• Sonuç bulunamadı

Çırağan Sarayı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çırağan Sarayı"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Eğlence cler A yaklanm a da Yaşadı,

Sonra, Y an dı B itti Kül O ldu...

ÇIRAĞAN SARAYI

•Necdet Selener - Bütün D ünya•

O

smanlI’da kara ve deniz za­ ferleri, padişah çocuklarının sünnet düğünü, kızlarının ev­ lenmesi ve benzer olaylar nedeniyle şenlikler düzenlenirdi.

Geceleri, halkın da yararlandığı bahçelerle, saray bahçelerinde yapı­ lan bu şölenlerde sohbetlerin ve mü­ ziğin yanısıra, kandiller ve çırağlarla aydınlatma, ışıklandırma da yapılır, şölene görsel güzellikler de eklenir­ di. İşte böylesi şölenlerden biri, yıllar sonra İstanbul’un büyük bir semtinin adı olacak denli görkemliydi.

IV. Murad’ın biricik şehzadesi Mehmed adına yapılan şenliklerde­ ki kandillerin bolluğu, güzelliği ve ışıklandırma gücü, başlarda dillere

destan olmuş, daha sonra ise halkın yaşamında önemli bir yer edinerek, semtin bugün de kullanılmakta olan Kandilli adının kaynağını oluş­ turmuştur.

Işıklı şölenler yalnızca kandiller­ le sınırlı kalmamıştır. Kandillere çı­ rağ da eklenmiştir. Çırağan sefası olarak anılan çırağ sohbetleri, çırağ toplantıları, Osmanlı yaşayışında seçkin bir yeri olan toplumsal ve kültürel olaylardır.

Dönemin ünlü şairlerinin, beste­ kâr, sazenden ve hanendelerinin katıldıkları bu sanat ve kültür orta­ mı, yetişmekte olan birçok sanatçıya esin kaynağı ve yeteneklerini geliş­ tirme olanağı da sağlamıştır.

(2)

Bütün Dünya • Şubat2001

Eski yıllara uzanmasına karşın Çırağan Sefası’nın en canlı ve en coşkulu yılları, III. Ahmed ve Sadra­ zamı Damat Nevşehirli İbrahim Pa- şa’nın döneminde, 1718-1730 yılla­ rında yaşanmıştır.

T

arihsel çiçeğimiz lalenin adıyla anılan Lale Devri, işte bu ışıklı şölenlerin ve Çırağan Sefa- sı’mn bir uzantısıdır.

Beşiktaş Kazancıoğlu bahçesin­ deki Nevşehirli Damat İbrahim Pa- şa’nın eşi Fatma Sultan’ın ahşap sa­

rayı da adını, OsmanlI'nın bu top­ lumsal ve kültürel olayının bir yan­ sıması olarak almıştır.

Lale Devri’nin parlak eğlencele­ rine sahne olan yalı, I. Mahmut, III. Selim ve II. Mahmut’a dek, padişah­ ların ve sultanların yazlığı olarak kullanılmıştır.

Çırağan Sarayı, Sultan Abdülme- cid’in devri saltanatına dek, varlığını hep ahşap yapılar olarak sürdür­ müş, onarılmış, genişletilmiş, yıkıl­ mış, yeniden yapılmıştır.

Bu ahşap yapılar, yerlerine kagir bir yapı yapılması düşüncesiyle 1860 yılında Sultan Abdülmecid ta­ rafından yıktırılmıştır.

Padişah, düşünde kurduğu sara­ yın plan ve projelerini mimar Nigo- gos Balyan’a hazırlatmıştır. Fakat ömrü yetmediği için bu isteği ger­ çekleştirilememiştir.

Yeni sarayın yapımı bir süre sü­ rüncemede kaldıktan sonra, Abdül- mecid’in yerine tahta geçen Sultan Abdülaziz tarafından 1863 yılında yeniden ele alınmıştır. Bu iş için mi­ mar Balyan ın oğulları mimar Serkis ve Agop Balyan’a görev verilmiştir.

Bu iki mimar ya­ pıma 1864’de başla­ mışlar, 1871’de bitir­ mişlerdir.

Yeni Çırağan Sara- yı’nın cephesi ve iç mimarisi, son derece süslü ve gösterişliydi. Sarayın deniz cephesi 120 metre uzunlukta, eni 42 metreydi. Sa­ ray, personelin otur­ duğu ek binaların dı­ şında, ana bölüm, ha­ rem dairesi ve ağalar dairesi olarak üç büyük bölümü kapsıyordu. Bod­ rumuyla birlikte yapı, üç kattan olu­ şuyordu. Deniz tarafından girmek istenince rıhtıma çıkılmakta ve iki taraflı geniş bir mermer merdivenle birinci katın direkli salonuna giril­ mekteydi. Hünkar dairesi adını da taşıyan bu katta, Hünkar Sofası da denilen çok büyük bir salon bulu­ nuyordu.

Sarayın yapımı için ayrılan bir- buçuk milyon altının dışında

Top-Çırağan Sarayı rıın, A li Suavi ve “adam ları ” ta ra fın d a n basılışını gösteren temsili resim

(3)

hane, Tersane ve Hazine-i Hassa gelirleriyle, Mısır’dan alınan parala­ rın da yetmemesi, dedikodulara yol açmıştı.

S

ultan Abdülaziz bu görkemli sarayda bir süre oturduktan sonra Dolmabahçe Sarayı’na dönmüştür. Ancak saltanatının son yıllarında zamanını yine Çırağan’da geçirmiş, tahttan indirilişinden (31. 05. 1876) birkaç gün önce akşam saatlerinde birdenbire verdiği ve hemen uyguladığı

bir kararla Dolma­ bahçe Sarayı’na geçmiştir.

O yıllarda Mit- hatpaşa ve arka­ daşları, "istib- dad"a son verip, meşrutiyeti kurma ç a b a l a r ı n d a y d ı.

'Vmaçları, Abdiila- ziz’i devirip, yeri­ ne kendi fikirleri­ ni paylaşan, ileri görüşlü veliaht M urat E fendi’yi d evletin başına getirm ekti. Bu am açlarında başa­ rılı da oldular. Ve

Veliaht Murat Efendi, V. Murat olarak tahta çıktı. Ne var ki yeni p adişah, saltanatının ü çü n cü ayında ruhsal bunalım lara girdi. Veliaht A bdülham id Efendi bu ra­ hatsızlıktan yararlanm asını bildi ve tüm siyasal dehasını ve yakın­ larını kullan arak , k en d isin d en uzak g ö rü n en saltanat tahtına oturabilm eyi başardı.

II. Abdülhamid, Osmanlı İmpa- ratorluğu’nun başına geçer geçmez,

Çırağan Sarayı

ilk iş olarak Sultan V. Murat’ı, 01. 09. 1876’da ailesiyle birlikte Çırağan Sarayı’na hapsettirdi.

II. Abdülhamid tarafından Galata­ saray Lisesi Müdürlüğü’nden uzak­ laştırılan Ali Suavi, 20. 05. 1878’de, V. Murat’ı yeniden tahta çıkarmak ama­ cıyla Çırağan Sarayı’nı bastı.

Filibeli Ahmed Paşa’nın yöneti­ minde bir grup karadan, Ali Suavi yönetiminde göçm enlerden oluşan bir başka grup da sahilden, saraya girdi. Ancak II. Abdülhamid’in ha- fiyelerinden Dila- ver Ağa’nın yolla­ dığı haberle zapti­ ye ve askerler sa­ rayı kuşattı. Beşik­ taş Muhafızı 7-8 H aşan Paşa, adamlarıyla saraya girdi, Ali Suavi öl­ dürüldü, diğerleri Divan-ı Harb’e ve­ rildi. Kendisi ka­ çırm ak isteyen baskıncılara dire­ nen V. Murat, 28. 07. 1904’de ölü­ m üne dek sarayda hapis olarak kal­ maya devam etti.

Onun ölümün­ den sonra boşalan saray, 14. 11. 1909’da, Meclis-i Mebusan Reisi Ah­ met Rıza Bey’in girişimiyle Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Ayan toplantı­ ları için kullanılmaya başlandı.

Fakat 20 Ocak 1910’da, bahçeye bakan çatı katındaki kalorifer baca­ sından çıkan bir yangın, yalnızca Çı- rağan Sarayı’nı değil, onunla birlikte bir tarihin o güne dek yaşatılan uzantılarını da, beş saat içinde yakıp, kül etmeye yetti.»

71

Referanslar

Benzer Belgeler

藥三 A B303097056 陳孟宏

Bu çalışmada Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalı Radyoloji Arşivi’nde 2012-2015 yılları arasında elde

Örne¤in, fleker ve su molekülleri aras›ndaki çekme kuvveti, su-su ve fleker-fleker aras›ndaki kuvvetlerle karfl›laflt›r›l- d›¤›nda daha güçlü.. Bu nedenle,

elim kanda da olsa giderim, benim için büyük bir zevktir.”.. Soprano A lis Manukyan Erme­ ni toplumuna yabancı olan mü- sikseverlerin de yakından tanı­ dığı

Rowley’nin bir eserinden kısa bir bölü­ mün ardından İtalyan besteci Giovanni Battissa Pergolesi’nin (1710-1736) Sici­ liana “Nana” adlı eseri yer

Anket sorularına ver len cevaplar le demografik özell kler arasındak l şk y ölçmek ç n yapılan K Kare test sonuçlarına göre, bağımsızlık kavramı le c ns

alikamas Balıkçısı’nın yeğeni, aktris Şirin Devrim’in, eski İstanbul’u, Cevat Bey’i ve Şakir sülalesininressamlarıyla, şairleriyle, askerleriyle diğer fertlerini

Bu nedenle de hisse senetleri ilk halka arz edildiklerinde gerçek değerinin altında bir fiyattan satılabilmektedir ya da firmalar düşük fiyattan halka arzı