• Sonuç bulunamadı

Tarık Buğra

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tarık Buğra"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

7

.

9*7

OBJEKTİF

TARIK BUĞRA...

S

A N IYO R U M 1966 yılıydı. Tarık Buğra'yı ilk defa dinleyecektim. O zaman sağın bayraklaşmış gazete­ si Yeni İstanbul'du. Tarık Buğra orada günlük yazı­ lar yazıyordu. M TTB salonunda üniversiteden arka­ daşlarla Buğra'yı dinlemiş, "yavan" bulmuştuk!. Çünkü

"felsefe yapmış", bizi sloganlarla, ateşli nutuklarla coştur-

mamıştı!

M TTB "devrimci" gençlerin elindeyken, galiba bir yıl önce, Ahmet Yıldız ve ¡İnan Selçuk, Köy Enstitüleri için yapılan toplantıda, dinleyicilerini coşkudan hop oturtup hop kaldırmışlardı. Şimdi "bizim- ki"nin sönük kalması canımızı sık­ mıştı!

Gerçi bizi de coşkudan hop o- turtup hop kaldıranlar çoktu. Belki de Buğra'dan hayal kırıklığına uğ­ ramamızın sebebi, tiryakisi oldu­ ğumuz coşkuyu onda bulamamış olmamızdı.

Öğrenci dernekleri seçimleri i- çin "bizim grub"un bildirisini ka­ leme almasını istediğimizde de 1 Buğra bizleri hayal kırıklığına uğ­

ratmıştı. Halbuki onun kalemin­ den çıkacak satırlar her halde "fut­

bolcu" öğrencileri etkiler, oyumu­

zu artırırdı!

Buğra reddetmekle kalmamış, bir de bizi azarlamıştı.

T

ARIK Buğra, soldaki yeğeni Yalçın Doğan'ı neden za­ man zaman hırpalamışsa, anlıyorum ki;sağdaki bizleri de aynı sebeplerle hırpalamıştır: Gençleri tek boyutluluk­ tan, sığ sloganlardan esirgemek istiyordu. G enç kişilikle­ rin ideoloji sürülerinde anonimleşmesini istemiyor, "bi­

rey" olarak yetişmelerini arzuluyordu. Anlatmıştı da bun­

ları...

Keşke o zaman anlayabilseydik. Hayatımıza üç beş yı­ lın bereketini daha eklemiş, belki de bizden sonraki ku­ şakları besleyen maceraların köklerini kurutmuş olurduk. Ama hayır, solcumuzla, sağcımızla bir coşkuya kendimizi kaptırmış gidiyorduk.

Tarık Buğra, bizi azarlamasından 13 - 14 yıl sonra

"Gençliğim Eyvah" adlı romanında yine gençleri uyar­

mak için, ideolojik ve politik tek yanlılığın, fanatizmin çir­ kin tablosunu sergiledi:

"Kurallar, gelenekler, töreler, yasalar, görevler, sorum­ luluklar ve erdemler çöp sepetine! Bunların yerine fatu­ raları düşünülmeyen, yetenek ve hak etme hesapları y a - '

ı hırslar, hasetler, kinler, tiksintiler, hevesler,

öz-pılmayan

temler, özentiler, istekler!

Ötekilere vur, çamur at, paradokslarla, demagojilerle palyaço elbisesi giydir, berikileri alla, pulla, körükle, bes­ le, semirt..."

T

ARIK Buğra, Türkiye'de "siyasi edebiyat" fırtınaları e- serken kendisini bu müthiş modanın etkisinden uzak tutabilmiş, "birey" olmayı başarmıştı. "Bitmemiş Senfo­

ni" zaten bireyin akıntıya direnmesi değil midir?: "Köprüaltıları, kahvehaneler, hastane önleri, barlar, başıboş çiftleşmeler... Bütün bunlar mühim şeylerdir, kim inkar edebilir? Fakat hiçbir konu sadece konu olu­ şuyla, sanatta kendini kurtaramaz. Bu fotoğrafçı realite­ siyle olacak şey değildir. Halk için, halkın menfaati için diyenler, sanatı bir politika ajanı yapmak isteyenlerdir. Birazcık düşünseler, istediklerinin, halkı, daha doğrusu insanlığı tek kurtuluş ümidinden, sanattan mahrum bı­ rakmak olduğunu anlayacaklardır."

Türkiye'de "sosyalist gerçekçilik" ya da "köy romanı" fırtınaları eserken, Tarık Buğra'yı "farklı" ve "ölümsüz sa­

natçı" yapan da onun bu güçlü "birey" yönü değil mi?

Gelenekler, tarihi süreç ve kültürel değerler atmosferinde, zayıf ve güçlü yönleriyle, çelişkileriyle, somut insan, yani birey... "Küçük Ağa" bu değil midir?

Tarık Buğra, "ideolojinin tarif ettiği insan"ın değil, so­ mut insanın hikayesini ve romanını yazarak edebiyat tari­ himizdeki ölümsüz yerini almıştır.

Nur içinde yatsın...

Referanslar

Benzer Belgeler

-insan kaynaklı etkinliklerin iklim sistemleri üzerindeki etkisi nedeniyle- Büyük Okyanus’un batı bölgelerinde deniz seviyesinin artmaya devam edeceğini gösterdi.

Tekke edebiyatı geleneksel Türk halk edebiyatının önemli dallarından birisidir. Tekke debiyatı şairleri günlük hayatlarını gelenekleri içerisinde sürdüren coşkulu ve

ikuchi-Fujimoto Disease (KFD), also known as histiocytic necrotizing lymphadenitis, was first described in 1972 by Kikuchi and Fujimoto in- dependently.. 1,2 KFD occurs frequently

Enes, İbn Mes'ûd ve Câbir (r.a.) gibi üç ayrı sahâbe yoluyla gelen bu rivâyetin, senet tekniği açısından ele alındığında ve rivâyetler tek tek ele alınıp

komşuluk, sözleşme, süt kardeşliği gibi münasebet ve yakınlıklardan dolayı münafıklardan ve Yahudilerden bazı kimseleri sıkı dost ve sırdaş edinen müminler

Server Tanilli, Vedat Türkali, Mustafa Ekmekçi, İmre Török ve Yüksel Pazarkaya’ ya ve bütün diğer katılanlara annem Aliye A li ve kendi adıma

Nitekim çıkan bütün eleştirilerde de bu böylece belir- tiliyor” 10 ama Hayati Asılyazıcı için bunun da, “İnançla inkâr etmek için inkâr edilene hiç bakmamış olmak

Bu noktada köy edebiyatı kadar güçlü olmamakla birlikte kasaba edebiyatı, Türk romanında dikkate değer bir yönelim olarak önemli veriler ortaya koyar.. Şehir ve köy