— 2 —
' ' f i o -Hazırlayan: Aysen Devrini T.g
ARUSYAG 1
| YAŞANTISI: - 1841 - 1907 -
ğ 1841 yılında Kumkapı’da doğ j= du. Öğretmendi ilk hayata ğ atıldığında. 1858 yılında bu H mesleği bıraktı ve Ş. He - g kimyan’ın tiyatrosuna ka - ğ t ildi. San’at hayatı 10 yıl ka Ü dar süresiz devam etti. 1868 f§ senesinde ressam S. Bezirci- E yan ile evlendi ve en başa- = rılı günlerinde sahneye ve- B da etti.
i 10 yıllık sahne yaşantısı
ğ parlak başarılar ve önemli § mevkilerle doludur.
Arusyag hanım hayati li ran son on senesini yarı - de §j li bir hâlde geçirmiş talihsiz B san’atçılardan biridir. 1907 Ü senesinde Üsküdar’da eşinin = kollan ^rasında hayata göz- ğ lerini yumdu.
| KİŞİLİĞİ: Arusyag bir
= kahramandır. Kelimenin tek
S anlamıyla bir kahraman,
fj OsmanlI tarihinde sahneye = çıkan, ve çıkmakta direnen § ilk «kadın» odur. Ona «kötü ğ kadın» denilmiştir, ona «na- B mussuz» denilmiştir, hak - ğ kında türlü iftira ve komp- | lolar düzenlenmiştir... Ama, E Tiyatrocu Arusyag hanım g büyük bir dirençle tam on =§ yıl bu şen'i düzenlere, ka fi dmlığma rağmen, ve de o E devirde kahramanca göğüs E germiş, kendini TOPLUMA | KABUL ETTİRMİŞTİR,
g Her ne kadar memleketi-
g mizde sahneye ilk çıkan ka- E din Eşkiya nm baldızı Ofel- B ya ise de, onun bu harekeli E bir akrabalık mecburiyeti g sonucu olmuş ve bir kaç şe fi fere inhisar etmiştir. Bu se si beple. ilk kadın oyuncumuz
Arusyag Beziryan hanıme fendidir.
Arusyag Hanımefendi Ti yatro san’atına maddî men faat düşüncesiyle intisap et memiştir. Çünkü yaşadığı devirde, öğretmenlik mesle ği muhakkak ki daha bir meslek hâline gelmemiş o - lan tiyatro oyunculuğundan çok menfaat sağlıyordu in sana. Onun hareketi maddi
değildi.. Ctir’etkârdı... Ve
ondaki bâtıl fikirlerle savaş
gücü onu öğretmenlikten
sahneye itelemişti.
Arusyag hanımın ilk ro lünün hangisi olduğuna ait, Türk Tiyatro tarihinin keş mekeş sayfalarında bir be
lirtiye raslanmamaktadır.
Ancak bilinen husus, yaşı nın küçük olmasına rağmen
eskilerin «Grande Dame»
«Büyük Kadın» dedikleri rol leri Arusyağ’ın deruhte etti ği bilinmektedir.
Arusyag hanımın «ilk ka dın oyuncusu» olma vasfı nın yanı başında ikinci bü yük yönü de iyi bir oyuncu oluşuydu. Deruhte ettiği rol leri büyük bir kaabiliyetle icra eder ve roldeki şahsiye ti sahnede tam anlamıyla yaşatmanın üstesinden ge lirdi.
BİR BÜYÜK ARMAĞAN...
Onun senelerinde yani
1860 sonralarında Avrupa
demek, tiyatro demekti... Ve bizim OsmanlI yaşantımı zın, Avrupa Tiyatr»su ile mukayesesine bile imkân ol mayacak derecede geri idi. Ancak bu dezavantajı tek başına Arusyag hanım yıktı attı: Dünyaca tanınmış İ- talyan artisti Ristori 1865 te İstanbul’da temsiiier ver mekteydi... Repertuvarmda- ki belli başlı oyunlar «Yu - dit», «F’rançesko» ve «Ma- tea» idi... İstanbul halkı ün lü İtalyan kadın oyuncusu
nu seyrederken kendinden
geçmiş, ona hayran olmuş tu. Ancak, aynı rolleri Arus
yag hanım görününce, bu Os E manii kadın oyuncusunun g misafir İtalyan’dan çok da- E ha değerli olduğu bir güneş g gibi ortaya çıktı.. İstanbul- g lular Arusyag’ı her gece çil- g gmlar gibi alkışlıyorlardı... ğ
Arusyag hanımın kendi- g sinden sonra gelen Osmanlı ğ kadın oyuncuları üzerinde g çok büyük etkileri olduğu ğ muhakkaktır. (Uzun bir sü- g re Türk tiyatrosunda kadın ğ rollerine Ermeni asıllı Türk g kadınları çıkmışlardır.)
Arusyag banım hakkında g bundan 30 yıl kadar önce bir= yazar aynen şunları yaz- = maktaydı:
«Onlar kendi devirlerini B yapmış ve o devir hakkettik g leri kıymeti onlara vermiş. g Şahsımıza hürmetimiz var- ğ sa geçenlere de hürmet et- g mek bore um uzdur.
Arusyag ifadelerinde hep ğ samimi, riyasız ve serbest = idi. Kadın ruhunu alt üst g eden bütün heyecan ve his- ğ ieri tam bir tabiilik ve este- g tikle idare edebiliyordu.
Kazandığı ve arkasına bı- g raktığı şühret onun itiıaz 5 kabul etmeyen hakkıydı O- E na bu hakkı kazandıran sa- E nattaki kuvvetli şahsiyeti ol g du.
Halkın en geniş sempati- f sine, maddi ve manevi tak- 5 dirlerine mazhar olan ilk ka g din san’atkârıımz olmasına E rağmen, son yıllarını karan- ğ Iıkta geçirdi ve yüzüstü kal- E dı. Delirmiş gibi bir hâldey- ğ di. Geçirdiği şerefli günler, E ipda etliği rollerden parça - g iar hatırlaması, büyük bir g kaybı arayan şaşkın gözle- ğ
rinin yaşarması acıklı bir g
tablo arzedîyordu. Şuuru bo- g zuk, fakat hassaslığı sağ- g lam kalmıştı, nerkesçe, hat- ğ tâ meslektaşlarınca bile unu g tülmüş olarak bir hastaha- ğ ne kıyısında gözlerini dün- g
yaya ebediyen yumdu. g
Eyvah, sahayı terkeden E
sanatkârlara...» (Devamı var) | 7ÎlUllllIIUIIİIIÎII)llllllllillllli!ililllllilll!lUllllllll!IIIllllliilllilllllllilllillllllllillllliillllllllllliilllill!llllDitlliililli!lll!llll!lllll!l!l!ll)ill!tHilllllllllUtillUlü i j *
*
Lr OJJjiój
,¡3 ¿Ib! Q J
r
r
— *
P
5(~v ^
i76
°J
M
J
J
u
j
J J
V( í
j
'O
jI
C r
¿
i
cr
O
j x]
'
— -1
di
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi