I
Cumhuriyet
70, V H SAYI 24780 S A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 21 AĞUSTOS 1993 CUMARTESİ
Tarihi yapının turizme değil, kent kültürüne hizmet etmesini öngören bir proje hazırlandı
Bırakalım, o Kızkulesi olarak kalsın
OKTAY E K İN C İ_____________
Eğer o, bunca şirinliği ve çekicili ğiyle “denizin ortasında” durmasay- dı..
Ve eğer yine o, Boğaziçi ile M ar mara arasında bocalayıp, hangisini kucaklayacağına karar veremeyen hırçın Salacak dalgalarının “koru
yucu” kuşatması altında “zor ulaşı lır” bir adacık olmasaydı..
Emin olun, şimdiye dek birilerin- ce çoktan işgal edilmiş, rant ekono misinin ayrıcalıklı kullanımına çok tan teslim edilmişti...
Neyse ki, İstanbul’un öbür güzel liklerinin, hatta “simgelerinin” başı
na gelenler, bu yüzden Kızkulesi’nin
başına henüz gelmedi. Bir Çırağan gibi, bir Fenerbahçe gibi, bir Yıldız
Sarayı Bahçesi gibi., “turizm” ya da
“rantabilite” adına, “ekonomik de ğerlendirme” politikalannın son yıl
lardaki acımasız tuzaklarına kolay kolay düşmedi; düşürülemedi...
Aslında Kızkulesi için son bir yıl dan bu yana yoğunlaşan “sevgi gös
terileri”, denizin ortasında ve hırçın
dalgalann arasında kendisini gü venceye almış bile olsa kimi rant odaklarının yine de bu “bakir güzel
liğe” göz dikmelerine karşı, duyarlı
çevrelerdeki kaygıların ve tepkilerin bir ürünü.
Kentin her türlü güzelliğinin sır tından -ve çoğu kez o güzelliği de or tadan kaldırarak- ayncalıklı ka zançlar elde etmeyi alışkanlık haline getirenler, bir süredir Kızkulesi’nin de farkına vardılar.
K
ızkulesi zor ulaşılır bir yerde
olmasaydı şimdiye dek binlerince çoktan
işgal edilmiş rant ekonomisinin ayrıcalıklı
kullanımına teslim edilmişti
Bu “çok özel” olanağın, öyle bomboş ve “işe yaramadan” dura cağına, ekonomiye “katkı” getirme si için “turistik bir lokantaya” dö nüştürülmesi fikrini ortaya attılar.
Kimi “kültür ve turizm uzmanla
rı” da, tarihsel yapılann “çağdaş iş levlerle” donatılıp, insanlara (yani
bol para bırakacak “çok özel” müş
terilere) açılmasının “çağdaş” bir tu tum olduğu yönünde fetvalar ver meye başladılar.
Karanlık niyetler bu tür “bilimsel
motivasyonlarla” sağdan soldan filiz
vermeye başladığında, Üsküdar Be lediyesi de Turizm Bakanlığı’yla ve bazı üniversite çevreleriyle ilişki ku rarak, Kızkulesi’nin geleceğini “tu
ristik bir statüye” bağlama çabasına
girişti. Oysa Kızkulesi, belki “mesa
fe olarak” Üsküdar Belediyesi’nin
yetki alanındaydı; ama, kent bütü nü içerisindeki konumu ve kültürel etkileriyle, tüm İstanbul’a ait bir ta rihsel mirastı ve elbette mülkiyeti de yine tüm İstanbul halkına ve hatta tüm ulusa aitti...
İşte, böylesine hassas bir karar aşamasında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi devreye girdi ve Kızku- lesi’nin “turizme değil, kent kültürü
ne hizmet etmesini” öngören bir fikir
projesi için, 1993 yılı başlarında K o ruma Kurulu’nun ön onayını aldı. Projeye göre Kızkulesi, yoğun kul lanımla çiğnenmesine izin verilme yen, özel bir müze olarak restore edilmeli ve her türlü yıpratıcı işgale
karşı koruma altında tutulmalıydı. Bu girişim, bir yandan “efsane
kulesi” üzerindeki rant tesisi bek
lentilerini etkisiz kılarken, öbür yan dan “yetkili kim” sorusuna da açıklık getiriyor, devreye artık Kül tür Bakanlığı’nın girmesine önayak oluyordu. Kızkulesi ile ilgili son ge lişme; Kültür Bakanlığı’nca başlatı lan “ 1993-2003/İstanbul On Yılı” programı içinde geniş katılımlı bir
“serbest anlatım yarışması”na da
konu olarak seçilmesi.
Tasarlanan etkinliğe göre, tüm İs tanbulluların diledikleri sanat dalın da katılabilecekleri bir büyük sergi düzenlenecek. “Kızkulesi ve Siz” konulu bu sergiye katılacak olanlar, şiir, resim, karikatür, fotoğraf, öy kü, fikir projeleri vb. gibi değişik
alanlarda, bu yapıya ilişkin duygu ve düşüncelerini yansıtacaklar.
“İstanbul’u ve Kızkulesi’ni sevme nin ve onları birlikte korumak iste menin” İstanbullu olmak için “yeter li koşul” sayılacağı sergiye sunu
lacak olan yapıtlar, daha sonra ken di dallan arasında da ödüllendirme ye alınacak.
Yanşmanın seçici kurulunu ise Bakanlık ve yerel yönetim temsilci leriyle birlikte, değişik kültür ve sa nat kurumlannın üyeleri, ilgili mes lek odalan temsilcileri ve “Şiir Cum
huriyeti” ile “Kızkulesi Derneği”nin
üyeleri oluşturacak.
Ve, yüzyıllardan bu yana olduğu gibi, “sanatçılar için gizemli ve duy
gulu bir esin kaynağı olmaya” da
böylece devam edecek.
İstanbul
Mimarlar
Odası’mn
raporu
Kızkulesi’nin turizme açılması çer çevesinde Üsküdar Belediyesi’nin istemi üzerine. Mimarlar Odası İs tanbul Şubesi Kızkulesi Komis- yonu’nun gerek yerinde ve gerekse belgeler üzerinde yaptığı incelemeler sonucu Nisan 1992’de verdiği rapor şöyle:
Tarihi, İstanbul.kadar eski olan Kızkulesi, salt Üsküdar’ın değil, tüm İstanbul’un, Türkiye’nin, in sanlığın malı olan bir kültür anıtıdır. Kızkulesi’nin yüzyıllardır İstan bul’u simgeleyen görüntüsü bu anıt- sallığı çevresiyle bütünleştirmiştir, korunmalıdır. Konuya yaklaşımda en önemli, en güçlü verinin de bu ol duğu unutulamaz.
Bu nedenle “ticari” boyutlu bir “tu
rizme açılma”sı, bir rant tesisi olma
sı kesinlikle yanlıştır.
Öte yandan kule ve çevresi, yerel yö netimce sahiplenmek, yapının röle- ve restorasyon vc reslitüsyon çalış ması ivedilikle ve ciddi bir biçimde ele alınmalıdır. Yerel yönetimce oluşturulacak bir teknik kadro, ko nu ile ilgili danışmanların yönlendir mesinde kuleyi çevresiyle, Salacak kıyılarıyla birlikte ele alarak, anıtsal niteliğin ön plana çıkarıldığı çevre düzenleme çalışması yapmalıdır. Bu çalışmaları örgütlemek ve anıt/kuleyi “yap-işlet”çi turizm anlayışından korumak, yerel yönetimin önde gelen yükümlülüğüdür. Böyle bir çalışmanın gecikmesi, yetkililerin kültür mirasımıza karşı yeterli duyarlılıkta olmadıklarını göstere cektir. Bunun da sorumluluklar doğuracağı ortadadır.
Kulenin deniz trafiği açısından bu günkü işlevi sürdürülebilir. Bunun dışında, buranın iç-dış gezginlere açılması ise ancak sürekli bir Boğa ziçi Müzesi olarak düşünülebilir. Değişik çevrelerce ileri sürülen lo kanta, nikah salonu gibi işlevlerin burası ile bağdaşmayacağı da bize göre apaçıktır.
İstanbul’un simgesi Kızkulesi’nin 1800’lerin başında Bartlett tarafından yapılan gravürü görülüyor.
UZMANLAR TARİHİ KULENİN GELECEĞİNE İLİŞKİN NE ÖNERİYORLAR?
Prof. Dr. Y ıldız Sey (İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Projeler Daire Başkanı): Kızkulesi’nin restorasyonu ile ilgili bir proje hazırladık ve bu projeyi Anıtlar Kurulu’na yolladık. Anıtlar Kurulu, projeyi uygun buldu. Tamamlanacak birkaç formaliteden sonra Kızkulesi, belediyeye devredilecek.
Kızkulesi’nin turistik bir yer haline çevrilmesi düşünülmüyor. Kültürel etkinliklerin yapılacağı bir mekan olacak. Binada değişiklik de yapılmayacak, olduğu gibi korunacak. İki büyük salonu var Kızkulesi’nin. Birinci katta bir sergi holü oluşturulacak, üst katta ise seminer, söyleşi gibi etkinliklerin
yapılacağı bir mekan olacak. Bu etkinliklere katılmak üzere gelenlerin yararlanabileceği, çay ve soğuk içecek servisinin yapılacağı bir bölüm de bulunacak. Ama Kızkulesi kesinlikle ticari amaçla kullanılmayacak.
Şinasi Sonuç (Mimarlar Odası
İstanbul Şubesi Kızkulesi Komisyonu Sekreteri): “Kızkulesi
ne olmalı” sorusu, son zamanlarda
herkesin yamt aradığı bir soru oldu. Yaygın bir kesim, bu yapının mutlaka bir şeyler olmasını istiyor ve nikah salonundan kahvehaneye kadar çeşitli önermeler yapılıyor. Bu önermelerin ortak yam ise halka açmak adı altında bir kullanım getirmek ve üzerinden rant elde
etmek. Oysa Kızkulesi’ni halk zaten kullanıyor. İstanbul’un her yerinden, onu bir simge olarak algılıyor ve seviyor. Üstelik, kenti simgeleyen yapılar arasında denizdeki tek örnek, herkesin sahiplendiği bir ortak miras olarak görüyor. Kızkulesi, bu özelliği ile aynı zamanda bir “anıt” kimliği de taşıyor. İstanbul’un duygusal bir kent olduğunu simgeleyen bir amt, İstanbul silüetinin bir parçası. Bu nedenle Kızkulesi için yapılması gereken tek şey, onu restore etmek ve daha yüzlerce yıl ayakta kalmasını sağlamaktır. Halka açmak adına yapılacak her türlü düzenleme, bu anıtın simgelediği tüm güzel değerleri yok edecektir.
Çelik Gülersoy (Turing Başkanı):
Kullanım şeklinden önce sahibinin belli olması gerekiyor Kızkulesi'nin. Hâzineye ait aslında, ama tarihi kullanım durumu nedeniyle askeriye ve Deniz Yolları
İşletmeleri’nde görünüyor. Üç dört yer daha etrafında dolanıyor; Anakent Belediyesi, Kültür Bakanlığı, Turizm Bakanlığı ve Üsküdar Belediyesi. Bunlann içinden birinin seçilmesi lazım. Sahibi, ödeneği belli olduktan sonra kullanımı kolay. Burası, deniz tarihinden kesitler sunan bir müze olabilir. Tarih boyunca üstlendiği işlevlerin anlatıldığı bir uzmanlık müzesi. Akvaryum olabilir. Deniz kenarındaki kentlerin bir
akvaryumu mutlaka vardır, ama İstanbul’un yok. Bunlann dışındaki önerileri uzun ömürlü
bulmuyorum. Şiir dinletileri düzenlenmek isteniyor. Memlekette bir şiir kitabı 500 tane zor satıyor. Bu ortamda kim gider şiir dinlemeye. Ama bir akvaryuma herkes gider, yabancı turist de gider.
Prof. Dr. Orhan Şahinler (Mimar
Sinan Üniversitesi): Kızkulesi’nin tarihine, konum una saygı duyulması, bazı spekülasyonlara açılmaması lazım. Kızkulesi, toplumun hafızasında çok önemli bir yerde. Aslına sadık kalınmalı ve bir müze niteliği taşımalı. Bunun dışında yapılacak olanlar başka işlevler yükleyecektir.
Niyazi Yurtsever (Üsküdar Belediye
Başkanı): Benim edindiğim izlenim, Kızkulesi’nin bir kültür adası olması gerektiği yolunda. Başka amaçla kullanılmasının dejenerasyona neden olacağı inancındayım. Kültür Bakanlığı, kuleyi bir kültürel değer olarak onarmalı ve korumalı. Kızkulesi bir müze olabilir. Ve haftanın belli günlerinde ziyaret izni verilebilir. Turistik amaçlı geziler olabilir. Ziyaret sürekli olursa iskele gerekir. Ama şimdi rahatlıkla motorlar yanaşabiliyor. Burada okuma günleri, edebiyat günleri olabilir. Bunun dışındaki kullanımlar yanlış olur. Şair ve edebiyatçı dostlarla aynı görüşteyiz.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi