T T ,
1387
S
I
N
Z Y A L Ç I N E RBABIALİ OLUYOB
Gazeteler BabIâli’den birer birer ayrıldılar.
Yayınevleri de istenilen astronomik kiralara
dayanamayarak Bey oğluna göçüyorlar.
Cumhuriyet, Tiirkocağı Caddesl’nin sonunda konfeksiyon dükkânlarının arasına sıkıştı.
B
abıâli Caddesi, Türbe’den başlar, Cağaloğlu Meydanı’nı da geçtikten sonra Vilayet’e kadar gelir. Oradan Ankara Caddesi ile uzun Babıâli yolu sürer. Sirkeci’de son bulur. Bizim eskiden beri Babıâli ki tapçıları dediğimiz iki sıralı kitabevleri, bu caddede yer alır. Okul kitapları za manında önlerinde kuyruklar oluşur. Yılın öteki günlerindeyse, sürekli ola rak inip çıkanların, vitrinlerine gözu- cuyla ya da bir an durarak baktıkları ö- teki kitabevlerinin yazgısını paylaşırlar. Kitap satın alan ya da kitaplara bakan bir avuç insan. Kimi zaman tükenmiş bir kitabı arayan okuma meraklısı üç beş kişi gelir. Babıâli kitapçıları artık onlan Sahaflar’a gönderiyor. Çünkü kendileri ya en son çıkan kitapları satıyor, ya da kendi yayınlarını pazarlıyor lar. Hepsi de “yeni kitapçı” . Zaten gün boyunca, en çok aranan kitaplar, teknik kitaplarla test kitapları. Özellikle de Ü- niversite Giriş Sınavları’na hazırlık test leri. Kalın kalın. Cilt cilt. Roman, öykü, şiir, deneme kitapları vitrinlerde eşanti yon olarak görülüyor. G ün geçtikçe de kapaklan saranp parlak renkleri uçup gidiyor. Sonunda onlar da görünmez o- luyor. Kitabevlerinin çoğunluğu kırta siyeci dükkanlanna dönüşmüş durum da. Onlarda kitabın hiçbir türü bulun muyor. Bu caddede boşaltılmış eski ki- tabevleriyle de sık sık karşılaşabilirsi niz. Camlan kirli, içleri karanlık. Kana at Kitabevi bunlardan biri. Dükkâna
' ara sıra uğrayan yaşlı sahibi, tamtakır
kalmış vitrinde alacalı çiçekler yetiştiri
yor küçük saksılarda. Hem güneş boşa gitmesin, hem vitrin boş kalmasın diye. O ya da benzeri bu ahşap yapılar, küçük dükkânlar, bir gün kaza süsü verilerek cayır cayır yanacaklan, kendiliğinden yıkılıp gidecekleri günü bekliyor. Yeri ne çok katlı betondan bir dikilitaş oluş ması için. O zaman pınl pınl ışıklar için deki vitriniyle bir döviz mağazası karşı
mıza çıkacaktır ya da turistik dev bir o- tel. Vakit Yurdu, eski yapı biçimi, konu mu hiçe sayılarak öyle yokedildi. Beton yığını, sağır bir han olup çıktı.
Yaymevleriyle gazeteler Babıâli Cad- desi’ne bağlanan yan sokaklarla ara caddelerdedir çoğunlukla. Nuruosma- niye Caddesi’nde bir Milliyet gazetesi kaldı. Üst üste açılan halı mağazalarıyla kuyumcuların arasına sığıştı. Tercü man, çoktan alıp başını Topkapı dışına göçmüştü zaten. Cumhuriyet, Türkoca- ğı Caddesi’nin sonunda, kış günleri İs tanbul Lisesi’ne öğrencileri götürüp ge tiren, yazlan da Anadolu Liselerine H a zırlık Sınavlan Kurslan’na öğrenci taşı yan minibüsler, yük kamyonlan, hâlâ sırtlannda kâğıt ve kitap taşımayı sür düren hamallann keşmekeşi içinde, öğ rencilerin gürültüleriyle patırtılan ara sında, konfeksiyon dükkânlannın orta sına sıkıştı. Eski konakla bahçesi de ol masa soluk bile alınamayacak neredey se. Bir de Dünya gazetesi yerinde duru yor. O da, Babıâli Yokuşu’nu tıkayan yük kamyonlan, işportacılar, kâğıt ha- mallanyla Narlıbahçe Sokağı’nı park e- derek doldurmuş özel arabaların sıkı şıklığından ulaşılamayacak bir yerde bulunuyor. Yeni Günaydın, dört yanın dan yükselen turistik otellerin arasın dan Gülhane’nin ağaçlannın ancak te pelerini görebiliyor. Babıâli caddesin deki Hürriyet binası, yan boşalmış ola rak şimdilik ayakta. Cephe duvannda bulunan Hüseyin Anka'nın rölyefi bir iki gün önce sökülüp götürüldü. Yerine duvar ördüler. Böylece Hürriyet, BabI âli’deki son simgesini de gözlerimizden sildi. Artık kolaylıkla bir otele dönüşe bilir. Hürriyet’in sahip olduğu eski Va tan gazetesi binası satılıp yıkılarak kat otoparkına dönüştürül müyor mu?
Yayınevleri de birer birer, istenilen astronomik kiralara dayanamayarak,
m
<* w 4* <i«nm Yi BANA CCK i ■ s C M U f t K »ifanctt« MMM omu*«*«» -y « O AH ACm « I -S**»*» ifa. vs m I t i r - » S M n r i t #Babıâli caddesinde boşaltılmış eski k İta beyleriyle sık sık karşılaşabilirsiniz. Kanaat Kitabevi de bunlardan biri. Fotoğraflar: KADİR AKTAY
Beyoğlu’nun arka sokaklarına göçü yorlar. Oda Yayınları gitti. Can Yayın ları, Cem Yayınları güzün Babıâli’de ol mayacak. Afa Yayınları, daha başkala- nyla göç sırası bekliyor. Basımevleri de İki Telli’deki Matbaacılar Sitesi’nin bi- tirilişini gözlüyor. Onlar da gidici. BabI âli otellerle halıcılara kalacak.
Bu arada bir kitapçı daha kapandı. Hemen Babıâli Caddesi’nin başındaki Türk kültür ye edebiyatına yıllardır hiz met veren Öncü Kitabevi kepenklerini indirdi. Yerini, iki koca hoparlörüyle a- rabesk müziği çalarak kaldırımları titre tecek olan bir plakçı ve kasetçi dükkânı alacakmış. Yanıbaşında bulunan Enver Aytekin’in kitabevi Kitap Sarayı’nın yaptığı gerçek müzik yayım, bu yüzden duyulmaz mı olur, bilmem. Belki de, ho parlörlerini kapatmak zorunda kalır, öncü Kitabevi’nin bulunduğu dükkâ nın sahibi 8 milyondan 15 milyona çı karmış kirayı. Zeki öztürk de boşaltı yor dükkânı. Kitapçılığı da bırakıyor. Bilgi Yayınevi’nin sahibi Ahmet Küflü, bir yerde, kitap satışlarının azlığından sözederken “Çok satabilecek kitapları mı bile 2000 basıyorum”, demişti. De mek ki bundan sonra, kapanmak zorun da kalan kitabevleri yüzünden, daha az basılıp daha az satılacak kitaplar. Bir ki tabevi kapandıkça, bir yayınevi göçtük çe yazarlarla sanatçıların buluşup soh bet ettikleri yerler de bir bir yokoluyor. Buluşulup konuşulan kahvelerse çok- iâiı
tarihe
kanştı: İkbal, Meserret. Arî;k o kahveler de yok, o yazariar da.Kitapçıların, yayınevlerinin, gazetele rin dışında uğrak yeri olan kimi dük kânlar da vardı Babıâli’de. Refik Bey’in Cağaloğlu Meydanı’ndaki mağazası bunlardan biriydi. Refik Bey, beyaz eş ya satıyordu. Taksitle bir şeyler almak tan çok, günün dedikodusu yapılırdı dükkânında. Kahveler söylenir, sigara
Hürriyct âuvsrmdaki rölyefi söktü (solda). Mc Donalds BabIâli'de bu yere geliyor (sağda). Güneş’ten geriye silik bir pano kaldı (altta).
lar yakılarak sabah mahmurluğu gideri lirdi. Tarık Dursun, ben, Sennur Sezer uğrardık. Benim bilmediğim daha baş kaları da vardır elbet. Bütün çocukluğu, gençliği Babıâli’de geçmiş olan Refik Bey, hemen herkesi tanırdı. Tıpkı Sof- ra’nın sahibi Muzaffer Bey gibi, eski ye ni bütün siyasal, kültürel
dedikodular-Yeni Günaydın, turistik otellerin arasından Gülhane ağaçlarının tepelerini ancak görüyor.
dal: haberdardı. Sofra kapanalı çok oldu. Muzaffer Bey, öldük ten sonra, bir daha da açılamadı. Refik Bey de, dükkânın kirası 18 milyona çıkarılınca, işi bıraktı. Şimdi tasfiye işlemlerini yaptığı küçük bir han odasında, dostla rıyla buluşabilirse, sohbetini sür dürüyor.
Babıâli Caddesi’nin girişi tam bir değişikliğe uğrayacak bugün lerde. Eskiden İş Bankası Cağa loğlu Şubesi’nin bulunduğu Di- vanyolu ile Babıâli Caddesi’nin başındaki bina, uzun zamandır boş duruyordu. Öncü Kitabevi boşaltılırken oraya birtakım ya pı malzemelerinin yığıldığını gördük. Zeki Öztürk, acı bir gülümse meyle o köşeyi, kendi dükkânının kıyı sına kadar gelip dayanan bütün o adayı Mc.Donalds’ın 47 milyara satın aldığı nı söyledi. Dolara vurulunca ucuza git miş. Pahalı ya da ucuza gitmesi önemli değildi. Amerikan köftecisi, BabIâli’nin üç Sütiş dükkânının tam ortasına yer leştiriyor marketini. Bilerek yapıyor bu nu. Sütiş dükkânları, ayaküstü sandviç tıkınılan dükkânlardan daha çok, eski muhallebici geleneğini sürdürüyor. Ta vuk suyuna çorba, tavuklu pilav, sahan da yumurta, menemen, dondurmalı ta
vukgöğsü yiyebilirsiniz buralarda. Mc.Donalds bu son kalıntıyı da yoket- mek için yerleşiyor oraya. Hem de karşı sında kızarmış tavuk satan M udur nu’yu da tehdit ederek.
Bir cephesi Divanyolu’na bakan, bir cephesi Babıâli caddesini kaplayan Mc.Donalds, bir yandan Babıâli’yi ele geçirirken, öte yandan Divanyolu’nda Sultanahmet parkının karşısındaki Ta rihi Halk Köftecisi’ni de ortadan kaldır mayı planlıyor olmalı.
Babıâli öldürülürken bu son değişik lik de çok doğal. ◄
C U M H U R İ Y E T OERGİ 22 A Ğ U S T O S 1993 S A Y I 387
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi