• Sonuç bulunamadı

Osman Cemal Kaygılı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Osman Cemal Kaygılı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Osman

Seneîerdenberi hasta, idi. Fa kat, midesinden ziyade ciğerle­ rinden korkuyordu. Sık sık ci­ ğerlerinin filmini aldırtıyor, mutalıassıs doktorlara baş vu- ruvordu. Verem olduğuna inan inişti. Halbu ki, vücudu toplu idi. Arasıra, trkamr gibi öksü­ rüyordu ama, bu verem ökşürü ğü değildi.

Yaşı, elliyi geçmişti. Kırkın dan sonra verem, gençlere sal­ dırdığı gibi tırnaklanın takıp geçip götürmez, müstakra hâle getirir, uzviyetinin dayanıklr ğı nisbetinde yıllarca, benim gibi. söndürür.

Osman Cemalin hastalandığı­ nı, neşesini kaybetmesinden an lamıştun. Uzun zaman, hastalı ğmın ne olduğunu öğrenenle - diın. Sonra, duydum ki, mide kanseri imiş. Verem, affeder a ma, kanser affetmez.

Flaşta halinde, gene hocalık, muharrirlik etti. Hastalıaneye kaldırıldı. Arkadaşları onu u- nuttular. Uzvî iztiraplarına, yal nızlığın iztirabı da karıştı. Mad dî, manevî bir çöküntü içinde eridi, gitti.

Talih, ona, biç gülmemişti. O, hep gülerek talihinden öcü­

nü alıyordu.

Yirmi beş senelik arkadişnu ' îr. Gazetelerde yazı yazmağa ,»aşladığnn zaman, Osman Ce - ııal, ijk tanıdığım simalardan fıiri oldu. Ruhlarımızda, duygu larmıızda çok yakınlık olduğu için anlaşıyorduk.

O, lıerşeyden evvel, İstanbul çocuğu idi. Îstanbulu tanıyor - du. Istanbulu bilmek, tanımak j kolay değildir. Seksenine, doksa nma gelmiş nice İstanbullular vardır ki, tstanbulun birkaç cad desinden, bir iki meydanından, dört beş mahallesinden başka yerini bilmezler.

Osuıan Cemal, tstanbulun, her köşesini bilirdi. Her sınıf halkı tanırdı. Bazı insanlar, ma zive saplanıp kalırlar. Osman Cemal, eskileri tanıdığı kadar, yenileri de tanımak için, gözü­ nü ve kulaklarını açardı.

Eyüpte doğmuştu, Eyüpte bü yüdü, Eyüpte yaşadı ve niha­ yet Eyüp toprağına gömüldü.

Eyüpte, Eyübiin mesiresi olan “ Kazddıbağ,, m karşısındaki “ Münzeviler tekkesi,, nin ya - nında oturdu. Bir insan, yerini bu kadar seçebilir. Osman Ce­ mal, hayatı, neşeyi, zevki, eğ­ lenceyi sevdiği kadar, inzivayı da severdi.

tstanbulun bir çok yerlerini

Cemal Kaygılı

Yazan:

tâa&ı&ııt Yesari

bana, o tanıttı. Kazıklıbağı, Top kapı bağları, Balıklı panayırım ■ ve böyle daha birçok yerlere I beni götürdü, gösterdi. însan -

lar, mevsimlere göre değişirler. Kimi kışı, soğuğu, yağmuru, karı, tipiyi sevmez, hattâ sinil* lenir, hastalanır. Kimi de gü - neşten, sıcaktan şikâyet eder. Bunun tersi de vardır. Lapa la pa kar yağmasını, deli rüzgâr­ ların esmesini, yahut havanın açılmasını, bol güneşi ister, bek lerler.

Osman Cemal, mevsimleri ay ni sükn ve ayni zevkle karşîlar di. Bahar gelince, kırlara çıkar, çayırlarda dolaşır. Gezer, gü­ neşlenirdi. Kış gelince de, hiç şikâyet etmez, kar diz boyu ol sâ, o, gene Edirnekapıdan yü rüyerek Eyiibe, evine giderdi, hem de gece yarısı.

Bundan on yedi, on sekiz se ne evvelsi, acı bir kış olmuştu. Sehzadebasına kurtların indiği söyleniyordu. Raşit Rıza, Şeh- zadebaşı tiyatrolarından birin - de bir gece temsil vermişti. Ti yatroya hemen hemen kimse gelmemişti. Kar. yolları kapat­ mış, otomobiller işlemiyordu. Şehzade camisinin karşısında poçaçınm önünde tramvay bek liyorduk. Yukarıdan, Osman Ce mal sökün etti. Paltosunun ya kasım kaldırmış, bir elinde ke­ dilerinin ciğeri, biç acele etme den orta yürüyüşle geliyordu.

Bizi gördü, konuştuk. Raşit Rıza sordu:

— Nereye gidiyorsun?_____

Bir taşla iki kuş:

• 1 « Hem para biriktirmek!

2 > a Hem bir ev sahibi olmak

ihtimalini kazanmak! <

işte:

Ikramiyeli Aile Cüzdanı, size bunları temin «der.

Broşür isteyiniz.

e

YAPI ve KREDİ BANKASI A- Ş.

O, kayıtsızca cevap verdi: — Eve.

— Nerede oturuyorsun? Yakın bir yer işaret eder gi bi başını Saraçbanebaşı istika­ metine çevirdi:

— Eyüpte!.

Raşit Rıza, şaşırmıştı: — Bu havada, Eyübe kadar yürüyecek misin?

— Ne var? Kaç dakikalık yol ki..

Yürümekten korkmazdı, zevk duyardı. Pek mecbur olmadık­ ça, arkadaşları İsrar etmedikçe otomopile binmezdi. Son za - mantarda, göğsü darlaştığı için Edirnekapıva, Topkapıya kadar tramvayla gidiyor, hazan keres­ tecilerden otobüsle Eyübe gidi yordu.

“ Cumhuriyette,, te bir ara akşamları çıkardığı Yeni Gün, de, îstanbıılun köşe ve bucağı­ nı yazıyordu. Gazetenin fotoğ­ rafçısı ile, semt semt dolaşıyor dıı. Birkaç kere ben de bulun dum. tstanbulun birçok köşe ve bucağını da bu suretle tanı dım.

Evde, kedileri vardı. Onları, çok severdi. Fler akşam, onla nn ciğerlerini alır, eve öyle gi derdi. Karlı, yağmurlu, rüzgâr İr havalarda, elleri donar, o, gene kedilerinin ciğerlerini şıka yet etmeden taşırdı.

Bir merakı vardı. Akşam, e ve gidince, şerbet yapacak, bir büyük kâseye koyacak, gece ya rısı uyanınca içecek.

I

Kendi anlatırdı. Portakal, kan portakalı, turunç, nar alır, bunları hepsini sıkar, kâsenin yarısına kadar da şeker koyar

huş. Bir gün sordum:

•*— Osman Cemal, turuncu, biraz acıcadır ama, portakal da nar da tatlıdır. O kadar da şe­ ker koyuyorsun. Bu, harareti keser mi?

Gülerek başmı salladı: Topkapıda, sur dışında bir meyhane vardı. Arasıra, oraya gider, otururdu. Meyhanecinin kedisini alıştırmış, çağırır, se­ ver, okşardı. Bir giin, akima gel iniş, rakı damlattığı ekmeği yo ğurda bulayarak vermiş. Sonra oraya lıer uğradıkça, kediye ra . ki ekmek vermiş.

Gözümle görmesem, ipanmaz dım. Kedi, rakıya alışmamış - mı? Osman Cemal gelince, be men yanına sıçrıyor, onun göz lerinin içine bakıyor. O günkü tayinini bekliyordu.

Gürültüden, gösterişten ka­ çardı. Daima, kuytu- teplıa yer

leri seçer; sessiz bir köşe bulur, otururdu. Hayatta, dört şeyden nefret ederdi: Lüks, yalau, r r

ya, tekâpu. ! j

Opun ruhundaki asaleti bil­ meyenler, mahviyetini, tevazıı- unu, acz, meskenet sanırlardı. O kadar merhametli idi ki, so kakta çirkin kaldırım kanları­ na acır, yemek yedirir, içki içi ! rirdi. Belki ayıplarlar, diye dü ! şünmezdi.

Onun ölümüne, değerli bir muharrir, değerli bir arkadaş kaybettik diye acıyorum ama, en çok acıdığım, bütün manasi le bir “ insan,, kavbedîşimtz- dir. Muharrir yetişiyor, arka - daş bulunuyor, fakat “ insan a" dam,, kolav yetişmiyor. kolay, bulunm mf>r.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak setirizin kullanımına bağlı olarak karaciğer enzim yüksekliğinin nadiren görülebildiği bildirilmesine rağmen (1,2), hepatit tablosu literatürde sadece 4

Kurukahveci Mehmed Efendi ve Oğullan 19'uncu yüzyıhn ikinci yansında baharat ve çiğ kahve satan bir dükkan olarak faaliyete geçti.. TAZE ELDEN TAZE PİŞMİŞ

ran’ın katılacağı ‘Edebiyatçının Yaratıcılığı, Sorum­ luluğu ve Yazar Örgütleri’ konulu panel, 15.00’te ‘Ortak Anılar Ortak Yaşam Kültürü- Anadolu Kül­

To conclude, dexmedetomidine is found to be an effective adjuvant to bupivacaine for local wound infiltration analgesia in terms of effective analgesic

Sonuç olarak, endotrakeal tüp kafı inflasyonunda manometre ile basınç ölçümünün klinikte kullanıl- madığını gözlemlediğimiz çalışmamızda kullanılan

Cenaze için toplanan vatandaşlardan birçoğu gözyaşı dökerken, bazıları da 'Unutm adık seni, götür bizi gittiğin yere', 'Sevgili Barış, Kadıköylüler seni

Ziya Paşa, maarif ve ede­ biyat tarihlerimiz için değerli bir vesika olan bu mukaddemede çocuk terbiyesi hakkında garp memleketlerinde birçok eserler

Galatasaray klübü umumî he­ yetinin cumartesi gecesi yaptığı bütçe müzakerelerinde idare he­ yetinin yeni yıl bütçesinde ten kidler yapıldığı esnada klüp