzeyde etki eder. Bu durum, infantlarda herşeyi ağzına götürme potansiyelleri olduğu için belirgin ağız yaralanmalarına neden olabilir. Derinin temsil ettiği dış direnç

(19)

ile vücudun diğer dokularını içeren iç direnç elektrik akımının yolunu oluşturan faktörlerdir. Vücudun iç direnci tahmini olarak 500- 1000 ohm arasındadır. Tendon kemik ve yağ doku elektrik akımına en dirençli olmalarına rağmen elektriğin ilk temas noktası değillerdir çoğu zaman (5). Sinirler ve kan damarları en iyi iletkenlerdir. Elektrik akımı vücuda girdiğinde en az dirence sahip sinir ve kan damarları ilk etkilenen dokulardır (16).

Elektrik akımının hasar oluşturma mekanizmasının direkt EÇ’nin etkisiyle mi ya da ortaya çıkan ısı tarafından mı gerçekleştiği henüz net değildir. Temas noktası küçüldükçe aynı miktardaki elektrik akımı daha yoğun akarak daha çok hasara neden olur. Elektrik akımının, giriş ve çıkış bölgelerinde akım yoğunluğu daha fazla olduğu için bu bölgelerde yaptığı hasar daha fazladır. El, bilek ve ön koldan geçen akım daha yoğun olduğu için bu bölgelerde hasar fazladır. Akım geniş yüzeyli alanlardan geçerken yoğunluğu azaldığı için daha az doku hasarı oluşturur. Elektriksel yolun bilinmesi hem olguyu yönetim esnasında hem de prognoz açısından önemlidir (14).

Vücut eksenine paralel geçen elektriksel bir yol merkezi sinir sistemi, kalp, solunum yolları ve kasları için ciddi bir tehlike yaratır (77).

Elektriğin yaralanma veya ölüme neden olması için akımın bir noktadan diğer noktaya geçerken vücudu kat etmesi yani vücudun tamamlanan elektrik devresinin parçası olması gerekir. Akım genellikle bir bölgeden girer (genellikle elektrikli aleti tutan elden) ve bir çıkış noktasından vücudu terk eder. Akımın en sık girdiği yerler eller ve baş, vücudu en sık terk ettiği yerler ise ayaklar, bacaklar ve ellerdir (26-31).

Elektrik yaralanması sonrası vücuttan geçen elektrik akımı VF’ye yol açarak ölüme neden olur. Diğer ölüm nedenleri olarak solunum kaslarının spazmı, beyin sapında solunum ve dolaşım merkezlerinin etkilenmesiyle oluşan yetmezlikler, termal yanığın neden olduğu hipovolemik şok, septik şok ve böbrek yetmezliği gibi komplikasyonlar sayılabilir. Elektrik akımına kapılarak gerçekleşen yüksekten düşmeler ve savrulmalar da ölüme neden olabilmektedir (26-31).

Elektrik akımına en dirençli dokulardan biri olan deride eğer amper yeterli ise daima lezyon izlenir. Bu lezyona “elektrik yanığı” ya da “Joule yanığı” denir (26,28). Banyo veya yüzme havuzunda görülen elektrik çarpmalarında %40 olguda deri lezyonu izlenmemektedir, bunun nedeni elektrik akımının geniş bir yüzeyden vücuda girmesi ve derinin ıslak olması nedeni ile direncin düşük olmasından kaynaklanır. Ayrıca su, deri ısısının yükselmesini engeller (26,29,32,33).

(20)

Elektriksel yaralanmalar, mağduru kurtarmaya çalışan kurtarıcı içinde risk oluşturur. Mağdur bir iletkene dönüşüp kurtarıcıyı da yaralayabilir. Yüksek voltajla yaralanma durumunda, zemin (özellikle ıslak ise) kurtarıcılara akım iletebilir. Elektrik akımının kaynağı kesilince ya da mağdur doğru bir şekilde izole edilmiş ekipmanlarla mevcut kaynaktan uzaklaştırılınca tıbbi bakım verilmeye başlanmalıdır (1).

Elektriksel yaralanmalar çok sistemli yaralanmalar olarak değerlendirilmeli ve bu şekilde yönetilmelidir (1).

2.4. Yaralanma Mekanizmaları

Elektrik yaralanmaları geniş doku hasarının olması nedeniyle ezilme sendromu şeklinde bulgu verebilir (23). Çok yüksek ısı yayıldığı için termal yaralanmalar şeklinde de bulgu verebilir (16). Elektrik yanıkları yaralanma mekanizmasına göre üç gruba ayrılmıştır (34).

1. Termal yanıklar 2. Temas yanıkları 3. Ark yanıkları

Alev yanıkları ise iki gruba ayrılır. Temas olmayan yanıklar (ark ve flaş) ve temas yanıkları (12).

Elektrik yanıkları başka bir şekilde aşağıdaki gibi gruplandırılmıştır (35). 1. Flaş yanıkları

2. Gerçek yüksek gerilim yanıkları

Düşük voltaj kaynaklı akımlara maruz kalma, elektrik enerjisinin termal enerjiye dönüşümünden dolayı çeşitli deri yaralanmalarına neden olur. Yaralanmalar lokal eritemden tam kat yanıklara kadar değişebilir. Yanığın şiddeti akım yoğunluğuna, yüzey alanına ve maruz kalma süresine bağlıdır (6,67,78). Flaş yanıklarındaki mekanizma, temas olmadan vücuda yakın geçen akımın oluşturduğu ısı nedeniyle termal yaralanmanın gerçekleşmesidir. Elektrik arkının ateşlenmesiyle ve giysilerin alev almasıyla oluşan yanıklar alev yanığı olarak adlandırılır (10).

Başlangıçtaki akım yoğunluğundan dolayı ve yüzey alanının küçük olması nedeniyle elektrik giriş ve çıkış bölgeleri en fazla yıkımın olduğu yerlerdir. Bu bölgelerde hasar oluşup dokularda kömürleşme ortaya çıkarsa iletkenlik azalır ve vücudun diğer bölgelerine daha az akım geçmesine yol açarak bir savunma mekanizması oluşturmaktadır (11,15-17,36,37).

(21)

nasıl meydana geldiğini belirlemek önemlidir. Hasta DA’ya maruz kalırsa, giriş ve çıkış yerlerinde görünür yanıklar olabilir. Çevrimsel hareketi nedeniyle AA ise farkedilebilir giriş ve çıkış noktalarına neden olmayabilir. Derinin ıslak olduğu ve direncinin düşük olduğu durumlarda ciddi yaralanma meydana gelebilir ve akımın serbestçe dolaşmasına ve belirgin yüzey işaretleri bırakmadan iç organlara zarar vermesine izin verir. Dolayısıyla, göğüste yanıkların bulunması organ yaralanması olasılığını artırmasına rağmen, yanıkların yokluğu onları önlemez. Benzer şekilde, iskelet yaralanmaları (vertebra yaralanmaları da dahil olmak üzere), dış travmatik yaralanma belirtisi olmadan kemiklerin yerinden oynatıp kırılmasına neden olabilecek kontraksiyon sonucunda ortaya çıkabilir. Bu nedenle, ciddi bir elektrik kazası geçiren bir kişinin omurilik yaralanması şüphesi ile baş ve boynunun hareketsiz tutulması gerektiği varsayılmalıdır (1,5).

Böbreklerin, elektrik akımından doğrudan yaralanması olağandışı olmasına rağmen, ciddi elektrik yaralanmalarına eşlik eden anoksik / iskemik hasarlara karşı oldukça hassastır. Kas nekrozu da tubüler hasara neden olarak miyoglobin ve kreatin kinazın artmasından dolayı akut böbrek yetmezliğine (ABY) neden olabilir (5,77).

2.4.1. Deri Tabakalarının Yaralanmasına Göre Yanığın Sınıflandırılması 1. Birinci derece yanık: Bu yanıklarda yalnızca epidermisin dış tabakası ile stratum korneum hasara uğrar, dermiste hasara rastlanmaz. Yara bölgesinde ağrı ve eritem vardır. Birinci derece yanıklar, çok kısa süre alev veya ısı teması veya uzun süreli güneşe maruz kalma sonucunda oluşur (38-40).

2. İkinci derece yanık: Bu yanıklar daha derindir ve nekroz dermisin içine yayılmıştır. Hasar epidermisin tamamını ve dermisin bir kısmını kapsar. Klinik olarak ağrı, eritem ve bül oluşur. Hasarın derinliği ve enfeksiyon oluşumu iyilişme hızını belirler. Yüzeyel ve derin tutuluma göre ikiye ayrılır. Yüzeyel ikinci derce yanık, dermisin üst kısmı tutulur, ağrılı büller ile karakterizedir ve kendiliğinden iyileşebilir. Derin ikinci derece yanıklarda ise dermisin alt kısımları tutulur. His duyusu kaybolmuştur ve kendiliğinden iyileşmesi çok kısıtlıdır (39-41).

3. Üçüncü derece yanık: Bu yanıklar sıcak su, alev ve elektrik akımı ile uzun süreli temas sonrasında gelişir. Derideki tüm yapılar hasarlanmıştır. Dermis ve deri altı yağ dokusu koagülasyon nekrozu nedeniyle harap olmuştur. Deri altındaki damarlarda tromboz görülür. Üçüncü derece yanıklarda kapiller geçirgenlikte artma ve ödem, ikinci derece yanıklarda oluşandan çok daha fazladır (42-44).

(22)

daha derin dokular etkilenmiştir. Yanan dokular kömürleşmiştir (42).

2.4.2. Yanık Şiddetinin Yaralanan Bölgenin Genişliğine Göre Sınıflandırılması Yanık yüzeyinin doğru bir şekilde hesaplanması, verilecek sıvının miktarını ve hayati tehlikenin derecesini belirlemede önemlidir. Yanık alanlarının genişliği hesaplanırken tüm vücut yüzey alanının yüzde kaçının yandığı şeklinde hesaplanma yapılır.

Yanık yüzeyinin genişliğini tayin için " Wallece’nin 9’lar kuralı" yaygın olarak kullanılmaktadır (Tablo 1) (51-54).

Tablo 1: Wallece’nin dokuzlar kuralı

Vücut Bölgeleri Erişkin % Çocuk %

Baş-boyun 9 18

Kol 9 9

Gövde ön yüzü 18 18

Gövde arka yüzü 18 18

Bacak 18 14

Perine 1 1

Bu yöntem erişkin hastalarda doğru sonuçlar verdiği halde çocukların yüzey alanı yaş ile beraber değiştiği için çocuk hastalarda bu yöntem kullanılmamaktadır. Çocuklarda baş ve boyun erişkine göre daha geniş bir alana sahipken, alt ekstremiteler ise yüzey alanına göre daha küçük oranlara sahiptir. Bu nedenle "Lund ve Browder" şeması kullanılarak çocuk hastalarda yanık genişliği daha doğru hesaplanabilmektedir (Tablo 2) (55).

(23)
(24)

2.5. Tedavi

2.5.1. İlk Değerlendirme ve Muayene

Elektrik çarpması yaralanmaları farklı mekanizmalar ile oluşabileceği için hasta, hasta yakınları, olay tanıkları ve ilk müdahale eden sağlık çalışanlarından ayrıntılı ve geniş öykü alınmalıdır. Alınacak öykü şu hususları mutlaka içermelidir.

1. Kazanın yeri ve zamanı 2. Kaynağın cinsi

3. Gerilim miktarı

4. Temas öyküsü ve temas noktası 5. Nemli veya ıslak ortamın varlığı 6. Bilinç kaybı varlığı

7. Yüksekten düşme veya savrulma öyküsü

8. Kaza sonrası yeniden canlandırma ihtiyacı ve süresi

Ekstremite yanıklarında yapılan ayrıntılı muayenede aşağıdaki hususlar mutlaka değerlendirilmelidir.

1. Distal nabızlar 2. Siyanoz ve anemi

3. Motor ve duyu fonksiyonları 4. Kontraktürler

5. Ödem ve deri gerginliği 6. Kömürleşme

Ekstremite muayenesinde deri gerginliği ve ödem bulguları, pasif ve aktif hareketlerde ağrı varlığı nabızlar palpe edilse dahi kompartman sendromunu düşündürmelidir (36,45-47).

Elektrik yanığının lokal klinik görüntüsü altta yatan geniş ve yaygın doku hasarı ile ilgili net bir bilgi vermeyebilir. Sağlam görünen derinin altında dahi tendon, sinir ve kas dokularında geniş nekrozlar oluşabilmektedir (11).

Lokal ark ve temas yanıkları da aynı özellikleri gösterebilir. Bu yanık türünde küçük alanlardan çok geniş alanlara kadar değişebilen nekrozlu bölge ile çevrili kömürleşmiş alanlar oluşur. Özellikle giriş ve çıkış noktalarında, akımın yoğun etkisinin görüldüğü kübital bölgede, aksilla da ve bilekte oluşmaktadır. Giysilerin alevlenmesinden kaynaklanan yanıklar ve flaş yanıkları termal yanık özelliklerini göstermektedir. Geniş alanları kapsayan bu yanıklar ikinci ve üçüncü derece yanık oluşturabilirler (36).

(25)

2.5.2. Yoğun Bakım Ünitesine Kabulü Yapılan Hastalar İçin Önemli Hususlar 1. Gizli yaralanma (özellikle omurilik hasarı) ve künt göğüs ve batın travmaları için kapsamlı değerlendirme.

2. Gerektiğinde, uygun görüntüleme tetkikleri ile travmatik ve anoksik / iskemik hasar açısından karaciğer, pankreas ve böbrek fonksiyonlarının seri olarak değerlendirilmesi.

3. Beyin bilgisayarlı tomografi taraması; yıldırım yaralanmalarının tüm şiddetli vakalarında, düşmeye bağlı yaralanmalarda ve nörolojik muayenede kalıcı anormal bulgular varsa yapılmalıdır.

4. Stres ülserleri için önleyici tedavi.

5. Hastanın bilincinin açık ve hemodinamik olarak stabil olduğu anda psikiyatrik değerlendirme ve destek.

Yüksek gerilim ile yaralanan hastalarda yapılması gereken hususlar: 1. Rabdomiyoliz (Rb) ve miyoglobinüri değerlendirmesi.

2. Kompartman sendromu için fasyotomi gerektirebilecek ekstremitelerin değerlendirilmesi.

3. Artmış enerji harcamaları nedeniyle beslenme desteğinin artırılması (1). 2.5.3. Sıvı Tedavisi

Elektrik çarpması yanıklarında ve termal yanıklarda, hasarlı deriden vazoaktif maddelerin salınımına bağlı interselüler aralığa geçen vücut sıvılarının oluşturduğu dehidratasyon ve buna bağlı gelişen şok tablosu en önemli problemdir (48).

Tedavi öncesi hastanın idrar çıkışını takip edebilmek için foley katateri takılmalıdır. İdrar ve kan biyokimyası, hemogram, kardiyak enzimlere bakılmalıdır. Elektrolit imbalansı, akut böbrek yetmezliği, idrarda miyoglobinüri varlığı araştırılmalıdır. İdrar çıkışı saatte 1ml/kg ve üstü olacak şekilde hidrasyona başlanmalıdır. Santral venöz katater ile verilecek sıvının miktarı ve fazla sıvı verilmesine bağlı oluşabilecek kardiyak yetmezlik açısından hasta monitörize edilebilir. Miyoglobinüri varlığında, idrarda pigment negatifleşene kadar hidrasyona devam edilmelidir (10,48).

2.5.4. Bikarbonat ve Mannitol Tedavisi

Bugüne kadar yapılan hiçbir prospektif kontrollü çalışma idrar alkalizasyonunun ve loop diüretiklerinin veya mannitolle yapılan zorlu diürezin yararlı olduğunu göstermemiştir. Ezilme yaralanmalarından etkilenen hastalardan oluşan az sayıda vaka

(26)

serisinde alkali sıvı resüsitasyonunun ve mannitol kullanımının Rb’ye bağlı ABY gelişimini engellemede etkili olduğu gösterilmiştir. (49). Sodyum bikarbonat uygulamasını savunanlar ABY’yi önlemek amacıyla idrar pH’sının 6.5 ve üzerinde tutmak gerektiğini belirtmişlerdir. Bir ampul sodyum bikarbonat 500 cc serum fizyolojik içine ya da 2-3 ampul sodyum bikarbonat %5 dekstrozun içine konularak 100 ml/saat’ten intravenöz uygulanmasını önermektedirler. Mannitolün teorik yararları; hiperozmotik özelliği nedeniyle intestinal kompartmandan sıvı çekerek renal kan akımı ve glomerüler filtrasyon hızını arttırması, kas şişkinliğini ve sinir basısını azaltması, hipovolemiyi dengelemesi, üriner akımı ve miyoglobin atılımını arttırması ve serbest radikalleri temizlemesidir (50).

2.5.5. Acile Ayaktan Başvuran Hastaların İzlemi

Elektrik çarpmaları sonrası acil serviste izlenen hastanın hangi parametreye göre ve ne kadar süre izlenmesi ile ilgili olarak; kalp durması olmayan, düşük voltaj ile yaralanan bilinç kaybı ve yanık olmaması durumunda nörolojik muayene ve EKG’nin normal olarak değerlendirilmesiyle eve güvenle gönderilebileceği savunulmaktadır (72-74). Elektrik yaralanmasından sonra ortaya çıkan geç dönem kalp sorunları bildirilmiş olsa da, birçok çalışmadan elde edilen bulgular, en şiddetli kardiyak komplikasyonların akut olarak mevcut olduğunu ve bir hastada hayatı tehdit edici bir ritim bozukluğu oluşturmasının saatler veya günler sonra ortaya çıkma ihtimalinin düşük olduğunu göstermektedir (72,73).

2.6. Prognoz

Uzun vadeli prognoz ilk hasarın şiddetine ve sonraki komplikasyonların gelişimine ve ciddiyetine bağlıdır. Sorunun karmaşıklığı nedeniyle hastalar, yüksek mortalite ve morbidite taşıyan çoklu organ yetmezliği geliştirme riski altındadır. YBÜ izleminde, beslenme desteği alanında olan gelişmeler, erken yara eksizyonu gibi yeni tıbbi ve cerrahi müdahaleler hastaların iyileşmesini belirgin şekilde artırmıştır. Bununla birlikte, elektrik yaralanmalarının neredeyse her zaman önlenebilir olduğu düşünülürse, bu yaralanmaları yönetmenin en iyi yolu, hala kazanın oluşmasını engelleyecek önlemler alınmasıdır. Evdeki ve iş yerindeki elektrikli ekipmanların özelliklerine göre elektrik güvenliği, kontrol ve güvenli kullanım konusundaki halk eğitimi, mortaliteyi gidermek ve elektrik yaralanmalarının morbiditesini en aza indirmenin en çarpıcı yoludur (1,79).

(27)

2.7. Özel Durumlar

2.7.1. Gebelikte Elektrik Çarpması

Hamile bir kadında elektrik veya yıldırım yaralanması, gebelik veya fetusa ek bir komplikasyon riski taşır. Bildirilen vakaların az olması nedeniyle, gerçek riskler bilinmemektedir. Fetal mortalite, elektrik hasarından sonra %73 gibi yüksek bir orandan %15'e kadar değişen oranlarda olabilir. Fetal mortalitenin fetüsün birincil elektriksel yaralanmasından mı yoksa, annenin yaralanmasına sekonder mi olduğu henüz net değildir (1).

(28)

3. MATERYAL VE METOD

3.1. Hastalar

Çalışmamızda Ocak 2011 ile Ağustos 2017 yılları arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Yoğun Bakım ünitesinde izlenen elektrik çarpmasına maruz kalmış 0-18 yaş arası 54 olgu dosyası retrospektif olarak incelendi. Olgular yaş, cinsiyet, kaza yeri ve şekli, mevsim, yaşadığı yer, voltaj türü, ek patolojiler, şuur durumu, GKS, laboratuvar verileri, MV desteği ve süresi, hastanede yatış süreleri ve sonuç açısından detaylı olarak incelendi.

Düşük voltaj yaralanmaları, 1000 V’den daha düşük kaynaklardan kaynaklanırken, yüksek gerilim yaralanmaları 1000 V'den yüksek voltaj ile oluşur (60). Elektrik akımının, alternatif akım ve doğru akım olarak iki formu vardır. Alternatif akımda elektronlar geri akar ve bir iletkenden ileriye doğru sirküler olarak ilerler. Evde ve ofislerde kullanılır. Direkt akım tipinde ise elektronlar tek yönde akar (4-5).

Olgular voltaj türüne göre yüksek voltaj ve düşük voltaj yaralanmalar olarak iki gruba ayrıldı. Gruplar için yaş, cinsiyet, mevsim, başvurulan yer, kaza yeri ve şekli, giriş-çıkış yanık bölgeleri, kaza sonrası şuur kaybı, solunum desteği ihtiyacı, EKG değişiklikleri ve laboratuvar değerleri karşılaştırıldı.

Olgular, süt çocuğu ve okul öncesi dönem (0-72 ay), okul çağı dönemi (73 ay ve üstü) olarak iki gruba ayrıldı. Gruplar için cinsiyet, mevsim, başvurulan yer, kaza yeri ve şekli, voltaj türü, giriş- çıkış yanık bölgeleri, kaza sonrası şuur kaybı, solunum desteği ihtiyacı, EKG değişiklikleri ve laboratuvar değerleri karşılaştırıldı.

3.2. Demografik Özellikler 1. Yaş

2. Cinsiyet 3. Mevsim

4. İkamet edilen yer

5. Kazanın gerçekleştiği yere göre değerlendirilmesi planlandı. 3.3. İstatistiksel Analiz

Çalışmada elde edilen verilerin istatistiksel analizi için "SPSS for Windows18.0" programı kullanıldı. Hastaların tüm verileri ortalama, standart sapma, minimum, maksimum değerleri olarak hesaplandı. Kesikli değişkenlerin analizinde ki- kare testi

(29)

kullanıldı. Gruplar arasındaki laboratuvar değerlerini karşılaştırmada t testi kullanıldı. Analiz sonuçlarına göre p değerinin <0,05 olduğu durumlar istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

(30)

4. BULGULAR

Çalışmaya dahil edilen 54 hastanın 20 (%37)’si kız, 34 (%63)’ü erkek idi. Hastaların yaş aralığı 11 ay ile 176 ay (14 yaş) arasında olup ortalama yaş 72,6± 44,5 ay olarak saptandı (Tablo 3).

Tablo 3: Cinsiyet dağılımı

Hastaların geldiği yer incelendiğinde; 23 (%42,6) hastanın şehir merkezinden, 21 (%38,9) hastanın ilçe ve köylerden, 10 (%18,5) hastanın farklı şehirlerden geldiği görüldü (Tablo 4).

Tablo 4: Başvuru yeri dağılımı

Elektrik çarpmaları olguları mevsimlere göre incelendiğinde; en sık 23 (%42,6)’ünün yaz aylarında yaralandığı görüldü. Diğer olguların, 16 (%29,6)’sının sonbahar aylarında, dokuzunun (%16,7) ilkbahar aylarında, altısının (%11,1) kış aylarında yaralandığı görüldü.

Kazaya neden olan voltaj türü incelendiğinde; 11 (%20)’inin yüksek voltaja maruz kaldığı (trafo), 43 (%80)’ünün düşük voltaja maruz kaldığı saptandı. Düşük voltaj ile meydana gelen kazalarda en sık %26 banyoda kullanılan su ısıtıcıları nedenli olduğu görüldü. Diğer yaralanmaların %17 priz, %13 elektrik kablosu, %5 buzdolabı, %5 fırın, %4 elektrik sobası, %4 vantilatör, %4 balkonda kullanılan seyyar lamba, %2 bahçede su dinamosundan kaynaklandığı görüldü (Şekil 2).

Cinsiyet n % Kız 20 37 Erkek 34 63 Toplam 54 100 Başvuru yeri n % Şehir merkezi 23 42,6 Kırsal 21 38,9 Şehir dışı 10 18,5 Toplam 54 100

(31)

Şekil 2: Elektrik yaralanması nedenleri

Olgularımızın 28 (%51,9)’inde elektrik akımı yanığına bağlı gelişen giriş ve çıkış bölgeleri saptanmadı. Olguların 17 (%31,5)’sinde giriş ve çıkış bölgeleri saptanırken, dokuzunda (%16,6) giriş bölgesi varken çıkış bölgesi saptanmadı. Düşük voltaj ile yaralanan 43 olgunun 18’inde ekstremitede, bir olguda ise hem ekstremitede hem de gövdede yaralanma olduğu tespit edildi. Yüksek voltaja maruz kalan 11 hastanın ise altısında ekstermitede, bir olguda ise gövde ve sırtta yaralanma olduğu saptandı (Tablo 5).

Tablo 5: Elektrik yanığı dağılımı

* Elektrik giriş- çıkış bölgesi

Kaza sonrasında aileden alınan bilgilere göre 10 (%18,5) hastanın iki dakika ile bir saat arasında bilinçsiz kaldığı öğrenildi. Bu 10 hastadan dördünün solunum yetmezliğinden dolayı entübe edildiği saptandı. Kaza sonrası 14 (%25,9) hastanın ise arrest olduğu ve

G/Ç* n %

G/Ç (-) 28 51,9

G/Ç (+) 17 31,5

G (+)/Ç (-) 9 16,6

(32)

resüsitasyon yapılıp entübe edildiği saptandı. Kaza sonrası 30 (%55,6) hastanın ise bilinç durumunda bozulma olmadığı saptandı.

Yoğun bakıma yatış anında hastaların 36 (%66,7)’sının spontan solunumda, 18 (%33,3)’inin entübeli olduğu saptandı.

Elektrik çarpması sonrası üç (%5,6) olgunun aile tarafından toprakta bir süre tutulduktan sonra hastaneye götürüldüğü öğrenildi. Halk arasında bu olaya topraklama dendiği ve topraklama yapılan iki (%3,7) hastanın arrest olduğu ve entübe edildiği saptandı.

Hastanemize başvuru anındaki GKS incelendiğinde; GKS<5 olgular 11(%20,3), GKS:5-10 olan olgular 7(%13), GKS˃10 olan olgular 36(%66,7) olarak saptandı (Tablo 6).

Tablo 6: Glaskow koma skalası dağılımı

Entübe edilip mekanik ventilatörde minimum 1 gün, maksimum 120 gün takip edilen 18 (%33,3) hastanın MV süresinin ortalaması 19,8±32,4 gün olarak saptandı.

Yoğun bakım yatış süreleri minimum 1 gün, maksimum 120 gün olup ortalaması 8,59±20,1 gün olarak saptandı.

Mekanik ventilatör desteği alıp sekel ile taburcu edilen hastalardan birinin trakeostomi ile solunumu desteklenmiş olup hipoksik iskemik ensefalopati geliştiği saptandı. Sekel ile taburcu olan diğer hastanın ise sağ el ikinci ve üçüncü parmaklarının nekroze olması nedeniyle ampute edildiği öğrenildi. Mekanik ventilatör desteğine ihtiyacı olmayan hastaların şifa ile taburcu edildiği saptandı (Tablo 7).

GKS n %

<5 11 20,3

5-10 7 13

>10 36 66,7

(33)

Tablo 7: MV desteği ile morbidite ve mortalite arasındaki ilişkinin dağılımı

Sonuç Şifa Sekel Ölüm Total

Mekanik ventilatör desteği var 5(%28) 2(%11) 11(%61) 18(%100) Mekanik ventilatör desteği yok 36(%100) 0 0 36(%100) Toplam 41(%76) 2(%3,7) 11(%20,3) 54(%100)

Ölüm nedenleri incelendiğinde, 11 hastanın beyin ödemi, sepsis, solunum yetmezliği ve kardiyak yetmezlik nedeni ile kaybedildiği tespit edildi. Ölüm gerçekleşen olgulardan birinde EKG’de VT-VF saptanırken, diğer bir hastanın konjenital kalp hastalığı (KKH) nedeniyle takip edildiği ve ekokardiyogramda (EKO) pulmoner hipertansiyon, plevral efüzyon ve ikinci derece triküspit yetersizlik (TY) olduğu saptandı. Ölüm gerçekleşen diğer bir vakanın ise ilk başvuru anında supraventriküler taşikardi (SVT) atağı geçirdiği saptandı.

Voltaj türüne göre olgular yüksek voltaj ve düşük voltajın yol açtığı yaralanmalar olarak iki gruba ayrıldı (Tablo 8).

Voltaj türü ile cinsiyet karşılaştırmasında, yüksek voltaja maruz kalan 11 hastanın hepsi erkek idi. Düşük voltaja maruz kalan 43 hastanın 23 (%53,5)’ü erkek, 20 (%46,5)’si kız idi. Düşük voltajda erkek kız oranı birbirine yakın iken, yüksek voltaj ile yaralanan olguların sadece erkek olduğu saptandı. Voltaj türü ile cinsiyet karşılaştırması istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p: 0,004).

Voltaj türü ile hastaların geldiği yer karşılaştırmasında, yüksek voltaja maruz kalan üç (%27,3) hasta şehir merkezinden, altı (%54,5) hasta kırsaldan ve iki (%18,2) hastanın şehir dışından geldiği saptandı. Düşük voltaja maruz kalan 43 hastanın 20 (%46,5)’i şehir merkezinden, 15 (%34,9)’i kırsaldan ve sekizinin (%18,6) şehir dışından geldiği saptandı.

Voltaj türü ile yer karşılaştırması istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p:0.4).

Voltaj türü ile olayın gerçekleştiği mevsim karşılaştırılmasında, yüksek voltaja maruz kalan 11 hastanın beşi sonbahar mevsiminde, üçü kış aylarında, ikisi yaz ve bir olgunun ilkbahar mevsiminde yoğun bakımımızda izlendiği saptandı. Düşük voltaja maruz kalan olguların ise; 21’i yaz, 11’i sonbahar, sekizi ilkbahar ve üçü kış mevsiminde başvurmuştu. Voltaj türü ile olayın gerçekleştiği mevsim karşılaştırması istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p:0,07).

(34)

Tablo 8: Voltaj türü ile demografik özelliklerin karşılaştırılması

Voltaj türü ile olay sonrası bilinç durumu karşılaştırmasında, yüksek voltaja maruz kalan sekiz olgunun bilinç durumunun değişmediği ve üç olgunun ise bilincinin kapandığı saptandı. Düşük voltaja maruz kalanlarda ise 22’sinin bilincinin stabil, 14’ünün arrest olduğu ve yedisinin bilincinin kapandığı saptandı. Bu karşılaştırma istatistiksel açıdan anlamlı bulunmadı (p: 0,08).

Voltaj türü ile EKG karşılaştırmasında, yüksek voltaja maruz kalan olguların EKG değerlendirmelerinde aritmi saptanmadı. Düşük voltaja maruz kalan olguların EKG değerlendirmelerinde; 39’unun normal olduğu saptanırken, dördünde aritmi saptandı. Bu karşılaştırmada istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunmadı (Tablo 9).

Tablo 9: Voltaj türü ile EKG değişikliklerinin karşılaştırılması Demografik özellikler Yüksek voltaj Düşük voltaj p Cinsiyet(K/E) 0/11 20/23 0,004 Başvuru yeri 1.Şehir merkezi 2.Kırsal 3.Şehir dışı 3 6 2 20 15 8 0,4 Mevsim 1.Yaz 2.Sonbahar 3.İlkbahar 4.Kış 2 5 1 3 21 11 8 3 0,07 EKG değişikliği

Yüksek voltaj Düşük voltaj P

Sinüs ritmi 11 39 0,09 Aritmi 1.VT-VF 2.SVT 3.Sinüs Taşikardisi 0 1 1 2

(35)

Voltaj türü ile solunum desteği karşılaştırmasında, yüksek voltaja maruz kalan olguların 10 (%90,9)’u spontan solunumda izlenmişken, bir (%9,1) olgunun ise entübe edilerek mekanik ventilatör destaği sağlandığı görüldü. Düşük voltaja maruz kalan olgulardan 26 (%60,5)’sı spontan solunumda, 17 (%39,5)’sinin ise mekanik ventilatörde izlendiği görüldü. Bu karşılaştırma istatistiksel açıdan anlamlı bulunmadı (p:0,07).

Voltaj türü ile mortalite karşılaştırmasında, yüksek voltaja maruz kalan olguların hepsinin taburcu edildiği, düşük voltaja maruz kalan 32 (%74,4) hastanın taburcu edildiği, 11 (%25,6)’inin ise kaybedildiği saptandı. Voltaj türü ile mortalite karşılaştırması istatistiksel açıdan anlamlı bulunmadı (p: 0,09).

Laboratuvar değerlendirmesinde, elektriğe maruz kalan 54 hastanın başvuru anında ölçülen CK değerleri için minimum 56 U/L, maksimum 4267 U/L, ortalama değer 1128,9±1399,4 U/L olarak bulundu. Kontrol CK değerlerine bakılan 43 hastanın ise ortalama CK değeri 408.6±803,3 U/L, minimum 25 U/L, maksimum 4267 U/L bulundu. Başvuru anında 53 olgunun ölçülen CK-MB değerleri minimum 0,5 ng/ml, maksimum 319 ng/ml, ortalama değer 51,7±87,3 ng/ml olarak saptandı. Kontrol CK-MB değerlerine bakılan 42 hastanın ise ortalama CK-MB değeri 18,6 ±40,1 ng/ml, minimum 1,97 ng/ml, maksimum 243 ng/ml saptandı. Başvuru anında LDH değerlerine bakılan 54 olgunun minimum 21U/L, maksimum 2329 U/L, ortalama değer 553,6±526,6 U/L olarak bulundu. Başvuru anında 54 hastanın ölçülen ALT/AST değerleri minimum 9/20 U/L, maksimum 540/913 U/L, ortalama değer 52,7±88,1 /105,9±159,1 U/L olarak saptandı. Başvuru anında troponin değerlerine bakılan 53 hastanın minimum 0 ng/mL, maksimum 10 ng/mL, ortalama değer 0,69±1,79 ng/mL olarak saptandı.

Başvuru anında 54 hastanın bakılan üre değerleri minimum 13 mg/dL, maksimum 81 mg/dL, ortalama değer 26,8±9,92 mg/dL olarak saptandı. Başvuru anında 53 hastanın bakılan kreatinin (Kre) değerleri minimum 0,39 mg/dL, maksimum 2,03 mg/dL, ortalama 0.57±0,24 mg/dL saptandı. Başvuru anında 54 hastanın bakılan kan şekeri değeri minimum 74 mg/dL, maksimum 800 mg/dL, ortalama 177,6±147,6 mg/dL saptandı.

Başvuru anında 54 hastanın bakılan beyaz küre (WBC) değerleri minimum 7.000, maksimum 46.300, ortalama 15,7±8,27 10e3/uL olarak saptandı. Başvuru anında 54 hastanın bakılan hemoglobin (HB) değerleri minimum 7,69 g/dl, maksimum 15,60 g/dl, ortalama 12,5±1,28 g/dl olarak saptandı (Tablo 10).

Tablo 10: Voltaj türü ile laboratuvar parametrelerinin karşılaştırılması Laboratuvar

değerleri

Yüksek voltaj Düşük voltaj p

CK (U/L) 522,6±566,1 1284±1507,9 0,01 CK-MB (ng/ml) 17,7 ±17 60,6±97,1 0,009 LDH (U/L) 390,1±99,1 595,4±576 0,06 ALT/AST (U/L) 23,9±20,7/48,5±37,6 60,1±97/120,5±174,7 0,2/0,01 Üre/Kre (mg/dl) 26,2±7,52/0,49±0,07 26,9±10,5/0,59±0,26 0,8/0,2 WBC (10e3/uL) 13±2,89 16,4±9.06 0,04 HB (g/dl) 12,7±0,91 12,4±1,36 0,4

(36)

Yaşlarına göre olgular 0-72 ay (süt çocuğu-okul öncesi dönem) ile 73 ay ve üstü (okul çağı dönemi) olarak iki grup olarak değerlendirildi. Süt çocuğu-okul öncesi dönem grubunun 14 (%43,7)’ü kız 18 (%56,3)’i erkek, 73 ay ve üstü grubun ise 6 (%27,3)’sı kız, 16 (%72,7)’sı erkek idi. Gruplar arasında cinsiyet karşılaştırması istatistiksel açıdan anlamlı bulunmadı (p:0.2).

Yaş grupları ile voltaj türü değerlendirmesinde; 0-72 ay da dört (%12,5) olgunun yüksek voltaj yaralanması, 28 (%87,5)’i düşük voltaj yaralanması iken, 73 ay ve üstü olanlarda yedisi (%31,8) yüksek voltaj, 15(68,2)’i düşük voltaj idi. Gruplar arasında voltaj türü karşılaştırması istatistiksel açıdan anlamlı bulunmadı (p:0,08).

Yaş grupları ile hastaların geldikleri yer değerlendirmesinde; süt çocuğu- okul öncesi dönemde 14 (%43,8)’ü şehir merkezinden, 12 (%37,5)’si ilçe ve köylerden (kırsal), 6 (%18,7)’sı şehir dışındandı. Okul çağı dönemindeki grupta dokuzu (%40,9) şehir merkezinden, dokuzu (%40,9) kırsaldan, dördünün (%18,2) ise şehir dışından geldiği saptandı. Bu karşılaştırma istatistiksel açıdan anlamlı bulunmadı (p: 0,9).

Yaş grupları ile demografik özellikler karşılaştırması tablo 11’de gösterildi.

Tablo 11: Yaş grupları ile demografik özelliklerin karşılaştırılması Demografik özellikler 0-72 ay 73 ay ve üstü P Cinsiyet(K/E) 14/18 6/16 0,2 Başvuru yeri 1.Şehir merkezi 2.Kırsal 3.Şehir dışı 14 12 6 9 9 4 0,9 Mevsim 1.Yaz 2.Sonbahar 3.İlkbahar 13 8 7 10 8 2 0,5

(37)

Yaş grupları ile mevsim ilişkisi incelendiğinde; süt çocuğu- okul öncesi dönemde 13(%40,6)’ü yaz mevsiminde, sekizi (%25) sonbahar mevsiminde, yedisi (%21,9) ilkbahar mevsiminde ve dördünün (%12,5) kış mevsiminde yaralandığı saptandı. Okul çağı döneminde 10 (%45,4)’u yaz mevsiminde, sekizi (%36,4) sonbahar mevsiminde, ikisi (%9,1) ilkbahar mevsiminde ve diğer ikisinin (%9,1) kış mevsiminde başvurduğu saptandı. Bu karşılaştırma istatistiksel açıdan anlamlı bulunmadı (p: 0,5).

Yaş grubu ile olay sonrası bilinç durumu karşılaştırmasında, süt çocuğu-okul öncesi dönemde 16 (%50) olgunun bilinç durumunun değişmediği, sekiz (%25) olgunun ise bilincinin kapandığı ve diğer sekiz (%25) olgunun arrest olduğu saptandı. Okul çağı döneminde ise 14 (%63,6)’ünün bilinci stabil, altısının (%27,3) arrest olduğu ve iki (%9,1) olgunun bilincinin kapandığı saptandı. Bu karşılaştırma istatistiksel açıdan anlamlı bulunmadı (p: 0,3).

Yaş grupları ile solunum desteği ilişkisi incelendiğinde; süt çocuğu- okul öncesi dönemde 21 (%65,6) olgunun spontan solunumda izlendiği, 11 (%34,4)’inin ise mekanik ventilatörde ile solunum desteği verildi. Okul çağı döneminde ise 15 (%68,2)’nin spontan solunumda, yedi (%31,8) olgunun ise MV ile desteklendiği görüldü. Bu karşılaştırma istatistiksel açıdan anlamlı bulunmadı (p: 0,8).

Yaş grupları ile mortalite ilişkisi incelendiğinde; süt çocuğu- okul öncesi dönemde 27 (%84,4) olgunun taburcu edildiği, beş (%15,6) olgunun ise ölüm ile sonuçlandığı saptandı. Okul çağı döneminde ise 15 (%72,7)’nin taburcu edildiği, altı (%27,3) olgunun

(38)

ise ölüm ile sonuçlandığı saptandı. Bu karşılaştırma istatistiksel açıdan anlamlı bulunmadı (p: 0,3).

Yaş grupları ile laboratuvar parametrelerinin karşılaştırılması tablo 12’de gösterildi. Tablo 12: Yaşlara göre laboratuvar parametrelerinin karşılaştırılması

Mortalite ile laboratuvar değerleri arasındaki ilişki incelendiğinde ölüm ile sonuçlanan 11 hastanın başvuru anındaki CK, CK-MB, AST, ALT, LDH değerlerine bakıldı. Ölüm ile sonuçlanan olgularda CK ortalaması 2860,8±1742,5, CK-MB ortalaması 137,1±139,6, AST ortalaması 307,8±262,6, ALT ortalaması 154 ±156,5 ve LDH ortalaması 1362,6±708,5 saptandı. Bu karşılaştırma istatistiksel olarak anlamlı bulundu (Tablo 13). Laboratuvar değerleri 0-72 ay 73 ay ve üstü P CK (U/L) 1102±1401 1167,5±1428,9 0,8 CK-MB (ng/ml) 53,7 ±89,2 48,9±88,9 0,8 LDH (U/L) 526±528 593±533 0,6 ALT/AST (U/L) 47,7±94,8/102±171 60±78,9/111,5±142,8 0,6/0,8 Üre/Kre (mg/dl) 25,1±7,3/0,5±0,12 29,2±12,5/0,6±0,3 0,1/0,04 WBC (10e3/uL) 15,3±7,4 16,2±9.5 0,6 HB (g/dl) 12±1,3 13,1±0,9 0,001 Kan şekeri (mg/dl) 182,7±170,1 170,2±110,5 0,7

(39)
(40)

5. TARTIŞMA

Teknolojinin gelişmesi ve artan konut ihtiyacı nedeniyle elektrik kullanımı vazgeçilmezdir. Bu nedenle yaşanan kazaların sıklığı her yaşta ve cinsiyette gün geçtikçe artmaktadır. Elektrik yaralanmaları, tüm dünyada ve ülkemizde hala ciddi bir sağlık sorunudur. Elektrik yaralanmaları ile ilgili ülkemiz için hala yeteri kadar veriye ulaşılamamaktadır.

Elektrik çarpmaları, çok önemli bir morbidite ve mortalite sebebidir. Elektrik çarpmaları, basit yanıklardan çok ciddi organ yaralanmalarına varan geniş bir yelpazeye sebep olur. Oluşacak hasarın şekli ve önemi; gerilimin şiddeti, akımın türü ve dokuların buna gösterdiği direncin büyüklüğü, kaynak ile temas süresi ve akımın vücutta izlediği yola göre değişir (57,64).

Elektrik yaralanmaları yüksek ve düşük gerilim türleri olarak sınıflandırılır. Düşük voltaj yaralanmalarına 1000 V’den daha düşük aktarım yapan kaynaklar sebep olurken, yüksek voltaj yaralanmalarına ise 1000 V üstünde aktarım yapan kaynaklar neden olur (58-61).

Zubair ve ark. (60) 127 çocuk hastayı retrospektif olarak inceledikleri çalışmada EÇ’nin %83 düşük voltaj, %17 yüksek voltaj nedeniyle oluştuğunu bildirmişlerdir. Wallace ve ark. (61) yaptıkları çalışmada 35 çocuk olgudan 26’sının düşük voltaj, dokuzunun yüksek voltaj nedeniyle yaralandığını bildirmişlerdir. Hussmann ve ark. (62) beş ay ile 63 yaş arası 129 elektrik çarpması yaralanması olgusunu dahil ettikleri bir çalışmada 91’inin düşük voltaj, 38’nin ise yüksek voltaj kaynaklı yaralandığını saptamışlardır. Çelik ve ark. (63) ülkemizde yaptığı çalışmalarında ise 38 çocuk hasta retrospektif olarak incelenmiş olup olguların %63’ünün yüksek voltaj, %37sinin ise düşük voltaj kaynaklı yaralandığını bildirmişlerdir. Elektrik çarpması olgularında demografik, klinik, laboratuvar bulgular, yaralanmaya yol açan voltaj türü incelenmesi ve EÇ’nin yol açtığı yaralanmaların önlenebilir nedenlerini saptamayı amaçladığımız bu çalışmamızda elde edilen veriler yaralanmaların daha çok evde gerçekleştiğini ve düşük voltaj kaynaklı olduğunu gösterdi. Çalışmamızda literatür ile uyumlu olarak, 54 olgudan 43 (%80)’ü düşük voltaj kaynaklı yaralanma olup, tamamı evde gerçekleşmiştir. En sık neden (%26) banyoda kullanılan su ısıtıcıları kaynaklıydı. Literatürde çocuklarla ilgili elektrik çarpmalarının daha çok, düşük voltajlı kaynaklarla ve evde gerçekleştiği bildirilmiştir (1).

(41)

Zubair ve ark. (60) yaptığı çalışmada elektrik yaralanması cinsiyete göre erkek/kız 2.3/1 oranında saptanmıştır. Çelik ve ark. (63) yaptığı 38 çocuk olguyu kapsayan çalışmalarında elektrik yaralanması 29 erkek, 9 kız çocukta meydana gelmiştir. Rai ve ark. (65) 185 çocuk olguyu kapsayan çalışmalarında elektrik çarpması yaralanmaları %81 erkek, %19 kızlarda meydana gelmiştir. Çalışmamızda hastaların 34 (%63)’ü erkek, 20 (%37)’si kız idi. Yüksek voltaj yaralanmalarının tamamı erkek çocuklarda meydana gelmişken, düşük voltajda ise 23 erkek, 20 kız şeklinde erkek baskın olarak saptandı. Voltaj türü ile cinsiyet karşılaştırması istatistiksel açıdan anlamlı bulundu (p: 0,004). Elektrik çarpmasına bağlı gerçekleşen yaralanmalarda erkeklerin kızlardan daha fazla yaralandığı ulusal ve uluslararası çalışmalarda saptanmıştır. İçinde yaşadıkları kültüre bağlı olarak erkek çocukları, potansiyel olarak tehlikeli olabilecek alet ve oyunlara ilgilidirler. Erkek çocukların, yaralanmalara daha çok maruz kalmasının bu davranış kalıbıyla ilgili olabileceğini düşünmekteyiz.

Literatürde, bir çalışmada hastaların ortalama yaşı 4,8 yıl, başka bir çalışmada ortalama yaş 7,6 yıl olarak bildirilmiştir. (60, 66) Bizim çalışmamızda literatür ile uyumlu olarak hastaların yaş aralığı 11 ay ile 176 ay (14 yaş) arasında olup ortalama yaş 72,6±

44,5 ay olarak saptandı. Süt çocuğu ve okul öncesi dönemde yaralanan olgu sayısı 32 iken, okul çağı döneminde 22 hasta saptandı. Elektrik çarpması kazalarının daha küçük yaş grubunda gerçekleştiği kanısındayız. Süt çocuğu ve okul öncesi dönemde sıklığının fazla olması bu dönemdeki çocukların savunmasız olmalarıyla ilgilidir (64).

Elektrik çarpması yaralanmalarının şiddetini belirlemede akımın türü ve temas ettiği dokunun direnci önemlidir. Alternatif akım evlerde kullanılan akım türü olmasına rağmen direkt akımdan üç kat daha fazla tehlikelidir (4).

Direnç tüm organlarda farklıdır, kan damarlarında, sinirlerde, kas dokusunda ve nemli deride su oranının yüksek olması nedeniyle direnç düşüktür. Tendon, kemik ve yağ dokuda ise su oranının az olmasından dolayı direnç yüksektir (1,4,5).

Çalışmamızda düşük voltaj nedeniyle yaralanan 43 olgunun 18’inde ekstremitelerde (çoğunlukla üst ekstremite), bir olguda ise hem ekstremitede hem de gövdede yaralanma olduğu tespit edildi. Yüksek voltaja maruz kalan 11 hastanın ise altısında ekstremitelerde, bir olguda ise gövde ve sırtta yaralanma olduğu saptandı. Literatür ile uyumlu olarak bizim çalışmamızda da yaralanmalar daha çok üst ekstremitelerde oluşmaktadır (4).

Ülkemizde Yılmaz ve ark. (69) 36 çocuk olguluk çalışmalarında yüksek voltaja maruz kalanların CK, CK-MB, ALT ve AST düzeylerini anlamlı yüksek saptamışlardır. Aygün ve Gönüllü’nün (70) 36 olguluk bir çalışmalarında CK ve AST düzeylerini, yüksek

Şekil

Tablo 4: Başvuru yeri dağılımı ................................................................................
Tablo 1: Wallece’nin dokuzlar kuralı
Tablo 2: Lund ve Browder’in yanık yüzey şeması
Şekil 2: Elektrik yaralanması nedenleri
+6

Referanslar

Benzer Belgeler

ABSTRACT Objective: This study aims to investigate the reasons for the hospitalisation of Syrian patients in an intensive care unit (ICU), the development of sepsis, relevant causes

ABSTRACT Objective: The objectives of this study are to determine the problems of patients who underwent percutaneous tracheostomy opening in intensive care and then were

Evde bakım nedeniyle trakeostomili olarak taburcu edilen hasların MV desteğinin olup olmayışı, evde hasta bakıcının hastayla ilgili yaşadığı sorunlar; havayolu

Evaluation of Patients Receiving High-flow Nasal Cannula Oxygenation Therapy in a Pediatric Intensive Care Unit Çocuk Yoğun Bakım Ünitesinde Yüksek Akımlı Nazal

EKMO’ya alınan olguların ana kardiyak patolojisi; büyük arterlerin transpozisyonu (n=5), toplam akciğer venöz dönüş anomalisi (n=3), trakeoözefageal fistül

Sonuç olarak 18 aylık çalışma süresinde hastanemiz çocuk acil servisine başvuran toplam 270.749 hasta içerisinde zehirlenme olgularının yüzdesi ile hastane ve

Ülkemizde ÇYBÜ’de yatmakta olan SSPE hastalarına dikkat çekmesi, ailelerin evde bakım ile ilgili endişelerini ve yaşadıkları güçlükleri saptaması ve bu hastalar

Sonuç olarak; yoğun bakım hastalarında yüksek PRISM skoru, mekanik ventilatörde kalma süresi, trombositopeni, transfüzyon gereksinimi, nozokomiyal enfeksiyonların