7 4 J s y ki = * G
!-TAKViMDEM
BİR YAPRAK
Hâtıralar, Hakîkî
Fıkralar
Yazan:
ULUN AY ^ e r m a y e n in büyük bir k ıs mım hâdiselerin zaman ü- zerinde olan tesirlerinden alan ( tarih için, yaşadığı devrin vukuatına karışm ış şahsiyetlerin yaz- dıkları hatırattan başita; ağızdan ağıza nakledilerek kitapsız haşi ye şeklinde varlığını muhafaza eden hâtrralarm ve halk arasın da yayılan hakîkî fıkranın, bü yük ehemmiyeti vardır. “H atı rat,, ile “H atıralar,, arasında fark görmediğimiz gibi çoğu defa âdi bir fıkra ile tarihî bir vakayı tes bit eden hakikî bir fıkrayı da birbiriyle karıştırıyoruz. Ailesin den birinin bir devrin ricali ara sında bulunması m uharrirliğe he ves edenlere siyasî h âtıralar yaz mağa, anlatm ağa bir hatı veri yor.
B ir malın alıcısı olmasa satı cısı da olmaz. Bu uydurma hâ- tıratçılar meselâ ikinci Abdülha- mide ait bir takım m akaleler sı ralarlarken kendilerinin bir gün huzurda hükümdara falan falan mesele hakkında şu türlü bir tek lifte bulunduklarını da gümleti- i yorlar. Bu hatıraları eline alan gazete sekreteri yahut başyazıcı- sı: “ iy i amma azizim, o devirde Abdülhamit kimdi, sen kimdin? Bu lâfları etmek şöyle dursun, acaba huzura çıktın m ı?„ demi yor. Bilmem kaç punto harfler le koca bir manşet yaparak “Ab- j dülhâmidin gizli tavafları,', dîye | bu yalanları sütun sütun sıralı
yor.
Istanbulda soyadı kullandırıl maması ve m ahlaslardaki ben zerlik ne kocaman yanlışlıklara sebebiyet verm iştir. Bir tarihte ; rahmetli Abdurrahman Âdilin bir fıkrasını okudum ki bunda t Sadrazam Büyük R eşit P aşa ile ricalden Gözlüklü R eşit P aşayı [ birbirine karıştırıyordu. Herkes . gözlüklü Reşit Paşanın Büyük ,, Reşit Paşa olmadığını incelemek
le mükellef değildir. Bu yanlışlık yüzünden gitgide gözlüklü Reşit Paşa ortadan kalkar, “ Sadrazam Reşit Paşa “Büyük gözlüklü Re
şit Paşa „ olur. B ir palavracı da “ Sadrazam Reşit Paşa gayet miyop olduğu için iri camlı göz lük kullanırdı. Bundan dolayı ta rihte büyük gözlüklü lâkabı ile nam alm ıştır!,, diyor.
Yine böyle' yanlışlıklardan ola rak geçen gün “Vakit", te Zey nep hanımın kocası “M ısırlı,, a- diyle tanılan A rapkirli Kâmil Paşanın “Dilber Rânâ,, adlı bir metresi olduğundan bahseden bir fıkra gördüm. R a’na is minde metresi olan hır Kâmil Paşa vardır. Fakat bu Büyük Mehmet Ali Paşanın damadı de ğil, M ustafa Fazrl Paşanın oğlu olan Kâmil Paşadır ki son za manlarda Nis’te ölmüştür. H akî katen Istanbulda bulunduğu za man bu münasebeti dillere des tan olmuştu. Kadının da adı “Dilber R a’na,, değil sadece R a’- na idi. F ıkrayı yazanın bu isine bir lfkap ilâve etmesi o sırada Istanbulda nam veren bu hafif meşrep kadın için yapılan “Hele ol dilber-i- Ra‘na, arada bir ça kıyor,, şarkısındaki terkin ■ dolay! siyledir. Bilmemezük dilber sı fatını isim yapıyormuş.
Tevekkeli Fuzulî dememiş?
A lınm ış akçe ile b ir kulundürür
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi