• Sonuç bulunamadı

Change of habitat fragmentation and quality in the balıkesir plain and its surroundings with landscape pattern metrics (1975-2000)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Change of habitat fragmentation and quality in the balıkesir plain and its surroundings with landscape pattern metrics (1975-2000)"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Þermin TAÐIL

Balýkesir Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Coðrafya Bölümü, BALIKESÝR

ve Yakýnýnda Habitat Parçalýlýðýnda ve

Kalitesinde Meydana Gelen Deðiþim

(1975-2000)

15, 60, 24-36 2006 Ekoloji

Özet

Bu çalýþmada, Kuzeybatý Anadolu'da yer alan, Balýkesir Ovasý ve yakýn çevresinde arazi kullanýmý/arazi örtüsünde (AKAÖ) ve peyzaj paterninde meydana gelen deðiþimin; habitat parçalýlýðýnýn ve habitat kalitesinin ortaya konmasý amaçlanmýþtýr. Çalýþma alaný, bitki örtüsü ve biyokütle üretkenliði bakýmýndan farklý habitatlara sahiptir fakat insanýn etkisiyle ekosistem ve/veya habitat deðiþmeleri meydana gelmektedir. Analizler, bu deðiþimin çalýlýklardan otlaklara ve çýplaklaþtýrmaya doðru olduðunu ortaya koymaktadýr. Çalýþmanýn ana sonuçlarý, peyzaja hâkim olan habitatlarda parçalýlýðýn ve kayýplarýn artýðý, özellikle çalýlýk-fundalýklar ile otlaklara ait habitatlarýn kalitesinde bozulma meydana geldiði ve biyokütle üretkenliðinin çalýlýk üretkenliðinden daha düþük üretkenliðe sahip olan otlak ve açýk alanlara doðru deðiþtiðidir.

Anahtar Kelimeler: Balýkesir Ovasý, habitat parçalýlýðý, patern metrikleri, peyzaj ekolojisi,

uzaktan algýlama.

Change of Habitat Fragmentation and Quality in the Balikesir Plain and its Surroundings With Landscape Pattern Metrics (1975-2000)

Abstract

The aim of this study is to identify the change of landuse/landcover (LULC) landscape patterns, qualify habitat fragmentation, degredation and habitat quality in the Balikesir plain and its surroundings in the NW part of Anatolia. The study area has different habitats in terms of vegetation cover and biomass productivity. However, the human-induced effects have caused the ecosystem and/or habitat to change. Analysis shows that this change occurred from the bush community to the meadow and bare lands. Main conclusions of the study are that human-induced habitat loss and fragmentation of dominant habitats were increased, especially quality of brush and shrub rangeland and that herbaceous rangeland habitats decreased and deteriorated, and during the study period, the biomass productivity has decreased from bush productivity to the low productivity habitat characterized by meadow and bare land.

Keywords: Balikesir Plain, habitat fragmentation, landscape ecology, pattern metrics, remote

sensing.

GÝRÝÞ

Yeryüzünde insan aktiviteleri ve doðal felaketler nedeniyle arazi kullanýmý/arazi örtüsü (AKAÖ) hýzla deðiþmektedir. Ýlk olarak 1864'lerde Marsh (1864) peyzaj üzerinde insan aktivitesinin yok edici etkisini fark etmiþtir. Daha yakýn dönemde, Thomas (1956) geçen son üç yüzyýlda en çarpýcý küresel deðiþikliðin insanýn arazi örtüsü üzerine etkisi olduðunu ileri sürmüþtür. Günümüzde insanlar, AKAÖ'deki deðiþimin bir sonucu olarak sel-heyelan olaylarýn-dan ve ormansýzlaþtýrmaolaylarýn-dan ötürü birçok problem yaþamaktadýr.

Arazi kullanýmý, arazi örtüsünü; arazi örtü-sündeki deðiþim de arazi kullanýmýný etkilemektedir. Tabî ki bütün arazi kullanýmlarýnýn arazi örtüsünü

olumsuz yönde etkilediði söylenilemez. Ancak farklý sosyal nedenlerle peyzaj paternindeki deðiþim, baþta biyolojik zenginlik olmak üzere su ve radyasyon bilançosunu etkilemekte; bunlarýn da sonucunda iklimsel deðiþmelere neden olan arazi örtüsünde deðiþiklikler ortaya çýkmaktadýr (Riebsame ve ark. 1994). Daha uygun küresel arazi kullanýmý yaratmak için detaylý ekolojik çalýþmalara ihtiyaç du-yulmaktadýr. Bu kapsamda özellikle saðlýklý bir çevrenin göstergesi olan biyolojik çeþitlilikte meydana gelen kayýplar yeni peyzaj yönetim çalýþmalarýnýn yapýlma gerekliliðini ortaya koymak-tadýr. Çünkü biyolojik çeþitlilik, sürdürülebilir kalkýnmanýn önemli parametrelerinden biridir. Bu baðlamda ünite mozaiðinin bir bütünü olan peyzaj

(2)

ekolojisi, 1980'lerin ilk baþlarýndan beri yeni bir disiplin olarak ortaya çýkmýþtýr.

Terim olarak Peyzaj Ekolojisi (Landscape Eco-logy), 1930'larýn sonunda bir Alman biyocoðrafyacý olan Carl Troll tarafýndan türetilmiþtir (Jensen 2000, Bastian 2001). Peyzaj ekolojisi; biyosfer, doða ve topluluklarýn birbiri üzerine etkisinin sonuçlarý olan peyzaj strüktürü, iþleyiþi ve deðiþimini içeren ekolojik süreçler ile özel paternin daðýlýmýnýn birbiriyle etkileþimini inceleyen disiplinler arasý bir bilim olarak tanýmlanmaktadýr (Naveh ve Lie-berman 1984, Forman 1995, Soini 2001). Peyzaj ekolojisi, kaynaðýný geleneksel kartografya ve coðrafyadan almýþtýr (McGarigal ve Cushman 2005). Peyzaj ekolojisinde coðrafi bilginin sayýsal ifade edilmesi, meydana aþýrý derece dinamik, bilimsel ve çok disiplinli bir bütün meydana getirmiþtir (Haines-Young ve ark. 1993). Peyzaj ekolojisi mekânsal boyutu dikkate alan ekoloji ve coðrafya bilimleri arasýnda bir geçiþ disiplini (Naveh 1991) olarak da tanýmlanabilir.

Peyzaj ekolojisinin temel prensibini, peyzaj parçalýlýðýndaki deðiþimin nicel olarak ifade edilmesi oluþturmaktadýr (Coppedge ve ark. 2001). Amacýysa zamansal ve alansal heterojenitenin nerede ve ne zaman olduðunu; bu heterojenitenin ortam þart-larýný nasýl etkilediðini ortaya koymaktýr (Turner 1989).

Günümüz peyzaj dokusunun doðal süreçler ile insan aktivitelerinin birbiri üzerine etkisinin bir sonucu olduðu kabul edilmektedir (Forman 1995). Ýnsanoðlunun nüfus artýþý nedeniyle habitatlar üzerine etkisi artmakta ve bu nedenle doðaya uyumu olmayan özel arazi kullanýmlarý ortaya çýkar-maktadýr. Bunun sonucu olarak habitatlar ya deðiþmekte ve parçalýlýklarý artmakta ya da yok ol-maktadýr. Ekosistem degradasyonu (Habitat frag-mentation), devamlýlýk gösteren habitatlarýn küçük parçalara bölünmesi, orijinal habitat özelliklerinin kaybolmasý ve ünitelerin izolasyonunda artýþ olarak tanýmlanmaktadýr (Andrén 1994, Primack 1998). Peyzajýn parçalanmasý ve birçok adalardan oluþmasý ilk baþta problem olarak görülmeyebilir. Ancak bu parçalýlýk birçok problemin nedeni olabilmektedir. Þöyle ki habitatlardaki alansal daralma biyolojik zenginlikte kayýplara neden olabilmektedir. Ayný zamanda habitatlarda parçalýlýðýn artmasý, saðlýksýz olduðu kabul edilen, kenar habitatlarý ortaya çýkarmaktadýr. Habitat parçalýlýðý, özellikle odunsu türlerin hakim olduðu peyzajlarda yerli türlerin

kayboluþuna neden olan ve nesillerinin tükenmesine yol açan en önemli faktördür (Wilcox ve Murphy 1985). Parçalýlýðýn artmasýna baðlý olarak bazý habitatlar arasýnda gerçekleþen doðal yer deðiþtirme de zorlaþmaktadýr (Wilcove 1987). Tabî ki sadece odunsu türlerin hâkim olduðu peyzajlar deðil otsu türlerin hâkim olduðu alanlarda da artan parçalýlýk, bazý otsu topluluklarýn yok olma tehli-kesiyle karþý karþýya kalmasýna neden olmaktadýr (Coppedge ve ark. 2001). Küçük parçalara bölün-müþ habitatlar, az oranda faunayý barýndýrmakta ve bu az oranda fauna da daha fazla nesli tükenme tehlikesi altýnda kalmaktadýr. Kýsaca parçalýlýðýnýn insanoðlu tarafýndan artýrýlmasý ve mekânsal üstünlük kurma isteði, yaþam için faydalý olan birçok türün yok olmasýna ve doðal dengenin bozulmasýna neden olmakta; sürdürülebilir kullanýmý önle-mektedir.

Günümüzde, AKAÖ ve peyzaj parçalýlýðýyla ilgili çalýþmalar, Coðrafi Bilgi Sistemlerinde Uzaktan Algýlama (UA) verileri kullanýlarak yapýlmaktadýr (Vogelmann 1995). Coðrafi Bilgi Sistemlerinde ve UA tekniklerinde meydana gelen geliþmeler peyzaj ekolojisinde analizlerin yapýlabilmesi için farklý olanaklar ortaya koymaktadýr. Bu teknikler sayesinde geçmiþten günümüze olan deðiþim, daha objektif olarak ortaya konulabilmekte; peyzaj deðiþimi, farklý göstergeler kullanýlarak sayýsal olarak ifade edilebilmektedir. Sayýsal olarak ifade edilen deðiþim, habitat kalitelerinde meydana gelen deðiþimin þiddetini daha saðlýklý ortaya koymaktadýr.

Çalýþma Alaný

Çalýþma alaný, hýzlý kentleþme sürecinde olan ve ayný zamanda Marmara Bölgesi'nin önemli tarým arazilerinden olan Balýkesir Ovasý ve yakýn çevresini kapsamaktadýr (Þekil 1). Çalýþma alaný yaklaþýk olarak 39o 26' N-39o 44' N enlemleri ile 27o 49'

E-28o08' E boylamlarý arasýnda yer almakta olup 924

km2alan kaplamaktadýr. Deniz seviyesinden yaklaþýk

90-100 m yüksekte olan bölgede relief farký, yaklaþýk 400 m dir. Balýkesir Ovasý ve yakýn çevresi ekolojik olarak kuru orman ve makilerin akim olduðu Marmara Geçiþ Bölgesinde yer almaktadýr (Atalay 2002, Soykan ve Atalay 2005).

Bu çalýþmada Balýkesir Ovasý ve yakýn çevresinde AKAÖ'de ve peyzaj paterninde meydana gelen deðiþimin; bu deðiþim sonucunda ortaya çýkan habi-tat parçalýlýðýnýn ve habihabi-tat kalitesinin ortaya konmasý amaçlanmýþtýr. Burada, "nerede hangi arazi kullanýmý olduðu deðil peyzajda meydana gelen

(3)

deðiþim ve parçalýlýk farklý zamansal ya da yersel verilerle nicel olarak ortaya konarak habitat kalitesi" sorgulanmýþtýr. Bu amaçla:

· 1975, 1987 ve 2000 yýllarýna ait AKAÖ, · AKAÖ'deki deðiþimin yönü,

· Peyzaj patern özellikleri, · Peyzaj parçalýlýðý ve kalitesi ve

· Peyzaj paternindeki deðiþim araþtýrýlmýþtýr. MATERYAL VE METOT Veri Kaynaklarý

Zamansal farklýlýktan kaynaklanacak güneþ açýsýna ve bitki örtüsündeki farklýlýðýna baðlý hatalarý ortadan kaldýrabilmek için ayný döneme (yaz) ait görüntüler tercih edilmiþtir. Bu kapsamda 16 Haziran 2000 tarihli Landsat Enhanced Thematic Mapper Plus (ETM+), 5 Haziran 1987 tarihli Landsat Thematic Mapper (TM) ve 18 Haziran 1975 tarihli Landsat Multispectral Scanner (MSS) uydu görüntüleri kullanýlmýþtýr. Kullanýlan görün-tüler bulutsuz ve iyi kalitededir. Görüngörün-tüler USGS Earth Resources Observation Systems Data Center'dan elde edilmiþtir. Bununla birlikte yapýlan AKAÖ sýnýflarýnýn deðerlendirilmesi aþamasýnda sayýsal yükseklik modeli (The Shuttle Radar Topography Mission, SRTM, 90mx90m) ve 1:25000 ölçekli topografya haritasý kullanýlmýþtýr. GPS ile

yersel veriler toplanmýþ ve deðerlendirmeler sýra-sýnda dikkate alýnmýþtýr. Uydu görüntülerinden Landsat TM ve Landsat ETM+ 30 m; Landsat MSS ise 79 m çözünürlüðe sahiptir. Landsat görün-tüleriyle ilgili ayrýntýlý bilgi Lauer ve ark. (1997) dan elde edilebilir.

Sýnýflandýrma Öncesi Analizler

Öncelikle 1:25000 ölçekli topografya haritasý kullanýlarak uydu görüntülerinin geometrik doðru-lamasý yapýlmýþtýr. Rektifikasyon sýrasýnda her bir görüntü için yaklaþýk 80 yer kontrol noktasý (Ground Control Points -GCPs) kullanýlmýþtýr. Koordinat doðrulamasý yapýlan her bir görüntü birbiriyle "master-slave process" (Jensen 1996) ile eþleþtirilerek deðiþimin yönü ortaya konulurken çýkabilecek yersel hatalar en aza indirgenmeye çalýþýlmýþtýr. Bu sýrada 2000 Landsat ETM+ temel görüntü olarak kullanýlmýþtýr. Üç görüntünün de yaklaþýk olarak ortalama karekök hatasý (root mean square error- RMSE) bir pikselden azdýr (79 m).

Görüntü Sýnýflandýrma

Her üç yýla ait görüntü 79 m çözünürlüðe indirgenmiþ ve böylelikle karþýlaþtýrmalar sýrasýnda çözünürlük farkýndan kaynaklanacak sorunlar da ortadan kaldýrýlmýþtýr. Uydu görüntülerinin sýnýf-landýrýlmasýnda "Hybrid supervised-unsupervi-sed classification" yöntemi kullanýlmýþtýr (Crews-Meyer 2002). Bu yöntem, özellikle Landsat görüntülerinin incelenmesinde oldukça tatmin edici sonuçlar ortaya koymaktadýr (Crews-Meyer 2001, 2002). Bu yöntemde öncelikle uydu görüntüleri denetlen-memiþ (unsupervise-ISODATA) sýnýflandýrmaya tabi tutulmuþtur. Sýnýflandýrmadan elde edilen 255 sýnýf üzerinden tayf deðerlendirmesi yapýlmýþtýr. Dönüþüm aralýðý (transformed divergence-TD) dikkate alýnarak yapýlan tayf analizi (yansýma özellikleri) sonucunda yaklaþýk 25-40 arasýnda sýnýf elde edilmiþtir. Bu sýrada sýnýf tayf bilgileri birbirinden farklý olanlarý ve gerekenden fazla olan benzer sýnýflarý ayýklama yöntemi kullanýlmýþtýr. Bir sonraki aþamada bu 25-40 sýnýfa ait tayf özellikleri, denetlenmiþ (maximum-likelihood supervised) sýnýflandýrmaya tabi tutulmuþtur. Sýnýflarýn deðer-lendirilmesi, tayf özellikleri, mevcut GPS verileri, arazi gözlemleri, hâlihazýr arazi kullanýmý haritalarý ve Orman Genel Müdürlüðünden elde edilen hava fotoðraflarý yardýmýyla yapýlmýþ; 10 farklý AKAÖ sýnýfý oluþturulmuþtur (Þekil 2). Bu sýnýflar, su yüzeyleri (kanallar, akarsular, tarým amaçlý su rezervleri), yoðun ormanlar, az yoðun ormanlar,

(4)

çalýlýk-fundalýklar, otlaklar (meralar), birincil yer-leþme alanlarý (yeryer-leþme merkezleri), ikincil yerleþme alanlarý (daha çok yeni yerleþmeye açýlan alanlar, materyalin alýndýðý dere yataklarýyla karýþan tayf özellikleri vermektedir), endüstri alanlarý, ekili-dikili tarým arazileri ve çýplak toprak ilâ taþ yüzeyleridir.

Sýnýflarýn doðruluk deðerlendirmesi (accuracy assessment) hata metrikleri oluþturularak yapýlmýþtýr (Rosenfield ve Fitzpatrick-Lins 1986, Foody 1992, Congalton 1996). Bu kapsamda uydu görüntüleri yersel veriler, hali hazýr arazi kullanýmý haritalarý, farklý band kombinasyonlarý ve topografya haritasý kullanýlmýþtýr. Sonuç olarak 1975, 1987 ve 2000 yýllarýnýn doðruluðu sýrasýyla (overall accuracy), 86%, %87 ve %90; Kappa katsayýsý ise 0,83, 0,84 ve 0,88'dir.

Peyzaj Patern Analizi

Peyzaj dokusundan çýkarýlan sonuçlar peyzaj ekolojisinin önemli göstergeleridir ve patern metrikleri matematiksel ekolojiyi (Pielou 1977) ya da nicel peyzaj ekolojisini (Forman 1995, Turner ve ark. 2001) ifade etmede önemlidirler. AKAÖ'deki deðiþimin habitatlar üzerindeki etkisi ve buna baðlý olarak habitatlarda meydana gelen deðiþimi gösterebilmek ve peyzaj özelliklerini ifade edebil-mek amacýyla peyzaj patern metrikleri hesaplan-mýþtýr.

Bu amaçla UNIX tabanlý FRAGSTATS v3.3 (McGarigal ve Marks 1995) kullanýlmþtýr. Ýnsan-çevre etkileþimini göstermesi bakýmýndan önemli

olan diðer bir deyiþle parçalýlý ifade eden sýnýf ve peyzaj düzeyinde 16 patern göstergesi, peyzajýn alan, kenar, þekil ve daýlým özelliklerini gösterebilmek amacýyla analiz edilmiþtir. Bunlar; Alan metrik-lerinden Peyzaj yüzdesi-PY%; Kenar metrikmetrik-lerinden Kenar yoðunluðu-KY (m/ha) ve Toplam kenar uzunluðu-TK; Ünite yoðunluðu, büyüklü ve deðiþkenliði metriklerinden Ünite sayýsý-ÜS, Ünite yoðunluðu-ÜY ve En büyük ünite indeksi-EBUÝ (%); Þekil metriklerinden Ortalama þekil indeksi-OÞÝ ve Alan-aðrýlýklý ortalama þekil indeksi-AAindeksi-OÞÝ; Merkezi alan metriklerinden Merkezi alan yüzdesi-MAY%, Toplam merkez alaný-TMA (ha), Merkez alan sayýsý-MAS ve Merkez alan yoðunluðu-MAY; En yakýn komþuluk metriklerinden Ortalama en yakýn komþunun mesafesi-OYKM (m), En yakýn komþunun standart sapmasý-YKSS (m) ve En yakýn komþunun varyasyon katsayýsý-YKVK (%); Yayýlma ve saçýlma metriklerinden Saçýlma ve kümeleþme indeksi-SKÝ (%). Göstergelerinden yola ýkýlarak elde edilen sýnýf düzeyindeki sonuçlar Tablo 1; genel peyzaj düzeyindeki sonuçlar Tablo 2'te gös-terilmiþtir. Kullanýlan metriklerle ilgili ayrýntýlý bilgi McGarigal ve Marks (1995)'dan elde edilebilir.

Deðiþimin Yönü Analizi

Sýnýflandýrmadan sonra deðiþimin yönü belirlemede en uygun yöntemlerden biri olan "post-classification change-detection method" kullanýl-mýþtýr (Weismiller ve ark. 1977, Wickware ve Ho-warth 1981). Bu metotta baðýmsýz olarak sýnýflan-dýrýlan iki farklý tarihe ait görüntü

karþýlaþ-Þekil 2. 1975-1987 ve 2000 yýllarýnda arazi kullanýmý ve arazi örtüsü. 1- Su yüzeyleri, 2- Yoðun ormanlar, 3- Az yoðun

ormanlar, 4- Çalýlýk-fundalýklar, 5- Otlaklar, 6- Birincil yerleþme alanlarý, 7- Ýkincil yerleþme alanlarý, 8- Endüstri alanlarý, 9- Ekili-dikili tarým arazileri, 10- Çýplak toprak ilâ taþ yüzeyleri.

(5)

týrýlmaktadýr (Singh 1989, Jensen 1996, Yuan ve ark. 1998). Buna baðlý olarak AKAÖ'de 1975-1987 ve 1987-2000 dönemlerine ait deðiþimin yönü ortaya konulmuþtur (Tablo 3). Özellikle Balýkesir kenti ve yakýn çevresinde meydana gelen kentsel geliþime baðlý deðiþimi ortaya koyabilmek amacýyla 39o 36'

N-39o 41' N enlemleri ile 27o 50' E-27o 56' E

boylamlarý arasýndaki alan detaylý olarak analiz edilmiþtir (Tablo 4). Bu amaçla söz konusu koordinatlar arasýndaki Balýkesir kentini çevreleyen alan, maskelenerek çalýþma alaný bütününden ayrý olarak deðerlendirilmiþtir.

BULGULAR Peyzaj Yapýsý ve Deðiþimi

1975, 1987 ve 2000 yýllarýna ait farklý patern metrik göstergelerinin yer aldýðý Tablo 1 ve 2'ten elde edilen analiz sonuçlarý þu þekilde özetlenebilir: Peyzaj Yüzdesi (PY%) deðerlendirildiðinde 1975

yýlýnda peyzaja otlaklarýn hâkim olduðu ve bunu çalýlýk-fundalýklarýn izlediði görülmektedir. Fakat hem 1987 hem de 2000 yýlýnda peyzaja çýplak toprak ilâ taþ yüzeyleri hâkim olmuþtur. AKAÖ sýnýflarýndaki deðiþim, yoðun orman alanlarýnda, endüstri alanlarýnda, yerleþme merkezini oluþturan birincil yerleþmelerde ve su yüzeylerinde artýþ þeklinde; az yoðun orman alanlarýnda, çalýlýk-fundalýklarda, otlaklarda, ikincil yerleþme alan-larýnda ve ekili-dikili arazilerde azalýþ þeklinde olmuþtur. 1987'de kontrolsüz olarak ovanýn doðusundan geçen Susurluk vadisinin taþkýn alanýndan alýnan materyal, tayf özelliklelerinin karýþmasýna ve buralarýn da ikincil yerleþme alaný olarak analize girmesine neden olmuþtur (Þekil 2). Daha sonraki dönemlerde taþkýn yataklarýnýn kontrol altýna alýnmasý nedeniyle 2000 yýlýnda ikincil yerleþme alanlarýnýn oranýnda göreceli azalma

Tablo 1. 1975, 1987 ve 2000 yýllarýna ait sýnýf düzeyinde patern göstergeleri.

1- Su yüzeyleri, 2- Yoðun ormanlar, 3- Az yoðun ormanlar, 4- Çalýlýk-fundalýklar, 5- Otlaklar, 6- Birincil yerleþme alanlarý, 7- Ýkincil yerleþme alanlarý, 8- Endüstri alanlarý, 9- Ekili-dikili tarým arazileri, 10- Çýplak toprak ilâ taþ yüzeyleri

(6)

meydana gelmiþtir. Dolayýsýyla, bu azalma gerçeði yansýtmamaktadýr.

Ünite yoðunluðu, büyüklüðü ve deðiþkenliði metrikleri, peyzajda parçalýlýðý, deðiþimi ve dolayýsýyla peyzajda üniteler arasýnda enerji ve besin miktarýnýn alana orantýsýný göstermektedir (Forman ve Godron 1986). Bu kapsamda peyzaj dokusu, organizmalarýn daðýlýþýný ve meydana geliþini açýklamada önemlidir. Bu amaçla Ünite Sayýsý (ÜS) ve Ünite Yoðunluðu (ÜY) incelediðinde dönemsel farklýlýklarýn olduðu görülmektedir. Az yoðun orman alanlarýnda ve çýplak toprak ilâ taþ yüzeylerinde 1975-1987 döneminde artýþ; daha sonraysa azalýþ meydana gelmiþtir. Bu, az yoðun orman alanlarýnda dýþsal etkiler nedeniyle tahribin

ve ünite kayýplarýnýn meydana gelmesinin; çýplak toprak ve taþ yüzeylerinde ise ünitelerin büyüyerek birleþmesinin bir sonucudur. Yoðun orman alanlarýndaysa 1975-1987 döneminde ünite sayý-sýnda azalýþ gözlenmiþtir. Bu, 1975 öncesi dönemlerden gelen tahribin bir sonucu olmalýdýr. Ancak fark edilen bu trajedi nedeniyle bölgede özellikle fýstýkçamý (Pinus pinea L.) plantasyonlarýnýn geliþtirilmesi nedeniyle 2000 yýlýnda ünite sayýsýnda artýþ meydana gelmiþtir. Çalýlýklarda, otlaklarda ve ekili-dikili arazilerdeyse ünite sayýsýnda azalýþ tespit edilmiþtir. Çalýlýklarda ve otlaklardaki azalma, az yoðun orman alanlarýnda yaþanýlan þartlarýn benzeridir. Bu arazi örtülerinde de parçalanmanýn etkisiyle ünite kayýplarý meydana gelmiþtir. Ekili-dikili tarým alanlarýndaki ünite sayýsýnýn düþmesindeyse 1975'te ovada kötü drenaj þartlarý nedeniyle parçalý olarak yapýlan tarýmsal faaliyetlerin ortaya çýkardýðý ünitelerin, drenaj þartlarýnýn iyileþtirilmesiyle, birleþmesi etkilidir. Genel peyzaj düzeyinde de ÜS azalmýþtýr. Ancak burada önemli olan bir diðer unsur ise en büyük habitatýn özelliðidir. Bu kapsamda En Büyük Ünite Ýndeksi (EBÜÝ) peyzaj parçalýlýðýný gösteren en etkili metriklerden biridir.

Lavers ve Haines-Young (1993)'a göre büyük üniteler daha fazla tür bulundurmaktadýr. Bu kapsamda EBÜÝ incelendiðinde peyzajýn 1975 yýlýnda %15'i, 1987 yýlýnda yaklaþýk %8'i ve 2000

Tablo 3. 1975-987 ve 1987-2000 dönemlerinde arazi

kullanýmý ve arazi örtüsünde deðiþimin yönü (%).

Tablo 4. 1975-1987 ve 1987-2000 dönemlerinde 39o 36'

N-39o 41' N enlemleri ile 27o 50' E-27o 56' E

boylamlarý arasýnda arazi kullanýmý ve arazi örtüsünde deðiþimin yönü (%).

Tablo 2. 1975, 1987 ve 2000 yýllarý peyzaj düzeyinde

(7)

yýlýnda %10'u tek bir üniteyle kaplýdýr. Ancak bu ünite 1975 yýlýnda çalýlýk-fundalýkken 1987 yýlýnda ekili-dikili arazisi ve 2000 yýlýnda çýplak toprakla taþ yüzeyidir. 1975 yýlýnda çalýlýk-fundalýklara ait en büyük ünitenin alaný 14128 ha, 1987 yýlýnda ekili-dikili tarým alanlarýna ait ünite 10554 ha ve 2000 yýlýnda çýplak toprak ilâ taþ yüzeylerine ait ünite 14905 ha'dýr. Bu da göstermektedir ki otlak ve çalýlýk-fundalýlarda küçülme meydana gelirken açýk toprak ilâ taþ yüzeylerine ait ünitelerde büyüme meydana gelmiþtir. Ekili-dikili tarým alanlarýndaysa en büyük ünitenin 1975-1987 döneminde büyüdüðü; 1987-2000 dönemindeyse küçüldüðü tespit edilmiþtir.

Peyzaj parçalýlýðýnýn bir diðer göstergesi olan kenar metriklerinden Kenar Yoðunluðu (KY) ve Toplam Kenar Uzunluðu (TK) hesaplanmýþtýr. Bir alandaki farklý AKAÖ sýnýflarýnýn kenar özellikleri de ekolojik bakýmdan habitat kalitesini göstermesi bakýmýndan önemlidir (Forman ve Gordon 1986). Tabî ki kenar uzunluðu ve yoðunluðu ünitenin þeklini; bu þekil de bitki ve hayvan türlerinin daðýlýþýný belirlemektedir (Forman ve Gordon 1986). Buna göre TK ve KY, 1975'te otlaklarda ve çalýlýk-fundalýklarda, 1987 ve 2000'de ise çýplak toprak ilâ taþ yüzeylerinde fazladýr. Yerleþme alanlarýný incelediðimizde KY'nin birincil yerleþ-melerde artýðý görülmektedir. Orman alanlarýndaysa KY'nin az yoðun ormanlarda azaldýðý, ancak yoðun ormanlarda artýþ eðiliminde olduðu tespit edilmiþtir. Yoðun orman alanlarýnda TK'nin artýþýnda tahribin deðil, Orman Bölge Müdürlüðü'nün bölgede kiþisel arazilerde uygulamaya koyduðu P. pinea dikiminden kaynaklandýðý arazi çalýþmalarýyla tespit edilmiþtir. Az yoðun ormanlardaysa 1975-1987 döneminde artýþ ve 1987-2000 döneminde azalýþ olmasý, ünite kayýplarýnýn olduðunu göstermektedir. Genel peyzaj düzeyinde de TK ve KY düþüþ göstermiþtir.

Peyzaj ekolojisinde diðer önemli gösterge þekil metrikleridir. Þekil metrikleri peyzaj düzenini ortaya koymak bakýmýndan önemlidir (Milne 1988). Ortalama Þekil Ýndeksi (OÞÝ) ve Alan-Aðrýlýklý Ortalama Þekil Ýndeksi (AAOÞÝ) metriklerinin 1'den büyük olmasý, þekilsel olarak ünitelerin düzenli yuvarlak ya da kare þekline sahip olmadýðýný göstermektedir. Bu da AKAÖ sýnýflarýnýn merkezi kýsmýnýn geliþmediðini ortaya koymaktadýr. 2000 yýlýnda su yüzeylerinin daha düzenli özellik kazanmasýnda 1987 görüntüsünde olmayan ancak 2000 görüntüsünde olan Ýkizcetepeler barajýnýn

düzenlenmiþ þekli etkili olmuþtur. Endüstri alanlarý 1987 yýlýnda daha düzenli þekle sahiptir. Endüstri alanlarýnýn þekilsel özelliðinin zamanla düzensiz-leþmesinde çalýþma alanýnýn güneydoðusunda yer alan ve en büyük üniteyi oluþturan Bor Maden Ýþletmesi etkili olmuþtur (Þekil 2). Belirgin olarak, araþtýrma döneminde yoðun orman, az yoðun orman ve çýplak toprak ilâ taþ yüzeylerinde üniteler daha düzensizleþmiþtir. Diðer yandan AAOÞÝ, OÞÝ deðerlerinden daha büyüktür. Bu da her AKAÖ sýnýfýna ait en büyük ünitelerin daha düzensiz olduðunu göstermektedir. Genel peyzaj düzeyinde de AAOÞÝ ve OÞÝ incelendiðinde çok belirgin olmasa da ünitelerin 1975'te, 2000'e göre daha düzenli olduðunu göstermektedir.

Özellikle bir habitatýn kenar kesimini ya da merkezi kesimini seven türler için merkezi alan metrikleri önemlidir. Bir ünitenin merkezi, kenardan gelebilecek etkilerden korunmuþ ve bu nedenle bitkiler ve hayvanlar tarafýndan önemli alanlardýr (Andren 1994). Özellikle hassas canlý türleri için büyük üniteler ve büyük merkezi alanlar yaþamsal öneme sahiptir (Bender ve ark. 1998). Örnek olarak otlaklarda yaþayan birçok kuþ türü alansal olarak çok hassastýr. Bu türler büyük otlaklar, beslenebilmeleri için kenar alanlardan uzak ya da daha dar kenar özelliði olan habitatlarý tercih etmektedir (Herkert 1994, Helzer ve Jelinski 1999). Bu kapsamda 200 m yarýçap dikkate alýnarak merkezi alan analizleri yapýlmýþtýr. Merkezi Alan Yüzdesi (MAY%), genel peyzaj içinde çýplak taþla, toprak ve az yoðun ormanlarda peyzajdaki merkezi alanýn artýþ gösterdiðini ortaya koymaktadýr. Fakat yoðun orman, çalýlýk ve otlaklardaysa azalýþ göstermiþtir. Diðer arazi kullanýmý/arazi örtüle-rindeyse merkezi alan geliþmemiþtir. Peyzaj genelinde incelendiðinde 1975-2000 döneminde Toplam Merkez Alaný (TMA), Merkez Alan Sayýsý (MAS) ve Merkez Alan Yoðunluðu (MAY) artýþ göstermiþtir. Bunda ÜS'nin azalýþýnýn etkisi vardýr. Çünkü bu dönem boyunca ünite parçalýlýðýyla birlikte ünite kayýplarý da artmýþtýr.

En yakýn komþunun mesafesi, bir ünitenin kendi özelliklerine sahip diðer üniteden olan uzaklýðýný gösteren bir göstergedir. Bu gösterge de habitat kalitesini göstermesi bakýmýndan önemlidir. Araþtýrmalar göstermektedir ki, parçalanmaya baðlý izolasyona uðrayan habitatlarda daha az canlý türü bulunmaktadýr. Özellikle kuþlarla ilgili yapýlan birçok çalýþma bunu göstermektedir (Moore ve

(8)

Hooper 1975, Whitcomb ve ark. 1981). Özellikle bitki ve hayvan yaþamý açýsýndan önemli olan ve çalýþma alanýnda insan etkileþiminden en çok etkilenen üniteler olan çalýlýk-fundalýklar ile otlaklarda Ortalama En Yakýn Komþunun Mesafesi (OYKM) artýþ eðilimindedir ve bu da bu arazi örtülerine ait ünitelerin daha izole hale geldiklerini göstermektedir. Ancak en fazla izolasyon çýplak toprak ilâ taþ yüzeylerinde gözlenmektedir. En Yakýn Komþunun Standart Sapmasý (YKSS) ve En Yakýn Komþunun Varyasyon Katsayýsý (YKVK) 2000 yýlýnda en yüksek deðerini almasý peyzaj üzerinde bu arazi örtülerine ait ünitelerin daðýlýmýnýn düzensizleþtiðini göstermektedir. Bu metrik orman alanlarýnda deðerlendirmeye alýnmamýþtýr, çünkü suni ormanlandýrma alanlarý olduðundan izolasyon üzerinde insanýn yapýlandýrmasýnýn etkisi vardýr. Bu da kontrolsüz olarak meydana gelen arazi kullanýmýnýn bir sonucudur. Peyzaj genelinde OYKM incelendiðinde 1975-2000 döneminde artýþ eðiliminde olduðu tespit edilmiþtir. Bu, 1975'te habitatlarýn daha az ayrýlmýþ ya da parçalanmýþ olduðunu göstermektedir. YKSS ve YKVK'de 1975'ten 2000'e kadar artýþ göstermesi de ünitelerin daðýlýmýnýn peyzaj üzerinde düzensiz olmaya baþladýðýný göstermektedir.

AKAÖ'nün peyzaj üzerinde daðýlýþýný ortaya koyabilmek için Saçýlma ve Kümeleþme Ýndeksi (SKÝ) hesaplanmýþtýr. Her iki dönemde de yaklaþýk bütün sýnýflarýn genel peyzajýn %50'sinden fazlasýna saçýldýðý görülmektedir. Özellikle ekili-dikili tarým alanlarýndaki %70'e varan deðerler, arazide rasgele ekimlerin olduðunu göstermektedir. Peyzaj üzerin-de bu saçýlmaya, fundalýklardan ve otlaklardan açýlan yeni tarým arazileri neden olmuþtur. Peyzaj genelinde de SKÝ artýþ göstermiþtir.

Deðiþimin Yönü

AKAÖ'de 1975-1987 ve 1987-2000 dönemlerin-de gerçekleþen dönemlerin-deðiþimin özeti, Tablo 3'te gös-terilmiþtir. Bu tablodan elde edilen sonuçlar þun-lardýr:

1975-1987 döneminde doðal ormanlarýn %37'si, 1987-2000 döneminde ise %13'ü ikincil ormana dönüþmüþtür. Bu ikincil ormanlardan çalýlýk ve fundalýk alanlara dönüþenlerin oranýysa her iki dönemde de %20'nin üzerindedir. Bu deðiþim, ormanlarýn tahribiyle çalýlýklarýn ortaya çýkarýl-dýðýnýn bir göstergesidir. Çalýlýk-fundalýklarda meydana gelen deðiþim ise daha karmaþýktýr. Þöyle ki, çalýlýklardan otlaklara, tarým alanlarýna ve açýk

toprak ile taþ yüzeylerine deðiþim söz konusudur. 1975-1987 döneminde çalýlýk-fundalýklarýn tahri-biyle otlaklarýn, 1987-2000 dönemindeyse açýk alan-larýn meydana gelme oraný diðerlerinden daha fazladýr.

Türkiye'de 1980'li yýllarda sulak alanlarýn kurutulmasý ve tarýma kazandýrýlmasýyla mera alanlarýnýn ormana ya da tarýma katýlmasý süreci yaþanmýþtýr. Türkiye'nin içinde bulunduðu bu dönem çalýþma alanýnda da etkisini göstermiþtir. 1975-1987 döneminde meralýk alanlardan tarým alaný meydana getirme oraný %40'týr. 1975'te meralar ovada geniþ alanlar kaplamaktaydý, ancak daha sonraki dönemlerde drenaj þartlarýnýn iyileþ-tirilmesiyle bu otlaklar tarým alanlarýna dönüþtürül-müþtür. Bu nedenle 1975-1987 döneminde otlak-larda meydana gelen bu deðiþim, Balýkesir Ovasýnda gerçekleþmiþtir. 1987 sonrasý meydana gelen deðiþim ise dað otlaklarýnda meydana gelen deðiþimi açýklamaktadýr. Bu dönemde deðiþim daha çok çýplaklaþtýrma yönündedir.

Her iki denemde de ekili-dikili tarým alanlarýnýn %45'ten fazlasý çýplak toprak alana dönüþmüþtür. Arazi çalýþmalarýyla bu çýplak toprak alanlarýnýn genellikle yerleþmelerin yakýnýndaki kentsel büyümenin ya da taraçalar üzerindeki mýcýr iþlet-melerinin tahripkâr etkisin bir sonucu olduðu görülmektedir.

Çýplak taþ ilâ toprak yüzeylerinden tarým alanýna geçiþ oranýnýn fazla olduðu tespit edilmiþtir. Bu, bazý alanlarda tarým arazilerinin tahrip edildiðini, bazý alanlardaysa doðal vejetasyonun tahribiyle tarým alanlarýnýn ortaya çýkarýldýðýný göstermektedir.

Özellikle yerleþmelerin yakýn çevresinde meydana gelen hýzlý deðiþimi vurgulayabilmek için çalýþma alanýndaki en büyük yerleþme olan Balýkesir kentinin yakýn çevresindeki deðiþimin yönü analiz edilmiþtir (Tablo 4). Bu kapsamda bakýldýðýnda 1975 yýlý itibarýyla kentin yakýn çevresinden tarým alanýndan yerleþime açýlan alanýn oraný çok fazla deðildir. Ancak, bu dönem içinde tarým alanýyken çýplak taþ ve toprak yüzeyine çevrilen alan %45'i bulmaktadýr. Bu, 1987-2000 döneminde daha da fazla artarak %70'leri bulmuþtur. Bu açýk alanlar daha sonraki dönemde de þehrin geliþme gösterdiði alanlardýr. Oysa kentin yakýn çevresindeki bu tarým alanlarý bað ve bahçeler oluþturmaktadýr. Orhan (1936) bu bað ve bahçelerin güzelliklerinden söz etmekte ve þehre imaj kazandýrdýðýný vurgula-maktadýr. Oysa günümüz itibarýyla þehrin yakýn

(9)

çevresinde hiç baðlýk alan kalmamýþtýr. Diðer yandan tarým alanlarýndan konuta açýlan alan %18'dir. 1975-1987 döneminde sanayi alanýna dönüþüm yokken; 1987-2000 döneminde tarým alanlarýnýn bir kýsmý sanayi amaçlý da kullanýlmýþtýr.

1975 öncesinde meydana getirilen açýk taþ ilâ toprak yüzeyleri incelendiðinde bu alanlarýn 1975-1987 döneminde yaklaþýk %23'ü 1975-1987-2000 döneminde ise %16'sý yerleþmeye açýlmýþ; yarýsýn-dan fazlasýysa açýk alan olarak varlýðýný sürdür-müþtür. Ancak çok az bir oranda tarým alaný olarak kullanýldýðý da olmuþtur.

1975-1987 döneminde çalýlýk ve fundalýklarýn %21'i tarým alanýna dönüþtürülmüþtür. Ancak bu deðiþim 1987-2000 döneminde durmuþtur. Bu dönemdeyse çalýklarýn yaklaþýk yarýsý kullaným dýþý olan çýplak yüzeylere dönüþtürülmüþtür. Otlaklarda en fazla tarým alanýna dönüþüm 1975-1987 döneminde meydana gelmiþ; yine ayný þekilde 1987-2000 dönemindeyse açýk alan ilâ toprak yüzeyine dönüþmüþtür.

TARTIÞMA

Balýkesir Ovasý ve yakýn çevresinin peyzaj deðiþimini ilâ parçalýlýðýný nicel olarak göstermede farklý patern göstergelerinden yararlanýlmýþtýr. Çalýþma alanýnda UA teknikleri, peyzaj paternindeki ekolojik süreçleri anlamakta arazinin yönetimi açýsýndan önemli sonuçlar vermiþtir. Bu kapsamda peyzaj patern metrikleri, sýnýf ve peyzaj düzeyinde test edilmiþ ve metrikler deðerlendirildiðinde habitat parçalýlýðýnýn artýðýný, habitat kayýplarýnýn meydana geldiðini ve bazý habitatlarda kalitenin bozulduðunu gösteren birçok sonuca ulaþýlmýþtýr:

Peyzaj genelinde en büyük ünitenin oranýnýn düþük olmasý, çalýþma alanýnýn heterojen olduðunu göstermektedir. Çünkü en büyük ünite peyzajý homojen yapacak kadar büyük deðildir. Bu da parçalýlýðýn, bölge habitatlarýnýn belirgin özelliði olduðunun bir göstergesidir.

Çalýþma alanýnda peyzaja çýplak toprak ve taþ yüzeyleri hâkimdir. Deðiþimin yönü de çýplak-laþtýrma yönünde olmuþtur. Çünkü bu peyzaj biriminin EBÜÝ, MAY%, TK ve KY'nin artmasý, bölgede hýzlý bir deðiþimin olduðunu ve bu deðiþimin ormansýzlaþtýrma ya da bitki örtüsünün tahribi þeklinde geliþtiðini göstermektedir. Özellikle çalýlýk-fundalýklarýn tahrip edilmesiyle otlaklarýn ortaya çýkmasý; otlaklarýn da gerek hayvan otlatma gerek yanlýþ arazi kullanýmý nedeniyle tahribiyle çýplak taþ yüzeylerinin ortaya çýkmasý þeklinde

geliþen bir arazinin tahribi söz konusudur. Bu tahrip, bölgede erozyonu artýrýcý bir neden olarak görülmeli ve arazi yönetiminde dikkate alýnmalýdýr.

Bitki örtüsünün önemli birimlerinden olan az yoðun ormanlarda, çalýlýklarda ve otlaklarda ünite parçalýlýðýnýn sonucu olarak ünite kayýplarý gerçekleþmiþtir. Özellikle odunsu türlerin hakim olduðu arazilerde parçalýlýðýn artmasý ve hatta ünite kayýplarýnýn meydana gelmesi, baþta kuþlar olmak üzere birçok vahþi yaþam için tehlike oluþtur-maktadýr. Birçok kuþ türünün, korunma amacýyla, yuvalarý için aðaçlýk arazinin merkezini tercih ettiði bilinmektedir. Tabî ki, tarým alanlarýyla ilgili olarak, otlaklarýn da birçok kuþ türü için faydalý olduðu bilinmektedir (Johnson ve Schwartz 1993, Best ve ark. 1997). Özellikle otlaklarýn yapýsal kompleksi ve floristik özellikleri yaþayan kuþlar için önemli habitat özelliðidir (Herkert 1994). Gerçekleþen ünite kayýplarý izolasyonu artýrmakta bu da, iki alan arasýndaki vahþi yaþamdaki hareketliliði de azaltmaktadýr. Sadece kuþlar deðil, her ne kadar uygun olmayan habitatlarý geçebilme özelliðine sahip olsa da kurtlar da habitat parçalýlýðýna ve habitat kayýplarýna duyarlýlýk göstermekte; yüksek kalitede habitatlarý tercih etmektedir (Miladenoff ve ark. 1995). Bölgede fark edilen ünite kayýplarý karþýsýnda yeni orman alanlarý yaratma çabasý vardýr. Ancak bu genç ormanlar homojen türlerden oluþmaktadýr. Bu nedenle birçok vahþi yaþamý barýndýrmamaktadýr. Dolaysýsýyla bu suni orman-larla vahþi yaþamdaki problemlere çözüm üretilmiþ olunmamaktadýr. Bölgede aðaçlandýrmanýn geliþ-tirilmesi yönünde olan çalýþmalara karþýn, doðal yaþam açýsýndan önemli olan mera alanlarýnda ve çalýlýklarda önemli kayýplarýn olduðu görülmektedir.

Türkiye genelinde çayýr ve mera alanlarý, 1930-1980 yýllarý arasýnda geçen sürede yarýya inmiþtir. Günümüzdeyse 21.06.2004 tarih ve 5178 sayýlý kanunla yapýlan deðiþikliklerle 14. maddenin uygulamasýnýn Tarým ve Köy Ýþleri Bakanlýðýndan alýnýp komisyonlara havale edilmesi mera alanlarýnýn daha da azalmasýna neden olduðu ve farklý uygulamalarý ortaya koyduðu düþünülmektedir. Oysa 1992 yýlýnda Rio Zirvesinde kabul edilen Biyolojik Çeþitlilik Anlaþmasý ile Dünya Çölleþ-meyle Mücadele Sözleþmesinin þartlarý yerine getirilerek gerek otlaklarda gerekse odunsu türlerin hâkim olduðu habitatlarda erozyonla mücadele kapsamýnda biyolojik çeþitlilik korunmalýdýr. Fahrig (1997)'e göre geriye kalan habitatlarda parçalýlýktan

(10)

ziyada kayýplar ya da deðiþiklikler, türlerin yok olmasý üzerinde baskýn etkiye sahiptir. Çalýþma alanýnda da parçalýlýkla birlikte, bazý habitatlarda, ünite kayýplarý görülmektedir. Bu da özellikle otsu topluluklarda ve çalýlýklarda tür kayýplarýnýn gerçek-leþmiþ olabileceði hipotezini ortaya koymaktadýr.

Whitney ve Runkle (1981)'a göre orman ve orman olmayan alanlar arasýndaki sýnýr, gölgeyi seven ya da sevmeyen türlerin ormanda hâkim olup olmamasý üzerinde etkileyicidir. Diðer bir deyiþle, kenar yoðunluðu türlerin merkeziyetçilik özelliði üzerinde etkilidir; bazý türler kenarda bazý türler ise merkezde yaþamlarýný sürdürmektedir (Temple 1986, McGarigal ve Marks 1995). Bu kapsamda çalýþma alanýndaki canlý türlerinin daha çok kenar habitatlarý sevenler olduðu söylenilebilir. Bitkiler daha fazla güneþ ýþýðýný seven hayvanlar ise habitatlar arasýnda avlanan ya da yaþayan türler olmalýdýr. Tabî ki kenarý seven türlerin habitat uygunluðu sorgulanacak olursa bu arazi örtülerinin en uygun olduðu sonucu ortaya çýkmaktadýr.

Þekil metrikleri, AKAÖ sýnýfýna ait en büyük ünitenin diðerlerinden daha düzensiz þekle sahip olduðunu ve parçalýlýðýnýn fazla olduðunu göstermektedir. Bu da insan etkileþimiyle ortaya çýkan parçalýlýðýn sonuçlarýnýn bitki ve hayvan yaþamý açýsýndan önemli olan büyük habitatlarýn habitat kalitesinin bozduðunu göstermektedir. Ayni zamanda insan etkileþimiyle ortaya çýkan parçalýlýðýn yaþandýðý peyzajlar, deðiþtirilmemiþ peyzajlarla ya da doðal olanlarla karþýlaþtýrýldýðýnda daha basit geometrik þekillenmeye sahiptir; bu basit geometrik özellikler de doðal yaþam açýsýndan habitat kalitesinin bozulmasýna neden olmaktadýr (McGarigal ve Marks 1995).

Merkezi alanýn geliþmemesi ya da azalmasý da parçalýlýðýn arttýðýný göstermektedir. Özellikle otlaklardaki merkezi alanlarýn küçülmesi ve çalýþma alaný genelinde ünitelerin merkezinin geliþmemiþ olmasý, peyzaj parçalýlýðýnýn yüksek olduðunu göstermektedir. Yerleþme alanlarýnda da belirgin bir artýþ vardýr. Bu peyzaj birimi de düzensiz þekliyle dikkati çekmektedir. Bu da özellikle Balýkesir kentinin yapýlanma etkisi altýnda olduðunu ve büyüme gösterdiðini, büyümenin durmadýðýný göstermektedir. Parçalýlýðýn fazla olduðu yerleþme dokusu, kent merkezinin büyük olmadýðý sonucunu da ortaya koymaktadýr. Tabî ki çalýþma alanýnda yerleþme amacýyla tarým arazilerinin yok edilmesinin yerleþme ve yol aðýnýn artmasýnýn

gürültüyü artýrdýðý ve habitat kalitesini bozduðu düþünülmektedir.

Kent çevresinde önceleri kullanýma elveriþsiz alanlarýn tarýma açýldýðý ve daha sonra bunlarýn tahrip edildiði görülmektedir. Bölgede 1975-1987 döneminde arazinin potansiyel olarak kullanýmýnýn amaçlandýðý; 1987-2000 dönemindeyse çarpýk kentleþme ve bilinçsiz arazi kullanýmý nedeniyle verimli tarým alanlarýnýn kaybedildiðinin görüldüðü iki dönem söz konusudur. Ancak bölgedeki bu peyzaj deðiþimi 1975 öncesi dönemlerden etkilenmiþtir.

Peyzaj genelinde Saçýlma ve Kümeleþme Ýndeksindeki artýþ, AKAÖ sýnýflarýnýn rasgele daðýldýðýný ve özel dokunun homojen olmadýðýný göstermektedir. Ýnsanoðlunun çevreye etkisi, AKAÖ sýnýflarýnýn araziye rasgele daðýlýþýna neden olmuþtur. Çünkü AKAÖ doðal faktörlere baðlý kalmaksýzýn daðýlýþ göstermiþtir. Örneðin, arazi çalýþmalarýnda toprak kalýnlýðý fazla olmamasýna raðmen ovanýn çevresinde tarýmsal faaliyetlerin yapýldýðý alanlar tespit edilmiþtir. Peyzaj ünitelerinde belirgin bir þekilsel bütünlülüðün kazanýlmamýþ olmasý, antropojenik nedenli parçalýlýðýn etkili olduðunun bir diðer göstergesidir. Ayrýca araþtýrma döneminde peyzajda düzenliliðe doðru deðiþimin olmamasý, peyzajda dýþsal etkilerin ya da baskýlarýn devam ettiðini ortaya koymaktadýr.

Kýsaca, yapýlan peyzaj patern metrikleri, AKAÖ bakýmýndan Balýkesir Ovasý ve yakýn çevresinde par-çalýlýðýn artýðýný, oldukça heterojen peyzaj mozai-ðinin ortaya çýktýðýný ve hatta habitat kayýplarýnýn yaþandýðýný göstermektedir. Bu, deðiþimin çok fazla olduðunun ve araþtýrma süresi boyunca habitat kalitesinin azaldýðýnýn bir göstergesidir.

Sonuçlar, çalýþma alanýnýn nüfus ve AKAÖ arasýndaki kompleks iliþkinin (Riebsame ve ark. 1994, Lambin ve ark. 2001) yaþandýðý küresel problemin bir parçasý olduðunu göstermektedir. Bölgede insanlarýn bitki örtüsü üzerine etkisi, Akdeniz ülkelerinde de benzer sonuçlarý ortaya koymuþtur (Naveh ve Dan 1973, Tzanopoulos ve ark. 2005).

Çalýþma alanýnda peyzaj göstergeleri, peyzajdaki parçalýlýðý ölçmede ve AKAÖ gerçekleþen deðiþimin þiddetini göstermede baþarýlý olmuþtur. Bu nedenle Coðrafi Bilgi Sistemleri, UA ve peyzaj ekolojisi peyzajýn sürdürülebilirliðinde ve geleceðe yönelik planlamalarda destekleyici araçlar olabilir. Ancak, hangi metriðin nerede kullanýlacaðý önemle

(11)

üzerinde durulmasý gereken bir konudur (McGarigal ve Marks 1995). Bu çalýþmada geçmiþe iliþkin fauna ve flora kayýtlarý bulunmadýðýndan peyzaj patern deðiþimine baðlý olarak habitat kalitesinde meydana gelen deðiþiminin türler

üzerindeki etkisi araþtýrýlamamýþtýr. Ancak arazi çalýþmalarý sýrasýnda yöre avcýlarýyla yapýlan görüþmelerde kuþ ve tavþan gibi av hayvanlarýnýn türlerinin yok denecek kadar azaldýðý not edilmiþtir. KAYNAKLAR

Andrén H (1994) Effects of habitat fragmentation on birds and mammals in landscapes with different proportions of suitable habitat. Oikos 71, 355-366.

Atalay Ý (2002) Türkiye'nin Ekolojik Bölgeleri. Meta Basým Evi, Ýzmir.

Bastian O (2001) Landscape ecology: towards a unified discipline? Landscape Ecology 16, 757-766. Bender DJ, Contreras TA, Fahrig L (1998) Habitat loss and population decline: a meta analysis of the patch size effect. Ecology 79, 517-533.

Best LB, Campa H, Kemp KE, Robel RJ, Ryan MR, Savidge JA, Weeks HP, Winterstein SR (1997) Bird abundance and nesting in CRP fields and cropland in the Midwest: a regional approach. Wildlife Soc. Bull. 25, 864-877.

Congalton RG (1996) Accuracy Assessment: A Critical Component of Land Cover Mapping. In: Scott JM, Tear TH, Davis F (eds), Gap Analysis: A Landscape Approach to Biodiversity Planning, American Society for Photogrammetry and Remote Sensing, Bethesda, Maryland,119-131.

Coppedge BR, Engle DM, Fuhlendorf SD, Masters RE, Gregory MS (2001) Landscape cover type and pattern dynamics in fragmented southern Great Plains grasslands. Landscape Ecology 16, 8, 677-690. Crews-Meyer KA (2001) Assessing landscape change and population-environment interactions via panel analysis. Geocarto International 16, 4, 69-79.

Crews-Meyer KA (2002) Characterizing Landscape Dynamism via Paneled-Pattern Metrics. Phoyogrammetric Engineering and Remote Sensing 68, 10, 1031-1040.

Fahrig L (1997) Relative affects of habitat loss and fragmentation on population extinction. Journal of Wildlife Management 61, 3, 603-610.

Foody GM (1992) On the compensation for chance agreement in image classification accuracy assessment. Photogrammetric Enginering and Remote Sensing 58, 1459-1460.

Forman RTT (1995) Landscape Mosaics: The Ecology of Landscapes and Regions. Cambridge University Press, Cambridge, UK.

Forman RTT, Godron M (1986) Landscape Ecology. John Wiley and Sons, Inc., New York.

Haines-Young R, Green DR, Cousins SH (1993) Landscape Ecology and GIS. Taylor and Francis, London.

Helzer CJ, Jelinski DE (1999) The relative importance of patch area and perimeter-area ratio to grassland breeding birds. Ecological Applications 9, 1448-1458.

Herkert JR (1994) The effects of habitat fragmentation on midwestern grassland bird communities. Ecological Applications 4, 461-471.

Jensen JR (1996) Introductory Digital Image Processing: a Remote Sensing Perspective. Prentice-Hall, Englewood Cliffs, NJ.

Jensen JR (2000) Remote Sensing of the Environment an Earth Resource Perspective. Prentice Hall Series in Geographic Information Science, Upper Saddle River, New Jersey.

Johnson DH, Schwartz MD (1993) The Conservation reserve program and grassland birds. Conservation Biology 7, 934-937.

Lambin EF, Turner II BL, Geist HJ, Agbola S, Angelsen A, Bruce JW, Coomes O, Dirzo R, Fischer G, Folke C, George PS, Homewood K, Imbernon J, Leemans R, Li X, Moran EF, Mortimore M, Ramakrishnan PS, Richards JF, Skånes H, Steffen W, Stone GD, Svedin U, Veldkamp T, Vogel C, Xu J (2001) The Causes of Land-Use and Land-Cover Change: Moving Beyond The Myths. Global Environmental Change: Human and Policy Dimensions 11, 4, 5-13.

Lauer DT, Morain SA, Salomonson VV (1997) The Landsat program: Its origins, evolution, and impacts. Photogrammetric Enginering and Remote Sensing 63, 831-838.

(12)

Lavers C, Haines-Young R (1993) Equilibrium Landscapes and Their Aftermath: Spatial Heterogeneity and the Role of New Technology. In: Haines-Young R, Green D, Cousins S (eds.), Landscape Ecology and Geographic Information System, Taylor & Francis, London, 57-74.

Marsh GP (1864) Man and nature: or Physical Geography as Modified by Human Action. Harvard University Press, Cambridge.

McGarigal K, Cushman SA (2005) The Gradient Concept of Landscape Structure. In: Wiens J, Moss M (eds.), Issues and Perspectives in Landscape Ecology, Cambridge University Press, Cambridge, 112-119. McGarigal K, Marks BJ (1995) FRAGSTATS: Spatial Pattern Analysis Program for Quantifying Landscape Structure. Department of Agriculture Forest Service, General Technical Report, PNW-GTR-351, Portland, Oregon.

Miladenoff DJ, Sickley TA, Haight RG, Wydeven AP (1995) A regional landscape analysis and prediction of favorable grey wolf habitat in the Northern Great Lakes region. Conservation Biology 9, 2, 279-294.

Milne BT (1988) Measuring the fractal geometry of landscapes. Applied Mathematics and Computation 27, 67-79.

Moore NW, Hooper MD (1975) On the number of bird species in British woods. Conservation Biology 8, 239-250.

Naveh Z (1991) Some remarks on recent developments in landscape ecology as a transdisciplinarity ecological and geographical science. Landscape Ecology 5, 2, 65-73.

Naveh Z, Dan J (1973) The Human Degradation of Mediterranean Landscapes in Israel. In: Castri F, Mooney HA (eds.), Mediterranean-Type Ecosystems, Origin and Structure, Springer-Verlag, New York, 370- 390.

Naveh Z, Lieberman AS (1984) Landscape Ecology, Theory and Application. Springer-Verlag, New York.

Orhan CR (1936) Balýkesir Coðrafyasý. Vilayet Matbaasý, Balýkesir. Pielou E (1977) Mathematical Ecology. John Wiley and sons, New York.

Primack RB (1998) Essentials of Conservation Biology. Second Edition, Sinauer Associates, Inc. Sunderland, Massachusetts.

Riebsame WE, Meyer WB, Turner BL II (1994) Modeling land-use and cover as part of global environmental change. Climate Change 28, 45-64.

Rosenfield GH, Fitzpatrick-Lins K (1986) A coefficient of agreement as a measure of thematic classification accuracy. Photogrammetric Enginering and Remote Sensing 52, 223-227.

Singh A (1989) Digital change detection techniques using remotely-sensed data. International Journal of Remote Sensing 10, 6, 989-1003.

Soini K (2001) Exploring human dimensions of multifunctional landscapes through mapping and map-making. Landscape and Urban Planning 57, 225-239.

Soykan A, Atalay Ý (2005) Landscape ecology of Biga Peninsul, Natural Environment and Civilization. In: Proceedings of the Third Turkish-Romanian Geographical Academic Seminer, September 15-24 2005, Zeytinli-Balýkesir, Turkey, 3-24.

Temple SA (1986) Predicting Impacts of Habitat Fragmentation on Forest Birds: A Comparison of Two Models. In: Verner J, Morrison ML, Ralph CJ (eds.), Wildlife 2000: Modeling Habitat Relationships of Terrestrial Vertebrates. Univ. of Wisconsin Press, Madison, WI, 301-304.

Thomas WL (1956) Man's Role in Changing the Face of the Earth. University of Chicago Press, Chicago.

Turner MG (1989) Landscape ecology: The effect of pattern on process. Annual Review of Ecology and Systematics 20, 171-197.

Turner MG, Gardner RH, O'Neill RV (2001) Landscape Ecology in Theory and Practice: Pattern and Process. Springer-Verlag, New York.

Tzanopoulos J, Mitchley J, Pantis J (2005) Modeling the effects of human activity on the vegetation of a northeast Mediterranean island. Applied Vegetation Science 8, 27-38.

Vogelmann JE (1995) Assessment of forest fragmentation in southern New England using remote sensing and Geographic Information Systems technology. Conservation Biology 9, 2, 439-449.

(13)

zone environments. Photogrammetric Engineering and Remote Sensing 43, 1533-1539.

Whitcomb RF, Robbins CS, Lynch JF, Whitcomb BL, Klimhiewicz MK, Bystrak D (1981) Effects of Forest Fragmentation on Avifauna of the Eastern Deciduous Forest. In: Burgess RL, Sharpe DM (eds.), Forest island dynamics in man-dominated landscapes, Springer, New York, 125-206.

Whitney GG, Runkle JR (1981) Edge versus age effects in the development of beech-maple forest. Oikos 37, 377-381.

Wickware GM, Howarth PJ (1981) Change Detection in the Peace-Athabasca Delta Using Digital Landsat Data. Remote Sensing of Environment 11, 9-25.

Wilcove DS (1987) From fragmentation to extinction. Natural Areas Journal 7, 23-29.

Wilcox BA, Murphy DD (1985) Conservation strategy: The effects of fragmentation on extinction. American Naturalist 125, 879-887.

Yuan D, Lunetta RS, Elvidge CD 1998. Survey of Multispectral methods for land cover change analysis. In: Lunetta RS, Elvidge C (eds.), Remote sensing change detection: environmental monitoring methods and applications, Ann Arbor Press, Chelsea, Mich, 21-39.

Şekil

Tablo 4. 1975-1987 ve 1987-2000 dönemlerinde 39 o  36'  N-39 o  41' N enlemleri ile 27 o  50' E-27 o  56' E  boylamlarý arasýnda arazi kullanýmý ve arazi  örtüsünde deðiþimin yönü (%).

Referanslar

Benzer Belgeler

• Not only habitat destruction but also over consumption of natural sources cause species extinction and loss of biodiversity....

Bakan, 1976 bütçesinden Vakfa 10 milyon ayrıldığını, Vakıf özvarlığına Çen- gelköy'deki Sadullah Paşa Yalısının bağış olarak katıldığını, ilerde turizme açılacck

The geographic distribution patterns of bryophytes are similar to those of the terrestrial vascular plants, except that there are many genera and families and a

Kentlerde yaşam çok hızlı değişmekte ve buna bağlı olarak kent yapısı doğal olarak flora da hızlı değişim geçirmektedir.... Klimaks aşaması insanların

• Artan insan nüfusu yüzünden, büyük boyutlu habitat kaybı ve parçalanması, ve insan.. etkisiyle kitlesel

Temel amacı İkinci Yugoslavya döneminin yani Tito’nun komünist Yugoslavya’sının azınlık bir grup tarafından nasıl hatırlandığını tespit etmek olan bu

The aim of this study is to search whether ethical climate has an effect on the development of employees’ perception of justice perception (procedural justice, distributional

İBS varlığı ile ilişkisi olabileceği düşünülen değişkenlerin tek değişkenli lojistik regresyon analizi yapıldığında kadınlarda 1,609 kat daha fazla,