• Sonuç bulunamadı

İhsan Kudret'in Cevdet Kudret'e ilişkin anıları:İhsan benimle çalışır mısın?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İhsan Kudret'in Cevdet Kudret'e ilişkin anıları:İhsan benimle çalışır mısın?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SoloK

(ctvtí

__________

İhsan K u d r e t’in C evdet K u d r e t’e ilişkin anıları

İhsa

i

Beı

ni

imi

lelça

!§IIp mı

ısı

II

I?

İhsan Kudret, “İhsan Benimle

Çalışır mısın?”da bir portre

çiziyor. Bir mozayik tablo bu.

Kimi taşı altın, kimi taşı

kapkara... Bu mozayikte

görünen Cumhuriyetimizin

kültür tarihinin de bir

yansıması.

SENNUR SEZER

c

İS

mis: “Kentin varoşlarına yapılan günü­ birlik gezilere kız öğrenciler de katılıyor­ du. Aileler kızlarını bu gezilere rahatlık­ la bırakıyorlardı. “Kız öğrencilerle (ki on sekiz yaşlarındadırlar) erkek öğrenci­ ler arasında yakm bir arkadaşlık vardır. Selçuk yakın arkadaşlarım. İkisi de çok kitap okuyor. Beğendikleri kitapları ba­ na da veriyorlar. Derslerimin dışında ilk kez bir şeyler okumaya başladım.” İhsan Hanım, yine ustalıkla, Nâzım Hikmet’in şiiriyle ilk kez karşılaşışını anlatırken, o ydlarda şiir kitaplarının “Kayseri’ye ka­ dar” gelişini, satılışını sıkıştırıveriyor. Li­ sede Nâzım Hikmet’i tanımayan tek öğ­ rencinin kendisi oluşunu da. Kitabın bu­ rasında, yazarın daha önce kız öğrenci-umhuriyet’in 75. yılındayız. Çe­ şitli değerlendirmeler yer alacak yazılı ve görsel basında. Çoğu “nereden nereye geldik, ilerledik. ” hava­ sında olacak bu anlatımların. Dünden bugüne değişenler daha çok Osmanlı İmparatorluğuyla karşılaştırılarak yan­ sıtılacak. 75 yılın kendi içinde bir karşı­ laştırması yapılmayacak, genellikle. Bu tür kıyaslamalar için, meraklısı, anıları okumak zorunda.

İhsan Benimle Çalışır mısın? yakın ta­

rihimiz için önemli ipuçları taşıyan anı­ lardan biri. İhsan Kudret, eşi Cevdet Kudret ile günlerini anlatırken “Cum­ huriyetimizin en çalkantılı yarım yüzyı­ lı ”nı da yansıtıyor. Cumhuriyet kuşağı diye anılan bir kuşağın düşleri, amaçla­ rı, uğradıkları kıyımlar, yaşam koşulları somut olaylarla yer alıyor İhsan Kud- ret’in anılarında. Gerçek kişilerin bu olaylardaki yeri ise kitaba bir cumhuri­ yet tarihçesi kimliği kazandırıyor.

1918 yılında doğmuş İhsan Kudret, Kayseri’de. öğrenimini Hse son sınıfa ka­ dar İstanbul’da sürdürmüş. Mezun ol­ duğu Kayseri Lisesi, Cevdet Kudret So- iok ile tanıştığı yer. Cevdet Kudret Solok, lisenin edebiyat öğretmeni. Otoriter bir öğretmen. Sevilip sayılıyor. Şair oluşu öğrencilerini bir başka türlü etkilemiş. Ve İhsan Hanım, lisedeki son sınavları­ nı da verdiği gün öğretmininin şu soru­ suyla karşılaşıyor: “Ihsan benimle çakşır mısın?” Bu değişik bir evlenme teklifi­ dir. Kitap bu çarpıcı noktadan başhyor. İhsan Kudret, anılarını bir öykü kurgu­ suyla düzenlemiş. Okurun ilgisini böyle- ce ilk satırdan son satıra ayakta tutmayı başarıyor.

“İhsan Benimle Çalışır mısın?” daki anlatım ve kurgu, geri dönüşler, daha doğrusu ileri ve geri sıçrayışlarla kurul­ muş. Ustaca altı çizilen ayrıntılar, anlatı­ lan yılların özelliklerini vurguluyor. Ö r­ neğin 1936 yılının Kayseri Lisesi’ni ve okullardaki kız öğrenci oranını: “Okul o ıl karma olmuş. Son sınıf edebiyat bö- ümünde üç kız öğrenciyiz. Üçümüzü bir arada ön sıraya oturttular.” Yeni başla­ mış kız-erkek karışık lise öğrenimi öğ­ rencilerin ailelerini olumsuz

etkileme-fere ailelerin duy­ duğu güveni anla­ tırken sorduğu so­ ru sessizce sorulu­ yor sanki: “Ya şim­ di?”

Farklı aileler

Ihsan Hanım ’m ailesi ve ait olduğu toplum katmanıy­ la, Cevdet Kud- ret’in toplumsal sı­ nıfı birbirinden farklıdır. Biri za­ manla yoksullaş- mışsa da oldukça varlıklı bir aile. Di­ ğeri savaşlar, zo­ runlu göçlerle yok­

sullaşmış, yokluk sınırında. Bir yanda “hoppala bebek” büyütülmüş bir genç kız, öte yanda yoklukları tanıyan, para­ sız yatık okumuş bir delikanlı. İhsan H a­ nım, bu sınıfsal farkı yine çarpıcı bir bi­ çimde, iki ailenin karşılaşmasında anla­ tıyor. Aileler karşı karşıya gelmeden ger­ çekleşmiştir iki gencin evlenmelerinin onayı. Yapılan araştırmalar, soruşturma­ lar olumlu sonuç vermiştir ama “kız ta­ rafı ” yine de delikanlının ailesi ile tanış- mak. ister. Adreslen bulunur: “Gidece­ ğimiz gün geldi. Hepimiz özenle giyin­ dik. Hikmet Teyzem renard argenté (gü­ müş renkli tilki kürkü)sini omuzuna at­ mayı da ihmal etmemiş. Annem saten şapkasıyla şık bir hanımefendi. Adres eli­ mizde taksiye bindik. Davutpaşa semti­ ne geldik. Anayoldan içerilere doğru bir­ kaç köşe döndükten sonra Kasap İlyas Mahallesi, Odalar içi Sokak’ta 12 No.lu evin önündeyiz. İki katlı, bir tarafa doğ­ ru az da olsa yamulduğu gözden kaçma­ yan evciğin kapısını tıklattık. Biraz son­ ra kapı açıldı. Karşımızda pembe beyaz, fersiz gözlerle yüzümüze hayretle bakan bir ihtiyar. Aydınlık yüzüne çok yakışan uçuk mavi yemenisini başının arkasın­ dan dolandırıp tepesinde düğümlemiş”. İhsan Hanım, ayrı yaşam Biçimlerini, gülmece yanını vurgulayarak anlatır. Alı­

şık olmadığı yer minderinde oturulmak­ tadır Cevdet Kudret’in anasının evinde. Mangalla ısinılmaktadır. Teyzesi, ona kahve pişirmesini söyler: “Hikmet tey­ zem, ‘İnsan, kahveyi sen pişir’ dedi. Ben, ömrümde kahve pişirmemiştim. Başa ge­ len çekilir. Daracık eteğimin içinde, zar zor oturduğum yer minderinden zorluk­ la kalktım. Mangala yaklaştım ve zorla çöktüm. Kahveyi pişirdim. Köpüklü mü oldu, köpüksüz. mü anımsamıyorum. Herkes tedirgin.” Durumun trajikomik

durumunun nedenini ta baştan söyle­ miştir İhsan Kudret: “Yüzyıllar boyun­ ca sürüp giden iki sınıf farkının ele geç­ mez bir tablosunun figüranları olup çık­ tık. Giyim kuşamımızla, halimizle, tavrı­ mızla.”

Çalışma yılları

Aralarındaki sınıf farkı, yetişme

ayrılı-f

“ı, Cevdet Kudret ile İhsan Hanım’ın ev­ liğini olumsuz etkilemez. Bu belki de o yılların gençliğindeki bakış açısından. Çevrelerinin dönemin entelektüellerince oluşturulması da başka bir uyum nede­ ni. Cevdet Kudret’in yetinen, İhsan Ha­ nım’m atak kişilikleri ise kendince bir denge oluşturuyor. Kayseri’de başlayan evlilik, Cevdet Kudret'in Ankara’ya Dev­ let Konservatuvan’na diksiyon öğretme­ ni olarak atanmasıyla Ankara’da sürüyor.

İhsan Benimle Çalışır tnısmP’da bu kon-

servatuvar ve kültür çevresi deyer alıyor: Yaşar Nabi Nayır, Sabahattin Ali, Niyazi Berkes, Behice Boran, Adnan Cemgil, Muvaffak Şeref, Ruhi Su, Pertev Boratav,

Abidin Dino... İhsan Hanım, bu kişileri ve aileleri, çarpıcı bir iki çizgi ile tanıtı­ yor. Sonra ekliyor: “Başımıza ne gelirse gelsin, siyasi sıkıntı, geçim derdi ne olur­ sa olsun neşeli, dinamik, yılmayan, umu­ dunu yitirmeyen, her şeye değin kahka­ hası bol gençlerdik. ”

1940’h yılların Ankarası’ndan bir gö­ rüntü de bu kültürel çevreyi tamamlı­ yor: “Yazları Gazi Çiftliği’nde Karadeniz havuzuna giderdik. Bu havuz Karadeniz biçiminde yapılmış bir yüzme havuzu. Trampleni bile var. Küçük çocuklar için sığ yeri var. Mayolarımızı giyer, havlula­ rımızın üstüne uzanır, güneşlenir, sonra da yüzerdik. Hiçkimse başımıza üşüşüp kadın seyretmezdi. Bu toplum nasıl böy­ le uygarlaşmıştı!”

Bu her şeye karşın iyimser yıllar çok■ şeye karşın iyimser yutar ç o k

sürmez, siyasa) baskılar, işten çıkarmalar, üniversiteden uzaklaştırmalar. Cevdet miştir. İhsan Hanım da Merkez Banka­ sından ayrılmış, aynı ansiklopedide dü­ zelti yapıyor. Geçim zorluğu.. Ve Türki­ ye’nin değişen siyasal -ekonomik görün­ tüsü.. Bu görüntü yine ustaca mizahla ışıyor: “(...) bir akraba bir başka akraba­ ya demiş ki, ‘Geçen gün yolda İhsan’a rastladım. Üstünde soluk kötü bir par- dösü vardı. Pejmürde bir halde. Ben inanmıyorum Rusya’dan para sızdırdık­ larına.’ Duyunca kahkahalarla gülmüş­ tük. Namusumuzu kurtaran pardösüm de fare grisi fitilli kadifeden bir giysi idi. Pek de severdim.”

Bir portre

İhsan Hanım, Cevdet Kudret’i, bir dö­ nemin Türkiyesi’ni ustaca anlatıyor. Bu ustalığın bugüne kadar başka ürünlerde görünmediğini düşünüyorsunuz. Bir ara başka bir adla hem röportaj hem de öy­ kü yazdığını öğreniyorsunuz. Kitabın bir yerinde. Celile Cem adını kullanmış İh­ san Kudret bu yazdıklarında. Yön ve Dost’ta yayımlanmış yazdıkları. Takma ad kullanımında, kuşkusuz, eşinin ünü­ nü basamak etmeyiş var. Kimliğini kim­ se, yayımlayanlar da öğrenmemiş zaten. Ama Cevdet Kudret de bu konuda ko­ nuşmamış eşiyle: “Bir yandan Yön’de yazılarım, bir yanda D ost’ta öykülerim basılıyor. Cevdet’ten ilgi bekliyorum. Ne iyi, ne kötü gıkı çıkmıyor. Artık kalemim kâğıdın üzerinde cesurca yürümüyordu. Bilirim o hep kusursuzu arardı. Hele söz konusu karısı ise.”

İhsan Kudret, İhsan Benimle Çalışır

mısın ?”da bir portre çiziyor. Bir moza­

yik tablo bu. Kimi taşı altın, kimi taşı kapkara... Bu mozayikte görünen Cum­ huriyetimizin kültür tarihinin de bir yan­ sımasıdır. ■

İhsan Benimle Çalışır mısın?/ Anılar/

İhsan Kudret/ İnkılâp K itabeni/144 s.

Cevdet ve ihsan Kudret nikâhtan sonra, 1937.

Kudretler altı aylık bebekleriyle (yanda) ihsan Kudret ve Siret Aybar.

C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 4 4 8

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu bölüme ilişkin genel bir değerlendirme yapıldığında; ankete katılanların çoğunluğunun düzenli olarak fiziksel aktivitede bulunmadığı, son 1 ay içerisinde

Nükleer yak›tlar›n› ateflleyebile- cek kadar büyük, ancak Günefl’e oran- la çok daha küçük kütleli y›ld›zlar olan k›rm›z› cüceler, yak›tlar›n› o kadar ya-

Bu amaçla Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı- Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü-Kalite Değerlendirme ve Gıda

Ahmet Emin Yalm an sunda, Trablusta, Çanakkalede, İstiklâl mücadelesinde hizmetle­ ri, saltanatı ve hilâfeti tasfiye­ de, lâikliği kurmakta, nefsimize güvenimizi ve

• Çalışmaya katılan kadın işçilerin meme kanseri taraması için kendi kendine meme muayenesi yapma, mamografi işlemi yaptırma durumuna göre Sağlıklı Yaşam Biçimi

Mustafa Kemal’i düşünüyorum; Yeleleri alevden al bir ata binmiş Aşıyor yüce dağları, engin denizleri. Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda, Işıl ışıl

M eh m et B ayh an , Kızkulesi Dem eği olarak iki önerilerinin olduğunu belirterek, mimari fi-, kir projesi yarışmasının açılma­ sı ve Kızkulesi’nin belirli

Ulvi Cemal Erkin hemen bütün eserlerinde Türk mü- ziğinin ritm ve melodilerin­ den yararlanmış ve böylece dünya sanat müziğine yeni katkılarda bulunarak