• Sonuç bulunamadı

Ve minelacaib!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ve minelacaib!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YAPRAKLAR

V e m inelacaib!

H in d istan d an İstanbula k a ra d a n dönm eğe

m ecb ur olan Şeydi A li Reisin m a c e ra la rı

Türk denizcilik tarihinde kahraman­

lıkla bilgiyi nefsinde tara manasile top­ lamış bir Amiral vardır ki adı (Şeydi Ali Reis) tir. Bu adamın Basra, Hin­ distan, Efganistan, İran, Türkistan ma­ cerası pek meşhurdur. Umman denizin­ de Portekizlilere karşı parlak muhare­ beler yaptıktan son­

ra fırtına yüzünden donanmasını kaybet miş, kumandasında­ ki bir avuç kahra­ manla Hindistanda harbler yapmış, İs­ tanbula karadan dön meğe mecbur ol­ muştur. Bu seyahat

tamam dört sene sürmüş, sergüzeştini Miratülmemalik adı altında yazarak ay­ ni şöhrette bir eser bırakmıştır. O za­ manlar uzak memleketlerin garib man­ zaralarını, görülmemiş mahlûklarını, tu­ haf âdetlerini her tarafa tanıtacak vası­ talar henüz bulunmadığı için bu gibi sergüzeştlerin uyandırdığı alâka pek bü­ yük olurdu. Diğer Türk taıihçiîerinin

(ve minelacaib) başlığı altında yazılan bu çeşid rivayetler içinde öyleleri var­ dır ki bu gün bile okuyanlarda hayret ve merak uyandırmaktadır; işte bir kaç tanesi:

•**

Murad Reisin hâkim bulunduğu Bah­ reyn denilen yerde bazı dalgıçlar - şim­ diki gibi vasıtalar olmaksızın - yedi se­ kiz kulaç derinlikte denize, ellerinde tulumlar olduğu halde dalarlar; deniz dibinden su doldururlarmış. Bu su ya­ zın kızgın günlerinde o kadar tatlı ve soğuk olurmuş ki memleketin hâkimi ve zenginler hep bu sudan içerlermiş. Şeydi Ali Reis orada bulunduğu sıra­ da ona da gönderilmiş. Rivayetin pek doğru olduğunu anlamış.

Şeydi Ali Reis Umman denizinin meş­ hur fırtınası estiği ve gemileri dalga­ dan dalgaya çarptığı sırada iki kadır­ ga uzunluğu kadar bir kadirga 165 - 168 kadem yani 50 metre uzunluğunda ba­ lıklar görmüş, denizatı ve gayet bü - yük yılanlar da görülmüş. Oraların öy­ le deniz kaplumbağaları varmış ki her biri harman kadarmış. Bunları gören kılavuzlar demişler ki:

— Karaya yakın olduğumuza alâmet­ tir.

Gücarat memleketinde Sert denilen

kale civarında Nâri ağacı diye meşhur bir ağaç olurmuş; hurma ağacına ben­ zermiş. Bu ağacın her budağmın ucunu keserler bir kaba sokarlarmış. Ağacın suyu kaba damlar ve doldururmuş; son­ ra bu su güneşin keskin sıcağı altında kaynar, şarab olurmuş. O memleketin sarhoşları şarab yerine onu içerler; a- ğaclarm diblerinde daima keyfederler- miş. Hatta Türk denizcilerinden bir ka­ çı da içmişler, sarhoş olmuşlar, içlerin­ den birini öldürmüşler!

* * *

Ahmedâbâda giderken başları gök­ lere ulaşan ağaçlar seyretmişler. Bunla-

ların üzerinde ka- nadlarımn arası on dört karış tutan ya­ rasalar görülmüş Bu ağacın havaya yük­ selen dalı budağı yu karıdan aşağı sar­ kar; yere dalar, bir başka kök ve ağaç olur, tekrar yükse­ lirmiş. Böylece biri yirmi, otuz ağaç ha­ line gelir, gölgesinde binlerce adam ba­ rındıracak kadar yayılırmış. Bu ağaca (Tûbâ) derlermiş. O memlekette bir de zakkum ağacı olur, başka ağaç olmaz­ mış.

* * *

Hindistanda o zaman (Raçpot - atlı eşkiya) çokmuş, bunların Bat denilen mecusi âlimlerine ilişmeleri yasakmış. Bat’Iar tüccarları bir memleketten bir memlekete ulaştırmak İçin taahhüde gi­ rerler; para alırlar, kervanı götürürler­ miş. Eğer raçpot'lardan bir veya bir ka-

- 1 buna rağmen taarruz ederlerse Bat kendi kendini öldürürmüş. Hâkimler de taarruz edenlerin, çoluğunu çocuğunu yok ederlermiş.

Ateşe tapanlardan biri ölürse, karısı evlenecek yaşta olduğu takdirde koca- sile birlikte yakarlarmış; yaşlı ise bir şey yapmazlarmış. Eğer kadın kendi rı- zasile ateşe girerse ailesi iftihar eder­ lermiş; ateşe tapmıyanlardan biri tara­

fından kurtarılırsa onun malı olurmuş ve geri almağa kalkışmazlarmış.

* * *

Hindistanda öyle usta geyikler varmış ki bunların boynuzlarına birer kemend konarak ormana bırakılırmış. Orada eh­ li geyik, vahşi geyiğe sokulur, koklaşır, boynuzlaşır ve o sırada kemendi öteki­ nin boynuzuna yahud boynuna dolaştı­ rırmış. Avcı da gelip kolaylıkla yaka­ larmış. Bütün memlekette geyik avı bu şekilde yapılırmış.

Hind ormanlarında (Gâv-miş) yani

susığırı bulunurmuş ki çok vahşi ve bü­ yükmüş. Onları av­

lamak isteyenler fil lerin üstüne siperli yer yapar, içine gi­ rer ve av yerine gi­ dermiş, canavara ras layan fil ona iki u - zun dişini saplar­

mış. Avcı da yaralı veya can çekişen hay vana çullanır, işini bitirirmiş. Bir ca­ navar daha varmış ki onun kuvveti hiç bir hayvanda yokmuş. Bir atlıyı dili ile vursa yere serermiş. Hatta Şeydi Ali Re­ isin Hindistan hükümdarı Hümayun Şahtan anlattığına göre bir gün bir a-

i

dam bu canavardan kaçarken yakala­ nacağını anlayınca, kurtulacağını uma­ rak yüzüstü yere yatmış. Fakat cana­

var onun yanına varınca ökçesinden

başına kadar dili ile bir yalayışta za­ vallıyı öldürmüş!

Tarihçi Peçevî bu müthiş hayvanı

(Gâvı kıstas) diye yazıyor. Gâv öküz, kıstas terazi demektir.

Sonra ilâve ediyor:

Kıstasın âlâsı denizde bulunurmuş. Bahrî kıstas dedikleri ol sebebdendir.

Horasanda Amu nehri kenarında Har- zem yolu üzerinde arslanlar pek çok­ muş. Oraya bir iki adam gidip de su a- lamazlarmış. Bunun için kalabalık gi­ derler, arslanlarla cenk ederlermiş.

insan nesli çoğaldıkça arslan gibi vah­ şi hayvan nesilleri azalmış. Şimdi Har- zem yolu üzerinde kurt bile güç bulu­ nur.

Görülüyor ki büyük, cesur ve âlim Türk Amirali Şeydi Ali Reisin kitabı bu gibi mevzular için mesafe mefhumunun ortadan kalktığı şu devrede bile merak­ la okunabiliyor.

Kadircan KAFLI

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Deniz ekosistemlerinde plantonik canlılardan omurgasızlara, balıklardan dev deniz memelilerine kadar çok büyük canlı çeşitliliği mevcuttur. Tuzluluk, derinlik, su sıcaklığı

Bu çalışma da, kapasitesi dünya ihtiyacının çok üzerinde olan güneş enerjisinden yararlanılarak, kullanımı çok yaygın olmayan özel “Dimple Plate” (Gamzeli Plaka)

Parmak uçlarından gönderilen hareket etme isteği içerikli kısa mesaj sinirler aracılığıyla beynine ulaşınca bütün vücudu önce bir traktörün çalışırken titremesi

İkbalin değil kamu yararının peşindeki mimarların, gazetecilerin, spor insanlarının ve spor severlerin örgütlenerek İstanbul 2020 Rant Olimpiyatı projesine karşı

İmparatorluğun suiistimal edici gücünün özelliğini daha iyi anlamak için lütfen ABD hükümetinin 22 Ocak 2009 tarihinde Obama başa geçtiğinde resmi internet

Since most of the NSAIDs show greater selectivity for COX-1 thanCOX-2, the GI irritation and injuries caused by chronic NSAIDs intake turned out to be a side effect that can’t be

由此可知, 口服投予 methyl caffeate 及 ethyl caffeate 並無法增加 caffeic acid 之生成, 而以靜脈投予, ethyl caffeate 水解生成 caffeic acid 比例比 methyl

Bunun sonucunda, etrafında daha fazla sayıda negatif yüklü parçacık bulunduran oksijen kıs- mi negatif yüklü iken hidrojenlerin bulunduğu bölümler ise kısmi pozitif